Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1293 E. 2019/1582 K. 17.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1293 Esas
KARAR NO : 2019/1582

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/12/2016
KARAR TARİHİ : 17/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında … adresinde ve … Mahallesi, 1907 Ada, 1 Parselde kayıtlı gayrimenkul üzerinde bulunan akaryakıt istasyonunun işleticiliği hususunda, 17.05.2013 tarihinde Bayilik Sözleşmesi ve yine aynı tarihli Çerçeve Protokolü akdedildiğini, davalı şirketin Bayilik Sözleşmesi ve Çerçeve Protokolü’ne ilave olarak düzenlemiş olduğu Ürün Alış Taahhütnamesi ile yıllık asgari 3.027 ton beyaz ürünü …’den almayı, eksik kalan ton üzerinden 14-USD tutarınca kar mahrumiyetini ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, Çerçeve Protokol’ün 12. maddesi ile davalı şirketin Bayilik Anlaşması, taahhütlerinin, mevzuatın herhangi bir hükmünün kısmen ya da tamamen ihlal edilmesi, …’den satın aldığı ürün bedellerini ve hizmet bedellerini vadesinde ödememesi halinde, …’in anlaşmayı haklı nedenle fesih hakkının haiz olduğunu, anlaşmanın … tarafından feshedilmesi, anlaşma ve eklerinin bayi tarafından süresinden önce feshedilmesi veya fesih sonucunu doğuracak şekilde hareket edilmesi halinde, 250.000,00-USD tutarındaki cezai şartın müvekkiline ödeneceğinin düzenlendiğini, davalı şirketin, ekonomik dar boğaza girdiklerini, kar marjının düştüğünü ve giderlerinin karşılanamadığını öne sürerek sözleşmeyi tek taraflı ve haksız olarak feshettiğini, davalının müvekkilinden toplam 10.250 ton ürün almayı taahhüt etmiş olmasına rağmen sözleşme süresince toplam 2.817 ton ürün aldığını, dolayısıyla davalının taahhüdünü yerine getirmeyerek alması lazım gelen 7.443 ton ürün aldığını, söz konusu taahhüt çerçevesinde kar kaybının mevcut olup, davalının eksik ton başına 14-USD ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, bu durumda mevcut kar kayıplarının 104.061,00-USD olduğunu belirterek, Çerçeve Protokolü’nün 12. maddesi uyarınca tahakkuk eden 250.000,00-USD cezai art alacağının şimdilik 1.000,00-USD’sinin temerrüt tarihinden itibaren yabancı paraya işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte tahsiline, Ürün Alım Taahhütnamesi uyarıca eksik kalan ürün miktarı için hesaplanan 104.061,00-USD kar mahrumiyeti alacağının şimdilik 1.000,00-USD’sinin temerrüt tarihinden itibaren yabancı paraya işleyecek en yüksek mevduat faizi ile tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
Davalı tarafa usulüne uygun tebligat yapıldığı, davalının davaya cevap vermediği görüldü.

DELİLLER VE GEREKÇE;
Taraflar arasında düzenlenmiş bulunan 15/05/2013 Tarihli Standart Bayilik Sözleşmesi, protokol, Ürün alım taahhütnamesi, ihtarname, ticaret sicil kayıtları defter ve kayıtlar, vergi dairesi beyannameleri ve dayanılan diğer deliller celp edilip incelenmiş, tüm dosya kapsamı ile ticari defter ve belgeler üzerinde yapılan inceleme sonucu bilirkişi raporu alınmış ve tüm deliller toplanmıştır.
İhtilaf, taraflar arasında imzalanan, sözleşme, protokol ve taahhütname uyarınca, davalı tarafından fesih edilen sözleşme kapsamında, davacının, davalıdan, cezai şart ve kâr mahrumiyeti alacağı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının tespiti konularından kaynaklanmakta olup ispat yükü davacıda bulunmaktadır. Ancak alacak miktarının tespiti için takip dayanağı belgelerin incelenmesi hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi gerektiren haller olduğundan 6100 sayılı HMK m.266 gereği mahkemenin tarafların talebi yahut kendiliğinden vereceği karar ile bu hususların bilirkişiye tespit ettirilmesi mümkündür.
Tüm deliller toplandıktan sonra, bilirkişilerden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişiler SMMM/Bağımsız Denetçi … ve Akaryakıt-LPG Sektör Uzmanı … tarafından hazırlanan 10/01/209 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; “…Sayın Mahkeme, davacının ilgili yıllar itibariyle kar mahrumiyeti-cezai şart talep edebileceğine karar vermesi halinde; herhangi bir nam ve ad altında “kar mahrumiyeti-cezai şart” adı altında kesilen faturalarda KDV’nin hesaplanmaması gerektiği, Çerçeve Protokol’ün 12. maddesi gereğince, davalı tarafın 02.07.2015 tarihli Noter tebligatında konu ettiği unsurları mahkeme “haklı neden” olarak görmez ve bayi tarafından süresinden önce feshedilmesi olarak değerlendirir ise, 250.000,00-USD tutarındaki cezai şartı davalıdan isteyebileceği, kar mahrumiyetinin talep edebileceğine sayın mahkeme değerlendirmesi durumunda,
a) tüm sözleşme süresince (17.05.2013-01.11.2016) hesaplanan kar mahrumiyeti tutarı (USD) : 107.192,97,
b) 02.07.2015 tarihli Noter ilanının mahkemece haklı neden olarak değerlendirilmesi halinde, sözleşme başlangıcından, Noter ihtarına kadar (17.05.2013-02.07.2015) talep edilebilecek kar mahrumiyeti tutarı (USD): 51.031,76,
Ürün Alım Taahhütnamesi 12. maddesi gereği, kar mahrumiyeti tutarının ödeme gününde uygulanmakta olan merkez bankası döviz satış kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılığında olacağı, mevcut cari hesaptan dolayı davacının 5.308,53-TL davalıdan alacaklı olduğu kanaatine varılmış olmakla birlikte, Çerçeve Protokolü’nün 12. maddesi uyarınca tahakkuk eden 250.000,00-USD cezai şart alacağının şimdilik 1.000,00-USD’sinin temerrüt tarihinden itibaren yabancı paraya işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte, Ürün Alım Taahhütnamesi uyarınca eksik kalan ürün miktarı için hesaplanan 104.061,00-USD kar mahrumiyeti alacağının şimdilik 1.000,00-USD’sinin temerrüt tarihinden itibaren yabancı paraya işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte, davalıdan tahsilini talep etmiştir…” sonuç ve kanaatine ulaşıldığını mütalaa ettikleri anlaşıldı.
Toplanan deliller ve düzenlenen Bilirkişi raporu ile belirlendiği üzere davacı tarafın ibraz edilen defterlerinin 6102 Sayılı Kanunun 64.md/3f kapsamında usulüne uygun tutulduğu,6100 Sayılı Kanunun 222.md uyarınca davacı tarafın lehine delil olma niteliğinin bulunduğu, davacının, sonlanan bayilik yerine bölgede ne kadar süre ile yeni bayilik oluşturabileceği esas alınarak, davacının talebi mümkün kâr yoksunluğundan kaynaklanan zararının ve davacının cezai şart alacağı talep edip edemeyeceği ve edebilecek ise sözleşme kapsamında talebi mümkün cezai şart alacağının tahsilinin davalının ekonomik mahvına neden olup olmayacağı hususunda yeniden rapor alınması gerekmiş ve…Vergi Dairesi Başkanlığı … Vergi Dairesi’ne müzekkere yazılarak, davalının 2014,2015,2016, 2017 ve 2018 yılı Kurumlar Vergi Beyannameleri istenilmiş, vergi dairesince verilen cevabi yazı ile “…davalının 31/03/2018 tarihinde adresinde bulunmaması nedeniyle dairemizce re’sen terk ettirildiği ve ödevlinin Kurumlar Vergi Beyannamesi vermediği tespit edilmiş…” ve 2014,2015,2016, ve 2017 yıllarına ait Kurumlar Vergi beyannamelerinin gönderildiği görülmüştür.
Davalının ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmak ve Bilirkişi Sözleşme Uzmanı Dr. …’in de heyete eklenmek suretiyle, aynı bilirkişi heyetinden alınan 21/06/2019 tarihli ek raporda; “…davalı tarafça mahkeme kaleminde ki inceleme gününde ticari defter ve belgeleri sunulmamıştır. Davalının ekonomik mahvına neden olup olamayacağı ile ilgili davalıya ait gelir idaresinden alınma mali verilere istinaden firmanın yeterli öz kaynağa sahip olmadığı ve mevcut durumda davalının gayri faal/tabela firması olduğundan firmanın varlıklarının sıfır olduğu, dava tarihi itibari ile davalının hisselerinin tamamının “… A.Ş. (Vergi No:… Tel:…) Hisse=%100” elinde olduğu, nihai takdir sayın mahkemeye ait olmak kaydıyla; davacı her ne kadar asgari alım miktarı konusundaki taahhüde uyulmadığı için 17.05.2013-01.11.2016 yılları için kar kaybından kaynaklanan tazminat ve cezai şart alacağı talebinde bulunmuş ise de taraflar arasındaki Bayilik Sözleşmesi ve eki Protokol kapsamında davalı şirketin kabul ettiği cezai şart düzenlemesi TBK’nın 179/2. maddesinde yer alan ifaya eklenen ceza koşulu niteliğindedir. Bu kapsamda, alacak şartları oluştuktan sonra, alacaklının vazgeçmesi ya da herhangi bir çekince ileri sürmeden karşı tarafın edimlerini kabul ederek ya da kendi edimini yerine getirerek sözleşme hükümlerinin uygulanmasına devam edilmesi halinde artık cezai şart istenmesi mümkün değildir.
Olayımızda davalının 17.05.2013-16.05.2014 döneminde, 17.05.2014-.16.05.2015 döneminde eksik alım yapılmış olmasına rağmen davacının herhangi bir çekince ileri sürmeden fesih tarihine kadar ödemeleri kabul ederek davalıya ürün teslimine devam ettiği anlaşılmış olup, bu durumda, herhangi bir çekince ileri sürülmeden ve uzun süre istenmemiş olan bu döneme ait kar mahrumiyetinin sözleşme feshedildikten sonra dava tarihi itibariyle istenebilmesinin mümkün olmadığı, davalının afaki gerekçelerle sözleşmeyi 02.07.2015 tarihinde fesih ettiği, akabinde davacı tarafından huzurdaki davanın açıldığı ve kar mahrumiyeti talebinde bulunulduğu düşünüldüğünde, davacının 17.05.2015-01.11.2016 dönemi için kar mahrumiyeti talebinde bulunabileceği, sonuç olarak 17.05.2015-01.11.2016 döneminde davacı yanın toplam 61.883,49-TL kar mahrumiyeti talebinde bulunabileceği, Bayilik sözleşmesinin süresinden önce fesih edilmesi konusunda ise, davalının fesih ihtarnamesinde gösterdiği sebeplerin afaki kaldığı göz önüne alındığında, davalının fesih işleminin sözleşme kapsamına uygun olmadığı, devam eden bayilik ilişkisinin erken feshinden söz edilebileceği, bu kapsamda davacının taraflar arasında münakit sözleşme ve ek protokolü erken fesih nedeniyle davalıdan cezai şart talebinde bulunabileceği, şartları oluştuğu takdirde hakimin cezai şart miktarında indirime gidebileceği kanaatine varılmış olmakla birlikte, Çerçeve Protokolü’nün 12. maddesi uyarınca tahakkuk eden 250.000,00-USD cezai şart alacağının şimdilik 1.000,00-USD’sinin temerrüt tarihinden itibaren yabancı paraya işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte, Ürün Alım Taahhütnamesi uyarınca eksik kalan ürün miktarı için hesaplanan 61.883,49-USD kar mahrumiyeti alacağının şimdilik 1.000,00-USD’sinin temerrüt tarihinden itibaren yabancı paraya işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte, davalıdan tahsilini talep etmiştir…” sonuç ve kanaatine ulaşıldığını mütalaa ettikleri anlaşıldı.
Taraflar arasında düzenlenmiş bulunan 15/05/2013 Tarihli Standart Bayilik Sözleşmesi başlıklı bayilik sözleşmesi ve aynı tarihli protokol incelenmiş, bayilik sözleşmesinin süresinin 3 yıl olarak belirlendiği görülmüştür. Davalı Tarafça davacı taraf adına keşide edilip gönderilen …Noterliğinin 02/07/2015 Tarihli ihtarnamesi incelenmiş, ihtarname ile ”…15/05/2013 tarihli bayilik sözleşmesini, şirketimizin ekonomik sebeplerle dar boğaza girmesi, …elde edilen kâr marjının azalması, elde edilen kârın giderleri karşılayamaması nedeniyle, tek taraflı, haklı ve geçerli nedenlerle … feshettiğimizi …ihtaren ve ihbaren bildiririz…” şeklinde ihtarda bulunulduğu görülmüştür.
Tüm deliller toplanmış, tüm dosya kapsamı incelenmiş, taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında, davalının, 02/07/2015 tarihinde sözleşmeye aykırı olarak, sürelere riayet etmeden, sözleşmeyi haksız olarak feshettiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında imzalanan sözleşme ve Ürün alım taahhütnamesi kapsamında, davalının tarafın her yıl için 3.027 ton alım taahhüdünde bulunduğu, davacı tarafın incelenen Ticari defter ve kayıtlarına göre, davalının 17/05/2013-16/05/2014 ve 17/05/2014-16/05/2015 tarihleri arasında eksik alım yapmış olmasına rağmen davacının sonraki dönemlerinde davalıya ürün sattığı, eksik alım yapılan bu dönemlere ilişkin ihtirazi kayıt ileri sürmeden ürün vermeye devam ettiği anlaşıldığından bu dönemler için kâr mahrumiyeti ve cezai şart talebinde bulunamayacağı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında sürecin, 17/05/2013-01/11/2016 tarihleri arası olduğu, davalının sözleşmeyi 02/07/2015 tarihinde sözleşmeye aykırı olarak, haksız olarak feshettiği, bu nedenle davacının 17/05/2015-01/11/2016 dönemi için kâr mahrumiyeti talebinde bulunabileceği, davalının 17/05/2015-16/05/2016 döneminde 3.027 ton alım taahhüdünde bulunduğu ve 0 ton alım yaptığı, her bir ton ürün için 14-USD. olmak üzere bu dönem için, 42.378-USD.; 17/05/2016-01/11/2016 döneminde 1.393,249 ton alım taahhüdünde bulunup, 0 ton alım yaptığı her bir ton için 14-USD. olmak üzere bu dönem için 19.505,49-USD. ; 17/05/2015-01/11/2016 tarihleri arasında toplam 61.883,49-USD. kâr mahrumiyetinin bulunduğu bilirkişi raporu içeriğinden anlaşılmış ve davacının 1.000-USD. kâr mahrumiyeti isteminde bulunması nedeniyle, taleple bağlı kalınarak 1.000-USD. kâr mahrumiyetinin 30/12/2016 dava tarihinden itibaren fiili ödeme tarihine kadar, 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince USD cinsinden 1 yıl vadeli mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanmak suretiyle, davalıdan tahsili gerektiği kabul edilmiş;
Davacının Cezai Şart talebinin sözleşmesel dayanağının; 15/05/2013 Tarihinde düzenlenmiş bulunan ”Protokolün” 12.md.si olduğu, protokol kapsamında, sözleşmenin 9.maddesinde belirtilen sürelere riayet edilmemesi halinde cezai şart talep edilebileceğinin belirtildiği, davalının sözleşmenin 17/05/2013-16/05/2015 döneminde, asgari alım taahhüdünü yerine getiremediği ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin sözleşmenin feshedildiği tarihe kadar aksamadan yürüdüğü ve davalının yıllık alım taahhütlerini yerine getirmemesine rağmen davacının bu yönde herhangi bir itirazının bulunmadığı, ödemeleri kabul ederek yeni yıllarda sözleşmeyi devam ettirdiği, bu sebeple eksik alımı benimsediği, ihtirazi kayıt koymaksızın ödemeleri kabul ettiği, buna göre davalı tarafından yapılan eksik alımı benimsediği ve sözleşmeyi bu anlamda tadil ettikleri, 17/05/2013-16/05/2015 tarihleri arasında davacının cezai şart alacağından zımnen feragat ettiği, davalının bayilik sözleşmesini sözleşmeye aykırı olarak haksız feshettiği, bu kapsamda sözleşmede belirlenen 250.000-USD. cezai şart tutarı üzerinden, davacının 17/05/2015-01/11/2016 tarihleri arasında 124.999,99-USD. cezai şart talebi edebileceği, davacının talep edebileceği cezai şart miktarının davalı tarafın ekonomik mahvına sebep olmayacağı bilirkişi raporu içeriğinden anlaşılmış ve davacının 1.000-USD. cezai şart isteminde bulunması nedeniyle, taleple bağlı kalınarak 1.000-USD. cezai şartın 30/12/2016 dava tarihinden itibaren fiili ödeme tarihine kadar, 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince USD cinsinden 1 yıl vadeli mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanmak suretiyle, davalıdan tahsili gerektiği kabul edilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacının davasının kabulü ile,
1-1.000-USD. kâr mahrumiyeti alacağının, 30/12/2016 dava tarihinden itibaren fiili ödeme tarihine kadar, 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince USD cinsinden 1 yıl vadeli mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanmak suretiyle, davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-1.000-USD. cezai şart alacağının, 30/12/2016 dava tarihinden itibaren fiili ödeme tarihine kadar, 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince USD cinsinden 1 yıl vadeli mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanmak suretiyle, davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-492 sayılı yasa gereğince alınması gereken 484,11-TL harçtan, peşin alınan 121,07-TL harcın mahsubu ile geriye kalan 363,04-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı lehine A.A.Ü.T. gereğince taktir olunan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 29,20-TL başvurma harcı + 121,07-TL peşin harç + 160,20-TL tebligat-müzekkere + 3.600,00-TL bilirkişi giderleri olmak üzere toplam 3.910,47-TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan bakiye gider avansından arta kalan kısmın, karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize ya da en yakın Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

¸Bu belge 5070 sayılı Kanun Kapsamında Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.