Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/252 E. 2019/1242 K. 10.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2017/252 Esas
KARAR NO: 2019/1242

DAVA : Şirket müdürlük görevinden azil, Taahhüt edilen sermaye için şirkete borçlu olmadığının tespiti
DAVA TARİHİ: 14/03/2017
KARAR TARİHİ: 10/10/2019

Mahkememize açılan davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği dava dilekçesi ile; Müvekkilinin Irak uyruklu ve Bağdat’ta özel bir bankada üst düzey yöneticilik yapan bir kişi olduğunu, seyehatları sırasında tanıştığı turizm işi yapan diğer davalının teklifi üzerine davalı şirketin kuruluşunda müvekkilinin de hissedar olarak yer aldığını, şirket kurulurken davalı tarafından üçte bir hisse mukabili 230.000 USD sermaye vermesi gerektiğinin söylenmesi üzerine müvekkilinin bu parayı verdiğini, ticaret sicil gazetesinde yazılı kuruluş sermayesinden fazlasına ilişkin ayrıca alacak davası açıldığını, şirketin kurulmasından itibaren hissedarların koyduğu sermaye kuruluş harcamaları, şirket faaliyetleri, kar zarar hesabı hakkında müvekkiline bilgi verilmediğini, Türkiye’ye geldiğinde şirket sermayesinin 350.000 TL olduğunu öğrendiğinde müvekkilinin şaşkınlık yaşadığını, davalı şirket ve temsilcine … Noterliğinin 30 Ocak 2017 tarih ve 1367 sayılı ihtarnamesi gönderilerek bilgi ve hesap istendiğini, 06/02/2017 tarihli cevaplarında müvekkilinin 105.000 TL ödediği ve bu kadar hissesinin olduğunu, daha sonra … Noterliğinin 16/02/2017 tarih ve… sayılı ihtarnamesi ile müvekkilinin şirkete taahhüt ettiği sermayenin ödenmesinin istendiğini, şirketin gerçekte zarar etmediğini, 19 aydır zarar edilen şirketin hala açık kalamayacağını, davalının müvekkilinden aldığı para ile şirketin kullandığı minibüsün aldığının öğrenildiğini, davalı şirketin ağırlık olarak turistlere hizmet verdiğini, davalının … da turizm işi yaptığını, bu şirketin misafirlerinin davalı şirkette ağırlandığını, ancak her iki şirket arasında gelir gider durumunun ne olduğu, gerekli dikkat ve özenin gösterip gösterilmediğinin bilinmediğini, şirketin 6 ay içinde kuruluş sermayesinden fazla olarak 356.875 TL zarar etmesinin ertesi yıl 590.316 TL zarar etmesinin kabul edilemeyeceğini, özen ve bağlılık yükümüne giderek rekabet yasağına aykırı davranan davalı …’in resmi kayıt düzeni kurulmayan davalı şirkete ait olmayan, kendisine ait olan … şirketine ait işleri muhtemelen davalı şirkete masraf olarak gösterdiğini, özen ve bağlılık yükümüne ve rekabet yasağına aykırı davranan, genel kurulu toplamayan, hesap tutmayan, hesap vermeyen davalı …’in şikette kalmasının şirket ve ortakların menfatine aykırı olduğundan TTK.nın 630 maddesi uyarınca müdürlük ve temsil görevinden azline, şirkete kayyım yönetici atanmasına, kayyım yönetici olarak…’in tayin edilmesine, müvekkilinin gerek kuruluşta adına olan gerekse diğer ortak …’den devraldığı hisselere ilişkin sermaye koyma borcunu yerine getirdiği ve taahhüt edilmiş sermaye için davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili Mahkememize verdiği cevap dilekçesi ile; Davacının İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesi’nde …E.sayılı dosyası ile şirkete sermaye olarak koyduğunu iddia ettiği paranın iadesini istediğini, davacının bir buçuk yıllık şirketin zararından bahisle bir taraftan kayyım ataması yaptırarak diğer taraftan hisse satın alarak şirketi sahiplenmeye çalıştığını, bu nedenle 20/01/2017 tarihinde şirket hissedarlarının yaptığı toplantıda davacının diğer hissedar …’den aldığı 66.500 TL’lik hisse devri kararını imzalayarak 105.000 TL olan hissesini 171.500 TL ye çıkarttığını, davacının şirkete ve müvekkiline keşide ettiği ihtarname ile bazı taleplerde bulunduğunu, müvekkilinin kendine asaleten şirketi temsilen davacının çektiği ihtara cevap verdiğini, davacıya verilen ecvapta taleplerinin karşılanacağını, şirketin mali müşaviri …’ den bilgi almasının mümkün olduğunun bildirildiğini, bunun üzerine davacının taleplerinden vazgeçerek kayyım atanmasını talep etmesi ve problemler çıkartmasının iyi niyet göstergesi olmadığını, hiçbir şirketin faaliyete geçtiği yıl kar etmesinin mümkün olmadığını, ilk iki yıl kiralayana ödenen hava parası, restorasyon, tamirat ve tanıtım vb. nedenlerle sürekli harcamalar yapılan ve sürekli paraya ihtiyaç duyulan yatırım yılı olduğunu, kurucu ortak olan davacının öncelikle 78.750 TL bakiye borcunu ödemesi gerektiğini, davacının atanacak kayyımı bile seçmesinin dikkat çekici olduğunu, davacının % 49 hisse ile şirketi idare etmeye talip olmasının adil olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Dava; şirket müdürlüğünden azil ile şirkete yönetici kayyım atanması ve Taahhüt edilen sermaye için şirkete borçlu olmadığının tespiti davasıdır.
TTK’nın 630/2.maddesine göre her ortak haklı sebeplerin varlığında yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını Mahkemeden isteyebilir.
Taraf delilleri toplanmış, davalı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, bilirkişi rapor ve ek raporu alınmıştır.
Bilirkişiler Prof. Dr. …, Prof. Dr. …ve … Mahkememize sundukları 26/06/2019 tarihli ek raporlarında; dava tarihi itibariyle 31/03/2017 tarihli bilançoya göre geçmiş yıllar zararların 297.859,56 TL, dönem net zararının 95.160,77 TL olduğunu, davalı şirketin ödenmiş sermayesinin tamamını yitirmiş olduğunu, sermayenin ödenmesi için gereken sürenin 2017 yılı Temmuz ayında dolduğunu, ancak dava tarihi itibariyle şirketin öz kaynaklarının negatif durumda olduğunu, diğer bir anlatımla şirketin borca batık olduğunu, davalı …’in davalı şirketten 31/03/2017 tarihi itibariyle 267.045,10 TL alacaklı göründüğünü, davacının davalı şirketteki 1050 pay karşılığı 105.000 TL ortaklık payından 78.750 TL’nin ödenmemiş göründüğünü, davalı şirket tarafından gönderilen ihtarname ile ödenmemiş sermayenin ödenmesi için davacıya ihtar edildiğini, davacının davalı şirketteki sermaye borcunu yerine getirmediğini, davacı hakkında davalı şirket ortaklar kurulunun 10/02/2018 tarihli kararı ile ortaklıktan çıkarma kararı alındığını, davalı …’in şirketin kuruluşundan itibaren davalı şirketi tek başına temsil ve ilzama yetkili müdür olarak şirketin borca batık durumda olmasına rağmen şirketin faaliyetinin sona erdirilmesine ilişkin herhangi bir bildirimde bulunmadığını, TTK’nın 625/h maddesi gereğince şirketin borca batık olması halinde durumun Mahkemeye bildirilmesinin müdürün görev ve yetkileri arasında olduğunu, şirket müdürünün görev ve yetkisini kullanmaması nedeniyle davalı şirket müdürlüğünden azlinin kabulünün Mahkemenin takdirinde olduğunu, davacının şirkete sermaye koyma borcunun yerine getirilmediğini, taahhüt ettiği sermayenin 78.750 TL tutarının ödenmemiş olduğunu belirtmişlerdir.
15/03/2019 tarih ve 9788 sayılı ticaret sicil gazetesinde yayınlanan 25/02/2019 tarihli genel kurul kararına göre ortak …, …, … ve …’nın şirketteki paylarını …’a devrettiği, devirlerden sonra şirket ortaklarının davacı ile …’un olduğu, davalı …’in müdürlük yetkisinin kaldırıldığı ve şirket müdürlüğüne …’un atandığı görülmüştür.
Mahkememizdeki yargılama devam ettiği sırada davalı …’in şirket müdürlüğü yetkisinin sona erdiği anlaşıldığından davalı …’in müdürlük görevinden azline ve şirkete yönetici kayyım atanmasına ilişkin davanın konusuz kaldığından bu dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Davacı sermaye koyma borcunu yerine getirdiğini ve taahhüt ettiği sermaye için davalı şirkete borçlu olmadığı talebinde bulunmuş ise de; alınan bilirkişi rapor ve ek raporu ve tüm dosya kapsamına göre davacının taahhüt ettiği toplam 105.000 TL tutarındaki sermaye tutarının 78.500 TL sinin ödenmemiş olduğu anlaşıldığından bu davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı …’in müdürlük görevinden azline ve şirkete yönetici kayyım atanmasına ilişkin davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğinden, yargılama giderleri ve vekalet ücreti açısından Mahkememizce yapılan değerlendirmeye göre; alının bilirkişi rapor ve ek raporu ile tüm dosya kapsamı göz önüne alındığında davalı …’in şirketin kuruluşundan itibaren şirket müdürü olarak şirketi tek başına temsil ve ilzam etttiği, şirketin sürekli zarar ettiği, buna ilişkin önemleri almadığı ve şirket müdürü olarak borca batık olan şirketi durumunu Mahkemeye bildirmemesi nedenleriyle dava tarihinde müdürlük görevinden azli hususunda davacının dava açmakta haklı olduğu sonuç ve kanaatine varılarak, davanın bu kısmı ile ilgili yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı lehine olması gerektiği kabul edilerek ve tespit davasının da reddine karar verildiği göz önüne alınarak ayrıca yargılamanın bir kısmında davalı şirketin vekille temsil edildiği göz önüne alınarak taraflar yargılama gidelerinden takdiren 1/2 oranında sorumlu tutulmuş ve karşılıklı olarak vekalet ücretine hükmedilmişir.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı …’in müdürlük ve temsil yetkisinin kaldırılması ile şirkete yönetici kayyımı atanmasına ilişkin davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacının taahhüt ettiği sermaye için davalı şirkete borçlu olmadığının tespiti davasının reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL mahsubu ile geriye kalan 13 TL harcın davalılardan tahsiline,
4-Davacı tarafından yatırılan başvurma ve peşin harç toplamı 62,80 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince; karar verilmesine yer olmadığına karar verilen dava için 2.725 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, ret edilen dava nedeniyle 2.725 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan toplam 3.172,10 TL yargılama giderinin karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilen dava ile reddine karar verilen dava göz önüne alınarak takdiren 1/2’si olan 1.586,05 TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davacı vekili ve davalı … vekilinin yüzlerine karşı; davalı şirketin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

¸ Bu Belge 5070 Sayılı Kanun Kapsamında Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.