Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/945 E. 2018/254 K. 11.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2015/945 Esas
KARAR NO : 2018/254
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/09/2015
KARAR TARİHİ : 11/04/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Davacı … 26/02/2014 tarihinde … A.Ş ile Kaldıraçlı Alım Satım İşlemleri Çerçevesinde Sözleşmesi imzalayarak … nolu hesabını açtığını, kaldıraçlı alım satım işlemlerini düzenlenme yetkisi … sayılı eski Sermaye Piyasası Kanununun 30. Maddesine 13/02/2011 tarihinde eklenen bir hükümle Sermaye Piyasası Kuruluna verildiğini, … bu faaliyet alanını 27/08/2011 tarih ve 28038 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Seri: …, No:… tebliğ ile düzenlendiğini, Sermaye piyasası aracı kurumların bu faaliyeti yürütme yetkisi ise 2012 yılı başından itibaren verilmeye başlandığını, dolayısıyla kaldıraçlı alım satın işlemlerini düzenlenmiş bir alanda yapabilme imkanı ancak yaklaşık 3 yıllık bir sürede mümkün olacağını, ilgili tarihte yürürlükte olan Seri Ve, No:125 Tebliğ’in 6. Maddesinde izin verilen maksimum kaldıraç oranı 100:1 olduğunu, bu maksimum oran 01/07/2014 tarihinde yürürlüğe giren III-37.1 sayılı Tebliğ’de de aynı kaldığını, buna göre bir yatırımcı aracı kuruma yatırdığı 1 birimlik öz kaynak için, yatırım yapmak istediği kıymette maksimum 100
birimlik alım/satım pozisyonu alabilmekte olduğunu, bu kaldıraç etkisi nedeniyle ilgili kıymetteki değer artış ve azalışları da yatırımcının başlangıçta yatırdığı öz kaynağı artış miktarının 100 kat kadar artırmakta veya azaltmakta olduğunu, kaldıraçlı alım satım işlemlerini hisse senedi alım satımına aracılık gibi diğer sermaye piyasası faaliyetlerinden ayıran temel özellik aracı kurumların bu işlemlerde aracılık hizmeti vermelerinin yanında, bu hizmetlere taraf da olabilmesi gerektiğini, kaldıraçlı alım satım işlemleri hesabının açıldığı …Yatırım …’ca verilen 16/04/2012 tarih ve 9 sayılı Kaldıraçlı Alım Satım İşlemleri yetki belgesine sahip olduğunu, yürütüldüğü faaliyet aracılık değil işlemelere taraf olma müşterileri ile bizzat alım satım işlemleri yaptığını, kaldıraçlı alım satım işlemlerinin yukarıda örneği verilen riskli yapısı ve taraflar arasındaki açık çıkar çatışması nedeni ile … bu işlemlerin detaylı ve bu ilişkide zayıf konumda olan müşterileri koruma gayreti içerisinde düzenlendiğini, bunlar arasında kontrol sistemi kurma, risk ölçüm mekanizmalarını kurma, anlık olarak fiyatlardaki değişimleri dikkate alarak müşteri bazımda oluşan riskleri kontrol edebilecek, gerekli teminatları hesaplayabilecek ortaya çıkan risklere karşı müşterilerin uyarılmasını sağlayacak bilgi işlem altyapısı oluşturma, lisanslı personel çalıştırma sayılabileceğini, bilgi işlem alt yapısının sunulacak hizmete nazara yeterli düzeyde olması ve kesintisiz çalışmasının hayati önemde olduğunu, davacının kaldıraçlı alım satım işlemleri hakkında yeterli bilgi ve deneyime sahip olmadığını, bu nedenle her ne kadar işlemlerini daha çok internet üzerinden yapıyor olsa da çeşitli gerekçelerle pek çok defa …Yatırım’ı telefondan aramak durumda kaldığını, söz konusu telefon görüşmelerinde Aracı Kurum’un müşteri temsilcileri gerekli lisansları ve Davacı ile Aracı kurum arasında imzalanmış bir yatırım danışmanlığı sözleşmesi olmamasına rağmen yönlendirici nitelikte yorum ve tavsiyelerde bulunduğunu, …Yatırım müşterisini bilgilendirme, müşterilerinin risk ve getirici tercihleri hakkında yeterli bilgiye salip olma, aldıkları riskler karşısında uyarma, müşterileri işlem yaptıkları piyasalar hakkındaki bilgisizlik ve tecrübesizliklerinden yararlanmama, müşterilerinin çıkarını ve piyasasının bütünlüğünü gözeterek dürüst davranma, müşterileriyle olan ilişkilerinde çıkar çatışmalarını önlemeye çalışma, yatırımcıyı korumaya ilişkin düzenlemeler ile müşteriyi ilgilendiren tüm konularda yeterli bilgilendirme ve şeffaflığı sağlama, yatırım danışmanlığı düzenlemelerine uyma ve benzeri hiçbir yasal yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davacının …Yatırım’ın mevzuata aykırı şekilde üstlenmesine neden olduğu yüksek riskler nede ile sürekli olarak hesabına ek teminat yatırmak durumunda bırakıldığını ve nihayetinde ciddi tutarda nakit varlığının hukuka aykırı bir şekilde kaybedilmesine neden olduğunu, müvekkilinin uğradığı zararın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesi amacıyla davanın açıldığını, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla zarar tutarlarının şimdilik 10.000 TL tutarındaki kısmının hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ile dava açtığı anlaşıldı.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kaldıraçlı işlemler niteliği gereği riskli işlemler olduğunu, bu işlemlere dair … tarafından Seri …, … sayılı Kaldıraçlı Alım satım işlemleri ve bu işlemleri gerçekleştirebilecek kurumlara ilişkin esaslar hakkında tebliğ’nin mevcut olduğunu, bu tebliğdeki düzenlemelere uygun olarak bu işlemlerin yapılmasına imkan olduğunu, müvekkil kurum … dan bu konuda tüm izinleri aldığını ve bu düzenlemeye uygun olarak müşterilerin kaldıraçlı alım satım işlemleri yapmasına imkan tanıdıklarını, piyasa düzenleyici ve denetleyici kurum olan … tarafından kurumlara kaldıraçlı alım satım işlemleri yetki belgesi verilmeden önce iç kontrol sistemi, bilgi işlem teknik altyapısı, kurum iş akış ve prosedürleri işlem platformunun yeterliliği, güvenliği gibi bir çok konuda çok detaylı incelemeler yapıldığını, tüm bu belirtilen hususların düzenlendiğini tebliğler gereğince, günlük ve aylık periyotlarda çeşitli bildirim ve raporlar yapıldığını, ayrıca … tarafından gerekli görüldüğü durumlarda, tebliğe uyum konusunda kurum nezdinde yerinde kontroller ve denetimlerde yapıldığını, müvekkil kurum müşteri temsilcilerinin pek çok defa arandığı ve bu görüşmelerde yönlendirici yorum ve tavsiyelerde bulunulduğu iddiaları tamamen gerçek dışı olduğunu, yatırım danışmanlığı faaliyeti kapsamına girmeyen, genel yatırım tavsiyeleri ve genel piyasa bilgileri sadece müşterilerin kurumlarını aramaları esnasında talepleri üzerine müşterilerle paylaşmakta olduğunu, müşteriye özel işlem önerileri veya mevcut pozisyonları ile ilgili yönlendirmeler, işlem yapmasını özendirici tavsiyeler kesinlikle yapılmadığını, dava dilekçesinde davacının yapmış olduğu işlemlerle ilgili bir bilgi verilmediğini, davacı tarafından uğradığı iddia edilen zararın hangi işlemlerden ve nasıl oluştuğunun açıklanmadığını, öte yandan dava dilekçesinde müvekkil kurum sistem ile ilgili, yatırımcıların tüm paralarını kaybetmelerine neden olacak şekilde kurgulanmıştır değildiğini, bu ifade açık bir suç isnatı olduğunu, davacının bu beyanları iddiaları samimi ve iyi niyetli olmadığını, haklı bir dayanağının olmadığını, haklı bir dayanağı bulunmayan aleyhlerine açılmış bulunan bu davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep ile cevap verildiği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Dava, taraflar arasında akdedilen “Kaldıraçlı Alım Satım Alım İşlemleri Çerçeve Sözleşmesinin” feshi ile uğranılan zararın tazminine ilişkindir.
Dava tarihinde yürürlükte olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/k ve l maddelerinde, tüketici ve tüketici işlemi tanımlanmıştır. Buna göre tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere, ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere, her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
Aynı Yasanın “Diğer Tüketici Sözleşmeleri” başlıklı 5. bölümünde yer alan 49.maddesi, “Finansal hizmetlere ilişkin mesafeli sözleşmeler” başlığını taşımaktadır. Bu maddenin 1. fıkrasına göre finansal hizmetler, her türlü banka hizmeti, kredi, sigorta, bireysel emeklilik, yatırım ve ödeme ile ilgili hizmetleri ifade eder. Finansal hizmetlere ilişkin mesafeli sözleşme ise, finansal hizmetlerin uzaktan pazarlanmasına yönelik olarak oluşturulmuş bir sistem çerçevesinde, sağlayıcı ile tüketici arasında uzaktan iletişim araçlarının kullanılması suretiyle kurulan sözleşmelerdir.
Yine aynı Yasanın 73/1. maddesi, “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” hükmünü, 83. maddesi ise, “Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır. Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili, diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmünü amirdir.
Yargıtay … Hukuk Dairesi … esas … Karar sayılı ilamında “Dava, kaldıraçlı alım satım (foreks) sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Dava tarihi olan 23/10/2015 tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3 (1)-l maddesi gereğince bankacılık sözleşmesi niteliğindeki sözleşmeden kaynaklanan işlemlerin de tüketici işlemi olduğu ve bu sözleşmelerle ilgili uyuşmazlıkların çözüm yerinin tüketici mahkemeleri olduğu gözetilerek, işin esasına girilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş….” şeklindeki karar ile Tüketici mahkemelerinin görevli olduğunu teyid etmiştir.
Yine Yargıtay … Hukuk Dairesi …Esas ve … karar numaralı ilamında kaldıraçlı alım satım işlemleri ile ilgili Asliye Ticaret Mahkemesinin “Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, 6502 sayılı Kanun gereğince davalının Tüketici, dava konusu işlemin ise Tüketici işlemi sayıldığı, tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.” şeklindeki görevsizlik kararını onamıştır.
Bütün bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ilişkinin, tüketici işlemi kapsamında kaldığı ve bu ilişkiden kaynaklanan uyuşmazlıklarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Uyuşmazlığın niteliğine göre dava tarihi nazara alınarak davanın Tüketici Mahkemesinde açılması gerektiği Mahkememizin GÖREVSİZ olduğu anlaşılmakla HMK 114/1 c ve 115/2 maddesi gereğince DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİYLE DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-HMK 20.maddesi gereğince kararın kesinleşmesini takiben 2 haftalık süre içerisinde taraflardan birinin başvurusu halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi halde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğinin ihtarına, HMK 331/2 maddesi gereğince harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede karar verilmesine,
3- Dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi halinde gider avansının ilgili mahkeme veznesine aktarılmasına,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzene karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde gün içerisinde mahkememize verilecek veya başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır