Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/466 E. 2018/779 K. 30.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/466 Esas
KARAR NO : 2018/779
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 17/05/2017
KARAR TARİHİ: 30/10/2018
Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı … A.Ş ile yapmış olduğu toplam kar ve zarara katılım akdi ve buna istinaden açmış olduğu cari hesapta bulunan 5.951 USD alacağını 25/01/2011 tarihli ve ekte sunulu olan sözleşme gereğince davalıya devir ve temlik ettiğini, devir ve temlik işlemi karşılığında davalı devraldığı bedeli sözleşmenin 4.3 maddesinde belirtilen ödeme planı dahilinde meüvekkiline taksitler halinde ödemeyi kabul beyan ve taahhüt ettiğini, davalı yanca 28/01/2012 tarihli ödeme de dahil olmak üzere geriye kalan 40 aylık ödemeler yapılmadığını, davalı hakkında ödemeleri gerçekleştirmemesi nedeniyle İstanbul … İcra Müdürlüğü … E.sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, ödeme günlerinin belirli olması sebebi ile TBK gereği her bir taksitin muaccel olduğu tarihten itibaren yasal faiz işletildiğini, sözleşme olmasına rağmen davalının kötü niyetli ve süreci uzatmaya yönelik itirazı neticesinde takibin durduğunu, bu nedenlerle itirazın iptalini, takibin devamını, alacağın belirli ve likit olması sebebi ile davalı aleyhine takip konusu alacak miktarının %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebi ile dava ettikleri anlaşıldı.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu taraflar arasında tanzim olunan sözleşme tümüyle değerlendirildiğinde her ne kadar sözleşme başlığından alacağın temliki dense de alacaklının değişmemesi, tam aksine borçlunun değişmesi nedeniyle alacağın temliki değil borcun naklinin söz konusu olduğunu, alacağın devri ile birlikte alacaklı değişir alacak devralana geçer alacağı devreden borcun ifasını isteyemeceğini, dava konusu somut olayda taraflar arasında imzalanan sözleşme değerlendirildiğinde anılan sözleşmede sözleşmenin başlığı alacağın temliki…A.Ş temlik alan davacı … temlik eden olarak kabul edilmesine rağmen alacaklının değişmemesi tam aksine borçlunun değişmesi nedeniyle alacağın temliki değil, borcun nakli işleminin söz konusu sabit olduğunu, dayanak sözleşmeye bakıldığında devreden borçlunun yani Tas. Hal. … A.Ş’nin borçlu sıfatının ortadan kalktığı borcun müvekkiline geçtiği görüldüğünü, her ne kadar davacı taraf dava dilekçesinde sözleşmenin ilk 6 taksitinin ödendiğini belirtmişse de 5 ve 6.taksitleri de icra ve dava konusu ettiğini, davacı taraf 260 USD faza talepte bulunduğunu, bu nedenlerle davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebi ile cevap verdikleri anlaşıldı.
DELİLLER VE GEREKÇE
İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesi 04/04/2017 tarih, … E., … K.sayılı kararında “… 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1.maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmıştır.
Buna göre, bir uyuşmazlığın ticari nitelikte olabilmesi için , her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir. Somut olayda davacı ile davalı arasında düzenlenen temlik sözleşmesi uyarınca, davacının İhlas Finans Kurumundan olan alacağının davalı tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığı, ancak davalının bir kısım taksitlere ilişkin edimini yerine getirmediği iddiasıyla davacının icra takibi başlattığı ve itiraz üzerine takibin durduğu iddiasıyla itirazın iptalinin talep edildiği anlaşılmış olup, bankacılık işleminden kaynaklandığı anlaşılan uyuşmazlığın, Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. HMK 114/1-c.maddesinde mahkemenin görevi dava şartı olarak sayılmıştır. Dava şartları HMK 115/1.maddesi uyarınca mahkemenin davanın her aşamasında resen araştırması gereken hususlar olarak belirtilmiştir. Dolayısıyla mahkememizin görevli olmadığı, görevli Mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu, dava dilekçesi kapsamından açıkça anlaşılmakla HMK 115/1-2.maddesi kapsamında dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine…” şeklinde karar verdiği görüldü.
Dosya mahkememize gelerek … esas sıra numarasına kaydı yapılıp yargılamaya devam olunduğu görüldü.
Dosyanın tümü üzerinde yapılan inceleme neticesinde; dava dışı temlik veren… Kurumunun faaliyet izni BDDK’nın 10/02/2001 tarihli 171 sayılı kararı ile kaldırıldığı ve tasfiye sürecine girdiği ortadadır. Davacı davadışı finans kurumunda USD hesabı varken, finans kurumunun tasfiye sürecine girmesinden sonra davacı şirket ile aralarında bir sözleşme akdetmişlerdir. Bu sözleşmeye göre davacı finans kurumundaki tüm hak ve alacaklarını davalıya devredecek, davacı şirket de kararlaştırılan vadelerde taksit şeklinde ödeme yapacaktır. İşte bu davanın konusu da davacının bu sözleşmeye göre davalının ödemede bulunmaması nedeniyle başlatılan icra takibidir. Yargıtay’ın bu konudaki birçok kararında da belirtildiği gibi; bu durumda hesabın niteliği gereği tasfiye işlemleri sonucunda bir alacak kalırsa davacı bir hak talebinde bulunabilecektir.
Dava dışı finans kurumu halen tasfiye halinde olup tasfiye sonuçlanıp kar ve zarar durumu belirginleşmeden davacının alacak talep etmesi mümkün değildir. Tasfiye sonuçlanmamış ve dava tarihi itibariyle alacak muaccel hale gelmemiş bulunduğundan, davanın zamansız açıldığı kabul edilmiş ve bu nedenle davalı şirket aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiştir. Dava dışı finans kurumu dosyamıza taraf değilse de takibe dayanak yapılan belge alacağın temliki başlıklı (teorik olarak borcun nakline benzeyen) belgedir. Bu nedenle tasfiye süreci bitmeden davacının davalıdan hak talep edemeyeceği sonucuna varılmış, tarafların takip ve takibe itirazda kötüniyetli olmadıkları kanaatiyle dava ve tazminat taleplerinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre hesap edilen 35,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 230,23 TL harcın fazla alınan 194,33 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre belirlenen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davalı tarafın yokluğunda davacı vekilin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek veya başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf’a kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır