Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/635 E. 2019/907 K. 19.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2015/635 Esas
KARAR NO : 2019/907 Karar

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 18/06/2015
KARAR TARİHİ : 19/06/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili mahkememize verdiği 18/06/2015 havale tarihli dilekçesinde özetle; Davalı tarafından müvekkiller aleyhinde İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, ancak taraflarına yönetilen icra takibinin herhangi bir dayanağının olmayıp, keza müvekkillerinin davalı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkillerin davalının sahibi veya yetkilisi olduğu “…” adlı işletmeden iki ayrı araç kiraladığını ve yine davalı ile 08/08/2014 tarihinde iki ayrı araç kiralama sözleşmesi akdettiklerini, söz konusu kiralanan araçların muhtemel davalının bir yakını veya akrabası olan dava dışı … adına kayıt ve tescil olduğunu, kiralanan araçların kira müddetince oluşabilecek muhtemel hasar ve ziyaları için davalıya iki ayrı teminat senedinin verildiğini, nitekim bu teminat senetleri de araç kiralama sözleşmelerinin altında yer almakta olup, sözleşmeden ayrı da olmadığını, keza senetler üzerinde açıkça “senet teminat amaçlıdır” ibaresinin bulunduğunu, ve ayrıca senetlerin teminat amaçlı olarak müvekkillerce imzalanmış olmakla birlikte ekli sözleşmelerden de anlaşılacağı üzere, senetlere ne bir lehdar yazılmış, ne de senetlerin vade tarihleri belirlendiğini, öyle ki söz konusu senetlerin tanzim tarihlerinin dahi bulunmadığını, müvekkiller tarafından kiralanan her iki aracın da kiralama izninin olmadığı ve keza arızalı olduğu anlaşılır anlaşılmaz sözleşmenin akdinden çok kısa bir süre sonra kiralanan her iki araç da davalıya iade edildiğini, ancak bir süre sonra davalı tarafın açıkça ve kötü niyetli bir hareket ilehaksız bir kazanç temin etmek gayesi ile teminat senetlerinden bir tanesini, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına konu ederek müvekkiller icra takibine giriştiğini, görülüyor ki davalı ile müvekkiller arasında başkaca bir ticari ilişki bulunmadığı, mevcut tek ticari ilişki olan araç kiralama sözleşmelerinin bütünleşik parçaları olan senetlerin teminat senedi vasfında olduğunu, davalının kötü niyetli olarak senedin bütünleşik parçası olan sözleşmeden ayırdığı ve dahi “teminat amaçlıdır” kısmının senetten ayrıldığını, sözleşme konusu araçların davalıya hasarsız olarak teslim edildiğini, sonuç itibariyle takibe konu senet, teminat amaçlı olmakla davalı yanın zarar ve ziyanını ispat etmesi gerektiğini, ancak bu yönlü bir zarar veya ziyanının da olmadığı açık olduğunu, şu halde, haklı davanın kabulü ile müvekkillerin davalıdan borçlu olmadıklarının tespitine ve dahi davalının kötü niyetli açık olduğundan, davalının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesi ile müvekkillerin davalıdan borçlu olmadıklarının tespitine, davalının kötü niyeti açık olduğundan, davalının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine; yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.

CEVAP : Davalı vekili mahkememize verdiği 15/06/2016 havale tarihli dilekçesinde özetle; Davacı tarafın işbu huzurdaki davanın dava dilekçesinde de kabul etmiş oldukları gibi müvekkilden … plaka ile … plaka sayılı araçları 31/12/2014 tarihine kadar geçerli olmak üzere her birine aylık olarak 1.650,00 TL + KDV’den kiraladığını, davacı söz konusu araçları kiralama iznin olmadığı ve araçların arızalı olduğu iddiasının kesinlikle doğru olmayıp davacının talebi ile kiralanmandığını, işbu araçların vergi kayıtlarının müvekkilin kardeşinin eşi olan …adına olduğunu, araçların bütün bakımlarının yapılarak sağlam olarak davacı tarafa teslim edildiğini, araçların davacı tarafça 1,5 – 2 ay kadar kullanılıp 11/08/2014 tarihinde 11/08/2014 ile 31/08/2014 tarihleri arasındaki kiranın bedeli olarak 3.009,00 TL bedelin fatura kesildiğini, ancak davacının ilk aya ait olan fatura bedelini dahi ödemeyip ve müvekkile hiçbir şekilde haber dahi vermeden araçları müvekkilin iş yerine getirerek kiralamaktan vazgeçtiğini, ancak araçların muhtelif yerlerinde hasar olduğunu ve bu şekilde teslim ettiğini, müvekkilin davacı tarafa kira süresi sonuna kadar kira bedellerini ödemesinin gerektiğini belirterek yapılan pazarlık sonucu itibariyle hasar bedelli ile birlikte 15.000,00 TL ödenmesi konusunda anlaşıldığını, ancak davacı tarafın bu bedeli ödememesi üzerine müvekkili sadece alacağı kadar hakkında icra takibine geçtiğini, yukarıdaki sebeplerle davacının haksız ve kötü niyetli davasının reddi ile %20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.

DELİLLER: Araç kira sözleşmesi, araç kiralama teslim tutanağı, taahhütname, banka kayıtları, whatsapp yazışmaları, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyası ve icra dosyasına esas bono, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma sayılı dosyası ve tüm dosya kapsamı.
İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün …Esas Sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı şirket tarafından borçlu şirket aleyhine bonoya dayalı ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı tarafın borca itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava davacı tarafından davalı aleyhine açılan kiralanan araçta oluşan hasar bedeline istinaden verilen bonodan dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı taraf davalı şirketten kiraladığı aracın kira borcunu ödediğini, kira sözleşmesi yapılırken farkında olmadan sözleşmeye ek bono imzalatıldığını, bu bonoya dayalı olarak takip başlatıldığını, davalı şirkete borcunu ödediğini, bu nedenle aleyhine başlatılan takiptin dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket ise takip ve dava konusu bononun kiralanan araca verilen hasardan dolayı aracın teslimi sırasında yapılan ekspertiz sonrası araçta oluşan hasardan dolayı davacıdan bono alındığını, davacının hasar bedelini ödemediğini bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Ticaret Mahkemesinin görev alanını düzenleyen 6102 Sayılı TTK’nın 4 ve 5 maddeleri şu şekildedir:
“MADDE 4- (1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447,  yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde,
öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.
MADDE 5- (1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.”
6100 Sayılı HMK’nın 4. maddesinde ise Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görev alanı düzenlenmiş olup, bu madde;
” Sulh Hukuk Mahkemeleri, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları görürler ” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Dava konusu olayda taralar arasındaki ihtilaf davacı ile davalı taraf arasındaki 08/08/20414 tarihli araç kiralama sözleşmesine konu kiralanan araçların hasarlı teslim edilmesinden kaynaklı olup, dava konusu bonodan dolayı davacının borçlu olup olmadığına ilişkin olsa da, dava konusu bononun taraflar arasındaki araç kiralama sözleşmesine konu aracın hasarlı teslim edilmesinden dolayı araçta oluşan hasar bedeline ilişkin verildiği hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmayıp, söz konusu bononun kira sözleşmesinin yapıldığı sırada sözleşmeye ek olarak düzenlenerek teminat amaçlı verildiği belirli olduğundan söz konusu bononun kiralanan araçtan dolayı verilen teminat bonosu niteliğinde olduğu açık olup, taraflar arasındaki temel ilişkin kira ilişkisinden kaynaklanması nedeniyle HMK 4. madde gereğince kira ilişkisinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlığa bakma görevi Sulh Hukuk Mahkemesi’ne ait olup, bu özel düzenleme gereği davaya bakmaya Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir.
Görev itirazı yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de re’sen nazara alınarak yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebilir. HMK 4. madde ve TTK 5. maddesi gereğince davaya bakma görevi Mahkememize ait olmayıp davacı tarafça açılan davanın İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden, mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

KARAR: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklanacağı üzere;
1-Davacı tarafça açılan DAVANIN, HMK 114/1-c maddesi gereğince mahkememizin görevsiz olması nedeniyle dava şartı yokluğundan HMK 115/2 maddesi gereğince USULDEN REDDİ ile, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK 20/1 maddesi gereğince, kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İSTANBUL SULH HUKUK MAHKEMESİNE tevzi edilmek üzere İstanbul Adliyesi Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna GÖNDERİLMESİNE, aksi halde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
3-Harç, yargılama giderleri, vekalet ücreti ve gider avansı hususunun görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Davacı şirket vekilinin vekillikten çekilme dilekçesinin tutanak ile birlikte davacı şirkete tebliğine,
Dair; davalı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın davacıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip
e-imza*

Hakim …
e-imza*

* Bu evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.