Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/417 E. 2018/581 K. 18.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/417 Esas
KARAR NO : 2018/581
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/04/2016
KARAR TARİHİ : 18/07/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle,Müvekkil şirket davalı şirketin 01/01/2012 tarihinden itibaren … numaralı elektrik aboneliği olduğunu, müvekkil şirketin ikametinin bulunduğu adresinde kullandığı elektrik tüketim miktarına göre fatura tahakkuk ettiğini, bu faturalarda hizmet bedeli karşılığı olmayan kayıp-kaçak perakende satış hizmeti ve sayaç okuma bedelli, iletim sistemi kullanım bedeli ile dağıtım bedeli adı altında haksız bedeller davalı şirket tarafından tahsil edildiğini, müvekkil şirketten haksız olarak tahsil edilen kayıp-kaçak bedeli, perakende satış hizmet ve sayaç okuma bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli ile dağıtım bedellerinin hesaplanması hususunda uzman bilirkişilerden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğini, bu sebeplerle müvekkil şirketten haksız olarak tahsil edildiği aşikar olan kayıp-kaçak bedeli, perakende satış hizmet ve sayaç okuma bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli ile dağıtım bedellerinin davalı şirketten tahsili için fazlaya ilişkin dava ve talep haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL nin davalı şirketten tahsiline karar verilmesini isteme zaruretinin hasıl olduğunu, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla, müvekkil şirketten haksız surette alınan kayıp kaçak bedeli, perakende satış hizmeti ve sayaç okuma bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli ile dağıtım bedelleri için şimdilik 10.000,00 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesi ile mahkeme masraf ve ücreti vekaletin davalı şirkete hamiline karar verilmesini talep ile dava açtığı görüldü.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında yapılmış olan sözleşmenin 14.maddesi gereğince ihtilaf halinde İstanbul (Merkez) Mahkemelerinin yetkili olacağının kararlaştırıldığını, HMK. 17.maddesi gereğince davanın İstanbul (Merkez) Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini belirterek yetki itirazında bulunduğunu, davacının kısmi dava açtığını ancak HMK. 109/2 madde hükmü gereğince talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamayacağını, dava konusu edilen bedellerin düzenlenen faturalarda belli olduğunu, dağıtım firmasının …olduğunu, müvekkili şirketin EPDK’nun kendisine vermiş olduğu toptan satış lisansı ile serbest tüketicilere çeşitli kaynaklardan, daha uygun fiyatla enerji tedariki sağlama görevini yapan aracı kurum olduğunu, müvekkili şirketin, son tüketiciden tahsil ettiği fatura bedelinden, iletim bedeli, kayıp enerji bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve dağıtım bedelini dağıtım firması olan …’ne ödediğini, enerji fonu payını Enerji Bakanlığına, belediye tüketim vergisini abonenin bulunduğu belediyeye, TRT payını da TRT kurumuna ödediğini, davacının talep ettiği bedellerin müvekkili şirket uhdesinde kalmadığını bu yönden husumet nedeniyle davanın reddini talep ettiklerini, davanın …’ne ihbarını, söz konusu bedellerin dayanağının sadece taraflar arasında yapılan sözleşmeler değil yasal düzenlemeler olduğunu, HGK.nun 11.10.2000 tarihli 2000/19 Esas, 2000/1249 Karar sayılı ilamında “tüketici sayılabilecek kişinin mal ya da hizmeti ticari faaliyeti dışında özel kullanım ya da tüketimi için talep etmesi gerektiği”nin belirtildiğini davacı şirketin enerjiyi “ticari faaliyeti” için satın aldığını ve almakta olduğunu, davacı şirketin 4077 sayılı yasaya göre “tüketici” sayılamayacağından söz konusu HGK kararına dayanarak kayıp-kaçak bedelini geri istemesinin mümkün olmadığını, davacının tüketici değil tacir olduğunu, davacının serbest iradesiyle imzaladığı sözleşme gereğince ödediği bedelleri geri isteyebilmesinin mümkün olmadığını savunarak yetki itirazlarının kabulü ile dosyanın yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini, yetki itirazının kabul edilmemesi halinde davanın hukuki yarar ve husumet nedeniyle usulden reddini, davanın …’ne ihbarını, davanın esastan reddini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas,… karar sayılı ilamında taraflar arasında bulunan sözleşmedeki yetki şartı gözetilerek yetkisizlik kararı verilmesi üzerine dosyanın mahkememize geldiği… esas numarasına kaydı yapılarak yargılamanın bu dosya üzerinden devam ettiği anlaşıldı.
Tüm deliller toplandıktan sonra bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş bilirkişi …’dan alınan 30/04/2018 tarihli raporda sonuç olarak”… dosyasına
ibraz edilen faturalar için tahakkuk ettirilen faturalar içeresinde yer alan bedeller toplam 204.842,40 TL halinde hesaplandığı, yapılan tespit ve açıklamalar neticesinde dava konusunun 6719 sayılı kanununun düzenlenmesi doğrultusunda değerlendirildiğinde, davalı taraflarca düzenlenen faturalar için EPDK’nın onayladığı tarifelere ve düzenleyici işlemlere göre 248.930,23 TL halinde hesaplandığı…” mütalaa edildiği anlaşıldı.
Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim bedelinin istirdatı istemine ilişkindir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve … Esas … K. Sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin kararları ile Anayasanın Vergi Ödevi başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir. Ancak yargılama sırasında 17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren geçmişe de etkili 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK.nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir. Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren ve somut uyuşmazlıklarda uygulama kabiliyeti olup somut norm denetimi yoluyla Anayasa mahkemesine de dava konusu yapılan yukarıda belirtilen 6719 sayılı kanunun 6446 sayılı kanunda değişiklikler yapan kamun hükümleri bakımından anayasa mahkemesince 6446 sayılı kanunun 17. Maddesine eklenen 10 numaralı fıkranın iptaline , diğer maddeler yönünden iptal başvurusunun reddine karar verilmiş olup anılan fıkranın iptal gerekçesinde ise EPDK tarafından gelir ve tarife kapsamında düzenlenen ve tüketicilerden tahsil edilen bedellerin iadesi talebiyle yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin söz konusu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygun olup olmadığının yanı sıra , uyuşmazlık ile ilgili diğer mevzuat ilkelerini de gözetmelerinin adil yargılama yapılmasının bir gereği olduğuna vurgu yapılarak , mahkemelerin yetkilerin kısıtlanamayacağına hükmedildiği , bu yönüyle Anayasa Mahkemesinin iptal hükmünün dava tarihinden sonra yürürlüğe giren kanun maddeleri bakımından somut uyuşmazlığa konu davalar yönünden , sonrada yürürlüğe giden 6719 sayılı kanuna göre verilen kararlar açısından yeni bir hukuki bir durum ortaya çıkarmadığı anlaşılmıştır.
Her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere ilişkin koşullara göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması ve tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması gibi hallerde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır. Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri birlikte değerlendirildiğinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan (ve halen derdest olan) davalar, (açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte) konusuz kalmıştır. Buna göre dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yeni yasa nedeni ile konusuz kalan dava hakkında, karar verilmesine yer olmadığı yönünde hüküm kurulması gerekmiştir.
Yine bu noktada bir diğer uyuşmazlık konusu ise, davalının, davanın açılmasına sebebiyet verip vermediği, bu bağlamda davacı yararına vekâlet ücretine hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331.maddesinin 1.fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda mahkemenin yargılamaya devam ederek dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit etmesi ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan tarafı yargılama gideri ile mahkûm etmesi gerekmektedir. Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkûm edilemeyeceği kuşkusuzdur. Bir kimseye diğer tarafın dava giderlerinin yükletilmesinin nedeni, o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermiş olmasıdır. İşte bu nedenledir ki, dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulması olanaklı değildir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 günlü ve 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında da aynı ilkeye yer verilmiştir.). Somut olayda, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur. (Aynı yönde; Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 14.06.2017 gün ve 2016/20808 Esas, 2017/10060 Karar sayılı ve yine aynı Daire’nin 07.06.2017 gün ve 2016/20106 Esas, 2017/9319 Karar sayılı ilamları). Bu durumda; dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar vermek
gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına,
2 – 492 sayılı yasa gereğince alınması gereken 35,90 TL harçtan, peşin alınan 170,78 TL harçtan mahsubu ile geriye kalan 134,88 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacı tarafa iadesine,
3 – Davacı taraf lehine av.asgr.ücret tarifesi gereğince takdir olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4 – Dava açılırken davacı tarafından yatırılan 134,88 TL nispi harç (170,78 TL peşin harçtan, 35.90 TL harcın mahsubundan sonra kalan ) + 27,70 TL başvurma harcı + 750,00 TL bilirkişi ücreti + 134,00 TL. Tebligat – müzekkere giderleri olmak üzere toplam 1.046,58 TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5 – Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından, davalılar lehine yargılama gideri takdiri konusunda bir karar oluşturulmasına yer olmadığına,
6 – HMK.nun 333.maddesi gereğince karar kesinleştiğinde kalan gider avanslarının yatıranlara iadesine,
Dair, taraflar vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek veya başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim … ¸
e-imzalıdır