Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/285 Esas
KARAR NO : 2018/291
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/03/2016
KARAR TARİHİ : 24/04/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili 20/06/2008 yılından beri … adresinde bulunan işyerinde, daha önce…’a bağlı …A.Ş tarafından işletilen, daha sonra özelleştirme sonrası 28/05/2013 tarihinden itibaren…A.Ş tarafından işletilen elektrik kurumunun … abone numaralı müşterisi olduğunu, daha önce davalı …’a bağlı …A.Ş tarafından dağıtılan elektrik yapılan özelleştirme sonucu 28/05/2013 tarihinden itibaren … A.Ş’ye geçtiğini, fakat aralarındaki sözleşme tarafımıznca bilinmediğniden dava konubu bedellerin iadesinden hangisinin ne miktarda sorumlu olduğunun bilinmediğini, davalı şirketlerin gönderdiği faturalar incelendiğinde müvekkilden kullandığı çıplak enerji bedelleri dışında vefarklı adlar altında bedeller tahsil edildiği görüldüğünü, kayıp-kaçak, sayç okuma, perakende satış hizmeti, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedelleri gibi bedeller müvekkilden tahsil edildiğini, müvekkilden haksız olarak tahsil edilen ve tahsil edilmeye devam edilen kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin abonelik başlangıcından itibaren istirdatı ve bu bedellerin tahsilinin durdurulması için dava ettiklerini, bu nedenlerle davalarının kabulunü, müvekkilinden tahsil edilen kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin ödendiği tarihten itibaren değişen oranlarda faiziyle iadesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebi ile dava ettikleri anlaşıldı.
Davalı …A.Ş Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın yasal süresi içinde açılmadığını, bu bakımdan zamanaşımı yönünden reddini talep ettiklerini, davanın husumet yokluğnudan reddini talep ettiklerini, müvekkil kurum … Genel Müdürlüğünün işbu davada herhangi bir hasım rolü bulunmadığını, uyrıca faturalardan tahsil edildiği iddia edilen kayıp kaçak bedeli, sayaç okuma bedeli vs.bedellerin… ile herhangi bir ilgisi bulunmadığını, bu kalemler EPDK tarafından belirlenerek faturalarda yerini aldığını, husumet diğer davalı…A.Ş’ye yöneltilmesi gerekirken müvekkil kuruluşa da husumet yöneltilmesinin hukuki dayanağı bulunmadığını, genel müdürlüğünün dağıtım lisansı bulunmadığını, dağıtım faaliyeti dağıtım lisanslarına istinaden Genel Müdürlüğümüzden ayrı bir tüzel kişiliği bulunan Dağıtım Şirketlerince, perakende hizmetleri ise tedarik lisanslarına istinaden perakende şirketlerince yerine getirildiğini, bu kapsamda sayaç okumaları dağıtım şirketlerince fatura tahakkukları ise perakende şirketlerince yapılmakta olup faturadan tahsil edilen dağıtım bedeli ve kayıp kaçak bedeli gibi kalemler tüketicilerden tahsil edildikten sonra perakende şirketlerince dağıtım şirketlerine ödendiğini, bu nedenle fatura kalemlerine ilişkin itirazlar perakende şirketlerine yapılması gerektiğini, bu nedenlerle davanın husumet itirazı ve zamanaşımı nedeniyle davanın müvekkil kurum açısından öncekilke usulden reddini, davanın müvekkil kurum açısından husumet yokluğu nedeniyle esastan reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebi ile cevap verdikleri anlaşıldı.
Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirket aboneleri ile elektrik enerjisi satış sözleşmesi, indirimli elektrik taahhütnamesi, indirimli elektrik tahahhütnamesi bilgilendirme metni, serbest tüketicilere satışları için enerji alım satım bildirim formunu vb birçok evrakla birlikte enerji asıl satım sözleşmeleri imzalandığını, elektrik satış sözleşmesi A Satış Birim Fiyatı ve Faturanın Hesaplanma Yöntemi üst başlıklı 5.maddesine göre taraflar arasında işbu maddedeki hususlar ¸ kabul edildiğini, davacı müvekkil şirket tarafından gönderilen faturaların hiçbirisine itiraz etmediğini, faturalara ilişkin hiçbir şikayeti de söz konusu olmadığını, uyuşmazlığa konu edilen fatura kalemlerinin kayıp kaçak bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti, iletim ve dağıtım bedeli gerek adını gerekse tüketicilere hangi oranda yansıtılacağı hususunu belirleme ve karar verme yetkisi tamamen EPDK ya ait olduğunu, kayıp kaçak bedeli tamamen yasadan kaynaklanmakta olup yasal mükellefiyetler gereği uygulandığını, dava konusu olan kayıp kaçak bedeli, tıpkı diğer bedellerde olduğu gibi kurul tarafından düzenlenen yasal mevzuat uyarınca davacıdan tahsili zorunlu olan bir bedel olduğunu, bu nedenlerle davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddini, davanın zamanaşımına uğramış olması nedeniyle reddini, davanın esastan reddini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebi ile cevap verdiği anlaşıldı.ı
DELİLLER VE GEREKÇE;
Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim bedelinin istirdatı istemine ilişkindir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve … Esas … K. Sayılı kararı ve Yargıtay… Hukuk Dairesi’nin kararları ile Anayasanın Vergi Ödevi başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir. Ancak yargılama sırasında 17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren geçmişe de etkili 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK.nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir. Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren ve somut uyuşmazlıklarda uygulama kabiliyeti olup somut norm denetimi yoluyla Anayasa mahkemesine de dava konusu yapılan
yukarıda belirtilen 6719 sayılı kanunun 6446 sayılı kanunda değişiklikler yapan kamun hükümleri bakımından anayasa mahkemesince 6446 sayılı kanunun 17. Maddesine eklenen 10 numaralı fıkranın iptaline , diğer maddeler yönünden iptal başvurusunun reddine karar verilmiş olup anılan fıkranın iptal gerekçesinde ise EPDK tarafından gelir ve tarife kapsamında düzenlenen ve tüketicilerden tahsil edilen bedellerin iadesi talebiyle yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin söz konusu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygun olup olmadığının yanı sıra , uyuşmazlık ile ilgili diğer mevzuat ilkelerini de gözetmelerinin adil yargılama yapılmasının bir gereği olduğuna vurgu yapılarak , mahkemelerin yetkilerin kısıtlanamayacağına hükmedildiği , bu yönüyle Anayasa Mahkemesinin iptal hükmünün dava tarihinden sonra yürürlüğe giren kanun maddeleri bakımından somut uyuşmazlığa konu davalar yönünden , sonrada yürürlüğe giden 6719 sayılı kanuna göre verilen kararlar açısından yeni bir hukuki bir durum ortaya çıkarmadığı anlaşılmıştır.
Her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere ilişkin koşullara göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması ve tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması gibi hallerde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır. Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri birlikte değerlendirildiğinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan (ve halen derdest olan) davalar, (açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte) konusuz kalmıştır. Buna göre dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yeni yasa nedeni ile konusuz kalan dava hakkında, karar verilmesine yer olmadığı yönünde hüküm kurulması gerekmiştir.
Yine bu noktada bir diğer uyuşmazlık konusu ise, davalının, davanın açılmasına sebebiyet verip vermediği, bu bağlamda davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331.maddesinin 1.fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda mahkemenin yargılamaya devam ederek dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit etmesi ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan tarafı yargılama gideri ile mahkum etmesi gerekmektedir. Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği kuşkusuzdur. Bir kimseye diğer tarafın dava giderlerinin yükletilmesinin nedeni, o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermiş olmasıdır. İşte bu nedenledir ki, dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulması olanaklı değildir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 günlü ve 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında da aynı ilkeye yer verilmiştir.). Somut olayda, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve … Esas … K. Sayılı kararı ve Yargıtay … Hukuk Dairesi kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle
haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur. (Aynı yönde; Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 14.06.2017 gün ve 2016/20808 Esas, 2017/10060 Karar sayılı ve yine aynı Daire’nin 07.06.2017 gün ve 2016/20106 Esas, 2017/9319 Karar sayılı ilamları). Bu durumda; dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiş dava konusu iadesi talep edilen kayıp kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmet, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedeli vb.bedellerin davalı … A.Ş tarafından taraflar arasındaki sözleşme hükümleri doğrultusunda tahsil edilip faturalarının da bu davalı tarafından düzenlendiği, davalılardan …IN dağıtım şirketi olarak davacıya karşı bir sorumluluğunun bulunmadığı, dolayısıyla bu dava yönünden …’ın davalı sıfatı (pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı) anlaşıldığından bu davalı yönünden davanın bu sebeple reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının davalı … yönünden davalı sıfatı (pasif husumet ehliyeti) yokluğundan reddine,
2-Konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
3-Alınması gereken 35,90 TL harcın peşin alınan 29,20 TL’den mahsubu bakiye kalan 6,70 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına ,
4-Davacı tarafından yapılan 917,50-TL yargılama gideri ile başlangıçta yatırılan harç 29,20-TL toplamı olan 946,70TL nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 2.180,00 TL maktu ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı… kendini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 7/2.maddeside gözetilerek hesap ve takdir olunan 600 TL maktu ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalı …’a verilmesine,
7-Tarafların HMK 120 madde gereğince yatırdıkları gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara İADESİNE,
8-Davalı tarafça yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek veya başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf’ kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Katip
¸e-imzalıdır
Hakim
¸e-imzalıdır