Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/125 E. 2020/722 K. 12.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/125 Esas
KARAR NO:2020/722

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:05/11/2015
KARAR TARİHİ:12/11/2020

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili verdiği dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin İstanbul’un deniz ulaşımına ve trafik sorununun çözümüne katkıda bulunmak amacıyla … Büyükşehir Belediyesi tarafından 1987 yılında kurulduğunu ve kurulduğu günden bu zamana kadar deniz ulaşımı sektöründe kamu yararına hizmet verdiğini, şirketin İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 4046 sayılı Özelleştirme Kanunu çerçevesinde yapmış olduğu İhale sonucu özelleştirilmiş olup deniz toplu ulaşımı alanında hizmetlerine devam edebilmek adına …’nin hüküm ve tasarrufunda bulunan iskeleler üzerinde sınırlı ayni hak tesis eden Kullanım Hakkı Sözleşmeleri imzalandığını, uyuşmazlığa konu … iskelesinin de bu İskelelerden olup iskelenin ve arka alanlarının tasarruf haklarının müvekkili şirkete ait olduğunu, davalı şirketlerin ise; … Büyükşehir Belediyesinin İhale Komisyonunun 05.06.2013 tarih ve 55 sayılı kararı ile “… … İnşaatı” işini ihale yoluyla aldıklarını, söz konusu iş kapsamında inşa için 0.00-0.40 ton kategorisinde malzemelerin kullanılmakta olduğunu, bahse konu bu malzemelerin deniz yoluyla naklinin gerçekleştirilmesinin gerektiğini ve işbu nakil işleminde kullanılmak üzere davalıların kullanım ve tasarruf hakkı …’ya ait olan … iskelesi alanını kullanmak için başvuruda bulunduklarını, müvekkili şirket ile davalılar arasında bahse konu alanın kullanılması karşılığında; … İskelesinin yanında gerektiğinde arabalı vapur yanaşabilecek, hali hazır ile de bir bütün teşkil edecek şekilde bir iskele yapılması ve bu iskelenin bütün masraflarının ve gerekli izinlerinin davalılar tarafından karşılanması hususunda anlaştıklarını, müvekkili şirketin işbu anlaşmadan üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini ve hem kullanım hakkı kendisinde bulunan alanı davalıların kullanmalarına izin verildiğini hem de konuya ilişkin gerekli idari belgelerde davalılara yardımcı olduğunu, ancak davalılar tarafından taahhütlerine aykırı olarak iskele yapılmadığı gibi kullanılan alana ilişkin müvekkili şirkete hiçbir surette ödeme de yapılmadığını, müvekkili Şirket tarafından konuya ilişkin defalarca sözlü uyarılarda bulunulmuş olmasına karşın davalılarca bu uyarılara herhangi bir yanıt verilmediğini, bunun üzerine müvekkil şirket tarafından …. Noterliğinin … yevmiye Nolu 04.03.2015 tarihli ihtarnamesi ile davalılara taahhütlerin yerine getirilmediğini ve konuya ilişkin herhangi bir somut adım dahi atılmadığını bu bağlamda kullanım ve depolama bedeli ile palamar ücretinin ödenmesini, aksi halde yasal işlemlere başlanılacağının ihtar edildiğini, ancak davalılarca işbu ihtarnameye yanıt verilmediğini, bu bağlamda davalı şirketlere ait …, …, … ve …-A gemileri ile kullanım hakkının müvekkili şirkete ait olan … İskelesinden yapılan toplam 613 sefer ve taşınan toplam 898.200 ton hafriyat için ödenmeyen kullanım ve palamar ücreti olarak toplam 1.059.876 TL’nin tahsili için icra takibi başlatıldığını işbu icra takibinin davalıların haksız ve mesnetsiz itirazları sebebiyle durdurulduğunu, davalılar tarafından yapılan haksız ve mesnetsiz itirazların iptali ile …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası tahtında başlatılan icra takibinin devamına karar verilmesini, davalılar tarafından ödeme emrine yapılan itirazların genel olarak usule ilişkin olup esasa ilişkin herhangi bir açıklamaya yer verilmediğini, davalı taraflarca da bilindiği gibi; müvekkili şirketin tasarrufunda bulunan iskeleyi depolama ve diğer amaçlarla uzunca bir süre kullandıklarını, diğer bir deyişle müvekkil şirketten hizmet aldıklarını ve müvekkil şirkete ait bir alanı işgal ettiklerini, ancak karşılığında müvekkili şirkete herhangi bir bedel ödemediklerini, bu sebeple itirazlarının iptali gerekeceğini, davalılar … İnşaat ve … Yapı tarafından yapılan yetki itirazlarının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 7. Maddesinde belirtilen; “Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir.” hükmü gereğince reddedilmesi gerektiğini, davalılarca inşaat işinde kullanılmak üzere yapılan taşıma işlerinin müvekkili şirket iskelesi alanından yapıldığından; yapılan seferlerin müvekkili şirket tarafından kayıt altına alındığını, bu bağlamda davalılarca …, …, … ve …-A gemileri ile … iskelesinden yapılan toplam 613 sefer yapıldığını ve toplam 898.200 ton hafriyat taşındığını,davalıların oluşturduğu adi ortaklığın imzasını ve kaşesini taşıyan taahhütnamelerde davalıların iskele alanını kullandıklarını ikrar etmekte ve karşılığında bir iskele inşaat hakkında taahhütlerde bulunduklarını, hatta davalıların iskeleye ilişkin gerekli izinlerin alındığını projelendirmeye başlandığını belirttiklerini ancak kendi taşıma işleri biter bitmez hiçbir surette inşaata devam etmeksizin iskele alanını herhangi bir bildirimde bulunmaksızın, o tarihe dek tahakkuk eden borçlarını ödemeksizin terk ettiklerini, davalılar tarafından iskele alanının kullanılması sebebiyle müvekkili şirketin kullanım hakkı kendisinde olan alanın bir kısmını uzun bir süre kullanamadığını, müvekkili şirketin mağduriyetinin açık olduğunu belirterek, davalılarca yapılan itirazların iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili verdiği cevap dilekçesi ile; davacının iddia ettiği “…, … Su Ürünleri Hal Dolgu Alanı Tahkimat ve Balıkçı Barınağı İnşaat İşi”ni, … Büyükşehir Belediyesi’nden ihale yolu ile, “… – … – … İş Ortaklığı”nın ( Adi Ortaklık ) aldığını, ihaleyi alan iş ortaklığı yapım işini taşeron firmaya verdiğini, ihaleyi alan …-…-… iş ortaklığından bu işi, alt işveren olarak “… San. ve Tic. Ltd. Şti.” aldığını, müvekkili Şirket “…” nin bu işle ilgili çalışma yapmadığını, davacının talebinin …, … … İnşaatı nedeni ile, kendi alanlarının kullanılmasına dair olduğundan ve müvekkili şirketin de bu işle ilgisi olmadığından, davanın öncelikle davalı müvekkili açısından, pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin deniz inşaatı olarak … Marinanın deniz dolgu işini aldığını, bu işin yapımı ile ilgili olarak 22.12.2014 tarihinde davacı … ile sözleşme imzaladığını, bu sözleşmeye istinaden davacının, … iskelesinin ve depolama alanının bir bölümünün kullanımını 30.04.2015 tarihine kadar müvekkile vermeyi taahhüt ettiğini, müvekkili şirketin de bu kullanım karşılığı iskele yapımı taahhüdü verdiğini, fakat davacı taahhüdünü yerine getirmediğinden sözleşmenin uygulanmadığını, bilahare müvekkili şirketin davacı ile anlaşıp RO-RO Gemisi ile … iskelesini kullandığını ve buna ilişkin ödemelerini de …’ya yaptığını, …, … Balıkçı Barınağı ve Dolgu İşi Büyükşehir Belediyesi’nin bir projesi olduğunu, ihaleyi alan …-…-… ortaklığı … ile görüşmeler yaptığını, alt İşveren … Metalürji firmasının dahi … ile görüşmediğini ve taahhüt vermediğini, bu itibarla davacı …’nun, …-…-… ortaklığı dışındaki çalışanları sorumlu tutmaya çalışmasının dahi hukuken doğru olmadığını, dava konusu olayda davacının iskelesinin kullanılmadığını, davacının verdiğini iddia ettiği hizmet ile ilgili olarak müvekkiline verdiği hiçbir belge olmadığını, zira davacıdan böyle bir hizmet alınmadığını, davacının söz konusu iskeleyi aslında başka bir firmaya kiraladığını beyan ile, davacının iddia ettiği işle müvekkil firmanın ilgisi olmadığından, davanın öncelikle husumetten reddini, aksi takdirde davacı iddiaları gerçek olmadığını ve dava haksız açıldığını belirterek davanın esastan reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili verdiği cevap dilekçesi ile; gerek müvekkili firmaya tebliğ edilen ilamsız icra takibindeki ödeme emri ve gerekse de …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası kapsamından da anlaşılacağı üzere, müvekkil firmanın takip talebinde borçlu olarak gösterilmediğini, müvekkilinin dosyanın bağımsız tarafı olmadığını, bu takip dosyasında borçlu olarak; müvekkilinin de içinde bulunduğu adi ortaklık ve … A.Ş.’nin gösterildiğini, durum bu şekilde iken, icra dairesinin alacaklı tarafın talebini yerinde görerek, adi ortaklığı oluşturan firmalara da takibin yöneltildiğini, müvekkiline gönderilen ödeme emri ve ekleri nedeniyle müvekkili adına yaptığı itirazın icra dosyasında yer almadığını, işbu davanın, müvekkilinin de içinde bulunduğu adi ortaklıktaki şirketler için, usul açısından; icra dosyasındaki gibi ‘…. A.Ş-… İNŞ.A.Ş.- …. A.Ş -… İŞİ ADİ ORTAKLIĞI’ aleyhine husumet yöneltilerek açılmasının yasal zorunluluk arz eden bir dava olduğunu, iskelenin sadece, davacıya tahsisli olmadığını, gerçekten de … ve de başka kişi ya da kuruluşların da burada tahsisle kullandığı alanlar olduğunu, tamamen kamu yararına göre faaliyet yürütmesi gereken davacının; …’deki iskelede …’nin emri ve talimatlarına aykırı olan işbu davalarla ilgili talepleri göstermediğini, müvekkilinin … sahilindeki …’nin … adlı kuruluşuna tahsisli olan alanda geçici iskele yaparak, bu geçici iskeleyi kullandığını, T.C. … Büyükşehir Belediye Başkanlığı Fen İşleri Daire Başkanlığı Yapı İşleri Müdürlüğünün 09/06/2014 tarih ve … sayı ve … Sahiline İskele Yapılması konulu olan yazısıyla davacıya bu iskelenin yapılacağına dair hususunun … tarafından resmen tebliğ edildiğini, davacının da …’nin bu yazısına 12/06/2014 tarih ve Yİ. … sayılı yazısıyla cevap vererek, bu iskele yapımıyla ilgili ayrıntılı bilgi ve belge istediğini, dolayısıyla da; yeni Balık Halinin inşasında kullanılacak bir kısım inşaat malzemesinin naklinin inşaat sahasına deniz taşımacılığıyla yapılması nedeniyle gerekli olan bu iskelenin adi ortaklıkça yapılması hususunda davacıyla … arasındaki özelleştirme işlemi ve de hazine ve davacı arasındaki kullanım izni doğrultusunda, …, adi ortaklık ve davacı arasında varılan mutabakatla, bu iskelenin yapıldığını, davacının bu haksız talepleri içeren davaların hukuka aykırı olduğunu ve reddedilmesi gerektiğini, iskele yapılan ve kullanılan alanın davacıya tahsis olunmuş alan olmadığını, burasının …’nin … adlı kuruluşuna tahsisli alanı olduğunu, dolayısıyla da, davacının bir talep hakkının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. A.Ş. vekili sunduğu cevap dilekçesi ile; iş bu davaya konu …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali talebinde, işbu davada muhatap olarak gösterilmediğini, şirkete gönderilen ödeme emrinde davacının dosyanın bağımsız tarafı olmadığını, bu takip dosyasında borçlu olarak; müvekkilinin de içinde bulunduğu adi ortaklık ve … A.Ş.’nin gösterildiğini, icra dosyası borçlusu olarak gösterilen Adi Ortaklığın bir tüzel kişiliği bulunmadığını, bu sebeple müvekkili şirket adına Adi Ortaklığa gönderilen ödeme emrinin iptali için …. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası kapsamında şikayet davası ikame edildiğini, Mahkemece 29.05.2015 tarihli ve … K. sayılı karar ile adi ortaklık adına çıkarılan ödeme emrinin iptaline karar verildiğini, ödeme emrinde ayrı ayrı borçlu olarak gösterilmeyen kişiye yapılan ödeme emri tebliğinin hukuka aykırı olduğunu, ayrıca müvekkili şirket veya müvekkili şirketin ortağı olduğu Adi Ortaklık ile davacı arasında imza edilmiş veya kurulmuş bir sözleşme bulunmadığını, bu hali ile, tarafların sırf tacir olmaları nedeniyle her davanın Ticaret Mahkemesinde açılamayacağını, Yargıtay kararları gereği; haksız fiilden kaynaklı tazminat davalarına Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, davacı kurum ile müvekkili şirket arasında sözleşmesel bir ilişki bulunmadığını, her ne kadar davacının dava dilekçesinde taraflar arasında, … İskelesi’nin yanında gerektiğinde arabalı vapur yanaşabilecek, hali hazır ile de bir bütün teşkil edecek şekilde bir iskele yapılması hususunda anlaşma olduğu bildirilmişse de, buna ilişkin protokolde müvekkili şirketin imzasının veya onayının bulunmadığını, protokolün yalnızca davalılardan … tarafından imza edildiğini, bu sebeple müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, …’deki kamu taşınmazı olan iskelenin de, kamusal yarar gözetilerek kullanılması gerekli bir iskele statüsünde olduğunu, kaldı ki bu iskelenin sadece, davacıya tahsisli olmadığını, gerçekten de … ve de başka kişi ya da kuruluşların da burada tahsisle kullandığı alanların olduğunu, tüm faaliyetlerinde tamamen kamu yararını gözetmesi gereken davacının; …’deki iskelede … ‘nin emri ve talimatlarına aykırı olan işbu davalarla ilgili taleplerinin; davacı tarafın başta … olmak üzere ilgili tüm resmi kurum ve kuruluşların izin ve muvafakatini almadan kamu yararı yerine, şahsi çıkarlarını ön planda tutarak hareket ettiğini, … sahilindeki geçici iskelenin, dosya kapsamından da anlaşılacağı üzere; …’nin davacı ve de adi ortaklıkla vardığı ortak mutabakat ve de …’nin açık talimatları doğrultusunda adi ortaklıkça yapılan iskele olduğunu, iskele yapılan ve kullanılan alan davacıya tahsis edilen alan olmadığını, buranın …’nin … adlı kuruluşuna tahsisli alanı olduğunu, …’nin gönderdiği 11/02/2015 tarihli yazıda özetle, iskelenin sökülüp alanın eski hale dönüştürülmesinin emredildiğini, davacının adi ortaklığa …. Noterliğinden gönderdiği palamar ücreti ile kullanım ve depolama ücreti taleplerinin ödenmesine dair ihtarının da 04/03/2015 tarih ve 3206 yevmiyeli, davacının icra takiplerinin ise; 21/05/2015 tarihli olduğunu, müvekkili firmanın da içinde bulunduğu adi ortaklığın bu davadaki talebi yerine getirmesinin mümkün olmadığını, zira davacının taleplerinin aksine, söz konusu iskeleye ilişkin bir gelir sağlanması veya ecrimisil talep edilmesinin de hukuken mümkün olmadığını, …’nun tahsis amacına uygun olmayan taleplerinin hiçbir hukuki zemininin bulunmadığını belirterek, davacıya hem müvekkilinin içinde bulunduğu adi ortaklığın ve hem de müvekkilinin böyle bir kullanma ve depolama ücreti borçlarının olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …Ş. vekili 27/12/2018 tarihli dilekçesi ile taşıma işleminin … tarafından yaptırılan ve sonrasında yıkılan geçici iskeleden yapıldığını, davacının 05/07/2011 tarihli sözleşme gereğince tasarrufunda bulunan işletmekte olduğu iskeleden yapılmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açıldığı …. Asliye Ticaret Mahkemesi (Denizcilik İhtisas Mahkemesi sıfatıyla) 21/03/2016 tarih ve 2015/580 E.-2016/129 K. sayılı ilamı ile görevli Mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olması nedeniyle görevsizlik kararı vermiş ve bu kararın temyizi üzerine temyiz incelemesini yapan Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 03/10/2016 tarih ve 2016/9731 E.-2016/7662 K. sayılı ilamı ile, kararın onanmasına karar verilmiş ve kararın kesinleşmesi üzerine dosya Mahkememize gönderilmiştir.
Dava; İİK.nın 67. maddesi gereğince açılmış itirazın iptali davasıdır.
…. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası celp edilmiş, taraf delilleri toplanmış ve mahallinde keşif yapılarak bilirkişi raporları ve ek raporları alınmıştır.
…. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalılar aleyhine; 1.059.876 TL asıl alacak ve 9.583,05 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.069.459,05 TL alacak için ilamsız icra takibi yapıldığı, davalılar tarafından süresinde itiraz edilmesi neticesinde takibin durduğu ve bu davanın süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Bilirkişiler … ve … Mahkememize sundukları 26/01/2018 tarihli raporlarında; 22.12.2014 tarihli Protokol çerçevesinde imal edilip, 30.06.2015 tarihine kadar (tüm mali yükümlülükleri davalı Ortaklığa ait olmak üzere) teslim edilmesi gereken yeni iskelenin imar imkansızlığı nedeniyle hiç imal edilmemiş olduğu, 05.06.2013 tarihli sözleşme kapsamında (0,0 – 0,4 ton) kategorik taş malzemesinin deniz yolu ile şantiye alanına taşınması için … … İskelesi bitişiğindeki alanda davalı Ortaklık tarafından, davalı Ortaklığın taşıma işini karşılayacak şekilde imal edilen rıhtım yapısının ise, ….’nın 09.02.2015 tarihli yazısı gereğince imara aykırılığı nedeniyle yıktırılmış olduğunu, … (402,83 m2) alanlı … iskelesi önünde yer alan toplam 17.403,72 m2 alanlı sahanın 05.07.2011 tarihli “Kullanma İzni Sözleşmesi” gereğince sözleşme tarihi itibariyle 30 yıl süreli davacı …’nun tasarrufunda olduğunu, davalı Ortaklığın 1.758,41 m alanlı hafriyat alanının davacı …’nun tasarrufunda bulunan alanda yeraldığını, Davacı taraf, davalı Ortaklığa ait …, …, … ve …-A gemileri ile … iskelesinden toplam 613 sefer yapıldığını ve toplam 898.200 ton hafriyat için kullanım ve palamar ücreti olarak toplam: 1.059.876,00 TL talep ettiğini, toplam 613 seferde toplam 898.200 ton malzeme taşınmış olduğu, taşınan malzemenin KDV dahil toplam tutarının 1.059.876,00 TL olduğunu belirtmişlerdir.
Bilirkişiler … ve … Mahkememize sundukları 01/11/2018 tarihli Ek raporlarında; … Şirketi vekili tarafından Mahkemeye sunulan 02.03.2018 tarihli itiraz dilekçesinde, “Geçici iskelenin, ana Yüklenici İş Ortaklığı ile asıl İşveren …. arasında cereyan eden görüşmeler sonucu Davacı …’ya ait olmayan sahada kurulduğu ve kullanıldığı, Davalı Müvekkili ile diğer Davalı İş Ortaklığı arasında düzenlenen 16.09.2013 tarihli sözleşmenin kapsamındaki taşıma işinin bu geçici iskele ile hiçbir ilgisinin bulunmadığı, Davalı Müvekkilinin Yükümlendiği 0-400 kategorik taşıma işinin kamyonlarla, Davacı …’nun İskelesinde demirleyen RO-RO gemileriyle gerçekleştirildiği, bu taşıma işi için Davacı …’nun Müvekkiline düzenlemiş olduğu 14 adet toplam 1.316.359,40 TL bedelli faturalarla ödediği, bu bedelin de Davacı …’ya tamamen ödenmiş olduğu, dolayısıyla Davalı Müvekkilinin Davacıya hiçbir borcunun bulunmadığı, geçici iskelenin …. tarafından yaptırıldığı, bu iskelenin Davacı …’ya tahsisli olmayan alanda dolgu alanında kaldığı, geçici iskelenin Asıl İşveren …. tarafından Ana Yüklenici Ortaklığa yaptırıldığı ve yine Asıl İşveren ….’nın 09.02.2015 tarihli yazısı gereğince yıktırılıp alanın eski hale getirilmesinin istendiği ve gereğinin Davalı İş Ortaklığı tarafından yerine getirildiği belirtildiğini, …. tarafından …. Asliye Ticaret Mahkemesine yollanan 29.06.2016 tarihli yazıda, “… söz konusu geçici iskelenin yapımının hukuksuz olduğu görülmüş, kaçak yapılan iskele imalatı sökülmüştür. Yapı İşleri Müdürlüğümüz tarafından … veya bir başka idareye arabalı vapur iskelesine dönüştürülmesi hususunda herhangi bir taahhüt verilmemiştir…” denildiğini, Davacı … ile İta Amiri (Defterdar) … arasında düzenlenen 05.07.2011 tarih ve 12604 Yevmiye No.’lu “Kullanma İzni Sözleşmesinden; Davacı …’nun; … 402,83 m2 deniz yüzeyi üzerinde (15-16-17-18 noktalarla sınırlı) ve …-B kullanımı (….): (1-2-3-4-5-6-7-8-9-10-11-12-13- 14-15-16) noktaları ile sınırlı 17.403,72 m3 (… olarak belirtilen) alanda 05.07.2016 başlangıç tarihli 30 yıl kullanım süreli, kullanım hakkına sahip olduğunu, Davacı …’nun 05.07.2011 tarihli sözleşmede yer alan 402,83 m2 deniz yüzeyi alanının, geçici iskelenin önce inşa edilip, daha sonra ….’nin kararı ile yıkımına karar verilen geçici iskele yeri ile bir ilgisinin bulunmadığının belirlendiğini, Davalı … Şirketi vekili tarafından Mahkemeye sunulan 14 adet faturaların ilkinin 16.04.2015 ve 14 no.’lu sonuncusunun 31.10.2015 tarihli olduğunun, oysa …, … 4, … ve … gemileriyle yapılan taşımaların sefer sonlanma tarihlerinin 29.01.2015 olduğunu, Davalı yanların dosyaya sunmuş oldukları itiraz dilekçeleri ve ekleri ile dosyaya sunmuş oldukları itiraz dilekçeleri ve ekleri ile dosyaya sunulu tüm yazılı bilgi ve belgeler, açıklamalar ışığında geçici iskelenin inşa olunduğu dolgu alanının …’nun 05.07.2011 tarihli sözleşme gereğince 30 yıl süre ile kullanım hakkına sahip olduğu alan ile ilgisinin bulunmadığını belirtmişlerdir.
Bilirkişiler …, …ve … Mahkememize sundukları 19/04/2019 havale tarihli raporlarında; Davacı …’nun 05.07.2011 tarihli sözleşmede yer alan 402,83 m2 deniz yüzeyi alanının, geçici iskelenin önce inşa edilip, daha sonra …’nin kararı ile yıkımına karar verilen geçici iskele yeri ile bir ilgisinin bulunmadığının belirlendiğini, davalı … Şirketi vekili tarafından Mahkemeye sunulan 14 adet faturaların ilkinin 16.04.2015 ve 14 no.’lu sonuncusunun 31.10.2015 tarihli olduğunu görüldüğünü, davalı yanların dosyaya sunmuş oldukları itiraz dilekçeleri ve ekleri dosyaya sunulu tüm yazılı bilgi ve belgelerin ışığında geçici iskelenin inşa olduğu dolgu alanının olduğu alan ile ilgisinin bulunmadığını belirtmişlerdir.
Bilirkişi Prof.Dr….sunduğu raporunda; davacının; 05.07.2011 tarihli sözleşme ile, …’nin tasarrufu altında bulunan iskeleler üzerinde davacı şikete kullanım hakkı tesis edildiğini, Davalı şirketlerin, “… … inşaatı” işini …’den ihale yoluyla almış olduklarını; söz konusu işin yapımı için gerekli olan malzemelerin deniz yoluyla naklinin gerçekleştirilmesi için, davacı şirketin tasarrufunda bulunan … İskelesi alanını kullanmak için başvuruda bulunduklarını, davalılar ile davacının, davalıların söz konusu alanı kullanmaları karşılığında, … İskelesinin yanında arabalı vapur yanaşabilecek nitelikte bir iskelenin davalılar tarafından yapılması hususunda anlaşmaya varıldığını, Davacının bu anlaşmadan kaynaklanan taahhüdünü yerine getirdiğini ve kullanım hakkı kendisinde bulunan alanı davalıların kullanmasına izin verdiğini ancak davalıların taahhüt ettikleri iskeleyi yapmadıklarını ve davacıya herhangi bir kullanım ücreti de ödemediklerini, Bunun üzerine davalılara çekilen 04.03.2015 tarihli noter ihtarnamesi ile, kullanım ve depolama bedeli ile palamar ücretinin ödenmesinin talep edildiğini fakat davalıların bu talebe cevap vermediklerini iddia etmekte ve Davalılar tarafından söz konusu alandan (iskeleden) yapılar toplam 613 sefer ve taşınan toplam 898.200 topn hafriyat için ödenmesi gereken palamar ücreti tutarı olan 1.059.876,00 TL’nin ve 9.583,05 TL işlemiş faizin tahsili için başlatılmış olan icra takibine yönelik itirazın iptaline karar verilmesine talep etmektedir. Davalılar özetle: Davalı/adi ortaklığın …’den ihale yoluyla almış olukları, “… … inşaat işinin yapımını üstlendiklerini; Davalıların, … sahilinde bulunan ve …’nin … adlı kuruluşuna tahsisli olan alanda geçici iskele yaparak, bu geçici iskeleyi kullandıklarını; Davalıların kullanmış oldukları … sahilindeki geçici iskelenin, …’nin davacı ve davalı/adi ortaklık ile vardığı ortak mutabakat ve de …’nin talimatları doğrultusunda davalı/adi ortaklık tarafından yapılan iskele olduğunu; Davacının, önce şifahen ve sonra da yazılı olarak, bu iskelenin ileride arabalı vapurların yanaşmasına uygun şekilde büyütülüp inşa edilmesini davalılardan talep etmiş olduğunu ve davalıların da bu talebi …’ye iletmiş olduğunu; …’nin ise yazılı talimat vermeden şifahen olabilir diye görüş bildirdiğini, Burada önemli belirtilmesi gereken hususun, geçici iskele yapılan ve davalılar kullanılan alanın davacıya tahsis olunmuş alan olmadığı hususu olduğunu; bu alanın …’nin … adlı kuruluşa tahsil etmiş olduğu alan olduğunu, …’nin 11.02.2015 tarihli yazısı ile, geçici iskelenin sökülüp alanın eski haline getirilmesini emrettiğini, Öte yandan, söz konusu alanda, davalılar tarafından vapurların da kullanabileceği büyüklükte bir iskelenin yapılmasının hukuken mümkün olmadığını, imkansız olduğunu, bu nedenlerle davacının davalılardan herhangi bir kullanım, depolama ve palamar ücreti talep etme hakkının bulunmadığını iddia ettiklerini, Davalıların beyanları ve dava dosyası içeriğinden; davalıların, dava konusu alanda geçici olarak inşa edilen geçici iskeleyi, geçici bir süre için, …’den ihale yoluyla alınmış olan “… … İnşaatı” işinin yapımı için gerekli olan malzemelerin deniz yoluyla nakledilmesi için kullandıklarının anlaşıldığını, Bu konuda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığını, ihtilafın davalıların bu kullanımlarının karşılığı olarak davacıya, herhangi bir ücret (kullanım, depolama ve palamar ücreti) ödeme yükümlülüğü altında olup olmadıkları noktasında olduğunu, Dava dosyasına sunulmuş olan 04.09.2018 tarihli Ek Bilirkişi Kurulu Raporunda, yapılmış olan teknik inceleme ve değerlendirmeler neticesinde; davalılar tarafından geçici olarak inşa edilip kullanılmış olup daha sonra …’nin kararı ile kaldırılmış olan geçici iskelenin (alanın), davacı/…’nun kullanımına tahsil edilmiş olan alan ile bir ilgisinin bulunmadığı sonucuna varıldığını, nitekim bu raporun teknik kısmında da aynı yönde sonuca varıldığını, Bu teknik sonuçlar karşısında; davalıların dava konusu alanı (geçici iskeleyi) kullanmasından dolayı davacı/…’nun davalılardan, herhangi bir kullanım (palamar) ücreti alacağına hak kazanmadığı kanaatine varıldığını, Kaldı ki, bir an için davalıların kullandığı geçici iskelenin, davacı/…’nun kullanımına tahsil edilmiş olan alanın içerisinde olduğu farz edilse bile, davacının davalılardan, herhangi bir kullanım (palamar) ücreti alacağına hak kazanamayacağı kanaatine varıldığını belirtmiştir.
Bilirkişiler …, …ve … Mahkememize sundukları 03/01/2020 tarihli raporlarında; gerek önceki teknik Bilirkişi Raporunda gerekse kök raporun Teknik Kısmında; davalıların kullandıkları alanın davacının kullanımına tahsil edilmiş olan alan ile ilgisi bulunmadığı kanaat ve sonucuna varıldığını, İşbu teknik tespite göre; davalılar, davacının kullanım hakkına sahip borcu altına girmediklerini, eğer davalılar davacının kullanım hakkına sahip olduğu alanı kullanmış olsalardı, davacıya kullanım bedeli ödeme borcu altına gireceklerinin kabul edilebileceğini belirtmişlerdir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, davacı …’nin hüküm ve tasarrufunda bulunan iskeleler üzerinde sınırlı ayni hak tesis eden kullanım hakkı sözleşmesi imzaladığını, uyuşmazlığa konu … iskelesinin de bu iskelelerden olduğunu, bu iskelenin ve arka alanlarının tasarruf hakkının kendisinde olduğunu, davalı şirketlerin …’nin ihale komisyonunun 05/06/2013 tarih ve 55 sayılı kararı ile … … işini ihale yolu ile aldıklarını, bu iş kapsamında kullanılacak olan malzemelerin deniz yolu ile nakli için davalıların … iskelesi alanını kullanmak üzere başvuruda bulunduğunu ve varılan anlaşmaya göre bu alanın kullanılması karşılığında davalıların … iskelesinin yanında gerektiğinde arabalı vapur yanaşabilecek şekilde iskele yapılması ve bunun bütün masraflarının davalılar tarafından karşılanması konusunda anlaştıklarını, davalıların taahhütlerine aykırı olarak iskele yapmadıklarını ve kullanılan alana ilişkin hiçbir ücret ödemediklerini belirterek, … iskelesinden yapılan toplam 613 sefer ve taşınan toplam 898.200 ton hafriyat için ödenmeyen kullanım ve palamar ücretinin tahsili için icra takibi yaptıklarını ve davalıların icra takibine haksız olarak itiraz ettiklerini belirterek, itirazın iptali davası açtığı, davalıların davanın reddine karar verilmesini talep ettikleri, davalı …. A.Ş. , davalı …. A.Ş. ve davalı … verdikleri cevap dilekçelerinde tahsis edilen alanın davacıya tahsis edilen alan olmadığını belirttikleri anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki temel ihtilafın davalıların kullandığı yerin davacıya tahsis edilen yer olup olmadığı ve davalıların bu yeri kullanmaları nedeniyle davacıya bir ödeme yükümlülüğünde olup olmadığı konusunda olduğu anlaşılmıştır.
Davacı kullanım hakkı kendisinde bulunan yerin, davalılar tarafından kullanılmasına izin verdiğini, ancak davalıların taahhüt ettikleri iskeleyi yapmadıklarını ve herhangi bir ücret ödemediklerini belirterek, kullanım, depolama ve palamar ücreti talebinde bulunmuş, davalılar ise … sahilinde bulunan ve …’nin …’a tahsisli alanda geçici iskele yaptıklarını ve geçici iskeleyi kullandıklarını, bu geçici iskelenin varılan ortak mutakabat ile yapıldığını, geçici iskele yapılan ve davalılar tarafından kullanılan alanın davacıya tahsis edilen yer olmadığını, …’a tahsis edilen yer olduğunu ve …’nin yazısı gereğince geçici iskelenin sökülüp eski haline getirildiğini belirtmişlerdir.
Bilirkişiler Prof. Dr. … ve …’nun Mahkememize sundukları 04/09/2018 tarihli bilirkişi ek raporlarında, geçici iskelenin inşa olunduğu dolgu alanının davacı …’nun 05/07/2011 tarihli sözleşme gereğince 30 yıl süre ile kullanım hakkına sahip olduğu alan ile ilgisinin bulunmadığını belirtmişlerdir.
Bilirkişiler Prof. Dr. …, Prof. Dr. …ve …’ın sunduğu 08/04/2019 tarihli raporlarında, davacı …’nun 05.07.2011 tarihli sözleşmede yer alan 402,83 m2 deniz yüzeyi alanının, geçici iskelenin önce inşa edilip, daha sonra …’nin kararı ile yıkımına karar verilen geçici iskele yeri ile bir ilgisinin bulunmadığını belirtmişlerdir.
Bu iki bilirkişi raporunda da; davalılar tarafından geçici olarak inşa edilip kullanılan ve daha sonra …’nin kararıyla kaldırılmış olan geçici iskele alanının davacının kullanımına tahsis edilen alan ile bir ilgisinin bulunmadığının bildirildiği, bu nedenle bu yerin kullanılması nedeniyle davalıların davacı şirkete herhangi bir kullanım ücreti borcuna girmeyecekleri Mahkememizce kabul edilerek davanın reddine, ayrıca davacının bu davayı açmakta kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 12.916,39 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 12.861,99 TL’nin karar kesinleştikten sonra davacı tarafa iadesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 70.231,07 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı … tarafından yapılan 10 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak, bu davalıya verilmesine,
7-Davalı … tarafından yapılan 20 TL yargılama giderinin davacı taraftan alınarak, bu davalıya verilmesine,
8-Davalı … tarafından yapılan 10 TL yargılama giderinin davacı taraftan alınarak, bu davalıya verilmesine,
9-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili taraflara iadesine,
Davacı vekilinin, Davalılar …, … ve ….A.Ş. vekillerinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile YARGITAY yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/11/2020

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır