Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/330 E. 2020/306 K. 02.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2015/330 Esas
KARAR NO: 2020/306

DAVA: Alacak
DAVA TARİHİ: 27/03/2015
KARAR TARİHİ: 02/07/2020

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği dava dilekçesi ile; davalı şirket yetkililerinin hazırlayıp davacıya sundukları 28/11/2007 tarihli tek nüshalık Protokolün mevcut olduğunu, bu protokole göre … ili, … ilçesi, … Mah. …. Civarı … Yolu Mevki …Pafta, … Ada, …. Parsel …. Cilt … sayfada … Ltd. Şti. adına kayıtlı taşınmaz üzerine … amblemli akaryakıt istasyonu işletileceğinin kararlaştırıldığını, … Ltd. Şti. ile … şirketinin kardeş firmalar olduğunu, taşınmaz … şirketi adına olmasına rağmen işletmesini davacı şirketin yapacağını tarafların kararlaştırıldığını, protokole göre ….nin 1.750.000 USD kira bedelini aşama aşama ödemeyi taahhüt ettiğini, protokolün a,b,c maddelerine göre ödemenin şartlarının belirlendiğini, bu şartlar yerine getirildiğinde ödeme tarihleri ile miktarlarının tek tek belirlendiğini, ancak her ne kadar akaryakıt istasyonu … şirketi adına ise de 750.000 USD’nin … şirketine, geriye kalan 1.000.000 USD’nin … şirketine aktarıldığını, bu bedelin her ne kadar kira bedeli olarak düzenlenmiş ise de, gerçekte peşin ödenen intifa bedeli olduğunu, hesaba aktarılan paraların ise TL olarak yapıldığını, kuru da davalı kurumun belirlediğini, sözleşmenin malike ait akaryakıt istasyonunun bayi tarafından 15 yıl süre ile işletilmesine karşılık 1.750.000 USD karşılığı olan TL hesaplara aktarıldığını ancak gerek Danıştay içtihatları, gerekse Rekabet Kurulu kararları bu sürenin 5 yıl olması gerektiğine karar verildiğini, Danıştay 13. Dairesi’nin 13/05/2008 tarihli kararında dağıtıcı ve bayi arasında imzalanan intifa sözleşmesiyle bayilik sözleşmesinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğinin de vurgulandığını, Rekabet Kurulu’nun 12/03/2009 tarihli duyurusunda belirtildiği üzere, 18/09/2005 öncesi yapılan sözleşmelerin 5 yıllık süresinin 18/09/2010 tarihinde son bulduğunu, sonraki tarihli sözleşmelerin ise imza tarihinden itibaren beş yılın eklenmesiyle bulunacak tarihte sona erdirdiğini, davalı firmanın Rekabet Kurulu’nun 12/03/2009 tarihli duyurusuna uymamak için davacının da zor durumda olduğunu bilerek çeşitli ek sözleşmeler yapıldığını, ek sözleşmelerde davacı beş yıl içinde 25.000 metreküp beyaz yakıt satma taahhüdünde bulunması halinde 1.000.000 USD borç vereceğini, borçları da metreküp başına yapılacak satışlar karşılığında 60 USD prim ödeyeceğini, bu primin 40 USD ‘sinin borca mahsup edeceğini, geriye kalan 20 USD’yi aylık takvimlere göre yapılacak kesin hesaplara göre peşin ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, davalının daha önce ödemiş olduğu 1.750.000 USD intifa bedelinin 1.000.000 USD ‘sini borç vermiş gibi hesaplara işletildiğini, buna karşılık metreküp başına ödeyeceği 60 USD’lik kısmını bu borca mahsup ettiğini, satılan beyaz ürün yakıtın toptan satışlar için prim hesabı yapıldığını ancak perakende satışlar için ise yapılmadığını, toplam satışın 19.107,767 metreküp yakıt satıldığını, bunun 8.244,455 metreküpü toptan geriye kalan 10.863,512 metreküpü ise perakende satışlarla yapıldığını, ödenmeyen prim tutarının 651.798,72 USD olduğunu, bu tutarın KDV’siz olup ödeme sırasında KDV’nin de ilave edilmesi gerektiğini, intifa bedeli olarak yapılan ödemenin ayrıca borç olarak davacı hanesine kayıt edilmesi ve tahsili hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, şimdiye kadar intifa bedeli olarak davacıya yapılan ödeme hem borç olarak verilerek gösterilmiş, hem de intifa bedeli olarak gösterildiğini, bunun yanında da ayrıca 600.000 USD davacının davalıdan prim bedeli ve nakit olarak haksız yere aldığını, davalıya … Noterliğinin … tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesinin gönderildiğini, bu ihtarnameye göre haksız olarak kesilen primler ile ödenmeyen primler için iş bu davayı açtıklarını belirterek; 640.000 USD alacağın hakediş tarihi üzerinden hesaplanacak en yüksek ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize verdiği cevap dilekçesi ile; müvekkili ile davacı arasında 01/08/2006 tarihinde 5 yıl süreli olarak toptan satışlara ilişkin “istasyonsuz bayilik sözleşmesi” imzalandığını, söz konusu sözleşmenin 1. Maddesine göre bu sözleşmenin konusunun, “… Petrolün gerek kendi ihtiyacı olan ve gerekse şantiyeler, kooperatifler, nakliye firmaları, toplu tüketim merkezleri, sanayi kuruluşları ve bu kabil müşterilerine satacağı beyaz ürünü, siyah ürünü ve madeni yağı münhasıran …’ten satın alması ve …’in de işbu sözleşmedeki şartlar dairesinde talep edilen ürünü temin etmesidir.” taraflar arasında toplu satışlara ilişkin olarak yapılan bu istasyonsuz bayilik sözleşmesi devam ettiği sırada bu sözleşmeye ek olarak 27/11/2007 tarihinde “Ek Sözleşme” imzalandığını, bu ek sözleşme kapsamında müvekkili şirket tarafından 14/12/2007 tarihinde davacı şirkete 1.376.352 TL (13/12/2017 tarihli Merkez Bankası kuru esas alınarak) ödeme yapıldığını, aynı sözleşmenin 4. maddesine uygun olarak da dava dışı … ‘a ait … ili … Mah. … Civarı … Ada, … Parsel sayılı taşınmaz üzerinde …’nın …’ten aldığı ve alacağı petrol ürünlerinin bedelleri, kredi ve her ne sebep ve suretli olursa olsun borçlu bulunduğu ve ileride borçlanacağı meblağlara karşılık olarak … lehine 2.715.000 TL bedelli ipotek tesis edildiğini, yine aynı ek sözleşmenin “Dönem Sonu Satış Primi” başlıklı 5. maddesinde; … Petrolün yıllık satın alım taahhütlerini gerçekleştirmesi halinde …’in davacı bayiye satış primi vereceği, bu primlerin bayinin keseceği satış destek primi faturaları karşılığı ödeneceği, söz konusu prim alacaklarının gerçekleşmesi halinde, sözleşmenin 3. maddesinde düzenlenmiş borcun taksitlerinden takas- mahsup edilmesine davacı bayinin muvafakatı olduğu belirlendiğini, sonrasında bayinin taahhütlerini yerine getirmemesi üzerine taraflar arasında 01/08/2006 tarihli istasyonsuz bayilik sözleşmesi ve eki olan 27/11/2007 tarihli ek sözleşme ve eklerinin taraflara yüklediği edimlere ve yükümlülüklere halel gelmemek kaydı ile, 20/01/2010 tarihinde ek sözleşme-2 başlıklı sözleşme yapıldığını, bu sözleşme ile davacı bayinin satın alma taahhüdü, muaccel borçları, satış şartları ve bu hususlarda yapılacak işlemlerin düzenlendiğini, bu sözleşmeye göre davacı bayinin taahhüt etmiş olduğu yıllık 5.000 tonluk siyah ürün alma taahhüdünün gerçekleştirilmeyeceği anlaşıldığından, bu taahhüdün iptal edildiğinin kararlaştırıldığını, davacı bayinin ek sözleşmenin 1. ve 2. yılında …’ten satın almayı taahhüt ettiği 10.000 metreküp beyaz ürünün 5.167 metreküplük kısmının satın alınmadığını, bu nedenle bu bayinin …’e olan 400.000 USD lik borcunun 206.672 USD’lik kısmının muaccel hale geldiğini, ayrıca davacı bayinin ek sözleşmenin 3. 4. ve 5. yıllarında alması gereken yıllık 5000 metreküplük satın alma taahhütlerini yerine getirmesi için borç erteleme talebinin kabulüne ve borcun ek sözleşmenin 5. yılı sonuna ertelenmesi hususunun kararlaştırıldığını, bayinin söz konusu yükümlülüklerini ifada yine temerrüde düşmesi üzerine taraflar arasında toptan satışlara ilişkin ticari ilişkinin tasfiyesi amacıyla 01/01/2012 tarihli sözleşme imzalandığını, bu sözleşmenin 3. maddesinde 27/11/2007 ve 20/01/2020 tarihli ek sözleşmelerin sona erdirildiğini ve bu sözleşmelerin ihlalinden kaynaklanan muaccel borçların sözleşmede belirlenen şekilde tasfiye edileceğinin belirlendiğini, aynı maddenin b. bendinde davacının …’e ek sözleşmenin ihlalinden kaynaklanan 400.000 USD+KDV borcu bulunduğunu kabul ve ikrar ettiğini, bu borcun 5 eşit taksitle verilecek çekler ile ödeneceğinin kararlaştırıldığını, ancak davacının yine yükümlülüklerini yerine getirmediğini, 2.000 metreküplük asgari alım taahüdüne uymadığını, borcun tasfiyesi için verilen çeklerin ödenmediğini, taraflar arasında iki ayrı istasyona ilişkin iki ayrı istasyonlu bayilik sözleşmesi imzalandığını, taraflar arasında yapılan protokollerin, sözleşmelerin ve ödemelerin son derece açık olduğunu, davacının iddia ettiği gibi bir alacağının bulunmadığını, tam tersine müvekkili şirkete borçlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen Davada; Davacı vekili verdiği dava dilekçesi ile; davalının intifa bedeli olarak önce müvekkili firmaya ödediği parayı dolara çevirerek dolar kuru üzerinden hesaplama yaparak, kendilerinde bulunan 650.000 TL ‘lik teminat mektubunu bozdurma talebinde bulunarak, sebepsiz yere alacak tahsil etmek istediğini, bu tahsilatın yapılması halinde sebepsiz yere zenginleşme olacağını, davalı firmanın ticari defterlerindeki cari hesaplarına göre müvekkili şirketin borcunun 5.840,01 TL olduğunu, davalı şirket nezdinde 11/03/2014 tarih ve …. nolu 650.000 TL bedelli ile 18/02/2013 tarih ve … nolu 100.000 TL’lik teminat mektuplarının ticari ilişki nedeni ile davalının uhdesinde bulunduğunu, davalı şirkete müvekkilinin herhangi bir borçlarının olmadığı gibi, hali hazırda prim alacak bedellerine ilişkin 640.000 $ ‘lık alacak davasının derdest olduğunu belirterek, müvekkilinin davalıya 650.000 TL borcu olmadığının tespitine, yargılama süresi içinde teminat mektuplarının bedeli tahsil edilmesi halinde davanın istirdat davasına dönüştürülerek alacağın teminatın karşılığı tahsil tarihinden itibaren en yüksek ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili verdiği cevap dilekçesi ile; davacının iddialarının haksız olduğunu, davanın gerek zamanaşımı, gerekse hukuki yarar bulunmaması nedeniyle reddi gerekeceğini, davacı şirketin dava dilekçesinde alınan paranın intifa bedeli olduğunu belirtiğini; ancak ödemenin intifa değil, toptan satış taahhüdüne karşılık için verilen peşin prim olduğunu, bu primin dolar olarak hesap edileceği ve bayinin 5 yıl boyunca alımlarına karşılık olarak mahsup edilerek kapatılacağı, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin taraflarca karara bağlanarak imzalandığını, sözleşmede belirlenen dolar tutarın ödeme tarihindeki T.C. Merkez Bankası kurunun birebir karşılığı olduğunu, davacıya ödenen tarihteki kur karşılığı olarak ödenmesine bir itiraz gelmediğini, teminat mektupları toplamının 650.000 TL olduğunu, davacının taahhüt ettiği miktar akaryakıt alımlarını yapmadığını ve belirlenen tarihteki ödemeleri gerçekleştirmediğini ve temerrüde düştüğünü, sözleşme hükümleri çerçevesinde alınan teminat mektuplarının nakde dönüştürüldüğünü, davacı şirketin 27/11/2007 ve 20/01/2010 tarihli ek sözleşmeler ile kabul etmiş olduğu 400.000 USD’lik borcunun 15/01/2015 tarihli, 80.000 USD bedelli 3.taksit ödemesini gerçekleştirmemesi üzerine bakiye 238.298,29 USD’lik borcun tamamının muaccel hale geldiğini, davacı yanın 240.000 USD lik borcu 31/12/2015 tarihi itibariyle yapılan hesaplamada kur farkı ile birlikte 692.876,10 TL’ye ulaştığını, dolayısıyla müvekkili şirket uhdesinde bulunan 650.000 TL’lik teminat mektubunun nakde çevrilerek 692.876,10 TL’lik borçtan mahsup edildiğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl dava Alacak davası, Birleşen dava ise Menfi Tespit davasıdır.
Taraflar arasındaki sözleşmeler, ihtarnameler incelenmiş, bilirkişilerden raporlar ve ek raporlar alınmıştır.
Bilirkişiler …, … ve … Mahkememize sundukları 12/01/2017 bilirkişi raporunda; Davacının, davalıdan yıllık olarak satın alacağı 5.000 m3 beyaz ürün ve yine 5.000 m3 siyah ürün olmak üzere yıllık 10.000 m3 akaryakıt olmak üzere 5 yıllık sürede 50.000 m3 beyaz ve siyah ürün satın almayı taahhüt ettiği bunu ise ibraz etmiş olduğu belgelere göre 2007 yılındaki siyah ürün hariç yerine getirmemiş olduğu, dolayısıyla davalı tarafından davacıya 1.180.000 USD ve KDV olarak ödenen bedelden 400.000 USD borç kaldığı, bu borç 01.01.2012 tarihinde karşılıklı akdedilen sözleşme ile kabul edilmiş olduğu, aynı sözleşmede davacı yıllık 2.000 m3 beyaz ürün satış taahhüdünde bulunmuş ise de; bu husus da yerine getirilmemiş olduğu, dolayısıyla davacının 01.01.2012 tarihinde akdedilen sözleşmede belirtilen 400.000 USD borçlu bulunduğunu, Birleşen davada davacı vermiş olduğu 650.000 TL’lik teminat mektubunun nakde çevrilmek istendiğini, bu miktar borçlu olmadığından teminat mektubunun nakde çevrilmemesi için İhtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiş olup, davacının rapor içerisinde de belirtildiği üzere, hesaplamalar itibariyle borçlu olduğu ve borcu sözleşme ile kabul etmiş olmasından ötürü, davacının karşı yana vermiş olduğu teminat mektubundan ötürü borcu kapsamı gözetilmek kaydı ile sorumlu olacağının düşünülebilineceğini belirtmişlerdir.
Bilirkişiler …, … ve … sundukları 05/03/2018 tarihli bilirkişi ek raporlarında; Davalı tarafından davacıya ödenen 1.000.000 USD tutarındaki bedelin, sözleşme tarihinden sonra yürürlüğe giren ve emredici nitelikte olan (istasyonsuz akaryakıt bayiliklerinin beyaz ürün satamayacağı) mevzuat değişikliği sebebiyle davacının davalı aleyhinde “gerçekleşmeyen sebebe dayanan zenginleşme” ile sebepsiz zenginleştiği, bu borcun 01.01.2012 tarihli sözleşme ile 400.000 USD olarak kabul edildiği, davacının yıllık 2.000 m3 beyaz ürün satış taahhüdünde bulunmuş olmasına rağmen bu taahhüdü de yerine getirmediği, bu nedenle sözleşmenin ilgili maddesinde de yer aldığı üzere bu borcun muacceliyet kesbettiği, dolayısıyla davacının davalıya 01.01.2012 tarihinde akdedilen sözleşmede belirtilen 400.000 USD tutarında borçlu bulunduğu, Davacı yanın 01.01.2012 tarihli sözleşmede belirlenen yıllık 2.000 m3 beyaz ürün satış taahhüdünde bulunmuş olmasına rağmen bu taahhüdü de yerine getirmemesi, bu nedenle sözleşmenin ilgili maddesinde de yer aldığı üzere bu borcun muacceliyet kesbettiği, böylece dava konusu teminat mektubundan dolayı davacının davalıya 400.000 USD borçlu olduğunun değerlendirilebileceğini belirtmişlerdir.
Bilirkişiler Prof.Dr…., … ve … Mahkememize sundukları 12/03/2019 tarihli bilirkişi raporlarında; 1.000.000 USD + KDV = 1.180.000 USD’nin ödemenin davalı tarafından davacıya hangi amaçla yapıldığının tayin edilmesi gerektiğini, yapılan inceleme sonucunda, işbu ödemenin, davalının da iddia ettiği gibi, 27.11.2007 tarihli sözleşmenin 3 nolu maddesi hükmüne istinaden, davacının bu sözleşmedeki satış taahhüdünü yerine getirmesini teşvik için borç verilmek amacıyla yapıldığının anlaşıldığını, Yoksa bu ödemenin, davacının iddia ettiği gibi intifa bedeli ödemesi olarak yapılmadığının anlaşıldığını, intifa/kira bedeli olarak sadece davadışı/… şirketine 750.000 USD ödendiği, Bu hususun 28.11.2007 tarihli ve imzalı kira sözleşmesinden çıkarıldığını, Davacının 1.000.000 USD ve KDV’nin intifa bedeli olarak kendisine ödendiğinin delili olarak sunduğu 28.11.2007 tarihli protokolde ise imza bulunmadığını, Taraflar arasındaki akdi ilişkiden dolayı davacının davalıdan bu davada iddia ettiği gibi prim alacağının olup olmadığı; taraflar arasında akdedilmiş olan 01.01.2012 tarihli (tasfiye konulu) sözleşme ile davalının delil gücüne sahip olan ticari defter kayıtları esas alınmak suretiyle yapılması gerektiğini, Raporun mali kısmında bu şekilde yapılan inceleme ve hesaplamalar neticesinde, davacının davalıdan iddia ve talep ettiği gibi prim alacağının olmadığını, Birleşen davada, davalının davacıdan aldığı toplam 650.000 tutarlı teminat mektuplarının ne kadarlık tutarını paraya çevirmeye hak kazanacak miktarda (akdi ilişkiden kaynaklanan) bakiye alacağı olduğu noktasında olduğunu, davalının davacıdan, birleşen dava tarihi olan 20.01.2016 tarihi itibariyle ne miktarda alacağının olduğu hususunun, taraflar arasında akdedilmiş olan 01.01.2012 tarihli (tasfiye konulu) sözleşme ile davalının ticari defter ve kayıtları esas alınmak suretiyle tespit edilmesi gerektiğini, raporun mali kısmında bu şekilde yapılan inceleme ve hesaplamalar neticesinde, birleşen dava tarihi itibariyle davacının davalıya davalı kayıtlarında gösterildiği şekilde çek, cari hesap, kur farkı borcu olduğu ve dolayısıyla da davalının teminat mektuplarının bu borca karşılık paraya çevirme hakkına sahip olduğu, buna göre asıl davada davacının davalıdan iddia ve talep ettiği gibi alacağının bulunmadığını; birleşen davada ise, davacının davalıya, birleşen dava tarihi itibariyle davalı kayıtları kapsamında çek, kur farkı, cari hesap borcu olduğu; bu nedenle de davalının, teminat mektuplarını paraya çevirme hakkına sahip olduğu sonucuna varıldığını belirtmişlerdir.
Bilirkişiler Prof.Dr. …, … ve …sundukları 17/01/2020 tarihli bilirkişi ek raporlarında; davacının incelenen itirazlarının kök rapordaki tespit ve değerlendirmelerinin değiştirici mahiyette olmadığını belirtmişlerdir.
Mahkememizce tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı şirket ile davalı şirket arasında bayilik sözleşmeleri ve ek sözleşmeler bulunduğu, asıl davada, davacı şirketin prim alacağı tahsilini talep ettiği, birleşen davada davacı şirketin davalı şirkete verdiği, banka teminat mektuplarından dolayı borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, taraflar arasında 01/08/2006 tarihinde bayilik sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmenin 1. maddesine göre davacı şirketin sözleşme süresince müşterilerine satacağı beyaz ürün (benzin, motorin), siyah ürün (fuel, oil, kalorifer yakıtı) ve madeni yağı, münhasıran davalı … şirketinden satın almayı ve davalı … şirketinin de bu sözleşme şartları dahilinde ürünleri temin etmeyi taahhüt ettiği, sözleşmenin 5 yıllık süreyi kapsadığı, 28/11/2007 tarihli kira sözleşmesi ile … Otomotiv şirketinin davalı … şirketine … ilçesi, … Mahallesinde bulunan yeri 15 yıllık süre karşılığı ve 750.000 USD bedelli kiraladığı, taraflar arasında 27/11/2007 ve 20/01/2010 tarihli ek sözleşmeler yapıldığı ve en son 01/01/2012 tarihinde yapılan sözleşme ile taraflar arasındaki 27/11/2007 ve 20/01/2010 tarihli ek sözleşmelerin tarafların serbest iradeleriyle sona erdirildiği, anılan sözleşmelerin ihlalinden kaynaklanan muaccel borçların tasfiyesinin ne şekilde yapılacağının bu sözleşme ile düzenlendiği, sözleşmenin 3/b maddesine göre davacı şirketin davalı şirkete 27/11/2007 ve 20/01/2010 tarihli ek sözleşmelerin ihlalinden kaynaklanan 400.000 USD+ KDV borcu bulunduğunu kabul ve ikrar ettiği ve bu borcun 5 eşit taksitle yapılacağının ve ödemelerin çek ile gerçekleşeceği, bu çekleri … ve … tarafından avalist sıfatıyla imzalanacağını, sözü edilen ödemelerin yapılmaması halinde 400.000 USD+ KDV borcun muacceliyet kesbedeceği ve aylık %1,5 vade farkı tahakkuk ettirileceği, sözleşmenin b bendinde belirtilen toptan satışlar için davacı şirketin satın alacağı m3 beyaz ürün başına 60 USD prim ödemesi yapılacağı, prim hesaplarının davalı … tarafından yapılacağı ve …’in defter ve kayıtlarının geçerli olacağı, 60 USD/m3 tutarının 20 USD/m3 ‘lük kısmının ay sonunda hesaplanacağı, davacıya 10 iş günü içinde ödeneceği, kalan 40 USD/ m3 kısmının ise davacıya nakden ödenmeyeceği, bu kısmın davacının davalıya olan borcundan mahsup edileceğinin düzenlendiği, bu sözleşme hükümlerine göre davacı şirketin davalı şirkete 400.000 USD+KDV borcu bulunduğunu ikrar ve beyan ettiği, tarafların ticari defter belgeleriyle tüm dosya kapsamına göre alınan bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere, davacı şirketin davalı şirketten prim alacağının bulunmadığı, 1.000.000 USD+KDV’nin 27/11/2007 tarihli sözleşmenin 3. maddesinde belirtildiği üzere davacının bu sözleşmedeki satış taahhüdünü teşvik amacıyla borç verildiği, bu ödemenin intifa bedeli olarak ödenmediği, intifa/kira bedeli olarak dava dışı … Tic. Ltd. şirketine 750.000 USD ödendiği, davacı şirketin dayanağı olan 28/11/2007 tarihli protokolün imzasız olduğu, tüm bu sebeplere göre 01/01/2012 tarihli tasfiye konulu sözleşme, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre davacı şirketin davalı şirketten prim alacağı bulunmadığı ve 650.000 TL’lik teminat mektuplarının davalı şirketin alacağına karşılık nakde çevirme hakkının bulunduğu anlaşıldığından davacı şirketin asıl ve birleşen davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl ve Birleşen davaların REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince Asıl Dava için; alınması gereken 54,40 TL harcın peşin alınan 27.324 TL’den mahsubu ile geriye kalan 27.269,60 TL’nin istek halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince Birleşen dava için; alınması gereken 54,40 TL harcın peşin alınan 11.100,38 TL’den mahsubu ile geriye kalan 11.045,98 TL’nin istek halinde davacıya iadesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince Asıl Dava için hesaplanan; 88.800 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince Birleşen Dava için hesaplanan; 49.550 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Asıl ve Birleşen davada; Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacının kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/07/2020

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır