Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1211 E. 2020/582 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/1211 Esas
KARAR NO:2020/582

DAVA:Bilgi Alma ve Özel Denetçi Tayini
DAVA TARİHİ:12/12/2016
KARAR TARİHİ:15/10/2020

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği dava dilekçesi ile; müvekkilinin davalı şirkette mevcut sermayenin %39,6’na tekabül eden 1485 payına sahip olduğunu, şirketin 2009 yılından itibaren …tarafından yönetildiğini, şirketin şeffaflık ve hesap verilebilirlik ilkelerinden uzak yönetildiğini, bunda da müvekkilinin ve eşinin zarar gördüğünü, davalı şirketten müvekkillerinin bilgi almak istediklerini ancak reddedildiğini, davalı şirketin 2009 yılından itibaren genel kurul toplantılarını sistematik olarak yapmadığını, ilgili yıllara ait faaliyet raporu ve mali tabloları inceleyemediğini, 2009-2013 yıllarına ait yapılacak genel kurul toplantısının 02.09.2015 tarihinde yapılacağına karar verildiğini ve müvekkilinin bu tarihte toplantı yerinde olmasına karşın diğer pay sahiplerinin vekaletlerini geri çekerek toplantının yapılmamasını sağladıklarını, 01.10.2015 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında ise aynı yönetimin tekrar seçildiğini, 2009-2013 yıllarına ait olacğan genel kurul toplantısının 17.11.2015 tarihinde yapılmasına karar verildiğini, bu toplantıda bilanço görüşmelerinin yapılacağını ancak TTK.nın 420. maddesine istinaden 1 ay süre ile ertelendiğini, ikinci toplantının ise bir aylık süre içinde toplanmadığını, azlık sahibi müvekkilinin olağan genel kurul toplantısının yapılmasını noter aracılığı ile keşide ettiği 25.07.2016 tarihli ihtarname ile talep ettiğini, davalı şirketin 2009-2013 yıllarına ait genel kurul toplantısının 21.10.2016 tarihinde yapılmak üzere toplantıya çağırdığını, anılan günde yönetim kurulu üyelerinin toplantıda bulunmaması nedeni ile yapılamadığını, yapılamayan toplantının 02.12.2016 tarihinde yapıldığını, toplantıda müvekkilinin almak istediği bilgileri cevapsız bırakıldığını, toplantıda davalı şirkete sorulan soruların reddedildiğini, davalı şirket yönetiminin bilgi vermemek için elinden geleni yaptığını, bilgi vermemek için TTK.nun 437/3 maddesini ileri sürülerek şirket sırrı olarak nitelendirildiğini, TTK.nun 427/4 gereği bilgi vermekten kaçınılması kötü niyete dayandığını, davalı şirketin yönetim kurulunun kötü niyetli olarak dürüstlük kuralına aykırı hareket ettiğini, davalı şirketin faaliyet raporunda yönetim giderlerini şeffaflıkla açıklaması gerektiğini, bunun şirket sırrı olarak kabul edilemeyeceğini, müvekkili tarafından keşide edilen ihtarnamede davalı şirkete özel denetçi tayini talep edildiğini, ancak yönetimce özel denetçi tayininin gündem maddesine eklenmesinin ret edildiğini, müvekkilinin davalı şirketin yönetim kurulu üyelerine sağlanan mali hakların neler olduğu konusunda bilgi istediğini, yönetim kurulu başkanı tarafından önce 16.000 TL daha sonra ise 25.000 TL olduğunun belirtildiğini, başkaca bilgi verilemeyeceğini, bunun TTK.nun 474/4. madde hükmü gereği olduğunun belirtildiğini, faaliyet raporunun düzenlenmesi konusundaki yönetmeliğin 9. maddesinde yönetim organı ile üst düzey yöneticilere sağlanan mali haklar bölümünde, sağlanan huzur hakkı, ücret, prim, ikramiye, kar payı gibi mali menfaatlerin toplam tutarı, verilen ödenekler, yolculuk, konaklama ve temsil giderleri ile aynı ve maddi imkanlar, sigortalar ve benzer teminatların toplam tutarlarına ilişkin bilgilerin yer alması gerektiğini, yönetim kuruluna sağlanan mali menfaatlerin aydınlatılması konusunda özel denetçi tayini istenmiş ise de, bu konunun reddedildiğini, şirkete ait bilançoların görüşülmesinde ise, 2010 yılı kasa mevcudunun 760.176,25 TL olduğunu, bunun bir önceki yıla göre %1224 oranında artış gösterdiğini, bu miktar kasa mevcudunun hiçbir zaman normal olmadığını, davalı şirketin 2011 yılında 6111 sayılı yasadan faydalanıp faydalanmadığı, faydalandı ise bilançonun hangi kalemlerinde olduğunun belirtilmesinin talep edildiğini, bu konuda da bilgi alınamadığını, şirket bilançosunda gözüken kanunen kabul edilmeyen giderlerin 2013 yılındaki tutarın 787.774,56 TL olduğunu, bunun çok yüksek bir rakam olduğunu, aynı yılın kurumlar vergisi matrahının 1.067.934,74 TL olması karşısında kanunen kabul edilmeyen giderlerin nereden kaynaklandığının açıklanması gerektiğini, bilançoda kayıtlı olan Basit Kıymetler Hesabında yapılmakta olan yatırımların 2009 yılından 2013 yılına kadar her yıl ayrı ayrı Maddi Duran Varlıklar hesabı ile şirketin toplam aktif değerine oranlarına bakıldığında anormal bir durum ortaya çıktığını, yapılmakta olan yatırımlar hesabı bakiyesinin Maddi Duran Varlıklar hesabı ile şirketin toplam aktif değerine oranları her yıl giderek arttığını, yapılmakta olan yatırımlar hesap bakiyesinin banka kredi tutarına eşit olduğunu, bu konuda bilgi istendiğini, yatırımın neden 7 yıl süregeldiğinin açıklanmadığını, müvekkilinin davalı şirketin faaliyet raporları ile bilançosunun görüşülmesinde gerekli bilgi alamadığından şirketin zarara uğratıldığı konusunda şüphelendiğini, müvekkilinin davalı şirketten sorduğu sorulara cevap alamayınca özel denetçi tayin edilmesini talep ettiğini ancak bunun da yerine getirilmediğini, müvekkilinin talebinin TTK’nun 437/5 madde bilgi alma talebi ile TTK.nun 439/1 madde gereğince özel denetçi tayini talebinden ibaret olduğunu, davacı tarafından 2009-2013 yıllarına ait olmak üzere yönetim kurulu üyelerine sağlanan tüm menfaatlerin neler olduğunun, kasa mevcudunun yüksekliği ve aşırı artış oranlarının sebep ve sonuçlarının açıklığa kavuşturulması, davacının davalı şirketin 2009-2013 yıllarına ait mali tablolarına yönelik dava dilekçesinin ekinde sunulan soruları 02/12/2016 tarihli Olağan Genel Kurul toplantısında haksız olarak cevapsız bırakıldığından, bu bilgilerin TTK’nın 437/5. maddesi uyarınca pay sahibine verilmesine, davalı şirketin 2009-2010-2011-2012-2013 yıllarına ilişkin olarak yönetim kurulu üyelerine sağlanan tüm menfaatlerin tespiti, kasa mevcudunun yüksekliği ve aşırı artış oranlarının sebep ve sonuçlarının açıklığa kavuşturulması, şirketin 6111 sayılı kanundan yararlanırken hangi bilanço kalemlerinde nasıl bir düzeltme yapıldığının tespiti, bilançoların kanunen kabul edilmeyen giderler hesabında yapılan giderlerin mahiyeti ve konusunun aydınlatılması ve şirket bilançolarında yapılmakta olan yatırımlar hesabında görünen kalemin aydınlatılması amacıyla TTK.m.439/1 uyarınca özel denetçi tayin edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize verdiği cevap dilekçesi ile, müvekkili şirketin 2009-2013 yıllarına ait olağan genel kurul toplantısının 02.12.2016 tarihinde yapılmasının nedeninin davacının şirketteki paylarının yüksek fiyat ile satarak …’ya devir etmek istemesinden kaynaklandığını, bu konudaki müzakerelerin uzamasının buna neden olduğunu, genel kurul toplantısının yapılamamasının nedeninin davacı olduğunu ve sürekli olarak toplantıları ertelettiğini, davacının 25.07.2016 tarihinde ….Noterliğinden keşide ettiği … yevmiye sayılı İhtarnamesinde genel kurul toplantısına çağrı ihtarında gündeme madde ilavesini talep ettiğini, bu tarihe kadar yapılan ertelemelerin davacı tarafından yapıldığını, yapılan genel kurul toplantısında da her yıl için 35 adet soru sorulmasının hakkın kötüye kullanılmasını oluşturduğunu, davacının sorularını yazılı olarak sunduğunu ve buna da yazılı olarak cevap verildiğini, cevaplarda şirket sırrı olarak nitelenen soruların TTK.nun 437/3 gereği şirket menfaatlerini zarara sokacağı düşüncesiyle ret edildiğini, davacının sorularına verilen 44 sayfalık yazılı cevapların davacıya teslim edildiğini, davacının cevapları incelemeden yorum yapmadan özel denetçi tayinini talep ettiğini, yapılan 2009, 2010, 2011 ve 2012 yıllarına ait genel kurul toplantıları için 6762 sayılı yasanın uygulanacağı, 2012 yılı için bunun ilk 7 ayı için olduğunu, 6103 Sayılı TTK.nun yürürlüğü ve uygulama şekli hakkında kanunun 2/1-a maddesine göre, “TTK.nun yürürlüğe girdiği tarihten önce meydana gelen olayların hukuki sonuçlarına bu olaylar hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse o kanun hükümleri uygulanır” şeklinde olduğunu, bu hükme göre 2009-10-2011 yıllarına ait genel kurul toplantısına ETK.nun 348.maddesi, 2013 yılına ait genel kurul toplantısına ait YTK.nun 438.nci maddesinin hükümlerinin uygulanacağını, 2012 yılında ise yeni kanunun Temmuz ayında yürürlüğe girmesi ile uygulanacak yasanın da TTK.nun 348.nci maddesi olması gerektiğini, özel denetçi tayin edilmesinin TK-YUK’un 3.ncü maddesinin uygulanacağının iddia edildiğini, somut olayda yeni TTK.nun uygulanamayacağını, yeni TTK.nun uygulanabilmesi için somut olayda tarafların iradelerinden bağımsız olarak yeni bir hukuki ilişkinin düzenlenmiş olmasının icap ettiğini, davacının bilgi istemlerinin ETK.nun 363/2 ve YTK.nun 437/3 ‘e göre şirket sırrı olarak kabul edildiğini, ETK.nun 363/3 maddesine göre şirketin defter ve vesikalarının incelenmesinden öğrenilecek hususların hiçbir ortak tarafından öğrenilmesi gerekmeyen hususlar olduğunu, aynı şekilde YTK.nun 437/3 gereği de aynı hükümde olduğunu, şirket sırlarının yönetimce bilinen ve herkes tarafından bilinmesinin şirkete zarar getireceği, açıklanması istenmeyen hususları içerdiğini, ticari sır kavramının en önemli unsuru toplumun bilgisi dahilinde olmama veya ilgili alanda rakip firmalarca bilinmeme şartını taşıması olduğunu, davacının bilanço ve kar-zarar hesaplarındaki sorularından en çok satış yapılan 10 firma hakkında bilgi istediğini, bunun mümkün olamayacağını, davacının ayrıca faaliyet giderlerinin neler olduğu konusunda amacının bilgi almak olmayıp şirketi denetlemek olduğunu, bunun TTK hükümlerine göre yerine getirilemeyeceğini, davacının ayrıca şirketin nakit kullanımını bilmek istediğini, bunun da mümkün olamayacağını, şirketin menfaatlerinin kanun tarafından korunduğunu, davacının bir kısım taleplerinin cevaplandırılmasının mümkün olmadığını, bundan ötürü açılan davanın haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; Bilgi Alma ve Özel Denetçi Tayini talebine ilişkindir.
Taraf delilleri toplanmış ve bilirkişi raporu ile ek raporu alınmıştır.
Bilirkişiler Prof. Dr. … ve … tarafından hazırlanan 13/11/2017 tarihli bilirkişi raporunda; Davalı şirkete ait defterlerin TTK hükümlerine göre usulüne uygun tutulmuş oldukları, finansal yönden anlatabilmeleri denetime muhtaç görünen yönlerinin bulunması nedeniyle özel denetçi talebi koşullarının finansal yönden doğmuş durumda göründüğünü belirtmişlerdir.
Bilirkişiler Prof. Dr…., Prof. Dr. … ve Dr. Öğr. Üyesi … tarafından hazırlanan 16/12/2019 tarihli bilirkişi raporunda; davanın davalı şirketin 2009 – 2013 yıllarına ait 02.12.2016 tarihli olağan genel kurulunda cevapsız bırakılan bilgilerin TTK m.437/5 uyarınca pay sahibine verilmesi ve özel denetçi tayini talebi ile açıldığını, 6102 Sayılı TTK.nın 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girdiğini, 6103 Sayılı Türk Ticaret Kanunun Yürürlüğü ile Uygulama Şekli Hakkında Kanun m.2/a uyarınca “aksi öngörülmemiş veya farklı bir şekilde düzenlenmemiş ise; a) TTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce meydana gelen olayların hukuki sonuçlarına bu olaylar hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişlerse o kanun hükümleri uygulanacağı, b) TTK’nın yürürlüğe girmesinden sonra meydana gelen olaylara TTK hükümleri m.27 uyarınca, TTK yürürlüğe girmesinden önce atanmış bulunan Özel denetçi, anılan Kanun yürürlüğe girdiği tarihte henüz raporunu vermemişse görevini TTK hükümlerine göre yerine getirileceğini, dava konusu ihtilaf davalı şirketin 02.12.2016 tarihinde gerçekleşen olağan genel kurul toplantısında 2009 – 2010 – 2011 – 2012 ve 2013 yıllarına ait genel kurulların yapılmasına dair olduğunu, bu halde 2009 – 2010 – 2011 yılları ile 2012 yılı 01.07 tarihine kadar olan ihtilaflara ETK, bu tarihten sonraki ihtilaflara TTK uygulanacağını, ancak TTK geçici m.6/2 gereği, 31.12.2012 tarihinde veya özel hesap dönemi dolayında daha sonraki bir tarihte sona erecek olan dönemin bilançosu, ETK hükümleri uyarınca denetleneceğinden 2012 yılı genel kurul toplantısı da denetim bakımından ETK hükümlerine tabi olacağını, TTK m.437 hükmünde, pay sahibinin şirket işleri hakkında bilgi alma ve inceleme hakkı düzenlendiğini, anılan hüküm gereği, finansal tablolar konsolide finansal tablolar, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, denetleme raporları, kar dağıtım önerisi genel kurul toplantısından en az 15 gün önce şirketin merkez veya şubelerinde pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulacağının düzenlendiğini, pasif bilgi alma hakkı olarak da adlandırılan genel kurul öncesi bazı bilgilere ulaşılabilmesi pay sahibinin önceki yıllarla mukayese yapmasına imkan sağladığını, bu hakkın soru – cevap olarak da kullanılabileceğini, Genel kurula bazı belgelerin getirilmesi ve incelenmesi söz konusu olmayacağını, bilgi verilmesi istenilen bilginin verilmesi halinde “şirket sırlarının açıklanacağı veya korunması gereken şirket menfaatlerinin tehlikeye gireceği gerekçesi ile reddedileceğini, TTK m.437/3’de anılan hüküm hem bilgi alma hem de inceleme hakkında bir sınır teşkil ettiğini, şirket sırrı veya şirket menfaati kavramı kanunda tanımlanmamış olup doktrinde bazı örnekler verildiğini, Doktrinde ve Yargıtay içtihadında müşteri ağı, şirketin yaptığı belirli işler gibi toplumun bilgisine sunulmayan, ilgili alanlardaki firmalarca bilinmeyen kavram olarak ticari sır kavramının tanımlandığını, TTK da pay sahiplerinin bilgi alma hakkı düzenlenmekte beraber şirket defter ve kayıtlarının incelenmesi genel kurulun açık izni vermesi ya da yönetim kurulu kararına bağlı olduğunu, (TTK437/4.md), ETK m.363 hükmünde de TK m.437 düzenlemesine benzer olarak mevcut olduğunu, ETK m.363 hükmünde de pay sahiplerinin lüzumlu izahatı istemeye yetkili oldukları, şirketin ticari defterleriyle muhaberatının tetkikinin genel kurulun açık izni veya yönetim kurulu kararı ile mümkün olabileceği, ortağın şirketin iş sırlarını öğrenmeye yetkili olmadığı düzenlenmiş olduğunu, dava konusu ihtilafta davalı şirketin 02.12.2016 tarihli olağan genel kurul toplantısında, toplantı tutanağından davacının 17 Kasım 2015 tarihinde yönetim kuruluna yazılı olarak verdiği soruların genel kurulda okunduğu, yine soruların cevaplarının yazılı metin olarak okunduğu, yazılı metinlerin tutanağa ayrılmaz parça olarak eklendiğinin açık olduğunu, şirketin müşteri ağı, mali politikası nakdi kullanım politikasının açıklanması, dolaylı olarak bu sonuca götürecek soruların şirketin ticari sırrı anlamında cevapsız bırakılması hem TTK m,363/2 hem de m.437 bakımından ticari sır sayılabilecek nitelikte olduğunun Mahkemenin takdirinde olduğunu, öte yandan, ETK m.348 uyarınca umumi heyet bazı muayyen hususların tetkik ve teftişi için lüzumu halinde hususi murakıp seçebileceği hükmünün bulunduğunu, umumi heyetin toplantı vaktinden itibaren en az 6 ay önceden beri esas sermayenin en az onda birine muadil paylara sahip olan pay sahipleri; son iki yıl içinde şirketin hususuna veya idare muamelelerine müteallik bir suiistimalin vuku bulduğunu veya kanun yahut esas mukavele hükümlerini önemli bir surette aykırı hareket ettiklerini iddia ettikleri takdirde bunları veya bilançonun gerçekliğini tahkik için hususi murakıplar tayinini umumi heyetten isteyebilirler. Bu talep reddolunduğu takdirde lüzumlu masrafları peşin ödemek dava neticesine kadar merhun kalmak üzere sahip oldukları pay senetlerini muteber bir bankaya tevdi etmek şartıyla mahkemeye müracaat hakkına sahip olduklarını, TTK m.438/1 hükmünde “her pay sahibi bilgi alma ve inceleme hakkı daha önce kullanılmışsa belirli olayların özel bir denetimle açığa kavuşturulması gündemde yer almasa bile genel kuruldan isteyebilir” şeklinde belirtildiğini, TK m.439/l’e göre, genel kurulun özel denetim istemini reddetmesi halinde sermayenin en az 1/10’unu (HAAO 1/20) oluşturan pay sahipleri üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesinden özel denetçi atanmasını isteyebileceğini, görüldüğü üzere ETK m.348 ve TK m.438 – 439 hükümlerinin farklılık taşıdığını, dava konusu ihtilafta Davalı şirketin 2009 – 2012 yılları genel kurulları için ETK. 2013 yılı için TTK hükümlerinin uygulanacağını, buna göre davalı şirketin 2009 – 2012 yılları genel kurul toplantılarında ETK m.348 gereği davacı suiistimal, kanun ya da esas sözleşmeye aykırı bir durumu ileri sürerek genel kuruldan bunların tespiti için özel denetçi isteyebileceği, 2013 yılı için ise TTK m.438 – 439 gereği bilgi alma ve inceleme hakkı daha önce kullanılmışsa belirli olaylar için özel denetim isteyebileceğini, dosyadan davacının 2009 – 2012 yıllan için suiistimal yahut kanun ya da esas sözleşmeye aykırılığın öne sürüldüğü anlaşılmadığı gibi (talep tespit niteliğindedir) 2013 yılı için TTK m.348 vd. gereği, özel denetim talebinin reddine ilişkin bir kararın da anlaşılamadığını, dava konusu ihtilafta 2009 – 2013 dönemi için davalı şirketin genel kurulunun yapılmış olduğu 02.12.2016 tarihli olağan genel kurul toplantısında ETK ve TTK hükümlerinin uygulanacağı belirli olup ETK ve TTK bakımından bilgi alma ve özel denetçi tayini talebi şartlarının gerçekleşmediğinin görüldüğünü, sonuç itibari ile davalı şirketin 02/12/2016 tarihinde yapılan 2009, 2010, 2011, 2012 ve 2013 yıllarına ait olağan genel kurul toplantısında ETK ve TTK hükümlerinin (ETK 363, 348, TTK 437 v.d.) uygulanabilir nitelik taşıdığı, ETK ve TTK hükümleri bakımından aranan şartların yerine getirilmemiş olduğunun kabulü gerektiğini belirtmişlerdir.
Bilirkişiler Prof. Dr…., Prof. Dr. …, Dr. Öğr. Üyesi … tarafından hazırlanan 21/08/2020 tarihli bilirkişi ek raporda;”…Davalı şirketin ticari defterlerinin usul ve yasaya uygun olup sahibi lehine delil kudretine haiz olduğu, 2012 yılında yapılan müşteri C/H kapama işleminden kaynaklanan 396.428,37 TL’nin 31 adet müşteriden tahsil edilemeyen bedelleri içerdiği, 2012 yılında kapatılan ilgili müşteri bakiyelerinden 882,14 TL dışındaki tamamının, davacının şirketin yönetiminden müteselsilen sorumlu okluğu donemde oluştuğu ve davacının görevden ayrıldıktan sonra bu hesapların hareket görmediğini, SPIE CAPAG şirketine 178.505,29 USD’nin Bengü Önen Hantürk tarafından sehven faturalandırıldığı hususu ispatlanamamakla birlikte ilgili işlemlerin davacı …’nun “Muhasebe ve Finanstan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi” olarak şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili olduğu dönemde yapılmış olduğu, Diğer bir anlatımla dava konusu ihtilafla 2009 – 2013 dönemi için davalı şirketin genel kurulunun yapılmış olduğu 02.12.2016 tarihli olağan genel kurul toplantısında ETK ve TTK hükümlerinin uygulanacağı belirli olup ETK ve TTK bakımından bilgi alma ve özel denetçi tayini talebi şartlarının gerçekleşmediğini belirtmişlerdir.
Davacının davalı şirket ortağı olduğu, 02/12/2016 tarihinde yapılan 2009, 2010, 2011, 2012 ve 2013 yıllarına ilişkin Olağan Genel Kurul Toplantısında pay sahibinin yanıtsız bırakılan sorularına ilişkin bilgi verilmesini ve özel denetçi tayini edilmesini talep ettiği, davalı tarafın, bilgi alma ve özel denetçi tayini şartlarının oluşmadığını, davacının 35 soruyu her yıla ait olduğu Genel Kurul Müzakeresinde sorduğunu, bunun hakkın kötüye kullanılması olduğunu, 02/12/2016 tarihli Olağan Genel Kurul toplantısının yaklaşık 80 sayfa olduğu, bunun yaklaşık 3 sayfasının davacının sorularına teşkil ettiğini, bilgi alma amacıyla davalı tarafın sorularının yazılı olarak hazırlandığını ve Genel Kurul öncesinde yönetim kuruluna gönderildiğini, yönetim kurulunun da her yıl için ayrı ayrı yazılı olarak cevaplarını hazırladığını, yönetim kurulu cevaplarının ilgili yıl tartışılırken yönetim kurulunca okunduğunu, yazılı cevapların bir suretinin genel kurulun ayrılmaz parçası olarak tutanağa eklendiğini, şirket sırrı, ticari sır veya korunması gereken diğer şirket menfaatlerini tehlikeye sokacak mahiyette sorulara cevap verilmesi talebinin TTK’nın 437/3. maddesine dayanılarak reddedildiğini ileri sürerek davanın reddine talep etmiştir.
Davalı şirkete ait 02/12/2016 tarihinde yapılan 2009, 2010, 2011, 2012 2013 yıllarına ait Genel Kurul Toplantı Tutanağının incelenmesinde, Genel Kurulu Toplantı tutanağının 26 sayfa olduğu ve ekinde davacının her yıl için sorularını ve bu sorulara yönetim kurulu tarafından verilen cevapların eklendiği, her yıl için yapılan müzakerede davacının daha önce hazırlayıp yönetim kuruluna yazılı olarak verdiği soruların başkana sunulduğu, başkanın bu soruları genel kurulda okuduğu, yönetim kurulunun verdiği cevapların da genel kurulda okunduğu, sorular ve bu sorulara ilişkin cevapların yazılı metnin tutanağa eklenmek ve tutanağın ayrılmaz parçası olmak üzere toplantı başkanlığına sunulduğu, toplantı başkanın bunları ayrılmaz parça olarak tutanağa eklediği anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 6103 Sayılı Türk Ticaret Kanunun Yürürlüğü ile Uygulama Şekli Hakkında Kanun m.2/a uyarınca, aksi öngörülmemiş veya farklı bir şekilde düzenlenmemiş ise; a) TTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce meydana gelen olayların hukuki sonuçlarına bu olaylar hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişlerse o kanun hükümleri uygulanacağı, b) TTK’nın yürürlüğe girdiğinden sonra meydana gelen olaylara TTK hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmiştir. Aynı kanunun 27. Maddesi uyarınca, TTK yürürlüğe girmesinden önce atanmış bulunan Özel denetçi, anılan Kanun yürürlüğe girdiği tarihte henüz raporunu vermemişse görevini TTK hükümlerine göre yerine getirileceği belirtilmiştir.
Dava konusu ihtilaf davalı şirketin 02.12.2016 tarihinde gerçekleşen olağan genel kurul toplantısında 2009 – 2010 – 2011 – 2012 ve 2013 yıllarına ait genel kurulların yapılmasına ilişkindir. Buna göre, 2009 – 2010 – 2011 yılları ile 2012 yılı 01.07 tarihine kadar olan ihtilaflara ETK, bu tarihten sonraki ihtilaflara TTK uygulanacağı, ancak TTK geçici m.6/2 gereği, 31.12.2012 tarihinde veya özel hesap dönemi dolayında daha sonraki bir tarihte sona erecek olan dönemin bilançosu, ETK hükümleri uyarınca denetleneceğinden 2012 yılı genel kurul toplantısı da denetim bakımından ETK hükümlerine tabi olacağı, TTK m.437 hükmünde, pay sahibinin şirket işleri hakkında bilgi alma ve inceleme hakkı düzenlendiği, anılan hüküm gereği, finansal tablolar konsolide finansal tablolar, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, denetleme raporları, kar dağıtım önerisi genel kurul toplantısından en az 15 gün önce şirketin merkez veya şubelerinde pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulacağının düzenlendiğini, istenilen bilginin verilmesi halinde “şirket sırlarının açıklanacağı veya korunması gereken şirket menfaatlerinin tehlikeye gireceği gerekçesi ile reddedileceğini, TTK m.437/3’de anılan hüküm hem bilgi alma hem de inceleme hakkında bir sınır teşkil ettiği, TTK. da pay sahiplerinin bilgi alma hakkı düzenlenmekte beraber şirket defter ve kayıtlarının incelenmesi genel kurulun açık izni vermesi ya da yönetim kurulu kararına bağlı olduğu, (TTK437/4.md), ETK m.363 hükmünde de TTK m.437 düzenlemesine benzer olarak mevcut olduğu anlaşılmaktadır.
Dava konusu ihtilafta, davalı şirketin 02.12.2016 tarihli olağan genel kurul toplantısında, toplantı tutanağından davacının 17 Kasım 2015 tarihinde yönetim kuruluna yazılı olarak verdiği soruların genel kurulda okunduğu, yine soruların cevaplarının yazılı metin olarak okunduğu, yazılı metinlerin tutanağa ayrılmaz parça olarak eklendiğinin açık olduğunu, şirketin müşteri ağı, mali politikası nakdi kullanım politikasının açıklanması, dolaylı olarak bu sonuca götürecek soruların şirketin ticari sırrı anlamında cevapsız bırakılması hem TTK m 363/2 hem de m.437 bakımından ticari sır sayılabilecek nitelikte olduğu, buna göre davalı şirketin 2009 – 2012 yılları genel kurul toplantılarında ETK m.348 gereği davacı suiistimal, kanun ya da esas sözleşmeye aykırı bir durumu ileri sürerek genel kuruldan bunların tespiti için özel denetçi isteyebileceği, 2013 yılı için ise TK m.438 – 439 gereği bilgi alma ve inceleme hakkı daha önce kullanılmışsa belirli olaylar için özel denetim isteyebileceği, dosyada; davacının 2009 – 2012 yılları için suiistimal yahut kanun ya da esas sözleşmeye aykırılığın öne sürmediği, 2013 yılı için TTK m.348 vd. gereği, özel denetim talebinin reddine ilişkin bir karar da bulunmadığı anlaşılmıştır.
Özel denetçi atanması için bilgi alma ve inceleme hakkının önceden kullanılması gerekmektedir. Özel denetçi atanması talebi gündeme bağlılık ilkesinin istinası olup, incelemesi talep edilen hususlarının somutlaştırılması gerekmektedir. Genel kurul toplantısında toplantı başkanının buna ilişkin taleple ilgili olarak özel denetçi tayini talep edilebilmesi için önceden bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılmış olmasının kanuni bir şart olması gerekçesiyle ve bu şartın somut olayda yerine getirilmemiş olması nedeniyle talebi oylamaya sunmadığı, buna göre dava konusu ihtilafta 2009 – 2013 dönemi için davalı şirketin genel kurulunun yapılmış olduğu 02.12.2016 tarihli olağan genel kurul toplantısında ETK ve TTK hükümlerinin uygulanacağı belirli olup ETK ve TTK bakımından bilgi alma ve özel denetçi tayini talebi şartlarının gerçekleşmediği anlaşılamadığından, davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile eksik alınan bakiye 25,20 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınmasına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 3.400 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 6.028,50 TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, KESİN olarak oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/10/2020

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır