Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/852 Esas
KARAR NO : 2018/314
DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/08/2015
KARAR TARİHİ : 26/04/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı… Mimarlık arasında, 06.05.2014 tarihli sözleşme akdedildiğini, sözleşme gereğince müvekkilinin … Parseldeki gayrimenkulde bulunan yapıları yıkacağını, yıkım neticesinde ortaya çıkacak moloz/hurda taşıma işlerini yapacağını ve alanı temizleyip arınmış bir şekilde işveren teslim edeceğini, Sözleşmenin 8. Mad. gereğince, müvekkilinin yaptığı işin bedelini çıkacak hurdalardan tahsil etmiş sayılacağını ve buna karşılık müvekkili tarafından karşı tarafa 1.200.000,00 TL ödeme yapılacağını, müvekkilinin edimini yerine getirdiğini ve ödemenin tamamını yaptığını, sözleşme gereği, davalı firmanın yükümlülüğünün, bahse geçen Parselde bulunan binaların yıkım ruhsatlarını almak ve müvekkilinin sahada binaların yıkımını yapabilmesi ve rahat çalışmasını temin etmek olduğunu, ancak, müvekkilinin sahada çalışması ile ilgili olarak üniversite tarafından zorluk çıkarıldığını, yıkımı yapılacak binaların ruhsatlarının dahi alınmadığını, müvekkili tarafından davalıya Noter ihtarnamesi çekilerek ruhsatların derhal alınmasının talep edildiğini, müvekkilinin yıkımını yaptığı binaların moloz ve hurdalarını dışarı nakliye etme konusunda, gerek sahnın sahibi olan … yetkilileri, gerekse Kartal belediyesi tarafından engeller çıkarıldığını, yıkımı yapılan binaların hurda ve molozlarının saha dışına çıkartılmasına mani olduklarını, binaların yıkım ruhsatları çıkartılamadığından, müvekkilinin binaları yıkabilmesi için, … Belediyesinden ruhsat beklemek için günlerce Personel ve araç parkını hiçbir iş yapmadan alanda tutması gerektiğini ve büyük miktarda iş ve emek kaybına uğradığını, davalı firma ve …ne binaların yıkımı ile ilgili ruhsat alınması için ihtarname gönderilmesi ve cevap verilmemesi nedeniyle, mevcut durumun tespiti için … Belediyesine yazılı müracaat edildiğini ve binalardan sadece 7’li bina diye adlandırılan 7 ad. Fabrika binası dışında başka bir binaya yıkım ruhsatı verilmediği cevabı verildiğini, müvekkiline, tüm binaların yıkılması için alan tahsis edileceğinin sözleşmeyle taahhüt edildiğini, davalının edimlerini yerine getirmediğini ve müvekkilinin ruhsata aykırı olarak bina yıkmanın cezai ve hukuki müeyyideleri ile karşı karşıya kaldığını, müvekkilince, alanda yapılan ve geriye kalan tüm işlerle ilgili olarak delil tespiti talep edildiğini, İstanbul Anadolu … Sulh Hukuk Mah. … D.İş dosyası ile keşif yapılıp Bilirkişi raporu alındığını, ancak, bilirkişiler tarafından, sözleşme kapsamında sahada yer alan bir takım binaların hesaplamaya dahil edilmemesi, sahada yer alan moloz dışında, dışarı çıkartılması gereken ve alanda bulunan hurda ile yıkılmamış binalarda kalan hurdanın hiç tespit edilmemesi, yıkım dışında sözleşme dışında kalan temelde kalan işin imalat kapsamında sayılması, 1861 kamyon moloz döküldüğünün belirtilmesi, ancak kamyonların 10.187 m3 moloz attığının ileri sürülmesi gibi sebeplerle, bilirkişi incelemesinin taraflarından açılacak olan davanın unsurlarını taşımaması sebebiyle, söz konusu bilirkişi raporuna itiraz ettiklerinin ve yeni rapor düzenlenmesini istediklerini ve ek rapor düzenlendiğini, müvekkili tarafından yapılan yıkım neticesinde 1681 kamyon moloz dışarı çıkartıldığını, bu sayının kamera kayıtları ile tespit edildiğini, bu miktarda molozun tahliyesi için kamyon başına yaklaşık 500.00,00 TL giderle 840.000,00 TL masraf olduğunu, davalının yıkım ruhsatlarını almaması, alanı teslim etmemesi sebebiyle üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, müvekkilinin bedelini ödemiş olduğu alanla ilgili olarak kar kaybı olduğunu, kendisine yıkılması için teslim edilen alanın toplam alan içinde küçük bir bölüme tekabül ettiğini, ruhsat alınan yerin 1 adet binadan ibaret olduğunu, davalının ise müvekkiline ihtarname göndererek fesih bildiriminde bulunduğunu, bu bildirimden sonra işi usulsüz olarak başka bir şirkete ihale ettiğini, davalının müvekkiline parselin tamamını gösterdiğini ve bu parselde bulunan tüm hurda malzemeyi devrettiğini, ancak sonrasında üzerinde düşen yükümlülükleri yerine getirmeden, müvekkilinden aldığı parayı iade etmeden haksız fesih bildiriminde bulunduğunu, mevcut zararın, alanda kalan hurdanın tamamının müvekkili tarafından alınması ve bu hurdanın paraya çevrilmesi ile yıkım ve moloz nakliyesi ile ilgili gider çıktıktan sonra ortaya çıkacak kar miktarı olduğunu, yeni firmanın müvekkilinin 1.200.000,00 TL ödeyerek satın aldığı hurdaları topladığını, hatta keşif sırasında sahada bulunan ve müvekkili tarafından yıkılan binaların hurdası olan demirlerin dahi ek rapor için gidildiğinde sahada bulunmadığını, müvekkili tarafından ödenen 1.200.000,00 TL’nin, davalı sebep olduğu nedenlerle işin yapılmaması nedeniyle, işin kalan miktarının toplam işe oranına göre, davalıya ödediği bedelin geri iadesi gerektiğini, sahada yapılan delil tespitinde, saha dışına çıkartılan molozun miktarı, bunun para değeri, sahada kalan molozun miktarı ve para değeri, dışarı çıkartılan hurda ile sahada kalan hurdanın parasal değerlerinin net olarak hesap edilmediğini, bu hususların yargılama aşamasında tespiti gerektiğini, toplam işin yüzde kaçının yapıldığı ve içeride kalan toplam hurda miktarının ve iş maliyetinin miktarlarını bilmek mümkün olmadığından belirsiz alacak davası açıldığını, müvekkilinin davalı firma ile yaptığı sözleşmenin haksız yere fesih edilmesi, müvekkilinin bedelini ödeyerek aldığı işin başkasına verilmesi nedeniyle, müvekkilinin yoksun kaldığı karın fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000,00 TL sinin dava tarihinden itibaren hesaplanacak reeskont faizi ile müvekkiline ödenmesini, sözleşme gereği, sahada yapılması gereken işin yıkım ve moloz ile hurda tahliyesinin, sözleşme gereği yapılması gereken işe ne oranda tekabül ettiği henüz belli olmadığından, müvekkili tarafından davalıya ödenen 1.200.000,00 TL’nin, geriye kalan iş miktarına göre fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 400.000,00 TL nin dava tarihinden itibaren reeskont faizi ile müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin, dava konusu olayda davacı şirket ile işveren-taşeron ilişkisi içerisinde olduğunu, Müvekkili şirketin taşeronu olan davacı ile imzalanmış bulunan sözleşmenin kaynağının, müvekkil şirket ile ihbar olunan … arasında imzalanmış bulunan ana sözleşme olduğunu davacı tarafça ileri sürülen ve dava konusu yapılan birçok hususun, esasen ihbar olunan …’nin tasarruf ve sorumlulukları ile ilgili olduğunu, ayrıca, huzurdaki dava neticesinde, taraflarınca …’ne rücu edilme ihtimali olduğunu, bu sebeplerle, davanın 3. şahıs …’ne ihbarına, karar verilmesini, öncelikle talep ettiklerini, davacı tarafın, sözleşmeden doğan ana edimlerini (yıkım işini tamamlamak, çıkan molozu tahliye etmek ve sahayı boş ve binaların temelleri sökülmüş olarak teslim etmek) yerine getirmediğini, buna rağmen Haziran 2015 başından önce, sahada söktüğü muhtelif (para edecek) hurdayı sahadan çıkarttığın ve sattığını, gelir elde ettiğini, edimini yerine getirmeksizin sözleşmede karına olan yegane kalem olan hurdayı aldığını, Mayıs 2015 ayı sonunda, taraflar arasında bu konunun çözümlenmesi ve yıkım işinin sözleşme gereği tamamlanması için yapılan toplantı ve bu toplantıda alınan kararlar mevcut iken, davacının müvekkil şirketten habersiz ve izinsiz bir şekilde ve sözleşme hilafına 28.05.2015 te işi durdurduğunu, yıkım sahasını 03.06.2015 tarihinde boşaltmaya başladığını, hemen iki gün sonra keşif yaptırdığını, aynı gün müvekkil şirkete ihtarname keşide ettiğini ve 06.06.2015 tarihinde sahadaki tüm çalışan ve iş makinalarının tahliyesini tamamladığını, 08.06.2015 tarihinde sahada tutulan tutanakta 28.05.2015 ten itibaren işin durdurulduğunun da tespit konusu olduğunu, davacı tarafın, kendisi için para eden tüm malzemeyi sahadan çıkarttıktan sonra, yıkım işini yapmayarak bırakıp gittiğini, davacı tarafın dava dilekçesindeki beyanlarının aksine, davacı tarafın tek ediminin ödeme yapmak olmadığını, en önemli ediminin, kendisine teslim edilen sahadaki binaları yıkmak, tamamen temelleri dahil sökmek ve çıkacak molozu tahliye etmek olduğunu, Bu işin bir getirisi olarak yıkım sonrası açığa çıkacak “hurda tabir edilen” malzemeyi de, bedel karşılığı uhdesine alacağını, sözleşme sadece bir eser sözleşmesi değil, hurda açısından satımı da içeren bir karma sözleşme olduğunu, bu yönü ile, davacı taraf yıkıma ilişkin edimini yerine getirmedikçe (ki durumun bu şekilde olduğu her iki bilirkişi tespit raporu ile sabittir) sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmiş gibi konuyu lanse etmesinin kabul edilemez olduğunu, müvekkili şirketin, binaların yıkımı için gerekli ortamı sağlaması ve davacının rahat çalışabilmesini sağlaması gerektiği konusunda müvekkil şirket yükümlülüğünü yerine getirdiğini, davacı tarafın işini yarım bırakıp sahadan çalışanlarını ve iş makinalarını rızaları hilafına çektikten sonra, ana işveren ihbar olunan … tarafından müvekkil şirketin de işine son verildiğini, sözleşmelerinin fiilen feshedildiğini, Üniversite tarafından görevlendirilen bir başka şirket eli ile davacının yarım bıraktığı işlerin tamamlandığını, davacı taraf ile müvekkil şirket arasında imzalanmış olan sözleşmede, yıkım ruhsatının müvekkil şirket tarafından alınacağına dair bir hüküm yer almadığını, Yıkım ruhsatı işlemlerinin, iş sahibi ihbar olunan … tarafından Kartal Belediyesi nezdinde takip edildiğini, yıkım ruhsatı alındığını, Bu hususun göstergesinin, öncelikle ekli evrak olduğunu ve yıkım işlerinin fiilen bitmiş olmasının da bu hususun kanıtı olduğunu, Yıkım1.ruhsatı (Dava dilekçesine eklidir) isimli belgeden de açıkça görülen binaların ruhsat gereği yıkımının davacı tarafça hiçbir zaman bitirilmediğini, Yıkımın yapıldığını iddia ettikleri binalarda dahi, sözleşmenin açık hükmü gereği yıkımın bitirilmediğinin, temellerin sökülmediğinin, tespit dosyasına sunulan bilirkişi raporlarında açıkça yer aldığını, davacının, mevcut binaların yıkımını bitirmediğini, hurdasını aldığını, hurdaları sahadan çıkarttıktan sonra da “ruhsat yok, çalışamıyoruz” şeklindeki gerçek dışı beyanlar ile sahayı terk ettiğini, yıkımı yapılan binalardan çıkan hurda ve molozun saha dışına çıkartılmasının belediye ve ihbar olunan … tarafından engellenmesine dair beyanları da kabul etmediklerini, dokunulmamış binaların dahi, sadece hurda kısımlarının sökülüp davacı tarafça saha dışına çıkartılmaya çalışılmasının söz konusu olduğunu, ihbar olunan üniversite tarafından bu konuda taraflarına talimatlarda bulunulduğunu ve bu konuda davacıya uyarılar yapıldığını, bu hususun, taraflar arasında yapılan toplantı tutanaklarına da geçtiğini ve sözleşmenin 8. maddesinin gereği olarak, yıkımı bitmemiş bulunan binaların hurdalarının saha dışına çıkartılması mümkün olmadığının davacıya hatırlatıldığını, Davacının buna rağmen, sahadan çıkartabildiği tüm hurdayı götürdüğünü, bir kısım molozu sahada bıraktığını, yıkılacak binaların çoğunu ise yıkmadığını, dava dilekçesinin 8. maddesinde yer alan ve Kartal Belediyesi’nin cevabi yazısı kaynaklı “7’li bina dışında başka binaya yıkım ruhsatı verilmediği” şeklindeki beyanlar, davacının gerçekleri çarpıtma çabasının ve kötüniyetinin birer göstergesi olduğunu, bizzat davacı tarafça dosyaya ibraz edilen konu ile ilgili ekte “başka binaya ruhsat verilmediği” şeklinde bir ifade yer almadığını, Yıkım işi, bu dilekçenin yazımı tarihi itibarı ile, herhangi bir idari durdurma, mühürleme işlemi olmaksızın, iş sahibinin tayin ettiği farklı bir şirket tarafından tamamlandığını, İş sürecinde Belediye, ihbar olunan … ve Çevre şehircilik bakanlığı arasında alana uygulanacak projelerle ilgili karşılıklı görüşmelerin yapıldığını, ancak bu konuların sahaya durdurma ve davacı firmaya ceza ve müeyyide olarak yansıması konusunun doğru olmadığını, Bu hususta herhangi bir evrak ya da delilin de, davacı tarafça dosyaya sunulmadığını, Bu konularda işin süreci ile ilgili de davacı firmaya bilgi aktarımı yapıldığını ve sözleşme maddelerine bu konunun girdiğini, Sözleşmede : 4.1j, 4.1g ve 4.2. maddelerinde yer aldığını, toplam Davacı şirketçe Yapılması gereken iş miktarı : 76.065,291 m3 olduğunu, buradan çıkan basit hesap sonucuna göre ; 76.065,291 m3 lük işin sadece 12.057,864 m3 lük bölümü (temel sökümleri dahi yapılmadan, yani iş tamamlanmadan) yapıldığını, toplam işin sadece % 15,852 si yapıldığını ve yine her iki tespit bilirkişi raporunda da açıkça ifade edildiği gibi temelleri sökülmeyerek bu işlerin dahi eksik bırakıldığını, Bu hususun açıkça sözleşmenin 4.1.f maddesine aykırı olup, davacının edimini yerine getirmediğini gösterdiğini, bunun karşısında, Davacı şirketin müvekkil şirketi itham ederek, yıkıma izin vermediğimiz için hurdasını alamayıp zarara uğradığını ifade ettiği kısım (kabul manasına gelmemek ve dosyasına ibraz ettiğimiz itirazlarımız saklı kalmak kaydıyla) tespit dosyasına sunulan raporda, bilirkişi tarafından 19.459,680 m3 olarak hesaplandığını, Alınamayan diye ifade edilen hurda miktarının toplama göre % 25,582 olduğunu, Yani Sahadaki Hurdanın %74,418 i alındığını ve Bilirkişilerce bu hususun kayıt altına alındığını, her iki tespit raporundaki mevcut hesaplamalar ve çıkarımlar çerçevesinde Davacı firmanın işin % 15,852′ sini yaptığını, ancak müvekkil şirketin iyi niyetini suiistimal ederek sahadaki hurdanın % 74,418 ini aldığını, davacının, binaların bazılarını hiç, bazılarını kısmen yıkmadığı halde, “yıkılacak binalarda ön hazırlık yapıyorum” gerekçesi ile yıkmadığı binaların çatı, pencere, elektrik kablo pano vb., havalandırma kanal ve ısıtma soğutma cihazları vb., jeneratörlerine varana dek söktüğünü ve 2 bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere tırlarla sahadan çıkarttığını, 2.bilirkişi raporunda yapılan hesaplamalarda, kalan hurdanın değeri tespit edilirken hatalı bir uygulama yapılması ve sahadan çıkartılan hurdaların değerlerinin hesaplanmamasına itirazlarını dilekçe ile tespit dosyasına sunduklarını, Bu hesaplamanın yapılmamış olması, müvekkil şirketin olaydaki mağduriyetinin tespit dosyasına yansımamasına yol açtığını, Rapora itirazları çerçevesinde dosyaya ibraz ettikleri yazılı teklifin, davacı tarafından sahadan çıkartılan hurdanın gerçek değerini gösterdiğini, kaldı ki bu değer tespitinin ancak bu binalara gelinceye kadarki tüm işlerini eksiksiz yerine getirmiş olduklarını ortaya koyduktan sonra yapabilecekleri bir tespit olduğunun 2. bilirkişi raporunda da açık ifade edildiğini, Toplam iş miktarının 76.065,291 m3 olduğunu, kendi ifadelerince yıktırılmadı denen kısmın 19.459,680 m3 olduğunu, Ancak bu bölüme gelinceye kadar tamamladıkları iş miktarının ise (ki bu bölümde dahi temeller sökülmemiştir.2 bilirkişi raporunda da belirtilmiştir.) 12.057,684 m3 olduğunu, Yani davacının raporda tespit edildiği gibi, 76.065,291 m3 toplam işin 12.057,684 ünü yaptığı kabul edilse dahi 64.007,607 m3 lük yapması gereken iş olduğu açıkça görüldüğünü, Davacının “Bize engel oldular yıkamadık” dediği bölüme gelmeleri ve bu bölümü hak etmeleri için 44.597,927 m3 lük iş yapmaları gerektiğini, bu hesaplamaların birbiriyle tutarlı olan her iki bilirkişinin tespit rakamları kullanılarak yapıldığını, davacı tarafça sözleşme gereği ödenen meblağın karşısında, sahadan çıkartılan hurda miktarının çok fahiş halde kaldığına dair, yukarıdaki maddede referans verilen fiyat teklifinin manidar olduğunu, Davacının 1.200.000,00 TL bedel ödediğinden bahsettiğini, karşılığında yıkım işini bitirmeden sahadan ayrıldığını ve beraberinde yıkmadığı binalardan elde ettiği hurdanın ederinin 6.937.550,00 TL olduğunu, davacı iddialarının aksine, müvekkilini sözleşmeden doğan tüm edimlerini yerine getirdiğini, Müvekkil yıkım sahasını elverişli halde teslim etmiştir. Bu husus, davacının sahayı sözleşmeye aykırı bir şekilde terk etmesinden soma, ihbar olunan … tarafından işin dava dışı bir başka firmaya tamamlatılması ile de sabit olduğunu, İşin gerçeğinin, davacı tarafından yıkım sahasından kendisi için değerli olanı aldıktan, hurdayı söküp götürdükten sonra, raporda tespit edilen molozu tahliye etmekten kurtulmak için bahaneler uydurarak sahayı sözleşme hilafına ve izinsiz olarak terk ettiğini, bu hususların, bizzat davacı tarafça talep edilen keşif sonucu verilen rapor ile sabit olduğunu, müvekkil şirketin işine, davacının sahayı tahliye etmesi sonrasında, ana işveren ihbar olunan … tarafından son verildiğini, fiilen müvekkil çalışanlarının sahadan çıkartıldığını, İşin bir başka şirkete yaptırıldığını, müvekkili şirketin fiili faaliyetinin, tespit isteyen … şirketinin sahadan çalışanlarını çekmesi ve yıkım işine son vermesi ile bittiğini, Bu tarihten sonra yıkım sahasında herhangi bir faaliyet (yıkım, söküm, tahliye, taşıma v.b.) taraflarınca yapılmadığını, Bilirkişi raporunda “yıkılmayacağı bildirilen binalarla” ilgili firmalarıın herhangi bir tasarrufu olmayıp Bilirkişi raporunda “Fmk yetkililerince” ifadesi (18.08.2015 tarihli bilirkişi raporu 1.sayfa A bendi) doğru olmayıp bu tarihte ve bilirkişi heyetinin sahayı ziyaret ettiği 17.08.2015 tarihinde firmalarının hiçbir personelinin sahada bulunmadığını, Sözleşmenin 3., 4.1f, 4.1a, 5.2, 5.4,12. ve benzeri birçok maddeleri, müvekkil şirketin fesih hakkının mevcudiyetini ve davacı tarafın haksızlığını açıkça ortaya koyduğunu, davacı tarafın, yıkım işini fiilen bırakıp, sahada keşif yapılmasına dek, müvekkili şirkete yazılı veya sözlü hiçbir bilgi vermemesi, hatta keşiften kısa süre öncesinde kendileri ile yapılan son toplantı ve notlarını içeren mail paylaşımına (Bkz. Ek :4) bir itirazda bulunmamasının söz konusu olduğunu, nitekim davacının sözleşme gereği (Bkz. 4.12 madde) bu tutanaklara imza atmak zorunda olduğunu, bu toplantı tarihinden ve yapılan toplantı tutanağından anlaşıldığı üzere davacının oyalama taktiği uygulayarak toplantılarda kararlar alırken, bir yandanda tespit talepli davasını açtığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
İhbar olunan vekilinin cevap dilekçesinde özetle;Müvekkili Üniversite ile davalı şirket arasında 30.04.2014 tarihinde “YIKIM VE MOLOZ TAŞIMA İŞLEMİ SÖZLEŞMESİ” imzalandığını, Bu sözleşme hükümlerinde tarafların sorumluluklarının açık ve net olarak belirlendiğini, Söz konusu sözleşme hükümlerine göre; davalı şirketin 3. Kişilerle yapacağı işbirliği sırasında veya yaptıracağı hizmetlerden dolayı meydana gelebilecek uyuşmazlıklarda Müvekkil Üniversite’nin hiçbir sorumluluğu bulunmadığını, söz konusu sözleşmenin 4.8. ve 4.9. nolu maddeleri uyarınca, ” 4.8. Yüklenici, işçileri ve alt taşeronları ile temasını tamamen kendi sorumluluğunda, ilgili kanunlar, kurallar ve yönetmeliklere uygun olarak yürütecektir. “4.9. …yüklenicinin üçüncü şahıslarla yapacağı işbirliği sırasında ya da yaptıracağı hizmetlerden dolayı meydana gelebilecek uyuşmazlıklarda İŞVEREN taraf değildir ve hiçbir şekilde sorumluluğu bulunmamaktadır.” müvekkili Üniversite ile davalı şirket arasında akdedilen sözleşmenin yukarıda zikredilen maddelerinde açıkça belirtildiği üzere; davalı şirket ile davacı şirketin aralarında akdetmiş oldukları sözleşme sonucu aralarında çıkmış veya çıkacak olan uyuşmazlıklarda Müvekkil Üniversite’nin hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını, Bu sebeple; davalının, işbu davanın konusu olan hususların müvekkil Üniversite’nin tasarruf ve sorumluluğunda olduğu yönündeki beyanlarının kabul edilmediğini, Nitekim; müvekkil Üniversitenin, davalı şirket ile davacı şirketin arasında imzalamış oldukları sözleşmeye taraf olmadığı gibi bu şirketler arasındaki ihtilaflar sebebiyle müvekkilinin sorumlu tutulmasının hukuken ve davalı şirket ile müvekkil Üniversite arasındaki sözleşme hükümleri gereğince mümkün olmadığını, davalı şirketin müvekkil üniversite ile akdettiği sözleşme konusu işi tamamlayamayacağı anlaşılınca; müvekkili üniversitenin, davalı ile arasındaki sözleşme hükümlerine dayanarak sözleşme konusu işi üçüncü bir şirkete yaptırdığını, davalı şirketin, hem müvekkiline gönderdiği ihtarnamede hem de cevap dilekçesinde, söz konusu işin davalı şirketin taşeronu olan davacının işi yarım bırakması nedeniyle tamamlanamadığını açıkça beyan ettiğini, sözleşme hükmü uyarınca müvekkili Üniversitenin; davalının taşeronu olan davacı şirketin işi yarım bırakması ve davalı şirketçe işin devam ettirilmemesi ve devam ettirilmeyeceğinin davalı tarafça sözlü olarak müvekkil Üniversite’ye beyan edilmesi ve yine sözleşmenin akdedildiği tarihin üzerinden 15 ay gibi uzun bir zamanın geçmiş olması, bu kadar zamanın geçmiş olmasına rağmen davalı şirket tarafından işin tamamlatılmasına ilişkin hiçbir çabanın sarf edilmemiş olması, davalı şirketin çalışanlarının SGK kayıtlarını terkin ettirerek iş aletlerinin alınması gibi durumlar birlikte değerlendirildiğinde, sözleşme konusu işin zamanında tamamlanamayacağı yönünde kanaat oluşması sebebiyle Müvekkili Üniversite tarafından sözleşme konusu işin haklı olarak 3. bir şirkete yaptırıldığını, Bu hususun, müvekkili Üniversite tarafından davalı şirkete gönderilen … Noterliği’nin 25 Ağustos 2015 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı şirkete de bildirildiğini, davalı şirketin taşeronu olan davacı şirket tarafından işin yarım bırakıldığı ve davalı şirketçe işin devam ettirilmediği, davalı şirket tarafından Müvekkil Üniversiteye gönderilmiş olan ihtarnamede, ” gelinen noktada yıkım işi için taşeronumuz olan şirketin işi bırakmasına müteakiben…” şeklindeki beyan ile davalı şirketçe açıkça ikrar edildiğini, dolayısıyla; ihbar olunan Müvekkil Üniversite’nin, davalı şirket ile arasındaki sözleşmenin 10.18 nolu maddesi uyarınca, davalı şirketin işi süresinde tamamlayamayacağına ilişkin kanaate varması neticesinde sözleşmenin kendisine sağlamış olduğu hakkı kullanarak sözleşme konusu işi üçüncü bir kişiye yaptırma hakkına haiz olduğunu, müvekkiline yükletilebilecek hiçbir kusur ve sorumluluk bulunmadığı için, davalı şirketin Müvekkil Üniversite’ye rücu etmesi hukuken ve aralarındaki sözleşme hükümleri gereğince mümkün olmadığını, davacının iddiasının aksine Kartal Belediye Başkanlığı İmar Ve Şehircilik Müdürlüğü’nden alınmış yazıda da açıkça görüldüğü üzere, iş konusu yerle ilgili olarak yıkım ruhsatı bulunduğunu, davalı şirket vekilinin yıkım ruhsatının alınmış olduğu yönündeki beyanlarına aynen katıldıklarını, kaldı ki; davacının işi yarım bırakmasından ve davalının da işi tamamlayamayacağının anlaşılmasından sonra, müvekkil tarafından üçüncü bir firmaya yaptırılan işin, söz konusu üçüncü firma tarafından fiilen bitirilmiş olması dahi yıkım ruhsatının alınmış olduğunu gösterdiğini ileri sürerek davalı şirketin davayı kaybetmiş olması halinde müvekkili Üniversite’ye hukuken rücu edebilmesi mümkün olmadığından, davanın davalı şirketçe taraflarına ihbar edilmiş olmasını kabul etmediklerini, yargılamaya devam olunması halinde ise haksız ve mesnetsiz açılmış olan işbu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; yıkım ve maloz taşıma sözleşmesi gereğince fesih nedeni ile bedel iadesi ve kar kaybı istemine ilişkindir.
Mahkememizce tüm dosya kapsamı, iddia ve savunmalar doğrultusunda bilirkişi raporu alınması cihetine gidilmiş olup, alınan kök ve ek bilirkişi raporlarında özetle; davacı … Şirketi ile davalı … ŞTİ. (İŞVEREN) arasında 06.05.2014 tarihli, “… üzerinde bulunan yapıların yıkılması ve yıkım neticesinde ortaya çıkacak moloz/hurda taşıma işine dair” konulu 15 maddeden oluşan bir sözleşme düzenlendiğini, davacı Yüklenici vekili tarafından davalı İşveren’e yollanan 05.06.2015 tarih ve …Yevmiye Sayılı ihtarnamede: 237 parsel üzerinde bulunan tüm gayrimenkullerin yıkılması ve saha içinden çıkacak olan malzemelerin, saha dışına nakledilebilmesi için gerekli yıkıma ve nakliyeye ilişkin tüm ruhsat ve izinlerin gerekli idari mercilerden alınarak birer suretlerinin kendilerine verilmesi, 237 parsel üzerinde bulunan ve yıkımına başlanamamış bulunan tüm gayrimenkullerin sözleşme gereği yıkılabilmesi ve ortaya çıkacak atıkların nakliyesinin yapılabilmesi için müvekkiline İşveren tarafından yer tesliminin yapılması, … tarafından sahada çalışılmasına engel çıkarılmaması konusunda güvence verilmesi, bu taleplerin karşılanmaması halinde tüm zararlar ve kâr kaybının talep edileceğinin belirtildiğini, davacı Yüklenici vekili tarafından … Büyükşehir Üniversitesi Rektörlüğü’ne yollanan 24.06.2015 tarih ve … Yevmiye No’lu ihtarnamede, “237 parselde bulunan tüm binaların yıkım ruhsatlarının 5 gün içinde ivedilikle alınarak, sahanın sözleşme gereği müvekkiline terkedilmesi” istendiğini, davacı Yüklenici … Şirket’i ile davalı İşveren … Şti. arasında, İst., Kartal, … Parsel üzerinde bulunan yapıların, “Yıkılması ve Yıkım Neticesinde Ortaya Çıkacak Moloz/Hurda Taşıma İşine Dair” konulu bir sözleşme düzenlendiğini, Sözleşmenin 3. Maddesinde, faaliyet alanından çıkacak hurdaların karşılığında, yıkımın usulüne uygun bir şekilde yapılacağı, çıkacak molozların alan dışına taşınacağı, yıkılan binaların molozlardan temizlenmiş, arınmış bir şekilde İşveren’e teslim edileceği; Sözleşmenin 4. Maddesinde, “Yüklenici’nin sözleşme konusu binaları, Özel ve Teknik Şartnamelere, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Teknik Şartnamesine, İş Güvenliği ve İşçi Sağlığı Yönetmeliğine” uygun olarak, sözleşme konusu tüm binaların (temeller dahil) sözüm, yıkım, kırım, moloz nakli, çıkacak tüm molozun kamyonlara yüklenip döküm yerine gönderilmesi, geri dönüşüm malzemelerinin ayrıştırılması vb. tüm hizmetleri ifa edeceği”; Sözleşmenin 6. Maddesinde de, “Yüklenici’nin tüm bu hizmetleri, yıkım ruhsatı ve/veya yıkım izninin alınmasından itibaren 90 takvim günü içerisinde” tam ve eksiksiz yapacağı; kararlaştırıldığını, davacı şirketçe yapılması gereken iş miktarı: 76.065,291 m3’tür. Davacı taraf bu toplam iş tutarının, (12.057,864 / 76.065,291) = %15,85 oranındaki kısmının yıkımını yapıp, molozunu parsel dışına taşımış olduğu, (3.749,795 / 76.065,291) = %4,93 oranındaki kısmının sadece yıkımını yaptığı ancak parsel dışına taşımadığı anlaşılmaktadır. Yıkımı gerçekleşmeyen moloz miktarının oranı ise: (40.797,952 m3/76.065,291) = %53,63’tür. Yıkımından vazgeçilen binaların moloz miktarı 19.459,68 m3 olup, oranı: (19.459,68 / 76.065,291) = %25,58’dir. 07.07.2015 tarihli bilirkişi kurulu raporunda yıkılmamış binalardan da hurda malzemenin Yüklenici şirket tarafından alınmış olduğu belirtildiğini, gerek 07.07.2015 tarihli kök raporda gerekse 18.08.2015 tarihli ek raporda toplam (372) kamyon hurda malzemenin Yüklenici şirketçe alınmış olduğu ve bunun miktarının: 5.279,21 m2 olduğu belirtilmiştir. Gerek kök raporda gerekse ek raporda Davacı şirketçe alınan hurda malzemenin parasal tutarının ne olduğu belirtilmemiştir. 18.08.2015 tarihli kök raporda 237 parselde alınmamış hurda malzeme tutarının: 3.116.928,17 TL olduğu belirtildiğini, davalı tarafın talebi üzerine … Metal, Plastik Geri Dönüşümlü Plastik Maddeler ve Yeşiloğlu Metal şirketleri tarafından 237 parselde bir tespit yapılmıştır. Bu 3 şirket tarafından düzenlenen tarihsiz raporda sahada kalan hurda malzeme toplam bedeli: 495.525,54 TL olarak belirtildiğini, aynı şirketler tarafından davacı şirket tarafından saha dışına taşınan toplam (372) kamyon hurda malzeme bedeli: 6.937.550 TL olarak hesaplandığını, avacı taraf, sahadan alınan 372 kamyon hurda malzemenin 6.937.550 TL’lik tutarının nasıl belirlendiği anlaşılamadığı itirazına karşın, şirketlerce düzenlenen raporda her bir hurda malzemenin miktarı ve birim fiyatı yazılarak 6.937.550 TL’lik tutarın belirlenmiş olduğu görüldüğünü, yapılan piyasa araştırmasında 3 şirket tarafından düzenlenen “Şantiye Alanından Dışarı Çıkarılan Hurda Malzemelerin Miktarı” başlıklı belgede hurda malzemeler için teklif edilen birim fiyatların, piyasa rayiç fiyatlarıyla uyumlu olabileceği kanaatine varılmıştır. Anadolu …Sulh Hukuk Mahkemesinin …D. İş sayılı dosyasına sunulan 18.08.2015 tarihli ek raporda 237 parsel içerisinde alınmamış hurda malzeme bedeli: 3.116.928,17 TL olarak belirtilmiştir. Bilirkişi raporunda, “237 parsel içerisinde alınmamış hurda malzemeleri” bölümünde kalem kalem sunulan hurda malzeme cins, tutar ve birim fiyatlarına davalı yanca piyasa birim fiyatları belirtilerek itiraz olunmadığı görüldüğünü Mahkemece, davacı tarafça alınan hurda malzeme bedelinin: 6.937.550 TL ve sahada kalan hurda malzeme bedelinin: 3.116.928,17 TL olduğuna itibar olunması halinde sözleşme konusu binaların yıkılıp sözleşmeye uygun olarak saha dışına taşınmış olması halinde davacı tarafça elde edilebilecek hurda malzeme tutarı 10.054.478,17 TL olmaktadır. toplam 76.065,291 m3 işin 19.459,68 m3’lük kısmının yıkımından vazgeçildiğinden, yıkılıp taşınabilecek moloz malzeme miktarı: 56.605,611 m3 göründüğünü, davacının bu miktar moloz malzemeyi sahadan uzaklaştırması halinde elde edebileceği hurda malzeme bedelinin: (56.605,611 / 76.065,291) x 10.054.478,17 = 0.74417 x 10.054.478,17 = 7.482.254,68 TL olabileceği kanaatine varıldığını, davacının gerçekleştirdiği 12.057,684 m3 iş için elde edebileceği hurda malzeme bedeli: (12.057,684 / 56.605,611) x 7.482.254,68 = 0,213 x 7.482.254,68 = 1.593.811,3 TL göründüğünü, davacı ayrıca yıkımını yapıp, saha dışına taşımadığı iş tutarı: (3.749,795 / 56.605,611) x 0,5 x 7.482.254,68 = 247.828,09 TL olarak takdir ve tahmin edildiğini, oysa 3 şirket tespitine göre davacının sahadan sağladığı hurda malzeme bedeli: 6.937.550 TL olarak hesaplandığını, davacının gerçekleştirdiği toplam işin, 12.057,684 m3 + 3.749,795 x 0,5 (bu miktar molozun taşıma işinin yapılmadığı)= 13.932,58 m3 olarak hesap ve takdir edildiği, bu miktar moloz miktarının yıkılıp taşınması gereken toplam 56.605,611 m3 moloz miktarına oranının %24,61 olduğunu, davacının gerçekleştirdiği % 24,61 seviyeye karşın, sahadan temin ettiği hurda malzeme tutarının, yıkılıp sahadan uzaklaştırılacak toplam 56.605,611 m3 moloz malzeme bedeline oranının 0,927 olduğu, sözleşmesel tutara oranının ise % 69 olduğu, bir diğer ifade ile davacının yıkılmasına izin verilip sahadan uzaklaştırılabilecek toplam işin 0,2461 oranını gerçekleştirebildiği, ancak sahadan aldığı hurda malzeme bedelinin tüm iş bedeline oranının 0,927 denk geldiği, bu durumda davacının edimini yerine getiremediğini, Kartal Belediye Başkanlığının 23.06.2015 tarihli yazısında, “237 parsel sayılı yerde 7 adet fabrika binası için Belediye tarafından yıkım ruhsatı verildiği” belirtildiğini, davacı Yüklenici tarafından davalı İşveren’e yollanan 05.06.2015 tarihli ihtarnamede, tüm gayrimenkullerin yıkılması ve saha içinden çıkacak malzemelerin, saha dışına nakledilebilmesi için gerekli tüm ruhsatların ve izinlerin gerekli İdari Mercilerden alınarak birer suretlerinin kendilerine verilmesi istendiğini, diğer yandan Davalı İşveren ve … tarafından düzenlenen 06.06.2015 tarihli tutanakta, “Yüklenici Şirketin faaliyetini 28.05.2015 tarihinde durdurduğu ve iş makinelerini 06.06.2015 tarihinde yıkım sahasından çıkardığı” belirtilmiştir. Sözleşmenin 4.1.e. maddesinde belirtilen hususlar ışığında bu hususun Mahkemenin takdirinde olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Dava konusu taşınmaz başında yapılan keşifte bilirkişiler rapor ve özellikle ek raporda ; davacının gerçekleştirdiği %24,61 oranına rağmen, sahadan temin ettiği hurda malzeme bedelinin, yıkılıp sahadan uzaklaştırılmasına izin verilen 56.605,611 m3 malzemenin hurda malzeme bedeline oranı: 6.937.550 / 7.482.254,68 = %92,72 göründüğü, davacı taraf, davalı yana toplam: 10.054.478,17 TL tutarlı hurda malzeme bedeline karşılık: 1.200.000 TL ödeme yapmıştır. Sahadan uzaklaştırabilecek moloz malzeme miktarına göre davacının ödemesi gereken ön ödeme:
56.605,611 / 76.065,291 x 1.200.000 = 0,74417 x 1.200.000 = 893.005,63 TL olduğu, Bu durumda davacının yapmış olduğu fazla ön ödemeyeİ200.000 – 893.005,63 TL = 306.994,37 TL göründüğü, davacının, toplam 12.057,684 m3 işin hem yıkımını hem de taşınmasını, 3.749,795 m3 işin sadece yıkımını, bu durumda davacının yaklaşık: 12.057,684 m3 + (3.749,795 m3 x 0,5) = 13.932,58 m3 iş gerçekleştirebildiğinin, u işin parasal tutarının: (13.932,58 m3 / 56.605,611) x 7.482.254,68 TL = 0,2461 X 7.482.254,68 = 1.841.639,394 TL olduğunun, gerçekleştirebildiği iş oranının ise: %24,61 olduğunu, davacının bilirkişi raporlarından da anlaşıldığı üzere 1.200.000,00 TL ye hurda sözleşmesi olarak gerçekleştirdiği iş oranının %24,61 olduğu, hurda malzeme bedeli oranının %92,72 olduğudan buna göre davacı yüklenicinin fazladan sahadan dışarı çıkardığı hurda malzeme bedelinin 6.937.550,00 TL olup, bundan %24,61 hem yıkım hem de taşınması işini gerçekleştirdiği, 1.841.639,00 TL ve 396.994,00 TL fazla ön ödemenin toplamının çıkartılması suretiyle 4.788.916,00 TL şirketin fazladan saha dışına hurda malzeme çıkardığı anlaşılmış olup davacının sözleşmenin feshinde haksız olduğu ve verdiği 1.200.000,00 TL den daha fazla hurda bedeli aldığından açılan davanın reddi cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan tüm bu nedenlerle;
1-Davacı vekilinin açmış olduğu davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 35,90 TL harcın peşin alınan 8.538,75 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 8.502,85 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davalı yararına tayin ve takdir edilen 33.950,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan tahsiline, davalıya ödenmesine,
4-Tarafların yapmış olduğu yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair kararın istinaf yolu açık olmak üzere davacı, davalı ve ihbar olunan vekillerinin yüzlerine karşı oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır