Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2015/62 Esas
KARAR NO:2021/206
DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:19/01/2015
BİRLEŞEN …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ … ESAS SAYILI DOSYASI YÖNÜNDEN
DAVA:Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ:25/11/2015
KARAR TARİHİ:02/03/2021
Mahkememizde açılan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) ve birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DOSYA YÖNÜNDEN
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; 22.12.2007 tarihinde … Mah. …-… Karayolu … … Mevkii … … karşısında meydana gelen trafik kazasında müvekkillerinin miras bırakanı …’un vefat ettiğini, …’un, …’un eşi, diğer davacıların ise oğlu ve babası olduğunu, işbu kazadan dolayı büyük bir üzüntü duymaları nedeniyle her ne kadar manevi tazminat hakları mevcut olsa da şimdilik eşi … için 5.000-TL, oğlu … için 3.000-TL babası … için de 1.000-TL anne … için 1.000-TL maddi tazminat talepleri olduğunu, ATK tarafından yapılan incelemede kazaya neden olan … plakalı aracın %100 kusurlu olduğunun tespit edildiğini, kazada müvekkili miras bırakanı maktul … vefat ettiğinden sürücü … kendisinin sürücü olmadığı iddiası ile ceza davasında beraat etmiş olsa da … plakalı aracın sürücüsü davalı … …’ın kazada tam kusurlu olduğunu, davalı …’ın trafik kazası sonrası önce aracı kendisinin kullandığı ortaya çıkmasın diye resmi makamlara adının … … olduğunu beyan ettiğini, işbu beyanları doğrultusunda davalı … … hakkında ceza davası açıldığını, fakat eniştesi davalı …’ın kendi adını sorumluluktan kurtulmak için verdiğini, aracı, eniştesi davalı …’ın kullandığını beyan etmesi sonucu hakkında takipsizlik kararı verilerek davalı … hakkında ayrı bir ceza davası açıldığını, fakat bu seferde ceza mahkemesinde davalı …’ın, sürücünün maktul … olduğunu söyleyerek sorumluluktan ve ceza almaktan eksik inceleme şüphe halinin varlığı nedeniyle beraat ettiğini, maktul …’un bu kazada aracı kullandığı iddiasının doğru olmadığını, çünkü …’un ehliyeti bulunmadığı gibi hayatında araç kullanmamış araç sürmesini bilmeyen birisi olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik davacılar için toplam 10.000-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, dava harç ve masrafları ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; kazanın meydana geldiği 22/12/2007 tarihinden bugüne kadar 7 yılık süre geçtiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, …. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/05/2010 tarihli, … Esas, … Karar sayılı kararı uyarınca kaza yapan aracın sürücüsü olmaması ve olayda herhangi bir cezai sorumluluğunun olmaması dolayısı ile beraat ettiğini, kararın kesinleştiğini, sürücü koltuğunda kazada vefat eden dava dışı üçüncü kişi … olduğunu aracı da onun kullandığını, bu hususta ceza dosyasında dinlenen tanıkların beyanları olduğunu, ayrıca aracın maliki de olmadığını, malikin davalılardan müteveffa … olup onun da vefat ettiğini beyan ile, davanın reddine karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
Davalı …Ş. (Eski Unvan: … Sigorta A.Ş.) vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından Zorunlu Karayolu Taşıma Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi ile sigortalanan … plakalı aracın 22/12/2007 tarihinde işletilmesi sırasında oluşan kazada davacının desteği vefat ettiğini, davacılar desteğinin içinde bulunduğu aracın sürücüsü belli olmadığından kaza ile ilgili kaza tutanağı tutulamadığından kaza kusur oranının belli olmadığını, kazanın ne şekilde meydana geldiğinin ve başka bir aracın kazaya karışıp karışmadığının belli olmadığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirketin maddi tazminat talepleri açısından poliçe limitleri dahilinde ve sigortalı aracın sürücüsünün kusuru oranında davacının zararlarını gidermekle yükümlü olduğunu, kazayı yapan sürücü ve kazanın nedenine ilişkin herhangi bir tutanak mevcut olmadığından müvekkili şirketin kaza nedeniyle tazminata mahkum edilmesinin mümkün olmadığını, zira kazanın oluşumunda başka bir etkenin varlığı halinde müvekkili şirketin sorumluluğunun değişeceğini ve rücu imkanı doğacağını, bu nedenle davacının taleplerinin reddedilmesi gerektiğini beyan ile, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
Davalı müteveffa … mirasçıları …, … ve … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davanın öncelikle zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, şahsı ve müvekkilleri açısından davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, kazayı yapan aracın ruhsat sahibi …’nun vefatı üzerine geriye, oğlu … ve kızı … … kaldığını, kızı … … vefatı üzerine de geriye şahsı ile müvekkilleri olan davalılar, kardeşi … ve babası …’in kaldığını, kaza tarihinde … … hayatta ise de aracın fiili hakimiyeti ve aracı işletenin abisi olan diğer davalı … olduğunu, bununla beraber … …’in ehliyeti olmadığı gibi araç kullanmayı dahi bilmediği de dikkate alındığında kazaya konu araç ile … … herhangi bir alakası, fiili tasarrufu veya hakimiyeti bulunmadığını, bu sebeple şahsı ve müvekkilleri açısından davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, aracı kullananın müteveffanın kendisi olduğunu, dava konusu kazayı yapan araç sahibi müteveffa … olmakla beraber vefatı ile aracın fiili hakimiyetinin …’na geçtiğini, aracın davalı …’a ya da müteveffaya verilmesi, kullandırılması hususunda … … dolayısıyla şahsı ve müvekkillerine atfedilecek herhangi bir kusur bulunmamakta olduğunu, müteveffanın gelir durumu gözetildiğinde talep edilen tazminat miktarlarının fahiş olduğunun görüleceğini, bununla birlikte müteveffanın anne ve babasının müteveffadan nasıl bir destek gördüklerine ilişkin dosyada mevcut herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı gibi müteveffanın babası olan davacı …’un 23/12/2007 tarihli ifadesinde “kimseden davam ve şikayetim yoktur.” şeklindeki beyanının da bu aşamada dikkate alınmasını talep ettiklerini, açıklanan sebeplerle, davanın öncelikle zamanaşımı ve husumet yönünden reddine, yine esas bakımından dahi haklı ve varit olmayan davanın reddi ile giderler ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
Davalılar … … ve …’a usulüne uygun tebligat yapıldığı, davalıların davaya cevap vermedikleri görüldü.
BİRLEŞEN …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ … ESAS SAYILI DOSYASI YÖNÜNDEN;
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; 22/12/2007 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeni ile …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını, olay ve dava ile ilgili tüm izah ve delillerinin bu dosya içinde olduğunu, tarafları ve konusu aynı olan davaların birleştirilmesi istemi ve davacılar için manevi tazminat talebi ile dava ettiği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
….Asliye Ceza Mah.2008/….-2009/… K. sayılı dosyası, ….Asliye Ceza Mah…. E.-… K. sayılı dosyası, trafik kayıtları, kaza tespit tutanağı, hastane kayıtları, kaza raporları, sigorta kayıtları, hasar dosyası, veraset ilamları, tanıklar ve dayanılan diğer deliller celp edilip incelenmiş, asıl ve birleşen dosyalar kapsamı ile yaptırılan inceleme sonucu rapor alınmış ve tüm deliller toplanmıştır.
…. Asliye Ticaret Mahkemesinin 31/01/2017 tarih ve … E.- 2017/… K. sayılı kararı ile davaların aynı sebepten doğması ve biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek olması, davalar arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu gerekçesi ile mahkememiz dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiş, mahkememizde asıl ve birleşen dosyadan yargılamaya devam edilmiştir.
Asıl dosya, 6098 sayılı TBK’nın 53.maddesinde düzenlenen ölüm nedeniyle yoksun kalınan destek tazminatının davalılardan tahsili ile birleşen dosya 6098 sayılı TBK’nın 56. maddesinden kaynaklanan manevi tazminatın davalılardan davasıdır.
Asıl ve birleşen dosyada davacılar, murisleri …’un, 22/12/2007 tarihinde, davalılardan müteveffa … mirasçılarının maliki ve işleteni olduğu, diğer davalı …’ın sürücüsü olduğu iddia edilen … plakalı aracın karıştığı tek taraflı trafik kazası neticesinde, vefat ettiğini, kazaya karışan … plakalı aracın işletilmesinden kaynaklanan sorumluluğun diğer davalı … tarafından sigorta güvencesine alındığını, bu nedenle, davacılar için asıl dosyada destekten yoksun kalma tazminatı ile birlikte birleşen dosyada manevi tazminat taleplerinin davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Trafik kazalarından kaynaklanan bedensel zararın tazmini davalarında, işleten ile sigortacının sorumluluğu paralel olup 2918 sayılı KTK’nın 85 v.d. maddelerinde düzenlenen tehlike sorumluluğu, sürücünün sorumluluğu ise 6098 sayılı TBK’nun 49 v.d. maddelerinde düzenlenen haksız fiilden kaynaklı kusur sorumluluğu olup, işleten sürücünün kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur. 2918 sayılı yasanın 86. maddesi kapsamında işleten ve sigortacı, zarara sebep kazanın ”mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri gelmiş” olduğunu ispat etmediği sürece meydana gelen zarardan sorumludurlar. Bu nedenle zarara sebep kazanın mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan meydana geldiğini ispat yükü işleten ve sigortacıda olmasına karşılık TBK m.50 kapsamında meydana gelen zararın miktarını ispat külfeti zarar görenin kendisindedir.
Asıl ve birleşen dosyada, müteveffanın, davacıların, eşi, oğlu, anne ve babası olmaları nedeniyle müteveffa yaşasa idi davacılara destek olacak olduğu, böylece desteklik durumunun var olduğu mahkememiz tarafından kabul edilmiştir.
İhtilaf, asıl ve birleşen dosyada, tarafların vaki kazadaki tazminata esas kusur oranı ve davacıların yoksun kaldığı destek tazminatı miktarının tespiti noktalarında toplanmaktadır. Kusur oranı ve destek tazminatı miktarının tespiti konuları hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi gerektiren haller olduğundan 6100 sayılı HMK m.266 gereği mahkemenin tarafların talebi yahut kendiliğinden vereceği karar ile bu hususları bilirkişiye tespit ettirilmesi gerekmektedir.
Mahkememizce taraf tanıklarının dinlenmesine karar verilmiş, davalı müteveffa … mirasçıları …, … ve … tanıkları … ve …’in dinlenmesi için …. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazılmış, davalı tanıkları 05/03/2019 tarihli talimat duruşmasında dinlenmiş, davalı tanıklarından … duruşmada; “Ben dosyanın davacılarını tanımam, davalılar …, … ve … …’ı ise tanırım. … benim ağabeyimin kayınpederi olur, kendisi vefat etmiştir. … ise …’nun oğlunun bacanağı olur. … … ise …’nun gelininin erkek kardeşidir. Ben davaya konu trafik kazasının ne zaman meydana geldiğini hatırlamıyorum. … vefat etmiştir, hatta bildiğim kadarıyla kaza sırasında da hayatta değildi. Duyduğum kadarıyla kaza sırasında aracı davalı … kullanmıyormuş. Kazaya karışan araç … adına kayıtlıydı, ancak oğlu olan … tarafından kullanılmaktaydı. …, babası olan …’nun vefatından sonra aracı …’a sattı, ancak noterden devir işlemleri yapılmadığı için kaza tarihinde araç halen …’nun üstünde gözükmekteydi. Birleşen dosya davalılarından … ağabeyim olur, … ve … de ağabeyimin çocuklarıdır. Ayrıca davalı …’nun kızı olan merhum … … ağabeyim …’ın eşidir. … araba kullanmayı bilmezdi, ehliyeti de yoktu. … ve görgüm bundan ibarettir. Tanıklık ücreti istemiyorum.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanıklardan … aynı duruşmada; “Ben davacıları tanımam, davalılar … ve … …’ı da tanımam. Sadece …’nu tanırım, kendisi komşum ve arkadaşım olan … …’in babasıdır. Hatırladığım kadarıyla 2001 yılında vefat etmiştir. Ben dava konusu kazayı bilmiyorum, kimseden de duymadım. Ancak … adına kayıtlı bir araç vardı, bu araç normalde Keşan’da duruyordu ve kullanılmıyordu. Arkadaşım … …’in ehliyeti yoktu, araba kullanmayı da bilmezdi. Bu aracı kullandığına hiç şahit olmadım. …’nun oğlu olan … normalde Almanya’da ikamet etmektedir, Türkiye’ye geldiği zamanlar da bu aracı kullanmaktadır. …’nun bu aracı başkasına satıp satmadığını bilmiyorum, ancak arkadaşım …’den duyduğum kadarıyla aracı bacanağı olan … verdiğini duydum. Ancak kullanması için mi verdi, yoksa satış amaçlı mı devretti, bunu tam olarak bilemiyorum. … ve görgüm bundan ibarettir. Tanıklık ücreti istemiyorum.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacıların tanıkları … ve …’in dinlenmesi için …. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazılmış, davalı tanıkları 19/11/2019 tarihli talimat duruşmasında dinlenmiş, davalı tanıklarından … duruşmada; “Ben davacıları ve davalı …’ın aynı köyde ikamet etmemiz nedeniyle tanırım. Davalı …’ı da köyümüzün damadı olması nedeniyle tanırım. Diğer davalı …’nu ise tanımam. Birleşen dosya davalıları …, … ve …’i de tanımam. Ayrıca her ne kadar dava dilekçesinde … … diye birinden bahsediliyor ise de benim bu davayla ilgisi bulunduğunu bildiğim kişi …’tır. Ayrıca davalı …’ın kızkardeşi, davalı …’la evlidir. Davacıların murisi …’un bir trafik kazası nedeniyle vefat ettiğini duydum, ben o sıralarda köyde değildim. Duyduğum kadarıyla söz konusu kaza Silivri taraflarında meydana gelmiş. Söz konusu kaza sırasında aracı kimin kullandığını ben bilmiyorum, bu konuda bir duyumum da yoktur. Benim bildiğim kadarıyla …’un ehliyeti yoktu ancak kendisini köyde traktör kullanırken görüyordum. Ayrıca kendisini otomobil kullanırken de görmüştüm. Ancak … trafiğinde araç kullanabilecek kadar şoförlüğünün olup olmadığını bilmiyorum. Davalı …’ın ise ehliyetinin ve şoförlüğünün olduğunu biliyorum. Diğer davalı …’ın da bildiğim kadarıyla ehliyeti vardır ve araç kullanabilmektedir. … ve görgüm bundan ibarettir. Tanıklık ücreti istemiyorum.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanıklardan … aynı duruşmada; “Ben davacıları ve davalı …’ın aynı köyde ikamet etmemiz nedeniyle tanırım. Davalı …’ı da köyümüzün damadı olması nedeniyle tanırım. Diğer davalı …’nu ise tanımam. Birleşen dosya davalıları …, … ve …’i de tanımam. Ayrıca her ne kadar dava dilekçesinde … … diye birinden bahsediliyor ise de benim bu davayla ilgisi bulunduğunu bildiğim kişi …’tır. Ayrıca davalı …’ın kızkardeşi, davalı …’la evlidir. Davacıların murisi …’un bir trafik kazası nedeniyle vefat ettiğini duydum, ben o sırada …’te zeytin toplama işi yapıyordum. Duyduğum kadarıyla söz konusu kaza … yakınlarında meydana gelmiş, kendisinin cenazesine de katılmıştım. Söz konusu kaza sırasında aracı kimin kullandığını ben bilmiyorum, bu konuda bir duyumum da yoktur. Benim bildiğim kadarıyla …’un ehliyeti yoktu ancak kendisini köyde traktör kullanırken görüyordum. Ayrıca kendisini otomobil kullanırken de görmüştüm. Ancak İstanbul trafiğinde araç kullanabilecek kadar şoförlüğü yoktur, kendisi sadece köy içinde araç kullanırdı. Davalı …’ın ise şoförlüğünün olduğunu biliyorum, kendisinin şehir içi ve şehirler arası yollarda araç kullandığını biliyorum. Diğer davalı …’ın da bildiğim kadarıyla şoförlüğü vardır ve araç kullanabilmektedir. … ve görgüm bundan ibarettir. Tanıklık ücreti istemiyorum.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tüm deliller toplandıktan sonra, bilirkişilerden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişiler Makine Yüksek Mühendisi Prof. Dr. …, Sigorta Uzmanı … ve Hesap Uzmanı… tarafından hazırlanan 26.01.2021 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; “…Yukarıdaki hususlar muvacehesinde, 22.12.2007 tarihli trafik kazasında; … plakalı aracın sürücüsünün 100% oranında kusurlu olduğu, Davacı …’ un nihai ve gerçek maddi zararının 274.054,45 TL olduğu, bu tutarın teminat limiti ile sınırlı olarak 64.807,03 TL’ nı davalı … şirketinden talep edebileceği, Davacı …’ un nihai ve gerçek maddi zararının 42.056,16 TL olduğu, bu tutarın teminat limiti ile sınırlı olarak 9.945,23 TL’ nı davalı … şirketinden talep edebileceği, Davacı baba …’ un nihai ve gerçek maddi zararının 19.375,24 TL olduğu, bu tutarın teminat limiti ile sınırlı olarak 4.581,76 TL’ nı davalı … şirketinden talep edebileceği, Davacı çocuk …’ un nihai ve gerçek maddi zararının 2.816,25 TL olduğu, bu tutarın teminat limiti ile sınırlı olarak 665,97 TL’ nı davalı … şirketinden talep edebileceği, Temerrüt başlangıcının davalı … yönünden 19.01.2015 dava tarihi, davalı sürücü yönünden 22.12.2007 vefat tarihi ve faiz nev’inin yasal faiz olduğu…” sonuç ve kanaatine ulaşıldığını mütalaa ettikleri anlaşıldı.
Asıl ve birleşen dosyaların dava tarihleri itibariyle, davalı olarak gösterilen, …’nun, dosyada mevcut, nüfus kayıt örnekleri ve mirasçılık belgeleri ile, 09/02/2003 tarihinde vefat ettiği ve ölü bir kişiye karşı dava açılamayacağı anlaşılmış ise de, HMK. 124/3 madde, “..maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edildi…” hükmü gereği, asıl ve birleşen dosyada, müteveffa …’nun mirasçıları davaya dahil edilerek, yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkememiz dosyasına celp edilip incelenen ve davalı …’ın, kazaya ilişkin olayla ilgili olarak, sanık olarak yargılandığı, ….Asliye Ceza Mah. 31/03/2020 tarih, 2008/… .-2009/… K. sayılı dosyasında, “..Her ne kadar sanık … hakkında taksirle ölüme sebebiyet vermek suçundan cezalandırılması talebi ile mahkememize kamu davası açılmış ise de olay tarihinde maktulün yanında sanığın bulunmadığı, tanık olarak dinlenen …’nın bulunduğu anlaşılmak, suçla sanığın ilgisi olmadığından,5271 sayılı CMK.223/2-b maddesi uyarınca beraatine…” karar verildiği görülmüştür.
Mahkememiz dosyasına celp edilip incelenen ve davalı …’ın kazaya ilişkin olayla ilgili olarak sanık olarak yargılandığı, ….Asliye Ceza Mah., 11/05/2010 tarih, … E.-… K.sayılı dosyasında, “…Her ne kadar sanık, … hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan dolayı, cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmış ise de maktulün ölümü ile sonuçlanan kazada sanığın, … plaka sayılı araçta yolcu olduğunu, aracı maktül …’un kullandığını beyan ettiği, maktulün ölümü ile sonuçlanan aracı sanık …’ın kullandığına ilişkin, mahkumiyetine yeter her türlü şüpheden, uzak kesin ve tam bir delilin, elde edilemediği görülmekle, suçun şüpheli kaldığı anlaşılmakta olup, sanığın, 5271 sayılı CMK.223/2-a maddesi uyarınca beraatine..” karar verildiği, kararın, Yargıtay …Ceza Dairesi’nin, 12/12/2013 tarih, 2013/… E.-2013/… K. sayılı kararı ile, “…Hükmün gerekçesinde, …’un ölümü ile sonuçlanan olayda sanığın aracı kullandığına ilişkin mahkumiyetine yeter her türlü şüpheden uzak kesin ve tam bir delilin elde edilemediği gerekçesi ile beraatine hükmedildiğinin belirtilmesine göre, yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle 5271 sayılı CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince beraatine karar verilmesi yerine yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olduğu gerekçesi ile beraatine hükmedilmesi, kanuna aykırı olup, katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususun aynı Kanunun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün 1. bendinde yer alan, “sanığın CMK’nın 223/2-a uyarınca beraatine” ibaresi çıkarılıp yerine “yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle 5271 sayılı CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince beraatine” ibaresi yazılmak suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün düzeltilerek onanmasına.. “ karar verildiği ve kararın 12/12/2013 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Davalı … tarafından düzenlenen, sigorta poliçesi celp edilip incelenmiş, başlama tarihinin, 09/03/2007, bitiş tarihinin 09/03/2008 olduğu ve sigortalısının 09/02/2003 tarihinde vefat eden, müteveffa … olduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay … H.D.’nin 2017/… E. 2019/… K. sayılı ilamı ile, “… Dava, tek taraflı trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Sözleşme; Türk Borçlar Kanunu’nun 1. maddesinde belirtildiği gibi tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur. Bir sözleşme ilişkisinin kurulabilmesi için sözleşme yapmaya ehil (ehliyet) olanlar arasında, öneri ve kabulün gerçekleşmesi, yani tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamaları (tarafların anlaşması), sözleşme içeriği ve amacının kanunda kesin hükümsüzlük yaptırımına tabi tutulmamış yani yasaklanmamış (meşru içerik) ve sözleşmenin kanunda öngörülen biçimi varsa buna uyularak (şekil) yapılması, sözleşmenin genel unsurlarıdır. Türk Medeni Kanunu’nun 28. maddesinde de; “kişiliğin, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlayacağı ve ölümle sona ereceği” düzenlenmiştir. Yukarıda açıklanan hususlar ışığında bir sözleşmenin kurulabilmesi ve geçerli olabilmesi için tarafların karşılıklı olarak açıkladıkları iradeleri birbirine uygun olmalı ve ayrıca taraflar sözleşme yapma ehliyetine de haiz olmalıdır. Somut olayda; her ne kadar kazada vefat eden Hikmet Yılmaz’ın mirasçıları tarafından, diğer davalılar yanında, zorunlu trafik sigorta şirketi …A.Ş. aleyhine destekten yoksun kalma tazminatı davası açılmış ise de, zorunlu trafik sigorta poliçesinin düzenlendiği 30.09.2009 tarihi itibariyle sigortalı İsmet Yılmaz’ın ölü olduğu anlaşılmış olup, ölüm ile kişilik hakları son bulduğundan ve dolaysıyla karşılıklı olarak açıklanan bir irade beyanından söz edilemeyeceğinden geçerli bir sigorta sözleşmesinin bulunmadığı anlaşılmakla…” kararı verildiği, davaya konu olayda, davacıların murisinin, 09/02/2003 ölüm tarihi ile kişilik hakları son bulduğundan ve dolayısıyla sigorta poliçesinin düzenlenme-başlama tarihi 09/03/2007 tarihi ile karşılıklı olarak açıklanan bir irade beyanından söz edilemeyeceğinden, geçerli bir sigorta sözleşmesinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Asıl ve birleşen dosyada, bir kısım davalılarca zamanaşımı def’inde bulunulmuş ise de, Karayolları Trafik Kanununun 109/1. maddesinde, motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler yönünden, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren başlayarak 2 yıl ve her halde kaza gününden başlayarak 10 yıllık zamanaşımı süresinin öngörüldüğü, aynı yasanın 2. fıkrasında, dava konusu olayın aynı zamanda cezayı gerektiren bir fiil olması halinde ceza kanunun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmesi halinde bu sürenin maddi tazminat talepleri için de uygulanacağı belirtildiği, ayrıca 3. fıkrasında da, zamanaşımının tazminat yükümlüsüne karşı kesilmesi halinde sigortacıya karşı da kesileceği ifade edilmiştir.
Somut olayda, kaza 22/12/2007 tarihinde meydana gelmiştir. Anılan ölümlü trafik kazası ile ilgili olarak ceza davası açıldığı anlaşılmış ve KTK.nun 109/2.maddesinde açıklandığı şekilde, maddi tazminata dayanak trafik kazası, aynı zamanda suç teşkil ettiğinden olayda ceza zamanaşımının uygulanması gerektiği kabul edilmiştir.Kazanın meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK.nun 85/2. maddesindeki eylem için öngörülen zamanaşımı aynı yasanın 66/d.maddesinde düzenlenmiş olup, anılan maddede zamanaşımı süresinin 15 yıl olduğu belirtilmiştir.
Somut olaya dönüldüğünde, kazanın 22/12/2007 tarihinde meydana geldiği, 5237 Sayılı TCK 85. Ve 66/1-d maddeleri gereğince 15 yıllık zamanaşımı süresi dikkate alındığında zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından bir kısım davalılar vekillerinin zamanaşımı def’inin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Asıl dosyada, davacılar vekilinin, dava tarihi itibariyle toplam 10.000-TL. üzerinden açtığı, destekten yoksun kalma tazminatı davasında, 25/11/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile tazminat miktarını toplam 155.607,56-TL. olarak, kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ıslah ile tahsilini talep ile eksik harcı ikmal etmiştir.
Edirne/Keşan SGK Merkezi’ne yazılan yazı ile davacılara rücuya tabi herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının sorulması neticesinde bildirilen 02/03/2015 tarih – … sayılı cevapta rücuya tabi herhangi bir ödemenin yapılmadığı bildirilmiştir.
Mahkememizce, asıl ve birleşen dosyalarda toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; ….Asliye Ceza Mah.2008/…E.-2009/…K. sayılı dosyası, ….Asliye Ceza Mah…. E.-… K. sayılı dosyası, trafik kayıtları, kaza tespit tutanağı, hastane kayıtları, kaza raporları, sigorta kayıtları, hasar dosyası, veraset ilamları, tanıklar ve tüm dosya kapsamına göre alınan 26/01/2021 tarihli sigortacı ve hesap uzmanı bilirkişilerce hazırlanan bilirkişi raporuna itibar edilmeyerek, kusur bilirkişince hazırlanan kısmının hüküm kurmaya yeterli ve denetime elverişli olduğu, mahkememizde de;
Davalı …, hakkında açılan ceza dosyasında CMK’nın 223/2-b bendi gereğince beraatine karar verildiği ve yüklenen suçun maddi olgular saptanarak iş bu davalı tarafından işlenmediğinin açık olarak yasal delillerle tespit edildiği anlaşıldığından asıl ve birleşen dosyada, davacıların davasının davalı … yönünden husumetten reddine;
Davalı … ile geçerli bir sigorta sözleşmesi bulunmadığından asıl dosyada, davacıların davasının davalı … yönünden reddine;
Davalı …, hakkında açılan ceza davasında, CMK’nın 223/2-e bendi gereğince beraatine karar verildiği ve yüklenen suçun maddi olgular saptanarak iş bu davalı tarafından işlenmediğinin açık olarak yasal delillerle tespit edilemediği anlaşıldığı, 6098 sayılı TBK. 74., ceza mahkemesinin vermiş olduğu beraat kararının hukuk hâkiminin bağlamayacağı maddesi gereği, davacıların, murisleri müteveffa …’un, ehliyeti olmadığı ve araç kullanmayı bilmediğini iddia etmeleri karşısında, dinlenen davacı tanıklarının, müteveffa …’u traktör ve araç kullanırken gördükleri beyanında bulundukları, bu nedenle müteveffanın araç sürmeyi bildiği ve kaza sırasında aracın müteveffa tarafından kullanılmadığı iddiasının ispatlanamadığı, davalı …’ın gerek ceza dosyası, gerek dosyamıza verdiği beyanlar karşısında aracı kullanmadığına, mahkememizce kazaya karışan aracı davalıların murisinin kullandığına kanaat getirilerek, asıl ve birleşen dosyada, davacıların davasının davalı … yönünden reddine;
Kusur bilirkişi raporu ile kazanın oluşumunda, araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunun tespit edildiği, mahkememizce kazaya karışan aracı davacıların murisi müteveffa …’un kullandığının kabul edildiği, TBK.52. madde gereği, hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı ilkesi gereğince, davacıların murisinin olayda asli ve tam kusurlu olması nedeniyle, davacıların tazminat talep edemeyecekleri anlaşıldığından, asıl ve birleşen dosyada davacıların davasının davalı müteveffa Ali Kirazoğlu mirasçıları,…, …, …, …, … yönünden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-MAHKEMEMİZ … E. SAYILI ASIL DOSYASINDAN,
1-Davacıların davasının davalı … yönünden husumetten reddine,
2-Davacıların davasının davalı … …, davalı …Ş. ve davalı müteveffa … mirasçıları,…, …, …, …, … yönünden REDDİNE,
B-BİRLEŞEN ….ATM … E. SAYILI DOSYASINDAN,
1-Davacıların davasının davalı … yönünden husumetten reddine,
2-Davacıların davasının davalı … …, davalı müteveffa … mirasçıları,…, …, …, …, … yönünden REDDİNE,
A-MAHKEMEMİZ … E. SAYILI ASIL DOSYASINDAN,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken 59,30-TL harçtan peşin alınan 34,16-TL + 507,60-TL ıslah harcı toplamı olan 541,76-TL.’nin harçtan mahsubu ile fazla alınan 482,46-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan, A.A.Ü.T’ye gereğince taktir olunan 4.080-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı müteveffa … mirasçısı … ve davalı …Ş.’ye verilmesine,
6-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
7-Davalı müteveffa … mirasçısı …’in yapmış olduğu 50-TL yargılama giderinin davacılardan alınarak bu davalıya verilmesine,
8-Davalı müteveffa … mirasçılarının yapmış olduğu 120-TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalı müteveffa … mirasçılarına verilmesine,
9-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
B-BİRLEŞEN ….ATM … E. SAYILI DOSYASINDAN,
10-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken 59,30-TL harçtan peşin alınan 239,09-TL harcın mahsubu ile fazla alınan 179,79-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
11-Karar tarihinde yürürlükte bulunan, A.A.Ü.T’ye gereğince taktir olunan 4.080-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı müteveffa … mirasçısı …’e verilmesine,
12-Taraflarca yatırılan bakiye gider avansından arta kalan kısmın, karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, Asıl ve Birleşen Dosya Davacılar vekilinin, Asıl ve Birleşen dosya Davalı Asil ve davalı … vekilinin, Asıl ve Birleşen dosya Davalısı …’ın ve … vekilinin yüzüne karşı, diğer davalılar/vekillerinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize verilecek ya da başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile gidilebilecek ASIL VE BİRLEŞEN DOSYA İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/03/2021
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır