Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1133 E. 2019/592 K. 17.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :2017/1133 Esas
KARAR NO :2019/592
DAVA : Tazminat (Simsarlık Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 21/12/2017
KARAR TARİHİ: 17/04/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Simsarlık Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili mahkememize verdiği 21/12/2017 havale tarihli dilekçesinde özetle; Davacının tekstil işi ile uğraştığını, Davalı … firması ve davalının yetkilisi olan… ise bir İtalyan iplik büküm makinası üreticisi olan … markalı iplikler büküm makinaları denilince davalı firmanın bilgili olduğunu, bu marka alanında başka bir firmanın olmadığını, 2009 yılı ortalarında makine parkurunu yenilemek için davacı şirketin davalı … şirketine başvurduğunu, … marka 7 inch besleme bobinli iplik büküm makinelerinin satımına aracılık eden davalı … ile iletişime geçildiğini, davalı … dava dışı … isimli şirketle iletişime geçtiğini, makineler için proforma fatura ve sipariş formu düzenlendiğini, 7 inch’lik yerine 6 inch’lik besleme bobinli iplik büküm makinası önerildiğini, davacının 7 inch’lik makina istemesi nedeniyle evraklar dava dışı italyan şirkete gönderildiğini, davalı şirkete güvenilerek dava dışı şirket ile sözleşme imzalandığını, ödemelerin yapıldığını, mal teslimi sırasında 8 inchlik makinaların 7 inclik makinalara dönüştürülerek gönderildiğini, makinenin 11.000 Rpm dönüş hızına makinenin ulaşmadığı, 8.500 Rpm hızına verimli olarak ulaşabildiğini, daha yüksek hızlarda tozlanma ve verimsizlik yarattığını, 10.000 Rpm hızına ulaştığını, İtalyan mahkemelerinde dava dışı … aleyhine dava açıldığını, noter kanalıyla ihtar çekildiğini, davalıların tellal sıfatında olduklarını ve bir sorumluluklarını olmadığının cevabi ihtarında gönderdiklerini, güvenin kötüye kullanıldığını ve özelliklere sahip olmayan bir malın alınmasına davalıların sebep olduğunu, davacı ile davalılar arasında bir sözleşme olmadığını, davalıların yalan beyanda bulunduklarını ve … adına beyan bulunarak zararın ortaya çıktığını, haklı belirsiz alacak davalarının kabulü ile şimdilik 30.000 TL. Tazminatın müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekilinin mahkememize verdiği 09/02/2018 havale tarihli dilekçesinde özetle; Davalı …’nun dava dışı …’nun tanıtımı yaptığını, alıcı ile satıcıyı bir araya getiren şirket olduğunu, davalının dava dışı şirket adına işlem yapma yetkisine sahip olmadığını, davalı …’nin davalı şirketin yetkilisi ve pazarlama elemanı olduğunu, davalı şirkette ufak bir hisseye sahip olduğunu, davalı …’ninde dava dışı şirket adına işlem yapma yetkisine sahip olmadığını, davacı ve dava dışı Savıo arasında görüşmeler sonucunda söz konusu 12/11/2009 tarihli taslak üzerine davacının talepleri doğrultusunda 28/01/2010 tarihinde sözleşme imzalandığını, Davanın öncelikle belirsiz alacak davası olarak açılmayacak nitelikte olduğu için davanın reddine, aksi halde davanın tespit edilecek hukuki dayanak göz önüne alınarak hak düşürücü sürenin geçmesi veya zaman aşımı dolması nedeniyle davanın reddine, usule dair talepleri kabul görmesi halinde davanın esastan reddine, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Taraflar arasındaki e-mail yazışmaları, İtalya Pordenone Mahkemesi 19/04/2017 tarih… Esas… Karar sayılı kararı, bilirkişi raporu ve belgeleri, dava dışı Alman firmasından alınan bilgi notu, davacı ve dava dışı Savıo arasında kurulan sözleşme sureti, proforma faturalar, sipariş teyitnameleri, düzenlenen ihtarnameler, tercüme evrakları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava davacı tarafça davalılar aleyhine açılan dava dışı … şirketinden alınan makinelerin kusurundan kaynaklı uğranılan zarara yönelik tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf davalıların dava dışı … şirketi tarafından üretilip satılan makinelerin alımına aracılık ettiğini, davalıların yanlış bilgilendirmesi nedeniyle ve dava dışı şirketten aldıkları makinelerin kusuru nedeniyle zarara uğradıklarını bu nedenle şimdilik 30.000,00-TL tazminatın davalılardan tahsilini karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar dava dışı şirket adına işlem yapma yetkisine sahip olmadıklarını, davacı ile aralarında herhangi bir sözleşme olmadığını, dava konusu makinelerin satımı nedeniyle herhangi bir ücret, komisyon v.s. almadıklarını, dava dışı … şirketinin acentesi, yetkili satıcısı, temsilcisi olmadıklarını, davacı ile dava dışı şirket arasındaki 28/01/2010 tarihinde sözleşme imzalandığını, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştirler.
HMK’nın 33. maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur.
Türk Ticaret Kanunu’nun yedinci kısmında yer alan Acentelik’in tanımına ilişkin 102. maddeye göre; ” (1) Ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya işletmenin çalışanı gibi işletmeye bağlı bir hukuki konuma sahip olmaksızın, bir sözleşmeye dayanarak, belirli bir yer veya bölge içinde sürekli olarak ticari bir işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı meslek edinen kimseye acente denir.
(2) Bu Kısımda hüküm bulunmayan hâllerde aracılık eden acentelere Türk Borçlar Kanununun simsarlık sözleşmesi hükümleri, sözleşme yapan acentelere komisyon hükümleri ve bunlarda da hüküm bulunmayan hâllerde vekâlet hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenleme yapılmış olup, anılı maddenin ikinci fıkrasındaki atıfla Türk Borçlar Kanunundaki simsarlık sözleşmesi hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Davacı tarafça dava dilekçesi ile her ne kadar davalının haksız fiil niteliğindeki yanıltıcı davranış ve güven ilkesine aykırı davranışı nedeniyle sorumlu olduğu iddiasında bulunulmuş ise de; davalı taraflar davacıya makine satan dava dışı … şirketinin acentesi veya yetkili satıcısı değildir. Davacı ile davalılar arasında herhangi bir sözleşme bulunmamakla birlikte, her iki tarafın kabulünde olduğu üzere davalılar davacı ile davadışı … şirketi arasındaki makine alım-satımı işlemini aracılık etmişlerdir. Bu haliyle davalılar simsarlık faaliyetinde bulunmakta olup her ne kadar davalılar makine alım satımına aracılık etmelerinden dolayı davacı taraftan herhangi bir ücret ve bedel almadıklarını beyan etmişse de dava konusu olay itibariyle davalıların simsarlık faaliyetinde bulundukları açık olup, TBK 520. maddesinde belirtildiği üzere; ” Simsarlık sözleşmesi, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir. ” Bu nedenle davalılar her ne kadar yazılı olmasa da davalılara karşı simsarlık sözleşmesi kapsamında sorumludur.
Türk Borçlar Kanunundaki zamanaşımı sürelerine bakacak olursak, Borçlar Kanunu’nun 146 ve 147. maddelerinde olağan ve olağanüstü zamanaşımlarının tanımlandığı, anılan Yasa’nın 146. maddesinde kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça her alacağın on yıllık zamanaşımına tabi olduğu, ayrıca 147. maddesinde de kira bedelleri, anapara faizleri ve ücret ödemeleri gibi dönemsel edimler, otel, motel, pansiyon tatil gibi konaklama bedelleri, lokanta ve benzeri yerlerdeki yeme içme bedelleri, küçük sanat işlerinden ve küçük çapta parakende doğan alacaklar bir ortaklık ve ortaklık sözleşmesinden doğan ve ortakların birbirleri veya kendileri ile ortaklık arasındaki bir ortaklığın müdürleri, temsilcileri ve denetçileri ile ortaklık veya ortaklar arasındaki alacaklar, vekalet, komisyon, acentalık sözleşmelerinden, ticari simsarlık ücreti dışında simsarlık sözleşmesinden doğan alacaklar, yüklenicinin yüklerinin ağır kusuru ile hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi dışında eser sözleşmesinden doğan alacakların ise beş yıllık zamanaşımına tabi olduğu, bu sürelerin sözleşme ile değiştirilemez ve zamanaşımı alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlayacağı belirtilmiştir.
Dava konusu olayda davalıların sorumluluğu davacı ile aralarındaki simsarlık sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, yukarıda açıklandığı üzere Türk Ticaret Kanunu’nun 102/2 maddesindeki atıfla Bu Kısımda hüküm bulunmayan hâllerde aracılık eden acentelere Türk Borçlar Kanununun simsarlık sözleşmesi hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş olmakla Türk Borçlar Kanunu’nun 147/5 maddesinde simsarlık sözleşmesinden doğan alacakların 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu açıkça belirtilmiş olup, eldeki davada davacı taraf uğradığı zarara ilişkin davalılara gönderdiği Çorlu… Noterliğinin 26/08/2010 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile tazmin talebinde bulunmuş ancak davalılara karşı 21/12/2017 tarihinde Mahkememizde dava açmıştır. Davacı taraf davalılara çektiği ihtarname tarihi olan 26/08/2010 tarihi itibariyle doğan zarardan ve zarar verenlerden haberdar olduğu sabit olup, taraflar arasındaki ilişki simsarlık sözleşmesinden kaynaklandığından ve Borçlar Kanunundaki açık hüküm gereği simsarlık sözleşmesinden doğan alacakların 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu göz önüne alındığında davacı tarafın zarardan ve zarara sebebiyet verenlerden haberdar olduğu tarih olan 26/08/2010 tarihinin üzerinden 5 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan çok sonra eldeki davayı açtığı anlaşılmakla davalı tarafın süresinde zamanaşımı itirazında bulunması da göz önüne alınarak davacı tarafın talebinin zamanaşımına uğraması nedeniyle davacı tarafça açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair oluşan vicdani kanıya göre aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı tarafça açılan DAVANIN ZAMANAŞIMI NEDENİYLE REDDİNE;
2- Davacı tarafça yatırılan peşin harçtan alınması gereken 44,40-TL karar harcının mahsubu ile fazla yatırılan 467,93-TL peşin harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
3- Davacı tarafça yargılama sırasında yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 3.600,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5- Taraflarca yatırılan gider avansının karar tebliğ işlemleri tamamlandıktan ve karar kesinleştikten sonra kullanılmayan kısmının yatıran ilgili tarafa resen iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
e-imza*
Hakim …
e-imza*
* Bu evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.