Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/297 E. 2020/617 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/297 Esas
KARAR NO:2020/617

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:23/03/2016
KARAR TARİHİ:22/10/2020

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği dava dilekçesi ile; müvekkili banka ile dava dışı … A.Ş. arasında imzalanan 28.07.2015 tarih ve 1.000.000 USD tutarlı Genel Kredi Sözleşmesi uyarınca, davalı şirkete nakdi kredi kullandırıldığını, davalıların da işbu kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduklarından, borcun ödenmesinden müteselsilen sorumlu bulunduklarını, kredi borçlusu Tümerdem Tarım’ın finansal açıdan zor duruma düşmesi ve ödemelerini tatil edilmesi talebiyle iflas erteleme davası açtığının öğrenilmesi nedeniyle, …. Noterliğinden 16.02.2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnameyle kredi hesabının kat edilerek, mevcut kredi borcunun geri ödenmesinin ihtar edildiğini, ihtarnamede verilen süreye rağmen kredi borcunun geri ödenmemesi üzerine, kefiller aleyhine …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından, 02.03.2016 tarihinde, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere dava tarihinde 754.286,30 TL bedelli icra takibi başlattığını, yapılan takibe, borçlular tarafından haksız ve mesnetsiz olarak itiraz edildiğinden, itirazın iptaline karar verilmesini, söz konusu iflas erteleme davasında 09.02.2016 tarihinde verilen İhtiyati tedbir kararı uyarınca kefillere karşı takip açılmasının önüne geçildiğini belirterek, davalıların icra takibine itiraz ettiklerini, ancak davalı vekilinin itirazının gerçekleri yansıtmadığını, iddia edilen tedbir kararında; “… iflas erteleme talebinde bulunan şirketin borçlarına kefil olanlar yönünden devam eden takipler ile İİK’nın 79/b .maddesinin 2. ve 3. fıkralarında yazılı istisnalara ilişkin hükümler hariç olmak suretiyle 6183 sayılı kanun ile yapılan takipler de dahil olmak üzere hangi nedene dayanırsa dayansın davacı şirket hakkında her türlü ihtiyati haciz – ihtiyati tedbir ve muhafaza işlemleri de dahil tüm takip işlemlerinin yapılmasının…” denilerek kefillere açılan takipler ile İİK. 179/b’de belirtilen istisnaların hariç tutulduğunu, tedbir kararında dava dışı Tümerdem Tarım şirketine karşı takibin yapılmasının engellendiğini, ancak kefillere yapılan takipler ile taşınır, taşınmaz veya ticari işletme rehniyle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehinin paraya çevrilmesi yoluyla açılan/açılacak olan takiplerin tedbir kararının dışında bırakıldığını, belirtilen sebeple davalı vekilinin haksız ve hukuka aykırı itirazının iptaline karar verilmesi gerektiğini, davalılar tarafından ayrıca, geçerli bir kefalet ilişkisinin varlığından söz etmenin mümkün olmadığı gerekçesiyle borcun tamamına itiraz edildiğini, itiraz dilekçesinde, “Genel Kredi Sözleşmesi, kefalet sözleşmesi ve tüm işlem dosyasının” kendilerine gönderilmediğini, bu nedenle bu aşamada geçerli bir kefalet ilişkisinin ve borcun varlığının söz konusu olmadığının belirtildiğini, buna karşın …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde, takip talebinin ekinde bahsi geçen tüm belgelerin dosyaya sunulduğunu, buna rağmen davalıların borcun muhtacı muhakeme olduğunu iddia etmelerinin, davalıların tamamen zaman kazanmaya yönelik olduğunu bu nedenle davalıların itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili Mahkememize verdiği cevap dilekçesi ile; …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E.sayılı dosyasından verilen 09.02.2016 tarihli iflas erteleme tedbir kararı gereği, öncelikle davanın reddine karar verilmesini, tedbir kararı kapsamında, dava dışı şirkete kefil olan müvekkillerinin davaya konu icra takibinde borçlu olmadıklarının sabit olduğunu, alınan tedbir kararında, tedbir kararından sonra kefiller yönünden de takip açılamayacağının açıkça hüküm altına alındığını, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. Sayılı dosyasından verilen 09.02.2016 tarihli ihtiyati tedbir kararında; “…a-) İflas erteleme talebinde bulunan şirketin borçlarına kefil olanlar yönünden devam eden takipler ile İİK 179/b maddesinin 2 ve 3. Fıkralarında yazılı istisnalara ilişkin hükümler hariç olmak suretiyle 6183 sayılı kanun ile yapılan takipler de dahil olmak üzere hangi nedene dayanırsa dayansın davacı şirket hakkında her türlü ihtiyati haciz-ihtiyati tedbir ve muhafaza işlemleri de dahil tüm takip işlemlerinin yapılmasının ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına…” karar verildiğini, ihtiyati tedbir kararında da belirtildiği gibi, 09.02.2016 tarihinden önceki tarihlerde iflas erteleme talebinde bulunan …. A.Ş.’nin borçlarına kefil olanlar yönünden devam eden takiplerin hariç tutulduğunun açıkça belli olduğunu, davacı banka tarafından başlatılan icra takibinin devam edebilmesi için, takip tarihinin 09.02.2016 tarihinden önce olması ve 09.02.2016 tarihli ihtiyati tedbir kararı verildiği anda söz konusu icra takibinin devam etmesi gerektiğini, sonuç itibariyle; işbu tedbir kararı kapsamında; müvekkilleri aleyhine icra takibi başlatılamayacağını, davaya konu kefalet sözleşmesi incelendiğinde; Kefalet sözleşmesinde bulunan ve Müvekkilleri tarafından el yazısı ile yazılması zorunlu olan kısımlardaki yazıların tamamının aynı olduğu ve aynı kişi tarafından sözleşmeye dahil edildiği, hatta kefillerin bizzat kendi el yazısı ile belirtmesi gereken kısımlarda kullanılan kalemin dahi aynı kalem olduğu, bunun da sözleşmenin kefalet kısımlarının el değiştirmeden bir kişi tarafından yazıldığının açık olması sebebiyle; Türk Borçlar Kanunu Madde 583 uyarınca hukuken batıl, geçersiz ve kesin hükümsüz olduğunu; kefalet sözleşmesinde, TBK. Madde 583 hükmü uyarınca geçerlilik şartı olan “…Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” hükmünün yerine getirilmediğini, mezkur sözleşme incelendiğinde, banka adına imzalayan memurun el yazısı ile kefalet kısımlarındaki el yazısının birbirine çok benzer olduğu, TBK. 583 hükmü uyarınca müvekkilleri tarafından bizzat el yazısı ile yazılması gereken tüm kısımların banka memuru tarafından doldurulduğunu, bu sebeple yazıya ve imzaların tamamına itiraz ettiklerini, öncelikle dava konusu kefalet sözleşmesinin geçersizliğine ilişkin beyanlarının incelenmesini talep ettiklerini belirterek, davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; İİK.nın 67. maddesi gereğince açılmış itirazın iptali davasıdır.
…. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası celp edilmiş, taraf delilleri toplanmış ve Adli Tıp Kurumundan yazı itirazı ile ilgili rapor alınmıştır.
…. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalılar aleyhine; 750.000 TL asıl alacak ile 4.286,30 TL faiz olmak üzere toplam 754.286,30 TL alacak için ilamsız icra takibi yapıldığı, davalılar tarafından süresinde itiraz edilmesi neticesinde takibin durduğu ve bu davanın süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davalılar Genel Kredi Sözleşmesindeki bir takım yazıların kendilerine ait olmadığına dair itiraz ettiklerinden davalıların yazı ve imza örnekleri alınmış, buna ilişkin belge asılları celbedilerek, Adli Tıp Kurumundan rapor alınmıştır.
Adli Tıp Kurumunun 20/02/2020 tarihli raporda;
İnceleme konusu belgedeki “28.07.2015”, “1.000.000$”, “Bir milyon dolar” yazıları ile …’in mukayese yazıları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından, söz konusu yazıların mevcut mukayese yazılarına kıyasla …’in eli ürünü olmadığı,
İnceleme konusu belgedeki ” 1.000.000 $ “, ” Bir milyon dolar ” ve ” 28.07.15 ” yazıları ile …’in mukayese yazıları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından, söz konusu yazıların mevcut mukayese yazılarına kıyasla …’in eli ürünü olmadığı,
İnceleme konusu belgedeki “28/07/15”, “1.000.000 $” ve “Bir milyon dolar” yazıları ile …’in mukayese yazıları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından, söz konusu yazıların mevcut mukayese yazılarına kıyasla …’in eli ürünü olmadığı, hususları belirtilmiştir.
TBK. nın 583.maddesinde ” Kefalet Sözleşmesi yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiği kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtilmesi şarttır.” hükmü bulunmaktadır. TBK.nın 583/1. maddesine göre kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için kefilin sorumlu olduğu azami miktarın, kefalet tarihinin ve müteselsil kefil olması durumunda bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğine ilişkin beyanın kefilin kendi el yazısıyla belirtmesi gerekmektedir. Kefilin el yazısıyla bunların belirtilmemesi halinde kefalet sözleşmesinin geçerli olduğundan bahsedilemez. ( Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 21/02/2017 tarih ve 2017/3486 E. 2017/1775 K., 6. Hukuk Dairesinin 28/03/2016 tarih ve 2016/1902 E. 2016/2446 K., 8. Hukuk Dairesinin 23/05/2017 tarih ve 2017/2095 E. 2017/7610 K., 19 Hukuk Dairesinin 27/09/2018 tarih ve 2017/3217 E. 2018/4585 K. sayılı ilamları)
Taraflar arasındaki Genel Kredi Sözleşmesinde; davalılar …, … ve …’in isim ve imzalarının bulunduğu müteselsil kefil bölümünde yer alan; 28/07/2015, 1.000.000 $ ve “birmilyondolar” yazılarının davalılara ait olmadığı Adli Tıp Kurumu Raporu ile belirlendiğinden, davalılar yönünden kefalet sözleşmesinin TBK. nın 583/1. maddesine göre geçerli olmadığı, geçerli olmayan sözleşmeye dayalı olarak davalılar hakkındaki takibin ve Mahkememizde açılan bu davanın hukuken yerinde olmadığı sonuç ve kanaatine varılarak davanın reddine, davacının takip yapmakta kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden, davalıların kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalıların Kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 9.109,90 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 9.055,50 harcın karar kesinleştikten sonra ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 54.764,32 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … ve …’e verilmesine,
5-Davalı …’in yapmış olduğu 30 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak, davalı …’e verilmesine,
6-Davalı …’in yapmış olduğu 42 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak, davalı …’e verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı ile davalı … tarafından yatırılan gider avanslarının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/10/2020

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır