Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/159 E. 2019/712 K. 08.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/159 Esas
KARAR NO : 2019/712
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan ve Simsarlık Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 17/02/2017
KARAR TARİHİ: 08/05/2019
Mahkememizde görülmekte olan kıymetli evraktan ve sözleşmeden kaynaklanan menfi tespit davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 27/047/2016 tarihli verdiği dilekçesi özetle;
Bahse konu senet karşılığında kendisinin bir borcunun bulunmadığını, öyle ki alacaklı tarafın Beylikdüzü’nde … Gayrimenkul ünvanı ile emlak danışmanlığı yaptığını, ikamet adreslerinde kiracı sıfatı ile bulunması sebebiyle taşınmaz bir daire almaya karar verdiklerini, böylece alacaklı olarak belirtilmiş kişinin gayrimenkul dayanışmaları ile görüştüğünü ve taşınmaz daire almak istediklerini beyan ettiklerini, öte yandan yoğun bir psikolojik baskı ile birlikte taşınmaz daireyi görmeden boş bir kağıda imza atmasının emlak danışmanı olarak görev yapan kişilerden kendisinden istendiğini ve bu baskı neticesinde imzaları attığını, kaldı ki davalı tarafından bahsi geçen taşınmaz adına kredinin kendisinden çıkacağını beyan ettiğini, fakat alınacak olunan taşınmazın kredisinin onaylanmaması ile birlikte davalı taraftan hiçbir hizmet alınmamış olacağını, davalı taraf ile yapılan telefon görüşmesinde imzalanan evrakların kendisine geri verilmesini istediğini ve davalı tarafın kendisine gelmesinin gerekli olmadığını ve evrakların imha edileceğini beyan edildiğini, daha sonra kuzeninin vefat etmesi üzerine cenazeyi nakil ve defnetme suretiyle Trabzon’a gittiğini, ardından davalı tarafın haksız ve kötü niyetli olarak icra takibi başlattığını ve Trabzon’da bulunduğu gerekçesiyle yasal süre içerisinde itiraz edemediğini, davalının aynı zamanda kendisine maaş haczi yaptığını ve çok zor duruma düşürüp sıkıntıya soktuğunu, yukarıdaki gerekçelerle davalı tarafa bahsi geçen senet karşılığında bir borcunun bulunmadığının tespiti ile maaş haczinin kaldırılması ve yargılama giderinin davalı taraf üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili 28/07/2016 tarihli verdiği dilekçesi özetle;
31/10/2015 tarihinde davacının müvekkili firmaya ait şubeden birine ev satın almak suretiyle geldiğini, öyle ki müvekkili firmanın firma politikası gereği davacının ekonomik duruma uygun evlerin belirlediğini ve kendisine göstererek sözleşme imzaladığını, işbu sözleşmece davacının herhangi bir itiraza gerek kalmadan kendi rızası ile okuduğunu ve hizmet garanti sertifikasında yer alan hizmet bedelini nakden olmaksızın ödemek durumunda olduğunu imzalayarak kabul ettiğini, oysa davacının dava dilekçesinde daire almak için müvekkil firmaya başvurduğunu, müvekkil firmada emlak danışmanlarının yoğun psikolojik baskısı ile karşılaştığını ve bu kağıta imza attığını, taşınmaz için kredinin onaylanmaması nedeni le alacaklı taralından hiç bir hizmet almadığının kabul edilmesi gerektiğini, daha sonra evraklarını geri istediğini ama imha edileceğinin belirtildiğini, kendisi hakkında haksız vere takip başlatıldığını belirttiğini, öyle ki davacının bahsi geçen iddialarının taraflarınca kabul edilmesinin mümkün olmadığını, davacının söz konusu daireyi kendisinin beğenerek seçtiğini ve alma kararını verdiğini, dolayısıyla boş bir kağıda baskı ile imza attırılmasının söz konusu olmadığını, bunun dinletecekleri tanıklar ile de görüleceğini, ve yine davacının sözleşme esnasında müvekkili firmada çalışan emlak komisyoncularına işbu satış süresi içerisinde annesinin yanında kalacağını, oğlu ile beraber kredi taksitlerini ödeyeceğini belirttiğini, bunun üzerine davacının anlaşma gereği dosyasının oluşturulduğunu ve akabinde bankaya kredi için başvurulması gereken belge ve evrakların düzenlenmeye başlandığını, ancak daha sonra birçok kere davacının evrakların tamamlanması için arandığını fakat yanıt alınamadığını ve bunun üzerine müvekkilin davacının abisini aradığını, abisinin bir sıkıntı olmadığını gün içerisinde eksik evrakların gönderileceğini söyleyerek hazırlıklara devam edildiğini, sonraları davacının kendisi aradığını ve annesi ile anlaşamadığını ve taksitlere destek olmayacağını belirterek evi almaktan vazgeçtiğini belirttiğini, oysa müvekkilin bu aşamada edimlerini eksiksiz yerine getirmesi ile birlikte sözleşmenin 1. ve 2. maddeleri gereğince komisyon ücretine hak kazandığını, ancak davacının taraflar arasındaki sözleşmeye binaen cayma bedelini müvekkiline ödemediğini, bunun üzerine müvekkili firmanın davacıdan sözleşmenin imzalanmasını takiben alınmış olan seneti icraya koyuğunu ve davacı hakkında işbu sözleşmenin ilgili maddelerinden kaynaklanan haklarının tahsili istediğini, fakat davacının icra takibine süresi içerisinde itiraz etmemesi üzerine takibin kesinleştiğini, arz olunan gerekçelerle davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddi gibi davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER
İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; Davalının 2.000,00 TL asıl alacak ve 22,68 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 2.028,68 TL alacak sebebiyle icra takibi başlattığını, davalı tarafça 18/03/2016 tarihinde ödeme emri tebligatının teslim alındığı görülmüştür.
İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde;
Davacının 5.200,00 TL asıl alacak ve 66,67 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 5.266,67 TL alacak sebebiyle icra takibi başlattığını, davalı tarafça 13/04/2016 tarihinde ödeme emri tebligatının teslim alındığı görülmüştür.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE
Dava, kıymetli evraktan ve simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit isteminden ibarettir.
Somut uyuşmazlıkta davacı, davalının Karver Gayrimenkul ünvanı ile emlak danışmanlığı yaptığını, almak istediği taşınmaz daireyi görmeden bazı evraklara imza attığını iddia ederek sözleşmeden ve kambiyo senedinden dolayı borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi ise; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder denilmektedir.
6502 sayılı yasanın 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
Somut olayda; davalı simsar olup, davalı ise bu hukuki işlem içerisinde tüketici konumundadır. Bu nedenle taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tüketici işlemi olduğu ve bu itibarla davaya bakmakla Tüketici Mahkemelerinin görevli bulunduğu anlaşılmaktadır. (Aynı mahiyette Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2016/18898 Esas-2018/3775 Karar sayılı ilamı) Görev kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Açıklanan sebeplerle davaya bakma görev ve yetkisinin İstanbul Tüketici Mahkemesi’ne ait olması sebebiyle Mahkememizin görevsizliğine; Mahkememiz görevsiz olduğundan dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davaya bakma görev ve yetkisinin İstanbul Tüketici Mahkemesi’ne ait olması sebebiyle Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE; Mahkememiz görevsiz olduğundan dava şartı yokluğu nedeniyle DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve yasal süresi içerisinde başvurulduğunda dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Tüketici Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-6100 Sayılı HMK’nın 323 ve 331/2. maddeleri gereğince davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmesi halinde harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli ve yetkili mahkemece hüküm altına alınmasına, görevsizlik kararından sonra davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmez ise talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden bu hususların tespitine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize ya da en yakın Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır
¸Bu evrak 5070 sayılı Yasa gereğince elektronik olarak imzalanmıştır.