Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/312 E. 2018/74 K. 13.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/312 Esas
KARAR NO : 2018/74
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 18/01/2016
KARAR TARİHİ : 13/02/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Dava dışı … adına kayıtlı …adresinde bulunan konut için müvekkili şirketçe geniş kapsamlı ev sigorta poliçesi düzenlendiğini , dava konusu taşınmazda meydana gelen su arıtma cihazı bağlantı hortumu patlaması sonucu mutfak dolapları ve yemek odasının parkelerin kabardığı hasar gördüğünü , hasardan dolayı müvekkili şirkete yapılan başvuru üzerine hasar bedeli olarak 2.603,49 TL dava dışı …’e ödendiği , müvekkili şirketin yaptığı ödemede ile sigortalısının haklarına sahip oluş olup , dava konusu hazarın meydana gelmesine sebep olan ilgili 3. Kişiye karşı doğrudan dava ve takip hakkına sahip hele geldiğini , davalının ödeme yapmaması üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün …Es sayılı dosya üzerinden icra takibi başlatıldığını , borçlunun kötü niyetli ve mesnetsiz olarak borca itiraz ettiği ve takibin durduğunu , kötü niyetli itirazdan dolayı % 20 den aşağı olmak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini , itirazın iptalini ve takibin devamını yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesini talep ile dava ettiği anlaşıldı.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın pasif husumet yönünden reddini , dava konusu su sisteminin satışını yapan firma … A.Ş olduğunu söz konusu şirketin ayrı bir tüzel kişiliği olduğunu , arıtma sisteminin kurulumunu ve servis bakımını yapan firmanın bu firma olduğunu , kendilerinin bu şirketle hiçbir ticari ve hukuki bağının bulunmadığını , bu nedenle davanın pasif husumet yönünden reddini , davaya konu olayın meydana gelmesine sebep olan basınç yüksekliği şebekeden kaynaklı olduğunu bundan dolayı müvekkili firmanın kusurlu olmadığını , davanın müvekkili firma açısından pasif husumet yokluğu nedeniyle reddini , yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesini talep ile cevap verdiği anlaşıldı.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Emsal nitelikteki yargıtay 17. Hukuk Dairesi 27/11/2017 Tarih … Es , … K. Sayılı ilamında ” …. Dava konut sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin , zarardan sorulu olduğu iddia olunun davalıdan rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı sigorta şirketi , bu davaya sigortalısının halefi olarak açtığına göre görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay ittihadı birleştirme genel kurulunun 22/03/1944 tarihli … E. Ve … K. Sayılı kararında bu husus ” sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava , sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle , halefiyet davası bir ticari dava sayılmaz. Bu dava aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak . Sigortalının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur. ” şeklinde vurgulanmaktadır. Dava tarihiden önce 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı yasının 73/1. Maddesinde ; ” tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir. ” düzenlemesine yer verilmiştir. Aynı yasının 3. Maddesinin 1. Fıkranın (1 ) bendinde, ” tüketici işlemi , mal veya hizmet piyasalarından kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan esen , taşıma , simsarlık , sigorta , vekalet , bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder ” denilmek suretiyle , tüketici mahkemesinin görev alanının belirlenmesine esas olarak tüketici işleminin tarifi yapılmıştır. Somut olayda ;davacının sigortalısı olan Havva Dudu Pıçak’a ait konuta davalı tarafından güvenlik kamerası sistemi kurulmuş ve bu sistemin yarattığı iddia olunan yangın nedeniyle , davacı sigortacı sigortalısına ödeme yapmış , yaptığı ödeme ile sigortalısının haklarına halef olmuştur. Davacı sigortacı , sigortalısına yaptığı ödemeye kazandığı halefiyet hakkına dayalı olarak da ayıplı mal ve hizmet sunduğunu iddia ettiği davalıya rücu amacıyla yaptığı takipteki itirazın iptalini talep etmektedir. Bu durum karışında : davaya konu istemin , davacının sigaralısı ile davalı arasındaki tüketici işlemine dayandığı açıktır. Yukarıda açıklanan yasa maddeleri ve düzenlemeler ışığında , davacının sigortalısı gerçek kişi tüketici konumunda olup, sigortalı ile davalı arasındaki satım ve hizmet ilişkisi bir tüketici işlemidir. O halde , tüketici işleminden kaynaklanan bu uyuşmazlığın, Tüketici mahkemesi tarafından görülmesi gerektiği gözetilip işin esası incelenerek karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle ,yazlı olduğu biçimde görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir…” şeklinde karar verdiği anlaşıldı.
İddia , savunma , emsal nitelikteki yargıtay kararları ve tüm dosya birlikte incelendiğinde, taraflar arasındaki uyuşmazlığın , su aratma cihazından kaynaklandığı iddia edilen hasar bedeliyle ödeme sigorta tazminatının rücuen tahsiline ilişkin icra takibinde vaki itirazın iptaline ilişkin olduğu , Yargıtay ittihadı birleştirme genel kurulunun 22/03/1944 tarihli … Sayılı kararında bu husus ” sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava , sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle , halefiyet davası bir ticari dava sayılmaz. Bu dava aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak . Sigortalının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur. ” şeklinde vurgulanmaktadır. Dava tarihiden önce 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı yasının 73/1. Maddesinde ; ” tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir. ” düzenlemesine yer verilmiştir. Aynı yasının 3. Maddesinin 1. Fıkranın (1 ) bendinde, ” tüketici işlemi , mal veya hizmet piyasalarından kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan esen , taşıma , simsarlık , sigorta , vekalet , bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder ” denilmek suretiyle , tüketici mahkemesinin görev alanının belirlenmesine esas olarak tüketici işleminin tarifi yapılmıştır.
Davacının sigortalısı olan …’a ait konuta davalı tarafından su arıtma sistemi kurulmuş ve bu sistemin yarattığı iddia olunan su baskını nedeniyle , davacı sigorta şirketi sigortalısına ödeme yapmış ,Davacı sigortacı , sigortalısına yaptığı ödemeye kazandığı halefiyet hakkına dayalı olarak da ayıplı mal ve hizmet sunduğunu iddia ettiği davalıya rücu amacıyla işbu davayı açmıştır. Bu durum karışında : davaya konu istemin , davacının sigortalısı ile davalı arasındaki tüketici işlemine dayandığı açıktır. Yukarıda açıklanan yasa maddeleri ve düzenlemeler ışığında , davacının sigortalısı gerçek kişi tüketici konumunda olup, sigortalı ile davalı arasındaki satım ve hizmet ilişkisi bir tüketici işlemidir. O halde , tüketici işleminden kaynaklanan bu uyuşmazlığın, Tüketici mahkemesi tarafından görülmesi gerektiğinden aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Uyuşmazlığın niteliğine göre dava tarihi nazara alınarak davanın Tüketici Mahkemesinde açılması gerektiği Mahkememizin GÖREVSİZ olduğu anlaşılmakla HMK 114/1 c ve 115/2 maddesi gereğince DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİYLE DAVANIN USULDEN REDDİNE,
HMK 20.maddesi gereğince kararın kesinleşmesini takiben 2 haftalık süre içerisinde taraflardan birinin başvurusu halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi halde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğinin ihtarına, HMK 331/2 maddesi gereğince harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede karar verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde gün içerisinde mahkememize verilecek veya başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı
Katip
¸e-imzalıdır
Hakim
¸e-imzalıdır