Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/156 E. 2018/452 K. 07.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/156 Esas
KARAR NO : 2018/452
DAVA : Tanıma Ve Tenfiz
DAVA TARİHİ : 19/02/2018
KARAR TARİHİ : 07/06/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tanıma Ve Tenfiz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … tarafından Almanya Nürnberg – Fürth Eyalet Mahkemesi nezdinde … NO ile davalılar aleyhine alacak davası ikame ettiğini, bu dava neticesinde Alman mevzuatına uygun şekilde tüm adil yargılanma ilkeleri gözetilerek 14.09.2015 tarihinde (i) 515.169,40 Avro tutarında ana para ve bu meblağa 26.11.2013 tarihinden itibaren işleyecek % 8 oranında faizin 515.169,40 Avro tutarında ana para ve bu meblağa 26.11.2013 tarihinden itibaren işleyecek % 8 oranında faizin ve (ii) 6.721,00 Avro ile bu meblağa 06.07.2015 tarihinden itibaren işleyecek % 5 oranında faizin Davalılardan alınarak davacı müvekkile ödenmesine karar verilmiş ve bu karar kesinleştiğini, 5718 sayılı Milletler Özel Hukuku Hakkında Kanun m.50 ” Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye’de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır.’’ şeklinde düzenlendiğini, 5718 sayılı MÖHHK m.59 doğrultusunda: ‘’Yabancı ilâmın kesin hüküm veya kesin delil etkisi yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder.’’ MÖHUK uyarınca gereken şekli ve maddi koşullar işbu davaya konu Nürnberg-Fürth Eyalet Mahkemesi tarafından verilen ilam ile karşılandığından ve hala müvekkilimize davalılar tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığından söz konusu ilamın Türkiye’de tenfizini talep etmek gereği hasıl olduğunu ileri sürerek fazlaya dair haklarımız saklı kalmak kaydıyla Nürnberg – Fürth Eyalet Mahkemesi tarafından verilen …sayılı 14.09.2015 tarihli mahkeme kararının Türkiye’de tenfizine, faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle …, söz konusu davayı, yetkisiz mahkemede açtığını, Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 51. maddesine göre öncelikli yetki, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin Türkiye’deki yerleşim yeri olduğunu, MÖHUK, Madde 51: “(1) Tenfiz kararları hakkında görevli mahkeme asliye mahkemesidir. (2) Bu kararlar kendisine karşı tenfiz istenen kişinin Türkiye’deki yerleşim yeri, yoksa sâkin olduğu yer mahkemesinden, Türkiye’de yerleşim yeri veya sâkin olduğu bir yer mevcut değilse Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinden istenebilir.” Yargıtay …Hukuk Dairesi, E. …, K. …, K. 20.2.2013: “Yabancı mahkeme kararlarının tanınmasına ilişkin kararlar, kendisine karşı tanıma kararı istenen davalının Türkiye’deki yerleşim yeri, yoksa sakin olduğu yer, Türkiye’de yerleşim yeri veya sakin olduğu yer yoksa, Ankara, İstanbul veya İzmir Mahkemelerinden birinden istenebilir. Bu kural, kamu düzenine ilişkin olmayıp kesin yetki kuralı değildir. Basit yargılama usulüne tabi olan bu tür davalarda ilk itirazlar, ilk oturuma kadar en geç ilk oturumda davanın esasına girilmeden önce ileri sürüldüğü takdirde dikkate alınabilir. Davalının mahkemenin yetkili olmadığına dair ilk itirazı söz konusu değildir. İşin esasının incelenmesi gerekir.” (20.03.2018 Tarihli Süre Uzatım ve Yetki İtirazı Dilekçesi EK : İçtihat) müvekkilleri … ve …’in yerleşim yeri, bizzat …’ın da dava dilekçesinde de belirttiği üzere; “…” adresi olup davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, dava dilekçesinde alacak miktarının açıkça belirlemiş olup, … ve …’den 515.169,40 Euro’nun 26.11.2013 tarihinden itibaren işleyecek %8 oranında faiziyle birlikte tahsilini ve 6.721,00 Euro’nun 06.07.2015 tarihinden itibaren işleyecek %5 oranında faiziyle birlikte tahsilini talep ettiğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Dava; yabancı mahkeme kararının tanıma ve tenfizi istemine ilişkindir.
Somut olayda emsal nitelikteki Yargıtay … Hukuk Dairesi 10/10/2016 Tarih … E., … K. Sayılı ilamında ” …. HMK ‘nın 6/1 maddesi uyarınca ” (1) genel yetkili mahkeme , davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açtığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. ” bu yetki kuralı kesin olmadığından HMK’ nın 19. Maddesinde belirlenen süre ve yöntemle yetkisizlik itirazında bulunulmaz ise davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir ve mahkemece kendiliğinden yetkisizlik kararı verilmez. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ” yetki itirazının ileri sürülmesi ” başlıklı 19/2 . Maddesinde ; ” yetkinini kesin olmadığı davalarda yetki itirazının cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir . Yetki itirazında bulunan taraf , yetkili mahkemeyi birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. ” hükmünü içermektedir. Yine 116/1-a maddesinde ” kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazını ” ilk itiraz ” olarak düzenlemektedir. 117/1. Madde ise ” ilk itirazların hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır ; aksi halde dinlenemez ” hükmünü içermektedir. Son olarak cevap dilekçesini verme süresi başlıklı 127/1. Maddesi ise ” cevap dilekçesini verme süresi , dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır. Ancak durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanamamasının çok zor yahut imkansız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya bir defaya mahsus olmak ve bir ayı geçmemek üzere ek bir süre verilebilir. Ek cevap süresi talebi hakkında verilene karar taraflara derhal bildirilir. ” şeklinde düzenleme getirmektedir. ” şeklinde karar verdiği anlaşıldı.
İddia , savunma , emsal nitelikteki yargıtay kararları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacı tarafından davalı aleyhine hava taşıma sözleşmesinden kaynaklı fatura alacağına ilişkin takipte itirazın iptali davasında HMK 6/1 maddesi uyarınca genel yetkili mahkemede davanın açılması gerekeceği veya HMK 10.maddesi gereği sözleşmenin ifa yeri mahkemesinde davanın açılması gerekeceği, taraflar arasındaki sözleşmede yetki şartı bulunmadığı, ifa yeri olarak ise Ankara gösterildiği, yukarıda belirtilen yetki kuralları kesin yetki kuralı olmadığından davalının süresi içerisinde yetki ilk itirazında bulunması gerekeceği, davalı tarafından yasal süresi içinde verilen cevap dilekçesi ile verilen yetki ilk itirazında bulunduğu anlaşıldığından yetkili mahkemenin yukarıda ki yetki kuralları doğrultusunda belirlenmesi gerekeceği, bu kapsamda somut olay bakımından davalıların adresi Ankara olup HMK 6.maddesi gereğince Ankara Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğu, taraflar arasındaki sözleşmede ifa yeri Ankara olarak gösterildiği, davacının davayı yetkili Ankara Asliye Ticaret Mahkemelerinde açması gerekeceği, yetkinin kesin olmadığı davalarda, birden fazla yetkili mahkemeden hangisinde davanın açılması konusunda seçim hakkının dava açarken davacıda olduğu, yetkili mahkemeler arasında mahkememiz bulunmadığından, süresi içerisinde yetki ilk itirazında bulunan davalının, dava tarihinden sonra yetkili mahkemeyi seçme hakkı kendisine geçen davalının, seçim hakkını kendi yerleşim yeri mahkemesi olan Ankara şeklinde kullandığı ve davalıların yerleşim yerinin Ankara olması nedeniyle bu kapsamda da Ankara Asliye Ticaret Mahkemeleri yetkili olduğundan, davalının yetki ilk itirazının kabulü ile mahkememizin HMK 116/1-a maddesi yetkisizliği gereğince aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan tüm bu nedenlerle;
1-Davalının ilk yetki itirazının kabulü ile HMK.nın 116/1-a.mad.gereğince Mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
HMK.nın 20.mad.gereğince talep halinde dosyanın yetkili ve görevli ANKARA ASLİYE TİCARET MAHKEMELERİNE GÖNDERİLMESİNE,
2-HMK’ nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik ve yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceği, gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği ön görüldüğünden yargılama giderleri konusunda bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek veya başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır