Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/426 E. 2019/360 K. 12.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/426 Esas
KARAR NO : 2019/360
DAVA : Satıcının Açtığı Menfi Tespit
DAVA TARİHİ: 20/04/2016
KARAR TARİHİ: 12/03/2019
Mahkememizde görülmekte olan Satıcının Açtığı Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; 30/04/2008 tarihinde hususi araç alımı ihtiyacı için davalıdan 15.000,00-TL ödünç aldığını, aynı tarih ve … nolu sözleşme ile 36X714=25.704,00-TL geri ödeme aylık vadeler halinde ödünç veren ile alan alarak imza altına alındığını, borca karşılık taşınmazının üzerine ipotek tesis ettiklerini, sözleşmede yer alan 36 taksitli borçlarının tamamını fazlaya ait kısımlarıyla birlikte halihazırda ödemiş bulunduğunu, ilk yaptığı hesaplamada 46 kalem ödeme toplamının 30.397,00-TL olduğunu, ödeme dekont ve makbuzlarının incelendiğinde geciken dönemlerde faiz farklarının tahsil edildiği ve tarafınca ödendiğinin anlaşılacağını, 13/08/2008 tarih ve …Noterliği … yevmiye sayılı davalı tarafından gönderilen ihtarnamede talep edilen borçlarının da faizleriyle birlikte tarafınca ödediğini, davalı tüm alacaklarını fazlaya ait kısımlarıyla birlikte tahsil ettiği halde sürekli yeni hesaplan çıkararak suni borç tahakkuk ettiğini ve sınırsız alacak talebinde bulunduğunu, iyi niyetli davranmayarak verdiği ipoteği kaldırmadığını, borcunun dışında tahsilat yapabilmek için haksız tazyik uyguladığını, Şişli … İcra Müdürlüğünün … dosya ile sözleşmeye dayalı takipte bulunduğunu, buna karşı tarafınca icranın geri bıkarılmasın yönünde Şişli… İcra Mahkemesine itirazının olduğunu, Mahkemece teminata bağlı icranın geri bırakılması yönünden … Esas sayılı 30/05/2011 tarikli karar verildiğini, arz edilen nedenlerle borcun kaldırılmasını, yargılama giderleri masrafların alınmasına karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davalı müvekkili 90 sayılı KHK’ye göre kurulmuş Hazine Müsteşarlığına bağlı ikrazatçılık faaliyet izin belgesi ile ikrazatçılık işi ile iştigal etmekte olduğunu, davalı müvekkili bu anlaamada ikrazat kurumu olduğunu, Türk Ticaret Kanunu 4. Maddesi ikraz verme işlerini mutlak ticari faaliyetlerden saydığını, davacının taraflar arasında akdedilen … nolu ve 30/04/2008 tarihli ödünç sözleşmesini tüketici kredisi sözleşmesi olarak nitelemesi tamemeni yanlış olduğunu, taraflar arasına akdedilen sözleşme sözleşmede de açıkça yazılı olduğu ödünç sözleşmesi olduğunu, taraflar arasındaki ilişki TTK 4/1 6. Maddesi anlamında bir ikraz işlemi olduğunu, mutlak ticari bir iştir ve taraflar arasındaki işbu ilişkiye 4077 sayılı TKHK hükümlerinin uygulanabilmek imkanı mevcut olmadığını, davaya bakma görevi Asliye Ticaret Mahkelerine ait olduğunu, görevsizlik itirazlarımızın kabulü ile dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini,davacı tarafın aynı yöne matuf ve aynı talepleri içeren davası İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesi … Esas sayılı dosyasıyla görülmekte olduğunu, bu nedenle davanın derdestlik yönünden reddi gerektiğini, taraflar arasında imzalanan ipotek akit tablosi gereği 30/05/2008’den 30/01/2010 tarihine kadar taraflarına ödeme tablosunda belirli vade günlerinde ödenmesi gereken taksit tutarlarının hiçbir zaman vadesinde ödenmediğini, davacının devamlı surette temerrüde düştüğünü, 2010 yılındaki ödemeleri de 2008/2009 yılındaki borçlu hakkında işletilen cari hesap tablosuna göre yapılan bu ödemeler gecikmiş asıl alacak, faiz ve gecikme faizi ve diğer masraflara mahsup edildiğini, davacı bu kez 30/12/2010 tarihli aylık 714,00-TL ödemesini 02/05/2011 tarihinde gecikmeli ve eksik olarak 666,25-TL ödediğini, tam taksidini geciktirmiş ve eksik ödediğini, ödenmeyen taksit sayısı fazla olduğundan ve mütemerrit hale geldiğinden takip başlatıldığını, takibe konu asıl alacak 3.011,63-TL , ekte sunulan geri ödeme tablosunda 30/11/2010 tarihli kalan ana para 3.199,50-TL olduğunu, 02/05/2011 tarihinde ödenen 666,25-TL’nin 376,38-TL’si temerrüde, 102,00-TL’si işlemiş faize, 187,87-TL’si de geri ödeme tablosunda yazılı olan 30/12/2010 tarihli ana paraya sayılarak 3.199,50-TL – 187,87-TL = 3.011,63-TL olduğunu, 02/05/2011 tarihli 666,25-TL ödeme, 30/12/2010 tarihli borca mahsup edildiğini, bir başka deyişle borçlu hakkında işletilen cari hesap tablosuna göre yapılan ödemeler gecikmiş aslı alacak, faiz ve gecikme faizine mahsup edildiğini, müvekkil iki taksidin ödenmemesi üzerine davacı-borçluyu icraya verebilecekken 3 taksit vadesi kadar zaman daha beklediğini, borçlu tarafından ilk ay eksik ve devamı 3 ayda ödemede bulunulmaması üzerine de sözleşme ve ipotek akit tablosu gereği mütemerrit davacı-borçlu hakkında Şişli … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile yasal takibe geçildiğini, davacı bugüne kadar toplam 25.789,40-TL ödediğini, takip sonrası da bir tutar ödememiş olduğunu, bu nedenle davacı-borçlunun dilekçesinde ödediğini iddia ettiği 30.397,00-TL tutarın hatalı ve somut gerçeği yansıtmadığını, yukarıda açıklanan nedenlerle, görevsizlik itirazlarının kabulü ile dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesini, davanın derdestlik nedeni ile reddini, haksız ve hukuka aykırı ve hukuki mesnedi olmayan davasının tümü ile reddini, miktarı geri ödeme tablosu, müşteri bilgi listesi ve icra hesap tablosu ile belli borç miktarına ve takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz eden davacı tarafın takip konusu alacağın %40’ından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
İstanbul…Tüketici Mahkemesi’nin, … E.-… K. ve 15.12.2011 tarihli kararı ile verilen görevsizlik kararına istinaden, esasa kaydı yapılarak, İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/05/2013 tarih … E.-… K. sayılı ilamı ile ” Dosya bütün kapsamıyla incelendiğinde;
Dava, İİK 72 madde anlamında ikame olunan bir Menfi Tespit davasıdır.
Akdi ilişki tarafların kabulündedir.
Yanlar arasındaki uyuşmazlık davacı yanın sözleşme hükümleri icabına göre faiz uygulaması yapıp yapmadığı, ödünç işlemi nedeniyle davalı ödünç alanın ne miktar borçlu bulunduğu, ödemeyle borcun yerine getirilip getirilmediği noktalarına odaklanmaktadır. Bu yönde yapılan inceleme sonucunda: belirli hesap devreleri itibariyle faizin anaparaya eklenerek elde edilecek toplam meblağa tekrar faiz tahakkuk ettirilmesi işlemine “mürekkep faiz” denir.
Bu tarif gerek BK’nun 308/b.3 ve gerekse TTK’nun 8/f.2 de yer almış bulunmaktadır.
Her iki hükümden de anlaşıldığı üzere her hesap devresi sonunda elde edilen ve ana para ve faizden oluşan toplam, yeni hesap devresinde tekrar faiz yürütülmek suretiyle ana parayı oluşturur.
TTK’nun 8.maddesinin 2.fıkrası, “mürekkep faiz”i hüküm altına almış bulunmaktadır.
Faizin, belirli devreler sonunda ana paraya eklenerek müteakip devrede, anapara ve faizden ibaret yeni meblağa faiz yürütülmesi halinde, mürekkep faiz denir.
Uzun vade ile ödünç para alıması halinde, faize faiz yürütmenin (mürekkep faiz), bilhassa borçlu taraf bakımından en büyük bir külfet teşkil edeceği, izahtan varestedir.
Bu sebeple, mürekkep faiz muhtelif memleketlerde ya men edilmiş veya bazı kayıt ve şartlara tabi tutulmuştur.
TTK’nun 8/2 fıkrası hükmü, ancak, iki halde mürekkep faiz yürütülmesinin mümkün olacağını kabul etmiştir:
a.TTK’nun 87 ve müteakip maddelerinde hüküm altına alınmış bulunan cari hesaplarda, mürekkep faiz yürütülmesi mümkündür.
b.Borçlu bakımından ” ticari iş” niteliğini haiz olan karz akitlerinde… faize faiz yürütülmesi caizdir..” *…* Yukarıda anılan ilkeler somut olayımıza uygulandığında: yanlar arasında geçerli bir sözleşme bağıtlandığının anlaşılmasına, sözleşme içeriğinde davalının verdiği borç para için mürekkep faiz yürütülebileceği hususunun yazılı olmasına ve sözleşmenin tarafların kabulünde bulunmasına binaen Mülga TTK’nun 8/b.3 hükmüne göre, davalı ödünç verenin 3 aydan aşağı olmamak üzere faizin ana paraya eklenmesi suretiyle davacı borcuna faize faiz (mürekkep faiz) yürütülmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı hususu tespit olunmuştur.
Taraflar arasındaki akdi ilişkinin özelliğine göre “mürekkep” (birleşik) faiz kavramı irdelenmelidir. (mürekkep faiz) yürütülmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı hususu tespit olunmuştur.
Vaki tespitten sonra usulüne uygun mürekkef (birleşik) faiz uygulaması yapılıp yapılmadığı irdelenmelidir.
Bu yönde yapılan inceleme sonucunda da, uzman bilirkişi raporu içeriğine göre davalı ödünç verenin sözleşmeyle belirlenmiş olan faiz oranından daha yüksek bir orana tekabül eden faiz oranını uyguladığı, bu cümleden olmak üzere açılımı bilirkişi raporu “hesap tarzı Ek-1 de” yapılan gerekçeye göre; 15.000,00 TL ödünce ilişkin geri ödemenin 36 taksitten oluşabilmesi ve her bir ödemenin 714,00 TL olabilmesi için uygulanan faiz oranının %1,98 değil, %3,1050 olması gerektiği, bu durumunda sözleşme hükümlerine aykırı düştüğü hususu tespit olunmuştur.
Vaki tespitten sonra sözleşme hükümlerine göre uygulanması gereken faiz oranı üzerinden hesaplama yapılıp, sonucuna göre ödünç alan davacının ödünç verene 289,84 TL borçlu kalması gerekeceği belirlenmiştir.
Akdi ilişki sürecinde ödünç alanın bazı devrelerde alacaklı duruma girdiği, bir alacak faizi hesaplanması yapılması gerekeceği, gel gelelim; bakiye borç miktarının çok fazla bir ekonomik değer ifade etmediği, ayrıca usul ekonomisi de gözetilerek davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir…Dosya bütün kapsamıyla incelendiğinde;
Dava, İİK 72 madde anlamında ikame olunan bir Menfi Tespit davasıdır.
Akdi ilişki tarafların kabulündedir.
Yanlar arasındaki uyuşmazlık davacı yanın sözleşme hükümleri icabına göre faiz uygulaması yapıp yapmadığı, ödünç işlemi nedeniyle davalı ödünç alanın ne miktar borçlu bulunduğu, ödemeyle borcun yerine getirilip getirilmediği noktalarına odaklanmaktadır. Bu yönde yapılan inceleme sonucunda: belirli hesap devreleri itibariyle faizin anaparaya eklenerek elde edilecek toplam meblağa tekrar faiz tahakkuk ettirilmesi işlemine “mürekkep faiz” denir.
Bu tarif gerek BK’nun 308/b.3 ve gerekse TTK’nun 8/f.2 de yer almış bulunmaktadır.
Her iki hükümden de anlaşıldığı üzere her hesap devresi sonunda elde edilen ve ana para ve faizden oluşan toplam, yeni hesap devresinde tekrar faiz yürütülmek suretiyle ana parayı oluşturur.
TTK’nun 8.maddesinin 2.fıkrası, “mürekkep faiz”i hüküm altına almış bulunmaktadır.
Faizin, belirli devreler sonunda ana paraya eklenerek müteakip devrede, anapara ve faizden ibaret yeni meblağa faiz yürütülmesi halinde, mürekkep faiz denir.
Uzun vade ile ödünç para alıması halinde, faize faiz yürütmenin (mürekkep faiz), bilhassa borçlu taraf bakımından en büyük bir külfet teşkil edeceği, izahtan varestedir.
Bu sebeple, mürekkep faiz muhtelif memleketlerde ya men edilmiş veya bazı kayıt ve şartlara tabi tutulmuştur.
TTK’nun 8/2 fıkrası hükmü, ancak, iki halde mürekkep faiz yürütülmesinin mümkün olacağını kabul etmiştir:
a.TTK’nun 87 ve müteakip maddelerinde hüküm altına alınmış bulunan cari hesaplarda, mürekkep faiz yürütülmesi mümkündür.
b.Borçlu bakımından ” ticari iş” niteliğini haiz olan karz akitlerinde… faize faiz yürütülmesi caizdir..” *…* Yukarıda anılan ilkeler somut olayımıza uygulandığında: yanlar arasında geçerli bir sözleşme bağıtlandığının anlaşılmasına, sözleşme içeriğinde davalının verdiği borç para için mürekkep faiz yürütülebileceği hususunun yazılı olmasına ve sözleşmenin tarafların kabulünde bulunmasına binaen Mülga TTK’nun 8/b.3 hükmüne göre, davalı ödünç verenin 3 aydan aşağı olmamak üzere faizin ana paraya eklenmesi suretiyle davacı borcuna faize faiz (mürekkep faiz) yürütülmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı hususu tespit olunmuştur.
Taraflar arasındaki akdi ilişkinin özelliğine göre “mürekkep” (birleşik) faiz kavramı irdelenmelidir. (mürekkep faiz) yürütülmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı hususu tespit olunmuştur.
Vaki tespitten sonra usulüne uygun mürekkef (birleşik) faiz uygulaması yapılıp yapılmadığı irdelenmelidir.
Bu yönde yapılan inceleme sonucunda da, uzman bilirkişi raporu içeriğine göre davalı ödünç verenin sözleşmeyle belirlenmiş olan faiz oranından daha yüksek bir orana tekabül eden faiz oranını uyguladığı, bu cümleden olmak üzere açılımı bilirkişi raporu “hesap tarzı Ek-1 de” yapılan gerekçeye göre; 15.000,00 TL ödünce ilişkin geri ödemenin 36 taksitten oluşabilmesi ve her bir ödemenin 714,00 TL olabilmesi için uygulanan faiz oranının %1,98 değil, %3,1050 olması gerektiği, bu durumunda sözleşme hükümlerine aykırı düştüğü hususu tespit olunmuştur.
Vaki tespitten sonra sözleşme hükümlerine göre uygulanması gereken faiz oranı üzerinden hesaplama yapılıp, sonucuna göre ödünç alan davacının ödünç verene 289,84 TL borçlu kalması gerekeceği belirlenmiştir.
Akdi ilişki sürecinde ödünç alanın bazı devrelerde alacaklı duruma girdiği, bir alacak faizi hesaplanması yapılması gerekeceği, gel gelelim; bakiye borç miktarının çok fazla bir ekonomik değer ifade etmediği, ayrıca usul ekonomisi de gözetilerek davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir….” kararı verildiği;
Kararın davalı vekili tarafından temyiz edildiği, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 25/02/2015 tarih 2015/465 Es , 2015/2497 K. Sayılı ilamında; “….Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, mahkemece davacının davalıya 289,94 TL borçlu olduğu kabul edilmesine rağmen, davacının talebi olmadığı halde, davacının bazı dönemlerde davalıdan alacaklı hale gelmesi nedeniyle alacak faizi hesaplaması gerekeceği ve davacının borçlu olduğu miktarın ekonomik değer ifade etmediği nazara alınarak yerinde olmayan yazılı gerekçelerle davanın tümden kabulüne karar verilmesi doğru olmamış kararın bu nedenle davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA…” yönünde içtihadında bulunduğu; bozma sonrası, dosya mahkemelerin birleşmesi nedeniyle mahkememize gelerek… Es sayıya kaydı yapılarak yargılamaya devam olunduğu anlaşıldı.
Dava, İİK 72/2.maddesinde düzenlenmiş olan ve icra takibinden sonra açılmış bulunan menfi tespit davasıdır.
Dava dosyasına celbedilen İstanbul … İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde, davalı …-… tarafından, davacı aleyhine “… Müdürlüğü’nün, 30.04.2008 tarih, … yevmiye numaralı,2.dereceden, 15.000-TL. bedelli karz ipotek belgesi ve 30.04.2008 tarih, 000374 numaralı ödünç sözleşmesi”ne dayalı, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip başlatıldığı, görülmüştür.
Davacı vekilinin, 20.04.2016 tarihli dilekçe ile, “…mahkeme dosyası ile müvekkilinin 289.94-TL. borçlu olduğunun tespit edildiğini, bu borcun İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına ödendiğini ve borsun kapatıldığını, huzurdaki davanın konusuz kaldığının….” beyan edildiği görüldü.
Davacı vekilinin, UYAP aracılığıyla gönderdiği, 09.06.2017 tarihli dilekçesi ile “…SMMM Ahmet Kaya tarafından ibraz edilen bilirkişi raporunun netice kısmında, davalı …-…289,84-TL. tutarındaki asıl alacak miktarı üzerinden 30.04.2011 tarihinden itibaren 04.11.2016 dava tarihine kadar %180 faiz oranından ……talep edebilecektir….” şeklinde mütalaa edildiği ve söz konusu bilirkişi raporu esas alınarak yargılamanın bu doğrultuda neticelenmesinin beyan ettiği görüldü.
Davacı vekilinin, UYAP aracılığıyla gönderdiği 21.06.2017 tarihli dilekçesi ile ”…..30.04.2011 tarihi itibariyle davacının borç miktarının 289,84-TL. olmakla beraber, 04.11.2016 dava tarihi itibariyle yıllık %180 faiz oranından faiz hesaplanması…” gerektiğinin kabul edildiğinin beyan edildiği anlaşıldı.
Dosyaya yapılan beyanlar çerçevesinde, taraflar arasındaki borç miktarının, 289,84-TL. olduğu konusunda bir uyuşmazlık olmadığı, uyuşmazlığın, temerrüt faiz oranı ve temerrüt faizinin başlangıç tarihi konusunda toplandığı anlaşılmıştır.
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda, tüm deliller toplandıktan sonra, bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi SMMM Bağımsız Denetçi … tarafından hazırlanan 28/03/2017 tarihli bilirkişi raporunda, ” ….Davalı … – … 289.84 TL tutarındaki asıl alacak miktarı üzerinden 30.04.2011 tarihinden 04.11.2016 dava tarihine kadar %180 faiz oranından ve tahakkuk eden faiz mahkeme masrafları ile icra masrafları olarak ceman 7.627,51 talep edebilecektir…” sonuç ve kanaatine ulaşıldığını mütalaa ettiği anlaşıldı.
Davacı vekili tarafından bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi sunulmuş, davacı vekilinin itirazlarını değerlendirir rapor alınmasına karar verilmiş ve bilirkişi Banka Emekli Müdürü … tarafından hazırlanan, 10/09/2018 tarihli raporda sonuç olarak: “… Yıllık %71.28 temerrüt faiz oranı üzerinden yapılan hesaplamada, 04.11.2016 dava tarihi itibariyle davalı şirketin, davacıdan 289.84 TL asıl alacak, 1.149.49 TL işlemiş akdi ve temerrüt faizinden davacı ödemeleri 902.40 TL tenzil edildiğinde davalının 536,93 TL alacağı kaldığı, hesaplandığı; Yıllık %180 temerrüt faiz oranı üzerinden yapılan hesaplamada; 04.11.2016 dava tarihi itibariyle davalı şirketin, davacıdan 289.84 TL asıl alacak, 2.897,492 TL işlemiş akdi ve temerrüt faizinden davacı ödemeleri 902.40 TL tenzil edildiğinde davalının 2.284 93 TL alacağı kaldığı, hesaplandığı, Davalının hesaplamalarımızı aşan talebinin yerinde olmadığı, Borç tamamen tahsil edilinceye kadar Asıl alacak 289.84 TL üzerinden hesaplanacak sayın mahkemenin kabul edeceği % 71.28 veya %180.00 temerrüt faizi ve icra harç ve masrafları ile birlikte talep edilebileceği…” sonuç ve kanaatine varıldığı mütalaa edildiği anlaşıldı.
Taraflar arasında imzalanan 30.04.2008 tarih,…numaralı Ödünç Sözleşmesi’nin Temerrüt Faizi başlıklı, 7. Maddesi, “Ödünç alan iş bu sözleşmeden doğan borçlarını ödeme planında belirtilen taksit ödeme tarihinde ödemediği takdirde bu sözleşmede yazılı akdi faiz oranına, %156,21 puan ilave edilmek suretiyle oluşacak faiz oranı üzerinden %180 oranında temerrüt faizi ve onun gider vergisini ödemeyi gayrikabili rücu beyan, kabul ve tahhüt eder. Yıllık temerrüt faizi %180….” olduğunun kabul edildiği anlaşılmıştır.
…Müdürlüğü’nün, 30.04.2008 tarih, … yevmiye numaralı, ipotek belgesinin Alacağın Muaccel Hale Gelmesi/Temerrüt Faizi/Ödünç Alanın ve/veya İpotek Verenin Temerrüde Düşmesi ve Bunun Hukuki Sonuçları/Yasal Takip Yapılması, başlıklı 8. Maddesi “…..bu sözleşmede yazılı akdi faiz oranına (+%156,21) puan ilave edilmek suretiyle oluşacak faiz oranı üzerinden yıllık (%180) temerrüt faizi ve eklentileri uygulanacağı borçlu … tarafından kabul edilmiştir. Yıllık temerrüt faizi (%180) ..” olduğu imza altına alındığı görülmüştür. Takip dayanağı ipotek akit tablosu, Ödünç Sözleşmesi’nden kaynaklanan alacağa ilişkin kayıtsız şartsız para borcu ikrarını ihtiva ettiği ve İstanbul…İcra Müdürlüğünün … E. (Eski Dosya No:Şişli … İcra Müdürlüğünün … E.) sayılı dosyasından icra emri gönderildiği görülmüştür.
Taraflar arasındaki ödünç verme sözleşmeleri davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın TTK’nın 4-1-6. Maddeleri gereği ticari iş niteliğindedir. Bu durumda aynı Yasa’nın 8/1. maddesine göre ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenecektir ve aynı yasanın 8/3.maddesine göre de ödünç para işleri … hakkındaki hükümler mahfuzdur, hükmüne haizdir. Taraflar, ödünç sözleşmesi ve ipotek senedinde, temerrüt faiz oranının %180 olduğunu serbestçe belirlemişler ve imza altına almışlardır. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 10.02.2016 tarih, 2015/2807 E.- 2016/2054 K., Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 04/02/2016 tarih, 2015/5534 E.- 2016/1560 K. Sayılı ilamları)
Davalı, icra takibinde alacak miktarını 3.011,63-TL. asıl alacak ve 1.599,64-TL. (31-12-2010-18.05.2011 tarihleri arasında %180 işlemiş temerrüt faizi) olmak üzere toplam, 4.611,27-TL. olarak talep etmiştir. 06.12.2012 tarihli bilirkişi raporu, Yargıtay bozma ilamı ve davacı vekilinin 09.06.2017 ve 21.06.2017 tarihli dilekçeleri ile kabul ettiği üzere, 30.04.2011 tarihi itibariyle, davacının davalıya 289,84-TL. borcu olduğu ancak davalı tarafca, davacıya bir muacceliyet ihtarnamesi gönderilmediği ve temerrüde düşürülmediği anlaşılmıştır. Davacının temerrüde düşürüldüğü belgelendirilemediğinden, 289,84-TL. borcun temerrüdünün 18.05.2011 takip tarihi tarihi itibariyle başlayacağı ve takip tarihinden itibaren taraflar arasında imzalanan 30.04.2008 tarih,000374 numaralı Ödünç Sözleşmesi ve 30.04.2008 tarih, 6141 yevmiye numaralı İpotek Sözleşmesi gereği %180 temerrüt faizi uygulanacağı kabul edilmiştir.
12.03.2019 tarihli duruşmada, 28.2.2018 tarih ve 7101 S.K./61. Maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK. m. 4/2 ile ticari davalarda da miktar veya değeri yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda 6100 sayılı TTK.nun 316. v.d. maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulünün uygulanacağı öngörüldüğünden ve usul hükümlerinin derhal uygulanması ilkesi gereği 12.03.2019 tarihine kadar yazılı yargılama usulü ile yargılaması yürütülen davamız yargılamasının, basit yargılama usulüne göre yürütülmesine karar verilmiştir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; İcra dosyası, taraflar arasında imzalanan ödünç sözleşmesi, ipotek sözleşmesi,davalının ticari defter ve belgeleri, dayanılan diğer deliller bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. (Eski İcra No:Şişli …İcra Müdürlüğünün … E.) sayılı dosyasından yapmış olduğu ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip dosyasından, davacının, borçlu olmadığı iddiasıyla mahkememizde menfi tespit davası açtığı, Yargıtay bozma ilamı, davacı ve davalı beyanları, yaptırılan bilirkişi incelemesi, yargıtay kararları sonucunda, davacının davasının kısmen kabulü ile, dava konusu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından, takip tarihi itibariyle, 2.721,79-TL. asıl alacak ve 1.599,64-TL. işlemiş faiz bakımından borçlu olmadığına mahkememizce kanaat getirilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE;
1-Davacının İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takip dosyasına konu alacak bakımından, takip tarihi itibariyle 2.721.79-TL asıl alacak ve 1.599,64-TL işlemiş faiz bakımından borçlu olmadığının tespitine,
2-Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-492 sayılı yasa gereğince alınması gereken 185,92-TL harçtan peşin alınan 44,45-TL harcın mahsubu ile geriye kalan 141,47-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı taraf lehine …Ü.T gereğince taktir olunan 2.721,79-TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Davalı taraf kendini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan …Ü.T gereğince taktir olunan 289,84-TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 44,45 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 1.000 TL bilirkişi ücreti + 178 TL teblgat-müzekkere masrafları olmak üzere toplam 1.178,00 TL yargılama giderlerinin kabul ve ret oranına göre %90,37 oranında davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geriye kalanın kendi üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan 500 TL bilirkişi ücreti + 230 TL teblgat-müzekkere masrafları olmak üzere toplam 730 TL yargılama giderlerinin kabul ve ret oranına göre % 9,62 oranında davacıdan alınarak davalıya verilmesine, geriye kalanın kendi üzerinde bırakılmasına,
9-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğnide ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin , davacı asilin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize verilecek veya başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile temyiz için Yargıtay’a başvurma yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır
¸Bu evrak 5070 sayılı Yasa gereğince elektronik olarak imzalanmıştır.