Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/905 E. 2020/757 K. 18.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2017/905 Esas
KARAR NO: 2020/757

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:13/10/2017
KARAR TARİHİ:18/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili mahkememize verdiği 13/10/2017 havale tarihli dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin birinci dereceden yakını olan …’in, … Devlet Hastanesi’nde (İstanbul), 17.09.2012 günü safra kesesi taşı ameliyatı olması sonrası 20.09.2012 tarihinde öldüğünü, ameliyata kapalı (laparoskopik) şekilde başlanmasına rağmen -operasyon sırasında kanama (damar yaralanması) olması sebebiyle- açık olarak devam edildiğini, ameliyat sonrası damar yaralanması (laserasyon) ve komplikasyonları sonucu ölüm olayı meydana geldiğini, olaya ilişkin olarak … Birinci Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 17.07.2013 tarih … sayı … karar numaralı raporunun sonuç kısmında “kişinin ölümünün laparoskopik kolesistektomi ameliyatı esnasında oluşan büyük damar laserasyonuna (yaralanmasına) bağlı iç kanama ve gelişen komplikasyonları sonucu meydana gelmiş olduğu” belirtildiğini, … Birinci Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 26.02.2014 tarih … sayı … karar numaralı raporunun sonuç kısmında ise “meydana gelen komplikasyonun yönetiminin takip ve tedavisinin tıbben doğru olduğu cihetle; kişinin muayene takip ve tedavisine katılan ilgili hekimlere ve yardımcı sağlık personeline atfı kusur bulunmadığı”nın belirtildiği, hastanın kapalı ameliyat sırasında damarının yaralanması ve gelişen komplikasyonları sonucu öldüğünün ilk raporla belirlendiğini, İkinci raporda ise, gelişen komplikasyonların yönetiminin takip ve tedavisinin tıbben doğru olduğunun belirtildiğini, bu bağlamda sağlık personelinin cezai sorumluluğu cihetine gidilmediğini ve … C.Başsavcılığı’nın … soruşturma … karar numaralı soruşturma dosyasında, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar çıktığını, ölümün ameliyat esnasında damarın yanlışlıkla kesilmesi ve buna bağlı komplikasyolar sonucu gerçekleştiğinin sabit olduğunu, hasta olarak ameliyat masasında yatan müteveffaya kusur yüklenemeyeceğini, damarı hataen kesen sağlık ekibinin kusurlu ve sorumlu olduğunu, davalı … A.Ş. tarafından … numaralı poliçe ile Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası yapıldığını, bu nedenle davalının söz konusu zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, müteveffanın eşi ile çocuklarının ölüm sebebiyle destekten yoksun kaldığını, bu nevi zararın tamamının davalı tarafından müteselsilen tazmininin gerektiğini, destekten yoksun kalan müvekkillerinin maddi zararlarının tespiti ile -talepleri belirlenebilir nitelikte olmadığından ileride artırılmak üzere- ayrı ayrı 1.000,00-TL belirsiz maddi tazminatın ölüm tarihi 20.09.2012’den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 23/09/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile; 182.665,79-TL maddi tazminatın ölüm tarihi 20.09.2012’den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan müteselsilen tahsili ile davacı …’e, 41.916,70-TL maddi tazminatın ölüm tarihi 20.09.2012’den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan müteselsilen tahsili ile davacı …’e, 25.790,16-TL maddi tazminatın ölüm tarihi 20.09.2012’den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan müteselsilen tahsili ile davacı …’e verilmesi yönünde yükseltmiş ve ıslah harcını yatırmıştır.
CEVAP : Davalı vekili mahkememize verdiği dilekçesinde 05/06/2018 tarihli özetle; müteveffanın ameliyatını gerçekleştiren sigortalı hekim …’ın, davacılarla sulh yaparak kendilerine 75.000,00-TL ödeme yaptığını, ilgili tutar olan 75.000,00-TL’nin de şirketleri tarafından sigortalı hekim …’a ödendiğini, davacıların zararı karşılanmış olmasına rağmen müvekkili şirket aleyhine dava açılmış olmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, dava konusu tıbbi müdahaleyi gerçekleştiren hekim …’ın müvekkili şirket nezdinde 30.07.2012 başlangıç, 30.07.2013 bitiş tarihli … numaralı Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinin mevcut olduğunu, dava sonucunda müvekkili şirket aleyhine hüküm kurulması ihtimalinde rücu ilişkisi doğacağından, davanın sigortalı hekim …’a ihbar edilmesini, davanın reddine, davacıların zararı karşılanmış olduğundan ve somut olaya ilişkin ibranameleri mevcut olduğundan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : İhbar olunan … vekili mahkememize verdiği dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı sigorta şirketinin sigortalısı olduğunu, ihbar olunan müvekkili Doç. Dr. …’ın davacıların murisi …’in 17.09.2012 tarihinde yaptığı ameliyatta kendisine atfı kabil kusur bulunmadığını, ihbar olunan müvekkili tarafından davacılara 75.000,00 TL. ödeme yapıldığı ve ibra olunduğunu, davacıların ihbar olunan müvekkilinin bağlı olduğu Sağlık Bakanlığı aleyhine ….İdare Mahkemesi’nde … Esas – …Karar sayılı dosya ile aleyhe dava açmışlar ise de iş bu davanın mahkemenin 09.03.2016 tarihli kararı ile red edildiğini ve yerel mahkeme kararının Danıştay 15.Dairesi’nin 2016/6810 Esas – 2017/548 Karar sayılı 07.02.2017 tarihli kararı ile onanarak kesinleştiğini, müvekkilinin işbu davada ihbar olunan sıfatında bulunduğundan hakkında herhangi bir hüküm ittihaz olunamayacağına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davanın ölüm ve cismani zarar nedeniyle açılan destekten yoksun kalma maddi tazminat davası olduğu anlaşılmıştır.
Genel Cerrah Doktorları Prof.Dr…., Doç.Dr…. ve Doç.Dr…. tarafından düzenlenen 21/05/2019 tarihli bilirkişi heyet raporuna göre;Müteveffa …’in 17/09/2012 tarihinde Dr … tarafından safra kesesi taşı tanısıyla ameliyat edildiği, safra kesesi taşı tanısı ile yapılan cerrahi işlemin tıp literatürüne uygun olduğu, laparaskopik ameliyatlarda veres iğnesi ile girişlerde iatrojenik gastrointestinal organlar, minör ya da majör damar yaralanmaları olabileceği, bunların birer cerrahi komplikasyon olduğu, güncel tıp literatüründe bu ameliyatlardan sonra oluşan komplikasyonlara bağlı ölüm oranlarının %0,5-l olarak bildirildiği, böyle durumlarda laparotomiye geçiş ve daha ileri eksplorasyonun doğru bir yaklaşım olduğu, cerrahın açığa geçmesinin literatüre uygun olduğu ancak Dr….’ın ifade ettiği ameliyat bulguları ve yaptığını belirttiği cerrahi müdahale ile özellikle yaralanan organ ve yapılan cerrahi müdahale ile alakalı otopsi bulgularının birebir örtüşmediği, Adli tıp raporunda retroperiton açıldığında yoğun kanama bulunduğu, aort bifurkasyonunda kaçak olduğunun görüldüğü, kaçak bölgesinde greft ve 2 adet sutur görüldüğü, cerrahın aort yaralanmasından ve greft ile tamirden raporlarında bahsetmediği, ayrıca otopside sağ bacaktaki derin baldır venlerinde yaygın trombüsr sol pulmoner arterde de emboli şüpheli pıhtı görüldüğü, cerrahm belirttiği gibi ortada basit sutur ile tamir edilen bir damar yaralanması olmadığı, daha ciddi majör damar yaralanması (abdominal aort) ve greftfı tamir yapıldığının anlaşıldığı, bu durumun ameliyat raporunda belirtilmemiş olmasının doğru olmadığı, abdominal aort yaralanması gibi majör damar yaralanmasının greft ile tamirinin bir Kalp Damar Cerrahı uzmanı tarafından yapıldığına dair raporlarda bulgu görülmediği, hastaya böyle majör bir damar cerrahisi yapıldığı ve postüp dönemde batın dreninden ilk gün 1800 cc, ikinci gün 600 cc gelen olduğu, Kalp Damar cerrahı tarafından yapılan bu tür tamirlerin cerrahın bizzat kendisi tarafından yapılmasına rağmen ameliyat sonrası dönemde herhangi bir kalp damar cerrahi konsultsayonu ya da erken post o p 1, günde Kalp damar cerrahisinin olduğu bir merkeze şevki açısından hastanın değerlendirilmediği, yoğun bakımda arrest olmuş ve CPR ile geri döndürülmüş bir hastanın genel durumu stabilleştirilmeden bir yoğun bakımdan diğer bir yoğun bakıma transferinin tıbbi hata olarak kabül edilmesi gerektiği, bunun bir eksiklik olduğu, sonuç olarak taşlı kese tanısıyla yapılan ameliyatın uygun olduğu, ameliyat sırasında meydana gelen majör damar yaralanmasının bir komplikasyon olduğu, bu nedenle açığa geçilmesinin de literatüre uygun olduğu, ancak bu aşamadan sonra meydana gelen cerrahi komplikasyonun yönetiminin tıbbi olarak eksik olduğu kanaatinin oluştuğu bildirilmiştir.
Genel Cerrah Doktorları Prof.Dr…., Doç.Dr…. ve Doç.Dr…. tarafından düzenlenen 21/11/2019 tarihli bilirkişi EK raporuna göre; dava dosyası ile ilgili olarak daha önce sundukları mütealaanın aynen geçerli olup kusur açısından net değerlendirmenin ancak adli tıp biriminin kararı ile olacağı kanaatine vardıklarını bildirmişlerdir.
Adli Tıp Kurumu ….İhtisas Dairesinin 26/02/2020 tarihli raporuna göre;Tıbbi belgeler ve otopside kayıtlı bilgi ve bulgulara göre; kişinin ölümünün safra kesesi ameliyatı sırasında meydana gelen damar yaralanması ve sonrasında gelişen pulmoner emboli sonucu meydana gelmiş olduğu, kişinin safra kesesindeki taş nedeniyle operasyonun planlandığı, preoperatif hazırlıklar sonrası ameliyata alındığı, kesenin biyopsisi sonucunda kronik kolesistit ve kolelitiazis tanısı konduğu, dolayısıyla ameliyat emdikasyonunun doğru olduğu, ameliyatın kapalı teknik ile başladığı, ameliyat esnasında batına veres iğnesi ile girildiği, batında kan görülmesi üzerine açık ameliyata geçildiği, bunun uygun olduğu, ince bağırsak mezosunda veres iğnesi ile oluşan kanama görüldüğü, mezodaki delik genişletilerek aktif arter ve ven kanaması 4/0 yuvarlak iğne ile dikildiği, kanamanın kontrol altına alındığı, ayrıca bu bölgeye kan durdurucu olarak spangostan konulduğunun belirtildiği, ameliyat sırasında meydana gelen ve aktif kanayan damarlara müdahale edilmesinin uygun olduğu, postoperatif takibinde ilk gün kan ve TDP replasmanı yapıldığı, aynı gün drenden 1800cc geleni olduğu, bu durumda hastayı değerlendirmesi için kardiyovasküler cerrahi uzmanı çağrılması veya reoperasyon ile değerlendirilmesinin uygun olacağı, bunların yapılmamış olmasının eksiklik olduğu, hastaya ameliyat sonrasında eritrosit ve plazma replasmanları yapıldığı ve transamine tedavisi verildiği, 19/09/2012 saat 19.00 da ayağa kaldırıldığında aniden kötüleşerek arrest olduğu, otopside damar yaralanma bölgesine radyoopak madde verilip yapılan değerlendirmede aort bifurkasyonundan kaçak görüldüğü saptanmakla birlikte bu saate kadar yapılan hemoglabin ve hemotokrit değerlerinin öncelikli olarak kanama nedeniyle öldüğünü düşündürmediği, otopside derin baldır venlerinde ve sol akciğer arterinde trombüs saptandığı, bu bulguların ani ölüm meydana getirir nitelikte olduğu, yatan hastada akciğer emboliye yönelik … order edildiği, ancak kanama nedeniyle takip edilmesi nedeniyle uygulanmadığının anlaşıldığı, tıbbi belgelerde hastaya varis çorabı uygulandığına dair bir kayıt bulunmadığı, varis çorabı uygulanmamasının tıbbi uygulama hatası olduğunun oybirliği ile mütalaa olunduğu bildirilmiştir.
Aktüer bilirkişi tarafından düzenlenen 21/09/2020 tarihli bilirkişi raporuna göre; Ödeme tarihindeki verilere göre yapılan incelemede; davacılara yapılan ödemelerin yetersiz olduğunun tespit edildiği, davacı …’in nihai ve gerçek maddi zararının 183.613,73 TL. olduğu, bakiye teminat limiti ile sınırlı olarak 182.665,79 TL’ nı talep edebileceği, davacı …’in nihai ve gerçek maddi zararının 42.134,23 TL. olduğu, ancak bakiye teminat limiti ile sınırlı olarak 41.916,70 TL. talep edebileceği, davacı …’ in nihai ve gerçek maddi zararının 25.924,00 TL olduğu, ancak bakiye teminat limiti ile sınırlı olarak 25.790,16 TL. talep edebileceği, temerrüt başlangıcının 13.10.2017 dava tarihi ve faiz nev’inin yasal faiz olduğunu raporunda bildirmiştir.
Tüm dosya kapsamı, …Adli Tıp İhtisas Kurulu raporu, 21/09/2020 tarihli aktüerya bilirkişi raporu, bilgi ve belgeler, hastane kayıtları gözönüne alındığında; davacıların murisi …’in 17/09/2012 tarihinde … Devlet Hastanesinde doktor … ve ekibi tarafından laparoskopik kolesistektomi (safra kesesi taşı ameliyatı) amacı ile operasyona alınndığı, 20/09/2012 tarihinde saat 00.15 de ölü olarak kabil edildiği, ameliyat esnasında kanama meydana geldiği ve ameliyata açık olarak devam edildiği, bu işlemin doğru olduğu ancak ameliyat sonrası kanaması bulunan hastayı değerlendirmesi için kardiyovasküler cerrahi uzmanı çağrılması veya reoperasyon ile değerlendirilmesinin uygun olacağı, bunların yapılmamış olmasının eksiklik olduğu, hastaya varis çorabı uygulandığına dair bir kayıt bulunmadığı, varis çorabı uygulanmamasının tıbbi uygulama hatası olduğunun anlaşıldığı, bu şekilde …Adli Tıp İhtisas Kurulunun 26/02/2020 tarih 724 Karar sayılı raporunda belirttiği gibi davacıların murisinin vefatı ile sonuçlanan somut olayda tıbbi uygulama hatası bulunduğunun kabulü gerekeceği, bu nedenle müteveffanın kusursuzluğu durumuna göre değerlendirme yapılması gerektiği, davacıların müteveffanın mirasçıları olup destekten yoksun kalma tazminatı talep etme haklarının bulunduğu, davalı sigorta şirketi ile davadışı ameliyatı gerçekleştiren doktor … arasında ameliyat tarihini kapsayacak şekilde 30/07/2012-30/07/2013 tarihleri arasında geçerli bulunan Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi’nin bulunduğu, poliçenin vaka başına teminat limitinin 400.000TL olduğu, 21/05/2014 tarihinde davalı sigorta şirketi tarafından davacılara 75.000TL ödeme yapıldığı, davacılara yapılan ödemenin yetersiz olduğu, bakiye teminat limitinin 325.000TL olduğu, davacılardan …’in nihai ve gerçek maddi zararının 183.613,73TL olduğu ancak bakiye teminat limiti değerlendirildiğinde davalı sigorta şirketinden 182.665,79TL talep edebileceği, davacı …’in nihai ve gerçek maddi zararının 42.134,23TL olduğu ancak bakiye teminat limiti ile sınırlı olarak 41.916,70TL talep edebileceği, …’in nihai ve gerçek maddi zararının 25.924TL olduğu ancak bakiye teminat limiti ile sınırlı olarak 25.790,16TL talep edebileceği anlaşıldığından davacıların davasının kabulüne karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın kabulü ile; davacı … yönünden 25.790,16TL, davacı … yönünden 41.916,70TL, davacı … yönünden 182.665,79TL olmak üzere toplam 250.372,65TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihi olan 13/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-) Davacı tarafça dava açılırken yatırılan peşin harcın ve ıslah harcının alınması gereken 17.102,95-TL karar harcından mahsubu ile eksik kalan 16.226,63-TL bakiye karar harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
3-) Davacı tarafça yargılama sırasında yapılan 62,80-TL ilk harç gideri ve 844,92-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 876,32-TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-) Davacı tarafça yargılama sırasında yapılan 3.148,75-TL. yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davacı yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen nisbi 25.976,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-)Taraflarca yatırılan gider avansının karar tebliğ işlemleri tamamlandıktan ve karar kesinleştikten sonra kullanılmayan kısmının yatıran ilgili tarafa resen iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı; davalıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/11/2020

Katip …
e-imza*

Hakim …
e-imza*