Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/17 E. 2019/779 K. 22.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/864
KARAR NO : 2019/688
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 29/09/2017
KARAR TARİHİ: 08/05/2019
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili mahkememize verdiği 29/09/2017 havale tarihli dilekçesinde özetle; Davacı ile arasında 14/07/2016 tarihli “Rekabet Yasağı Ve Ticari Sır Saklama Taahhüdü” bulunan davalı …’ın davacı şirket bünyesinde Yurtdışı Satış Direktörü olarak çalıştığını, 12/05/2017 tarihli hizmet sözleşmesinin karşılıklı anlaşma ile sonra erdiğini, taahhütnameye aykırı olarak diğer davalı … A.Ş.’de aynı görev alanında çalışmaya başladığını, bu husus öğrenildikten sonra her iki davalıya da Beyoğlu 28.Noterliği’nin 24/07/2017 tarih ve 10949 yevmiye sayılı ihtarname gönderildiğini, … A.Ş.’den …Noterliği’nin 01/08/2017 tarih ve… yevmiye sayılı ihtarname ile cevap verildiğini, … tarafından da ihtara cevap verildiğini, cevaplarda hiç bir delil ve savunma bulunmadığını, davanın kabulü ile fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile davalının Rekabet Yasağı Sır Saklama Taahhüdüne aykırı hareket etmesinden kaynaklanan cezai şart bedelinin şimdilik 50.000,00 TL.sinin ihlal tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduatı faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı … A.Ş. vekili mahkememize verdiği 07/11/2017 havale tarihli dilekçesinde özetle; Davacı tarafından davalıya ihtarname gönderildiğini, davalının ihtara cevap verdiğini, “Rekabet Yasağı Ve Ticari Sır Saklama Taahhüdü” sözleşmesi gereği davalının taraf olmadığını, davanın bu davalı yönünden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı … vekili mahkememize verdiği 14/12/2017 havale tarihli dilekçesinde özetle; Davalının davacı şirkette 4 yıl 9 ay süreyle çalıştığını, davacı tarafından iş sözleşmesi ile ikale ile değil, herhangi bir haklı sebep olmaksızın tek taraflı olarak feshedildiğinden davalının çalışmadığı aylar için işsizlik maaşı aldığını, davalının 2017 yılı Mayıs dönemine ait son maaşının ödendiği bir protokol olduğunu, davalının 04 kodu ile işten çıkartıldığını, davalının 2 buçuk ay iş aradığını, çeşitli iş ilanlarında bulunduğunu, 2017 yılının Temmuz ayında davalı şirkette işe başladığını, davanın dava şartı yönünden reddine, davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Hizmet Akdi, 14/07/2016 tarihli “Rekabet Yasağı Ve Ticari Sır Saklama Taahhüdü” örneği, 12/05/2017 tarihli İkale Sözleşmesi, …’ın özlük dosyası örneği, …Noterliği’nin 24/07/2017 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi, …Noterliği’nin 04/08/2017 tarih ve… yevmiye sayılı ihtarnamesi, …Noterliği’nin 01/08/2017 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi, … ödeme bilgileri, … kayıtları, tanık beyanı ve tüm dosya kapsamı.
Davacı tanığı … duruşmada; “2014 ocak ayından 2016 sonu 2017 başına kadar sertransda insan kaynakları müdürü olarak çalıştım anlaşmazlık sonucundan çıkartıldım dava açmadım onlarda bana açmadılar haklarımı aldım bütün rekabet sözleşmeleri ve iş sözleşmeleri gizlilik sözleşmeleri benim tarafımdan imzalatıyordu, sözleşmede benim imza olmuyordu sadece çalışandan imza alıyorduk. Bana göstermiş olduğunuz 14/07/2016 tarihli sözleşmeleri biliyorum o tarihlerde sözleşmeleri revize etmiştik bu nedenle çalışanlardan rekabet yasağına ilişkin yeni taahatname aldık davacıda imzaladı.evrak matbudur herkes imzalamak zorundaydı. İmzalamaz ise işe alınmıyordu. Çalışıyorsa anlaşmazlık çıkıyordu bu şekildi bir kişi imzalamadı o kişide emeklilik nedeni ile işten kendisi ayrıldı. İmzalamaz ise kişi işten çıkartılırdı davalı satış pazarlama direktörü olarak görev yapıyordu davalı yaptığı görev itibariyle ticari sır ve müşteri portföyüne sahip olacağı bir görevdir. Herkes yaptığı görev itibariyle bu tür bilgileri sistem üzerinden öğrenebilir Borusandada davalı satış ağırlıklı grup müdürü olarak çalıştığını biliyorum sertransdaki görevi daha yüksek bir pozisyondu. Ben ikale sözleşmesi yapmadım sadece kıdem ve ihbar tazminatımı alarak ayrıldım davalının işten ayrılış sürecinde çalışmıyordum ancak işsizlik maaşı başvurusunu internet üzerinden ben yaptım işten çıkartılmasa bu maaşı alamazdı ikale sözleşmesi yapıp yapmadığını bilmiyorum.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava, rekabet yasağı sözleşmesine aykırılığa dayalı cezai şartın tahsili istemine ilişkindir.
Davacı taraf davalı ile aralarındaki sözleşme gereği davalının taahhütnameye aykırı olarak diğer davalı … A.Ş.’de aynı görev alanında çalışmaya başladığını, davalının Rekabet Yasağı Sır Saklama Taahhüdüne aykırı hareket etmesinden kaynaklanan cezai şart bedelinin tahsilini talep etmiştir.
Davalı şirket sözleşme gereği taraf olmadığını, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı şahıs davacı şirketin herhangi bir haklı sebep olmaksızın tek taraflı olarak feshedildiğinden davalının çalışmadığı aylar için işsizlik maaşı aldığını, 2017 yılının Temmuz ayında davalı şirkette işe başladığını davanın reddini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki hizmet akdi 05/09/2012 tarihinde imzalanmış olup, davalı şahsın verdiği rekabet yasağı taahhütnamesi 14/07/2016 tarihli olup, iş akdinin yapıldığı ve rekabet yasağı taahhüdünün alındığı tarih itibariyle somut uyuşmazlıkta 6098 Sayılı TBK’nın rekabet yasağı sözleşmesine ilişkin 444 ve devamı maddelerinin tatbik edilmesi gerekmektedir.
6098 sayılı TBK’nın 444. maddesi uyarınca, fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.
Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmemiş olması, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklı süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterlidir. Yani, rekabet yasağı kaydı karşısında, işverenin somut bir zarara uğraması gerekmemekte olup, işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması aranmaktadır.
6098 sayılı TBK’nın 444/1.maddesinde rekabet yasağı sözleşmelerinin yapılabileceği düzenlendikten sonra, aynı maddenin ikinci fıkrasında, “Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir” düzenlemesi getirilmiştir. Buna göre işçinin, işverenle ilişkide olan müşterileri tanıdığı hallerde, iş sözleşmesinin sona ermesinin ardından işverenle rekabet oluşturacak şekilde kendi namına iş yapmaması, rakip bir firmada ortak olamaması ya da iş sözleşmesiyle çalışmaması şeklinde şart içeren sözleşmeler yapabileceklerdir. Borçlar Kanunu’nun ilgili hükmünün ikinci cümlesinde, rekabet yasağının kapsamı sınırlandırılmış ve işverene önemli bir zarar verilmesi ihtimalinin olduğu durumlarda bu tür düzenlemelerin geçerli olacağı hükme bağlanmıştır.
Sözleşmedeki rekabet yasağı kaydı karşısında işverenin somut bir zarara uğraması gerekmemekte olup işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar vermesi ihtimali yeterlidir. Bu bakımdan davacı şirket ile davalı şahsın davacı şirketten sonra çalıştığı faaliyet alanlarının tespiti, davalının davacıda çalışırken yaptığı işe bağlı olarak öğrendiği bilgileri rakip bir işletmede kullanarak eski işverenine önemli ölçüde bir zarar ihtimalinin bulunup bulunmadığının tespiti gerekmektedir. Davacı bu konudaki iddialarını ispatla mükelleftir.
Öte yandan, 6098 sayılı TBK’nın 445/1. maddesi hükmüyle, rekabet yasağı kaydının işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremeyeceği hüküm altına alınmıştır. Bununla birlikte Kanun’un 445/2. Maddesindeki “Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.” şeklindeki düzenleme ile Hakime, sözleşmede yer alan aşırı nitelikte rekabet yasağını kapsam ve süre yönünden sınırlayabilme yetkisi verilmiştir.
Davalı … 05/09/2012 tarihli hizmet akdi kapsamında davacı şirkette çalışmaya başlamış, en son Satış Direktörlüğü görevini yürütmüş ve taraflar arasındaki ikale sözleşme ile davacı şirketteki görevinden 12/05/2017 tarihinde ayrılmıştır. Davalı …’ın işten ayrılış bildirgesinde işten ayrılış nedeni 03 kodu ile istifa olarak belirtilmiş ve İş Kur’dan gelen müzekkere cevabı ile kendisine işsizlik ödeneği bağlandığı ve ödendiği bildirilmesi ve davalı tarafça işten haksız çıkarıldığı bu nedenle işsizlik maaşı aldığının belirtilmesi karşısında davalının işten ayrılış şekli çelişkili olsa da taraflar arasındaki ikale sözleşmesinin geçerli olduğu ve tarafları bağladığı açık olduğundan davalının davacı şirketten karşılıklı anlaşma (ikale) yoluyla ayrıldığı sabittir.
Taraflar arasındaki dava hizmet ilişkisinin son bulmasından sonra açılmakla davalı işçinin hizmet akdinin sona ermesinden sonraki eyleminden kaynaklı olması nedeniyle Mahkememiz davaya bakmakla görevlidir.
Davalı … davacı şirketten 12/05/2017 tarihinde Satış Direktörlüğü görevini yürüttüğü sırada ayrıldıktan sonra davacı şirketle aynı sektörde faaliyette bulunan davalı şirkette işe giriş bildirgesine göre 20/07/2017 tarihinde üst düzey yönetici sıfatıyla davacı şirkette çalıştığı görevle aynı pozisyonda Satış Müdürü olarak çalıştığı anlaşılmıştır. Davalı … tarafından davacı şirkette hizmet akdinin devam ettiği süreçte 14/07/2016 tarihli Ticari Sır ve Bilgi Saklama ve Rekabet Yasağı Taahhütnamesi imzalanmıştır. Söz konusu taahhütnamenin Rekabet Yasağı hükümleri altında belirtilen 11. maddesinde davalının iş ilişkisi kurmayacağı ve rekabet yapmayacağı davacı şirketin faaliyette bulunduğu birçok ülkede taşımacılık sektöründe yer alan şirketler sayılmış, ayrıca sayılan şirketlerle sınırlı olmamak üzere davacı ile aynı sektörde faaliyette bulunan ve aynı hatta çalışan şirketlerde de çalışamayacağına ilişkin rekabet yasağı getirilmiştir. Rekabet Yasağının ihlali halinde davalı işçinin son brüt maaşının 25 katı kadar cezai şart ödeyeceği belirlenmiş davacı tarafça kısmi dava açılarak 50.000,00-TL cezai şart talep edilmiştir.
Dava, davalının davacı ile rakip diğer davalı şirkette işe başladığı ve rekabet yasağının ihlal ettiği iddiasıyla açılmış davalı işten ayrılıp davalı şirkette işe başlayan çalışanın rekabet yasağını ihlale yönelik somut bir eylemde bulunduğuna dair bir iddia olmadığı gibi rekabet yasağının ihlaline ilişkin somut bir delil ortaya konulmamış, sadece davalı çalışanın davacı şirketten ayrılarak davalı şirkette işe başlamasıyla rekabet yasağının ihlal edildiği iddia edilmiştir. Davacı şirketle çalışan arasındaki iş akdi ikale yani karşılıklı anlaşma ile son bulmuş olup, davacı işçinin haklı ve geçerli bir neden olmaksızın haksız bir şekilde işi bırakarak davalı şirkette işe başlaması söz konusu değildir. Ayrıca davacı şirket tarafından davalı eski çalışanı olan davalıdan rekabet yasağına ilişkin taahhüt taraflar arasındaki hizmet ilişkisinin devamı sırasında alınmış olup, sadece çalışana yönelik yükümlülükler getiren davacı şirkete herhangi bir yükümlülük getirmeyen nitelikte olup, duruşmada dinlenen tanık beyanında da çalışanın rekabet yasağı taahhüdü vermemesi halinde işten çıkarılacağı hususu göz önüne alındığında, davalı çalışan tarafından hizmet ilişkisinin devamı sırasında verilen taahhüdün serbest irade ile verilmediği de açık olup bu haliyle de davalı çalışan yönünden bağlayıcı olmaması hakkaniyet gereğidir.
Yukarıda bahsedilen Türk Borçlar Kanunundaki rekabet yasağına ilişkin düzenlemeler yönünden ise TBK’nın 445/1. maddesi hükmüyle, rekabet yasağı kaydının işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremeyeceği hüküm altına alınmakla, dava konusu rekabet yasağına ilişkin metinde Türkiye ve birçok ülkenin adı ile birlikte belirtilen ülkeler arasındaki hatlarda faaliyet gösteren çok sayıda ulusal ve uluslararası lojistik firmalarının isimleri belirtilmiş olup, söz konusu düzenleme davalı çalışanın uzun yıllar yaptığı mesleği, bilgi birikimi ve tecrübesine rağmen uzman olduğu alanda çalışmasını engelleyecek yani çalışanın ekonomik olarak geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek nitelikte olup, her ne kadar davalı şirketin ismi sayılmasa da sayılan şirketlerle sınırlı olmamak üzere davacı ile aynı sektörde faaliyette bulunan ve aynı hatta çalışan şirketlerde de çalışamayacağına ilişkin rekabet yasağı ile de davalı çalışanın mesleğini yapması tamamen engellenmeye çalışılmıştır.
Bu haliyle davalı çalışanın davacı işverenle aynı iş kolunda faaliyet gösteren başka iş yerinde çalışmaya başlamasının salt rekabet yasağı ihlali anlamına gelmeyeceği açık olup, taraflar arasındaki hizmet ilişkisinin davalı işçiye davalı şirkette çalıştığı sırada davacının müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağladığı ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılmasının, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikte olduğu, davalı çalışanın diğer davalı şirkette çalışırken davacının müşterilerin davalıya kaymasına neden olduğu veya davacı şirketin kötülendiği, davacı şirkete ait bilgilerin davalı şirket lehine kullanılmak suretiyle rekabet yasağını ihlal ettiğine dair davacı tarafça somut bir iddia ortaya konulmadığı gibi buna ilişkin somut bir delil dosyaya ibraz edilmediğinden davacı tarafça davalı çalışanın rekabet yasağına aykırı hareket ettiği ispatlanamamış ayrıca yukarıda bahsedildiği gibi söz konusu rekabet yasağı taahhüdü davalı çalışan açısından geçersiz nitelikte olduğundan rekabet yasağı ihlali söz konusu değildir.
Davalı şirket yönünden ise davalı şirket ile davacı arasında herhangi bir sözleşme, rekabet yasağına ilişkin anlaşma ve taahhüt bulunmayıp, davacı taraf davalı şirket yönelik sırf davalı çalışanı işe almasından kaynaklı olarak bu davayı yöneltmiş olup, davalı çalışanın rekabet yasağı taahhüdünden dolayı davalı şirketin sorumlu tutulması mümkün değildir bu nedenle davalı şirkete karşı husumet yöneltilemez kaldı ki husumetin varlığı kabul edilse bile davacı şirket tarafından davalı çalışanın ayartılmak suretiyle davalı şirkette işe alındığına yönelik bir iddia ve delil ortaya konulmadığından ve davacı ile davalı çalışan arasındaki iş akdinin ikale ile son bulmasından dolayı davalı tarafın davalı çalışanı işe alması rekabet yasağı ihlali oluşturmayacağı gibi haksız rekabette oluşturmaz bu yüzden davalı şirket yönünden açılan davanın da husumet yokluğu ve davacı tarafça rekabet yasağının ihlaline yönelik ispat yükünün yerine getirilmemesi nedeniyle reddi gerekmiş olup, davacı tarafça açılan rekabet yasağı ihlalinden doğan cezai şart alacağına yönelik davanın reddine dair oluşan vicdani kanıya göre aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı tarafça açılan DAVANIN REDDİNE;
2- Davacı tarafça yatırılan peşin harçtan alınması gereken 44,40-TL karar harcının mahsubu ile fazla yatırılan 809,48-TL peşin harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
3- Davacı tarafça yargılama sırasında yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı taraflar yargılama sırasında kendilerini birer vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 5.850,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara eşit şekilde verilmesine,
5- Taraflarca yatırılan gider avansının karar tebliğ işlemleri tamamlandıktan ve karar kesinleştikten sonra kullanılmayan kısmının yatıran ilgili tarafa resen iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalılar vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
e-imza*
Hakim …
e-imza*
* Bu evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.