Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/132 E. 2018/522 K. 26.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/132 Esas
KARAR NO : 2018/522
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/02/2018
KARAR TARİHİ : 26/06/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı Holding’te 10/05/2016-30/06/2016 tarihleri arasında bağımsız yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığını, ücretinin aylık net 5.000 TL olduğunu, çalıştığı süre olan 1 Ay 22 Gün karşılığı ücretlerinin ödenmediği için görevinden ayrıldığını, ücret alacağının ödenmesi için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takip yaptığını ve davalının haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu beyanla davalarının kabulü ile itirazın iptaline, takibin devamına ve alacak aslının % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; belirsiz alacak davası açılamayacağını, davacının işini yerine getirirken özensiz olduğunu, hoyratça davrandığını, işe girişini bildirme yükümlülüğü olmasına rağmen bu yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle davalı şirketin idari para cezasına çarptırılmasına sebebiyet vererek şirketi zarara uğrattığını, akdi fesih etmekten başka çare bırakmadığını ve iddiaların doğru olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE;
İstanbul … İş Mahkemesi 12/12/2017 tarih,… E., … K.sayılı kararında ” Sermaye Piyasası Kanunun 17. Maddesine göre hazırlanan ve 03/01/2014 tarih ve 28871 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan kurumsal yönetim tebliği ile 13/06/2013 tarih ve 28676 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Sermaye Piyasasında Finansal Raporlamaya İlişkin Esaslara Dair Tebliğ Hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, bağımsız yönetim kurulu üyelerinin belirlenme şekli ve ücretlerine ilişkin düzenlemeler bulunduğu görülmektedir.Bu nedenle taraflar arasındaki ilişkinin hizmet akdi olarak değerlendirilmesi mümkün olmadığından davanın Mahkememizin görevsizliği sebebiyle usülden reddine ve dosyanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde görevli Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesi” kararı ile görevsizlikle mahkememize gelerek … E.sayılı dosya numarasını alarak yargılamaya devam olunduğu anlaşıldı.
İddia, savunma ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davanın bağımsız yönetim kurulu üyesi olarak ücret alacağına ilişkin takipte itirazın iptaline ilişkin olduğunu, İstanbul … İş Mahkemesi’nin 12.12.2017 tarih ve 2017/361 Esas, 2017/703 Karar sayılı ilamı ile “Bağımsız yönetim kurulu üyelerinin belirlenme şekli ve ücretlerine ilişkin düzenlemeler gözetildiğinde taraflar arasındaki ilişkinin hizmet akdi olarak değerlendirilmesi mümkün olmadığından görevsizlik kararı verilerek dosyanın Mahkememize gönderildiği, Yargıtay … Hukuk Dairesinin 26.02.2018 tarih …Esas, … Karar sayılı ilamında vurgulandığı üzere 4857 sayılı İş Kanunun 2. Maddesinde, bir İş Sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişinin işçi, işçi çalıştıran gerçek ve tüzel kişi ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşların işveren olarak tanımlandığı, işçi ve işveren sıfatlarının aynı kişide birleşemeyeceğinin belirtildiği, yine aynı yasanın 8.Maddesinin 1.fıkrasına göre, iş sözleşmesinin, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir şeklinde tanımlandığı, ücret, iş görme ve bağımlılığın, iş sözleşmesinin belirleyici ögeleri olduğu, iş sözleşmesinin bağımlılık unsurunun içeriğini, işçinin işverenin talimatlarına göre hareket etmesi ve iş sürecinin ve sonuçlarının işveren tarafından denetlenmesinin oluşturduğu, çalışanın iş yerinde kullanılan üretim araçlarına sahip olup olmamasının, kar ve zarara katılıp katılmamasının, karar verme özgürlüğüne sahip bulunup bulunmamasının bağımlılık unsuru açısından önemli olduğu, tüzel kişilerde yönetim haklı ile emir ve talimat verme yetkisinin, organlarını oluşturulan kişiler aracılığıyla kullanıldığı, tüzel kişiler yönünden tüzel kişinin kendisi soyut işveren iken, organının oluşturan kişilerin ise somut işveren sıfatını haiz oldukları, ticaret şirketleri ile tüzel kişilerde, somut işveren sıfatını taşıyan organın, bir kurul olabileceği gibi tek başına bir kişiye verilen yetki çerçevesinde, gerçek kişininde organ sıfatını kazanmasını mümkün olabileceği, limited hisseli komantid ve kollektif şirketlerde, yönetim yetkisinin, şirket ortaklarından birine bırakıldığı durumlarda bu kişinin müdür sıfatı ile kişi-organ sayılacağı, Türk Ticaret Kanunun 319. Maddesine göre ise, anonim şirketler yönünden yönetim ve temsil yetkisinin, yönetim kurulu üyelerine bıkarılması halinde bu kişi ve kişilerin kişi-organ sıfatını kazanacakları şirketi temsil ve yönetime yetkili kişi-organ sıfatını taşıyan kişilerin işveren konumunda bulunduklarından işçi sayılamayacakları, iş kanununa tabi genel müdür olarak çalışanların, aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olmaları halinde, kişi-organ statüsünü taşıyıp taşımadıklarının araştırılmasının gerekeceği, genel müdürün organ sıfatını kazanmaksızın yönetim kurulu üyesi olması halinde genel müdürlük görevi sebebi ile iş ilişkisinin devam etmesi sonucuna varılması gerekeceği, buna karşın şirketi temsil ve ilzama yetkili kişi-organ sıfatı kazanılmışsa, işçi ve işveren sıfatı aynı kişide birleşemeyeceğinden iş ilişkisinin bulunmadığının kabul edilmesi gerekeceği, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. Maddesine göre, iş mahkemelerinin görevinin İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasındaki iş akdinden veya iş kanuna dayanan her türlü hak iddialarından hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi olduğu, işçi sıfatını taşımayan kişinin talepleri ile ilgili davanın iş Mahkemesi yerine genel görevli mahkemelerde görülmesi gerekeceği, somut uyuşmazlıkta davacı … davalı …A.Ş de hizmet akdine dayalı işçi sıfatıyla bağımsız yönetim kurulu üyesi olarak ücret karşılığı çalıştığı taraflar arasında işçi işveren ilişkisinin bulunduğu, davacının, davalı şirketi temsil ve ilzama yetkisinin bulunmadığının dosya arasına çıkarılan ticaret sicil gazetesinden de anlaşıldığı, dolayısıyla TTK’ nın 319. Maddesi gereği şirketi temsil ve yönetime yetkili organ sıfatının bulunmadığı, dolayısıyla somut uyuşmazlık bakımından İş Mahkemeleri görevli olup Mahkememizin görevsiz olduğu anlaşıldığından, Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartına yönelik olarak davacının davasının usulden REDDİNE, dosyanın İstanbul İş Mahkemesine gönderilmesine, kararın kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi halinde olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine yönelik aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın niteliği ve dava tarihi gözetildiğinde mahkemezi görevsiz olduğundan HMK 114/1-c , 115 /2 . Maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine
2- HMK 20 . Maddesi gereğince kararın kesinleşmesini takiben iki haftalık süre içesinde taraflardan birinni başvurusu neticesinde dosyanın görevli ve yetkili İSTANBUL İŞ MAHKEMESİNE gönderilmesine ,
3- mahkememizce verilen görevsizlik kararının kanun yoluna başvurmaksızın kesinleşmesi halinde , mahkemez ile İŞ Mahkemesi arasında oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilerek yargı yerinin belirlenmesi bakımından HMK 22. Maddesi gereğince yetkili ve görevli istanbul bölge adliye mahkemesine ilgili dairesine gönderilmesine ,
Dair, davalı tarafın yokluğunda davacı vekilin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek veya başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf’ kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır