Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/267 E. 2023/298 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/267 Esas
KARAR NO :2023/298

DAVA:Alacak- Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ:20/03/2017
KARAR TARİHİ:13/04/2023

Taraflar arasında görülen davanın Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği dava dilekçesi ile; müvekkilinin sahibi olduğu … Hizmetleri ile davalı …Ş. arasında 24/03/2014 tarihinde yetkili bayilik sözleşmesi imzalandığını, iş bu sözleşme gereğince müvekkilinin davalı …’in bayisi olması sıfatı ile müşteri temin ederek gerekli abonelikleri gerçekleştirdiğini, imza altına alınan bayilik sözleşmesi gereğince … tarafından satış danışmanlarına ve yetkili bayilere uygulanan ücret politikasının aylık sabit ücret ve ilgili ay içerisinde yapmış oldukları satışlar üzerinden prim olarak ödemelerin yapılması esasına dayandığını, müvekkilinin davalı … ile çalıştığı süreler boyunca çok ciddi satış rakamlarına ulaştığını ve defalarca yetkililerce takdir edilerek örnek bayi olarak gösterildiğini, bayilik sözleşmesi gereğince müvekkilinin üzerine düşen yükümlülükleri eksiksiz yerine getirmesine rağmen davalı şirketçe hesabına gönderilmesi gereken prim ve aylık ödemelerde zaman zaman aksamalar ve eksik ödemeler olduğunu, müvekkilinin şirket yetkililerine alması lazım gelen ödemelerin eksik olduğunu, yapmış olduğu satış grafiğine göre hak ettiği miktarın ödenmediğini, bu kesintilerin iadesini beyan ettiğini ancak olumlu cevap alamadığını, müvekkilinin bayi prim raporunu kendisine verilen şifre ile girip incelediğinde yapmış olduğu aboneliklere istinaden kendi hesabından haksız ve sözleşmeye aykırı kesintiler yapıldığını öğrendiğini, bu durumu şirket yetkililerine bildirdiğinde açıklayıcı bir cevap alamadığını ve kesintileri iade etmeyeceklerini belirttiklerini, haksız kesintilerin iadesi yönünde müvekkilinin ısrarlı davranması üzerine davalı şirketin … Cumhuriyet Başsavcılığına müvekkili aleyhinde 20/09/2016 tarihinde, 2016/… soruşturma numarası ile haksız ve mesnetsiz iddialar ile suç duyurusunda bulunduğunu, suç duyurusu üzerine savcılık tarafından yapılan soruşturma sonrası 2017/… karar numarası ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, davalı şirketin müvekkili aleyhine haksız ve kötü niyetli yapmış olduğu suç duyurusu sonrası müvekkilinin bayilik sözleşmesini feshettiğini ve internet ortamındaki şirkete giriş hesaplarını iptal ettiğini, müvekkilinin hesabından ve rezerv fonundan haksız yere yapılan ve ödenmeyen kesintiler nedeniyle müvekkilinin haketmiş olduğu ödemeleri alamadığını, maddi ve manevi bakımdan mağdur olduğunu belirterek müvekkilinden haksız ve sözleşmeye aykırı ödenek, prim ve rezerv fonundan kesilen ödemelerin bilirkişi incelemesi sonucu gerçek miktarının belirlenmesi sonrası şimdilik 1.000 TL’sinin davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, müvekkili aleyhine haksız ve mesnetsiz iddialar ile … Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan ve takipsizlik karar ile sonuçlanan suç duyurusu nedeniyle ve bayilik sözleşmesinin haksız yere feshedilmesi sonucu müvekkilinin içinde bulunduğu manevi çöküntü nedeniyle 10.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 28/11/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile; prim hakediş alacağını 258.692,89 TL.ye, rezerv fonu alacağını 199.828,42 TL.ye bayi ceza gelirleri alacağını 107.650,57 TL.ye çıkarttıklarını ve buna göre toplam alacak taleplerini 566.171,88 TL’ye arttırdıklarını belirtmiş ve ıslah harcını yatırmıştır.
Davalı vekili Mahkememize verdiği cevap dilekçesi ile; müvekkili şirket …nin elektronik güvenlik sistemlerinin kurulması ve Alarm Haber Alma Merkezi aracılığıyla bu sistemlerin izlenmesi alanında hizmet veren ülkemizin büyük ve kurumsal şirketlerden birisi olduğunu, abone sayısının yüksek olması nedeniyle, alarm sistemlerinin satışı ve servis hizmetlerinin gerektiği şekilde verilebilmesi için bazı kişi ve kuruluşlara yetkili bayilik verdiğini, bunun yanı sıra pek çok ilde şube açtığını ve açılan bu şubelerle faaliyetlerini yürüttüğünü, davacı ile … arasında da bu kapsamda yetkili bayilik sözleşmesi akdedildiğini, ancak davacının sözleşmeden kaynaklı borçlarını ifa etmemekle birlikte …’in ticari itibarını zedeleyen hukuka aykırı fiillerde bulunduğunu, … Hizmetlerini temsilen davacı … ile 24/03/2014 tarihinde yetkili bayilik sözleşmesi imzalandığını, …’in ve … yetkili bayisinin, bir gerçek ya da tüzel kişiye hizmet sunabilmesi için, hizmet satın alacak kişi ile aralarında Güvenlik Sistemi Hizmet Sözleşmesi imzalanması gerektiğini, … tarafından, satış danışmanlarına/yetkili bayilere uygulanan ücret politikası, aylık sabit ücret ve ilgili ay içerisinde yapmış oldukları satışlar üzerinden prim olarak belirlendiğini, davacı ile … arasında akdedilen 04/03/2015 tarihli Protokol’ün Çözüm Ortağının yükümlülükleri başlıklı 3.maddesinde de Abonelerin hizmet bedelini ödememeleri halinde bayinin prime hak kazanamayacağının belirtildiğini, davacı … yetkilisi …’nun akdettiği sözleşmeler ile, başta … olmak üzere, … abonelerini aldattığını ve mağdur ettiğini, davacının sözleşme şartlarına ve … uygulamalarına aykırı hareket ederek …’in ticari adına, unvanına, markaların ve hizmetlerin kalitesine uygun davranmadığını, usulsüz satışlardan dolayı …’i ve … abonelerini önemli ölçüde zarara uğrattığını, davacının gerçeğe aykırı bilgiler ve taahhütler vererek birçok kişinin … abonesi olmasını sağladığını, bu yollarla …’ten hakediş adı altında prim ödemeleri tahsil ederek haksız kazanç elde ettiğini, davacının sırf …’ten hakediş adı altında prim ödemeleri alabilmek için gerçeğe aykırı vaatler ile birçok aboneyle sözleşme akdettiğini, ancak abonelerin büyük bir çoğunluğu tarafından …’e aylık hizmet bedellerinin ödenmediğini, …’e gelen şikayetlerden ise davacının abonelere, almış oldukları güvenlik hizmeti karşılığında hiçbir hizmet bedeli ödemeyecekleri gibi asılsız vaatlerde ve beyanlarda bulunduğunun tespit edildiğini, sözleşme ve ilgili kanun maddelerine aykırı hareket eden davacının …’in uğramış olduğu zararı ve tazminat bedellerini ödemesi gerektiği açıkken işbu davayı ikame etmiş olmasının, davacının kötüniyetli olduğunun göstergesi olduğunu, davacının hukuka ve sözleşmeye aykırı fiillerinin … tarafından “fraud vaka” olarak kabul edilen davranışlar içine girdiğinden davacının sözleşme devam ederken defalarca yazılı olarak uyarıldığını, kendisine bu fiilleri nedeniyle … tarafından cezai yaptırım dahi uygulandığını, müvekkili şirketin çok büyük zarara uğradığını, davacı hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığına güveni kötüye kullanma ve özel belgede sahtecilik suçlarından dolayı 20/09/2016 tarihinde 2016/… soruşturma numarası ile suç duyurusunda bulunulduğunu, … Cumhuriyet Başsavcılığının 17/02/2017 tarihli 2017/… karar numaralı kararında, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, kararın gerekçesinin suçun işlenip işlenmediğiyle ilgili olmadığını, davacının hukuka aykırı fiilleri sözleşmeye aykırılık/hukuki uyuşmazlık olarak nitelendirildiği için kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, iş bu kararın yerinde olmadığı gerekçesiyle 03/04/2017 tarihinde … Sulh Ceza Hakimliği’ne itirazda bulunulduğunu, abonelerden gelen şikayetlerle davacının birçok kişinin adını kullanarak adlarına sahte sözleşmeler düzenlediğini ya da gerçeğe aykırı beyanlar ve yetkisiz taahhütlerle sözleşmeler akdedilmesi ve bu yolla …’in ve … abonelerinin zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, müvekkili şirketin ticari irtibarını zedeleyerek maddi zarara uğramasına ve müşteri kaybetmesine neden olduğunu, davacının hiçbir tazminat alacağının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava bayilik sözleşmesinin feshinden kaynaklanan alacak ve manevi tazminat davasıdır.
Taraf delilleri toplanmış, bilirkişi raporları ve ek raporları alınmıştır.
Ankarara Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/… soruşturma sayılı 2017/… karar nolu kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın incelenmesinde; özel belgede sahtecilik ve güveni kötüye kullanma suçundan … tarafından … aleyhine yapılan şikayet neticesinde yapılan soruşturma sonucunda; “… müşteki şirket abonelerinin uğramış olduğu iddia edilen zarara ilişkin somut bir delil bulunmadığı gibi böyle bir zarar oluşmuş ise bu zararın şüpheli ile şirket arasında akdedilen bayilik sözleşmesinin 13.maddesi hükümleri kapsamında müşteki şirket tarafından şüpheliden talep edilebileceği, zarar hususunda soyul iddialar ve şüpheler dışında bir delil sunulmadığı, bu hususun taraflar arasında hukuki anlaşmazlık niteliğinde bulunduğu görülmektedir… Güveni kötüye kullanma suçunun unsurları bulunmamaktadır…açıklanan nedenlerle şüphelinin savunmasının aksini kanıtlayan somut delil bulunmayıp atılı suçun yasal unsurları oluşmadığı anlaşıldığından…” gerekçesiyle kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği görülmüştür.
Bilirkişiler Prof. Dr. … Mahkememize sundukları 28/01/2019 tarihli raporlarında; davalı nezdinde takip edilen; davacının davalıdan mal alımları yönünden açık hesap ilişkisi yönünden ve 120/ … hesabında; davalının 10.497,92 TL davacıdan alacaklı olduğunu, davacının davalı ile olan bayilik ilişkisi yönünden ve 320/… hesabında; davalının 57.269,17 TL davacıdan alacaklı olduğunu, her iki hesabın birbirleri ile toplanması halinde davalının davacıdan 67.767,09 TL alacaklı olduğunu, davalı tarafından davacının açık hesap ekstresinden 4 adet ve 107.650,57 TL ceza faturaları kesilerek davacının alacağından mahsup edildiğini, davacıya kesilen ceza faturalarının 4 adet ve 107.650,57 TL olarak kesildiği görülmekle birlikte, davalı tarafından kesilen iş bu ceza faturalarının davacının muhasebe kayıtlarında var olup olmadığı hususları davacı tarafından incelemeye ticari defter ve kayıtlar sunulmadığından bilinemediğini, davalı tarafından davacıya kesilen ceza faturalarının, davacı tarafından yapılan aboneliklerden kaynaklı, aynı abonelerin davalı …’in müşteri hizmetlerine, davacı tarafından yapılan abonelik sözleşmelerin ücretsiz olduğunun davacı tarafından abonelere beyan edildiğini, ücretsiz kullanım tahsis edileceğinin bildirildiği gibi nedenlerle şikayetlerde bulunulduğunu bu nedenlerle iptal edildiğini, bu sebeplerle davacıya kesilen faturalar olduğunu, davalının … bayisi olan davacının, davacı tarafından tedarik ettiği aboneliklerden kaynaklı, 24/03/2014 tarihli yetkili bayilik sözleşmesi Madde 4-Çözüm Ortağı (iş bu davanın davacısı) Hak ve Yükümlülükleri maddesine göre, abonelerden/ müşterilerden gelen şikayetlerden sorumlu olduğu ve davalının sözleşme feshinde haklı olabileceğinin düşünüldüğünü, ancak mahkeme tarafından aksi kanaatte olunması halinde ise; iş bu 4 adet ve 107.650,57 TL ceza faturalarından önce davalının bayilik hesabındaki muhasebe kayıtlarında ve 320 hesapta; davacıya (107.650,57 TL – 57.269,17 TL =) 50.381,40 TL borçlu olabileceğini, davalının 50.381,40 TL borcundan 120 Alıcılar hesabında davalıya olan – 10.497,92 TL borcun mahsup edilmesi halinde ise; davacının maddi anlamda ve dayandığı davalının muhasebe kayıtlarından hareketle; 39.883,48 TL davalıdan alacaklı olabileceğini, ancak taleple bağlılık ilkesi gereği 1.000 TL talep edebileceğini belirtmişlerdir.
Bilirkişiler Prof. Dr. … mahkememize sundukları 16/10/2019 tarihli ek raporlarında; davalı … tarafından davacıya kesilen ceza faturalarından 16/09/2015 tarihindeki 21.618,78 TL, 28/03/2016 tarihindeki 30.585,60 TL, 30/03/2016 tarihindeki 16.986,10 TL ve 01/04/2016 tarihindeki 38.460,09 TL faturaların davacının … Bankası kayıtlarında olmadığını, davalı taraf davacıya ceza faturası düzenlediği ve bu faturaların davacının davalı ile süregelen açık hesap ilişkisinden kaydi olarak mahsup ettiğini, davalı tarafından davacıya kesilen ceza faturalarının; davacı tarafından yapılan aboneliklerden kaynaklı, aynı abonelerin davalı …’in müşteri hizmetlerine, davacı tarafından yapılan abonelik sözleşmelerin ücretsiz olduğunun davacı tarafından abonelere beyan edildiği, ücretsiz kullanım tahsis edileceğinin bildirildiği gibi nedenler ile şikayetlerde bulunulduğu hususların müşteriler tarafından beyan edilmeleri ile iptal edildiğini, bu sebeplerle davacıya kesilen faturalar olduğunu, davalının … bayisi olan davacının davacı tarafından tedarik ettiği aboneliklerden kaynaklı, 24/03/2014 tarihli yetkili bayilik sözleşmesi madde4- çözüm ortağı (iş bu davanın davacısı) hak ve yükümlülükleri maddesine göre, abonelerden/müşterilerden gelen şikayetlerden sorumlu olduğu ve davalının sözleşme feshinde haklı olabileceğinin düşünüldüğünü, ancak mahkeme tarafından aksi kanaatte olunması halinde ise; iş bu 4 adet ve 107.650,57 TL ceza faturalarından önce davalının bayilik hesabındaki muhasebe kayıtlarında ve 320 hesapta; davacıya (107.650,57 TL – 57.269,17 TL =) 50.381,40 TL borçlu olabileceğini. Davalının 50.381,40 TL borcundan 120 alıcılar hesabında davalıya olan 10.497,92 TL borcun mahsup edilmesi halinde ise; davacının maddi anlamda ve dayandığı davalının muhasebe kayıtlarından hareketle; 39.883,48 TL davalıdan alacaklı olabileceğini belirtmişlerdir.
Bilirkişiler …; Mahkememize sundukları 05/11/2020 tarihli raporlarında; taraflar arasındaki ticari ilişkinin 24.03.2014 tarihli sözleşme protokoller çerçevesinde yürütüldüğünü, davacının davalının bayisi olarak faaliyette bulunduğunu, davacı tarafın yasal defterlerini incelemeye ibraz etmediğini, bu nedenle dava konusu olaylar çerçevesinde davacının yasal defterleri üzerinde inceleme yapılamadığını, davalının yasal defterlerine göre davalı tarafın davacıdan cari hesap tutarı olarak 57.269,17 TL alacaklı olarak göründüğü ve davalının davacıya herhangi bir borcunun görünmediğini, davacı tarafça bayilik sözleşmesi kapsamında yapılan bir kısım aboneliklerin “aboneliğin ücretsiz olduğu, ücretsiz kullanım tahsis edileceği, başka çeşitli şikayetler vb.” nedenlerle taraflar arasında akdedilen sözleşme kurallarına uygun yapılmaması nedeniyle davalının davacıya muhtelif tarih ve tutarlarda 4 adet toplam KDV dahil 107.650,57 TL tutarında ceza faturasının düzenlendiğini, davalı tarafın söz konusu ceza fatura bedellerini davacının alacağından tenzil ettiğini, hem dosya kapsamında hem de davalı şirkette yapılan bilirkişi incelemelerinde ibraz edilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ceza faturaları dayanağı hususların şikayet olarak yer aldığının görüldüğünü, davalı tarafça davacının hak edişinden kesilen rezerv fon miktarının 39. hafta sonu itibariyle 102.561,90 TL olduğunun görüldüğünü, mahkemece ceza faturalarının haklı olduğu ve davacı alacağından tenzil edilmesi gerektiği kanaatine varılması durumunda davacının davalıdan alacaklı olarak göründüğü tutarın “rezerv fon miktarı – 120. … hesap bakiyesi – 320. … hesap bakiyesi” olarak 102.561,90 – 10.497,92 – 57.269,17 = 34.794,81 TL olarak hesaplandığını, Mahkemece ceza faturalarının haksız olarak kesildiği kanaatine varılması durumunda ise davacı alacağı, “rezerv fon miktarı – 120. … hesap bakiyesi + ceza faturaları tutarı -320. … hesap bakiyesi” olarak 102.561,90 – 10.497,92 + 107.650,57-57.269,17 = 142.445,38.- TL olarak hesaplandığını, mahkemece tespit olunacak alacak tutarına huzurdaki dava tarihi olan 20.03.2017 itibariyle TC Merkez Bankası avans faiz oranı olan % 9,75 ve sonrasında değişen oranlarda faiz işletilebileceğini belirtmişlerdir.
Bilirkişiler …; Mahkememize sundukları 12/04/2021 tarihli ek raporlarında; davalı tarafın bilirkişi kök raporunda hesaplanan 102.561,90 TL tutarındaki rezerv fon miktarı tutarının davacının müvekkili şirketten alacağını göstermediğini, bu sebeple rezerv fon miktarının bir alacak kalemi gibi dikkate alınarak müvekkili şirketin yasal defterlerine göre alacaklı olduğu miktarlardan çıkarılarak davalının 34.794,81 TL veya ceza faturalarının haksız olması halinde 142.445,38 TL alacaklı olabileceğinin ifade edilmesinin hatalı olduğunu, 102.561,90 TL olarak görülen rezerv fon miktarının artı(+) değil eksi(-) bakiye tutarı olduğunu, davacının rezerv fonunda oluşan tutardan gerçeğe aykırı sözleşmeler nedeniyle kesintiler yapılarak artı (+) olan rezerv fon tutarının eksi (-) tutara düştüğünü, davacının kesilecek rezerv fonu kalmadığını eksi (-) bakiye tutara düştüğünü, kesilen ceza faturaların bu eksi (-) bakiye tutarını da içinde barındırdığını beyan ettiğini, kök raporlarında yer alan rezerv fon miktarı hesaplama tablolarından da anlaşılacağı üzere davacının rezerv fon miktarı tutarı huzurdaki dava tarihi itibariyle (-) 102.561,90 TL olarak yer aldığını, söz konusu rezerv fon miktarının 2016 yılından itibaren davalı tarafça davacının gerçeğe aykırı sözleşmeler yaptığı gerekçesiyle kazanım komisyon faturası (-) girilerek oluşturulduğunun görüldüğünü, neticede rezerv fon miktarının negatif olarak yer almasının davacının bayi sıfatıyla düzenlemiş olduğu sözleşmelerin gerçek olmadığı iddiasına dayandırıldığının görüldüğünü, rezerv fon miktarının sözleşmeye aykırı davranışlar nedeniyle davacının sözleşmenin feshine sebep olduğu gerekçesiyle yetkili bayilik sözleşmenin 20.1 maddesi çerçevesinde davacıya ödenip ödenmeyeceği hususunda takdirin mahkemeye ait olduğunu, eğer mahkeme davacının kendi kusuru nedeniyle bayilik sözleşmesinin feshine sebep olduğu kanaatinde ise; bu durumda davacının rezerv fon miktarını talep edemeyeceği sonucuna ulaşılabileceğini, bunun sonucu olarak davacının rezerv fon tutarını talep edememesi durumunda dava konusu alacak tutarının oluşmayacağı aksi durumda davacı alacağı yönünden bilirkişi kök raporlarındaki tespit ve kanaatlerinde değişiklik meydana gelmeyeceğini belirtmişlerdir.
Bilirkişiler … mahkememize sundukları 09/11/2021 tarihli 2.ek raporlarında; kök ve ek raporlarında herhangi bir değişiklik olmadığını belirtmişlerdir.
Bilirkişiler …; Mahkememize sundukları 04/11/2022 tarihli 3.ek raporlarında; 13.04.2022 tarihli ara kararın 1 nolu maddesi çerçevesinde davalı tarafça welcome aramalarına ilişkin olarak 27.04.2022 tarihli dilekçe ekinde CD içerisinde 6 adet görüşme kaydı sunulduğu ve bu görüşme kayıtlarının … olarak numaralandırıldığını, davalı tarafça dosyaya sunulan ses kayıtları incelendiğinde; davalı firma tarafından aranıldıklarında müşterilerin davacı firmanın kendilerini yanılttığı, aldatıldıklarını, 1 yıllık ücretsiz hizmet verildiğini, sistemin hediye olduğunu sandıkları vb. bilgilere yer verdikleri görüldüğü, ancak … kurulumu ile ilgili olarak ise aranıldıklarında aynı müşterilerin sözleşmedeki imzaların kendilerine ait olduğunu beyan ettikleri konuşmada yer alırken yine aynı konuşmada bu imzaların kendilerine ait olmadığını ifade ettikleri, davacı tarafça yasal defterler incelemeye ibraz edilmediğinden tarafların yasal defterlerinin örtüşüp örtüşmediği yönünde herhangi bir tespit ve değerlendirme yapılamadığını, davalı tarafça incelemeye ibraz edilen yasal defter ve dayanak belgeler çerçevesinde … cari hesap kodunda davacının davalıdan 09.11.2015 tarihi itibariyle cari hesap bakiyesi yönünden 173.039,27 TL tutarında alacaklı olarak göründüğünü, davacı tarafa 11.11.2015 tarihinde yapılan 157.936,00.- TL tutarındaki havale neticesinde davacının alacaklı olduğu tutarın 15.103,27.- TL.sına indiğini, davalı tarafça herhangi bir kesinti yapılmaması durumunda davacı alacağının; 43. Haftada düzenlenen 49 adet sözleşme kapsamında davacı tarafça talep edilebilecek alacak kalemlerinin portföy primi olarak 24.850.- USD, fark prim tutarı olarak 32.097,48.- USD, Montaj prim tutarı olarak 1.470.- TL, devamlılık primi tutarı 3.764,00.- TL ve İlave Prim Tutarı olarak 7.500.- TL, ceza faturaları toplamı 107.650,57.- TL olmak üzere dava tarihi itibariyle TC Merkez Bankası Döviz alış kurundan TL karşılığı toplamı 496.227,95.- TL olup davacı tarafça bu tutar için fatura kesilmesi durumunda (ceza fatura bedeli hariç) ilave % 18 oranında KDV hesaplanması gerektiği tabii olup KDV dahil toplam alacak tutarı 566.171,88 TL olarak hesaplandığını, davalı tarafça kesinti yapılması durumunda; Mahkemece rezerv fon alacağının davacıya ödenmemesi gerektiği yönünde bir kanaate varılması durumunda davacının talep edebileceği herhangi bir alacak tutarının olmadığını, davacının davalıya cari hesap yönünden 10.497,92 + 57.269,17 = 67.767,09.- TL tutarında alacaklı olacağını, belirtmişlerdir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; Taraflar arasında bayilik sözleşmesinin bulunduğu, davacının bayilik sözleşmesinin tüm gereklerini yerine getirdiği halde davalı şirketçe hesabına gönderilmesi gereken prim ve aylık ödemelerin eksik ödendiğini, sözleşmeye aykırı olarak kesintiler yapıldığını, davalı şirketçe haksız ve kötü niyetli olarak suç duyurusunda bulunulduğunu ve bayilik sözleşmesinin feshedildiğini, internet ortamındaki şirkette giriş hesaplarının iptal edildiğini belirterek haksız ve sözleşmeye aykırı olarak ödenek, prim ve rezerv fonundan kesilen ödemelerin davalıdan tahsiline karar verilmesine, ayrıca haksız ve mesnetsiz suç duyurusu ve bayilik sözleşmesinin haksız yere feshedilmesi nedeniyle manevi tazminat talep ettiği, davalının ise davacının gerçeğe aykırı bilgiler ve taahhütler vererek birçok kişinin … abonesi olmasını sağladığını, bu yollarla Pronetten hakediş adı altında prim ödemeleri tahsil ederek haksız kazançlar elde ettiğini, davacının akdettiği sözleşmeler ile Proneti ve … abonelerini aldattığını ve mağdur ettiğini, usulsüz satışlardan dolayı Proneti ve … abonelerini zarara uğrattığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davacı ile davalı arasında 24/03/2014 tarihli yetkili bayilik sözleşmesi ve 04/03/2015 tarihli protokolün bulunduğu görülmüştür.
Tarafların hak ve yükümlülükleri ana başlığının çözüm ortağının hak ve yükümlülükleri başlıklı 4.maddesinin 4.bendinde; “Çözüm Ortağı, yasalara ve ilgili yönetmelik, talimatname, emir ve benzeri hususlara, …’in uyarılarına uymayarak, kendisinin veya çalıştırdığı kişilerin ihmalinden doğacak her türlü maddi ve manevi zarar ve ziyandan, cezai sorumluluklardan kendisinin mesul olduğunu şimdiden peşinen kabul ve beyan eder.”
Aynı maddenin 13.bendinde; “Çözüm Ortağı’nın müşterilere karşı olan yükümlülüklerini” gereği gibi yerine getirmemesi nedeniyle müşterilerden geleek her türlü şikayetin, tazminat talebi dahil olmak üzere, sorumlusu Çözüm Ortağı olup, müşterilerin bu şikayetlerini doğrudan doğruya …’e bildirmeleri halinde, …’in Çözüm Ortağı’na karşı rücu hakkı saklı kalmak şartıyla, müşteriler ile temasa geçerek ilk hakkı montajı yapan Çözüm Ortağı’na vermek kaydı ile müşterinin bu şikayeti ile ilgili ya bizzat kendi ekibini veya başka bir Çözüm Ortağı’nı yetkilendirebileceğini, bu durumda …’in gerek-müşteriye vereceği hizmet nedeniyle oluşacak hizmet bedelini, gerekse üründe meydana gelen Çözüm Ortağı kaynaklı hasar nedeniyle oluşmuş zararın gerekse …’in uğradığı sair maddi zararları, …’in Sözleşme’de belirtilen sâir haklarına başvurma hakkı saklı kalmak kaydıyla derhal …’e ödemeyi kabul ve beyan eder.”
Sözleşmenin feshi başlıklı 19.maddesinin 2.bendinde; “Çözüm Ortağı işbu Sözleşme ile kendisine yüklenen yükümlülüklere uymadığı taktirde, yazılı bir ihtar ile …, 15 günlük bir süre tanıyarak yükümlülüğünü yerine getirmesini “ister. Söz konusu bildirimi takip eden 15 gün içerisinde ihlalin düzeltilmemesi halinde … Sözleşmeyi tek taraflı olarak derhal feshetme hakkına sahiptir. Sözleşmenin herhangi bir sebeple … tarafından feshi halinde, …’ten tazminat, kâr kaybı, ücret, müşteri kazandırmış olma bedeli vesair herhangi bir nam altında maddi veya manevi tazminat talep edilemeyeceği gibi, bu tür ödemelerden de …’in sorumlu olmayacağını Çözüm Ortağı şimdiden kabul ve beyan eder.”
Sözleşmenin feshi başlıklı 19.maddesinin 3.bendinde; “Çözüm Ortağı yıl içinde kazandırdığı abonelerin kayıp oranı yıllık %12 yi geçtiği takdirde … Sözleşme’yi tek taraflı ve tazminatsız feshedebilir. Bu durumda da Çözüm Ortağı 19.-2 maddesi çerçevesinde hiçbir tazminat talebinde bulunamaz.”
Feshin sonuçları başlıklı 20.maddesinin 1.bendinde; “Çözüm Ortağı’nın, Sözleşmeye aykırı tutumları veya Yükümlülüklerinden herhangi birini yerine getirmemesi sebebiyle Sözleşmenin … tarafından feshi halinde Çözüm Ortağı devamlılık primi ve Yedek Fonda mevcut alacağı üzerinde herhangi bir hak iddia edemez. İşbu prim ve alacağın kendisine ödenmesini talep edemez. … Çözüm Ortağı’nın bu prim ve alacağını hiçbir başkaca işleme gerek kalmaksızın gelir kaydeder. Çözüm Ortağı tarafından faturası kesilen ödemeler hariçtir.” hükümlerinin bulunduğu görülmüştür.
Taraflar arasındaki ticari ilişkinin 24.03.2014 tarihli sözleşme ve protokol çerçevesinde yürütüldüğü, davacının davalının bayisi olarak faaliyette bulunduğu, davacının bayilik sözleşmesinin, davalı tarafından haksız olarak feshedildiğinin ileri sürüldüğü, davalının ise bayilik sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini ileri sürdüğü, davacı tarafça bayilik sözleşmesi kapsamında yapılan bir kısım aboneliklerin “aboneliğin ücretsiz olduğu, ücretsiz kullanım tahsis edileceği, başka çeşitli şikayetler vb.” nedenlerle taraflar arasında akdedilen sözleşme kurallarına uygun yapılmaması nedeniyle davalının davacıya muhtelif tarih ve tutarlarda 4 adet toplam KDV dahil 107.650,57 TL tutarında ceza faturasının düzenlendiği, davalı tarafın söz konusu ceza fatura bedellerini davacının alacağından tenzil ettiği, davalı tarafça welcome aramalarına ilişkin olarak 27.04.2022 tarihli dilekçe ekinde CD içerisinde 6 adet görüşme kaydı sunulduğu ve bu görüşme kayıtlarının … olarak numaralandırıldığı, davalı tarafça dosyaya sunulan ses kayıtlarının bilirkişilerce incelendiği ve davalı firma tarafından aranıldıklarında müşterilerin davacı firmanın kendilerini yanılttığını, aldatıldıklarını, 1 yıllık ücretsiz hizmet verildiğini, sistemin hediye olduğunu sandıkları vb. bilgilere yer verdiklerinin bilirkişilerce tespit edildiği, buna göre taraflar arasındaki 24/03/2014 tarihli yetkili bayilik sözleşmesi hükümlerine göre müşterilerden gelen şikayetlerden dolayı davacının sorumlu olduğu ve davalının yetkili bayilik sözleşmesini fesh etmekte haklı olduğu Mahkememizce kabul edilmiştir.
Davacı prim hakediş alacağı, rezerv fonu alacağı ve bayi ceza gelirleri alacağı talebinde bulunmuş ise de; davacı tarafça bayilik sözleşmesi kapsamında yapılan bir kısım aboneliklerin sözleşme kurallarına uygun yapılmaması nedeniyle davalının davacıya muhtelif tarih ve tutarlarda 4 adet toplam KDV dahil 107.650,57 TL tutarında ceza faturası düzenlemesinin sözleşme ve protokol hükümlerine uygun olduğu bu nedenle buna ilişkin talebinin yerinde olmadığı, Sözleşmenin feshi başlıklı 19.maddesinin 2.bendinde yer alan; “… Sözleşmenin herhangi bir sebeple … tarafından feshi halinde, …’ten tazminat, kâr kaybı, ücret, müşteri kazandırmış olma bedeli vesair herhangi bir nam altında maddi veya manevi tazminat talep edilemeyeceği gibi, bu tür ödemelerden de …’in sorumlu olmayacağını Çözüm Ortağı şimdiden kabul ve beyan eder…” Feshin sonuçları başlıklı 20. maddesinin 1.bendinde yer alan; “Çözüm Ortağı’nın, Sözleşmeye aykırı tutumları veya Yükümlülüklerinden herhangi birini yerine getirmemesi sebebiyle Sözleşmenin … tarafından feshi halinde Çözüm Ortağı devamlılık primi ve Yedek Fonda mevcut alacağı üzerinde herhangi bir hak iddia edemez. İşbu prim ve alacağın kendisine ödenmesini talep edemez. … Çözüm Ortağı’nın bu prim ve alacağını hiçbir başkaca işleme gerek kalmaksızın gelir kaydeder…” hükümlerine göre davacının prim hakediş alacağı ve rezerv fonu alacağı talebinin de yerinde olmadığı sonuç ve kanaatine varılarak davacının alacak davasının reddine karar verilmiştir.
Davacı, davalı tarafından … Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan ve takipsizlik karar ile sonuçlanan suç duyurusu nedeniyle ve bayilik sözleşmesinin feshi nedeniyle manevi tazminat talebinde bulunmuş ise de; bayilik sözleşmesinin davalı tarafından haklı nedenle fesh edildiği anlaşıldığından ve ayrıca sözleşmenin feshinin ve şikayet hakkının kullanılmasının manevi tazminat için gerekçe olamayacağından davacının manevi tazminat davasının reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken 179,90 TL harcın, peşin alınan 187,86 TL ve 9.652 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 9.839,86 TL harçtan mahsubu ile geriye kalan 9.659,96 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/3-4 maddeleri gereğince alacak davası için hesaplanan 80.278,91 TL vekalet ücreti ile manevi tazminat için hesaplanan 9.200 TL vekalet ücreti olmak üzere toplam 89.478,91 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/04/2023

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır