Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/850 E. 2019/1532 K. 04.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/850 Esas
KARAR NO : 2019/1532

DAVA : Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/08/2016
KARAR TARİHİ : 04/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili mahkememize verdiği 16/08/2016 havale tarihli dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 2011 yılından itibaren EPDK lisansı ile serbest tüketicilere, elektrik tedarik hizmeti ve aktif elektrik enerjisi satışı ile doğalgaz satışı yaptığını, enerji piyasasında faaliyetlerin 01.09.2015 tarihine kadar kamu kurumu olan …tarafından yürütülürken bu tarihten itibaren 14.03.2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi olan 12 Mart 2015 tarihinde davalı …Ş. (…)’e devredildiğini, davalının; 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu gereği özel hukuk tüzel kişiliğini haiz olduğunu, yasal şartları sağlayarak davalı ile “Gün Öncesi Piyasa Katılım Sözleşmesi” ve “Gün İçi Piyasa Katılım Sözleşmesini” imzaladıklarını ve gün içi piyasasına katılım hakkını elde ettiğini, taraflar arasında imzalanan son sözleşmede İstanbul Mahkeme ve İcra Dairelerinin yetkilendirildiğini, bu nedenle davanın Mahkememizde ikame edildiğini, müvekkilinin; elektrik satışına ilişkin tüm işlemleri, 01.09.2015 tarihinden itibaren … tarafından kurulan sistem (Piyasa Yönetim Sistemi) üzerinden gerçekleştirildiğini, davalı ile arasındaki sözleşme ve ilgili mevzuattan kaynaklanan tüm yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiğini, davalı şirket çalışanlarından, …isimli şahısın, 14.10.2015 ve 16.10.2015 tarihlerinde, taraflar arasındaki sözleşmeye ve ilgili mevzuata aykırı şekilde, müvekkili ile ikili anlaşmaları olan, yani müvekkilinin müşterileri olan başta aşağıdaki firmalar ve daha birçoğunu …A.Ş., … A.Ş., … A.Ş.,…A.Ş., …A.Ş.’yi telefonla arayarak kendilerine, Piyasa Mali Uzlaştırma Merkezi (PMUM) ekranlarında ikili anlaşma girişlerini yapmamalarını, tüketimlerini ayarlamaları konusunda uyarıda bulunulduğu, müvekkilinin dengesizlik teminatlarını karşılamadığından ikili anlaşmalarının tamamının iptal edileceği bilgisini verdiğini, davacının piyasa Katılım Anlaşması, Elektrik Piyasası Dengeleme Ve Uzlaştırma Yönetmeliği ve Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre temerrüdü sabit olmadan, ikili anlaşma içerisinde olduğu firmalara sözlü bildirimlerde bulunulmasının açıkça yasal düzenlemelerin kasten ihlali niteliğinde olduğunu, 14-15 ve 16 Ekim 2015 tarihleri itibariyle, müvekkilinin çalıştığı firmaların bu şekilde aranarak, müvekkilinin sistemden çıkarılacağının bildirilerek, Elektrik Piyasası Mevzuatı, sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırı biçimde bilgiler verilerek müvekkil şirket itibarsızlaştırılmaya çalışıldığını, … çalışanı tarafından telefonda verilen sözlü bilgilerin aksine belirtilen tarihlerde müvekkilinin sistemden çıkarılmadığını, saat 16:00-16:30 arasında da sistem tarafından onaylandığını, davalı … tarafından sergilenen bu tutum ve fiilin müvekkilinin maddi ve manevi olarak büyük zararlara uğramasına neden olduğunu ve piyasada ciddi bir kaos ortamı oluşturduğunu, davalı tarafından, haksız ve hukuka aykırı bir şekilde, hakkaniyete ve piyasa kurallarına aykırı şekilde müvekkilinden; alelacele 2.510.573,14 TL fark teminatı yatırmasınının istendiğini, davalı tarafından bakiye teminatı yatırması için şifahi talepte bulunulduğunu, 15.10.2015 tarihine kadar tamamlanmasının istendiğini, müvekkilinin sözlü talepleri üzerine müvekkiline 19.10.2015 mesai saati sonuna kadar ek süre verildiğini, fakat hiçbir sebep ve mesnet gösterilmeden 17.10.2015 (Hafta sonu) 20 Ekim beklenilmeden teminat eksikliğinden bahisle sistemden (Piyasa Yönetim Sistemi) keyfi olarak çıkarıldığını, açıklanan sebeplerle, müvekkilinin; ticari faaliyet içerisinde bulunduğu müşterileri, teminat mektupları ile bankalara başvurulduğunu, davalı tarafından; müvekkilinin müşterilerinin, 3 gün boyunca sürekli arandığını, taciz edildiğini, bu nedenle müvekkilinin bankalardaki kredi alacaklarını çekemediğini, gerek maddi ve gerekse manevi zararlara uğradığını/uğramaya devam ettiğini,hali hazırda müvekkilinin çalıştığı şirketlerin davalı taraf olan …’a bağlı kişilerce usule aykırı olarak arandığını, müvekkilinin geçmişe dönük sistemden onaylandığı 16.10.2015 tarihine ait satışlarının da iptal edileceğine dair söylemde bulunulduğu bilgisine ulaştıklarını, oysa ki; PMUM ekranları tarafından onaylanan bildirimlerin geçmişe dönük olarak silinmesinin mevzuata aykırı olduğunu, bu durumun “Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliğinin 124/5-ç-l maddesinde “…ileriye dönük yapılmış olan bildirimler ve eşleşmemiş gün içi piyasası teklifleri iptal edilerek ilgili taraflara bilgi verilir.” şeklinde belirtildiğini,davalı tarafından, PMUM’da ilgili günlere ilişkin satış bildirimi onaylanmasına rağmen, müvekkilinin ticari ilişki içerisinde olduğu şirketlere yanlış bilgi verildiğini, bunun neticesinde tüm müşterilerin fesih bildiriminde bulunarak sözleşmeleri feshettiklerini, davalının; müvekkilinin müşteri ve bankalar nezdinde yarattığı itibarsızlaştırma çalışmaları neticesinde, müvekkilinin ek teminatı vermesi imkansız hale getirildiğini ve 19.10.2015 tarihli, 1305 sayılı yazısı ile, kısaca ve özetle; “Teminat yükümlülüğünün yerine getirilmediği gerekçesi ile müvekkilinin; 17.10.2015 tarihinden geçerli olmak üzere, müvekkilinin satıcı olduğu sisteme kaydedilmiş olan ikili anlaşma bildirimlerinin silineceği, ileriye dönük satıcı olduğu ikili anlaşma bildirimi girişine izin verilmeyeceği, 01.10.2015 tarihi saat 00:00’dan itibaren müvekkilinin portföyünde yer alan serbest tüketici kayıtlarının silineceğinin” bildirildiğini, müvekkilinin davalı uhdesinde bulunan teminat mektuplarının paraya çevrilmesi sonucunda kredibilitesi kalmayan müvekkilinin “iflas ertelemeye” başvurmak zorunda kaldığını, yukarıda açıklanan ve diğer tüm nedenler ile müvekkilinin borçtu olmadığının tespitine ilişkin “Menfi Tespit Davası” açıldığını ve halen yargılamanın sürdüğünü, davalının tabi olduğu mevzuata ve sözleşmeye aykırı, hakim gücünü tek taraflı olarak müvekkili aleyhine kullanarak gerçekleştirdiği eylemleri nedeniyle müvekkilinin yoksun kalmış olduğu kar ve uğramış olduğu maddi ve manevi zararların Sayın Mahkemece müvekkilinin kayıtları incelenerek tespit edilebileceğini, huzurda ikame edilen iş bu davada açıklanan sebeplerle, davalının hiçbir yasal dayanağı bulunmamasına rağmen müvekkilini PMUM sisteminden çıkartmasının; müvekkilini büyük bir maddi ve manevi kayba uğrattığını, bu sebep ile büyük maddi ve manevi kayıp yaşayan müvekkilinin yaşamış olduğu maddi kaybın davalıdan tazmin edilmesi sebebiyle Sayın Mahkemenize başvurma zarureti doğduğunu beyanla, davanın kabulüne, davalının haksız ve hukuka aykırı eylemleri nedeniyle uğranılan büyük maddi ve manevi zararın tespitine ve oluşan kar kaybının davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, yargılama harç ve giderleri ile avukatlık ücretlerinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP : Davalı vekili mahkememize verdiği 14/11/2016 havale tarihli dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 18 Mart 2015 tarihi itibarıyla kuruluşunu tamamlamış ve 01 Eylül 2015 tarihi itibarıyla Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’ndan aldığı lisans kapsamında “Piyasa İşletim” görevini …’tan devralarak, “Piyasa İşletim” faaliyetine başladığını, müvekkilinin Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği (DUY) ve ilgili diğer mevzuat hükümleri doğrultusunda; “Gün öncesi planlama/gün öncesi piyasasının ve gün içi piyasasının işletimi, gerçekleşen alım satımlar ile sözleşmeye bağlanmış miktarlar arasındaki farkları esas alarak, piyasada faaliyet gösteren tüzel kişilerin borçlu ya da alacaklı oldukları tutarları hesaplamak suretiyle mali uzlaştırma sistemini çalıştırma, bir fatura dönemi içerisinde, katılımcıların teklif miktarları, dengesizliklerinin gelişimi gibi konulara ilişkin izleme faaliyeti ve diğer faaliyetleri” yürüttüğünü, müvekkilinin üretilen elektrik enerjisini alıp satmadığını, piyasa işletmecisinin …olduğu zamandaki gibi dengeleme ve uzlaştırma mekanizması uygulamalarında kâr ya da zarar etmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, DUY Yönetmeliği hükümleri doğrultusunda piyasa katılımcılarından alınan “piyasa işletim ücreti” karşılığı hizmet verdiğini, piyasa katılım sözleşmeleri ve DUY yönetmeliği uyarınca davacının piyasa faaliyetlerini sürdürebilmek için teminat yükümlülüğü bulunduğunu, dava konusu uyuşmazlık tarihinde yürürlükte olan Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliğimin (DUY);”Piyasa katılımcılarının sorumlulukları” başlıklı 121.maddesi 1 .fıkrası (e) bendinde: “e) Ödeme yükümlülüklerini teminat altına almak için Piyasa İşletmecisi tarafından belirlenen merkezi uzlaştırma bankasında, adlarına açılmış olan teminat hesaplarına, Piyasa İşletmecisi tarafından bildirilen miktardaki teminatın zamanında yatırılmasından sorumludur.” hükmünün yer aldığını, davacının teminat bulundurma yükümlülüğünü yerine getirmediğini, 12.10.2015 tarihinde davacının bulundurması gereken toplam teminatın hesaplandığını, 12.10.2015 tarihinde PYS yazılımı üzerinden (DUY 124/5.(c) md. uyarınca) ek teminat artırım çağrısını davacıya bildirdiğini, davacının; Yönetmeliğin amir hükümleri uyarınca hesaplanarak kendisinden talep edilen risk teminatını içeren toplam teminat eksikliğini, Yönetmeliğin 124.maddesinin 5.fıkrası (ç) bendine göre; “ç) Piyasa katılımcısının bu fıkranın (c) bendi gereğince belirlenen teminat değişim oranı dahilinde toplam teminat artırım yükümlülüğünü, teminat artırım çağrısının yapıldığı günü takip eden dördüncü günü 10.30’a kadar teminat mektupları, saat 11:00’a kadar ise teminat mektubu dışındaki diğer teminatları sunarak yerine getirmemesi durumunda ilgili piyasa katılımcısına aşağıdaki süreç uygulanır” hükmünde belirtilen sürede tamamlamadığını, davacının 16.10.2015 tarihi itibariyle; bulundurması gereken toplam teminatın 34.554.051,08 TL. bulundurduğu teminat tutarının ise 28.386.800,00 TL. olduğundan, 6.167.251,08 TL teminat eksiği bulunduğunu, 16.10.2015 tarihinde ilgili piyasa katılımcılarına bilgi verildiğini, 17.10.2015 tarihi itibari ile ileriye dönük olarak davacının satıcı durumda bulunduğu ikili anlaşma bildirimlerinin iptal edildiğini, portföyünde bulunan serbest tüketiciler 01.10.2015 tarihi itibari ile görevli tedarik satış şirketlerinin portföylerine aktarıldığını, davacının yükümlülüklerini açık ve net bir şekilde yerine getirmediğini, davacının … çalışanı tarafından dava dilekçesinde belirtilen şirketlerin arandığı, davacıyı karalayıp, ticari itibarını zedeleyici, yanıltıcı bilgiler verildiği iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, hiçbir kanıta dayanmadığını, bu kapsamda davacının ikili anlaşma içerisinde olduğu şirketlere Yönetmelik hükmü uyarınca bu şirketlere ve diğer ilgili taraflara ekteki yazıyı gönderdiğini, dava dilekçesindeki adı geçen şirketlere bu kapsamda bilgi verildiğini, bildirimlerin DUY uyarınca yapılan işlemler hakkında yapıldığını, dava dilekçesinde iddia edilen şekilde telefonla arayarak davacı hakkında karalayıcı vb. bilgi verilmediğini, telkinde bulunulmadığını, davacının delil olarak sunduğu e-posta yazışmalarında dahi “bizi telefonla aramadılar sadece mail geldi” denilerek telefonla arama olmadığı belirttiğini, gönderildiği iddia edilen 16.10.2015 tarihli e-posta metninde davacıyı karalayıcı, mali durumunu kötüleyen hiçbir ibare bulunmadığını, verilen bilginin DUY 124.maddesi uyarınca yapılması gerekli bildirim olduğunu, davacının 14-15 Ekim’ de …’ın müşterilerini telefonla aradığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, asılsız ve kanıtsız davacının bu iddiasının reddi gerektiğini, davacının, müvekkilinin Yönetmelik gereği yukarıdaki prosedürü işletmesi sebebiyle; müşterilerinin teminat mektuplarını bankaya başvurarak bozdurduğunu, bankalardaki kredi alacaklarını çekemediklerini, müşterilerinin kendileriyle yaptıkları sözleşmeleri feshettiklerini, bundan ötürü zarara uğradığını, iddia etse de dava dilekçesi ve eklerinde bunu kanıtlayan hiçbir bilgi ve belge bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının müşterilerinin …’ı arayarak karalayıcı bilgi verdiğini, bu nedenle sözleşmelerinin feshedildiğini, teminat mektuplarının bu nedenle bozdurulduğunu, uğradığını iddia ettiği zararının bundan dolayı olduğunu ispat etmesi gerektiğini, dava dosyasında buna dair en ufak bir kanıt olmadığından davanın reddi gerektiğini, iddiaları kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacının gerek katılım anlaşması gerek DUY’daki yükümlülüklerini yerine getirmemesi sebebiyle, piyasa işletmecisi müvekkil tarafından uygulanan haklı işlemler nedeniyle, müşterilerini kaybetmesinden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, bu durumdan davacının kendi kusuruyla sorumlu olduğunu, davacının kendisine ek süre verildiği ve bu ek süreye uyulmadığı hususundaki iddia ve beyanlarının davadaki talebiyle bir ilgisinin bulunmadığını, bu iddianın gerçek dışı olduğunu, davacının teminatını tamamlaması için gereken sürenin yönetmeliğin 124.maddesinin 5.fıkrası (ç) bendinde düzenlendiğini, bu sürenin dışında piyasa işletmecisinin ek bir süre vermesinin mümkün olmadığını, davacının dava dilekçesinde … uhdesinde bulunan teminat mektuplarının paraya çevrilmiş olmasından bahsetse de bu hususun da huzurdaki dava ile bir ilgisi bulunmadığını, davacının bahsedilen teminat yükümlülüğünü ihlal etmenin yanında fatura borçlarını ödemeyerek yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkilinin Yönetmeliğin 132/C maddesine göre düzenlendiği 19.10.2015 tarihli 36.937.895,27 TL bedelli faturanın davacıya 19.10.2015 tarihinde PYS sistemi üzerinden yayınlanarak tebliğ edildiğini, davacının fatura borcunu Yönetmeliğin 132/E maddesi uyarınca fatura tebliğ tarihini takip eden 6 iş günü içerisinde ödemediğini temerrüde düştüğünü, teminat mektuplarının bozulmasından sonra kalan bakiye borç için müvekkili tarafından DUY 132/E hükmünün 5.maddesi (g) bendine göre, yasal takibe geçtiğini, görüleceği üzere yine davacının teminat mektuplarının bozulması işlemi, keyfi veya hâkim durumu kötüye kullanarak değil yönetmeliğin amir hükümleri uyarınca piyasa işletmecisi müvekkilince yerine getirildiğini, davacının iflas erteleme süreci içerisinde olduğunu ve müvekkili dahil piyasada birçok kişiye borcu bulunduğunu, davacının mali problemlerini sayın mahkemeden gizleyerek; müvekkili …’ın yönetmelik hükmünü uygulaması sebebiyle, teminat mektuplarının bozdurulduğunu, sözleşmelerinin feshedildiğini iddia ettiğini, davacının; İstanbul …Asliye Ticaret … E. sayılı dosya üzerinden iflas erteleme talebinde bulunduğunu, davacının piyasa işlemleri nedeniyle piyasa işletmecisi olarak müvekkiline 30.000.000,00 TL civarında borcu olduğunu, müvekkilinin bu borcun tahsili talebiyle davacı aleyhine yasal yollara başvurduğunu, müvekkilinin davaya feri müdahil olduğunu, bu davada davacı … A.Ş.’den alacağını alamayan onlarca kişi bulunduğunu, sayın mahkemenin yapacağı değerlendirmede davacının bu iflas sürecindeki durumunun da dikkate alması gerektiğini düşündüklerini, haksız ve hukuka aykırı iddialarla açılan davanın reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine açılan taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinden kaynaklanan zararlara yönelik maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mali Müşavir ve Elektrik Mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen 18/01/2019 tarihli bilirkişi heyet raporuna göre; davacının 2015-2016 yıllarına ilişkin tutmakla yükümlü olduğu ticari defterlerinin TTK hükümlerine uygun tutulmadıkları anlaşılmakla, (envanter defterleri ibraz edilmemesi) yasal ticari defterlerinin birbirini teyit ettiğini söylemenin mümkün olmadığı görülmekle, delil kabiliyetlerinin mahkemenin takdirinde olduğu, davacı şirketin 2011-2012-2013-2014 ve 2015 yılına ait maliyeye beyan ettiği kurumlar vergisi beyannamelerinde bulunan karşılaştırılmalı gelir tablosunda veriler ışığında; 2011 yılında dönem net zararının, (-) 30.722,80 TL, 2012 yılında dönem net karının (+) 34,612,57 TL, 2013 yılında dönem net karının (+) 1.358.216,03 TL olduğu, 2014 yılında dönem net karının, (+)2.256.531,42 TL olduğu, 2015 yılında ise dönem net zarının (-) 21.980.572,97 TL olduğu, davacı şirketin 2011-2015 yıllarında ve 5 yıllık süreçte ortalama 3.672.387,15 TL zarar elde ettiği, Davacının v-öz kaynaklar bölümündeki kaydi sermaye tutarların 2011 yılında (+) 417.534,45 TL, 2012 yılında (+)2.003.889,75 TL, 2013 yılında (+) 6.479.139,75 TL, 2014 yılında (+) 8.803.171,17 TL olarak gerçekleştiği, bu nedenle 2011-2012-2013-2014 yıllarında borca batık durumda olmadığı, 2015 yılında (-) 13.177.401,80 TL olarak ve 2015 yılında borca batık durumda olduğu, davacı şirketin muhasebesi tarafından maille gönderilen 31.12.2016 tarihli mizandaki veriler ışığında; 2016 yılında ise dönem net karının (+) 5.035.884,07 TL olduğunun görüldüğü, davacının davalı ile imzaladığı sözleşme ve çalışma alanına yönelik düzenlemeleri içeren Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği’ne (DUY) göre, davalı Piyasa İşletmecisi tarafından davacının takip edilen teminat hesabının açık verdiği ve bu anlamda davacının edimlerini yerine getirmediği/ getiremediği, davalı idare tarafından Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliğinin ilgili maddelerine uygun şekilde prosedür işlemlerinin yerine getirildiğinin mütalaa edildiğini raporlarında belirtmişlerdir.
Mali Müşavir ve Elektrik Mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen 01/10/2019 tarihli bilirkişi heyet EK raporuna göre; Davalı idare tarafından elektrik piyasa dengeleme ve uzlaştırma yönetmeliğinin ilgili maddelerine uygun şekilde prosedür işlemlerinin yerine getirildiğini, kök rapordaki görüşlerini koruduklarını raporlarında bildirmişlerdir.
Mahkememizce yargılama sırasında toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında Gün Öncesi Piyasa Katılım Sözleşmesi ve Gün İçi Piyasa Katılım Sözleşmelerinin imzalandığı, Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliğinin (DUY);”Piyasa katılımcılarının sorumlulukları” başlıklı 121.maddesi 1.fıkrası (e) bendinde: “e) Ödeme yükümlülüklerini teminat altına almak için Piyasa İşletmecisi tarafından belirlenen merkezi uzlaştırma bankasında, adlarına açılmış olan teminat hesaplarına, Piyasa İşletmecisi tarafından bildirilen miktardaki teminatın zamanında yatırılmasından sorumludur.” hükmü gereği davacıya teminatını tamamlaması için çağrıda bulunulduğu, davacının teminat hesabının açık verdiği, bu anlamda davacının edimlerini yerine getirmediği, bunun üzerine davalı idare tarafından Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliğinin ilgili maddelerine uygun şekilde prosedür işletildiği ve davacının Piyasa Mali Uzlaştırma Merkezi (PMUM) sisteminden çıkarıldığı, davalının işlemlerinin yasaya ve yönetmeliğe uygun olması karşısında davacının sistemden çıkarılması nedeniyle davalıdan tazminat talep edemeyeceği, bilirkişi kök ve ek raporunun ayrıntılı, açıklayıcı, denetime açık ve karar vermeye elverişli olduğu anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek miktar itibariyle kesin olmak üzere aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın reddine,
2-) Davacı tarafça yatırılan peşin harçtan alınması gereken 44,40-TL karar harcının mahsubu ile bakiye 13.00-TL karar harcının davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
3-) Davacı tarafça yargılama sırasında yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-) Davalı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca vekalet ücreti asıl alacağı geçemeyeceğinden hesaplanan 1.000.00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-) Taraflarca yatırılan gider avansının karar tebliğ işlemleri tamamlandıktan ve karar kesinleştikten sonra kullanılmayan kısmının yatıran ilgili tarafa resen iadesine,
Davalı vekilinin yüzüne karşı; davacı tarafın yokluğunda KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imza*

Hakim …
e-imza*

* Bu evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.