Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1166 E. 2020/762 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/1166 Esas
KARAR NO: 2020/762

DAVA: İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 29/12/2017
KARAR TARİHİ: 19/11/2020

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin …’da mukim orman endüstrisi sektöründe faaliyet gösteren bir grubun parçası olduğunu, davalı ile müvekkili şirket arasındaki ticari ilişki kapsamında davalı şirkete kağıt ürünleri satımı yapıldığını, davacının bu satışlar dolayısıyla davalı şirketten alacaklı olduğunu ve alacağın tahsilini sağlayabilmek amacıyla davalı şirket ile görüşmeler yapıldığını, görüşmeler sonucunda taraflar arasında 17.04.2017 tarihinde “Sulh ve İbra Protokolü” nün imzalandığını, iş bu protokol uyarınca, davalı şirketin, müvekkili şirkete faiz ve fer’iler hariç 2.850.815,57 Euro tutarında borçlu olduğunu kabul ve beyan ettiğini, borcunu 2017 Nisan ayında 730.000 Euro ve bakiyesini 2017 Mayıs ayından itibaren her ay olmak üzere 20 taksit halinde ödemeyi taahhüt ettiğini, taksitlerden birini dahi zamanında veya tam olarak eda edememesi halinde bakiye alacağın tümünün muaccel olacağını ve UPM tarafından alacağın faiz ve ferileri ile birlikte yasal takibe konu edebileceğini kabul ettiğini, bu protokolde müvekkili şirketin alacağının, taraflarca takibini kolaylaştırmak amacı ile tek bir para birimi (Euro) üzerinden sarih biçimde gösterildiğini, davalı şirketin bu protokol uyarınca 18.04.2017 tarihinde 107.587,42 USD, 19.04.2017 tarihinde 107.756.64 USD, 20.04.2017 tarihinde 488.217,30 USD ve 74.954,17-Euro, 18.05.2017 tarihinde 122.089,16 USD, 20.06.2017 tarihinde 66.972,84 Euro ödemede bulunduğunu, davalı şirketin 20.06.2017 tarihinden sonra ödeme planına riayet etmediğini, alacağın defalarca talep edilmiş olmasına rağmen ödemenin yapılmadığını, bu durumda bakiye alacak ve temerrüt faizinin talep edilebilir hale geldiğini, müvekkilinin takip tarihi olan 17.10.2017 itibariyle, fazlaya dair alacak hakları saklı kalmak kaydı ile, 1.416.479,20 USD ve 737.092,19 EURO tutarında alacaklı bulunduğunu, alacağın tahsili için, faturalar dayanak yapılarak ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı şirket tarafından söz konusu alacak için …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ikame edilen icra takibine haksız ve mesnetsiz şekilde itiraz edildiğinden, işbu itirazın iptali davasının açılmasının gerekli olduğunu, davalı şirketin bu aşamada faturaların kendilerine tebliğ edilmediği iddiası ile içeriklerine itiraz etmesinin dayanağının bulunmadığını, müvekkili ve borçlu arasında süregelen ticari ilişki kapsamında borçluya teslim edilen ürünlere ilişkin düzenlenen faturaların takip talebi ile birlikte icra müdürlüğüne sunularak, bir örneklerinin borçlu şirkete tebliğ edildiğini, müvekkili şirketin ürünlerin üretimini yurtdışında gerçekleştirdiği ve ürünlerin ithal edildiği gözönüne alındığında, davalı şirketin, faturaların kendilerine tebliğ edilmediği yönündeki iddiasının gerçek olmadığını, yine söz konusu faturalar incelendiğinde, faturlarda belirli vade tayin edilmiş olduğunun görüleceğini, Türk Ticaret Kanunun 1530/3 maddesi uyarınca, vade tarihinde borcunu ödemeyen borçlunun ihtar olmaksızın temerrüde düşeceğini, ayrıca davalının 17.04.2017 tarihli “Sulh ve İbra Protokolü” ile borcunu ve muacceliyetini ikrar ettiğini, icra takibinde talep edilen faiz oranlarının 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizi Kanunu uyarınca belirlenmiş temerrüt faizi oranları olduğundan, faiz talebinin yerinde olduğunu, davalının müvekkilinin alacağını geciktirmek amacı ile hareket ettiğinden HMK.nın 329. maddesi uyarınca aleyhine vekalet ücreti ile para cezasına hükmolunmasını,müvekkili şirketin alacaklı olduğuna hükmedilmesi ile davalının haksız itirazının iptaline, icra takibinin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize verdiği cevap dilekçesi ile; davacının …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası ile müvekkil şirketten alacağı olduğundan bahisle müvekkil şirkete karşı takibe geçtiğini, haklı itirazları sebebi ile duran takibin devamı için de işbu davanın açıldığını, ancak davacı ile davalı müvekkili şirket arasında devam eden ticari ilişkide takibe konu alacak toplamı için müvekkili şirkete herhangi bir ihtarname keşide edilmediği gibi, yine takibe dayanak olarak gösterilen cari hesaptaki faturaların müvekkili şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, bu itibarla borç içeriğini oluşturan faturalar hakkındaki yasal itiraz haklarını kullanamayan müvekkilline karşı borç yasal olarak muaccel hale gelmeden yapılan icra takibinin hatalı olduğunu, müvekkili şirketin davacının takibe konu ettiği faturalar ile ilgili olarak, alacaklı tarafa ödemeler yaptığını, takip talebinde bunların belirtilmediğini, davacı tarafın her ne kadar dava dilekçesinde yaptığı ödemeleri ikrar etse de, bu ikrar dışında 19.06.2017 tarihinde 40.000 Euro ödemenin de bulunduğunu, bu ödemeye ilişkin banka dekontunun sunulduğunu, yani davacı tarafın bu bedel için mükerrer tahsilat yapmak istediğini, icra takibine itiraz etme nedenlerinin hukuki haklarını korumak olduğunu, icra takibine karşı …. İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasındaki şikayet davalarının da derdest olduğunu, bu bağlamda; taraflarına değil tahsil ettiği bedeli mükerrer olarak tahsil etmeye teşebbüs eden davacı taraf ve/veya vekili aleyhine ek vekalet ücretine ve 5.000 TL disiplin para cezasına hükmedilmesi gerektiğini, ayrıca müvekkili şirkete usulüne uygun olarak yapılmış bir ihtar bulunmadığından, takip öncesi döneme ilişkin faiz talep edilmesinin mümkün olmadığını, takip sonrası dönemde ise; tarafların 17.04.2017 tarihli sulh sözleşmesinde herhangi bir faiz oranı belirlememiş olduklarından, davacı tarafından talep edilen azami faiz miktarının da fahiş olduğunu, bu nedenle taraflarınca faize de itiraz edildiğini, davalı şirketin yaklaşık 13 yıldır davacı şirketten kağıt alarak bu kağıtları …’de sattığını, müvekkilinin yıllardır davacı şirketin satışını artırmak için faaliyet gösterdiğini, davalının sadece 2005-2015 yılları arasında 188.150 ton mal aldığını, ayrıca davacı ile davalı arasında imzalanmış Distribütör ve Temsilcilik Sözleşmelerinin de bulunduğunu, müvekkili şirketin tüm bu çabalarının ve emeklerinin karşılığında davacı şirketten herhangi bir ücret almadığını, buna ilişkin talep ve dava haklarını saklı tuttuklarını, ayrıca davacının …’da mukim olması nedeniyle MÖHUK.un 48.maddesi gereğince teminat yatırması gerektiğini, teminat yatırmadan yapılan icra takibinin ve davanın öncelikle bu nedenle reddi gerektiğini belirterek davanın reddine, % 20 kötü niyet tazminatına, HMK.nın 329. maddesi uyarınca vekalet ücreti ile para cezasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava İİK.nın 67. maddesi gereğince açılmış itirazın iptali davasıdır.
…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası celp edilmiş, taraf delilleri toplanmış ve bilirkişi rapor ve ek raporu alınmıştır.
Taraflar arasındaki 17/04/2017 tarihli Sulh ve İbra Sözleşmesinin incelenmesinde, sözleşmenin 3. maddesinde; davalı … Tic. A.Ş. nin davacı … şirketine faiz ve feriler hariç 2.850.815,57 EURO tutarında borçlu olduğunu kabul ve beyan ettiği, belirtilen bu tutarın 730.000 EURO’ sunun davacı şirket hesabına 18/04/2017 tarihinde 100.000 EURO, 19/04/2017 tarihinde 100.000 EURO, 20/04/2017 tarihinde 530.000 EURO şeklinde ödeneceği, kalan borcun 2017 yılı Mayıs ayından başlamak ve her ayın 25’inde olmak üzere 20 taksitle 106.500 EURO olarak davacı şirkete ödeneceğinin düzenlendiği, eksiksiz olarak bu ödemelerin yapılması şartıyla davacı şirketin davalı şirkete anlaşma tarihine kadar satılan mallar sebebiyle ibra etmiş olacağının düzenlendiği görülmüştür.
…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine; 710.584,70 Euro ve 1.354.349,31 USD asıl alacak, 26.507,49 Euro ve 62.129,89 USD işlemiş faiz olmak üzere 737.092,19 Euro ve 1.416.479,20 USD alacak için ilamsız icra takibi yapıldığı, davalı tarafından süresinde itiraz edilmesi neticesinde takibin durduğu ve bu davanın süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
….İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı kararının incelenmesinde; bu dosyanın davalısı …. A.Ş. tarafından bu dosyanın davacısı … aleyhine şikayet davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda, 25.04.2018 tarihli karar ile; … şirketinin bulunduğu … ülkesinin Lahey sözleşmesine taraf olması nedeniyle teminattan muafiyetine, bu nedenle takibin iptali talebinin reddine, takibin şekli itibariyle her türlü itirazın İcra Müdürlüğüne yapılması gerektiğinde sair itirazların reddine karar verildiği, karara karşı yapılan istinaf başvurusunun İstanbul Bölge Adliyesi 21.HD.nin 2019/333 E.2019/1455 K. sayılı ilamı ile esastan ret edildiği ve bu kararın temyizi üzerine Yargıtay 12.HD.nin 2019/10701 E. 2020/5442 K.sayılı ilamı ile kararın onandığı ve mahkeme kararının 24.06.2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
…. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının Mahkememizin bu dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği, bu dosyada …. A.Ş tarafından davalı … şirketine karşı acentelik hizmet bedelinin ödenmemesinden doğan zararların tazmini için dava açıldığı ve Mahkememizin 28/11/2019 tarihli celsesinde 1 nolu ara kararı ile; HMK.nın 166/2 maddesi gereğince ayrı yer mahkemelerince verilen birleştirme kararlarının istinaf incelmesine tabi olduğu ve ancak kesinleşmesinden sonra mahkeme için bağlayıcı olduğu hususu gözönüne alınarak ve mahkememize gönderilen dosyada kesinleştirme yapılmadan dosyanın mahkememize gönderildiği anlaşıldığından birleşen dosyanın birleştirme kararı ile ilgili taraflara tebligat yapılarak kesinleşmesi halinde dosyanın mahkememize gönderilmesi için gerekli işlemlerin yapılması için dosyanın …. Asliye Ticaret Mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
Mahkememizin 15/10/2020 tarihli celsesinde 1 nolu ara kararı ile, …. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen cevapta yurtdışı tebliğ harcı ve tercüme masrafları davalı tarafından yatırılmadığından tebliğ işlemlerinin yapılamadığı ve kararın bu nedenle henüz kesinleşmediğinin bildirilmiş olduğu, buna göre kesinleşmiş bir birleştirme kararı bulunmadığından ve dosyanın geldiği aşama dikkate alınarak …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasındaki birleştirme kararının kesinleşmesinin beklenilmesinden vazgeçilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememizin bu ara kararından ve sözlü yargılamaya geçilmesine ilişkin ara kararından vazgeçilerek, müvekkili şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesine yapılmasına ilişkin talebi Mahkememizin 26/10/2020 tarihli celse arası kararı ile, ” HMK. nın 30. maddesinde hakim yargılamanın makul süre içerisinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür hükmü mevcuttur. Buna göre Mahkemeler davaları makul süre içerisinde, gereksiz gider yapmadan ve düzenli bir şekilde yargılamayı yürüterek sonuca bağlamalıdır.
Mahkememizin davalı vekilinin de hazır bulunduğu 28.03.2019 tarihli duruşmasında; Taraflara bilirkişi incelemesine esas olacak ticari defter, kayıt ve belgelerini inceleme gün ve saatinde ibraz etmeleri için TTK ‘nın 83 ve HMK ‘nın 219/2 ve 222. maddeleri gereğince süre verilmesine, inceleme günü defter ve belgelerini hazır etmedikleri takdirde defter ve belgelerinin ibrazından kaçınmış sayılacakları hususunun ihtarına karar verilmiştir. Davalı taraf inceleme günü ticari defter ve belgelerini sunmadığından Mahkememizce davalı tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılması talebi 28.11.2019 tarihli celsede ret edilmiştir.
HMK.nın 166/2 maddesi gereğince ayrı yer mahkemelerince verilen birleştirme kararlarının istinaf incelmesine tabi olduğu ve ancak kesinleşmesinden sonra mahkeme için bağlayıcı olduğu hususu gözönüne alınarak ve mahkememize gönderilen dosyada kesinleştirme yapılmadan dosyanın mahkememize gönderildiği anlaşıldığından birleşen dosyanın birleştirme kararı ile ilgili taraflara tebligat yapılarak kesinleşmesi halinde dosyanın mahkememize gönderilmesi için gerekli işlemlerin yapılmak üzere dosyanın iade edildiği, …. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen cevapta yurtdışı tebliğ harcı ve tercüme masrafları davalı tarafından yatırılmadığından tebliğ işlemlerinin yapılamadığı ve kararın bu nedenle henüz kesinleşmediğinin bildirilmiş olduğu, buna göre kesinleşmiş bir birleştirme kararı bulunmadığından ve dosyanın geldiği aşama dikkate alınarak …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dosyasındaki birleştirme kararının kesinleşmesinin beklenilmesinden vazgeçilmesine ve Tahkikat aşamasının sona erdirilerek sözlü yargılama aşamasına geçilmesine karar verilmiştir.
Mahkememizin bu ara kararlarının dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olduğu, aksi durumun HMK.nın 30. maddesine aykırılık oluşturacağı, davanın makul sürede bitirilmesi ve gereksiz masraf yapılmaması ilkelerine uygun düşmeyeceği, dosyanın makul sürede bitirilmesine ilişkin verilen kesin mehil içeren ara karalarının işlevsiz kalacağı ve bu ara kararların verilmesinin bir anlamının olmayacağı ve yargılamaların bu sebepten dolayı uzamalarına sebebiyet vereceği, birleşen dosyada; yurtdışı tebliğ harcı ve tercüme masraflarının davalı tarafından yatırılmadığından tebliğ işlemlerinin yapılamadığı ve kararın bu nedenle henüz kesinleşmediğinin bildirilmiş olduğu, buna göre kesinleşmiş bir birleştirme kararı bulunmadığı ve davalının kesinleşme işlemleri için gerekli masrafları yatırıp yatırmayacağı veya ne zaman yatıracağı, kararın istinaf edilip edilmeyeceği ve kesinleşip kesinleşmeyeceğinin belli olmadığı, kaldı ki; HMK.nın 167. Maddesine göre Mahkeme yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden karar verebilir hükmü ve dosya kapsamı göz önüne alındığında birleşen dosyanın beklenmesinden vazgeçilmesi ara kararının yerinde olduğu ve bu nedenlerle ara kararlardan dönülmesini gerektirir bir durum bulunmadığı anlaşıldığından ” gerekçesiyle davalı vekilinin talebinin reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında, icra takibine konu faize ilişkin olarak kısmi menfi tespit davası açtıklarını belirterek, bu davanın bekletici mesele yapılması talebi ile ilgili olarak Mahkememizin 19.10.2020 tarihli celsesinin 1 nolu ara kararı ile, “Mahkememizde yargılaması devam eden dosyanın itirazın iptali davası olduğu ve bu dosyada davacının asıl alacak ve faiz alacağına ilişkin itirazın iptalini talep ettiği ve buna göre harç yatırdığı bu nedenle mahkememizin bu dosyasında asıl alacağı ve faiz alacağına ilişkin inceleme yapıldığı ve dosyada sözlü yargılamaya geçildiği göz önüne alınarak …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması talebinin reddine” karar verilmiştir.
Mahkememizin 28/03/2019 tarihli celsesinin 1 nolu ara kararı ile, “… ile …’nın katıldığı 1954 tarihli hukuk usulüne dair Lahey sözleşmesine göre … vatandaşı gerçek kişiler ile şirketler teminat yatırmadan muaf olduklarından davalı tarafın davacının teminat yatırması gerektiğine yönelik talebinin reddine” karar verilmiştir.
Bilirkişi … Mahkememize sunduğu 14/06/2019 havale tarihli bilirkişi raporu ile, tarafların Sulh ve İbra Sözleşmesi ile, 2.850.815,57 EURO borcun tasfiyesi konusunda anlaştıklarını, ödemenin ne şekilde yapılacağının Sulh ve İbra Sözleşmesinde belirtildiğini, bu sözleşmeden sonra davalının davacıya; icra takibinden önce; 18.04.2017 tarihinde 100.935,42 EURO, 19/04/2017 tarihinde 100.491,13 EURO, 20/04/2017 tarihinde 453.986,70 EURO, 20/04/2017 tarihinde 74.954,17 EURO, 18/05/2017 tarihinde 109.713,47 EURO, 19/06/2017 tarihinde 40.000 EURO, 20/06/2017 tarihinde 39.972,84 EURO ve 27.000 EURO olmak üzere toplam 947.053,56 EURO ödemede bulunduğu, davacı şirketin incelemeye sunduğu defter tutma sisteminden alınan 16/10/2017 tarihli davalı şirkete düzenlenen faturalar ve bakiye ödemeler listesine göre davacının davalıdan 710.584,70 EURO, 1.354.349,61 USD cari hesap alacağı bulunduğunu, yapılan inceleme ve değerlendirmede davalının sulh ve ibra sözleşmesinde borçlu olduğunu ikrar ettiğini ancak sözleşme hükümlerine göre edimini yerine getirmediğinden faiz dahil 731.902,22 EURO karşılığı 3.l56.345,37 TL ile işlemiş faiz dahil 1.419.479,20 USD karşılığı 5.167.046,24 TL olmak üzere toplam 8.323.391,61 TL davacının alacaklı olduğunu belirtmiştir.
Bilirkişi … Mahkememize sunduğu 31/01/2020 havale tarihli bilirkişi ek raporunda; kök raporda taleplerin değerlendirildiğini ve görüşünü değiştirmediğini beyan etmiştir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki 17/04/2017 tarihli Sulh ve İbra Sözleşmesinin 3. maddesinde; davalı … Tic. A.Ş.’nin davacı … şirketine faiz ve feriler hariç 2.850.815,57 EURO tutarında borçlu olduğunu kabul ve beyan ettiği, belirtilen bu tutarın 730.000 EURO’sunun davacı şirket hesabına 18/04/2017 tarihinde 100.000 EURO, 19/04/2017 tarihinde 100.000 EURO, 20/04/2017 tarihinde 530.000 EURO şeklinde ödeneceği, kalan borcun 2017 yılı Mayıs ayından başlamak ve her ayın 25’inde olmak üzere 20 taksitle 106.500 EURO olarak davacı şirkete ödeneceğinin düzenlendiği, eksiksiz olarak bu ödemelerin yapılması şartıyla davacı şirketin davalı şirkete anlaşma tarihine kadar satılan mallar sebebiyle ibra etmiş olacağının düzenlendiği, davalı tarafından davacıya bu protokol hükümleri gereğince; icra takibinden önce; 18.04.2017 tarihinde 100.935,42 EURO, 19/04/2017 tarihinde 100.491,13 EURO, 20/04/2017 tarihinde 453.986,70 EURO, 20/04/2017 tarihinde 74.954,17 EURO, 18/05/2017 tarihinde 109.713,47 EURO, 19/06/2017 tarihinde 40.000 EURO, 20/06/2017 tarihinde 39.972,84 EURO ve 27.000 EURO olmak üzere toplam 947.053,56 EURO ödemede bulunduğu, bu ödemelerin dışında başkaca ödeme yapıldığına dair bir delil veya belge sunulmadığı anlaşılmıştır.
Buna göre Sulh ve İbra Sözleşmesinde belirtilen toplam borç miktarı 2.850.815,57 EURO’dan davalı tarafından yapılan ödeme tutarı 947.053,56 EURO’nun mahsubundan sonra davacının 1.903.762,01 EURO alacağı bulunduğu, davacının icra takibinde EURO ve USD alacaklarını ayrı ayrı talep ettiği, davacının icra takibinde 710.584,70 EURO talebinde bulunduğu, toplam alacağından bu miktarın mahsubundan sonra 1.193.177,31 EURO kaldığı, EURO- USD çapraz kurunun takip tarihinde 1.1763 olduğu göz önüne alındığında kalan 1.193.177,31 EURO’nun 1.403.534,47 USD yaptığı, ancak davacının icra takibinde bu miktardan daha az oranda 1.354.349,31 USD talep ettiği anlaşıldığından, davacının talebi ile bağlı kalınarak, taraflar arasındaki Sulh ve İbra Sözleşmesi ve davalı tarafından yapılan ödemeler sonucunda davacının davalı şirketten icra takip tarihi itibariyle 710.584,70 EURO ve 1.354.349,31 USD alacaklı olduğu sonuç ve kanaatine varılarak davalının bu miktar için yaptığı itirazın iptaline karar verilmiştir.
İcra takip talebinde her ne kadar işlemiş faiz talep edilmiş ise de; fatura düzenlemesinin borçluyu temerrüde düşürecek bir işlem olmadığından fatura tarihinin faize başlangıç yapılamayacağı, takip öncesi temerrüt faizi talep edilebilmesi için borçlunun alacak miktarını gösterir ve ödeme talebini içerir bir ihtarla temerrüde düşürülmesi (TBK.nın 117/1.maddesi) ya da borcun ödeneceği günün tarafların anlaşmasıyla kesin olarak belirlenmesi (TBK.nın 117/2,maddesi) gerekir. Fatura düzenlenmesi temerrüde esas teşkil etmez. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 03/04/2019 tarih ve 2016/12778 E.- 2019/4502 K., 15. Hukuk Dairesinin 22/06/2020 tarih ve 2019/3625 E.- 2020/1721 K. ) icra takibinden önce alacak miktarı gösterilmek ve ödenmesi talep edilmek suretiyle borçlu temerrüde düşürülmediğinden ve kararlaştırılmış kesin vade bulunmadığından icra takibine kadar işlemiş faiz talebi yerinde olmadığı Mahkememizce kabul edilerek davacının buna ilişkin itirazın iptali talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı icra inkar tazminatı, davalı kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuştur. İcra takibine konu alacağın faturaya dayalı alacak olduğu ve taraflar arasında Sulh ve İbra Sözleşmesi bulunduğu, bu nedenle alacağın likit olduğu anlaşıldığından, kabul edilen alacağın takip tarihi itibariyle TL karşılığı üzerinden icra inkar tazminatına karar verilmiştir.
Davacı tarafın işlemiş faiz talebi reddedilmiş ise de, davacı tarafın işlemiş faize yönelik icra takibinde bulunmasında kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden, davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı ve davalı taraf HMK.’nın 329. naddesi gereğince vekalet ücreti ve para cezası talebinde bulunmuş iseler de; davacının haksız dava açmadığı ve kötü niyetli olmadığı, davalının da kötü niyetli hareket etmediği, her iki tarafında iddia ve savunma çerçevesinde talepte bulundukları sonuç ve kanaatine varılarak, tarafların bu taleplerinin reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE, davalının ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında, 710.584,70 EURO ve 1.354.349,31 USD asıl alacak için yaptığı İTİRAZIN İPTALİNE, takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca devlet bankalarınca bir yıl vadeli USD ve EURO mevduat hesabına uyguladıkları en yüksek faizi (USD için USD faizi, EURO için EURO faizi )uygulamak sureti ile takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Kabul edilen alacağın takip tarihi itibariyle TL karşılığı üzerinden ( 1 EURO= 4.3131 TL ise de takip talebinde daha az olan 4.2933 TL üzerinden = 3.050.753,29 TL ve 1 USD= 3.6667 TL ise de takip talebinde daha az olan 3.6401 TL üzerinden = 4.929.966,92 TL olmak üzere toplam 7.980.720,21 TL) % 20 si olan 1.596.144,04 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalı vekilinin kötüniyet tazminat talebinin reddine,
4-Davacı vekilinin ve davalı vekilinin HMK.nın 329. maddesi gereğince vekalet ücreti ve para cezası uygulanması taleplerinin reddine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 570.017,44 TL harçtan peşin alınan 107.678,85 TL harcın mahsubu ile geriye kalan 462.338,59 TL harcın davalıdan tahsiline,
6-Davacı tarafından yatırılan başvurma ve peşin harç toplamı 107.710,25TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 172.070,68 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın reddedilen kısımına göre hesaplanan 33.314,72 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 2.291,80 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre 2.198,23 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalı tarafından yapılan 170 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre 6,94 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-Taraflarca ve ihtiyati haciz kararına itiraz eden 3. kişi…. A.Ş. tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara ve ihtiyati haciz kararına itiraz eden 3. kişiye iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/11/2020

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır