Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/867 E. 2019/1092 K. 11.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/867 Esas
KARAR NO: 2019/1092

DAVA : Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 02/09/2015
KARAR TARİHİ: 11/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının 19/11/2014 tarihinde müvekkili iş yerinde yardım masası elemanı olarak görev yaptığını, müşterilerle ilişki içerisinde olduğunu ve işyerinde yapılan işin sırlarına sahip olduğunu ve 03/06/2015 tarihinde iş akdinin istifası ile sona erdiğini, işveren müvekkili ile davalı arasında yapılan hizmet sözleşmesinin 8/d maddesi hükmüne göre “…davalı çalışan hizmet sözleşmesinin sona ermesinden sonra işveren şirketin faaliyetleri hakkında ödendiği ve işin yapılması ile ilgili her türlü teknik, ticari ve sınai bilgiler ile yedinde bulunan ticari, teknik ve sınai belgeleri, her ne surette olursa olsun üçüncü şahıslar ile özel/tüzel kuruluş ve teşekküllere vermeyeceğini kabul ve taahhüt etmiştir” denildiğini, ancak davalının sözleşme hükümlerine aykırı davrandığını ve sözleşmenin sona ermesinden sonra … A.Ş.’inde çalışmaya başladığını, ilişki içinde olduğu müvekkilinin müşterilerinin elektronik posta adreslerini yeni işverenine ifşa ettiğini ve bu bilgileri kullanılarak müvekkilinin müşterilerini ayartmaya çalıştığını, davalının işten ayrıldıktan sonraki çalıştığı şirketin faaliyet konusunun müvekkili ile aynı olduğunu, bunun sözleşmeye açıkça aykırı olduğunu, ayrıca müvekkili şirketin müşterilerine gönderilen elektronik postalarda da sözleşmenin açıkca ihlal edildiğini, müvekkilinin müşterilerin ayartılmaya çalışıldığını ve sır saklama yükümlülüğüne aykırı olarak haksız rekabet oluşturulduğunu, elektronik postalardan anlaşılacağı üzere müvekkilinin 280 adet müşterisine elektronik postalar gönderildiğini, işbu haksız eylemler sonucunda müvekkilinin 2015 Haziran ayından itibaren cirolarında düşüşler yaşandığını, 2014 yılı Haziran ayı cirosu 988.750-TL ve 2014 yılı Temmuz ayı cirosunun 669.324-TL olduğunu, 2014 yılı Haziran ve Temmuz aylarının cirolan karşılaştırıldığında %33 dönemsel ve mevsimsel düşüş yaşandığının görüldüğünü, 2015 yılı Haziran ayı cirosunun 1.549.798-TL ve 2015 yılı Temmuz ayı cirosunun 794.903-TL olduğunu, 2015 yılı Haziran ve Temmuz cirolan incelendiğinde ise düşüş oranının %50’ye çıktığını, açıklandığı üzere davalının eylemleri sonucunda dönemsel ve mevsimsel etkilerin dışında cirolarda %17’lik fazladan düşüş yaşandığını, müvekkilinin sürekli iş hacmi genişleyen ve ciroları yükselen bir şirket olmasına rağmen işbu haksız eylemler sonucunda faaliyetinin sekteye uğradığını, bu durumun ticari defter ve kayıtlar incelendiğinde de açıkça görüleceğini, yukarıdaki arz ve izah olunan gerekçelerle sözleşmeye aykırılıktan ve haksız rekabetten dolayı mahrum kalınan kar ve kazanç kaybı ile uğranılan fiili zararın tazmini için şimdilik 1.000-TL tazminatın işleyecek faizi ile, ticari itibarın kasten zedelenmesinden dolayı 1.000-TL manevi tazminatın işleyecek faizi ile, hizmet sözleşmesinin 8/D maddesinde öngörülen 10.000-USD cezai şartın (01/09/20158 tarihi itibariyle 10.000-USD X 2,92-TL =29.200-TL) işleyecek faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretin karşı taraf üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi özetle; Davacı tarafından işe başlama tarihi 19.11.2014 tarihi gözükse de; 10.10.2014 tarihinde girdiğini, şirkette yardım masası elemanı olarak çalışmaya başladığını, bunun şirket adına çalışırken gönderdiği maillerle sabit olduğunu, Bahse konu aslı olmayan şirket sözleşmesinin 8/D hükmünü, hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra öğrendiğini, bahse konu hizmet sözleşmesini hiç görmediğini, hiçbir şekilde imzalanmadığını, bunun aksini düşünülse bile; davacı şirketin ilk çalıştığı şirket olmadığını, işinin gereği gereken vasıflan, sır saklama ve özen yükümlülüğünü önceki çalıştığı şirketlerde yerine getirdiğini, iş ahlakı olan bir yapıyla çalıştığını, davacının; haksız açtığı davayı ispatlamak için asılsız ve mesnetsiz iddialarda bulunduğunu, davam şirketin 15 yıllık sektör tecrübesine dayanarak kendisine iş teklifinde bulunduğunu, Davacının iş akdi sözleşmesinin sona ermesinden sonra kendi bünyesindeki kişilere elektronik posta yoluyla ayarttığı iddiasının asılsız ve dayanaktan yoksun olduğunu; davacı şirketin sadece kendi işine yarayan noktalara değindiğini kendini haklı çıkarmaya çalıştığı mail çıktılarını dosyaya ibraz ettiğini, bahse konu ilgili kişilere her acenteden mail gelebildiğini, o zaman davacı şirketin “herkese siz benim hakkımı yediniz” diye dava açması gerekeceğini, mailler araştırıldığında; bu kişiler ile ilgili hiçbir ticari ilişki içine girilmediğinin görüleceğini, davacı şirketin haklı olduğunu göstermek için dayanaktan yoksun ve sadece yüzeysel bilgiler ile tarafına haksız atıflarda bulunduğunu, Davacının 2014-2015 verilerini göstererek komik bir hesaplama içine girdiğini, tüm sorumluğu koskoca şirketi sadece kendisi yönetiyormuş gibi davrandığını, davacı şirkette sadece kendisinin çalışmadığını, diğer çalışma arkadaşlarının da olduğunu, her yıl ve her ay sürekli aynı müşteri potansiyeli olmasının sadece kendisine bağlı olmadığını, davacının ülkemizdeki ekonomik durumu içinde bulunulan seçim sonrası değerlendirmelerinin yok sayıldığını, davacı şirketin kendisini genel sorumlu, genel koordinatörü, hatta şirket sahibi yerine koyarak; iş akdi sona erdiğinden bahisle şirketin cirosunda düştüğünü belirttiğini, asılsız ve mantıktan yoksun iddiası ile çalışandan adeta öfke ve hınç almak istendiğini, firmanın başarılı çalışanlarından Yalçın Karabulut’un ani bir istifa ile işten ayrıldığını, davacının en büyük rakiplerinden birine transfer olduğunu, hakkında herhangi bir dava açılmadığını, davacı şirkettin istifa ettiğinden bahsettiğini, ancak davacı şirkette herhangi bir istifa dilekçesi bulunmadığını, bu nedenlerden dolayı davacı tarafça “hizmet sözleşmesine aykırılıktan ve haksız rekabetten” dolayı maddi ve manevi tazminat davası açıldığını, davacının dava dilekçesinde; hizmet sözleşmesine aykırı davrandığı, sır saklama yükümlülüğüne aykırı davrandığı, haksız rekabetten dolayı kar ve kazanç kaybı sağladığını, ticari itibarinin kasten zedelediğinden bahisle haksız mesnetsiz ve asılsız iddialarla maddi, manevi ve aslı olmayan sahte imzaya dayalı belge dayanarak 10.000,- USD cezai şartlı dava açtığını, açılan davanın reddi ile yargılama masraflarının ve vekalet ücretinin davacı tarafa bırakılmasını talep ile cevap verdiği anlaşıldı.

DELİLLER VE GEREKÇE
Dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumuna gönderilerek imza incelemesi yapılmasına karar verilmiş, …Adli Tıp Kurumu 27/03/2019 tarih …sayılı raporunda sonuç olarak;” İnceleme konusu maaş bordrosunda atılı imzada üstten gitmeler olduğu ve tanı unsurları seçilemediğinden aidiyetinin, bu meyanda sorulduğu üzere …’ın eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği, İnceleme konusu diğer belgelerde atılı imzalar ile …’ın mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzaların yazı ile birlikte değerlendirildiğinde …’ın eli ürünü olduğu hususlarını bildirir KANAAT RAPORUDUR.” sonuç ve kanaatine varıldığı,
Tüm deliller toplandıktan sonra bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş bilirkişiler Prof Dr. … ve Doç. Dr. …tarafından hazırlanan 03/08/2018 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak;” Davacının 2014-2015 ve 2016 yıllarına ilişkin tutmakla yükümlü olduğu ticari defterlerinin TTK hükümlerine uygun tutulmadıklar anlaşılmakla (yevmiye defterinin kapanış tasdikleri görülemediğinden), delil kabiliyetleri Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu. Adli Tıp rapora göre iş sözleşmesinin davalıya …ın eli ürünü olduğu hususunda kanaat bildirildiği, Davalı … ile davacı firma arasında imzalanan iş sözleşmesinde davalının iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren üç yıl süre ile İstanbul, Kocaeli, Edime, Kırklareli, Sivas, Bursa, Ankara ve İzmir illeri sınırlan dâhilinde işvereni ile mesleki ve ticari olarak rekabette bulunamayacağını ve kendisi veya başkası adına işverenin faaliyet alanına giren işleri yapamayacağını kabul ve taahhüt ettiği, Davalı …’tn davara firmada aldığı Mayıs 2015 döneminde en son ücret net olarak 1.000,87 TL olduğu, (AGİ= Asgari Geçim İndirimi Hariç) görüldüğü, diğer bir deyişle; Davalı tarafın, 20.11.2014-03.06.2015 tarihleri arasında davara firmada çalıştığı toplamda 195 günde en son aldığı maaşa göre (1.000,87 TL/ay / 30 gün= 33,36 TL gün olarak net ücrete göre) 6.505,20 TL net ücret aldığı hesaplanmıştır. Yani, davara tarafından 10.000,00 USD karşılığı 2,9200 TL kurdan ve 29.200,00 TL cezai şart olarak ödenmesi, cezai şartın ödenmesinin yüce Mahkemece benimsendiği seçenekte, nominal olarak meseleye bakıldıkta, her ne kadar sözleşmede kararlaştırılmış ise de çalışmak zorunda olan bîr işçinin ekonomik olarak sıkıntı çekmeden bu ücreti ödemesinin mümkün olmadığı, sözleşmede belirtilen cezai şart işçiyi ekonomik olarak sıkıntıya sokacak kadar yüksek olduğu düşülmekle beraber, TBK md. 182 son hükmünün tatbikinin sayın Mahkemeye ait olacağı, Davara şirketin davalının çalıştığı 2014-2015 yıllarındaki mali verilerine göre; 2014 yılında 56.612,37 TL olan dönem net karının 114.011,00 TL ve%201,39 oranda artış ile 2015 yılında 170.623,37 TL olarak gerçekleştiği, diğer bir deyişle davalının işe alındığı 20.11.2014 tarihinden, işten çıkarıldığı 03.06.2015 tarihine kadar geçen 195 günlük ( yaklaşık 9,5 ay kadar) davalının çalışma döneminde davacı şirketin satışlarının arttığı, dönem net karının 56.612,37 TL den 170.623,37 TL ye yükseldiği, davacının karlılık ilkelerine göre yönetildiği, muhasebesel ve finansal değerlendirmeye göre ve ayrıca nedensellik ilkesinin uygulanmasıyla yapılan saptamalara göre, bilahare, davalının işten ayrılmasının davacının gelirlerinde düşmeye neden olmadığı, Cezai Şart Yönünden: Davalıdan talep edebileceği tazminat miktarı (sözleşmenin 8-Personelin Borçlan c) Sadakat Borcu bendi Rekabet Etmeme Borcu maddesi dayanak yapılarak); Davalının Bakiye Borç Tutan: 10.000,00 USD x TCMB Döviz Satış 2.9200 TL = 29.200,00 TL olabileceğinin hesaplandığı, Davacı taraf 02.09.2015 dava tarihinden itibaren 29.200,00 TL asıl alacağına herhangi bir oran belirtmeden, işleyecek faiz yürütülmesini talep ettiği, Bu halde davacının belirlenen 29.200,00 TL asıl alacağına, eğer bu istem kalemi yüce Mahkemece benimsenirse, dava tarihinden itibaren dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan %9 ve değişen oranlarda kademeli olarak yasal faiz yürütülebileceği, faizin infaz aşamasında hesaplanması gerektiği. Manevi Tazminat Yönünden: Davacı taraf 02.09.2015 dava tarihinden “Ticari itibarın kasten zedelenmesinden dolayı 1.000,00 TL” manevi tazminat talep edildiği, bu istem kaleminin benimsenmesinin takdiri Sayın Mahkemenize ait olmak üzere; Bu halde, talep benimsenirse, davacının talebi ile bağlılık ilkesi gereği 1.000,00 TL asıl alacağına dava tarihinden itibaren dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan %9 ve değişen oranlarda kademeli olarak yasal faiz yürütülebileceği,” Sonuç ve kanaatine varıldığı mütala edildiği anlaşıldı.
Taraf vekillerinin bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlarını değerlendirir ek rapor alınmasına karar bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan 17/06/2019 tarihli ek raporda sonuç olarak;” Cezai Şart Yönünden; Davalıdan talep edebileceği tazminat miktarı (sözleşmenin 8-Personelin Borçları c) Sadakat Borcu bendi Rekabet Etmeme Borcu maddesi dayanak yapılarak); davalının Bakiye Borç Tutan: 10.000,00 USD x TCMB Döviz Satış 2.9200 TL – 29.200,00 TL olabileceğinin hesaplandığı, Davacı taraf 02.09.2015 dava tarihinden itibaren 29.200,00 TL asıl alacağına herhangi bir oran belirtmeden, işleyecek faiz yürütülmesini talep ettiği, bu halde davacının belirlenen 29.200,00 TL asıl alacağına, eğer bu istem kalemi yüce Mahkemece benimsenirse, dava tarihinden itibaren dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan %9 ve değişen oranlarda kademeli olarak yasal faiz yürütülebileceği, faizin infaz aşamasında hesaplanması gerektiği, Manevi Tazminat Yönünden: Davacı taraf 02.09.2015 dava tarihinden “Ticari itibarın kasten zedelenmesinden dolayı 1.000,00 TL” manevi tazminat talep edildiği, bu istem kaleminin benimsenmesinin veya benimsenmemesinin takdiri Sayın Mahkemenize ait olmak üzere; bu halde, talep benimsenirse, davacının talebi ile bağlılık ilkesi gereği 1.000,00 TL asıl alacağına dava tarihinden itibaren dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan %9 ve değişen oranlarda kademeli olarak yasal faiz yürütülebileceği,” sonuç ve kanaatine varıldığı mütala edildiği anlaşıldı.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığın sözleşmeye aykırılık, haksız rekabet iddiasına bağlı mahrum kalınan kar ve fiili zarara bağlı maddi ve manevi tazminat ve cezai şart alacağına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davalı asilin yardım masası elamanı olarak bir dönem davacıya ait iş yerinde çalıştığı, taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin imzalandığı, davalı asilin işten ayrılmasına müteakip haksız rekabete aykırı bir şekilde çalıştığı dönem içerisinde vakıf olduğu bilgileri kullandığı iddiasıyla Mahkememizde iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
6098 Sayılı Yasamız;
” MADDE 20- Genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleridir. Bu koşulların, sözleşme metninde veya ekinde yer alması, kapsamı, yazı türü ve şekli, nitelendirmede önem taşımaz. Aynı amaçla düzenlenen sözleşmelerin metinlerinin özdeş olmaması, bu sözleşmelerin içerdiği hükümlerin, genel işlem koşulu sayılmasını engellemez. Genel işlem koşulları içeren sözleşmeye veya ayrı bir sözleşmeye konulan bu koşulların her birinin tartışılarak kabul edildiğine ilişkin kayıtlar, tek başına, onları genel işlem koşulu olmaktan çıkarmaz. Genel işlem koşullarıyla ilgili hükümler, sundukları hizmetleri kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütmekte olan kişi ve kuruluşların hazırladıkları sözleşmelere de, niteliklerine bakılmaksızın uygulanır.
MADDE 21- Karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlıdır. Aksi takdirde, genel işlem koşulları yazılmamış sayılır. Sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı olan genel işlem koşulları da yazılmamış sayılır.
MADDE 49- Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
MADDE 50- Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.
Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.
MADDE 56- Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
MADDE 57- Gerçek olmayan haberlerin yayılması veya bu tür ilanların yapılması ya da dürüstlük kurallarına aykırı diğer davranışlarda bulunulması yüzünden müşterileri azalan veya onları kaybetme tehlikesiyle karşılaşan kişi, bu davranışlara son verilmesini ve kusurun varlığı hâlinde zararının giderilmesini isteyebilir. Ticari işlere ait haksız rekabet hakkında Türk Ticaret Kanunu hükümleri saklıdır.” hükümlerine haizdir.
Yargılama aşamasında taraflarca usulüne uygun olarak ileri sürülen deliller toplanılmış, dosya bilirkişiye tevdii edilerek rapor alınmış olup alınan 03.08.2018 tarihli bilirkişi ve 17.06.2019 tarihli ek bilirkişi raporlarında, davalı asilin başka bir iş yerinde çalıştığı dönemde, davacı şirketin gelirlerinde bir azalmaya neden olmadığı belirtilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgeler, bilirkişi raporları, Yasal mevzuat hepbirlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında yazılı bir iş akdi sözleşmesi imzalanıp aykırı davranış halinde davalının ödeyeceği cezai şart miktarı yazılı olarak kararlaştırılmış ise de davalı asilin eğitimi, yaptığı işin niteliği ve önemi dikkate alındığında, çok nitelikli ve karar verici, yön tayin edici bir konumda olmaması, yazılı olarak kararlaştırılan cezai şartın tek taraflı ve genel işlem şartı niteliğinde hazırlanıp karşı tarafla müzakere edilmeyip imzalanmak zorunda bırakılması, bu haliyle de Borçlar Kanunu hükümlerine göre geçersiz oluşu, aksi durumda da cezai şart istenebilmesi için davacı şirketin maddi bir zararının olması gerektiği, dosyadaki bilirkişi raporunda ise davacı şirketin, karlılığında bir değişikliğin olmadığının tespit edilmesi, son olarak ise manevi tazminatın zarar ve diğer koşullarının gerçekleşmemesi sebebiyle karşısında davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
G.D: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE
2- 492 Sayılı yasa gereğince alınması gereken 44,40 TL harcın dava açılılıkken peşin alınan 532,82 TL harçtan mahsubu ile geriye kalan 488,42 TL harcın kararın kesinleşmesini müteakip talep halinde davacıya iadesine ,
3- Davalı taraf kendini vekil ile temsil ettirdiğinden Av. As. Üc. Tarifesi gereğince taktir olanan 3.744,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine ,
4- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına ,
5- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halında yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize ya da en yakın Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

¸Bu evrak 5070 sayılı Yasa gereğince elektronik olarak imzalanmıştır.