Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/636 E. 2018/150 K. 06.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2015/636 Esas
KARAR NO : 2018/150
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/06/2015
KARAR TARİHİ : 06/03/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil adına borçlu şirket aleyhine İstanbul… îcra Müdürlüğü’nün …E, Sayılı dosyası ile ilhamsız icra takibi yapıldığını, borçlu şirketin borca tümden itiraz edip takibin durduğunu, takip talebinde belirtilen müvekkilinin davalı/borçluya kesmiş olduğu 13/10/2014 tarih ve 59.790,60 TL bedelli 596360 nolu. 30/04/2015 tarih ve 13.059,06 TL bedelli … nolu* 30/04/2015 tarih ve 17.700,00 TL bedelli… nolu faturalardan kaynaklı alacakları olduğunu, bu faturaların dayanağı davalı yetkilisi tarafından imzalanan ekli hakkedişlerde görüldüğü üzere, davalı şirketin gemilerinde yapılan hizmet/işlerin bedeli ile oluşan vade farkları olduğunu, hakkedişlerin detaylı çözümünde belirtilen işlerin tamamı 13/10/2014 tarihli iş teslim formunda belirtildiği şekilde iş/hizmet olarak davalıya sunulmuş/teslim edildiğini, davalı/borçluya bakiye borçlarının ödenmesi için müvekkil şirket tarafından … Noterliğinin 21/05/2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile bakiye alacağını istenmiş, davalı … Noterliğinin 27/05/2015 tarih ve… yevmiye nolu cevabın ihtarnamesini ödemeyi reddetmiş olduklarını, davalı/borçlu ile e-posta ortamı üzerinden bu ödemelerin yapılmasını istemiş davalı bu borcu mail kayıtlarında borcu kabul etmiş, borçların en kısa sürede ödeyeceğine dair beyanda bulunmasına rağmen bugün için borcu ödemediğini Davalı borçlu borcunun süresinde ödemediğinden faturalardaki vade farkı kurallarına göre ve Türk Ticaret Kanunu 1530/7 ve diğer fıkraları gereği vade farkı hesaplanmış ve bu farka kanun gereği %8 fazlası eklenmek sureti ile vade farkı hesaplanmış ve davalı ile de mutabık kalınma sureti ile 30/04/2015 tarih ve … nolu 15.000,00 TL +2.700,00 TL KDV olmak üzere 17.700.00 TL’lik fatura kesildiğini, Takip talebimizdeki takip öncesi/fatura tarihinden takibe kadar faiz hesaplanmamış, sadece takip sonrası için faiz hesaplanmış olduğunu, borçlu, takibe dayanarak evraklara, evraklardaki imzalarına açıkça itiraz etmemiş ve müvekkile borçlu olduğundan, itirazın iptali ile takibin devamına ve borçlunun %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini ve HMK 329/2 maddesi gereği kötü niyetli takibe itiraz eden borçlunun ayrıca 5.000,00 TL disiplin para cezasına mahkum edilmesini, davalının takip konusu alacağın % 20 ‘den aşağı olamamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ile dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının mahkemeye sunduğu deliller hukuka aykırı, mahkemeye sunulan delillerin hiçbir resmiyeti ve geçerliliği bulunmadığını, davacı tarafından dosyaya sunulan … formlarının ilgili makamlardan alınması gerekli olduğu halde ilgili kurumlardan alınmayıp sadece davacı tarafın kaşesi bulunup müvekkilinin kaşesinin bulunmadığı belge olarak dava dosyasına sunduğunu, hukuka aykırı olarak dosyaya sunulan delillerden bir diğeri e-mail yazışmaları olduğunu, davacı tarafın dosyaya sunmuş olduğu belge ile üzerine düşen HMK m.194 ve 190 gereği somutlaştırma ve ispat yükünü yerine getiremediğini, davanın reddine, %20′ dan aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, masraf ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir,
DELİLLER VE GEREKÇE;
İstanbul . İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 80.549,66 TL asıl alacağın tahsili için 1 adet faturaya dayalı olarak genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi yapıldığı, davalı tarafından yasal 7 günlük süre içinde borcun tamamına, faize ve tüm ferilerine itiraz edilmesi üzerine icra takibinin durduğu anlaşılmıştır.
Tüm deliller toplandıktan ve dosya kapsamı değerlendirildikten sonra bilirkişi SMM …’en rapor alınmasına karar verilmiş olup, rapor sonuç kısmında; Dosya, davacı tarafından incelemeye sunulan 2014-2015 yıllarına ait usulüne uygun tutulan ticari defterlerinde takip tarihinde davalıdan takibe konu 80.549,66 TL alacak mevcut olduğu kayıtlı olup davalı tarafından incelemeye ticari defter sunulmadığına ve dosya mevcudu ara kararda verilen hususlardaki diğer tespitlerime dair iş bu incelemeleri nihai takdiri Sayın Mahkemeye ait olduğu mütala edildiği anlaşıldı.
Emsal nitelikteki Yargıtay … Hukuk Dairesi 25/04/2016 tarih, … E., … K.sayılı ilamında “…taşılan firmanın … acentesinin …A.Ş olduğu, taşımayı yapan asıl taşıyıcının … olduğundan; davanın TTK m.119/2 m – TTK m.105/2’ye göre acente sıfatıyla… A.Ş’ye açılması gerektiği, ancak doğrudan …A.Ş’ye açıldığı, yine takibinde doğrudan …A.Ş’ye karşı yapıldığı, pasif husumet ehliyetinin bu dava ve takipte bulunmadığı, bu durumun HMK’nın m. 119 ve 124’e göre düzeltilmesinin de mümkün olmadığı, davacının dava konusu yapmış olduğu, alacağının borçlusu olduğundan davacı-sigortacının bu taşıyıcıya izafeten acentesine dava açmadığı ve takip yapmadığı, davanın ve takibin doğrudan acenteye karşı açıldığı gerekçesiyle pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir…” içtihadında bulunduğu
Yargıtay … Hukuk Dairesi 14/03/2013 tarih, … E., … K.sayılı ilamında “…davalı vekili taşıyan veya donatan sıfatını haiz olmadığını, mahkemece davada davalı acenteye kaşı izafeten dava açmadığını, doğrudan doğruya acentenin sorumluluğuna dayanak işbu davayı açtığı, acentenin kusurlu olduğu, TTK’nın 1061 ve takip eden maddeleri değil, BK’nın 41 ve takip eden maddelerinde söz konusu edilen haksız fiil hükümlerine dayandığı, dava taşıma sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Mülga 6762 sayılı TTK’nın 119 maddesine göre acente, aracılıkta bulunduğu işlemleri müvekkili namına yaptığından bu işlemler dolayısıyla doğrudan doğruya sorumluluğu bulunmamaktadır. Acenteye dava açıldığı takdirde de asıl borçluya izafeten dava açılması gerekmektedir. Burada acente yasanın özel bir hükümden doğan temsil yetkisini kullanan durumunda bulunduğundan, müvekkilleri adına akdettikleri veya akdine aracılık ettikleri sözleşmelerden doğan hak ve borçlar müvekkile ait olacağı gibi bu sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar dolayısıyla acente sıfatıyla müvekkili namına açtıkları veya gene bu sıfatla uyuşmazlıklar dolayısıyla acente sıfatıyla müvekkili namına açtıkları veya gene bu sıfatla aleyhlerine açılan davalarda acente hakkında değil müvekkil hakkında karar vermek gerecektir Bir başka deyişle hak sahibinin hakkını acenteden almasına olanak verecek şekilde karar verilemez. Dosyada bulunan dava konusu taşımaya ait konşimentoda davalı acente olarak yer aldığı gibi dava dilekçesinden davanın taşıma akdine istinaden açıldığı anlaşılmakta olup, davalı konteyneri asıl taşıyıcı adına temin etmiş bulunmaktadır. Bu itibarla mahkemece davanın reddi gerekirken yazılı gerekçelerle kabulü doğdu görülmemiş kararın davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir…” içtihadında bulunduğu
Yargıtay … Hukuk Dairesi 12/12/2011 tarih, …E., … K.sayılı ilamında “…davacı vekili davalının acenteliğini yaptığı, davalı vekili, müvekkiline doğrudan husumet yöneltilemeyeceği, mahkemece, … gemisi donatanına izafeten taraf gösterilebileceği, hata düzeltme dilekçesi ile hüküm onanmasına…” içtihadında bulunduğu
Yargıtay … Hukuk Dairesi 23/06/2014 tarih, … E., … K.sayılı ilamında “…davalı vekili acentesi olduğunu, müvekkili şirketin taşıyan sıfatı bulunmaması nedeni ile işbu davanın acente sıfatına haiz olan doğrudan müvekkili şirket aleyhine açılamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece davacının gerek takip taleplerinde ve gerekse dava dilekçesinde davanın doğrudan “… Gemisi donatanı işletenine izafeten ve kendisine asaleten … A.Ş” aleyhine açıldığı, ancak taşımayı yüklenen asıl taşıyıcı Grimaldi HMK m.119/1-b gereğince dilekçede yer alması gerektiği, oysa somut olayda; aleyhine karar verilecek olan donata işleten belli olmadığı, bu donatan işletenin takipten önce takip sırasında, dava sırasında veya davanın sona ermesi ile birlikte değişmesi de söz konusu olabileceği, dava ve takip sadece bir malı (gemiyi) temsilen açıldığı, bu nedenle usul hukuku açısından giderilmesi mümkün olmayan bir dava şartı bulunduğu ayrıca; davalı olarak asaleten dava açılmış olan …A.Ş’nin ise; ismi takipte yer almayan ve dava dilekçesinde bildirilmeyen donatanı temsilen onun adına (izafeten) dava açılması gerekli olduğu, doğrudan doğruya acenteye karşı dava açılamayacağı, gerekçesi ile davacının scandinavia gemisi donatanı işletenine izafeten … A.Ş aleyhine açtığı davasının HMK m.115/2f gereği giderilemeyecek dava şartı noksanlığından usulden reddine, davacının doğrudan (asaleten) …A.Ş aleyhine açtığı davasının da pasif husumet (davalı sıfatı) yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir…” içtihadında bulunduğu
Yargıtay … Hukuk Dairesi 02/12/2008 tarih,… E.,… K.sayılı ilamında “…dava, dolu sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir. TTK’nın 119/2.maddesi gereğince acentenin aracılıkta bulunduğu veya akdettiği sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklardan dolayı kendisine doğrudan dava açılması mümkün olmayıp, ancak izafeten dava açılabilir ve müvekkili hakkında karar verilebilir. Bu itibarla, mahkemece, davada sigorta şirketine husumet yöneltildiği ve acentenin şahsi kusur ve haksız fiiline de dayanılmadığına göre, acenteye yönelik davanın husumet yönünden reddine karar vermek gerekirken, bu davalının da sorumluluğuna hükmedilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir … ” içtihadında bulunduğu
Yargıtay … Hukuk Dairesi 30/09/2015 tarih, … E., … K.sayılı ilamında “…donatan veya taşıyan olmayan genel acente aleyhine açılan davanın TTK 105 ve HMK 114/1-d 115 ve 117 maddesi gereğince pasif husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmiştir…” içtihadında bulunduğu
Yargıtay … Hukuk Dairesi 19/09/2006 tarih, … E., … K.sayılı ilamında “…vesaik mukabili teslimi gereken malın davalı tarafından yanlış kişiye teslim edildiği iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. 28/04/2004 tarihinde yürürlüğe giren 5136 sayılı kanun 6762 sayılı TTK 4.maddesine eklenen fıkra uyarınca “iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü ile Adalet Bakanlığınca mahkemelerin görevi, temyiz dahil yargılamanın her aşamasında dikkate alınacağından, mahkemece görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesi gerektiğinden, kararın bozulması gerekmiştir…” içtihadında bulunduğu
Yargıtay … Hukuk Dairesi 14/01/2015 tarih, … E., … K.sayılı ilamında “…dava konusu edilen taşımaya ilişkin konşimento da davalının acente olarak yer aldığı, 6762 sayılı TTK’nın 119 maddesine göre acentenin aracılıkta bulunduğu işlemleri müvekkili namına yaptığı ve yapılan işlemler dolayısıyla doğrudan doğruya sorumluluğunun bulunmadığı acenteye dava açıldığı takdirde asıl borçluya izafeten dava açılmasının gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir…” içtihadında bulunduğu
Yargıtay … Hukuk Dairesi 20/12/2013 tarih, … E., … K.sayılı ilamında “…denizcilik ihtisas mahkemesi bulunmayan yerlerde birden fazla ticaret mahkemesi bulunması halinde (1) numaralı ticaret mahkemesinin bakacağı belirlenmiştir. Deniz İhtisas Mahkemesi sıfatlı ticaret mahkemesi ile diğer mahkemeler arasındaki ilişki, görev ilişkisidir. Deniz İhtisas Mahkemesinin görev alanın tayininde davanın değeri önemli olmayıp, uyuşmazlığı deniz ticaretinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı esas alınacaktır. O halde, somut olayda denizcilik ihtisas mahkemesi sıfatıyla Mersin .. numaralı ticaret Mahkemesinin görevli olduğu dikkate alınıp, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru görülmemiş kararın bozulması gerekmiştir…” içtihadında bulunduğu
Yargıtay … Hukuk Dairesi 26/11/2015 tarih, … E., … K.sayılı ilamında “…davalı … ŞTİ. Gemiye malzeme teminine ilişkin hukuki işlemlerin tarafı olmadığı için borç ve mesuliyet altına girmesinin söz konusu olmayacağı, davalı …ŞTİ acente ise ancak taraf olduğu işlemler sebebi ile müvekkiline izafeten davalı… ŞTİ’nin dava konusu hukuki işlemlerde donatanı temsil ettiği, acente olduğu ispatlanamadığı ¸ gerekçesiyle HMK’nın 114/d ve 115/2 maddeleri gereğince davanın pasif husumet (dava şartı) yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiştir. Davalı …ŞTİ’ye yönelik tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir…” içtihadında bulunduğu
İddia , savunma , alınan bilirkişi raporu , emsal nitelikteki Yargıtay Kararları ve tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde , taraflar arasındaki uyuşmazlığının davacı tarafından davalıya ait olduğu iddia edilen gemilere sunulan hizmet nedeniyle düzenlenen 3 adet fatura alacağı nedeniyle yapılan takibe itiraz nedeniyle itirazın iptaline ilişkin olduğu, davacı tarafından davanın doğrudan davalı acenteye karşı açıldığı, oysaki yukarıda açıklanan yargıtay kararlarında da açıkça vurgulandığı üzere davanın asıl taşıyıcı olan taşıyan veya donatın sıfatını haiz tarafa açılması gerektiği veya o tarafa izafeten acente sıfatı ile davalıya açılması gerektiği, somut olayda doğrudan acenteye karşı dava açılmış olup, bu husustaki eksikliğin HMK 119 veya 124 maddeleri gereğince de düzeltilemeyeceği anlaşıldığından davacının davasının pasif husumet (davalı sıfatı bulunmaması) nedeniyle reddine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının, pasif husumet (davalı sıfatı bulunmaması) yokluğu nedeniyle reddine,
2 – 492 sayılı yasa gereğince alınması gereken 35,90 TL. Harçtan, peşin alınan 972,84 TL harcın mahsubu ile geriye kalan 936,94 TL harcın kararın kesinleşmesini müteakip istek halinde davacıya iadesine,
3 – Davalı taraf kendini vekille temsil ettirmiş olduğundan av.asgr.ücret tarifesi gereğince 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4 – Davacı tarafından yapılan muhakeme masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek veya başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf’a kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır