Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/146 E. 2022/879 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO:2017/146 Esas
KARAR NO:2022/879

DAVA:Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
DAVA TARİHİ:15/02/2017
KARAR TARİHİ:15/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 30/04/2008 ile 06/12/2010 tarihleri arasında davalı bankadan 10 adet ticari araç kredisi olmak üzere toplam 228.755.-EURO sözleşme bedelli kredi kullanılmış olduğunu, kullanılan bu kredilerin tamamının 36 ay vadeli olup, her birinin süresinde ödenerek kapatılmış olduğunu, müvekkili şirketin, davalı bankanın talebi ile bu kredilere karşılık şirket alacaklarının bir kısmını da davalı banka lehine temlik etmiş olduğunu, buna ilişkin kullanılan hesapların temliknamelerden de görüleceği üzere … (TL hesabı) ve … (Euro) hesabı olmak üzere “… AŞ. Alacak Temlik Hesapları” olduğunu, Rekabet Kurulu; 8 Mart 2013 tarihinde aralarında davalı bankanın da bulunduğu; 12 bankanın 21/08/2007 – 22/09/2011 tarihleri arasında, kredi faizlerinin belirlenmesinde kartel (uyumlu eylem / uzlaşma) oluşturduğunu tespit etmiş olduğunu, bu tespit sonucu verilen para cezası kararının Danıştay tarafından da … sayı ile 16/12/2015 tarihinde; “kurul kararında hukuka aykırılık bulunmadığı” gerekçesi ile onanmış olduğunu, rekabet kurulunun bahse konu kararında davalı bankanın “mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri alanında; 4054 sayılı rekabetin korunması hakkında kanun’un 4. Maddesini ihlal ettiğine oybirliği ile..” karar verilmiş ve davalı … … Bankası AŞ aleyhine 149.961.870-TL idari para cezası verilmesine karar verilmiş olduğunu, kartel oluşturarak yüksek faiz uygulandığı yargı kararı ile kesinleşen tarihlerde davalı bankadan kredi kullanılmış olmakla müvekkili şirketin zarara uğramış olduğunun açık olduğunu, davalının da dahil olduğu bankalar arasında, faizin belirlenmesinde kartel oluşturulmuş olmasaydı kredi maliyetinin çok daha az olabileceğinin sabit olduğunu, söz konusu maddeler gereği kartel faizi sebebiyle meydana gelen müvekkili şirket zararının tespiti ile belirlenen zararın 3 katının ödetilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı bankanın; 21 Ağustos 2007 ve 22 Eylül 2011 arasında kartel faizi uygulanmak suretiyle; bu tarih aralığında; şirketin kullanmış olduğu krediler nedeniyle, müvekkili şirkete vermiş olduğu zararın belirlenerek, bu zararın 3 katının, ayrıca bu kredilerin kullanımı esnasında müvekkili şirketten alınan haksız masraf ve komisyonların tamamını, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla; 6100 sayılı HMK 107. maddesine göre belirlenerek; belirlendiğinde arttırılmak üzere, şimdilik 500-Euro’sunun kredi kullanım tarihinden itibaren işleyecek yabancı para cinsinden mevduata uygulanan en yüksek ticari faizi ile birlikte, müvekkili şirkete ödetilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; bankacılık sektöründe faaliyet gösteren on iki teşebbüsün; mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri konularında uyumlu eylem içerisinde bulunmak suretiyle 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4. maddesini ihlal ettikleri iddiası ile Rekabet Kurulu tarafından başlatılan inceleme neticesinde, on iki bankaya değişen oranlarda idari para cezasının tahakkuk ettirilmiş olduğunu, kurul kararının iptali için müvekkili bankaca gerekli yasal müracaatlar yapılmış olup, henüz idari yargı kanun yolu aşamasının tamamlanmamış olduğunu, dolayısıyla işbu dava tarihi itibari ile Rekabet Kurulu’nun idari para cezası tahakkukuna ilişkin idari işleminin hukuken kesinleşmemiş olduğunu, başkaca hiçbir hususun araştırılmasına hacet olmaksızın, henüz hukuken kesinleşmemiş bir idari işleme dayanılarak açılan işbu davanın; öncelikle usule ilişkin hükümler nedeniyle, Mahkememiz aksi kanatte ise bu kez de aşağıda belirtilen nedenlerle esas yönünden reddi cihetine gidilmesi gerekmekte olduğunu, davaya konu taleplerin tamamının zamanaşımına uğramamış olduğunu, rekabet kurulu kararının iptali için idari yargıda açılan davanın bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, dava dilekçesinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 194. Maddesinde öngörülen koşulları taşımamakta olduğunu, yalnızca rekabet kurulu kararınnz varlığıznz haksız fiil tazminatı için yeterli sayılamayacağını, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek üzere; rekabet kurallarının ihlalinden doğan sorumluluk, zarar verenin kusurlu olmasına bağlanmış bir haksız fiil sorumluluğu olduğunu ancak bilindiği üzere haksız fiilden doğan sorumluluğun söz konusu olabilmesi için bazı şartların gerçekleşmiş olmasının zorunlu olduğunu, haksız fiil sorumluluğunun oluşması için kümülatif olarak gerçekleşmiş olmaları aranan bir unsurların Borçlar Kanunu’nun 41. maddesinden hareketle doktrinde hukuka aykırı bir fiil, zarar, kusur, illiyet bağı olarak kabul edilmekte olduğunu, hukuka aykırı bir fiil bulunmamakta olduğunu, Rekabet Kurulu kararının iptaline ilişkin yasal süreç henüz sona ermemiş olduğundan, davaya konu olayda hukuka aykırı bir fiil bulunup bulunmadığı hususunda başkaca beyanda bulunma haklarını saklı tutmakta olduklarını, zarar bulunmadığını, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının, müvekkili bankanın rekabet hukukuna aykırılık taşıdığı iddia edilen eylemleri nedeniyle herhangi bir zarara uğramış ise davacının kullandığı ürün nedeniyle elde ettiği tüm menfaatlerin de bu zarardan mahsup edilmesi gerekmekte olduğunu, ” uygun mantıklı illiyet bağı bulunması” koşulunun gerçekleşmemiş olduğunu, müvekkili bankanın kusuru bulunmadığını, tek başına Rekabet Kurulu tarafından müvekkili banka aleyhine idari para cezası tesis edilmiş olmasının müvekkili bankanın kusurlu olduğu sonucunu doğurmayacağını, dolayısıyla, davacının uğradığını ileri sürdüğü zarar kadar müvekkili bankanın kusurunu da ispat etmek durumunda olduğunu, yukarıda açıklanan nedenlerle; Rekabet Kurulu kararına karşı İdari Yargı’da açılmış olan ve henüz kesinleşmemiş iptal davasının bekletici mesele yapılmasını, ispatlanamayan davanın, gerek zamanaşımı ve esasa ilişkin yukarıda yapılan savunmalar, gerek Mahkememizin re’sen takdir edeceği sair nedenlerle reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.

DELİLLER VE GEREKÇE;
Dava, davacının, 30/04/2008-06/12/2010 tarihleri arasında davalı bankadan kullandığı kredilerin faizlerinin belirlenmesinde, davalı tarafça, Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerinin ihlal edildiği iddiasına dayalı, tazminat ile kredi masraf ve komisyonlarının iadesi talebidir.
Uyuşmazlık, Rekabet Kurulunun 08.03.2013 tarih ve 13-13/198-100 sayılı kararı kapsamında, davacının davalı banka ve dava dışı bankaların kartel faizi uygulamasından kaynaklı olarak, zararının olup olmadığı, tazminat ile kredi masraf ve komisyonlarını talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Davalı vekilinin zamanaşımı def’i yönünden yapılan değerlendirmede, Rekabet Kurulu kararının iptali istemiyle açılan davanın, mahkememiz dosyasının dava tarihi itibariyle derdest olmakla davacının haksız fiil oluşturan rekabet hukukuna aykırı fiili ve faili kesin olarak öğrenmiş sayılmasının mümkün olmadığı, bu nedenle zamanaşımının başlamış sayılamayacağı kanaatiyle zamanaşımı def’i yerinde görülmemiştir.
Davalı bankaya, 2011-4-91 Nolu 13-13/198-100 Sayılı 08.03.2013 tarihli Rekabet Kurulu Kararı ile, “Mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri alanında 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4. maddesini ihlal ettiğinin” tespiti ile idari para cezası verildiği, davalı banka tarafından idari para cezasının iptali için açılan davada, … 2. İdare Mahkemesi’nin …. sayılı kararı ile verilen red kararının, Danıştay 13. Daire Başkanlığı’nın 16/12/2015 tarih ve 2015/2549 E.-2015/4607 K. sayılı kararı ile onandığı, davacı banka (mahkememiz davalısı) tarafından karar düzeltme isteminde bulunulduğu, Danıştay 13.Dairesinin 21/05/2019 tarih ve 2016/4936 E.-2019/1787 K. Sayılı kararı ile bozma kararı verildiği, … 2.İdare Mahkemesi’nin 2019/1093 Esasına kaydedilen dosyada, 19/07/2019 tarih ve 2019/1093-2019/1469 K. sayılı “Israr – Ret” kararı verildiği, Danıştay İdari Dava Daireler Kurulu’nun 31/05/2021 tarih ve 2019/2710 E.-2021/1110 K. Sayılı kararı ile bozma kararı verildiği, bu karara karşı karar düzeltme talebinde bulunulduğu, Danıştay İdari Dava Daireler Kurulu’nun 24/02/2022 tarih ve 2021/3648 E.-2022/657 K. sayılı Karar Düzeltme Ret kararı üzerine, … 2.İdare Mahkemesi’nin 2022/918 Esasına kaydedilen dosyada,19/04/2022 tarih ve 2022/918 E.- 2022/771 K. sayılı İptal kararının verildiği ve karara karşı davalı idare tarafından temyiz talebinde bulunulduğu, dosyanın Danıştay Başkanlığına gönderildiği ve kararın henüz kesinleşmediği görülmüştür.
Rekabet Kurulunun 08/03/2013 tarih ve 13-13/198-100 sayılı kararının, … 2.İdare Mahkemesi’nin 19/04/2022 tarih ve 2022/918 E.- 2022/771 K. Sayılı kararı ile iptaline karar verilmiş ve her ne kadar karar kesinleşmemiş ise de, İYUK Temyizen Verilen Karar Üzerine Yapılacak İşlem başlıklı 50./4maddesi (Değişik: 18/6/2014-6545/23 md.), “Danıştayın bozma kararına uyulduğu takdirde, bu kararın temyiz incelemesi, bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılır….” hükmü gereği, bozmaya uyularak verilen kararın temyizinin, sadece bozmaya uygunlukla sınırlı olarak incelemesi yapılacağından, kararın kesinleşmesinin beklenmesine gerek görülmemiştir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının tacir olduğu, işbu davanın dayandığı Rekabet Kurulu kararında belirtilen ve bankaların anlaşmalı olarak yüksek faiz belirledikleri tespit edilen kredilerinin, tüketici kredileri olduğu, ticari kredilerin Rekabet Kurulu kararına ve soruşturmasına konu olmadığı, ticari kredilerle ilgili herhangi bir rekabet ihlali tespiti bulunmadığı, somut uyuşmazlık konusu ticari kredilerin bu kapsamda değerlendirilemeyeceği, (Yargıtay 11. H.D. 02/12/2019 T., 2019/1213 E.- 2019/7738 K. ve 08/01/2020 T.,2019/1496 E.- 2020/163 K. sayılı kararları), bir an için aksi kabul edilse dahi, … 2.İdare Mahkemesi’nin, 19/04/2022 tarih ve 2022/918 E.- 2022/771 K. ile rekabet kurulu kararının iptali ile kredi sözleşmesi kapsamında rekabet hükümlerinin ihlal edilmediğinin anlaşıldığı, davacının bu konuda zararının oluşmadığı ve tazminat talep edemeyeceği, 6102 sayılı TTK’nın 18/2. Maddesine göre basiretli bir tacir gibi davranması gereken davacının sözleşme ile taahhüt altına girdiği, kredi masraf ve komisyonlarını iade talebinde bulunamayacağı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre hesap edilen 80,70-TL. maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 33,21-TL. harcın mahsubu ile bakiye 47,49-TL. harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 1.944,35-TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan bakiye gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize verilecek ya da başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/11/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır