Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/625 E. 2022/388 K. 01.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2015/625 Esas
KARAR NO :2022/388

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:16/06/2015
KARAR TARİHİ:01/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili mahkememize verdiği 16/06/2015 havale tarihli dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, davalı bankanın … nolu müşterisi olup, internet bankacılığı aracılığıyla söz konusu hesabını yönetmesi için Şirket Yetkilisi olarak …’in davalı firmanın bankacılık işlemleri yönlendirdiğini belirtildiğini, müvekkilinin hesaplarının günlük olarak kontrol ederken, bilgisi ve onayı olmadan 30.04.2015 tarihinde hesabından 40.000TL.nin çekildiğini gördüğünü ve hesaplarından çekilen paranın kim veya kimler tarafından çekildiğini anlamaya çalışan müvekkiline davalı bankanın verdiği cevap işlemin internet bankacılığı yolu ile gerçekleştirildiğini ve bu internet bankacılığı işlemi için müvekkilinin yetkilendirdiği …’in kullandığı … GSM numarasına SMS gönderildiği ve bu şifre kullanılarak başka bir kişiye EFT yapıldığının anlaşıldığı bildirildiğini, müvekkilinin günlük EFT limitinin 30.000 TL olarak belirlediğini ve bu miktarın üzerinde para göndermeyi yasakladığı belirtildiği, ancak banka yetkililerinin bu durumdan haberdar olmadığı, verilen yanıt da bu durumun anlaşılmadığı görüldüğünü, müvekkilinin şirkete ait 40.000 TL’sının izinsiz ve habersiz hesabından çekilerek başka bir kişinin hesabına aktarılması ile oluşan suç nedeni ile eylemi gerçekleştiren kişi yada kişiler hakkında davacı olduğu belirtildiğini, davanın kabulüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili mahkememize verdiği dilekçesinde özetle; Müvekkil banka tarafından söz konusu başvuru üzerine konu araştırılmış ve davacı firmanın banka hesabından internet bankacılığı aracılılığı ile davacı firma tarafından yetkili kılınan …’e şikayet konusu işlemin özenle saklanması gereken müşteri numarası, müşteri şifresi ve müvekkil banka sisteminde yer alan GSM numarasına gönderilen mobil onay kodunun kullanılması suretiyle gerçekleştirildiğinin tespit edildiği husus bildirildiğini, davanın reddine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava, davacının hesabındaki parasının bilgisi ve izni dışında internet yoluyla yapılan işlem sonucu çekilmesi suretiyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Bilgisayar Mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen 19/10/2020 tarihli bilirkişi raporuna göre; Tarafların birisini ya da her ikisini de kusurlu saymak, her ikisi de kusurlu sayıldığı takdirde birlikte kusur oranlarını belirlemek Sayın Mahkemenin takdirlerinde olmakla birlikte, somut olay etkisi bakımından değerlendirildiğinde ber iki tarafa da izafe edilecek bir kusurun bulunduğu, dava konusu olan davacının biligisini dışında belirttiği EFT işlemi için ilk işlemlere başlamanın 30.04.2015 tarih ve 13:14:46 başlayıp, işlemin 30.04.2015 tarih ve saat 14:34:32 ve 14:36:37 başlandığı fakat aynı tarih 14: :42 de gerçekleştiği tespit edildiği, davaci firma ve davalı arasında yapılan interaktif bankacılık sözleşmesi 01.11.2007 tarihinde günlük limit olarak 5000 YTL olarak protokol imzalamış olduğu tespit edildiği, fakat olay zamanında davacı firma 30.000 TL olduğunu iddia ettiği, buna karşılık davalı banka ise 40.000 TL. olduğlu iddia ettiği, Bununla ilgili herhangi bir sözleşmeye dava dosyasında rastlanmadığını, …Bankası 21.10.2019 tarih ve 454/24049 sayılı yazısında, firmaya tanımlanan EFT işlem limitinin 75.000 TL olduğunu belirttiğini raporunda bildirmiştir.
Hukukçu, Bankacı, Bilgisayar Mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen 25/05/2021 tarihli bilirkişi raporuna göre; Davacının davalıdan, dava tarihi itibariyle 20.000 TL. tutarında tazminat alacağının bulunduğu, bu alacağın talep gibi zarar verici olayın meydana geldiği 30.04.2015 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte tahsili gerektiğini raporda bildirmişlerdir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesinin 2018/1591 E., 2019/1280 K., 24/10/2019 tarihli ilamında ” Şu halde davaya konu işlem, davacıya ait paranın, davalı bankaya karşı gerçekleştirilen sahtecilik işlemleri neticesinde, internet bankacılığı yolu ile hesaptan para aktarımı işlemi olup, bu durum davalı bankayı aldığı mevduatı iade etme yükümlülüğünden kurtarmayacağı gibi, ispat yükü kendisinde olan davalı banka, davacının şifre ve parolasının davacının kusuru ile ele geçirildiğini de kanıtlayamadığından davacının meydana gelen zararda müterafik kusuru olduğunun kabulü de mümkün değildir. O halde ilk derece mahkemesince davacının üçüncü kişilerle el ve iş birliği yaparak ya da başka şekilde kusurlu davrandığının kanıtlanamaması, davalı banka tarafından hesapta bulunan paranın güvenliğinin tam olarak sağlanamaması, bu durumun esasen davacının şikayeti üzerine Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan hazırlık soruşturması kapsamında davalı bankanın anılan savcılığa hitaben yazdığı 05/01/2016 tarihli yazı ile de kabullerinde olmasına, etkili güvenlik önlemlerinin geliştirilememesi karşısında zararın tamamından sorumlu olduğu kabul edilerek davacının hesabından çekilen ancak davacının kredi kartına yapılan 400,00 TL tutarın mahsubu ile yazılı şekilde davanın 5.040,00 TL üzerinden kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş, davalı vekilinin istinaf sebeplerine itibar edilmemiştir.” gerekçesi ile bankanın müşterinin şifre ve parolasını kendi kusuruyla ele geçirdiğini ispat etmesi gerektiği belirtilmiştir.
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7.Hukuk Dairesinin 2021/614 E., 2021/2281 K., 24/12/2021 tarihli ilamında “Bu itibarla, müşterinin internet dolandırıcılığı eyleminin işlenmesinde ve kişisel bilgilerinin kötü niyetli üçüncü kişilerin eline geçmesinde kusuru var ise 818 sayılı BK’nın 44. (6098 sayılı TBK’nın 52.) maddesi gereğince bu kusur, müterafik kusur olarak değerlendirilebilecektir. Bu durumda banka, sözleşmeden doğan yükümlülüğünü yerine getirememesinde kusurlu olmadığını 818 sayılı BK’nın 96. (6098 sayılı TBK’nın 112.) maddesi gereğince ispat etmek durumunda olup, ayrıca müşterisinin müterafik kusurunu da ispat etmekle yükümlüdür (Yasaman, Hamdi; Banka Hukuku, İstanbul 2013, C. II, s.105) (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/771 Esas, 2018/1256 Karar).Verilen bilgiler ışığında mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; usulsüz tevdide paranın nef’i ve hasarı mutlak şekilde saklayana geçtiği için, saklayanın bu parayı kendi adına kullanabileceğinin, banka hesaplarından usulsüz çekilen paralar bankanın doğrudan zararı olup, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağının aynen devam ettiği ve ispat yükü kendisinde olan davalı bankanın, davacıya vermiş olduğu kartın davacının kusuru ile üçüncü kişilerce ele geçirdiğini de kanıtlayamadığı anlaşılmıştır.Mahkemece, gerekçeli karar başlığında; davalı vekili ile davacının adreslerinin yazılmamış olması, 6100 sayılı HMK’nın 297/1.b maddesine aykırı olmakla birlikte sonuca etkili olmadığından, kaldırma nedeni yapılmamış ve bu hususa eleştiri getirilmekle yetinilmiştir.
Bu itibarla somut olayda davacıya atfedilecek herhangi bir kusurun ispat edilememesi nedeniyle, tüm kusurun davalı bankada olduğu gerekçeleriyle dava konusu olayda davalı bankanın %100 kusuru olduğunun değerlendirilmiş olmasına, bilirkişi raporunun oluşa ve dosya kapsamına uygun,taraf ve mahkeme denetimine elverişli olmasına göre, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı,bu nedenlerle istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, kararın hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.” gerekçesi ile müşterinin internet dolandırıcılığı eyleminin işlenmesinde ve kişisel bilgilerinin kötü niyetli üçüncü kişilerin eline geçmesinde kusuru var ise müterafik kusurlu olarak değerlendirilebileceği belirtilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 18/2 maddesi gereğince, tacir, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi lazımdır. Nitekim, bankaların, tacir olarak bütün işlemlerinde basiretli davranma yükümlülüğü herhangi bir tacirden farklıdır. Bu sebeple bankalardan beklenen basiret ölçüsü ve özen yükümlüğü şüphesiz daha ağırdır. Özellikle bankaların internet bankacılığı hizmeti vermeye başladıkları andan itibaren özen yükümlülüğünün daha da arttığının kabul edilmesi gerekmektedir (Yılmaz, Süleyman; Hukuki Açıdan İnternet Bankacılığı, Ankara, 2010, s. 152.). Bankalar bankacılık işlemlerinde işlem yapan gerçek müşteri olup olmadığını belirleme yönünde gelişen dolandırıcılık yöntemlerine karşı bunları önleyici gerekli alt yapılara sağlamalıdır (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2018/3563 Esas, 2019/5115 Karar). Banka gerçekleşmesi muhtemel riskleri öngörülebilmek ve gerekli önlemleri almak durumundadır (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2019/2391 Esas, 2020/539 Karar).
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacının hesabında bulunan 40.000 TL’nin bilgisi olmadan internet aracılığıyla EFT edildiğini ve davalı bankanın güvenlik açığı ve kusurunun bulunduğunu belirterek uğradığı zararın tazminini talep ettiği, bu kapsamda bilirkişi heyetinden alınan 25/05/2021 tarihli raporda davalı bankanın EFT işleminin onayı için davalının telefonuna tek kullanımlık şifreyi göndermemesi, işlemin müşterinin bilgisi dahilinde olup olmadığını teyit amaçlı telefon bankacılığı sisteminin işletilmemesi nedeniyle davalı bankanın yüzde 50 kusurlu olduğunun, davacının ise şifreyi koruyamaması nedeniyle yüzde 50 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, her ne kadar davacının şifreyi koruyamaması nedeniyle kusurlu olduğu iddia edilse de, davalı bankanın davacının şifre ve parolasının davacının kusuru ile ele geçirildiğini kanıtlayamadığı gözetilerek davalının etkili güvenlik önlemlerini geliştirememesi nedeniyle davacının zararının tamamından sorumlu olduğu kanaati ile davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile 40.000-TL.nin 30/04/2015 olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 2.732,40 TL. harcın peşin harçtan mahsubu ile bakiye 2.049,30 TL. harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 6.000-TL. vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 27,70 TL başvurma harcı ve 683,10 TL peşin harcın toplamı olan 710,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 2.648,30 TL. yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Artan avansın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı; gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.01/06/2022

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı