Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/314 E. 2018/407 K. 22.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2015/314 Esas
KARAR NO : 2018/407
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/03/2015
KARAR TARİHİ : 22/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … adreslerinde faaliyet gösteren… ŞTİ işletme ünvanlı tesisat için akdedilen Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi ile davalı … A.Ş nin ve…A.Ş nin …tesisat nolu abonesi olduğunu, bu sözleşme kapsamında davalının davacıdan elektrik satış bedeli haricinde ayrıca kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, PSH bedeli, sayaç okuma bedelini ve kayıp kaçak kısmına isabet eden enerji fonu, TRT fonu, Belediye fonu tahsil ettiğini, oysa ki taraflar arasındaki sözleşmeye göre davalının kayıp kaçak bedeli iletim bedeli, dağıtım bedeli, PSH bedeli, sayaç okuma bedelini ve kayıp kaçak kısmına isabet eden enerji fonu, TRT fonu, Belediye Fonu bedelini tahsil etme hakkının bulunmadığını, davalının davacıdan geriye dönük son 10 yıl tüketim dönemlerine ait meblağların kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, PSH bedeli, sayaç okuma bedelini ve ayıp kaçak kısmına isabet eden enerji fonu, TRT fonu, bedeliye Fonu haksız olarak tahsil ettiğini, bu nedenlerle kayıp kaçak bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmet bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli,dağıtım sistemi bedeli vesair bedeller adı altında açık yada gizli olarak yansıtıp tahsil ettiği haksız ve yersiz meblağların toplamını davamızı açtığımız şu aşamada tam ve kesin olarak tespit kabiliyetimiz bulunmadığından davalı şirketten mahkemenize gelecek cevabi yazılar ile dava dosyasına sunulacak bilirkişi raporlarası sonrasında arttırmak kaydıyla haksız tahsil edilen geriye dönük 10 yıllık alacağınşimdilik 6.000 TL’sinin davalılara yapılan ödemeler tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte ve her davalının sorumlu olduğu meblağla sınırlı kalmak kaydıyla tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebi ile dava ettikleri anlaşıldı.
Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; Zamanaşımı, husumet, görev, hak düşürücü süreye yönelik itirazları olduklarını, bu yönlerden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davaya bakmakla görevli mahkeme Danıştay olduğundan davanın görev yönünden reddi gerektiğini, davanın konusu oluşturan talepler Elektrik Piyasası Kanunu, Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği, Elektrik Piyasası Perakende Satış Hizmeti Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ gereğince yani yasal olarak müşterilerek tahukkuk ettirildiğini, bu konudaki yasal düzenlemeleri yapmakla Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu yetkilendirilmiş olup kurul kararlarına karşı açılacak davalarda görevli mahkeme ilk derece mahkemesi olarak Danıştay olduğunu, dava dilekçesi usul hukuku bakımından kabul edilemez nitelikte olduğunu, 6100 sayılı HMK’nın 107.maddesinde belirsiz alacak davasının açılabilme koşulları belirtildiğini, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız oludğu hallerde alacaklı hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri birtmek suretiyle belirsiz alacak davası açılabileceğini, Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği ile bir tüzel kişinin elektrik piyasasında faaliyet gösterebilmek için kurumdan almak zorunda olduğu lisanlar faaliyet konularına göre üretim lisansı, otoprodüktör lisansı, otoprodüktör grupu lisanı, iletim lisansı, dağıtım lisanısı, toptan satış lisansı, perakende satış lisansı olarak düzenlendiğini, pekakende ve dağıtım lisansı sahibi elektrik dağıtım şirketleriin elektrik piyasası faaliyetleri kapsamında uygulanan tarifelere ilişkin hususlar 6446 elektrik pyasası kanunu, elektrik piyasası lisans yönetmeliği, elektrik piyasası tarifeler yönetmeliği, leketrik piyasası müşteri hizmetleri yönetmeliği, elektrik piyasası dengeleme ve uzlaştırma yönetmeliği, elektrik piyasasında gelir ve tarife düzenlemesi kapsamında düzenlenmesi tabi unsurlar ve raporlamaya ilişkin esaslar hakkında tebliğ, dağıtım sistemi gelirinin düzenlenmesi hakkında tebliğ, perakende satış hizmet geliri ile perakende enerji satış fiyatlarını düzenlenmesi hakkında tebliğ, elektrik dağıtım bölgelerinde uyglanacak fiyat eşitleme mekanizması hakkında tebliğ,i 21 dağıtım şirket için tarife uygulamalarına ilişkin usul ve esaslar ile elektrik piyasasına ilişkin diğer ilgili yönetmelik tebliğ, genelge ve EPDK kurul kararlaı ile düzenlendiğini, ülke genelinde 21 elektrik dağıtım şirketi tarafından uygulanacak arifeler gereği müşterilerden tahsil ediecek kayıp kaçak, sayaç okuma ve iletim bedeli gibi bedellere ilişkin düzenlemeler, dağıtım şirketlerinin elektrik piyasası faaliyetlerine ilişkin ilgili mevzuat kapsamında EPDT tarafından belirlenmekte kurur kararları ile onaylanarak resmi gazetede yayımlanmak suretiyle yürürlüğe girdiğini, ödeme bildirimleri elektrik piyasası tarifeler yönetmeliği hükümleri çerçevesinde EPDK’nın kararı ile onaylanarak yürürlüğe giren tarifelere göre oluşutrulduğunu, 01/01/2011 tarih itibari ile geçerli olacak tarifeler 28/12/2010 tarih 2999 sayılı EPDK kararı ile onaylanan mevcut tarifelerde yer alan; perakende satış bedeli, perakende satış hizmetleri, dağıtım, iletim sistemi kullanımı, TRT payı, BTV, KDV bedellerine ek olarak kayıp enerji ve perakende satış hizmetleri eklendiğini, davacı ödemelerini yaparken ihtirazi kayıt öne sürmeden ödediğini, serbest irade ile ve ihtirazı kayıt konulmadan ödenen bedel geri istenemeyeceğini, bu nedenlerle haksız ve yersiz davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebi ile cevap verdikleri anlaşıldı.
Davalı vekili…A.Ş cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili tahsil ettiği ve davaya konu edilmiş olan fatura bedelleri EPDK kurul kararları uyarınca tahsil edildiğini, kayıp kaçak bedelinin müşterilerden tahsil edilmesi mevzuattan doğan bir yükümlülük olduğunu, kayıp kaçak bedelinin müşterilerden tahsil edilmesi mevzuattan doğan bir yükümlülük olduğunu, kayıp kaçak bedeli elektirk sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp kaçak hedefi oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedel olduğunu, dağıtım sistemi gelirinin düzenlenmesi hakkında tebliğin ek 2.maddesi gereğince bu bedel dağıtım bölgesine girmesi öngörülen elektrim miktarı ile hedeflenen kayıp kaçak oranı sonucunda bulunan enerji miktarı esas alınarak hesaplanmakta ve tahakkuk ettirilmekte olduğunu, kayıp kaçak bedellerinin tahsil edilmesi idari kararlar ile olup bu uyuşmazlıkların çözümü adli yargının alanı dışında olduğunu, kayıp kaçak bedeli dışındaki diğer fatura kalemlerinin tahsil edilmesi de yine EPDK mevzuatına uygun yapıldığını, bu nedenlerle davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebi ile cevap verdikleri anlaşıldı.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim bedelinin istirdatı istemine ilişkindir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin kararları ile Anayasanın Vergi Ödevi başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir. Ancak yargılama sırasında 17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren geçmişe de etkili 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK.nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir. Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren ve somut uyuşmazlıklarda uygulama kabiliyeti olup somut norm denetimi yoluyla Anayasa mahkemesine de dava konusu yapılan yukarıda belirtilen 6719 sayılı kanunun 6446 sayılı kanunda değişiklikler yapan kamun hükümleri bakımından anayasa mahkemesince 6446 sayılı kanunun 17. Maddesine eklenen 10 numaralı fıkranın iptaline , diğer maddeler yönünden iptal başvurusunun reddine karar verilmiş olup anılan fıkranın iptal gerekçesinde ise EPDK tarafından gelir ve tarife kapsamında düzenlenen ve tüketicilerden tahsil edilen bedellerin iadesi talebiyle yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin söz konusu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygun olup olmadığının yanı sıra , uyuşmazlık ile ilgili diğer mevzuat ilkelerini de gözetmelerinin adil yargılama yapılmasının bir gereği olduğuna vurgu yapılarak , mahkemelerin yetkilerin kısıtlanamayacağına hükmedildiği , bu yönüyle Anayasa Mahkemesinin iptal hükmünün dava tarihinden sonra yürürlüğe giren kanun maddeleri bakımından somut uyuşmazlığa konu davalar yönünden , sonrada yürürlüğe giden 6719 sayılı kanuna göre verilen kararlar açısından yeni bir hukuki bir durum ortaya çıkarmadığı anlaşılmıştır.
Her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere ilişkin koşullara göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması ve tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması gibi hallerde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır. Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri birlikte değerlendirildiğinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan (ve halen derdest olan) davalar, (açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte) konusuz kalmıştır. Buna göre dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yeni yasa nedeni ile konusuz kalan dava hakkında, karar verilmesine yer olmadığı yönünde hüküm kurulması gerekmiştir.
Yine bu noktada bir diğer uyuşmazlık konusu ise, davalının, davanın açılmasına sebebiyet verip vermediği, bu bağlamda davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331.maddesinin 1.fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda mahkemenin yargılamaya devam ederek dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit etmesi ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan tarafı yargılama gideri ile mahkum etmesi gerekmektedir. Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği kuşkusuzdur. Bir kimseye diğer tarafın dava giderlerinin yükletilmesinin nedeni, o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermiş olmasıdır. İşte bu nedenledir ki, dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulması olanaklı değildir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 günlü ve … E.-… K. sayılı ilamında da aynı ilkeye yer verilmiştir.). Somut olayda, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve… Esas … K. Sayılı kararı ve Yargıtay … Hukuk Dairesi kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur. (Aynı yönde; Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 14.06.2017 gün ve … Esas, … Karar sayılı ve yine aynı Daire’nin 07.06.2017 gün ve …Esas, … Karar sayılı ilamları). Bu durumda; dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gereken 35,90 TL harcın peşin alınan 102,47 TL’den mahsubu ile karar kesinleştiğinde ve talep halinde fazla yatırılan 66,57 TL harcın davacı yana İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan 171,00 TL yargılama gideri + 800 TL bilirkişi ücreti ile başlangıçta yatırılan harç 29,20 TL + 35,90 peşin harcın toplamı olan 1.036,10 TL nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 2.180,00 TL maktu ücreti vekaletin , davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Tarafların HMK 120 madde gereğince yatırdıkları gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara İADESİNE,
6- Davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerine bırakılmasına
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek veya başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf’a kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Katip
¸e-imzalıdır
Hakim
¸e-imzalıdır