Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/413 E. 2019/367 K. 12.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/413 Esas
KARAR NO : 2019/367
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
ASIL DAVA TARİHİ: 28/03/2014
KARŞI DAVA TARİHİ: 23/05/2014
KARAR TARİHİ: 12/03/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle;Müvekkili … tarafından…Şti.’den alacağını tahsil etmek amacıyla icra takibi başlattığını, icra takibine istinaden gönderilen ödeme emrine herhangi bir borç ilişkisi bulunmadığı gerekçesiyle itiraz edildiğini, müvekkili ile davalı şirket, müvekkili tarafından talep edilen koltukların üretimi hususunda mutabık kaldıklarını, davalı şirket tarafından sipariş alınan koltukların adedine, cinsine ve fiyatlarına ilişkin bilgileri içeren, 26 Şubat 2013 tarihli ön görüşme formunun hazırlandığı ve imzalanarak müvekkili şirkete iletildiğini, sipariş alınan koltuklar için davalı şirketin numuneleri hazırladığını ve numunelere ilişkin fotoğrafların 14. MArt 2013 tarihinde e-posta ile ortağı olan …’a gönderildiğini, koltukların üretimine başlanması için davalı şirkete 10.000-TL ve 20.000-TL tutarında iki ayrı kaparo ödemesinin yapıldığını, ancak davalı şirket tarafından koltukların üretilmediği gibi müvekkilinden alınan 30.000-TL tutarındaki ödemenin de iade edilmediğini, İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takip konusu alacağa istinaden başlatılan icra takibine yapılan itirazın, iptali ile takibin devamını, borçlu aleyhine alacak miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
ASIL DAVADA, davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle;müvekkili şirketin,ofis mobilyaları üreten bir şirket olduğunu, taraflar arasında yapılan eser sözleşmesi uyarınca müvekkili şirketin, davacı yana özel olarak üreteceği çeşitli tip ve miktarlardaki koltukları karşılığında davacı yandan 125.835,00-TL alacaklı olduğunu, bu hususun davacı yan tarafından dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulan ön görüşme formu içeriğinde de kabul edildiğini, davacı ile müvekkili şirket arasında yapılan eser sözleşmesinin varlığı ve konusunda bir ihtilaf olmadığı, davacı yanın dava dilekçesinde ileri sürdüğü sözleşme konusu ürünlerin müvekkili şirket tarafından üretilmediği ve bu doğrultuda davacı yana teslim edilmediği hususunun gerçeği yansıtmadığı, müvekkili şirket yetkilileri tarafından davacı yana e-mail ortamında gönderilen yazıda sözleşmeye konu ürünlerin üretimine geçildiği ve birkaç gün içerisinde ürünlerin hazır hale geleceği ve kendilerine teslim edileceğinin belirtildiğini, buna herhangi bir itirazı kayıt içeren bir belge yollanmadığını, bunun üzerine müvekkili şirketin, belirttiği sürede taraflar arasındaki sözleşmeye konu ürünleri üretmiş ve bu ürünlerin teslim alınması için davacı yana bilgi verilmiş olmasına rağmen , davacı yanın işlerinin kötüye gittiği ve ilgili ürünlerin bedelini de ödeyemecekleri gerekçesiyle ürünleri teslim almadıklarını, davacı yan yetkilisinin, sözleşmeye konu ürünlerin zamanında yapılmadığı gerekçesiyle müvekkili şirkete herhangi bir fesih veya gecikme ihbarnamesinin gönderilmediğini, dava konusu olan ürünlerin müvekkili şirket tarafından üretildiğini ve şirket deposunda bekletildiğini, özel üretim ürünler olduğu içinde paraya çevrilmesinin güç olduğunu ve asıl mağdurun müvekkili şirket olduğunu, davaya konu ürünlerin müvekkili şirkete maliyetinin 90.000-TL ile 100.000-TL arasında olduğunu, davacı yanın ödediği 30.000-TL’lik bedel düşüldükten sonra 60.000-TL ile 70.000-TL arasında zararı bulunduğunu, davacı şirketin zararını ödemeksizin sözleşme başında ödediği kaporayı geri istemesinin hukuki bir yanının olmadığı, davacı yanın haksız davasının reddini tüm dava masraflarının davacı yana yükletilmesi yönünde karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
KARŞI DAVADA, davalı-karşı davacı vekili dilekçesi ile; Davacı yanın sözleşmeye aykırılık sebebiyle müvekkil şirket nezdinde meydana getirdiği zarardan şimdilik 40.000-TL’sinin davacı yandan tahsil ile müvekkil şirkete verilmesini, davacı yanın sözleşmeye aykırılık sebebiyle müvekkil şirket nezdinde meydana getirdiği zarardan şimdilik 40.000-TL’sinin davacı yanın talep ettiği dava konusu değerden takas suretiyle mahsubu ile iş bu mahsup sonucunda arta kalan alacak miktarlarının davacıdan tahsili ile müvekkile verilmesi ve tüm dava masraflarının davacı yana yükletilmesi yönünde karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
KARŞI DAVADA, davacı-karşı davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında bir eser sözleşmesi olduğu konusunda herhangi bir uyuşmazlık olmadığı, eser sözleşmesinde yüklenicinin asıl edim yükümlüğü meydana getirdiği eseri teslim borcu olduğunu, ancak davacı/karşı davacı şirket tarafından herhangi bir eser meydana getirilmediğini, bu durumun doğal sonucu olarak da müvekkiline teslim edilen bir eser bulunmadığını, davalı/karşı davacı şirketin sözleşmesel yükümlülüklerine uygun davranıldığını, müvekkilinin sözleşmeye aykırı davranmasından ütürü bir mağduriyetinin olduğunu ileri sürmenin mümkün olmadığını, Türk Borçlar Kanunu madde 479/1’de ” iş sahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muacell olur” şeklindeki düzenlenmeye yer verildiğini, davalı/karşı davacı şirket tarafından teslim edilmiş bir eser olmadığından bahisle muaccel bir bedel alacağından bahsemeninde mümkün olmadığı, davalı/karşı davacı şirket tarafından açılan karşı davanın hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını, davalı/karşı davacı şirketin konuya ilişkin taleplerinin hukuka aykırı olduğunu, davalı şirket tarafından açılan haksız ve mesnetsiz karşı davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Mahkememizin 08.06.2015 Tarih 2… Esas , … Karar sayılı ilamında “Dava eser sözleşmesine istinaden ödenen avansın iadesi için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.
Davacı tarafından İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında 30.000 TL asil alacak ve 4.048,01 TL işlemiş faiz alacağının tahsili için icra takibi başlatılmış, ödeme emrine davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine takip durmuştur.
Tarafların beyanından ve dosyaya sunulan belgelerden taraflar arasın da 26/02/2013 tarihli ön görüşme formunda belirtilen koltukların üretimi için anlaşma yapıldığı, davacı tarafından toplam 30.000 TL ödeme yapıldığı, anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, hangi tarafın temerrüte düştüğü bu nedenle davacının sözleşmeden dönmesinin haklı olup olmadığı konusunda toplanmaktadır.
Davalı taraf sipariş konusu ürünlerin üretilip depoda bekletildiği ve keşif yapılmasını talep ettiğinden mahkememizce keşif yapılmış ve bilirkişiden 26/02/2015 tarihli rapor alınmıştır.
Bilirkişi raporuna ve mahkememizce yerinde yapılan tespite göre koltukların bir kısımının montajlı bir kısmının montajsız olduğu, tüm ürünlerin bitirilip teslime hazır hale getirilmediği anlaşılmıştır.
Karşılıklı sözleşmelerde temerrüt ve sözleşmeden dönme, 6098 sayılı kanunun 123,124 ve 125. maddelerinde düzenlenmiştir.
123.maddede ” Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, taraflardan biri temerrüde düştüğü takdirde diğeri, borcun ifa edilmesi için uygun bir süre verebilir veya uygun bir süre verilmesini hâkimden isteyebilir.”, 124. Maddede ” Aşağıdaki durumlarda süre verilmesine gerek yoktur:
1. Borçlunun içinde bulunduğu durumdan veya tutumundan süre verilmesinin etkisiz olacağı anlaşılıyorsa.
2. Borçlunun temerrüdü sonucunda borcun ifası alacaklı için yararsız kalmışsa.
3. Borcun ifasının, belirli bir zamanda veya belirli bir süre içinde gerçekleşmemesi üzerine, ifanın artık kabul edilmeyeceği sözleşmeden anlaşılıyorsa. ” ve 125. Maddede ” Temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahiptir.
Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir.
Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir.” hükümleri mevcuttur.
123.maddede ” Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, taraflardan biri temerrüde düştüğü takdirde diğeri, borcun ifa edilmesi için uygun bir süre verebilir veya uygun bir süre verilmesini hâkimden isteyebilir.”, 124. Maddede ” Aşağıdaki durumlarda süre verilmesine gerek yoktur:
1. Borçlunun içinde bulunduğu durumdan veya tutumundan süre verilmesinin etkisiz olacağı anlaşılıyorsa.
2. Borçlunun temerrüdü sonucunda borcun ifası alacaklı için yararsız kalmışsa.
3. Borcun ifasının, belirli bir zamanda veya belirli bir süre içinde gerçekleşmemesi üzerine, ifanın artık kabul edilmeyeceği sözleşmeden anlaşılıyorsa. ” ve 125. Maddede ” Temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahiptir.
Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir.
Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir.” hükümleri mevcuttur.
Borçluyu temerrüde düşürmek için öncelikle süre verilmesi gerekmekte ise de BK 124 maddesi ve davalının keşif tarihi itibariyle dahi sipariş konusu ürünleri bitirmediği dikkate alındığında davacının süre vermesi gerekmez. Bu durumda 125/2 maddesi gereğince davacının sözleşmeden dönme hakkı bulunduğundan, davacının sözleşmeden dönüp ifa ettiği edimi geri isteyebilir. Yani somut olayda davalı borçlu temerrüdüne düşmüş olup alacaklının temerrüde düştüğünü ispat edememiştir.
Davacı ödediği 30.000,00 TL için davalıyı temerrüde düşürmediğinden davacının davasının asıl alacak yönünden kabulüne, işlemiş faiz yönünden reddine, karşı davanın ise reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.”kararı verildiği,
Kararın davalı-karşı davacı vekilince temyiz edildiği , Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 07.03.2017 Tarih 2016/886 Esas , 2017/961 Karar sayılı ilamında, …”Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak ile ilgili yapılan icra takibine itirazın iptâli talebine ilişkin olup mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar, davalı-karşı davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı davasında, ihtiyaçları olan koltukların üretimi konusunda davalı ile mutabık kaldıklarını, koltukların üretimine başlanması için davalı şirkete 10.000,00 TL ve 20.000,00 TL tutarında 2 ayrı kapora gönderildiğini, koltukların üretilmediği gibi ödemenin de iade edilmediğini bu nedenle icra takibine başladıklarını belirterek icra takibine davalının itirazının iptâline karar verilmesini talep etmiş, davalı savunmasında koltukları süresinde üretip teslim alınması için davacı yana bilgi verdiklerini ancak ürünlerin teslim alınmadığını, ürünleri halen depoda beklettiklerini, yapılan 30.000,00 TL’lik ödeme düşüldükten sonra 60.000,00 TL ile 70.000,00 TL arasında zararlarının bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiş, karşı davalarında ise uğranılan zarar karşılığı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 40.000,00 TL’nın davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davalı-karşı davacının borçlu temerrüdüne düştüğü gerekçesi ile asıl davanın takipteki asıl alacak üzerinden kısmen kabulüne, karşı davanın ise reddine karar verilmiştir.
Adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığı gibi taraf ehliyeti de bulunmamaktadır. Adi ortaklığın taraf olduğu işlemlerden doğan davaların tüm ortaklar tarafından açılması gerekir. Ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı mevcuttur. Bu halde adi ortaklık ile sözleşme yapılarak bu sözleşmeden kaynaklanan bedel talep edildiğinde davanın adi ortaklığı oluşturan tüm gerçek ya da tüzel kişiler tarafından açılması veya dava açmayan ortağın sözleşmeden doğan haklarını dava açan ortağa temlik etmesi ya da açılan davaya muvafakatinin sağlanması gerekir (Yargıtay HGK’nın 08.10.2003 gün 2003/12-574 Esas 2003/564 Karar, 17.01.1991 gün 1989/13-457 Esas, 1990/2 Karar ile Yargıtay 15. HD’nin 23.06.2005 gün 2004/3211 Esas 2005/3782 Karar, 28.03.2006 gün 2005/2401 Esas 2006/1794 Karar ve 13.12.2010 gün 2009/4791 Esas 2010/6856 Karar sayılı ilâmları).
Somut olayda dava dilekçesinde davacının “…” olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle öncelikle dava dışı diğer ortak yada ortaklardan davaya muvafakat alınması, muvafakat vermeyen ortak olursa onun hakkında da dava açılıp eldeki dosya ile birleştirilmesinin sağlanarak davaya devam edilip esasının incelenmesi gerekirken bu işlemler yapılmaksızın esas hakkında karar verilmesi doğru olmamış bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davalı-karşı davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığı…” içtihadında bulunduğu anlaşıldı.
Bozma sonrası dosya mahkememize gelerek 2017/413 Esas kaydı yapıldığı yargılamanın bu esas üzerinden devam edildiği anlaşıldı.
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda, 18.04.2018 tarihli celsenin “adi ortaklıkla ilgili belgelerin sunulması için ve adi ortaklığın diğer ortakların kendi kimlik belgeleriyle davaya muvafakatlarını ön bürodan taratarak sunmalarını sağlamak üzere, davacı tarafa süre verilmesi ….” ara kararına istinaden, davacı vekili tarafından, 14.04.2017 tarihli dilekçe ile 14.04.2017 tarihinde İstanbul Hukuk Mahkemeleri Ön Bürosu’ndan, davacı şirketin diğer ortağı … tarafından imzalandığı bildiren muvafakatnameyi dosyamıza göndermiştir. Ancak, söz konusu muvafakatnamenin, İstanbul Hukuk Mahkemeleri Ön Bürosu’ndan gönderilirken kimlik bilgileri tespit edilmediğinden, 27.12.2018 tarihli “…1-18/04/2018 tarihli duruşmanın 1 nolu ara kararı gereği, … ortağı olduğu bildirilen … tarafından, UYAP’tan 14/04/2017 tarihinde taranarak dosyaya sunulan 11/04/2017 tarihli, imzalı muvafakatnamenin, kimlik bilgileri tespit edilmeden sunulduğu anlaşıldığından, muvafakatname ve imzanın kendi elinden sadır olup olmadığına ilişkin, duruşmada beyanda bulunmak üzere, …’a ihtarlı davetiye çıkartılmasına,
2-Bozmaya konu Yargıtay kararı gereği, ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı olması nedeniyle, 23/05/2014 havale tarihli karşı dava dilekçesinin adi ortaklığın diğer ortağı olduğu bildirilen … (TC:…)’a tebliğine….” ara karar ile, diğer ortak …’a ihtarlı, duruşma gün ve saatini bildirir davetiye çıkarılmış ve tebliğ edilmiştir.
28.2.2018 tarih ve 7101 S.K./61. Maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK. m. 4/2 ile ticari davalarda da miktar veya değeri yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda 6100 sayılı TTK.nun 316. v.d. maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulünün uygulanacağı öngörüldüğünden ve usul hükümlerinin derhal uygulanması ilkesi gereği 12.03.2019 tarihine kadar yazılı yargılama usulü ile yargılaması yürütülen davamız yargılamasının basit yargılama usulüne göre yürütülmesine karar verilmiştir.
İstanbul …İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyası, ödeme makbuzları, sipariş formu, mail çıktısı dayanılan diğer deliller celp edilip incelenmiş, tüm dosya kapsamı ile keşif ile yaptırılan inceleme sonucu rapor alınmış ve tüm deliller toplanmıştır.
İstanbul …İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacının davalıdan, aralarındaki koltuk alımına dayalı olarak 22.02.2013 ve 26.02.2013 tarihlerinde, gönderilmiş olan toplam 30.000-TL. asıl alacak ve 2.048,01-TL. İşlemiş faiz olmak üzere toplam 34.048,01-TL ile takip tarihinden itibaren işleyecek %11.75 ticari faizi ile birlikte tahsili amacıyla ilamsız icra takibi yaptığı, davalının süresi içerisinde, alacağın tamamına, faize, faiz oranına ve tüm fer’ilerine itirazı nedeniyle takibin durdurulduğu ve davacı tarafından takibin devamının sağlanması amacıyla İİK. 67. maddesinde belirtilen 1 yıllık hak düşürücü süre içinde, itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır.
Davalı yanca, cevap dilekçesi ile birlikte, sözleşmeye aykırılık sebebiyle davacının, şirketleri nezdinde meydana getirdiği zarardan şimdilik 40.000-TL’sinin davacı yandan tahsil ile şirketlerine verilmesini, davacı yanın sözleşmeye aykırılık sebebiyle şirketlerini nezdinde meydana getirdiği zarardan şimdilik 40.000-TL’sinin davacı yanın talep ettiği dava konusu değerden takas suretiyle mahsubu ile iş bu mahsup sonucunda arta kalan alacak miktarlarının davacıdan tahsiline yönelik karşı dava açtığı anlaşılmıştır.
Tarafların beyanından ve dosyaya sunulan belgelerden taraflar arasın da 26/02/2013 tarihli ön görüşme formunda belirtilen koltukların üretimi için anlaşma yapıldığı, davacı tarafından toplam 30.000 TL ödeme yapıldığı, anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, hangi tarafın temerrüte düştüğü bu nedenle davacının sözleşmeden dönmesinin haklı olup olmadığı konusunda toplanmaktadır.
Tüm deliller toplandıktan sonra, bilirkişilerden rapor alınmasına karar verilmiş, davalı taraf sipariş konusu ürünlerin üretilip depoda bekletildiği ve keşif yapılmasını talep ettiğinden mahkememizce 06.02.2015 tarihinde keşif yapılmış ve bilirkişiler Mali Müşavir … ve A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı … tarafından hazırlanan 26.02.2015 tarihli bilirkişi heyeti raporunda, ” …keşif mahalinde yapılan inceleme neticesinde dava konusu koltukların sözleşmeye uygun olarak üretilmediği, davalı/karşı davacı firmanın koltukların imalatının bitirilip davacı/karşı davalı firmaya teslime hazır hale getirmemesinden sorumlu tutulabileceği, üretilen koltukların tamamen bitirildiği varsayılarak toplam KDV dahil malzeme maliyetinin 102.181,40-TL olarak hesaplandığı…” sonuç ve kanaatine ulaşıldığını mütalaa ettiği anlaşıldı.
Karşılıklı sözleşmelerde temerrüt ve sözleşmeden dönme, 6098 sayılı TBK.’nın 123,124 ve 125. maddelerinde düzenlenmiştir.
TBK.123.maddede ” Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, taraflardan biri temerrüde düştüğü takdirde diğeri, borcun ifa edilmesi için uygun bir süre verebilir veya uygun bir süre verilmesini hâkimden isteyebilir.”,
TBK.124. maddede ” Aşağıdaki durumlarda süre verilmesine gerek yoktur:
1. Borçlunun içinde bulunduğu durumdan veya tutumundan süre verilmesinin etkisiz olacağı anlaşılıyorsa.
2. Borçlunun temerrüdü sonucunda borcun ifası alacaklı için yararsız kalmışsa.
3. Borcun ifasının, belirli bir zamanda veya belirli bir süre içinde gerçekleşmemesi üzerine, ifanın artık kabul edilmeyeceği sözleşmeden anlaşılıyorsa. ” ve 125. maddede ” Temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahiptir.
Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir.
Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir.” hükümleri mevcuttur.
TBK 124. Maddesi gereği, borçluyu temerrüde düşürmek için öncelikle süre verilmesi gerekmekte ise de ve davalı-karşı davacının keşif tarihi itibariyle dahi sipariş konusu ürünleri bitirmediği dikkate alındığında, TBK.125/2 maddesi gereğince davacı-karşı davalının sözleşmeden dönme hakkı bulunduğundan, davacı-karşı davalı sözleşmeden dönüp ifa ettiği edimi geri isteyebilir. Yani somut olayda davalı-karşı davacı borçlu temerrüdüne düşmüş olup, davacı-karşı davalı alacaklının temerrüde düştüğünü ispat edememiştir.
Davacı-karşı davalı tarafından, ödenen 30.000,00-TL. için davalı-karşı davacıyı temerrüde düşürmediğinden, asıl davada, davacının davasının asıl alacak yönünden kabulüne, işlemiş faiz yönünden reddine; karşı davada, davanın ise reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davalı tarafından ödeme emrine yapılan itirazın 30.000- TL asıl alacak yönünden iptali ile TAKİBİN BU MİKTAR ÜZERİNDEN DEVAMINA,
2-Davacının fazlaya ilişkin isteğinin REDDİNE,
3-İtirazın iptaline karar verilen miktarın %20’si olan 6.000- TL. icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
4-Davalı-karşı davacının karşı davasının REDDİNE,
5- a. Asıl dava yönünden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gerekli 2.049,30 TL harçtan peşin alınan 170,20-TL harcın mahsubu ile geriye kalan 1.879,10-TL Harcın davalıdan tahsili ile, hazineye irad kaydına,
b. Karşı dava yönünden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gerekli 44,40 TL harçtan dava açılırken peşin alınan 683,10 TL harcın mahsubu ile fazla yatan 638,40 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde karşı davacıya iadesine,
7. a. Asıl dava yönünden davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan …Ü.T.’ne göre belirlenen 3.600 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
b. Asıl dava yönünden davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan …Ü.T.’ne göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
c. Karşı dava yönünden davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan …Ü.T.’ne göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin karşı davacıdan tahsili ile karşı davalıya ödenmesine,
8. a. Asıl dava yönünden davacı tarafından yapılan 25,20 TL başvurma harcı, 170,20 TL peşin harç, 3,80 vekalet harcı, 200 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 399,20 TL davanın kabul ve red oranına göre % 88,11 oraında davalıdan alınarak davacıya verilmesine geriye kalan kısmın kendi üzerine bırakılmasına,
b. Karşı Dava yönünden karşı davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına
9- Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, Davacı-Karşı davalı ve Davalı-Karşı davacı vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize verilecek veya başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile temyiz için Yargıtay’a başvurma yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır
¸Bu evrak 5070 sayılı Yasa gereğince elektronik olarak imzalanmıştır.