Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/997 E. 2021/429 K. 02.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/997 Esas
KARAR NO:2021/429

DAVA :Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:07/10/2016
KARAR TARİHİ:02/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili mahkememize verdiği 07/10/2016 havale tarihli dilekçesinde özetle; Davalı …’ün müvekkili firmada 13.06.2011 ile 29.01.2016 tarihleri arasında … ilinde … Bölümü’nde araştırmacı personel olarak çalıştığını, müvekkili davacı şirket ile olan sözleşmesini 18.01.2016 tarihinde davalının kendi el yazısı ile vermiş olduğu istifaname başlıklı yazısı ile istifa etmek sureti ile sona erdirerek müvekkilini yine aynı tarihli …. Noterliği’nin … yevmiye no ile hazırlanan ibraname başlıklı yazısı ile de ibra ettiğini, müvekkili şirketin ilaç yapımı için gerekli olan laboratuar, araştırma geliştirme, analiz ve tetkikleri yapan şirket olduğunu, davalının müvekkil şirkette regülasyon (ruhsatlandırma) araştırmacısı olarak çalıştığı 4.5-5 yıllık çalıştığı süre zarfında müvekkili şirketin hangi maddeler üzerinde araştırmalar yaptığını, müvekkili şirketin gelecek yıllara ilişkin planlarını, yapılan araştırmalarda hangi yöntemlerin kullanıldığını ve yakın zamanda piyasaya sürülecek ilaçlara ilişkin son derece önemli ve ticari sır niteliğini haiz bilgilere vakıf olduğunu, müvekkili şirketin davalı ile iş sözleşmesinin imzalanmasını takiben zarara uğramamasının önüne geçebilmek için belirsiz süreli iş sözleşmesinin imzalandığı 13.06.2011 tarihi ile aynı tarihte Rekabet Yasağı Sözleşmesi ve ayrıca Gizlilik Taahhütnamesi imzalandığını, Farmakoloji personeli görevi ile işveren ile aynı sektörde faaliyet gösteren İstanbul ilinde bulunan bir şirket veya işyerinde çalışmamayı kabul, beyan ve taahhüt ettiğini, ihlali halinde müvekkili işverene en son aylık brüt maaşının 5 katı tutarında cezai şart ödemeyi kabul ve beyan ettiğini, davalının müvekkilin yürüttüğü ticari faaliyetinin aynı şekilde işlediği … …. A.Ş. isimli ilaç şirketinde aynı görevi yapmak üzere işe başladığının tespit edildiğini, bunun taraflar arasında imzalanan Rekabet Yasağı Sözleşmesine aykırılık oluşturduğunu, Türk Borçlar Kanununun 444 ve 447. Maddeleri arasında rekabet yasağının ve rekabet yasağına aykırı davranışların sonuçlarının düzenlendiğini, davalının müvekkili nezdindeki işinden özgür iradesi ile istifa etmek sureti ile ayrılmasından hemen sonra henüz 2 sene dahi sona ermeden … ilaç şirketinde çalışmaya başlamasının müvekkilini zarara uğrattığını, bu nedenle davalıya ….Noterliği kanalı ile 27.06.2016 tarihli … yevmiye nolu bir ihtarname gönderildiğini, davalının vakıf olduğu bilgilerin müvekkili şirketin rakibi olabilecek bir başka şirketle aynı vazife ile çalışmasının müvekkili şirketin ticari menfaatlerini büyük bir tehdit altında bırakmaya yeterli olduğunu, bilgilere vakıf davalının rakip firmada çalışmasının müvekkili şirketin kendi emeği ve araştırmaları sonucunda edindiği avantajın harcı alem olmasına sebep olduğunu ve müvekkile zarar verdiğini, açıklanan nedenlerle davanın kabulü ile şimdilik 100 TL. Cezai şart alacağının yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ile harç ve giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 01/06/2021 tarihli dilekçesi ile; dava değerini 100 TL.den 20.000 TL.ye yükseltmiş ve ıslah harcını yatırmıştır.
CEVAP : Davalı vekili mahkememize verdiği 08/12/2016 havale tarihli dilekçesinde özetle; Müvekkili …’ün 13.06.2011 ile 29.01.2016 tarihleri arasında davacı firmada çalıştığını, dava dilekçesinde görev tarifinin “Araştırmacı Personel” olarak ifade edilmiş ise de müvekkilinin yaptığı işin davacı şirketin üretim/dağıtım işini üstlendiği ilaçların ruhsat işlemlerini ilgili bakanlık nezdinde takibini gerçekleştirmek ile sınırlı olduğunu, müvekkilin yaptığı iş itibari ile laboratuar, araştırma/geliştirme, analiz/tetkik süreçleri ile doğrudan ve uygulamalı olarak alakası bulunmadığını, davacı tarafın iddia ettiğinin aksine bakanlık nezdinde ruhsat takibi yapan bir çalışanın davacı şirketin gelecek yıllara ilişkin planlarını, yapılan araştırmalarda hangi yöntemlerin kullanıldığını ve piyasaya sürülecek ilaçlara ilişkin önemli sır niteliğine haiz bilgilere vakıf olduğunu kabul etmenin akla, mantığa ve hayatın doğal akışına aykırı olduğunu, müvekkilinin huzurdaki davada 13.06.2011 tarihinde imzaladığı rekabet yasağı sözleşmesine uymamakla itham edilmekle kendisinden tazminat talebinde bulunulduğunu, müvekkilinin davacı şirkette işçi olarak işe alınmış olup, anılan sözleşmenin iş sözleşmesi ile aynı günde imzalattırıldığını, bu sözleşmenin işe giriş aşamasında olan müvekkilin özgür iradesi ile imzalandığının kabulünün mümkün olmadığını, Türkiye gibi işsizliğin yoğun şekilde yaşandığı ülkede, iş bulmuş bir gencin önüne konan her sözleşmeyi imzalamak zorunda olduğu ve işveren şirketlerinin bu durumu sonuna kadar sömürdüğünün herkes tarafından bilinen ve Yüksek Yargıtay’ın içtihatlarında vurguladığı bir durum olduğunu, ailesine destek olmak için madden ve manen İstanbul’da yaşamak zorunda olan kişinin sözleşmedeki bu hukuk ve insanlık dışı koşul dolayısı ile başka bir şehirde ailesinden ayrılarak çalışmaya zorlanmasının hukuken kabulü mümkün olmadığı gibi vicdana da sığmayacağını, davacı tarafın davacı şirketin zararını ispatlayacak defter, belge ve faturaları göstermediğini, davacı şirketin kanunun özüne amir içtihada aykırı şekilde sadece ve sadece taraflar arasındaki kelepçeleme sözleşmesinden hareketle hiç gerçekleşmemiş bir haksız fiilin ceza-i şartının tazminini talep ettiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde zarardan değil “tehdit altında bırakma” gibi iftira boyutunda bir iddiadan destek almaya çalıştığını, bu ifade dahi tek başına ortada bir zarar olmadığını, aksine bu yönde hiçbir somut veya soyut olay olmamasına rağmen davacı tarafın hislerini haksız fiil olarak sunmaya çabaladığını gösterdiğini, Yargıtay’ın amir içtihatları çerçevesinde hem sözleşmenin kelepçeleme sözleşmesi niteliği taşıması hem de kanunun ve Yüksek Mahkemenin aradığı temel unsur olan zararın gerçekleşmesi hususunun vuku bulmaması sebepleri ile huzurdaki davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava davacı tarafından davalı aleyhine açılan Rekabet Yasağı Sözleşmesine aykırılıkdan kaynaklanan alacak davasıdır.
TANIK … 21/09/2018 tarihli duruşmada davacı tanığı beyanında; “Biz … ile 15 ay kadar davacı şirkette beraber regülasyon araştırması olarak beraber çalıştık, kendi isteğiyle ayrılmıştır, sonrasında … ilaç firmasında Ruhsatlandırma uzmanı olarak çalışmıştır, önceki görevi ile bu şirkette yaptığı görev hemen hemen aynı niteliktedir, regülasyan araştırması Arge ve Konrel birimlerinden bilgilerin toplanılması ve Bakanılığa gönderilmesi için çalışır, şirketin ticari bilgilerine sahip olacak bir birim değildir, şirketi görev yönünden zarara uğratabilecek bir bilgi yok dediler. ” şeklinde ifade vermiştir.

TANIK … 21/09/2018 tarihli duruşmada davacı tanığı beyanında; “… ile davacı şirkette ruhsatlandırma pozisyonunda beraraber çalıştık, ben 2015 Aralıkta ayrıldım, kendisi 2016 yılının Şubat ayında ayrıldı diye biliyorum, ben davalının işten ayrılışı konusunda kendisinden duyduğum kadarıyla bilgiye sahibim, ancak herkesin işten ayrılma şekli Noter huzurunda belge imzalatılmak suretiyle oluyordu, kendisinin bu şekilde oldu diye biliyorum, sonrasında … ilaç şirketinde çalışmaya başladığını, ne zaman çalışmaya başladığını bilmiyorum, oradaki görev tanımıda ruhsatlandırma olarak biliyorum. Ruhsatlandıma personeli sonraki projede herhangi bir bilgiye sahip olmaz dedi.
Davalı vekilinin beyanı üzerine tanıktan soruldu; Bize istifa belgesine ilişkin Noterde ayrıca tüm alacaklarımıza karşı aldığımıza dair bir belge imzalatıldı, davalının davacı şirketteki pozisyonu ticari sırra ilişkin bilgiye sahip olacak birim değildi,” şeklinde ifade vermiştir.

TANIK … 21/09/2018 tarihli duruşmada davacı tanığı beyanında; “Davalı, davacı firmada benimle aynı dönem çalışmıştır, kendisi benden önce işe girmiş, benden önce ayrılmıştır, ikimiz de ruhsatlandırma departmanındaydık, kendisi işten ayrılmak istediğini bildirdi ve ayrıldı diye biliyorum, detaylara dair bilgiye sahip değilim, sonrasında yine aynı departmanda … İlaç firmasında çalışmaya başlamıştır, ne zaman başladığına görgüya dayalı bir bilgim yoktur, kısa bir sürede başladığını biliyorum, davalı vekilinin beyanı üzerine tanıktan soruldu; Asıl detaylara hakim olan Arge departmanıdır, şirketle ilgili ticari sırlara bilgiye sahip değildir.” şeklinde ifade vermiştir.

TANIK …-….ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin … Talimat sayılı dosyasından alınan 21/02/2019 tarihli davacı tanığı beyanında; “Ben davacı şirkette regülasyon ve araştırma ve uygulama bölümünde müdür olarak görev yapmaktayım, davalı da davacı şirketde 2011-2016 yılları arasında bana bağlı olarak çalışmaktaydı. Kendisi regülasyon ve araştırma bölümünde araştırmacı olarak görev yapmaktaydı. Regülasyon bölümünde firmanın geliştirdiği ilaçların dökümanları toplayıp Bakanlığa ruhsat başvurusunu yapıyoruz ve onay sürecini de takip ediyoruz bölüm olarak. Yurt içi ve yurt dışında da aynı işlemleri yapıyoruz. Departman olarak gizlilik arz eden belgeler bizim departmanızda toplanmaktadır. Ürün gelişimine ilişkin tüm dökümanlar bizim departmanımızda toplanmaktadır, başka bir firma bu belgeleri ele geçirirse aynı şekilde ürün geliştirebilir ve üretebilir. Yine ticari olarak hangi ürünlerin pazara çıkacağını bizim departmanımız bilir ve buna göre çalışmalar yaparız dedi. Beyanı okundu,tanığa beyanında ısrar edip etmediği soruldu, cevaben eski beyanımı tekrar ederim.” şeklinde ifade vermiştir.

TANIK …- ….ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’nin … Talimat sayılı dosyasında alınan 12/06/2019 tarihli Davalı tanığı beyanında; “Davalı … ile davacı şirkette beraber çalışırdık, … ruhsatlandırma uzmanı, ben ise ruhsat destek biriminde çalışırdım, aynı departmandaydık, … ın …üzerine bir çalışması yoktu, sadece Bakanlığa gönderielcek ruhsat dosyalarını hazırlıyordu, bu sözleşme işe girerken hepimize imzalattırıldı, istememize rağmen bize sureti verilmedi, prosedür olduğunu söylediler, bizim bildiğimiz bilgiler zaten Bakanlığın sayfasında mevcut olan bilgilerdir, herhangi bir ticari sır niteliği yoktur, benim bildiklerim bundan ibarettir, tanıklık ücreti talebim yoktur. Benim bilgim ve görgüm bundan ibarettir.” şeklinde ifade vermiştir.
TANIK … 06/11/2019 tarihli duruşmada davalı tanığı beyanında; “2008 yılından itibaren davacı şirkette çalışmaya başladım, davalı … 2011 yılında çalışmaya başladı birlikte 2016 yılına kadar çalıştık. … 2016 yılında işten ayrıldı bende 2016 yılında işten ayrıldım. Şu anda her ikimizde … ilaç firmasında çalışıyoruz. Her ikimizde davacı firmada iken ruhsatlandırma departmanında çalışıyorduk. Biz bu departmanda sır niteliğinde bilgilere ulaşmıyorduk. Elimize gelen bilgileri belli bir formatta sağlık bakanlığına iletiyorduk bu nedenle davalının rekabet yasağı sözleşmesini ihlal etmesi mümkün değildir. Şu anki işyerimizde istanbuldadır. Şuan çalıştığımız firma ile davacı firma sektör itibariyle aynı işi yapar. Şuanki firmasında davalı kozmetik ve tıbbı cihaz alanında çalışıyor. Davacı firmada ise böyle bir alanda çalışmıyordu.” şeklinde ifade vermiştir.
Farmakoloji Uzmanı, SMMM, Sözleşme Hukuku Uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen 18/01/2021 tarihli bilirkişi raporuna göre;Davalının … firmasındaki bilgileri … İlaç firması ile paylaştığına dair hiç bir bilgi bulunmadığı, ilaç geliştirme, üretim ve ruhsatlandırma konusundaki süreçleri göz önüne alındığında davaya sebep olabilecek bir riskin … firması adına gözükmediğini ,… ilaç firmasının çalışmalarının gizliliği adına herhangi bir risk olmadığı kanısına varıldığını raporda bildirmişlerdir.
Dava hukuki niteliği itibariyle, hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra işçinin rekabet yasağını ihlal ettiği iddiasına dayalı olarak TBK’nın 446. Maddesi uyarınca ceza koşulu alacağının tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında 13/06/2011 tarihinde belirsiz süreli iş sözleşmesi yapılmış, davalının İstanbul sınırları içindeki değişik işyerleri veya işverenin göstereceği yerlerde … Departmanında çalışacak olduğu belirlenmiş ayrıca davalıya imzalatılan Gizlilik Taahhütnamesi ile davacı şirkete ait ticari sır ve gizli bilgilerin üçüncü şahıs konumunda olan kişi ve kurumlara ifşasının önlenmesi hususu davalı tarafından taahhüt edilmiştir. Taraflar arasında aynı tarihte rekabet yasağı sözleşmesi imzalanmış, personel bu sözleşme ile iş akdinin sona ermesinden itibaren 2 yıl süre ile İstanbul, …, …, … illerinde işverenin iş dalında kendi adına iş kurmamayı, iş yapmamayı, aynı sektörde faaliyet gösteren herhangi bir şirket veya işyerinde çalışmamayı beyan ve taahhüt etmiş, aksi halde en son aylık brüt ücretinin 5 katı tutarında cezai şartı ödemeyi kabul etmiştir. Dinlenen tanıklar beyanlarında davalının ticari sır şeklinde bilgilere sahip olmadığını, davacı şirketi riske atacak bilgilerin kendisine verilmediğini beyan etmişlerdir. Davalının davacıya ait işyerinde 13/06/2011 tarihinden 29/01/2016 tarihine kadar çalıştığı, 08/02/2016 tarihinde 2 yıllık süre dolmadan davacı ile aynı iş kolunda faaliyet gösteren davadışı … …Tic. A.Ş. Firmasında çalışmaya başladığı, davanın ise 07/10/2016 tarihinde açıldığı görülmüştür.
Davalı işçi, davacı işyerinden ayrıldıktan 10 gün kadar sonra benzer alanda faaliyet gösteren başka bir işyerinde ruhsatlandırma uzmanı olarak çalışmaya başlamıştır. İşçinin her iki şirkette de çalıştığı pozisyonlar ticari sırlara vakıf olabileceği pozisyonlar olmayıp, dinlenen tanık beyanları ve alınan bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere davacı firmadaki bilgileri yeni işyeri olan … ilaç firması ile paylaştığına ve davacı firmanın bu konuda risk altında olduğuna dair bir bilgi ve bulguya dosya kapsamında rastlanmadığı, davalının aynı işkonulda olan bir firmada çalışmasının davacı firmanın ticari sır ve gizliliği adına herhangi bir risk oluşturmadığı anlaşılmıştır.
Yargıtay …. Hukuk Dairesinin emsal nitelikteki 18.09.2019 tarih ve 2018/… Esas -2019/… Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; TBK’nın 444/2. maddesi “Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.” hükmü haiz olup, anılan madde hükmü uyarınca rekabet yasağının işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması halinde geçerli olacaktır. Bu durumda TBK’nın 444/2. maddesi uyarınca değerlendirildiğinde taraflar arasındaki rekabet yasağı sözleşmesinin; davalı işçiye müşteri çevresi, üretim sırları veya işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanı sağlamadığından, davalının sadece ruhsatlandırma dosyası hazırlamakla görevli bulunduğu anlaşıldığından ve bu bilgilerin kullanılması davacı işverenin önemli bir zararına sebebiyet vermeyeceği anlaşıldığından geçersiz olduğu kanaatine varılmıştır. Tüm dosya kapsamında davalının TBK’nın 444. maddesinde düzenlenen ve işverene zarar verebilecek her hangi bir eyleminin bulunmadığı, davacının ürünleri, müşteri çevresi, ürün tedarikçilerine ilişkin bilgilerin kullanıldığının somut olarak kanıtlanmadığı, davalının, davacıya önemli bir zarar verme tehlikesinin bulunduğunun kanıtlanmadığı anlaşılmaktadır.
Diğer yandan, işçi ve işveren, rekabet yasağı anlaşmasına bir ceza koşulu koyabilir. Ancak, bu ceza koşulunun geçerliliği TBK’nın 420/1. maddesine bağlıdır. Yani, burada getirilecek bir ceza koşulunun sadece işçi aleyhine bir ceza koşulu olmaması, bunun karşılığında işverenin de bir edim üstlenmiş olması gerekir. Kanun’da bu yorumun aksinin kabulünü gerektirecek hiç bir hüküm yoktur. TBK’nın 393 ilâ 447. maddelerinin tamamı hizmet sözleşmelerini düzenleyen maddelerdir. Sözleşmedeki bir hükmün, sözleşme sona erdikten sonra hüküm ifade edecek olması, o hükmün sözleşmenin bir maddesi olmadığı, başka bir sözleşme olduğu anlamına gelmez.
Taraflar arasındaki rekabet yasağı içeren sözleşme 446. maddedeki yasal sınırlar içinde geçerli bir anlaşma olsa bile, buna bağlanan tek taraflı ceza koşulu hükümsüz olur. Buradaki hükümsüzlük, TBK’nın 27/2. maddesi anlamında kısmî hükümsüzlüktür. Yani, hizmet sözleşmesi ve rekabet yasağı anlaşması geçerli olacak, sadece tek taraflı ceza koşulu içeren sözleşme maddeleri hükümsüz olacaktır. Bu durumda, işveren, rekabet yasağını ihlal eden işçiden ceza koşulunu isteyemeyecektir. Açıklanan bu yasa maddeleri gereğince taraflar arasındaki rekabet yasağı sözleşmesinin cezai şarta ilişkin 1/3 maddesinde yazılan cezai şart koşulu geçersizdir.
Tüm dosya kapsamı, dinlenen tanık beyanları, usule uygun, karar vermeye elverişli ve denetime açık bilirkişi raporu dikkate alındığında; taraflar arasındaki rekabet yasağı sözleşmesinin cezai şart hükmü geçersiz olduğu anlaşıldığından davacının davasının reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Davacı tarafça yatırılan peşin harç alınması gereken 59,30-TL. karar harcının alınarak fazla alınan alınan 309,75 TL. harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-)Davacı tarafça yargılama sırasında yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-)Davalı taraf kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince taktir olanan vekalet ücreti asıl alacağı geçemeyeceğinden 4.080,00 TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine ,
5-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,
6-)Taraflarca yatırılan gider avansının karar tebliğ işlemleri tamamlandıktan ve karar kesinleştikten sonra kullanılmayan kısmının yatıran ilgili tarafa resen iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/06/2021

Katip …
e-imza*

Hakim …
e-imza*