Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/392 E. 2020/41 K. 23.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/392 Esas
KARAR NO : 2020/41

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 24/04/2017
KARAR TARİHİ : 23/01/2020

Taraflar arasında görülen davanın Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği dava dilekçesi ile; davacı şirket ile davalı şirket arasında 17.09.2010 tarihinde akdedilmiş bulunan muhtelif sözleşme ve protokollerle kurulmuş bulunan ticari ilişkisi olduğunu, bu sözleşmelerden 17.09.2010 tarihli protokol uyarınca müvekkilinin işleticisi olduğu akaryakıt istasyonunda 5 yıl süreyle davalının bayiliğini yapmayı üstlendiğini, buna mukabil davalının da müvekkili ile bayilik sözleşmesi akdetmeyi ve protokolde belirlenen koşullarla sözleşme müddetince müvekkiline peşin satış primi ödemesi yapmayı kabul ve taahhüt ettiğini, taraflarca ticari koşullarda bu şekilde mutabakata varılmasını takiben 5 yıl süreli ve 18.09.2010 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesinin imzalanmış olduğunu, müvekkilinin de Protokolde hüküm altına alınmış bulunan banka teminat mektubunu davalıya tevdi ettiğini, ticari ilişkinin bu şekilde tesisinden sonra müvekkil şirket ile davalı arasında bila tarihli bir protokol daha akdedildiğini, bu Protokolde; müvekkiline yapılacak peşin satış destek priminin ödenmesi konusunda 17.09.2010 tarihli Protokolün 6. maddesine de atıfta bulunulduğunu, müvekkili ile davalı arasındaki bayilik ilişkisi süresince geçerli olacak Satış Koşulları ve Aylık Prim başlığını taşıyan metinde 2011 yılındaki satışlar için müvekkili şirkete ödeneceği belirtilen satış priminin davalı tarafından sözleşme hilafına ödenmemesi üzerine müvekkili tarafından müteaddit yazılı ve sözlü ihtarlarda bulunulduğunu ancak davalı tarafından bu hususa yine riayet edilmediğini, davalı ile müvekkili şirket arasındaki görüşmeler sonrasında, müvekkilinin gerçekleştirdiği satışlara uygun olarak şifahen mutabık kalınan prim bedelinin faturaya bağlandığını ve ödenmesi için muhataba gönderildiğini ancak muhatabın, söz konusu fatura tutarını ödemeyip, kabul etmeyerek iade ettiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhinde icra takibine geçilmek zorunda kalındığını, davalı tarafça söz konusu icra takibine ve borca itiraz edilmesi sonrasında takibin durdurulmasına karar verildiğini, davalının icra takibine vaki itirazının haksız, sözleşmeye ve hukuka aykırı ve dayanaktan yoksun olduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize verdiği cevap dilekçesi ile; davacı tarafın … Noterliğinin 26.09.2013 tarih ve … sayılı ihtarnamesi ile 170.208 USD prim alacağının bulunduğundan bahisle talepte bulunduğunu, 04.10.2013 tarihli ihtarname ile herhangi bir alacağı bulunmadığının davacıya bildirildiğini, davacının bu kez söz konusu meblağa yönelik fatura düzenlendiğini, bu faturanın da… Noterliğinin 11.10.2013 tarih ve …nolu ihtarnamesi ile iade edildiğini, davacının bu kez düzenlediği iade edilen, 26.09.2013 tarih ve… nolu faturaya istinaden önce İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün… E. sayılı dosyası üzerinden icra takip işlemlerine başladığını, bu takibe karşı yetkiye, takibe, borca, faize, tüm ferilerine itirazları üzerine takibin durduğunu, bilahare davacı tarafın yetki itirazını kabul ederek bu kez aynı gerekçe ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası üzerinden icra takip işlemlerine başladığını, ödeme emrinin tebliği üzerine bu takibe de itiraz edilerek takibin durduğunu, gerek ihtarnameye cevapta, gerek faturanın iadesinde, gerek ilk ve gerekse ikinci takibe itrazda açık ve net bir şekilde davacının hiç bir alacağı olmadığının ifade edildiğini, davacının bu kez İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası üzerinden yapılan itirazın iptali ile takibin devamını dava konusu ettiğini, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davaya dayanak gösterilen … Noterliğinin 26.09.2013 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinde davacı ve … Şti.nin birlikte hareketle talepte bulunduklarını, fatura içeriğinde de … birlikte gösterildiğini, davanın sadece davacı şirket tarafından açıldığını, bu nedenle husumet itirazında da bulunduklarını, davanın yasada öngörülen dava açma süresi olan 1 yıl geçtikten sonra açıldığını, davanın öncelikle usulden reddine karar verilmesini, ayrıca davacının prim alacağının olmadığını, davacının sözleşmesel ilişki süresince yükümlendiği taahhütlerini yerine getirmediğini, 2011 yılında doğduğunu iddia ettiği prime ilişkin alacağın fatura tarihinin 2013 yılı olduğunu, salt bu durumun dahi ortada bir prim alacağının olmadığının belirtisi olduğunu, davacının alacaklı olmasının bir tarafa taahhütlerini yerine getirmemesi nedeniyle borçlu olduğunun açık olduğunu belirterek davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava İ.İ.K.nın 67. maddesi gereğince açılmış itirazın iptali davasıdır.
İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası celp edilmiş, taraf delilleri toplanmış, protokol ve sözleşmeler incelenmiş, bilirkişi raporları alınmıştır.
İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine; 402.373,74 TL Prim alacağı ile 108.977,14 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 511.350,88 TL alacak için ilamsız icra takibi yapıldığı, davalı tarafından süresinde itiraz edilmesi neticesinde takibin durduğu, bu davanın süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak rapor alınması için Mersin… Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmıştır.
Talimat mahkemesince atanan bilirkişiler … ile Dr. … sundukları raporlarında; davacı şirket ile sözleşmelerde yer alan dava dışı diğer şirketin ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin yasal süresi içinde yapıldığını, ancak her iki şirketin yevmiye ve envanter defterlerinin yıl sonu kapanış tasdiklerinin olmadığı, davacı şirketin 2011 yılında davalı şirketinden alınan faturalarına göre almış olduğu toplam ürün miktarının 1.222,85 m3 olduğu, sözleşme ve protokol gereği satış priminin m3 başına 72 USD olarak tespit edildiği, bu miktar üzerinden davacı şirketin 2011 yılı satışlarından doğan prim alacağının 80.045,20 USD olduğu, dava dışı diğer şirketin de 2011 yılında davalı şirketten aldığı ürün miktarları toplamının 1.141,59 m3 olduğu, sözleşme ve protokoller gereği bu şirketin de satış priminin m3 başına 72 USD olduğu, bu miktarlar üzerinden toplam alış karşılığı 2011 yılı prim alacağının 82.194,48 USD olduğunu, her iki şirketin 2011 yılı ürün alışları toplamının 2.364,44 m3 olduğunu, sözleşme gereği satış primlerinin m3 üzerinden toplamda her iki şirketin satış prim alacağının 170.239,68 USD olacağı kanaatini bildirmişlerdir.
Mahkememizce davalı şirketin ticari defter belgeleri ile dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak bilirkişi raporu alınmıştır.
Bilirkişiler …, … ile …Mahkememize sundukları bilirkişi raporunda; Davalı şirketin 2010-2011-2012-2013-2014-2015-2016-2017 ve 2018 yılına ait ibraz ettiği ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğunu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğunu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun tutulduğunu, ticari defterlerin HMK.nın 222. maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfına haiz olduğunu, davalı şirketin sahibi lehine delil niteliğine haiz ticari defterleri kapsamında davacı şirketin alacağının bulunmadığını, TBK.nın 14.maddesi gereğince yazılı olarak yapılması öngörülen sözleşmelerde borç altına giren tarafın imzasının bulunma zorunluluğu dikkate alınarak; davalının davacıya prim borcu ödemesini konu alan protokollerde ve “Satış Şartları ve Aylık Prim” başlıklı metinlerde prim ödeme borcu altına giren taraf olan davalının imzasının bulunmaması sebebiyle davacının iddia ettiği gibi bir prim borcundan sorumlu tutulamayacağını, buna karşılık davacı şirketin 2011 yılı için 102.000 USD peşin satış ve destek primi alacağının bulunduğuna ilişkin prim ödeme borcu altına girdiği iddia edilen davalı tarafından da imzalanan bir sözleşme veya protokolün sunulması halinde artık davalının bu borçtan sorumlu olması gerekeceğini belirtmişlerdir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının sözleşmeden kaynaklanan prim alacağına ilişkin icra takibi yaptığı, bu icra takibine davalının itiraz etmesi neticesinde itirazın iptali davası açıldığı, taraflar arasında 18/09/2010 tarihli bayilik sözleşmesinin bulunduğu, bu sözleşmede her iki tarafın imzalarının bulunduğu, davacının talep ettiği prim alacağının taraflar arasındaki bayilik sözleşmesiyle bağlantılı olarak yapılan protokollere dayandırıldığı, davacı ve davalının taraf olarak yer aldığı protokollerde davacı şirketin imzasının bulunduğu, ancak davalı şirketin imzasının bulunmadığı, satış şartları ve aylık prim başlıklı belgede de davalının imzasının bulunmadığı, TBK’nın 14. maddesine göre; yazılı şekilde yapılması öngörülen sözleşmelerde borç altına girenlerin imzalarının bulunmasının zorunlu olduğunu, buna göre yazılı şekilde yapılan protokoller ile satış şartları ve aylık prim başlıklı belgede davalı şirketin imzasının bulunmaması nedeniyle davalının bunlardan dolayı borç altına girmeyeceği ve bu nedenle davacı tarafından talep edilen prim borcundan sorumlu tutulamayacağı sonuç ve kanaatine varılarak davanın reddine, davacının bu davayı açmakta kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 11.152,82 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 11.098,42 TL’nin karar kesinleştikten sonra ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 36.616,16 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 20 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

**Bu belge 5070 sayılı Kanun Kapsamında Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*