Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/130 E. 2021/295 K. 06.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/130 Esas
KARAR NO:2021/295

DAVA:Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:09/02/2018
KARAR TARİHİ :06/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle;
Müvekkili şirketin … İli, … İlçesi, 680 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki akaryakıt istasyonunun davalının bayisi sıfatı ile işletilmesi bakımından 11/07/2014 tarihinde akaryakıt bayilik sözleşmesi imzalandığını, müvekkili şirketin … Bankası A.Ş. … … Şubesinin 07/07/2014 tarihli … numaralı 200.000,00-TL meblağlı, 05/01/2015 tarihli … numaralı 150.000,00-TL meblağlı ve 05/01/2015 tarihli … numaralı 250.000,00-TL meblağlı teminat mektuplarını davalıya tevdii ettiğini, imzalanan bayilik sözleşmesi kapsamında müvekkili şirketin EPDK’ ya bayilik lisans başvuru yaparak lisansını aldığını ve bayilik kurduğunu, bu haliyle müvekkili şirketin başkaca firmalardan akaryakıt almasının yasak olduğunu ve mümkün olmadığını, taraflar arasında imzalanan sözleşme devam ederken davalı şirketin hiçbir akdi veya kanuni sebebe dayanmaksızın sebepsiz olarak 21/04/2016 tarihli ve 201.121,70-TL meblağlı fatura düzenleyerek müvekkili şirkete göndermesi üzerine müvekkili şirketin de 26/04/2016 tarihinde davalı şirketin faturasını mevzuata uygun şekilde iade ettiğini, bunun üzerine davalı şirketin …. Noterliğinin 17/05/2016 tarihli ihtarnamesi ile haksız ve mesnetsiz iddialarla 11/04/2016 ve 11/05/2016 vadeli 3.700,00-TL ve 8.800,00-TL miktarlı senetlerin vadelerinde ödenmediği gerekçesiyle müvekkili şirketin bütün borçlarının muaccel hale geldiğini açıklamak suretiyle 11/07/2014 tarihli bayilik sözleşmesini feshettiğini bildirdiğini, müvekkilinin vadeli olarak almış olduğu akaryakıt bedelinin bir kısmının ödenmesine ve bakiye 140.300,00-TL kalmasına karşın davacı şirketin … Bankası AŞ … … Şubesinin 07/07/2014 tarihli … numaralı 200.000,00-TL meblağlı, 05/01/2015 tarihli … numaralı 150.000,00 TL meblağlı teminat mektuplarını nakde çevirdiğini, bankanın başlattığı yasal takipler neticesinde müvekkili şirketin mahvının söz konusu olduğunu, bu nedenle davalı tarafla yapılan yeni görüşmelerle 11/07/2014 tarihli bayilik sözleşmesinden kaynaklı tüm cezai şartların silineceğine ilişkin yazılı belge vermek suretiyle taahhüt ettiklerini, davalı şirket yetkililerince 11/07/2014 tarihli bayilik sözleşmesine aslı gibidir kaşesi basılarak üzeri davalı firma yetkililerince imzalanmış ve yine bu sözleşmeye istinaden 28/07/2016 tarihinden itibaren mal alımları başlatılmak suretiyle bayilik ilişkisinin yenilendiğini, taraflar arasındaki ticari ilişki devam ederken müvekkilinin davalıdan … Bankası AŞ … … Şubesinin 05/01/2015 tarihli … numaralı 250.000,00-TL meblağlı teminat mektubunun iade istendiğini, davalının ise teminat mektubunu nakde çevirdiğini, müvekkili şirkete iade edilmediğini belirterek; nakde çevrilen … Bankası AŞ … … Şubesinin 07/07/2014 tarihli … numaralı 200.000,00-TL meblağlı, 05/01/2015 tarihli … numaralı 150.000,00-TL meblağlı ve 05/01/2015 tarihli … numaralı 250.000,00-TL meblağlı teminat mektupları tutarlarından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000,00-TL’sinin davalıya ödeme tarihinden itibaren iskonto faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 16.10.2012 tarihinde 5 yıl süreli akaryakıt Bayilik Sözleşmesi ve protokol imzalandığını, davacıya protokol gereğince 125.000-TL + KDV’yi nakit hibe, ve 8 ay ödemesiz dönemden sonra 20 eşit taksitte geri ödemek koşuluyla 250.000-TL lik akaryakıtı ise kredi şekilde geri ödenmek üzere verildiğini, Ariyet Sözleşmesi kapsamında malzemeler verildiğini ve istasyona ilişkin kurumsal kimlik uygulaması yapıldığını ve bunun maliyetinin de 99.476,49-TL olduğunu, davacının yükümlülüklerini yerine getirmediğini eksik taahhüdünden kaynaklanan cezai şart bedelini ödemesini aksi takdirde sözleşmenin fesih edileceğine ilişkin olarak …. Noterliği’nin 03.09.2015 tarih, … yev. No.lu ihtarnamesinin keşide edildiğini, davacı firmanın ihtarnameye cevap olarak 23.10.2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile cevap verdiğini ve bu ihtarnamede ilk yıl için satış taahhüdünü gerçekleştiremediğini, rekabetten etkilendiğini, satış taahhüdünü kısa sürede tamamlayacağını belirttiğini, davacının yükümlülüklerini yerine getirmediğini bunun üzerine …. Noterliğinin 17/05/2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bayilik sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini, davacı ile davalı arasında feshedilen sözleşme sonrasında, 03.06.2016 tarihli yeni bir Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi ve Protokolün imzalandığı ek protokol ile 250.000-TL’lik teminat mektubunun Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi ve ek protokolden doğmuş ve doğacak olan borçların teminatını teşkil etmek üzere şirkette kalacak ve bayilik sözleşmesi boyunca davacı teminat mektubunun süresini uzatacağını, EPDK tarafından bayilik lisansının uzun süre akaryakıt alımında bulunmaması nedeniyle 29.05.2017 tarihinde düşürüldüğünü, lisansı olmayan bir bayinin faaliyette bulunma imkanı olmadığını bu nedenle davalı şirket ile olan bayilik sözleşmesinin süresinden önce haksız bir şekilde sona erdiren tarafın davacının kendisi olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Taraflar arasında imzalanan 11/07/2014 ve 03/6/2016 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmeleri, Ariyet Sözleşmesi, protokol, faturalar, teminat mektubu fotokopileri, ihtarnameler, yazışmalar, ticari defter ve belgeler, ve dayanılan diğer deliller celp edilip incelenmiş, tüm dosya kapsamı ile yaptırılan inceleme sonucu rapor alınmış ve tüm deliller toplanmıştır.
Dava, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasıdır.
Taraflar arasında Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi imzalandığı konusunda ihtilaf bulunmamakta olup, ihtilaf, akdedilen sözleşme neticesinde, davalı şirkete verilen üç adet teminat mektubunun, davalı yanca haksız şekilde tazmin edildiği iddiası ile davacının zarara uğrayıp uğramadığı, davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı alacaklı ise miktarının tespiti noktalarında toplanmakta olup, varsa alacak miktarının tespiti için dayanak belgelerin incelenmesi hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi gerektiren haller olduğundan 6100 sayılı HMK m.266 gereği mahkemenin tarafların talebi yahut kendiliğinden vereceği karar ile bu hususların bilirkişiye tespit ettirilmesi mümkündür.
Tüm deliller toplandıktan sonra, … Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılarak keşif yapılmak suretiyle bilirkişilerden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişiler Akaryakıt Uzmanı …, Mali Müşavir … ve Sözleşme Uzmanı … tarafından hazırlanan 13/09/2019 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; “…İhtarname ve yazışmaların tebliğ şerhine havi olmadığı, Davacının; 2014, 2015, 2016 ve 2017 yılı Yevmiye Defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapılmış olduğu, HMK 222/2 ‘deki belirtilen şartları taşıdığı, Davalı şirketin bazı kayıtları belgeye dayandırmadan yaptığı ve bu kayıtların düzeltilmesi sonucu cari hesap ekstresi yukarıda belirtilen şekle dönüştürülmüş olup, Davacının 2017 yılı sonu itibarıyla davalı tarafından teminat mektuplarının tamamının nakde dönülerek tahsil edilmiş olmasına rağmen hesap ve kayıtlar incelendiğinde davacının alacağının bulunmadığı, aksine davalıya 22.474,11 TL. borçlu olduğu…” sonuç ve kanaatine ulaşıldığını mütalaa ettikleri anlaşıldı.
Mahkememizin 12/11/2019 tarihli celsesinin 1 nolu ara kararı gereğince bilirkişilerden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişiler Ekonomi ve Finans Uzmanı Ticaret ve Borçlar Hukuk Öğretim Üyesi Dr…., SMMM … ve Akaryakıt ve LPG Sektör Uzmanı … tarafından hazırlanan 13/05/2020 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; “…Davacının talebinin, taraflar arasında imzalanan 11.07.2014 tarihli bayilik sözleşmesi uyarınca davalıya vermiş olduğu 07.07.2014 tarihli ve 200.000,00 TL bedelli, 05.01.2015 tarihli ve 150.00 TL bedelli, 05.01.2015 tarihli ve 250.000,00 TL bedelli olmak üzere üç adet teminat mektubunun haksız olarak nakde çevrilmesi sonucu oluşan zararlarının tespit ve tahsiline ilişkin olduğu, Taraflar arasında 03.06.2016 tarihli yeni bir bayilik sözleşmesi yapıldığından, bu sözleşmeyle sadece daha önce verilen 05.01.2015 tarihli ve 250.000,00 TL bedelli teminat mektubundan kaynaklanan hak saklı tutulduğundan, 11.07.2014 tarihli sözleşmeye dayanılarak tarafların birbirlerinden herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunamayacaklarının kabulü gerektiği, dolayısıyla davacının 03.06.2016 tarihli sözleşmeden önce nakde çevrilmiş olan 07.07.2014 tarihli ve 200.000,00 TL bedelli, 05.01.2015 tarihli ve 150.00 TL bedelli teminat mektuplarından kaynaklanan alacak talebinin yerinde olmadığı, Teminat mektubunun süresinin uzatılmamasının başlı başına sözleşmenin ihlali olduğu, davacının lisansının da iptal edilmiş olduğu hususu dikkate alındığında yapılan fesih bildiriminin haklı olduğunun kabulü gerektiği, bununla birlikte, teminat mektubunun tahsil edilmesi nedeniyle davalının 03.06.2016 tarihli sözleşmeden kaynaklanan alacaklarını aşan bir miktarın bulunması halinde bu miktarın davacıya iade edilmesi gerektiği, Tarafların ticari defterleri üzerinden yapılan inceleme neticesinde; davalının tahsil etmiş olduğu son teminat mektubunun miktarını aşan haksız bir tahsilatının bulunmadığı, bu bakımdan da davacının 05.01.2015 tarihli ve 250.000,00 TL bedelli teminat mektubunun nakde çevrilmesi sonucu bir alacağının da doğmadığı, Davacı şirketin faaliyet konusu, dava konusu tazminatın tahsil edilmesi halinde davacı şirketin sermayesinin üçte ikisinin kaybına yol açacağı ve şirketin mahvına sebebiyet vereceği yönünde herhangi bir somut delil ileri sürülmemiş olması gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu cezai şart tazminatının fahiş olmadığı…” sonuç ve kanaatine ulaşıldığını mütalaa ettikleri anlaşıldı.
Davacı vekilinin itirazları doğrultusunda, aynı bilirkişi heyetinden alınan 11/11/2020 tarihli ek raporda; “…bilirkişi kurulumuzun kök rapordaki görüş ve kanaatinde herhangi bir değişiklik oluşmamıştır…” sonuç ve kanaatine ulaşıldığını mütalaa ettikleri anlaşıldı.
Taraflar arasında imzalanan, 11/07/2014 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi kapsamında, davacının davalıya toplam 600.000-TL. bedelli, davaya konu üç adet teminat mektubunu verdiği, davacının iş bu sözleşmeden kaynaklanan taahhüdünü yerine getirmediği ve davalı yanca, 17/05/2016 tarihli ihtarname ile sözleşmenin fesih edildiği ve 07/07/2014 tarihli, 200.000-TL. ve 05/01/2015 tarihli, 150.000-TL. bedeli teminat mektuplarının cari hesap ve cezai şart alacaklarına karşılık olarak nakde çevrildiği, taraflar arasında 03/06/2016 tarihli yeni bir Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi imzalandığı, önceki sözleşme kapsamında verilen, 05/01/2015 tarihli, 250.000-TL. bedelli teminat mektubunun, teminat olarak davalıda kalmasının kararlaştırıldığı, iş bu teminat mektubunun süresinin uzatılmaması nedeniyle, davalı yanca, nakde çevrildiği, davacının bayilik lisansının EPDK tarafından uzun süre akaryakıt alımında bulunulmaması nedeniyle, 29/05/2017 tarihinde iptal edildiği ve davalının 14/06/2017 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi fesih ettiğini ve nakit teminat olarak tutulan bedelden cari hesap ve cezai şart borcunun mahsup edildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında imzalanan akaryakıt bayilik sözleşmeleri, ariyet sözleşmesi, protokol ve ekleri, faturalar, ihtarnameler, ticari defter ve belgeler, tüm dosya kapsamına göre alınan bilirkişi raporları hüküm kurmaya yeterli ve denetime elverişli olduğundan, mahkememizde de, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin, davalı yanca haklı olarak fesih edildiği, davacının incelenen ticari defter ve kayıtlarında, davalıya cari hesap borcunun olduğunun tespit edildiği, davalı yanca tahsil edilen cezai şartın, davacı şirketin sermayesinin üçte ikisinin kaybına yol açacağı ve davacı şirketin mahvına sebebiyet vereceği yönünde herhangi bir somut delil de ileri sürülmediğinden, dava konusu cezai şart tazminatının fahiş olmadığı kanaati oluştuğundan, davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE;
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken 59,30-TL harçtan peşin alınan 341,55-TL harcın mahsubu ile fazla alınan 282,25-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan yürürlükte bulunan …Ü.T’ye gereğince taktir olunan 4.080-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 62,80-TL yargılama giderinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın, karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize ya da en yakın Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/04/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır