Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/305 E. 2021/99 K. 09.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2015/305 Esas
KARAR NO:2021/99

DAVA:Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ:20/03/2015
KARAR TARİHİ:09/02/2021

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket vekili 20.03.2015 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalının şirkette %40 pay sahibi olduğunu, davacı şirketin ortaklarının aynı zamanda dava dışı bazı şirketlerde de birlikte ortak olduklarını, davalı …’nin sureten ortak olduğunu, kayın biraderi …’in talimat ve insyatifiyle hareket ettiğini, şirketleri fiilen …’in yönettiğini şirketin kuruluşundan itibaren imza yetkisinin davalı adına hareket eden …’te olduğunu, davalının kaydi ortaklık dışında bir sıfatı olmadığını, ortaklar kurulu kararlarının imzasını dahi …’in talimatıyla ödenen paralar karşılığında karar defteri ikametgahına gönderilerek tamamladığını, …’in ticari riskleri sebebiyle doğrudan ortak olmayı seçmediğinden şirketleri dışarıdan yönetmeyi tercih ettiğini, Temmuz 2013’ten itibaren diğer şirketlerdeki ortaklarla yaşanan anlaşmazlıklar sebebiyle …’in şirkete gelmediğini, arka planda davalı …’ı vasıta kılarak şirketlerle mücadeleye giriştiğini, şirketi kilitlemeyi ve iflasını arzuladığını,2008 yılı ve sonrasında …’in basiretsiz, disiplinsiz ve kötü yönetimi sebebiyle şirketlerin düşüşe geçtiğini, 20 yi aşkın mağazalar zincirinde bazı AVM’lerin kiralarını ödeyemediği ve yönetimlerle sorunlar yaşandığı, tahliyelerin, mal tedarikinde sorunların yaşandığını ve mağaza sayısının 4 e düştüğünü, bankaların hesap kat ihtarnameleri gönderdiğini, diğer şirket ortağı…’ın şahsi kefaleti, kredisi ve ödemeleri ile işlerin yürütülmeye çalışıldığını, bu ortağın 6.500.000 TL nakdi ödeme yaptığını, şirketin devri ve markaları kullandırma talepleri davalı ve şirket müdürü tarafından engellendiğini, yüklü miktarda ayrılma akçesi talepleri sebebiyle içinden çıkılmaz bir hal aldığını, nihayet davalı ve onu yönlendiren … ile irtibat ve iletişimin kesildiğini, davalının diğer şirket ortaklarını görse tanımayacağını, şirket adına imzalanan genel kredi sözleşmelerini takip etmediğini bütün yükün diğer iki ortağa kaldığını, böylece şirketin itibarını ve ortakların prestijini sarsmaya yol açtığını, davalının çektiği ihtarlarla asılsız ithamlarda bulunarak, şirket işleyişini ve faaliyetlerini sekteye uğrattığını, bu sebeplerle davalı ile birlikte ortaklığı yürütme imkanı kalmadığını belirterek TTK.m.640/3 gereğince haklı sebeple şirketten çıkarılmasınI, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebi ile dava ettikleri anlaşıldı.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalının şirkete ortak olduğu 2002 yılından 2013 yılına kadar pasif ortak olduğunu, yönetime fiilen katılmasa da ortaklar kurulu kararlarını sonradan imzaladığını, haklı sebeple çıkarma davalarında ispat yükünün çıkarma isteyen tarafta olduğunu, haklı sebeplerin varlığının ve bu yüzden şirketin zarar gördüğünün ispatı gerektiğini, davalının kayın biraderi olan …’in dünyaca ünlü bazı markaların Türkiye temsilcisi olması sebebiyle diğer ortak… ile birlikte müdür seçildiğini, şirketin çoğunlukla kendisi dışındaki diğer iki ortağın imzasıyla temsil edildiğini, diğer ortaklar tarafından davalının ve …’in şirketten uzaklaştırılmasından sonra dahi şirket işlerinin yürütülmesi ve kararların alınması için çaba gösterildiğini, davalının diğer ortaklara ve dışarıdan müdüre güvenmesi sebebiyle pasif ortak olarak kalmayı seçtiğini, banka genel kredi sözleşmelerine imza atarak büyük riskler aldığını, bu durumun sureten ortaklık iddiasıyla bağdaşmadığını, şirketten diğer ortak…’ın onayı olmadan 100 TL dahi ödenemediğini, şirketteki her türlü iyiliğin de kötülüğün de tek sorumlusunun bu şirket ortağı olduğunu, …’in dünyaca ünlü bazı markaların Türkiye distribütörlüğünü şirkete yaptırdığını ancak davacı şirketin yöneticilerinin ödemeleri aksatması sebebiyle bu imkanın heba edildiğini, grup şirketlerindeki … hisselerinin yok pahasına alınmasını temin etmek için hukuk içi ve hukuk dışı yolların denendiğini, şirket müdürü … ile ilgili iddiaların ve kötü yönetimin sorumluluğunun davalıya yüklenemeyeceğini, diğer ortak…’ın davalının da ortak olduğu şirketler üzerinden şahsına ve şahsen ortak olduğu başka şirketlere krediler kullandığını, bunlar için davalının şahsi kefaletlerinin bulunduğunu ve davalı aleyhine icra takipleri başlatıldığını, davacı şirketin ortakları arasında güven duygusunun zarar gördüğünü ve ortaklığın sürdürülmesinin zorlaştığını ancak buna diğer ortak ve müdürlerin kusurlu tutum ve davranışlarının sebep olduğunu iddia ederek davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebi ile cevap verdikleri anlaşıldı.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda sonuç olarak; Sunulan kayıt örnekleri ve belgeler çerçevesinde, davacı şirkette 13.05.2002 tarihinden itibaren ortak konumunda bulunan davalının dava tarihine kadar geçen süreçte Şirket Müdürü olarak görev yapmadığı gibi, şirket temsil ve ilzam etmediğinin de anlaşıldığı, davalı ortağın şirket ortaklığından çıkarılması ile ilgili olarak dava açılmasına yönelik Ortaklar Kurulu kararının alındığı tarihe kadar, davacı şirket kayıtlarına göre yıllardır Ödenmemiş durumda görünen sermaye taahhüt borcu dışında bir yükümlülüğünü yerine getirmediği ya da şirketin zararına neden olduğu yönünde somut verilere rastlanmadığı, her ne kadar davacı şirketçe raporlanan “ödenmemiş Sermaye” miktarı ile ilgili olarak raporumuz içerisinde işaret edilen sayısal çelişkiler gözlenmişse de bu verilerle sınırlı olarak sermaye borcunu yerine getirmemiş durumda görünen davalının, bu nedenle ortaklıktan çıkarılması için gerekli koşulun oluştuğu kabulünün Sayın Mahkemenin takdirinde bulunduğu; ayrıca; davalının aslında suretten ortak olduğu yönündeki davacı iddialarının hukuki yönden irdelenmeye muhtaç göründüğü mütalaa edildiği anlaşıldı.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda sonuç olarak; Davacı şirket 2002 ve 2014 yılları arasında şirket ortağı… ve şirket dışı müdür …’in müşterek imzası ile temsil ve ilzam edildiği, Davalı …’nin ortaklık süresi içerisinde hiçbir zaman şirketi temsil ve ilzam etmediği, ortaklar karar defterinde görüldüğü üzere 03.04.2002 tarih ve 4 nolu karardan başlamak üzere 27.02.2013 ve 38 nolu karar dahil tüm kararlar ortak …’nin imzasının bulunduğu, diğer bir anlatımla …’nin ortaklıktan kaynaklanan şirket kararlarına katılma hakkı ve sorumluluğunu yerine getirdiği, 03.04.2002 tarih Ve 4 nolu karar Doğrultusunda hisse devri ile şirket ortaklığına katılan …’nin şirket hisse devrini Vekâleten …’in aldığı, diğer bir anlatımla dava dışı şirket müdürü …’in ortaklığın kuruluşu itibariyle şirket işlemlerinde davalı ortak …’yi temsile yetkili olduğu, (… Noteri 25.03.2002 tarih ve … yevmiye numaralı vekaletname), şirketin 2008 yılı ile 2010 yılları arası karlılığın %0,00 olduğu, 2011 ile 2016 yılları arası tüm yıllarda zarar ettiği, sektörel karlılık oranları dikkate alındığında (%8-%10 arası Faiz ve Vergi Öncesi kar), iş hacmi ile orantısız bir şekilde zararın sürekli büyüdüğü, şirketin borca batık hale geldiği, davacı tarafça sunulan karar defteri üzerinden yapılan incelemeye göre davalı ortak …’nin sermaye taahhüdü kaynaklı davacı şirkete 197.716,67 TL borcunun bulunduğu, (davacı şirketin 2006 ve 2014 yılları kebir ve yevmiye defterleri sunulmadığı için işbu borç tutarının şirket defterlerinde bir bütün olarak tespit edilemediği), davalı ortağın hiçbir zaman müdür sıfatı taşımadığı, ortak olarak şirket kararlarını imzaladığı, limited şirket ortağının sermaye borcu dışında şirketin kredi vs. borçlarına katılma yükümlülüğü bulunmadığı, şirketin mali durumundaki kötüleşmenin davalıdan kaynaklanmadığı, dolayısıyla davalının şirketten çıkarılması için haklı sebeplerin bulunmadığı ve bakiye sermaye taahhüt borcundan dolayı ıskat koşullarının da mevcut olmadığı mütalaa edildiği anlaşıldı.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalının, şirket ortaklığından çıkartılmasına ilişkindir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, 13.05.2002 tarihinden itibaren şirket ortağı olan davalının, ortaklıktan çıkartılmasına ilişkin bu davanın 20.03.2015 tarihinde Mahkememizde açıldığı, yargılama aşamasında taraf teşkilinin sağlanarak taraflarca bildirilen delillerin toplandığı, 28.06.2018 tarihli ve 07.12.2020 tarihli farklı heyetlerden tanzim olunan bilirkişi raporlarının dosyamız arasına alındığı anlaşılmaktadır.
Dosyadaki tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde; dosya kapsamına uygun farklı bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere, davalının Davacının yapmış olduğu yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına, olduğu, dava tarihine kadar şirket ortağı görevini yapmadığı, şirketi temsil ve ilzam etmediği, davalı şirketçe alınan ortaklıktan çıkartılmasına ilişkin ortaklar kurulu karar tarihine kadar davalının ödenmemiş sermaye taahhüt borcu dışında bir yükümlülüğü yerine getirmediği ya da şirketi somut bir şekilde zarara uğrattığı yolunda bir veriye ulaşılamadığı, davalının suretten ortak olduğu yönündeki davacı taraf iddialarının ispatlanamadığı, ortaklar karar defterinde 03.04.2002 tarih ve 2 nolu kararından başlamak üzere 27.02.2013 tarih ve 38 numaralı karara kadar tüm kararlarda davalının imzasının bulunduğu, davalının şirkette, ortaklıktan kaynaklanan şirket kararlarına katılma hakkı ve sorumluluğunu yerine getirdiği, şirketin mali durumdaki kötüleşmenin sebep veya sorumlusunun davalı ortak olmadığı yolunda tanzim edilen, birbirini doğrular ve dosya kapsamına uygun bilirkişi raporları doğrultusunda davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre hesap edilen 59,30-TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 27,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 31,60-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre belirlenen 4.080,00-TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 94,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde, kullanılmayan gider avansının, ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraflar vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek veya başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı