Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1027 E. 2019/136 K. 05.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2017/1027 Esas
KARAR NO : 2019/136
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 21/01/2015
KARAR TARİHİ: 05/02/2019
Mahkememizde görülmekte olan hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 21/01/2015 tarihli verdiği dilekçesi özetle;
Müvekkilinin sigara ve tütün ürünlerinin üretilmesi, pazarlanması ve dağıtımı işiyle iştigal olan bir ticari şirket olduğunu, 26/05/2011 tarihinde davalı ile taraflarınca akdedilmiş olan dağıtım lisansı kapsamındaki dağıtım bölgesinde mukim olan müvekkilin elektrik enerjisini davalı şirketten temin ettiğini ve bu hizmetçe taraflarına hizmet karşılığı olarak aylık elektrik faturalarının düzenlendiğini ve fatura bedellerinin tahsil edildiğini ancak, taraflar arasında abonelik sözleşmelerinin akdedildiği günden işbu davanın açılmış olduğu tarihe kadar faturaların tamamına “kayıp-kaçak” bedeli adı altında haksız ve hiçbir hukuki sebebi olmayan bir bedelin yansıtıldığı ve bu bedelin müvekkiliden tahsil edildiğini, dağıtım ile tedarik şirketleri tarafından düzenlenen elektrik faturalarında uzun yıllardan beri “kayıp-kaçak” bedeli altında bir kalem bulunduğunu, bu bedelin alınmasının Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun; 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4.maddesinin 1.fıkrasınca hüküm altına alındığı ve “..1 kw elektrik enerjisinin tüketicilere ulaşıncaya kadar ki maliyet ve kar payı olup, yoksa Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız fiyatlandırma unsuru belirleme yetkisi ve görevi vermediğinin” beyan edildiğini, ancak bu kalem ile dağıtım ve tedarik şirketlerinin, elektrik enerjisinin iletim ve dağıtımı esnasında sistemde meydana gelen kayıp enerji bedellerini ve başkaları tarafından kaçak kullanılan elektrik enerjisi bedellerini, faturalarını ödeyen, kurallar uyan müşterilerine yansıttığını, bunun hukuk devleti ve adalet düşüncelerine bağdaşmadığını, işbu davayı davalının müvekkilden haksız olarak 31/07/2011 ve 30/06/2012 dönemleri arasında alınan 45.606,78 TL kayıp-kaçak bedelinin tahsili amacıyla açtıkları gibi yukarıdaki gerekçelerle taraflarından tahsil edilen bedelin bankaların kısa vadeli kredilere uyguladıkları avans faiziyle birlikte tahsiline, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP
Davalı vekili 06/07/2015 tarihli verdiği dilekçesi özetle;
Müvekkilinin davacı şirket ile … A.Ş. arasında 26/05/2011 tarihi ile “Elektrik Enerjisi Alım Satım Ana Sözleşmesi” ve bu sözleşmeye ek olarak “Aboneye Özel Sözleşme Koşulları” adı altında sözleşmeler imzaladıklarını, sözleşme ve müvekkilce davacı şirketin bağlı bulunduğu Elektrik Dağıtım Şirketi olan “… A.Ş.”nin şebekesiyle elektrik enerjisinin tedarik edildiğini ve davacının kendilerine tahakkuk edilen faturaları aldığını ve ticari defterlerine işleyip bedellerini ödediğini, davacının sayaçlarını okuyan firmanın … A.Ş. olduğunu ve kayıp-kaçak bedelinin taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 7.maddesi ile “..EPDK tarafından belirlenen tarife ve 4628 sayılı kanunun verdiği yetkiye dayanarak tahsil edildiğini” ve bu bedelin taraflarında kalmadığı ve şirket mal varlığında ise herhangi bir artışında söz konusunun olmadığını, faturaların kesildiği gibi ilgili kurum olan … A.Ş.’ye ödendiği, bu konumdaki görevinin ise kendilerine verilen EPDK’nun karar ve emirleri doğrultusunda yasal olarak bu kalemleri faturalara yansıtmak, müşteriden tahsil etmek ve tahsil etmiş olduğu bu kalemleri ilgili kurum ve şirketlere aktarmak zorunda olduğunu ve icrası zorunlu olan bir idari kararı yerine getirdiğini, öyle ki Danıştay tarafından iptal edilmedikçe tüm tedarik şirketlerinin her zaman kayıp-kaçak dahil belirlenen tüm kalemleri faturalara yansıtmak zorunda olduğunu ve müvekkilinin kendi insiyatifi ile faturalama yapıyormuş gibi davacı tarafından gösterilmeye çalışıldığını ancak bunların gerçeği yansıtmadığını ve taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, görüleceği üzere müvekkilinin işbu davada sıfatının olmadığını ve husumet yönetilemeyeceğini, muhabatın ise … A.Ş. olması gerektiğini ve davanın ihbarını talep ettiklerini, yukarıdaki gerekçelerle husumet ve yargı yolu itirazlarının kabulüne, davanın usulden reddi gibi hukuki mesnedi olmayan işbu esastanda reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmişlerdir.
İhbar olunan … A.Ş. vekili 02/03/2018 tarihli dilekçesi ile özetle;
Davacının taraflar arasında akdedilen sözleşme ile elektrik enerjisi satın aldığını, kesilen faturalarda hukuka aykırı şekilde tahakkuk ettirilen kayıp kaçak bedellerinin kendilerinden tahsil edildiğini ve bedellerin ödenme tarihlerinden itibaren avans faizleriyle birlikte iadesini talep ettiklerini, ancak işbu davanın muhatabının Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu olduğunu ve EPDK’ya karşı davanın idari yargıda açılmasının gerektiğini, çünkü müvekkili şirketin yasa ile yönetmelik ve düzenleme yetkisine sahip EPDK mevzuatı ve kurul kararları gereğince tespit edilen tarifelere göre faturaları tahakkuk ettirdiği gibi kayıp-kaçak bedelinin “ulusal tarife” adı altında EPDK tarafından belirlenerek uygulandığını, görüleceği üzere müvekkili şirket tarafından tahakkuk ettirilen başta kayıp kaçak bedeli olmak üzere, faturayı oluşturan diğer kalemler, elektrik piyasasında faaliyet gösteren perakende satış lisansı sahibi dağıtım şirketlerinin kullanıcılarına yansıtacakları tarifeler, “6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu” uyarınca EPDK tarafından çıkarılan “Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği”, “Tarife Uygulama Tebliğleri” ve “Elektrik Piyasasında Gelir ve Tarife Düzenlemesi Kapsamında Düzenlemeye Tabi Unsurlar ve Raporlamaya İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ” hükümleri dikkate alınarak belirlendiğini ve lisans sahibi şirketlerin tarifeleri uygulayıp uygulamama ve kayıp kaçak bedelini tahsil edip etmeme gibi bir insiyatiflerinin bulunmadığını ve yine kayıp kaçak miktarının, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkını gösteriğini, tarifelere uyma yükümlülüğünün bir gereği olarak kayıp-kaçak bedeli perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını ve dağıtım şirketlerinin söz konusu karara aykırılık teşkil edecek bir işlemde bulunmaları mümkün olmayıp 4628 sayılı Kanunun 6352 sayılı yasanın 64.maddesi ile değiştirilen 12.maddesinde kurulun yaptırım kararlarına karşı yetkili idare mahkemesinde dava açılabileceğini ve tarifeye ilişkin EPDK’nun kararının iptal edilmediği sürece geçerliliğini koruyacağı ve tüm tüketicileri bağlayacağını, yukarıda arz edilen gerekçelerle müvekkili şirketin dava konusu uyuşmazlık nedeniyle sorumluluğunun bulunmadığına, haksız ve yersiz davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER
Bilirkişi heyeti Doç. Dr. … ve Elektrik Mühendisi …’nun 05/10/2015 tarihli vermiş oldukları raporun incelenmesinde;
Kayıp-kaçak bedelinin 4628 sayılı EPDK ve bu kanunla ilgili diğer mevzuatlarla alınma gerekçesini açıklayan tam bir yasal karşılığı olmadığını, enerji hatlarının işletilmesi, bakımı ve kaçağın önlenmesinin dağıtım şirketinin sorumluluğunda olduğunu ve yasal yollar ile dağıtım şirketlerinin dava veya icra yoluyla kaçak elektrik bedellerinin bir kısmını da tahsil ettiği ve dağıtım şirketlerinin bu maliyetlerin karşılığını bu şekilde mükerrer elde ettiğini, Yargıtay içtihatlarınca da dağıtım şirketlerinin kayıp ve kaçağı önlemekle yükümlü olduğunu, kayıp-kaçak bedeli adı altında bir bedelin kullanıcılardan alınmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu ile davacının davalıdan 2011 dönemi faturası dosyasında görülemediğinden bu dönem faturası hariç olmak üzere tabloda gösterilmiş dönemler için KDV dahil 62.545,14 TL olarak hesaplandığını, hesaplanan kayıp-kaçak bedeline ödeme tarihlerinden itibaren değişen oranlarda avans faizinin uygulanması istenilmişse de davalının dava tarihi itibari ile temerrüte düştüğünün kabul edilerek (T.B.K m.117) ancak dava tarihinden itibaren avans faizi istenebileceğini belirtmişlerdir.
Bilirkişi Elektrik Mühendisi …’nun 07/01/2019 tarihli vermiş oldukları kök raporun incelenmesinde;
Kayıp-kaçak bedelinin 4628 sayılı EPDK ve bu kanunla ilgili diğer mevzuatlarla alınma gerekçesini açıklayan tam bir yasal karşılığı olmadığını, enerji hatlarının işletilmesi, bakımı ve kaçağın önlenmesinin dağıtım şirketinin sorumluluğunda olduğunu ve yasal yollar ile dağıtım şirketlerinin dava veya icra yoluyla kaçak elektrik bedellerinin bir kısmını da tahsil ettiği ve dağıtım şirketlerinin bu maliyetlerin karşılığını bu şekilde mükerrer elde ettiğini, Yargıtay içtihatlarınca da dağıtım şirketlerinin kayıp ve kaçağı önlemekle yükümlü olduğunu, kayıp-kaçak bedeli adı altında bir bedelin kullanıcılardan alınmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu ve davacının talebinin ise yerleşik Yargıtay Kararlarına göre yerinde olduğu, gibi Yargıtay …HD’nin 08/06/2017 tarih, 2016/22838 E. 20107/9417 K.sayılı ilamı ile “…kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurum düzenleyeci işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunu” hükmünün getirildiğini ve “Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakande satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlandığını, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK’nun kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edildiğinin” kararı verildiğini ve dava konusu tesisata ilişkin faturalara göre 62.545,14 TL’nin ibraz edildiğini ve 6719 sayılı kanunun düzenlenmesi doğrultusunda değerlendirildiğinde; davalı taraflarca düzenlenen faturalar için EPDK’nın onayladığı tarifelere ve düzenleyici işlemlere göre 62.300,68 TL olarak hesaplandığını raporlarında belirtmişlerdir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE
Dava, kesilmiş olan elektrik faturalarındaki kayıp kaçak, perakende satış hizmeti, sayaç okuma, iletim ve dağıtım ile TRT payı adları altında tahsil edilmiş bedellerin KDV’lerinin iadesi isteminden ibarettir.
Mahkememizin 26/04/2016 tarih ve 2015/82 Esas-2016/266 Karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne karar verildiği, verilen karar davalı tarafından temyiz edildiği, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 19/06/2017 Tarih, 2016/19587 Esas- 2017/10447 Karar sayılı ilamı ile;
“Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, uyuşmazlığın temyiz yolu ile Dairemize geldiği aşamada 17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren geçmişe de etkili 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK.nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişikliklerinin, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalar da) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17., geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının yerel mahkemece tartışılıp değerlendirildikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekmektedir.” gerekçesi ile bozularak gelmiş ve dosya yukarıdaki esasa kaydedilerek bozma ilamına uyulmuş ve yargılamaya devam olunmuştur.
Tüm dosya kapsamı ve bozma ilamı hep birlikte değerlendirilmesi neticesinde;
Yargılama sırasında 17/06/2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren geçmişe de etkili 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Kanunun 17.maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve dava konusu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK’nın Kanundaki yetkileri genişletilerek bu bedeller maliyet kapsamına dahil edilmiştir.
6719 sayılı Kanunun 26.maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19 “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere ilişkin koşullara göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması ve tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması gibi hallerde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır. Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri birlikte değerlendirildiğinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan ve halen derdest olan davalar, açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte konusuz kalmıştır. Buna göre dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yeni yasa nedeni ile konusuz kalan dava hakkında, karar verilmesine yer olmadığı yönünde hüküm kurulması gerekmektedir. (Yargıtay 3.HD nin 25.09.2018 tarih ve 2018/5745 E.,2018/9024 K. sayılı ilamı)
Davanın açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas-2014/679 K. sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi kararları gereği içtihat durumuna göre davacının dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur. ( Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 14.06.2017 gün ve 2016/20808 Esas, 2017/10060 Karar sayılı ve yine aynı Daire’nin 07.06.2017 gün ve 2016/20106 Esas, 2017/9319 Karar sayılı ilamları). Bu durumda; dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline (Yargıtay 3.HD nin 25.09.2018 tarih ve 2018/5745 E.,2018/9024 K. sayılı ilamı) karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi iş yoğunluğu nedeniyle gerekçeli kararda açıklanacağı üzere;
1-Dava konusuz kaldığından ESASI HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine gereğince alınması gereken 44,40 TL harcın, peşin alınan 778,85 TL harçtan ve 289,26 TL ıslah harcından mahsubu ile fazla alınan 1.023,71 TL harcın kararın kesinleşmesine müteakip ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Davalı tarafça bakiye karar harcı olan 3.204,35 TL hazineye ödenmiş ise, kararın kesinleşmesi ve talep halinde davalıya iadesine,
4-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 27,70 TL başvurma harcı + 44,40 peşin harç + 1.500,00 TL bilirkişi ücreti + 133,00 TL tebligat-müzekkere giderleri olmak üzere toplam 1.705,10 TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekili ile İhbar olunan vekiline yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize ya da en yakın Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile gidilebilecek TEMYİZ yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır
¸Bu evrak 5070 sayılı Yasa gereğince elektronik olarak imzalanmıştır.