Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/384 E. 2021/33 K. 19.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/1195 Esas
KARAR NO:2020/702

DAVA:Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:18/09/2014
KARAR TARİHİ:10/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; … … …’nin … Şubesi nezdinde, müvekkili … … numaralı … hesabındaki paraya bankaya el konulması nedeniyle ödenmediğini, müvekkiline … hesabının bankalar kanununa göre garanti kapsamında olduğunu ve bankaya bir şey olması durumunda bu paraların devlet tarafından ödeneceğinin beyan edilerek bu hesaplara para yatırılmasının temin edildiğini, davalı bankaya el konulmadan önce …’da mukim … Ltd. Şti. muhasebe kaydında görünen ancak gerçekte yurtdışına hiçbir surette çıkmayan ve … nezdinde fiilen bulunan paranın muhasebe kaydı olarak da … …’ye havalesi yapıldığını, bankaya el konulduktan sonra yapılan başvurulara rağmen müvekkilinin parasının ödenmediğini, …’nın davalılardan … ‘nin yönetiminde olduğundan, bu kurumdan hesaplarla ilgili tüm belgelerin talep edilmesi durumunda …’da mukim… Ltd. Şti’nin muhasebe kaydında görünmesine rağmen paranın yurt içinde olduğunu ve yurt içine havale edildiğinin görüleceğini, müvekkiline ait … numaralı hesabın vade sonuna bakıldığında vade sonunun 04.08.2003 tarihi olduğunun görüleceğini, davalı … 03.07.2003 tarihinde bankanın yönetiminin ve denetiminin kendi uhdesinde olmasına ve 10.09.2003 tarihinde başvuru yapılmasına rağmen, müvekkilinin … … Şube’ye havale olunan parasının ödenmediğini, dilekçeleri ekinde örneğini sundukları Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2010/15409 Esas-2011/11016 Karar sayılı 27.09.2011 tarihli kararında; “…hesap açmayı ve havale talimatı vermeyi banka şube çalışanlarının özendirdiğini davalı bankanın haksız eylemlerinden sorumlu olduğunu, asıl hesabın açıldığı kıyı bankasında yapılacak takibin sonuçsuz kalacağının ortaya çıktığı, kıyı bankasının davalı banka hesabına gönderilen paraların grup şirketle-rine usulsüz kredi olarak verildiği, banka yöneticilerinin haksız eylemlerinden dolayı mahkum olduklarını, davalıların davacıya karşı müteselsilen sorumlu olduklarına dair kararın onanmasına karar verildiği” belirtildiğini, söz konusu davanın başka bir banka nezdindeki hesapla ilgili olmakla beraber, bankaya el konulduğu için banka yöneticileri ve … aleyhine açılmış bir dava olup, bu davada müştereken müteselsilen sorumlu oldukları sonucuna ulaşılmış olup, kararın kesinleştiğini, diğer davalıların ise el konulan … …’nin yönetiminde yer alan kişiler oldukları, bankaya el konulmadan önce yaptıkları hukuka aykırı iş ve işlemler nedeniyle sorumlu olduklarını, bu kişilerin eylemlerinin suç teşkil ettiği için haricen öğrenildiği kadarı ile …. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas ve aynı Mahkemesinin … Esas sayılı dosyalarında yargılanmakta olduklarını, işbu dava dosyalarının celbi ile incelenmesi halinde, bankanın … olarak topladığı paraları fiilen yurt dışına göndermediğini, … Şubenin de kendisine bağlı şirketlerine kredi olarak kullandırdığını, bankaya ve bağlı şirketlere …’nin el koyup, bu şirketlerin gerek para ve gerekse malları üzerinde tasarruf yetkisine haiz olduğundan ve Bankalar Kanunu’na göre ödeme yapmak sorumluluğu bulunduğunu, dilekçeleri ekinde banka hesap cüzdanı ve …’ye ve BDDK’ye yapılan başvuruları sunduklarını, başvuruya rağmen ödeme yapılmaması nedeniyle işbu davanın açılması gerektiğini bildirmiş, fazlaya dair dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, yönetimi davalı …’ye devredilen … …. … numaralı hesabındaki paranın ödenmemesi nedeniyle şimdilik toplam 18.750,00-TL’nin 03.07.2003 tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davacının davasını konu edilen işlemin, idare tarafından ihdas edilen bir işlem olması sebebiyle, bu tür işlemlerden doğan ihtilafların 2577 sayılı İ.Y.U.K. Danıştay Kanunu hükümleri ve içtihatları gereğince idari yargıda çözümlenmesi gerektiğini, T. … …. … ile yapılan yazışmalar ve kurumlarının yapmış olduğu araştırmalar neticesinde, söz konusu davalının bankanın bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırıldığı tarihten sonraki bir tarih olan 04.07.2003 tarihinde 03.07.2004 tarihine valörlü olarak geldiği ve söz konusu hesabın bankanın hesap açma yetkisinin olmadığı bir tarihte (04.07.2003) açıldığından yapılan hesap açma ve havale kabul işlemlerinin iptal edildiğinin anlaşıldığını, zira o tarih itibariye ile (04.07.2003) bankanın, havale kabul yetkisinin, kasadan ödeme yetkisinin ve mevduat kabul işlemi yetkisinin bulunmadığını, öte yandan sigorta kapsamındaki mevduatları ödeyen …. 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 16. maddesi hükmü uyarınca … A.Ş.’nin iflasını talep ettiğini ve …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasından, 08.06.2004 tarihi itibariyle bankanın iflasına karar verildiğini, bu nedenle işbu davada müvekkili kurumun davalı sıfatının bulunmadığını, dava dilekçesinde yer alan Yargıtay kararının, …. nezdindeki hesaba ilişkin olmayıp, … Ltd. nezdindeki hesaba ilişkin olduğunu, Yönetim ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen … A.Ş., … A.Ş. ile devren birleştirildikten sonra, … ile … A.Ş. (daha sonra … A.Ş. adını alan) arasında imzalanan 09.08.2001 tarihli Hisse Devir Sözleşmesi gereğince … A.Ş.’nin, külli halefiyet prensipleri çerçevesinde … A.Ş. ile devren birleştirilmesine karar verilerek Hisse Devir Sözleşmesinde, devir tarihinden önceki döneme ilişkin açılmış ve açılacak dava, takip ve benzeri hukuki uyuşmazlıklardaki tüm sorumluluğun Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na ait olacağının kararlaştırıldığını, dosya konusu davacı alacağının Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun Komisyon Kararı ile üstlenildiğini, üstlenme üzerine taraf sıfatının …’ye ait olduğunu ve … A.Ş.’nin o dava ile ilgili yükümlülüğün … üzerine geçtiğini, dolayısıyla Yargıtay kararına konu olayda, …’nin sorumluluğunun, … A.Ş. ile arasında imzalamış bulunduğu Hisse Devir Sözleşmesi gereğince davayı üstlenmiş olması taraf sıfatının, …’tan kendisine geçmesi sonucu doğmuş olduğunu, ortada Hisse Devir Sözleşmesi olmasa idi, …’nin, normalde sigorta kapsamında bulunmayan … hesaplarını ödeme yükümlülüğünün bulunmadığından …’nin sorumlu tutulamayacağını, nitekim huzurdaki davada da, böyle bir durum söz konusu olmadığından, …’ye husumet yöneltilemeyeceğini, ancak davacıya ait … nolu hesabın,… Cumhuriyeti’nde mukim ve ayrı bir tüzel kişiliği bulunan ….’den gönderilen 18.750,13-TL’lik havale karşılığında açılmış olup, söz konusu hesabın açılış tarihi, hesap cüzdanı ve muhasebe fişinde 03.07.2003 olarak görünmekle birlikte, bankanın bilgi işlem sistemindeki LOG dökümünde, mezkur hesabın açılış işleminin 04.07.2003 tarihinde saat 13:50:27’de 03.07.2003 tarihine yönelik (geriye yönelik) olarak yapıldığının tespit edildiğini, yapılan havale işleminin bankanın bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırıldığı günden sonraki bir tarih olan 04.07.2003 tarihinde yapıldığından mevduat açılmasına yönelik herhangi bir işlem geçerlilik kazanmadığını, havale işlemi bankanın bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırıldığı günden sonraki bir tarih olan 04.07.2003 tarihinde geriye yönelik olarak yapılmış olup bankanın mevduat kabulüne ilişkin bir yetkisi olmadığından yapılan havaleyi mevduat saymanın mümkün olamayacağını, davacının, kıyı bankası olan …’de bulunan ve tasarruf mevduatı güvencesi altında olmayan hesaplarını mevduat güvencesi altına alma amacına matuf olarak … … ….’nin bankacılık işlemleri ve mevduat kabul etme izinin kaldırıldığı tarihten sonraki bir tarih olan 04.07.2003 tarihinde … … …. hesaplarına aktarma girişiminde bulunarak muvazaalı bir işlem tesisine yönelindiğini, ancak ödeme yapılmayacak hesapların zikredildiği … sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın 3-a) maddesinin 2. fıkrasında “T…. ….’nin bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırılmasından sonra açıldığı tespit edilen hesaplar Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından ödenmeyecektir.” hükmünün yer almakta olduğunu, 04.07.2003 tarihinde 03.07.2003 tarihine yönelik olarak hesapların, davacıya ait hesap da dahil olmak üzere müvekkili kurum tarafından ödenmediğini, her ne kadar delil listeleri ekinde mevcut ödeme ve tahsil fişlerinde (ve muhtemelen davacının elindeki hesap cüzdanında) tarih 03/07/2003 olarak görünmekte ise de bu belgelerin tamamının, hesabın açıldığı tarihte, bilgisayar kullanıcısı/kullanıcıları tarafından girilen ve istenilen tarih verilmek suretiyle düzenlenen belgeler olduğunu, anılan belgelerdeki tarihin doğru olması için, bu tarihin bilgisayar sisteminde otomatik olarak düzenlenen ve üzerinde çalışanların ve şubelerdeki bilgisayar kullanıcılarının hiçbir şekilde etkileyemediği bir sistem kaydı olan LOG kaydı diye anılan, bilgi işlem sisteminde yapılan her türlü değişikliğin raporunu veren, özellikle ileri veya geri valörlü işlemleri tespite yarayan bilgisayar sistemi tarafından da teyit edilmesi gerekmekte olduğunu, bilgisayar sistemi tarafından üretilen, kesin ve değişmez bilgiler içeren LOG sisteminin, işlemin yapıldığı gerçek tarihi ve kaydı yansıtmakta olduğunu, bilgisayar kullanıcısı tarafından üretilen fiş veya diğer belgeler üzerindeki tarihin kesin bilgi kabul edilmesi için bu tarihlerin LOG kayıtları ile birbirini teyit etmesi gerektiğini, bu bilgilerin birbirini teyit etmemesi halinde, LOG kayıtlarının esas alınmasının gerektiğini, bu bilgiler doğrultusunda banka bilgisayar sisteminde, banka bilgisayar kullanıcıları tarafından da asla değiştirilmesi mümkün olmayan, işlem günleri ve işlem saatinin yer aldığı kesin ve değişmez LOG kayıtları ile uyuşmayan diğer kayıtların hiçbir şekilde bilgi işlem tekniği ve bankacılık tekniği açısından doğru olamayacağını, delil listeleri ekinde yer alan, dava konusu hesaba ilişkin LOG kaydı incelendiğinde görüleceği üzere hesabın 04/07/2003 günü, saat 13:50:27’de açıldığını, ancak bilgisayar kullanıcıları tarafından üretilen ve her türlü tarihin yazılabildiği belgelerde ise 03/07/2003 tarihinin görülmekte olduğunu, bu nedenle LOG kaydı ile uyuşmayan belgelere ve kayıtlara itibar etmenin mümkün olamayacağını, nitekim huzurda görülmekte olan dava ile aynı konuda olup, LOG dökümleri sunulan İstanbul İdare Mahkemesi’nde görülen davalarda da, İdare Mahkemelerince, mevduat cüzdanı örneğinde yazılı tarihin dikkate alınarak hesap açma işleminin 03.07.2007 tarihinde gerçekleştiğine dair verilen kararlara ilişkin olarak, Danıştay tarafından LOG dökümleri incelendiğinde işlemin 04.07.2007 tarihinde gerçekleştirildiğinin anlaşılarak bozma kararları verildiğini, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından davacı hakkında tesis edilmiş (veya edilmesi gereken) bir işlem veya davranışın mevcut olmadığı gibi bankaların Fona devrinden önce, bankalarda denetim ve gözetim yapma görev ve yetkisinin de olmadığını, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu mevzuatın kendisine yüklemiş olduğu yetki ve sorumluluk dahilinde faaliyetlerde bulunan kamu tüzel kişisi olduğunu, davacının parasının Fon tarafından ödenmemesinin sebebinin 27/12/2003 tarih ve … sayılı Resmi Gazete yayınlanan 5021 sayılı kanun ve 03/01/2004 tarih ve … sayılı Resmi Gazete yayımlanan … sayılı Bakanlar Kurulu Kararı olduğunu, bu hükümler yürürlükte olduğu müddetçe davacı tarafın yasal olarak Fon’dan herhangi bir talep hakkının bulunmadığını, bu nedenle … … ….’nin bankacılık işlemleri ve mevduat kabul etme izinin kaldırıldığı tarihten sonraki bir tarih olan 04.03.2003 tarihinde, kıyı bankası olan …’de bulunan hesaplarını, kapatıp aynı gün … … ….’de hesap açmak suretiyle muvazaalı işlem tesis eden ve kanuna karşı hile girişiminde bulunan mudiler, 5021 sayılı Kanun hükümleri ve … sayılı Bakanlar Kurulu kararı çerçevesinde Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’ndan herhangi bir istemde bulunamayacaklarını, davacının parasının Fon tarafından ödenmemesinin sebebinin 27/12/2003 tarih ve 25328 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 5021 sayılı Kanun ve 03/01/2004 tarih ve 25335 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan … sayılı Bakanlar Kurulu Kararı olduğunu, bu hükümler yürürlükte olduğu müddetçe davacı tarafın yasal olarak Fondan herhangi bir talep hakkının olamayacağını, … bankalarda açılan hesaplara uygulanan faiz oranının, …’de faaliyet gösteren ve mevduat kabulüne yetkili bulunan bankalarda açılan hesaplara uygulanan faiz oranından daha yüksek olması nedeniyle, yüksek faiz geliri elde etmek isteyen kişilerin … hesabı açtırmakta olduklarını, yüksek faiz geliri elde etmek amacı ile … gönderilen, ancak daha sonra havale suretiyle T…. Şubeleri’ne gelen tutarlar ile … faiz oranına göre daha düşük bir faiz oranı ile hesap açılmasının amacının ilgili tutarları sigorta kapsamına almak olduğunu, sigorta kapsamı dışında bulunan… hesapların, mevduat güvencesinden yararlanmak için muvazaalı olarak yurtiçi şubeye aktarılması işleminin 5021 Sayılı Yasa ve … Sayılı Bakanlar Kurulu Kararına aykırı olduğundan bahsi geçen meblağın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından ödenmesine yasal olanak bulunmadığını bildirmiş olduğunu, görev ve husumet itirazlarının kabulü ile davanın reddin, usule ilişkin itirazlarının kabul edilmediği takdirde, hukuki dayanaktan yoksun davanın esas yönünden reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
Davalı Müflis … A.Ş. İflas İdaresinin vekilinin cevap dilekçesinde özetle; BDDK’nın 03/07/2003 tarih ve 1085 sayılı kararı ile … … ….’nin bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin Mülga 4389 sayılı Bankalar Kanununun 14. Maddesinin 3 numaralı fıkrası hükmü uyarınca kaldırılmasına karar verildiğini ve resmi gazetede yayımlandığını, … … ….’nin yönetim ve denetiminin …’ye intal edildiğini, kanunen alacaklılar toplantısı yetkisini haiz bulanan … Kurulunun 28/12/2006 tarih ve 658 sayılı kararı ile, iflas idaresinin yetkilendirilmesini tesis ettiğini ve Müflis Bankanın taraf olduğu ve takiplerin devam ettirilmesini, ikinci alacaklılar toplantısı yerine kaim olmak üzere karar verildiğini, müflis T. … ….’de 28/12/2006 tarihi itibari ile ikinci alacaklılar toplantısına ilişkin usuli işlemler ifa ve ikmal edildiğini, Müflis bankanın her türlü harçtan muaf olduğunu, davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının davaya konu zararının, en geç T. … ….’nin bankacılık yapma izninin kaldırıldığı 03/07/2003 tarihinde öğrendiği hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davanın ikame edildiği 2017 yılı göz önüne alındığında, haksız fiille dayanan huzurdaki dava zaman aşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, bu nedenle zaman aşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, müflis banka kayıtlarında yapılan araştırmada, dava konusu … adına kayıtlı … … Şubesi nezdinde … nolu hesabın açıldığının tespit edildiğini, dava konusu … numaralı hesabın açılış işlemi muhasebe fişinde 03/07/2003 olarak görüldüğünü, banka sistem kayıtlarında açılış sisteminin 04/07/2003 tarihinden (saat:13.50) 03/07/2003 tarihine yönelik (geriye yönelik) olarak yapıldığının tespit edildiğini, dava konusu … numaralı davacıya ait hesabın açılışına kaynak teşkil eden havale işlemi, …. Nezdinde açılmış olduğunu, davacı-…’na ait 29/04/2002 açılış tarihli … numaralı ve 18.750,13-TL bakiyeli hesabın kapatılması işlemi olduğunu, davacının bilgisi ve rızası doğrultusunda açılmış olan …. Nezdindeki … numaralı ve 1 ay vadeli hesap, aynı şekilde davacının hesap kapama talimatına istinaden kapatılarak … … şubesi nezdinde dava konusu … numaralı hesabın açıldığını, davacı tarafından 29/04/2002 tarihinde gönderilen 49.501,67-TL’lik havale tutarı Operasyon şubesi nezdindeki diğer şubelerce gönderilen tüm havale bedelleri ile birlikte “394.010-Ödenecek Havaleler” hesabına alacak olarak kaydedildiğini, bir ay boyunca hesaba gelen havale bedelleri, topla olarak ay sonları itibariyle ….’nin muhabir banka hesabı olan … numaralı hesaplara (30.04.2002 tarih ve B146, B156, B157, B158, B161 ve B165 bimrefli kayıtlar ile toplam 46.039.633,09-TL) alacak geçildiğini, söz konusu alacak kayıtları ile de havale bedelleri, … … Ltd.’nin hesabına transfer edilmiş olduğunu, 15016142 numaralı hazine bonosu adı altında yapılan yatırım işlemi, 5667 sayılı Kanun ve 2007/12398 sayılı Bankalar Kurulu Kararı gereği yapılan ödemeler kapsamında, 23/11/2007 tarihinde … tarafından … … Şubesine 28.197,15-TL üzerinden devredildiğini, davacı iradesinin fesata uğratıldığı iddiasının ispatla yükümlü olduğunu, faiz taleplerinin reddinin gerektiğini, yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle, müflis Banka Hakkındaki Davanın usul ve esas yönünden itirazlarının dikkate alınarak reddine karar verilmesini ve yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini, işbu talebin kabul görülmemesi halinde söz konusu davanın kayıt kabul davasına çevrilmesine karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
Diğer davalılara gazete ilanı tebligat yapıldığı, ancak davalıların duruşmalara gelmedikleri gibi, davaya da yazılı cevap vermedikleri görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Mahkememizin 23/02/2016 tarih, … Esas, … Karar sayılı ilamında; “….Davalı … nin idari nitelikte işlem yaptığı, davalı … … ….nin ….Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile 08/06/2005 tarihi itibarıyle iflasına karar verildiği, tasfiye işlemlerinin 5411 sayılı Bankacılık Kanununun geçici 11 nci maddesi yollaması ile 4389 sayılı Bankalar Kanununun 16/4 maddesi uyarınca … Tasfiye Dairesi Başkanlığının dosyası üzerinden yürütüldüğü, davacı tarafından İflas masasına alacak kayıt başvurusu bulunmadığı, ayrıca fon kurulunun 658 sayılı kararı ile ikinci alacaklılar toplantısına ilişkin usuli işlemlerin ifa ve ikmal edilmiş olduğuna karar verildiği, 4389 sayılı Bankalar Kanununu, 5021 sayılı Kanun ve … Yönetmeliği ile kendisine verilen görevleri tek taraflı ve kamu gücünü kullanarak yerine getiren … sigorta kapsamında bulunan mudi mevduatlarının ödenmesi ile ilgili görevini de bir kamu otoritesi olarak idare hukuku prensipleri çerçevesinde yerine getirmektedir. Özel hukuk tüzel kişisi olmayan Fon aleyhine(davalı …) açılan davalarda; kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin ve hakkın icrasının yerine getirilmemesinde hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin ödeme yükümlüsü olup olmadığının tespiti idare hukuku ilkelerine göre saptanması gerekmektedir. Menfaatleri ihlal olduğu iddiasında bulunan kişilerin, söz konusu eylem ve işlemlerden dolayı Bankalar Kanunu ve İ.Y.U.K.hükümleri uyarınca idare yargı organlarında haklarını arayacağı hususu kesindir. Yukarıda belirtilen açıklamahlar çerçevesinde ve ayrıca Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 10/10/2012 tarihli, 2010/15404 esas ve 2012/15671 sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere, … ve BDDK hakkında açılan davada İdare Mahkemesinin görevli olması sebebiyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. İdari Yargı görevli olduğundan davanın usulden reddine….” karar verildiği;
Kararın, davacı vekili tarafından temyiz edildiği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 30/05/2016 tarih, 2016/5535 Esas ve 2016/5948 Karar sayılı ilamında; “…Dava, davalı …’nin idari eylem ve işleminden kaynaklanmayıp, davalı …’ye … …’ye izafeten dava açılmıştır.Davalı … vekili cevap dilekçesinde davanın idari yargıda görülmesi gerektiğinden bahisle görev yönünden davanın reddine karar verilmesini istemiş, davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde davalının … …’yi devraldığını bu nedenle alacak davası açtıklarını ve adli yargının görevli olduğunu ileri sürmüş, iddianın ileri sürülüş şekline göre işbu davada davalı … yönünden adli yargı görevli olup, mahkemece yazılı olduğu şekilde davada idari yargı görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamış kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın bozulmasına….” yönünde içtihadında bulunduğu,
Bozma sonrası dosyanın mahkememize gelerek, 2016/1195 Esas sayıya kaydı yapılarak yargılamaya devam olunduğu anlaşıldı.
Banka Hesap Cüzdanı, başvuru dilekçesi, cari hesap ekstresi, banka ticari defter ve kayıtları, dayanılan diğer deliller celp edilip incelenmiş, tüm dosya kapsamı ile ticari defter ve belgeler üzerinde yapılan inceleme sonucu bilirkişi raporu alınmış ve tüm deliller toplanmıştır.
Dava, alacak davası olarak, davalılar Müflis … A.Ş.’ne izafeten Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu,… ve …’na açılmış, 19/09/2017 tarihli duruşmanın 1 nolu ara kararı gereği, Müflis … A.Ş. İflas idaresine dava yöneltilmiştir.
İhtilaf, davacının, Müflis T. … …. … nezdinde hesap açılması işlemlerinden uğradıkları zarardan dolayı, Bankalar kanunu ve TTK. kapsamında, davalı Müflis … A.Ş.’ne izafeten Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, Müflis Müflis … A.Ş. İflas idaresinin ve davalılar … ve …’ın da bankanın hakim ortağı ve yönetim kurulu üyesi sıfatıyla davacının zararından sorumlu olup olmadıkları ve davacının davalılardan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının tespiti konularından kaynaklanmakta olup, miktarının tespiti için takip dayanağı belgelerin incelenmesi hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi gerektiren haller olduğundan 6100 sayılı HMK m.266 gereği mahkemenin tarafların talebi yahut kendiliğinden vereceği karar ile bu hususların bilirkişiye tespit ettirilmesi mümkündür.
Yargıtay bozma ilamından önce, bilirkişi Bankacı … tarafından hazırlanan 17/04/2015 tarihli bilirkişi raporunda; “…Dava dosyasına taraflarca sunulan belgeler ile davalı banka’daki yasal kayıtlar üzerinde yapılan incelemeler sonucunda; Takdiri Yüksek Mahkemenize ait olmak üzere;
1.) Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda açılan … hesabı, bizzat davacının istek ve iradesine mukabil imzası ile açılmış ise de, … … LTD.’e, … A.Ş. taralından gönderilen paraların aslında fiilen …’a aktarılmadığını bu durumda bir güven firması kurumu olarak faaliyet gösteren davalı … A.Ş. hakim ortaklarının, müşterisi olan davacıyı, fırsat bilerek …’a yönlendilmesine sezsiz kalması sonucu, dava konusu 18.750,13,-TL’nin davacıya ödenmesinden davalı hakim ortakların sorumlu oldukları,
2.) Sayın mahkemenizce davacının alacaklı olduğunun benimsenmesi durumunda, davalı hakim ortakların 18.750,00,-TL matrah üzerinden 10.07.2013 vade başlangıç tarihinden 21.12.2012 dava tarihine kadar 3095 sayılı yasanın 2. maddesi gereğince, …. … Bankası tarafından bildirilen artan ve azalan oranlarda Avans faizi istenebileceği…” sonuç ve kanaatine ulaşıldığını mütalaa ettiği anlaşıldı.
Mahkememizin 07/05/2019 tarih, 10 nolu celsesinin 2 nolu ara kararında, Tarafların iddia ve savunmalarının, tüm delillerin değerlendirilip, alacağın varlığı ve miktarı, davalı tarafın sorumluluğu hususunda dosya kapsamı değerlendirilerek bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, Bankacı … tarafından hazırlanan 10/06/2019 tarihli bilirkişi raporunda; “…Yapılan incelemeler sonucunda,
1) Davacı yan, davalı müflis bankaya yatırılan 18.750.00 TL’nin 03.07.2003 tarihinden itibaren davalılardan müştereken ve müteselsilen avans faizi ile birlikte tahsilini talep ettiği,
2-) …. İdare Mahkemesinin … esas sayılı dosyada verdiği karar”, … … ….’nin bankacılık yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırıldığı 3.07.2003 tarihinden sonra 04.07.2003 tarihinde … da bulunan hesapların kapatılarak geriye yönelik olarak imar Bankasında mevduat hesabı açılmak ıstenmişse de bu durumun hesabın niteliğini değiştirmeyeceği, off-shore hesaplarının mevduat güvencesi kapsamında bulunmadığından davanın reddine karar verildiği, kararın temyizi üzerine, Danıştay 13. Dairesinin 2007/15794 E. sayılı dosyasından kararın onanmasına karar verildiği,”dikkate alındığında davacının talebinin yerinde olacağı,
3-) … Hukuk İşleri Daire Başkanlığının mahkemeye hitaben vermiş olduğu 25.07.2014 havale tarihli yazılı cevap”Tasarruf mevduatı ödemeleri hakkındaki … sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın 3-a) maddesinin 2. fıkrasında “T. … ….’nin bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırılmasından sonra açıldığı tespit edilen hesaplar Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından ödenmeyecektir” hükmü karşısında,
4-) Davalı bankaca (… AŞ.) davacı tarafından verilen talimat üzerine …/ne ait vade başı 13.06.2003 vade sonu 10.07.2003 olan bir aylık vadeli … numaralı hesabındaki 18.750,00- TL lık parasının 03.07.2003 tarihinde kapatılarak hesap açıldığı ve LOG kayıtlarında açılış tarihinin 04.07.2003 olduğu,dikkate alındığında,davacının talebinin yerinde olamayacağı,
5-) Sayın mahkemenizce davacının alacaklı olduğunun benimsenmesi durumunda, davalı hakim ortakların 18.750,00,-TL matrah üzerinden 10.07.2003 vade başlangıç tarihinden 21.12.2012 dava tarihine kadar 3095 sayılı yasanın 2. maddesi gcrcğincc, …. … Bankası tarafından bildirilen artan ve azalan oranlarda Avans faizi istenebileceği,
6-) Davacı vekilinin davalı … … yönünden bu konuda bir karar verilemesi ile müvekkili alacağının tahsiline ,… yönünden ise hükmedilecek alacağın iflas idaresine kayıt kabul davası olarak mütaaedilp karar verilmesi talebinin ise,
Keyfiyeti 6100 sayılı HMK 282 hükmü de gözetilmek kaydıyla ve 6754 sayılı Kanun’un md. 3/3 ile HMK md. 266/C.2 uyarınca bilcümle hukuki tavsif ve takdir tamamıyla vc münhasıran sayın Mahkemeye ait olarak, yüce yargı makamının değerlendirmesine arz ederim…” sonuç ve kanaatine ulaşıldığını mütalaa ettiği anlaşıldı.
Davacının dava yönelttiği davalılardan olan …’nin bu davada herhangi bir sıfatının olmasının mümkün olmadığını, bankaya el koymakla beraber ayrı bir yönetim atadığı ve daha sonra bankanın iflas ettiği anlaşılmakla …’ye husumet yöneltilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Davacının dava yönelttiği davalılardan olan Müflis Müflis … A.Ş. İflas idaresinin, davaya konu alacak başvurusunu, 19/03/2018 tarihli karar ile kabul ettiği ve 6. Ek sıra 4 numaralı sıra cetveline kaydedildiği anlaşıldığından bu davalı yönünden davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davalı müflis bankanın ticari defter ve kayıtları ile dayanılan diğer deliller bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre alınan 10/06/2019 tarihli bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli ve denetime elverişli olduğundan, mahkememizde de, davacının T…. … Şb.si nezdinde, ….Şti’nin … numaralı hesabında 18.750,00-TL.’lık hesap açtığı, hesap açılırken davacının … … nezdinde hesap açılacağına dair davalı müflis banka tarafından davacıdan yazılı talimat alındığı ve açılan hesap ile ilgili davacıya hesap cüzdanı düzenlendiği, ancak hesap bedellerini, … …’a gönderildiğine dair bir kayıt, belge, dekont ve mahsup belgesine dosya içerisinde rastlanmadığı, davalı müflis banka böyle bir iradesinin olmadığı ve gerçekte işleme havale görüntüsü verilmek suretiyle Bankacılık Kanunu’nun getirdiği yasal sınırların dolanılarak bankanın hakim ortaklarına kaynak aktarılmak maksadıyla yurtdışına aktarılmadığı, davacıya ait davaya konu 18.750-TL.’nın yurtdışına havale edilmeyerek davalı müflis banka … Şubesi nezdinde bulunduğu, davalı müflis T. … A.Ş.’nin yöneticileri hakkında ….ne aktarılmayan paralar ile ilgili olarak dolandırıcılık yaptıkları iddiası ile …. Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açıldığı, bir kısım sanıklar hakkında bir kısım suçlar yönünden mahkumiyet kararı verildiği, bu durumda davalı müflis T. … A.Ş.’nin yöneticileri hakkında açılan kamu davasında, davalı yöneticiler hakkında henüz bir karar verilmemiş ise de; “ davalılar yönünden ceza davasının beklenmesinde bir yarar elde edilemeyeceği, davalıların T…. ….’nin yöneticileri olmaları nedeniyle TBK.’nın 49.maddesi (mülga BK’nın 41.maddesi) ve TTK’nın 371/5.maddesi (mülga TTK’nın 321/son) maddeleri uyarınca zarardan sorumlu tutulmaları gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak, davacının davasının, davalı … yönünden husumetten reddine, davalı Müflis … A.Ş. … yönünden konusuz kalması nedeniyle, bu davalı hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı … ve … yönünden kabulü ile 18.750-TL.’ nın 03.07.2003 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından davalı …’na karşı açılan davanın HUSUMETTEN REDDİNE,
2-Davacı tarafından davalı Müflis … A.Ş.’ne açılan davanın konusuz kalması nedeniyle,dava hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Davacının davasının davalı … ve … yönünden kabulü ile, 18.750-TL.’ nın 03.07.2003 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken 1.280,81-TL harcın peşin alınan 278,45-TL harçtan mahsubu ile geriye kalan 1.002,36-TL harcın davalılar Müflis … A.Ş. …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.400-TL vekalet ücretinin davalılar Müflis … A.Ş. …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.400-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ye verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 21,15-TL başvurma harcı + 278,45-TL peşin harç + 370-TL tebligat-müzekkere + 1.400-TL bilirkişi giderleri olmak üzere toplam 2.069,60-TL yargılama giderlerinin davalılar Müflis … A.Ş. …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan bakiye gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin, davalı … ve Davalı … vekillerini yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize verilecek veya başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile temyiz için Yargıtay’a başvurma yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 10/11/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır