Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/435 E. 2020/567 K. 13.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/435 Esas
KARAR NO:2020/567

DAVA: İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:08/05/2017
KARAR TARİHİ:13/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ve davalının takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu, ancak davalının İcra Müdürlüğü’ne yapmış olduğu itirazın taraflarına tebliğ edilmediğini, davalının itirazlarını kabul etmediklerini, dava konusu takibe konu alacağın 26/07/2014 tarihinde meydana gelen hırsızlık olayı neticesinde zarara uğrayan …’e ait işyerine ilişkin sigorta poliçesi kapsamında müvekkili sigorta şirketi tarafından 04/09/2014 tarihinde yapılan ödemenin rücu alacağından kaynaklandığını, müvekkili şirket ile sigortalısı arasında İşyerim …Sigorta Poliçesi akdedildiğini, 26/07/2014 tarihinde elektrik malzemeleri satışı işiyle iştigal eden sigortalı … adlı işyerinin yetkilisi … tarafından işyeri kapatıldıktan sonra hırsızlık olayının meydana geldiğini, ilgili işyerinin davalı … …i içerisinde bulunduğunu ve iş merkezi tarafından 24 saat bekçi tarafından güvenliğinin sağlandığının tespit edildiğini, konuyla ilgili sigortalı şirket yetkililerinden … tarafından müvekkili şirkete 31/07/2014 tarihli dilekçe ile başvurularak hasarın karşılanmasının talep edildiğini ve olayın sigortalı tarafından müvekkili şirkete bildirilmesi akabinde olay yerine 31/07/2014 tarihinde ekspertiz incelemesi yapılarak ekspertiz raporunun hazırlandığını, raporda hasar bedelinin 9.918,26-TL olduğunun tespit edildiğini, söz konusu tazminat tutarının 04/09/2014 tarihinde müvekkili şirket tarafından sigortalısına ödendiğini konu ile ilgili müvekkili şirket tarafından ekspertiz raporu doğrultusunda davalıya başvurularak zararın tazmini talep edilmiş ise de davalı tarafça talebin reddedildiğini, talebin reddedilmesi nedeniyle başlatılan icra takibinin, davalı tarafın itirazı ile durduğunu, itirazın iptali ile takibin devamına, yapılan itirazdan dolayı davalının %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; 26/07/2014 tarihinde meydana gelen hırsızlık olayı ile ilgili icra takibine 2015 yılında geçildiğini, davanın ise 2017 yılında açıldığını, … Yönetimine ilk önce araba hırsızlığı olarak bildirimde bulunulduğunu, Ticaret …i’ne ait araç bulunmadığını, aracın plakasının dahi bildirilmediğinin belirtildiğini, hırsızlık olayının meydana gelen işyerinin Ticaret …i’nin içinde olmadığını, dış dükkanlarından biri olduğunu, … yönetiminin buraya kepenk yaptırma zorunluluğunun olmadığını, ayrıca olayla ilgili tahkikatın ne boyutta olduğu hususu ile ilgili hiçbir bilgi sunulmadığını, burada kiracı olarak bulunan … şifahi beyanına göre sigorta şirketinin kendisine telefon yoluyla ulaştığını, hiçbir zaman işyerine gelip inceleme yapmadığını, ön inceleme/uzman incelemesi çalışmaları yapılmadan telefonla onay suretiyle poliçe kurulduğunu, … yönetimine atfı kabil herhangi bir kusur bulunmadığını, poliçe kurulmadan önce gerekli araştırmayı yapmayan sigorta şirketinin meydana gelen zararı da karşılamak zorunda olduğunu ve rücu hakkının olmadığını, davanın reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Dava, davacı tarafından dava dışı sigortalıya ödenen, hasar bedelinin rücuuna ilişkin olarak … ….İcra Müd…. E. sayılı dosyasından davalı aleyhine yapılan takipte, davalının itirazının iptaline ilişkindir.
26/06/2012 tarihli, 6335 sayılı yasa ile değiştirilen TTK 4. maddesinde, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
TTK 4. maddesinde; “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda; Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun mal varlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” denilmektedir.
Anılan maddede, tek tek belirtilen davaların, mutlak ticari dava niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.Ayrıca, mutlak ticari davadan başka, nispi ticari davaların da tanımı yapılmış ve TTK hükümlerine göre, nisbi ticari davanın varlığından söz edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerekir.Bu iki koşuldan birinin olmaması halinde ortada bir ticari davanın varlığından bahsedilemez. Başka bir deyişle yasada ifade edilen iki koşulun aynı anda gerçekleşmesi zorunludur.Taraflardan birinin tacir olması durumunda ticari işten bahsedilebilirse de, ticari davanın mevcut olduğundan söz edilemez.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 1939/37 Esas ve 1944/9 Karar sayılı kararında “…Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde belirtilmiştir.
Somut olayda, sigorta poliçesinin esnaf işyeri sigortası olduğu, dava dışı sigortalının gerçek kişi olduğu ve dava dışı sigortalının tacir olduğuna dair dosyada bilgi ve belge bulunmadığı gibi, uyuşmazlığın taraflarından olan davalı işyeri yöneticiliğinin de tacir olduğuna veya uyuşmazlığın bu davalı yönünden de ticari işletmesiyle ilgili olduğuna dair de dosyada delil bulunmamaktadır. (… BAM 17. H.D. 07/07/2017 tarih 2017/2337 E.-2019/866 K.)
Davalının tacir olmadığı ve davanın dava dışı sigortalıya ödenen hasar bedelinin rücuundan kaynaklanan itirazın iptali davası olup, dava konusu ve sunulan deliller kapsamında uyuşmazlığın, TTK 4. maddede belirtilen, mutlak ticari davalardan olmadığı gibi, aynı maddede dayanağını bulan nispi ticari dava niteliğinde de bulunmadığı görülmektedir.
Görev itirazı yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de re’sen nazara alınarak yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebilir. HMK 2. madde ve TTK. 4. ve 5. maddesi gereğince davaya bakma görevi Mahkememize ait olmayıp davacı tarafça açılan davanın … Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden, mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince usulden REDDİNE,
2-Kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dilekçe verilmesi halinde dosyanın bu davaya bakmakla görevli… NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’ nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceği, gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği ön görüldüğünden yargılama giderleri konusunda bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına
4- Süresi içinde gönderilmesi için başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun ihtarına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize verilecek ya da başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/10/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır