Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/345 E. 2020/725 K. 12.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/345 Esas
KARAR NO: 2020/725

DAVA: Tazminat
DAVA TARİHİ:06/12/2007
KARAR TARİHİ:12/11/2020

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili verdiği dava dilekçesi ile; müvekkili ile davalı arasında imzalanan 29/06/2005 tarihli süresiz acentelik sözleşmesi ile müvekkilinin sözleşme yapmaya, poliçe düzenlemeye, prim tahsiline ve bu hususlarda tüm işlemleri ifa etmeye … statülü acente olarak yetkili kılındığını, dolayısıyla müvekkilinin belirtilen acentelik statüsü ile sigortalılara arz ettiği poliçelerle, bu doğrultuda akdettiği mukavelelere istinaden, her türlü ihbar, ihtar ve protesto gibi hakkı koruyan beyan ve belgeleri kendisi veya acentesi olduğu davalı namına işleme koymaya, aynı zamanda gerekli hallerde ilgili davaları açmaya yetkili olduğunu, davalının müvekkilinin kusuru olmaksızın sözleşmeyi tek taraflı olarak davalı şirketin müvekkiline gönderdiği 20/08/2007 tarihli ihtarname ile tebellüğ tarihini müteakiben 3 ay sonra 22/11/2007 tarihinde sona erdirileceğinin bildirildiğini ve bu sürenin geçmesi ile birlikte belirtilen tarihte sona erdirildiğini, müvekkilinin acentelik yükümlülüklerine göre hareket ettiğini, müvekkilinin; kötü niyetli engellemelere rağmen yaptığı uygulamalarla davalının faaliyet risklerini toplam 72.274.746 TL tutarında iyileştirerek, bu zararlardan tasarruf etmesini ve aynı zamanda Türkiye’nin en yaygın kuruluşlarına poliçe satarak 14.072.868,44 TL tutarında prim geliri elde etmesini sağlayarak, davalıya büyük ekonomik katkılarda bulunulduğunu, acentelik sözleşmesinin davalı tarafından tek taraflı olarak haksız ve süresinden önce 3 aylık sürede feshedilmesinin davacı … maddi manevi zarara uğrattığını, aynı sebepten 802.662,96 TL tutarında Portföy Tazminatı zarara uğratıldığını, 494.711,43 TL tutarında maddi zarara uğratıldığını, 379.009,57 TL ek komisyon kaybına uğratıldığını, belirterek müvekkilinin acentelik sözleşmesinin haksız ve hukuka aykırı şekilde feshedilmesi nedeniyle portföy tazminatı olarak şimdilik 10.000 TL’nin fesih ihbar süresine uyulmayarak 3 aylık faaliyet sürecinin ihlal edilerek beklenilmemesi nedeniyle uğranılan komisyon zararlarına ilişkin maddi tazminat olarak şimdilik 10.000 TL’nin, davalı tarafından ödenmesi gereken %5 oranındaki ek prim/denge teşviki alacağına ilişkin şimdilik 10.000 TL’nin ve müvekkilinin uğradığı manevi zararlar ve itibar kaybı nedeniyle 50.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili verdiği 04/03/2009 tarihli ıslah dilekçesi ile, Portföy Tazminatı talebini 802.662,96 TL, Maddi Tazminat talebini 494.711,43 TL olarak ıslah ettiğini bildirmiştir.
Davalı vekili verdiği cevap dilekçesi ile; taraflar arasında düzenlenen acentelik sözleşmesine göre taraflardan birinin diğer tarafa göndereceği taahhütlü bir mektupla üç ay öncesinden haber vermek şartıyla sözleşmeyi yürürlükten kaldırabileceğinin ön görüldüğünü, buna göre tarafların herhangi bir neden ileri sürülmeksizin her zaman fesih haklarının bulunduğunu, ayrıca acentenin sözleşmeyi yürürlükten kaldırılması nedeniyle şirketten tazminat isteyemeyeceğinin kabul edildiğini, davacının iddialarının aksine, kendisinin müvekkili Birlik Sigortayı zarara uğrattığını, bu itibarla B.K.’nın 20. maddesinin uygulanamayacağının açık olduğunu, davacı ile dava dışı … ile … arasında 01/09/2006 tarihli hizmet sözleşmelerinin imzalandığını, bu sözleşmelerde özetle, Acentelik sözleşmesinin feshin sonuçları başlıklı kısmın (c) bendi uyarınca acentenin sözleşmenin yürürlükten kaldırılması nedeniyle şirketten tazminat, masraf, portföy hakkı elde edilmeyen kar veya diğer herhangi bir isim altında alacak ve hak talep edemeyeceğinin kararlaştırıldığını; bu haklardan peşinen vazgeçilmesinin BK.nın 20. maddesinin uygulanmasını gerektirmediğini ve anılan hükmün BK 20’ye aykırı olmadığını, somut uyuşmazlıkta BK 99’da düzenlenen ‘sorumluluktan kurtulma şartı’ ile ilgili hükmün uygulanamayacağını, davada dikkate alınması gereken hükmün BK 98/2 olduğunu, davacı acente ile dava dışı … şirketleri arasında 01.09.2006 tarihinde hizmet sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye göre … ‘kurumsal firmalara kiralamakta olunan ve bu bağlamda envanterinde mevcut olan, aynı zamanda işbu sözleşme süresince yeni alacağı diğer tüm binek ve hafif ticari araçların kasko, ferdi kaza, ihtiyari mali mesuliyet, hukuksal koruma ve trafik sigortalarının, ayrıca mevcut ve mevcuta dahil olacak personelin sağlık sigortalarının yapılması hususlarında’ davacıdan (… AŞ.) sözleşme satın alınması ve davacının (… AŞ.) …’a belirtilen hizmetleri sözleşme kapsamında satmasının kararlaştırıldığını, dava dışı … 05.06.2007 tarihli noter ihtarı ile … 2.081.88 YTL prim borcuna konu teşkil eden yaklaşık 3000 adet araca ait poliçelerin ve …’da iade edilen poliçelerle ilgili tahakkuk ettirilmiş bulunan 142.064 YTL prim borcunun iptalini istediklerini; davacı acentenin davalıya gönderdiği cevabında … ile olan sözleşmelerini feshedilmediğini, bu şirketlerin ihtarnamelere konu olan taleplerinin taraflarında katıldığı mutabakat toplantısında reddedilerek karara bağlandığını, buna rağmen söz konusu şirketlerin ısrarla poliçelerinin iptal edilmesini istedikleri ve … Sigorta AŞ. ile mükerrer poliçe akdettiklerini, kötü niyetli davranan …’ın poliçe iadelerinin taraflar arasındaki sözleşmeyi ortadan kaldırmadığını, bu şirketlere kesinleşmiş ve muallakta olan hasar kayıtları / mahsuplarının bildirilmesini istediğini, müvekkili şirketin davacı acenteye gönderdiği 12.07.2007 tarih ve … yevmiye numaralı noter ihtarında, …’ın poliçelerinin meri olduğunun …. Noterliğinin 12.06.2007 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamelerle cevap verildiğinden, bu poliçelere istinaden anılan firmaların borçluluğunun kabul edildiğinden 30.06.2007 tarihi itibariyle muaccel hale gelmiş 3.360,622 YTL prim alacağının yedi gün içinde ödenmesinin istendiğini, kusurlu olan davacı acentenin portföy tazminatı isteyemeyeceğini; davacının müvekkili şirkete yüksek meblağda prim borcu olduğunu ve bu borçlarının davacının diğer borçlarıyla mahsup edildiğini; iptalden dolayı sigortalı ve davacının herhangi bir mağduriyetinin olmadığını, iptal edilen poliçelerin Liberty (… Sigorta) tarafından takip eden tarihlerde poliçelendiğinin TRAMER’den tespit edilebileceğini, dolayısıyla davacının haklarının hiçbir şekilde engellenmediğini, Acentelik sözleşmesinin komisyonla ilgili 11, 12 ve 13. maddelerinde acentenin ek komisyon alacağına ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı ve ayrıca acenteye ödenecek komisyon oranlarının gösterildiği listede de ek komisyonun yazılı olmadığını, Acentelik sözleşmesinin TTK 134/2 ve sözleşmenin 28. maddesine göre feshedildiğinden manevi tazminat istenemeyeceğini, müvekkili şirket tarafından davacıya keşide edilen …. Noterliği’nin 31.12.2007 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesinde belirtildiği üzere, müvekkili şirketin davacıdan 31.12.2007 tarihi itibariyle 831.618,09 TL prim alacağı bulunduğunu; hiç bir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için müvekkili şirketin dava konusu meblağ ile sorumlu tutulması ihtimalinde mahsup talep ettiklerini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın ilk açıldığı …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/06/2011 tarih ve … E.- … K. sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulü ile, portföy tazminatı 616.206,56 TL’nin 10.000 TL’sinin dava tarihinden, 606.206,56 TL’sinin ıslah tarihinden itibaren, 3 aylık komisyon bedeli 494.711,43 TL.nin 10.000 TL’sinin dava tarihinden, 484.711,43 TL’sinin ıslah tarihinden itibaren, davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacının portföy tazminatına ilişkin fazlaya ilişkin talebinin %5 ek komisyon talebinin ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Bu kararın temyiz edilmesi neticesinde temyiz incelemesini yapan Yargıtay 11. Hukuk Daresinin 21/12/2012 tarih 2011/13610 E. – 2012/21498 K. Sayılı ilamı ile, ” … Ancak, davacının davadaki taleplerinin birisi de üç aylık sürede davalının kusuru nedeniyle poliçe düzenleyememesinden kaynaklandığı iddia olunan komisyon alacağının tahsiline ilişkin olup, mahkemece alınan ilk raporda nasıl hesaplandığı bir şekilde davacının 494.711.43 TL komisyon alacağına hak kazandığı yolunda görüş bildirilmiş ise de, az önce belirtildiği üzere bu miktarın ne şekilde tespit edildiği raporda hüküm kurmaya ve yargıtay denetimine elverişli olmadığı gibi, mahkemece de zaten bu rapor hüküm kurmaya elverişli bulunmayarak yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması cihedine gidilmiştir. Mahkemece alınan son raporda ise davacının komisyon alacağını hak kazanmadığı yolunda mütalaada bulunulmuştur. Her ne kadar davacı tarafından iddia olunduğu şekilde daha önceki dönemde poliçe düzenleyen, poliçe yenilemesi yapan ve bu nedenle komisyon ve prime hak kazanan davacının bu dönemde herhangi bir poliçe düzenleyememesi, yenileme yapamaması hayatın olağan koşulları gereğince davalının kusuruna dayalı bir durum ise de, davacının, davalının belirtilen kusuru nedeniyle ne miktar zarara uğradığını TMK. 6. maddesi uyarınca kanıtlaması gerekir. Bu itibarla mahkemece davacının bu dönemde davalının anılan eyleminin olmaması halinde ne miktar poliçe düzenleyebileceği ve buna dayalı olarak ne kadar kâr elde edebileceği, davacının geçmiş dönemler itibariyle performansı da göz önünde bulundurularak hesaplattırılıp ve bir kısım sigortalıların poliçe yenilemesinde davacıyı tercihten vazgeçebileceği olguları da gözönünde bulundurulmak suretiyle tespit ettirilip, bu meyanda 818 sayılı BK. 43. maddesi uyarınca bir hakkaniyet indiriminin gerekip gerekmediği tartışılmak ve neticesine göre bir karar vermek gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Öte yandan, hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda portföy tazminatının hesabında ikili bir hesaplama tarzı benimsenmiş, birinci hesap tarzına göre davacının 279.833.05 TL, ikinci hesap tarzına göre ise 614.965.18 TL portföy tazminatına hak kazandığına işaret olunmuştur. Her ne kadar mahkemece bilirkişinin ikinci hesap tarzına göre tazminata hükmedilmiş ise de, karar yerinde birinci hesap tarzına niye itibar edilmediği, neden ikinci hesap tarzına itibar edildiğinin gerekçesi gösterilmiş değildir. Bu itibarla davalının bu yöne ilişkin itirazları da nazara alınarak fesihten sonra davacının ne miktar portföy tazminatı isteyebileceği hususunda yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılması için kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir. … ” gerekçesi ile Mahkememiz kararı bozulmuştur.
Bozmadan sonra Mahkememizde yapılan yargılama sonucunda Mahkememizin 04/03/2015 tarih ve 2014/1016 E. 2015/173 K. sayılı ilamı ile, davanın Kısmen Kabulü ile, portföy tazminatı 616.206,56 TL’nin 10.000 TL’sinin dava tarihinden, 606.206,56 TL’sinin ıslah tarihinden itibaren, 3 aylık komisyon bedeli 494.711,43 TL’nin 10.000 TL’sinin dava tarihinden, 484.711,43 TL’sinin ıslah tarihinden itibaren davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacının portföy tazminatına ilişkin fazlaya ilişkin talebinin %5 ek komisyon talebinin ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Mahkememizin kararının temyiz edilmesi neticesinde temyiz incelemesini yapan Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 19/01/2016 tarih ve 2015/5605 E. – 2016/476 K. sayılı ilamı ile, ” …Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. Dava, acentelik sözleşmesinin feshine dayalı portföy tazminatının, ek komisyon alacağının, komisyon kaybının ve manevi tazminatın davalıdan tahsili istemine ilişkin olup mahkemece, uyulan bozma ilamı uyarınca hüküm kurulmuşsa da bozma ilamının gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Zira mahkemece, davanın kısmen kabulüne, belirlenen portföy tazminatı ve komisyon alacağının davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine dair verilen karar, Dairemizin 2011/13610 E., 2012/21498 K. sayılı ilamı ile mahkemece alınan ilk bilirkişi raporunda komisyon alacağının ne şekilde hesaplandığının belli olmadığı, bu raporun hüküm kurmaya ve Yargıtay denetimine elverişli bulunmadığı, esasen mahkemece de bu raporun yeterli görülmeyerek yeniden bilirkişi incelemesi yaptırıldığı ve alınan son raporda, davacının komisyon alacağına hak kazanmadığı yolunda görüş bildirildiği, davacının, davalının kusuru nedeniyle komisyon kaybından kaynaklı olarak ne miktarda zarara uğradığını kanıtlaması gerektiği, davacının söz konusu dönemde davalının anılan eyleminin olmaması halinde ne miktar poliçe düzenleyebileceğinin ve buna dayalı olarak ne kadar kâr elde edebileceğinin, davacının geçmiş dönemler itibariyle performansı da göz önünde bulundurularak hesaplattırılıp, bir kısım sigortalıların poliçe yenilemesinde davacıyı tercihten vazgeçebileceği olguları da göz önünde bulundurulmak suretiyle tespit edilmesi, mülga 818 sayılı BK’nın 43. maddesi uyarınca bir hakkaniyet indiriminin gerekip gerekmediğinin tartışılması, portföy tazminatı yönünden ise hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda ikili bir hesaplama tarzı benimsenmesine karşın mahkemece neden bunlardan birine itibar edildiğinin karar yerinde gösterilmediği, davalının itirazları da gözetilerek fesihten sonra davacının ne miktar portföy tazminatı isteyebileceği hususunda yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekçeleriyle davalı yararına bozulmuş, bozma ilamına uyulduktan sonra alınan ve hükme esas tutulan 30.06.2014 tarihli bilirkişi raporunda da ayrıntılı ve denetime elverişli bir açıklama yapılmaksızın söz konusu üç aylık fesih ihbar süresinde davacı acentenin tek bir yeni müşteri kazanmasa ve sadece mevcut müşterilerin tecdit poliçelerini yapmış olsa dahi toplam 497.711,43 TL komisyon geliri elde edebileceği belirtilmiştir. Öncelikle bu rapor mali inceleme yönünden gerek yerel mahkemece, gerekse de Dairemizce yetersiz görülen ve bozma öncesinde alınan 28.07.2008 tarihli raporun tekrarı mahiyetinde olduğu gibi davacı tarafça üç aylık feshi ihbar süresindeki komisyon kaybı talep edilmesine rağmen yaklaşık 7 aylık süreye ilişkin hesaplama içermektedir. Öte yandan, mahkemece uyulan bozma ilamında, bir kısım sigortalıların poliçe yenilemesinde davacıyı tercihten vazgeçebileceği gözetilerek buna göre hakkaniyet indiriminin değerlendirilmesi gerektiği açıklandığı halde hükme esas raporda bu inceleme davacının kusur durumuna göre yapılmıştır. Portföy tazminatı yönünden ise bilirkişi heyetince yargılama sırasında yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 122/2. maddesinde düzenlenen portföy tazminatının üst sınırı belirlenmiş, mahkemece de herhangi bir gerekçe belirtilmeksizin ve davalının portföy tazminatına yönelik itirazları gözetilmeksizin belirlenen üst sınırın davalıdan tahsiline karar verilmiş, bu talep bakımından da uyulan bozma ilamının gerekleri yerine getirilmemiştir. Bu itibarla, mahkemece uyulan bozma ilamı uyarınca inceleme ve araştırma yapılması, davacının geçmiş dönemlerdeki performansı da gözetilerek üç aylık feshi ihbar süresinde davalının kusurlu eylemi olmasaydı ne miktar poliçe düzenleyebileceğini somut olarak poliçeler de belirtilmek suretiyle gösteren denetime elverişli bir rapor alınması, belirlenen komisyon kaybından bundan sonra yukarıda açıklanan biçimde hakkaniyet indiriminin gerekip gerekmediğinin değerlendirilmesi ve portföy tazminatı yönünden ise davalının itirazları da gözetilerek yapılan açıklamalar çerçevesinde yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılması ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir. … ” gerekçesi ile Mahkememiz kararı bozulmuştur.
Dava, acentelik sözleşmesinin haksız şekilde feshine dayalı portföy tazminatının, ek komisyon alacağının, komisyon kaybının ve manevi tazminatın tahsiline ilişkin olup, Yargıtay bozma ilamına uyularak Mahkememizce bilirkişi raporları ve ek raporları alınmıştır.
Bilirkişiler … … ile … Mahkememize sundukları 28/02/2018 tarihli bilirkişi raporları ile, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin fiilen yürürlükte kaldığı dönemde davacı acentenin elde ettiği komisyon tutarı toplamı 1.489.165,87 TL olarak belirlendiği, Davacının sözleşmenin feshi ihbar süresinde (20.08.2007-20.11.2007 tarihleri arası) elde edebileceği komisyon kazanç tutarı 397.600.29 TL olarak hesaplandığı, Davacı acentenin feshinden sonra; sigortalılarından münhasıran (…Şirketleri birleşmekle ) … A.Ş. ait portföyün davalı … şirketinde devam etmediği ve bu sigortalının davacı portföydeki payı ise; % 78.82 oranında olduğunu,Davalının davacıya 295.049.,47 TL Portföy ( Denkleştirme ) Tazminatı ve feshi ihbar süresinde acentenin devam eden işlerden elde edeceği mahrum kalınan Komisyon Alacası 84.211,74 TL olmak üzere toplamda 379.261,21 TL ödenmesi gerekeceğini, Davacıya ödenmesi öngörülen toplam tutardan; uygulanması gereken işletme giderleri ile peşin değerden tenzil edilmesi sonrası 214.377,12 TL ödenebileceği, ancak her ne kadar, işbu rapor icmallerde mevcut düzenlemeler ve uygulanması gerekenler esas alınmak suretiyle hesaplamalar yapılmış ise de; acentenin fesih ve/veya işbu dava ikame tarihinde dava konumuza ilişkin hesaplama tekniğinde yol gösterici olabilecek herhangi bir düzenlemenin yokluğu nedeninden; davacıya ödenecek toplam tazminat tutarının 379.261,21 TL olarak belirlenmesinin yerinde olabileceğini belirtmişlerdir.
Bilirkişiler …, … ve … Mahkememize sundukları 17/10/2019 tarihli bilirkişi raporları ile; taraflar arasında …. Noterliğinin 29/06/2005 tarih ve … yevmiye nolu Acentelik Sözleşmesinin bulunduğunu, sözleşmenin davalı tarafından feshedildiğini, Sözleşmenin 24. maddesi kapsamında 20.08.2007 -20.11.2007 tarihleri arasında Yargıtay Bozma ilamında belirtilen 3 ay için komisyon kaybı değerlendirildiğinde ve yine ” Davacının geçmiş dönemlerdeki performansı da gözetilerek 3 aylık fesih ihbar süresinde davalının kusurlu eylemi olmasa idi ne miktar poliçe düzenleyebileceği” esas alındığında tüm branşlarda geçmiş dönem performansı aynı döneme tekabül eden komisyonlar kapsamında 388.497 TL olarak belirlendiğini, Bir indirim yapılıp yapılmaması hakkaniyet indiriminin komisyon kaybı için de değerlendirilebileceği durumda davacının bu komisyonu elde etmek için yapacağı masraflar düşümünün diğer bir ifade ile tasarruf edilen giderlerin değerlendirilebileceği bu kapsamda takdirin Mahkemeye ait olmak üzere rapor içeriğinde belirtildiği üzere, hesaplanan ortalama % 15 indirim yapılmış hali ile 3 ay için kazanç kaybının 330.222,45 TL olarak belirlendiğini, bununla birlikte, davacının portföyünde yer alan portföy şirketler ile ilgili ortaya çıkan ihtilaflı hususlardan kaynaklı davalının ileri sürdüğü yeniden poliçe düzenlenme olasılığının ortadan kalkması durumununda gerçekleşmesi olasılığı birlikte değerlendirilerek ve yine bu olasılığın ayrı bir yargılamaya konu portföy şirkete ilişkin davada portföy şirketi 2.dönemde satın almamaya götüren nedenler içerisinde fiyatların yükseltilmesinden bazı poliçe kapsamlarının ve özel şartların daraltılmasından dava dışı ve asil konumunda … A.Ş.’nin çerçeve sözleşmenin süresi sona ermeden sözleşmede belirlenen özel fıyatlandırma koşullarına uymamasından ve ayrıca hasarlar ile ilgili durumdan kaynaklı katkısı ve dahili değerlendirilmiş olduğundan, davacıya kazanç kaybı olarak bir önceki dönemdeki tutarın %50’sinin değerlendirilmesinin hakkaniyete uygun olacağı kanaatine ulaşılması haline göre hesaplanan tutarın 194.248,50TL olduğunu, davalı taraf bu portföyden yararlanamadığından hesaplanan üst sınır üzerinden yasal düzenleme kapsamında davacının komisyonları üzerinden hesaplanan 552.736 TL tutarın tamamı üzerinden portföy tazminatının değerlendirilemeyeceğine Mahkemece kanaat getirildiği durumda ve Yargıtay Bozmasında işaret edilen hususta ve yasal düzenleme kapsamında sözleşme sonlandıktan sonra davalının bu portföyden yararlanmasının söz konusu olmadığı, ancak bununla birlikte portföy şirketi 2.dönemde satın almamaya götüren nedenlerin de portföyden davalının yararlanamamasına sebebiyet verdiği değerlendirilerek, Tazminat talep eden satıcı/tek satıcının hakkaniyet gereği korunmasının gerektiği sonucuna varılması halinde, arz edilen hususlar gözetilerek ilişki döneminde davacı tarafından oluşturulan portföyün % 50 oranda hak kazanacağı belirlemesi ihtimalinde ve acentelik ilişki süresinin 5 yıla oranlanması ile 133.577,99 TL tutarda portföy tazminatı hesaplanabileceğini belirtmişlerdir.
Bilirkişiler …, … ve … Mahkememize sundukları 11/12/2019 tarihli bilirkişi Ek raporları ile; Davalının bir etkisi olmaksızın müşterilerin sürekli hale gelmediği kanaatine varılır ise, portföy tazminatının şartlarının gerçekleşmediği; Davalı eylemleri nedeniyle müşteri kaybına uğranıldığı sonucuna varıldığı takdirde, süreklilik koşulunun gerçekleştiğinin kabulü ile portföy tazminatı için gerekli şartların oluştuğu; Portföy tazminatı bakımından iptal edilen komisyonlar hesaba katılmaksızın 1 yıla karşılık gelen ortalama tutarın 552.736 TL olduğu, iptal edilen komisyonlar da hesaba katıldığında ise bu tutarın 694.977 TL olduğu; Hakkaniyet gereği indirim, hukukun temel ilkelerine ve dürüstlük kuralına dayandığı için, bu hususun Mahkemenin takdirinde olduğunu; Üç aylık fesih dönemine karşılık gelen geçmiş dönem komisyonlarının 388.497 TL tutarında olduğunu ve bu değerde hakkaniyet indirimi yapılmasının gerekip gerekmediği konusunda değerlendirmenin Mahkeme tarafından yapılması gerektiğini; Fesih döneminden önceki dört aylık sürede hak edilen komisyon tutarının bir önceki yılın aynı döneminden 114.664 TL az olduğunu belirtmişlerdir.
Bilirkişiler …, … ve … Mahkememize sundukları 20/08/2020 tarihli bilirkişi 2. Ek raporları ile; tüm itirazların bir önceki raporda değerlendirildiğinden, değiştirilecek bir durum olmadığını belirtmişlerdir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında …. Noterliğinin 29/06/2005 tarih ve … yevmiye nolu sözleşme yapma ve prim tahsiline yetkili sigorta acenteliği sözleşmesinin akdedildiği, bu sözleşmenin 23. maddesinde sözleşmenin süresiz olduğunun düzenlendiğini, sözleşmenin 28. maddesine göre taraflardan her birinin diğer tarafa taahhütlü bir mektupla 3 ay evvelden haber vermek şartıyla sözleşmeyi her zaman yürürlükten kaldırılabileceğinin düzenlendiği, davalı tarafından davacıya gönderilen ihtarname ile, sözleşmenin feshedildiği, davacının sözleşmenin feshinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek portföy tazminatı, komisyon kaybı alacağı, ek prim/denge teşviki alacağı ve manevi tazminat talebinde bulunduğu, davalı, davacının kusurlu olduğunu bu nedenle tazminat isteyemeyeceğini, davacı şirketin yüksek meblağda prim borcu bulunduğunu, bu nedenle iptalden doğan iade tutarlarının davacının diğer borçlarına mahsup edildiğini, iptalden dolayı davacının herhangi bir mağduriyetinin bulunmadığını, iptal edilen poliçelerin başka bir sigorta şirketinden talep edilen tarihlerde poliçeleştiği, bu nedenle davacının haklarının hiçbir şekilde engellenmediğini, davacının komisyon alacağı talebinin yerinde olmadığını, manevi tazminat koşulları bulunmadığından talep edemeyeceğini belirterek davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin 04/03/2015 tarihli kararı ile; taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi beş yıldan kısa sürdüğünden faaliyetin devam ettiği sürenin ortalamasının esas alınması gerektiği, bu durumda acentenin kazanmış olduğu komisyon tutarının sözleşmenin ayakta olduğu süreye bölünüp çıkan meblağın 12 ay çarpılarak portföy tazminatının tespit edilebileceği, buna göre davacı acentenin portföy tazminatı talebinin 1.489.165,87 TL, komisyon tutarının 29 ay’a(sözleşme süresi) bölünüp 12 ay ile çarpılması sonucunda 616.206,56 TL olarak saptandığı, diğer yandan, BK’nın 41/1. maddesine göre tazminat miktarı tayin edilirken bir taraftan failin kusurunun derecesinin diğer taraftan hal ve mevkin icabının dikkate alınması gerektiği, buna göre failin kusurunun ağır olmaması zararı karşılayacak tam tazminattan daha düşük miktarda bir tazminatı haklı kılabileceği gibi olayın özelliğine göre tazminat miktarında indirim yapılmasına da imkan verebileceği, dosyada yer alan bilgi ve belgeler kapsamında davacının tazminattan indirime sebep olacak hafif kusurunun dahi bulunmadığı anlaşıldığından; buna göre, davacının portföy tazminatı ve komisyon alacağına ilişkin davasının kısmen kabulü ile, 616.206,56 TL ‘nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bu tutarın 10.000,00 TL’na dava tarihinden 606.206,56 TL’na ıslah tarihi olan 04/03/2009 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi yürütülmesine, davacının komisyon alacağı ile ilgili talebinin 494.711,43 TL üzerinden kabulü ile, bu tutarın 10.000,00 TL’na dava tarihinden, 484.711,43 TL’na 04/03/2009 ıslah tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi yürütülerek davalıdan tahsil edilip davacıya ödenmesine, davacı yanın alacak kalemlerinden olan % 5 ek prim denge-teşvik alacağın ispatlanamadığından, manevi tazminatın da koşulları oluşmadığından davacının her iki talebinin reddine karar vermek gerekmiştir…. ” gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 19/01/2016 tarihli kararı ile Mahkememiz kararı bozulmuştur.
Acente, tek yetkili satıcı ve bir tarafa tekel olma hakkı veren benzer sözleşmelerde Kanun eğer haklı nedene dayanmayan bir fesih ile sözleşme sona ermişse denkleştirme tazminatının hak edileceğini belirtmiştir (TTK.nın 122 maddesi). Bu hakkın elde edilmesi için; acente tarafından ana satıcıya yeni müşteriler kazandırılmış olması ve fesihten sonra feshedenin acentenin getirdiği yeni müşteriler sayesinde kısa dönemde önemli menfaatler elde etmesi gerekmektedir.
TTK. 122/3 madde hükmü uyarınca, acentenin denkleştirme talebinde bulunabilmesi için sözleşmenin sona ermesinde acentelik veren tarafın kusurlu bulunması şart değildir; acentenin kusurlu bulunmaması yeterlidir. Acente, sözleşmenin kendi kusuru nedeniyle haklı nedenle sona erdirildiği haller ile feshi haklı gösterecek bir eylemi olmadan kendisi tarafından sona erdirildiği haller dışında denkleştirme isteminde bulunma hakkına sahiptir.
Davalı, yeni ve sürekli müşteriler kazandırmış olması şartının özellikle süreklilik yönünden gerçekleşmediğini, dolayısıyla portföy tazminatı talep edilemeyeceğini iddia etmiştir. Buna karşılık davacı taraf ise bu hususa davalı eylemlerinin sebep olduğunu ifade etmiştir.
Davalı tarafın süreklilik şartını kendi eylemleriyle ortadan kaldırdığı davacı tarafından iddia edilmektedir. Sözleşme uyarınca elde edilebilecek menfaatin, olası borçlu tarafından ihlal edilmesi sebebiyle hakkın oluşmaması halinde, koşul yerine gelmiş ve sözleşme kapsamında ve sonucunda elde edilen borç doğmuş sayılır. Ayrıca TMK’nın 2. maddesinde yer alan kimse kendi kusurundan yararlanamaz ilkesi gereği, eğer müşterilerle olan ilişkilerdeki süreklilik unsurunun davalı eylemleri nedeniyle gerçekleşmediği kabul edilerse süreklilik koşulunun gerçekleştiği ve acentenin, acentelik verene yeni müşteriler kazandırdığı kabul edilmelidir. Bu açıklamalar ışığında Mahkememizce süreklilik unsurunun ve diğer unsurların gerçekleştiği ve davacı tarafından portföy tazminatına hak kazandığı ve iptal edilen komisyonların hesaba katılmaksızın yapılan bilirkişi hesabına değer verilerek bilirkişiler tarafından hesaplanan 1 yıla karşılık gelen ortalama tutarın 552.736 TL olduğu Mahkememizce kabul edilmiştir.
Sözleşmenin sona ermesinden sonra, acentenin yarattığı portföy sebebiyle müvekkilin menfaati ile acentenin kaybı hesaplanır. Bulunan miktar hakkaniyet denetimine tabi tutulması gerekir. Sözleşme hükümlerinin acente lehine olması, acente lehine sabit bir ücrete karar verilmesi, markanın müşteri çevresi olabilecek nitelikte tanınmışlık seviyesine erişmesi, acentenin bir takım yükümlülüklere aykırı davranması ve benzeri hususlar gözönüne alınarak hakkaniyet indirimi yapılıp yapılmayacağına karar verilmesi gerekir. Dosya kapsamına göre acentenin bir takım yükümlülüklerine aykırı davrandığı ispat edilemediği gibi, davacının sözleşmenin feshinde bir kusurunun bulunmadığı anlaşıldığından ve olayın özelliği göz önüne alınarak diğer hususlarda hakkaniyet indirimi yapılmasını gerektirmediğinden portföy tazminatından hakkaniyet indirimi yapılmamıştır.
Davacı, fesih bildirimden fesih tarihine kadar geçen üç aylık fesih dönemi boyunca davalı tarafından iş yapılmasının engellenmesi sebebiyle kar kaybına uğradığını iddia etmiştir. Bilirkişi raporunda geçmiş dönem performansı göz önünde bulundurularak yapılan tespitler dikkate alındığında, fesih dönemi ile aynı zaman dilimine denk gelen geçmiş dönem komisyonlar tutarının 388.497 TL olduğu tespit edilmiştir. Komisyon alacağından hakkaniyet indirimi yapılıp yapılmayacağının değerlendirilmesi gerekmektedir. Davacının bu komisyonu elde etmek için yapacağı masraflardan tasarruf ettiği göz önüne alınarak takdiren %15 oranında hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği Mahkememizce kabul edilerek, davacının talep edebileceği komisyon alacağının 330.222,45 TL olacağı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Sonuç itibariyle; davalı eylemleri nedeniyle müşteri kaybına uğranıldığı sonucuna varılarak, süreklilik koşulunun gerçekleştiğinin kabulü ile portföy tazminatı için gerekli şartların oluştuğu; Portföy tazminatı bakımından iptal edilen komisyonlar hesaba katılmaksızın 1 yıla karşılık gelen ortalama tutarın 552,736 TL olduğu ve davacının bu miktar portföy tazminatı talebinin kabulüne karar vermek gerektiği, 3 aylık fesih dönemine karşılık gelen geçmiş dönem komisyonlarının 388.497 TL tutarında olduğu ve % 15 oranında hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği ve buna göre davacının talep edebileceği komisyon alacağının 330.222,45 TL olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davacı her ne kadar %5 ek prim alacağı talep etmiş ise de, bu alacağını ispatlayamadığından ve manevi tazminat talebinde bulunmuş ise de; manevi tazminat koşulları gerçekleşmediğinden davacının bu taleplerinin reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
a) 330.222,45 TL komisyon alacağının 10.000 TL sinin dava tarihinden itibaren, kalan 320.222,45 TL sinin ıslah tarihi olan 04.03.2009 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
b) 552.736 TL portföy tazminatının 10.000 TL sinin dava tarihinden itibaren, kalan 542.736 TL sinin ıslah tarihi olan 04.03.2009 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
c) Davacının % 5 ek prim alacağı ve manevi tazminat taleplerinin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 60.314,89 TL harçtan peşin alınan 17.649,60 TL harcın mahsubu ile geriye kalan 42.665,29 TL harcın davalıdan tahsiline,
3-Davacı tarafından yatırılan başvurma, ıslah ve peşin harç toplamı 17.662,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 61.197,92 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen %5 ek prim alacağı talebi ile kısmen reddedilen talep kısımlarına (hakkaniyet indirimi ile reddedilen hariç) göre belirlenen 34.079,90 TL vekalet ücreti ile reddedilen Manevi tazminat ile ilgili belirlenen 3.400 TL vekalet ücreti toplamı 37.479,90 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 17.122,45 TL yargılama giderinin hakkaniyet indirimi nedeniyle reddedilen bölüm hariç
davanın kabul ve red oranına göre belirlenen 11.873,08 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan 75,80 TL yargılama giderinin hakkaniyet indirimi nedeniyle reddedilen bölüm hariç davanın kabul ve red oranına göre 23,24 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile YARGITAY yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/11/2020

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır