Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1077 E. 2019/365 K. 12.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1077 Esas
KARAR NO : 2019/365
DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 02/11/2016
KARŞI DAVA TARİHİ :26/01/2017
KARAR TARİHİ : 12/03/2019
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ESAS DAVADA, davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından müvekkili aleyhine İstanbul… İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyası ile 20.09.2016 tarihinde, fatura bedelleri karşılığı 263.070,42-TL’nin tahsili için ilamsız takip başlatıldığını, müvekkilin davalıya herhangi bir borcu olmadığını, söz konusu faturaların incelendiğinde, …A.Ş. şirketine kesilen faturalar olduğunun görüleceğini, müvekkilinin şahsı ile bir ilgisi olmadığını, müvekkilinin söz konusu şirketin temsil yetkilisi olup ayrı bir tüzel kişiliği bulunan şirketin borcundan şahsen sorumlu olmayacağını, şahsi olarak da davalıya herhangi bir borcu olmadığını, TTK’nın şirketlerle ilgili hükümlerine bakıldığında, ticari şirket ortaklarının şirket borçlarından sorumlu olmadığı (TTK. mad.573 ile TTK.mad.329) sadece taahhüt ettikleri sermaye paylarını ödemekle yükümlü olduklarının görüleceğini, bu nedenle davalının müvekkiline karşı icra takibi başlatmasının hiçbir hukuki gerekçesi olmadığını, ayrı tüzel kişilikleri bulunan iki şirket arasındaki ticari ilişkiden doğan borçtan dolayı müvekkilinin -her ne kadar şirket yetkilisi bile olsa- şirketin borcundan şahsi mal varlığıyla sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı, TTK. uyarınca şirketlerin kendi tüzel kişiliği bulunduğu, şirket borcu dolayısıyla şirket yetkilisi/ortağı adına icra takibi başlatılmasının, kabul edilebilir hiçbir hukuki geçerliliğinin olmadığı bu nedenlerle, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibine konu faturalardan kaynaklı olarak müvekkilinin 263.070,42-TL borçlu olmadığının tespitini, icra takibinin iptali ile davalı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, icra takibinin teminatsız veya takdiren teminat mukabilinde tedbiren durdurulmasını, dava süresinde davalı şirkete ödeme yapılması halinde davanın istirdat davasına dönüştürülmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ile dava ettiği görüldü.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacının tek pay sahibi ve yönetim kurulu başkanı olduğu … A.Ş. Arasında, müvekkili şirketin distribütörlüğünü yaptığı …marka Led aydınlatma ürünlerinin alım satımından kaynaklı ticari ilişki olduğunu, müvekkilinin bu ticari ilişki kapsamında, davacının yetkilisi olduğu şirkete belirli tarihlerde …marka ürünlerin sevkiyatını gerçekleştirdiğini, malların davacıya teslim edildiğini, fatura bedellerinin ödenmediğini, faturalardan kaynaklı olarak hem …A.Ş. hem de şirketin tek pay sahibi ve yöneticisi olan …’den alacaklı olduklarını, davacı vekilinin …A.Ş. adına kesilen faturalardan dolayı şahsen sorumlu olmadığını ilişkin beyanlarının kabulünün olmadığı, her ne kadar ticaret şirketleri ortaklarından bağımsız ayrı birer tüzel kişilik olsa da, tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınmış tek veya büyük ortağın sorumluluğuna gidilerek, onun bu tüzel kişilik perdesinin korumasından haksız yere faydalanmasını ve böylelikle sorumluluktan ve takipten kurtulmasını önlemek amacıyla, pay sahibi ile tüzel kişinin mal varlıklarının ayrılığı ilkesinin bertaraf edileceğinin kabul edildiğini, davacının …A.Ş.’nin tek ortağı ve yetkilisi olduğunu, borçlu olmadığı iddialarının hakkın kötüye kullanılması ve yükümlülüklerden kurtulmak amacıyla tüzel kişiliğin bir araç olarak kullanılmasından öteye gitmediğini, davacının, dava dışı şirketin faaliyetlerinin yönlendirmede tek başına etkili olduğunu, alınan kararlarda bir kontrol ve denetim mekanizması bulunmadığını, hem şirket hemde şahsi mal varlığını yönetirken malvarlığı alanlarının birbirine karışmasının kaçınılmaz olduğunu, tüzel kişi ile ortakların alanlarının organizasyon ve mal varlığı bakımından birbirine karışmasının unsurunun tüzel kişilik perdesinin kaldırılması durumunda çokça rastlanan bir durum olduğunu, davacının müvekkili aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiş ise de, dayanağı olmadığını, müvekkili ile davacının yetkili olduğu şirket arasında ticari ilişki olduğunu ve borcun varlığının kabul edildiğini, icra takibine şirket adına itiraz edip takibin durdurulması sağlanmış iken, davalı kendi adına süresinde itiraz etmeyerek davacı açarak icra tazminatı istediğini, davacının tüzel kişiliğinin varlığına sığınarak borçtan ve sorumluluktan kaçmaya çalıştığını, tüm bunların davacının kötüniyetini açıkça ortaya koyduğunu, bu nedenle, davacının tüm taleplerinin reddi ile müvekkili şirket lehine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
KARŞI DAVADA, davalı-karşı davacı vekili dilekçesi ile; müvekkili şirket ile …A.Ş. Arasında ticari bir ilişki söz konusu olduğunu, davacı/karşı davalı …’in tek kişilik bir anonim şirket olan bu şirketin tek ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğunu, müvekkilinin, dava dışı …A.Ş.’ne, …marka ürünler teslim ettiğini ve faturalarını kestiğini, ilk yapılan teslime ilişkin ileri vadeli çek verildiğini, dava dışı şirketin, şirket yetkilisi olan davacı/karşı davalı …’in, 01.09.2016 tarihinde işyerini kapatarak, depolarının boşaltarak ortadan kaybolduğunu, çek bedelinin vadesinde karşılıksız çıktığını, müvekkilinin, alacağını tahsil edememesi üzerine, İstanbul … İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyası ile davacı/karşı davalı … ve …A.Ş.’ne, icra takibi başlatıldığını, davacının hem kendi adına hem de yetkilisi olduğu şirket adına itiraz ettiğini, İstanbul … ATM … Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını, davacı/karşı davalı …’in, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin hükümleri kapsamında, müvekkili şirketin zararından sorumlu olduğunun kabul edilmesi gerektiği, TTK.’nın anonim şirketlerde yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunu düzenleyen 553. Madde kapsamında sorumlu olacağı düşünüldüğünden, iş bu sorumluluk davasını karşı dava olarak açmak zarureti hasıl olduğunu, davacının pek çok kişiyi dolandırarak alacaklı durumuna düşürdüğünü, … A.Ş.’ne ait, 07.09.2016 tarihli çek raporundan da tespit edileceği üzere, 29.08.2016 tarihine kadar binlerce çek ödeyerek güven oluşturduğunu, sağladığı güven ile ileri vadeli çekler vererek mal alımı yaptığını, bu tarihten itibaren çekleri ödemeyerek mallarla birlikte ortadan kaybolduğunu, tüm bunlar güz önüne alındığında davacının kötü niyetli ve şirket faaliyetlerini kendi çıkarları için yürüttüğünün aşikar olduğunu, Yargıtayın, Yönetim kurulu üyelerinin, alacaklıları zarara uğratmak kastı ile hareket ederek şirket faaliyetlerini kötü yönetmesi durumunda kusurlu sayılacağını ve bu durumda ispat yükünün kusursuz olduğunu iddia eden Yönetim Kurulu üyelerinde olacağını kabul ettiğini, bu durumda davacının şirketi kötü yöneterek, güven teşkil edip yanıltıcı davranışlarda bulunarak kusurlu olarak sorumlu olduğunu, davacının birden fazla firmada yönetim kurulu üyesi ve ortaklıkları olduğunu, bu firmaların iptal firma veya tasfiyede olduğunu, davacının tacir olduğunun kabulü ile delillerin bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini, karşı davanın kabulü ile, davacı/karşı davalının icra takibine konu alacak bakımından müvekkili şirketin uğradığı zarar karşısında sorumluluğunun tespiti ile işbu zararın tazminine karar verilmesini, karşı dava bakımından yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı/karşı davalı vekilinin karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; Karşı dava süresinde açılmamış ve yasal şartlar mevcut olmadığı gibi karşı dava tazminat davası olup davanın açılabilmesi için gerekli zarar şartının gerçekleşmemiş olduğu, davalı/karşı davacının beyan ettiği üzere, dava dışı … Tic. A.Ş. aleyhine İstanbul…İcra Müdürlüğü’nün, … E. Sayılı dosyası ile takip yapılmış olduğu, iş bu takip dosyasının itiraz üzerine durduğu, davalı/karşı davacının bu dosya üzerinden, henüz itirazın iptalini sağlayıp, takibine devam edip alacağın tahsili için gerekli işlemleri yapmadan ve yaptığı işlemlerin neticesinde alacağını tahsil edemediğine dair aciz vesikası alıp zarar uğradığını ispat etmeden zarar sebebiyle tazminat davası açamaz, kaldı ki dava dışı anonim şirkete ait mal varlığının mevcut olduğunu davalı/karşı davacının bunlara haciz koyup, satışını istemesi gerektiğini, bu nedenle davalı/karşı davacının somut dayanağını bildirmeden 263.070,42-TL. zarar tazmini/tazminat talebi ile açtığı davanın yasal dayanağının bulunmadığını, davacının dava dışı şirketin idaresinde hiçbir kötü niyeti ve de kusuru bulunmamakta olup dava dışı şirket ekonomik nedenlerle ödeme güçlüğü yaşamakta olduğunu, gerek dava dışı şirket gerekse de davacının şahsına ait malvarlığı mevcut olup herhangi bir mal kaçırma durumu da mevcut olmadığı, dava dışı şirket ticareti terk etmemiş olup vergi yükümlülüğü devam etmekte, ayrıca kısım kısım olsa da ödeme yapmaya başlamış olduğunu, davacının birçok şirket ortaklığı olduğu sanki bu şirketler üzerinden dolandırıcılık yaptığı ima ve iddiası gerçek olmadığını, kaldı ki iddia doğru bile olsa dahi birden fazla şirkette ortak olması dava dışı şirketi idarede kusurlu olduğunu göstermeyeceğin bu nedenle karşı davanın reddi ile gerek asıl davada gerekse karşı davada yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı/karşı davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep ile cevap verdiği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün… E. sayılı dosyası,Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları,vergi dairesi kayıtları, faturalar, tarafların ticari defter ve belgeleri, dayanılan diğer deliller celp edilip incelenmiş, tüm dosya kapsamı ile yaptırılan inceleme sonucu rapor alınmış ve tüm deliller toplanmıştır.
Dava, asıl dava yönünden; İİK 72/2.maddesinde düzenlenmiş olan ve icra takibinden sonra açılmış bulunan menfi tespit davası, karşı dava yönünden ise; TTK. 553. maddesine dayalı olarak açılan sorumluluktan kaynaklanan alacak davasıdır.
Tüm deliller toplandıktan sonra, bilirkişilerden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi SMMM Bilirkişi … tarafından hazırlanan 26/01/2018 tarihli bilirkişi raporunda, ” …Davalı firmanın 2016 yılına ait yevmiye, kebir ve envanter defterlerinin açılış tasdikini yasal süresi içinde ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu, T.T.K. gereği Yevmiye Defterinin Kapanış tasdikinin yaptırılması gerektiği, 2016 yılına ait yevmiye defterinin kapanış tasdiki yaptırılmış olduğu, dolayısıyla defterler T.T.K. hükümlerine uygun tutulmuş olduğundan, davalıya ait 2016 yılına ait yasal defterlerin sahibi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu,davacı defterlerinin ibraz edilmemiş olduğu ,davalı ile davacı arasında bir sözleşmeye dava dosyası ve eklerinde rastlanmamış olduğu, dava dosyası, taraf ticari defterleri ve delil niteliği dosyaya sunulu evraklar, tarafımca yapılan incelemeler neticesinde, davalının dava dışı firmadan 31.12.2016 tarihi itibariyle 261.652,65 TL. alacaklı olduğu, davalı … A.Ş. tarafından dava dışı … A.Ş. adına düzenlenen 26.08.2016 tarih … nolu Sevk İrsaliyesinin üzerinde … A,Ş. kaşesi ve imzanın varolduğu, davalı tarafından düzenlenen dava konusu faturaların 6102 sayılı T.T.K’nun 3. Fatura ve Teyit Mektubu başlıklı 21.maddesi hükmü gereği dava dosyasında dava dışı firma tarafından faturalara itiraz edildiğine dair bir bilgi veya belgeye rastlanmamış olduğu, keşide yeri İstanbul, keşide tarihi 18.10.2016, 87.542,44 TL tutarlı 0001608 nolu dava dışı … A.Ş. tarafından davalı İnon İnovatif A.Ş. adına düzenlenip imza edilen çekin 18.10.2016 tarihinde karşılığının olmadığı dava dışı İNG Bank tarafından banka sorumluluk tutarı olan 1.290,00 TL.’nin, davalı İnon İnovatif A.Ş’ne ödenmiş olduğu, dava dosyasında mevcut olan 29.05.2017 tarihli İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından düzenlenen 84329644/73839-129188 numaralı yazıda dava dışı … A.Ş’nin 22.04.2015 tarihinden İtibaren tek yetkilisinin davacı … yazılı olduğu, dava dosyasında mevcut olan 09.06.2017 tarihli 163122 sayılı İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen yazıda, … A.Ş. hakkında Zafer Mah Kale Sk No: 43/A İç Kapı No: Bahçelievler/lstanbul adresinde yapılan 07.06.2017 tarih ve 0986374079 kodlu yoklamada mükellefin faal olduğu anlaşılmış olup ödevli kurumun vergi mükellefiyetinin devam ettiği…” sonuç ve kanaatine ulaşıldığını mütalaa ettiği anlaşıldı.
Davacı/karşı davalı vekilli tarafından bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi sunulmuş, davacı/karşı davalı itirazlarını değerlendirir rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi SMMM …tarafından hazırlanan 03/08/2018 tarihli raporda sonuç olarak: “…Dava dışı şirket tarafından incelemeye sadece 2015 yılı ticari defterlerinin ibraz edildiği. 2016 yılı ticari defterlerinin Zayi olduğuna dair Zayi Belgesinin sunulduğu, Hal böyle olunca, dava dışı şirketin doğruluğu Kurumlar Vergisi Beyannamelerinden tespit edilen Bilançolarının incelendiği, Rapor içeriğinde ayrıntılı izah edildiği üzere; Asıl dava açısından, davacı …’in, dava dışı … A.Ş.’nin tek ortağı ve Yönetim Kurulu Başkanı olduğu, davalının dava dışı …’dan 260.362.65-TL Alacaklı olduğu, Dava dışı şirketin 2016 yılı ticari defterleri Zayi olduğundan, dava dışı şirket defterleri üzerinden davalı alacağının tespit edilemediği, Hal böyle olmakla birlikte, davalı faturalarının, dava dışı şirketin ticari defter kayıtlarına alınıp alınmadığının, dava dışı şirketin Vergi Dairesinden celp edilecek 2016 yılı Ba formları ile tespit edilebileceği, bu hususun davacının dava açmakta yararı olup olmadığı yönünden önem arz ettiği, Asıl dava yönünden, davalı dava dışı … A.Ş.’den alacaklı olsa da TTK.329 mad. gereği, davacının sorumluluğuna gidilemeyeceği ve menfî tespit taleplerinin yerinde gözüktüğü, ancak hal böyle olmakla birlikte; Karşı dava yönünden;Davalı-karşı davacının TTK 553 mad.dayanarak. davacı-karşı davalının müvekkilinin alacağına kavuşamamasında kusurlu olduğunu, dava dışı şirketi zarara uğrattığı için müvekkilinin alacağını tahsil edemediğini iddia edip, davacı-karşı davalının sorumluluğunun tespiti İle tüzel kişilik perdesinin aralanmasını, müvekkilinin zararının tazminini talep ettiği, Dava dışı şirketin Mali Verilerinin incelenmesinde; gerçekten yüklü miktarda mal alımı yaptığı, karşılığında çekler düzenlediği, ancak, bu çeklerin ödenmediği, yine alınan malların satıldığı, ancak yapılan satışlara karşılık tahsilatların da yapılmadığı, buna mukabil bu alacakların tahsili için başlatılan icra takibi gözükmediği, en önemlisi de dava dışı şirket ödeme güçlüğü içerisinde olmasına rağmen, davacı ortağın, dava dışı şirkete 2016 yılında 3.629.079.62 TL. 201 7 yılında ise 3,437.490.51 TL devam eden bir borç rakamı olduğu, Bir diğer ilade ile dava dışı şirket ödeme güçlüğü içerisinde iken, diğer yandan davacıdan yüklü miktarda alacaklı gözükmekle, dava dışı şirketin varlıklarının davacıya aktarılmış gözüktüğü, neticede; tüm yapılan tespitler ışığında, karşı davada, davacı-karşı davalı …’in sorumluluğuna gidilebileceğine dair emareler olduğu, yapılan tespitlerin dava dışı şirketin tüzel kişilik perdesinin aralanmasına işaret ettiği, ancak; tüm bu hususlar nihayetinde hukuki tavsif gerektirdiğinden, yapılan tespitlerin hukuki tavsifinin tamamen sayın mahkemenizde olduğu…” sonuç ve kanaatine varıldığı mütalaa edildiği anlaşıldı.
Esas dava kapsamında uyuşmazlık konusu, davacının, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün… E. sayılı dosyasından, borçlu olmadığının tespiti ile sınırlıdır. Davacı aleyhine, şirketin borcu nedeniyle, davalı tarafından icra takibi başlatıldığı, davacının süresinde itiraz etmemesi nedeniyle icra takibinin kesinleştiği ve davacının, şahsi malvarlığının haczedildiği hususlarında taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Dosyaya celbedilen İstanbul Ticaret Sicil kayıtlarında, davacının …’in, dava dışı borçlu şirket …A.Ş.’nin yönetim kurulu üyesi ve yetkilisi olduğu görülmüştür.
TTK.madde 329–
“(1) Anonim şirket, sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan, borçlarından dolayı yalnız malvarlığıyla sorumlu bulunan şirkettir.
(2) Pay sahipleri, sadece taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile ve şirkete karşı sorumludur.” hükmüne havidir.
Tüzel kişinin borcu için ortağı veya temsilcisinin malı veya alacağının haczedilemeyeceği temel sorumluluk prensiplerinden birisidir. Bu husus tartışmalı değildir.Anonim şirketlerin ticari işlerini nedeniyle, alacaklılarına karşı sorumluluğu şirketin mal varlığı ile sınırlıdır.Yani şirketin borcu, yönetim kurulu üyesinin şahsi mal varlığından talep edilemeyecektir. Davalının cevap dilekçesinde, tüzel kişiliğin perdesinin aralanmasına yönelik beyanı incelendiğinde ise, tüzel kişilik perdesinin aralanması mevzuatımızda yer alması bile TMK 2.maddesi uyarınca dürüstlük ilkesinden hareketle yerleşik Yargıtay kararları sonucu hukukumuza girmiştir. Dosyamızdan yaptırılan 03.08.2018 tarihli, bilirkişi incelemesi sonucu verilen rapor ile her ne kadar incelenen dava dışı şirketin 2015-2016 ve 2017 Kurumlar Vergi Beyannamelerinde bilançolarından yapılan inceleme sonucu, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisinin uygulanabileceği yönünde emareler bulunduğu belirtilmiş ise de, tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisinin uygulanmasının için ortada hile ya da hakkın kötüye kullanılması durumunun bulunması gerektiği, somut olayda ise, davacının hileye başvurduğu ya da bir hakkı açıkça kötüye kullandığı somut olarak ispatlanamadığından tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisinin uygulanması gerektiği yolundaki bilirkişi görüşüne itibar edilmemiştir, davanın kabulü gerektiği sonucuna varılmıştır.
Karşı dava kapsamında ise uyuşmazlık konusu, davalı/karşı davacı, dava dışı yönetim kurulu üyesi ve yetkilisi …’in, 6102 sayılı TTK’ nın 553/1. Maddesi kapsamında eylemlerinin bulunup bulunmadığı, varsa davalı/karşı davacının alacağını davalıdan talep edebilmek koşullarının oluşup oluşmadığı ile sınırlıdır. İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün… E. sayılı dosyasından kaynaklanan borcun, dava dışı …A.Ş.’ne, davalı/karşı davacı şirket tarafından kesilen 3 adet faturadan kaynaklandığı hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır.
TTK.553/1.madde”… Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, (…) (2) hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar….” hükmüne havidir.
Bu noktada, öncelikle uğranılan zararın doğrudan zarar mı, yoksa dolayısıyla zarar mı olduğunun tespiti gerekir. Doğrudan zararlar, ortaklığın zarar görmesinden değil, pay sahibi ya da alacaklının ortaklıktan bağımsız olarak uğradığı zarardır. Dolayısıyla zarar ise, bir kişiye yöneltilen fiil dolayısıyla bu kişinin mal varlığında meydana gelen bir zararın, başka kişi veya kişilerin malvarlığına yansıması ile oluşan zarar olarak tanımlanmaktadır.
Davalı/karşı davacı tarafça, davalı …’in, dava dışı … A.Ş.’nin yönetim kurulu üyesi ve yetkilisi olarak, bu görevi sırasındaki eylemleri sebebiyle şirketi zarara uğrattığını, dava dışı borçlu şirketin yönetimini idare edemediğini, şirketin kararlarını kendi menfaatleri doğrultusunda yönlendirdiğini, şirketi kötü yöneterek şirketin acz durumuna düşmesine sebep olduğunu, şirketin mali durumu hakkında güven teşkil ederek yanıltıcı davranışlarda bulunarak alacaklılarını zarara uğrattığını, şirketin borçlarını ödeyemez hale getirdiğini ileri sürmüş ancak, davalı/karşı davacı tarafın dayandığı vakıalar ve ileri sürdüğü nedenlere göre, oluşan zararın dolaylı zarar olduğu sonucuna varılmıştır.
Şirketin doğrudan zarara uğradığı hallerde alacaklılar ve pay sahiplerinin uğradığı zarar, dolayısıyla zarar olarak kabul edilmektedir. Ortaklar veya alacaklıların da doğrudan zarara uğramaları mümkün olup, alacaklının veya pay sahibinin doğrudan zararı, şirketin zararında bağımsız olarak ortaya çıkan zarardır. Ancak çoğunlukla yönetim kurulu üyelerinin zararlandırıcı eylemlerinden dolayı doğrudan zarar gören şirketin bizzat kendisidir. Şirketin yöneticisinin, eylemleri sebebiyle şirketi zarara uğrattığı, şirket yönetimini idare edemediği, şirketin kararlarını kendi menfaatleri doğrultusunda yönlendirdiği, şirketi kötü yöneterek şirketin acz durumuna düşmesine sebep olduğu ve şirket kayıtlarının içerik olarak gerçeği yansıtmadığı iddiasıyla ileri sürülen zarar, şirketin zararıdır. Bu durumda alacaklının uğradığı zarar dolaylı zarar olarak kabul edilmelidir. 03.08.2018 tarihli bilirkişi raporunda, dava dışı şirketin defter ve kayıtları ile incelenen 2015,2016 ve 2017 yılı Kurumlar Vergi Beyannameleri Bilançosu’ndan, “…şirketin kaydi değerli özkaynaklarına bakıldığında, 2015 yılında 3.334.816,75-TL.;2016 yılında 3.436.718,90-TL. ve 2017 yılında 3.341.170,40-TL. olduğunun görüldüğü, dolayısıyla şirketin sermayesini koruduğu, herhangi bir borca batıklık durumunun olmadığının anlaşıldığı, davacı/karşı davalının da, dava dışı şirkete sermaye borcunun da olmadığının….” ve “… dava dışı şirketin, davacı yönetim kurulu üyesi ve yetkilisi …’ten 2016 yılında 3.629.079-TL. 2017 yılında ise 3.437.490,51-TL. alacağı olduğunu…” tespit edilmiştir.
Davalı yönetim kurulu üyesi ve yetkilisinin, salt dava dışı şirkete borcunun olması, kusurlu olduğunu ve şirketin zarara uğradığını göstermediği, dava dışı şirketin borca batık olmaması, dava dışı şirketin yönetim kurulu üyesi ve yetkilisi olan …’in, şirkete sermaye borcunun olmaması ve Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul Vergi Dairesi’nden celp edilen 09.06.2017 tarihli yazı ile de dava dışı şirketin faal olduğu ve ödevli kurumun vergi mükellefiyetinin devam ettiğinin bildirilmesi dolayısıyla, TTK.553/1. Madde gereğince davacı/karşı davalı yönetim kurulu üyesinin sorumluluğuna gidilemeyeceği;
Kaldı ki,ortada bir zararın bulunduğu kabul edildiğinde dahi, davalı/karşı davacı alacaklının dava dışı, şirketten alacağını tahsil edememesinden kaynaklı zararının dolaylı zarar olduğu, başka bir deyişle alacaklı olan karşı/davacının doğrudan zararının bulunmaması, şirket malvarlığının korunmaması durumunda zarara uğrayanın bizzat şirket olup, pay sahibinin veya alacaklının zararının dolaylı zarar olması, dava dışı şirket ile ticari ilişki çerçevesinde oluşan davalı/karşı davacının alacağını dava dışı şirketten tahsil etmek için gerekli tüm yasal yolların tüketmediğinin ve icra takibinin devam ettiği görülmesi, esasında şirket yöneticisinin sorumluluğu için şirkete karşı tüm yasal yolların tüketilmesinin zorunlu olmaması ile birlikte, davacının alacağını tahsil edememesinden kaynaklanan zararının yansıma-dolaylı zarar olması sebebiyle, bu zararın TTK. 553. maddesi uyarınca ancak şirkete ödenmesinin istenebileceği, alacaklının uğradığı dolaylı zararın kendisine ödenmesini talep etmesinin mümkün bulunmadığı, şirketten tahsil edilemeyen alacağın alacaklının doğrudan zararı olarak kabul edilemeyeceği, davalı/karşı davacının dolaylı olarak zarara uğraması nedeniyle, şirket zararının kendisine ödenmesinin istenemeyeceği sonucuna varılmakla davacı/karşı davalı … hakkında açılan davanın bu nedenle reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün… E. sayılı dosyası,Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları,vergi dairesi kayıtları, faturalar, tarafların ticari defter ve belgeleri, ile dayanılan diğer deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; esas davada, TTK.madde 329. Madde hükmü gereği, tüzel kişinin borcu için ortağı veya temsilcisinin malı veya alacağının haczedilemeyeceği,anonim şirketlerin ticari işlerini nedeniyle, alacaklılarına karşı sorumluluğunun, şirketin mal varlığı ile sınırlı olması, şirketin borcunun yönetim kurulu üyesinin şahsi mal varlığından talep edilemeyecek olması nedeniyle, davacının, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından, borçlu olmadığının tespiti talepli davasının kabulü ile, bu dosyaya konu takip nedeniyle, takip tarihi itibariyle, toplam 263.070,42-TL. alacaktan dolayı, davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, ancak, somut olayda takibin haksız olmasının tek başına yetmemekle, ayrıca davalının kötü niyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötü niyetli olduğunu iddia eden davacının (borçlunun) üzerinde olup davacı, davalının kötüniyetli olduğunu ispat edemediğinden, davacının tazminat talebinin reddine; karşı davada, davacı/karşı davalı ve dava dışı şirketin yönetim kurulu üyesi ve yetkilisi olan …’in, şirketi kötü yönettiğini ispat edememesi, dava dışı şirketin borca batık olmaması, dava dışı şirketin halen faal olması, şirketin yönetim kurulu üyesi ve yetkilisi olan …’in, şirkete sermaye borcunun olmaması dolayısıyla, davalı/karşı davacının, TTK. 553. maddesi uyarınca davacı/karşı davalı yönetim kurulu üyesinin sorumluluğuna gidilemeyeceği, kaldı ki, talep edilen zararın, dolaylı zarar olması sebebiyle bu zararın davalı/karşı davacı tarafından, ancak şirkete ödenmesinin istenebileceği, alacaklının uğradığı dolaylı zararın kendisine ödenmesini talep etmesinin mümkün bulunmaması nedeniyle karşı davanın reddine, karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-ESAS DAVADA;
a) Esas davanın KABULÜ ile,
İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ve bu dosyaya konu takip tarihi itibariyle, toplam, 263.070,42-TL. alacaktan dolayı davacının davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
b)Davacının kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
2-KARŞI DAVADA;
Karşı davanın REDDİNE,
ESAS DAVA YÖNÜNDEN.
3-492 sayılı yasa gereğince alınması gereken 17.970,34-TL harçtan peşin alınan , 4.492,59-TL harcın mahsubu ile geriye kalan 13.477,75-TL’nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına ,
4- Davacı lehine avukatlık …Ü.T gereğince taktir olunan 21.734,23-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine ,
5- Davacı tarafından yapılan 4.492,59-TL peşin harç + 218,30-TL tebligat – müzekkere giderleri + 1.400,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 6.110,89-TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine ,
6-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
KARŞI DAVA YÖNÜNDEN
7- 492 Sayılı yasa gereğince alınması gereken 44,40-TL harçın dava açılılırken peşin alınan 4.493,00-TL harçtan mahsubu ile geriye kalan 4.448,60-TL harcın kararın kesinleşmesini müteakip talep halinde davalıya iadesine ,
8- Davalı taraf kendini vekil ile temsil ettirdiğinden …Ü.T. gereğince taktir olanan 21.734,23-TL vekalet ücretinin karşı/davacıdan alınarak davalıya verilmesine ,
9- Karşı davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,
10- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, davacı-karşı davalı ve davalı-Karşı davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize ya da en yakın Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır
¸Bu evrak 5070 sayılı Yasa gereğince elektronik olarak imzalanmıştır.