Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/265 E. 2019/752 K. 15.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/265
KARAR NO : 2019/752
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ: 15/12/2010
KARAR TARİHİ: 15/05/2019
Dosyanın Yargıtay 17.Hukuk Dairesi 2014/20474 Esas 2014/19305 Karar nolu 23/12/2014 tarihli ilamında “İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine” kararı kararı üzerine mahkememize tevzi edilen Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili mahkememize verdiği 15/12/2010 havale tarihli dilekçesinde özetle; Davacı firma ile davalı idare arasında “Götürü Bedel Hizmet Alımı Tip Sözleşmesi” imzalandığını, tarafların sözleşme ile yükümlendikleri edimleri yerine getirdiklerini, davalı idarenin davacı firma ile bağıtladığı sözleşmede yer alan hakedişlerin yükleniciye, söz konusu sözleşme bedeli üzerinden eksiksiz olarak ödenmesine ilişkin yükümlülüğünü yerine getirmeyip hak edişlerde yersiz ve hukuksuz kesintiler yaparak davacı firmayı zarara uğrattığını, Davalı idarenin haksız kesintiye dayanak olarak “Kamu İhale Genel Tebliğinde değişiklik yapılmasına dair tebliğin 4.maddesi”ne dayandığını, bu kapsamda; “506 sayılı Kanun gereğince işveren nam ve hesabına hazinece yapılacak olan ödemeler de dikkate alınmak suretiyle bu esasların 7. maddesi uygulanmaksızın ve ödenir ve kesilir” hükmünü öne sürdüğünü, davalı İdarenin Hazine desteğini kesme hakkının bulunmadığını iddia ederek fazlaya ilişkin hak saklı kalmak kaydı ile 10.000,00 TL nin sözleşmede belirtilen ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 08/12/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini bilirkişi raporuna istinaden alacak miktarını 4.708,00 TL.’den 10.000,00 TL. artırarak 14.708,00 TL.’ye yükselterek davasını ıslah etmiş ve ıslah harcını yatırmıştır.
CEVAP :Davalı vekili mahkememize verdiği 10/03/2011 havale tarihli dilekçesinde özetle; Davalı usul yönünden yetki itirazında bulunduğunu, esas yönünden de açılan davanın hukuki dayanağının bulunmadığını, yapılan kesintilerin 506 sayılı Kanun gereğince işveren nam ve hesabına Hazinece yapılacak olan ödemeler de dikkate alınmak suretiyle bu esasların 7.maddesi uygulanmaksızın ödenir veya kesilir hükmü icabına göre Hazine tarafından karşılanan prim tutarının idare tarafından yüklenicinin hak edişlerinden kesildiğini iddia ederek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER: Güvenlik Hizmet Alımı İhalesine ilişkin sözleşme, faturalar, SGK genelgesi, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
Mali Müşavir bilirkişi tarafından sunulan bilirkişi raporuna göre; Davacı tarafından sözleşmenin yürürlükte olduğu (Ocak-2009/Aralık-2010) 24 aylık sürede kesilen faturalardan sadece Ocak 2009 ayında %5 SGK kesintisi yapılmadığı, SGK kesintisi yapılan diğer 23 aylık sürede ise davacının faturalardan toplamda davalıca 14.708,01 TL. kesinti yapıldığı, kamu idaresinin KHK, tüzük ve yönetmelikten başka isimler altında düzenleyici işlemler yapılabileceği, davacıya hazine tarafından karşılanan %5 ve 14.708,01 TL. desteğin davalı idare tarafından kamu ihale kurumunun tebliği gereğince hak edişlerden kesileceği hususu göz önüne alındığında davacının herhangi bir alacağı olmayacağının mütala edildiği, mahkeme aksi kanaatte ise 5510 Sosyal Sigortalar ve genel sağlık sigortası kanununun prim oranları ve devlet katkısı-madde 81/ı bendine göre özel sektör işvereni konumunda olan davacı gibi işletmelerin %11 olan işveren payının belirtilen şartların sağlanması halinde -%5 beş puanlık kısmına isabet eden tutarın hazinece karşılanmasının kararlaştırıldığı, burada kanun koyucunun amacının özel sektör işveren durumundakilere %5 destek sağlanması, primlerin düzenli tahsil edilmesi, işlemlerin yasal sürede yapılması, kural ve kaidelere uyulması gibi amaçlar güdüldüğü, mahkeme tarafından alacaklı olduğunun kabulü halinde, davacıya hazine tarafından sağlanan 14.708,01 TL. desteğin, davalı tarafından iade edilmesi hususunun sayın mahkemeye ait olduğunu, TCMB verilerinden 15/12/2010 dava tarihi itibariyle avans faizi oranı %16 olduğu, davacının belirlenen 14.708,01 TL asıl alacağına dava tarihinden itibaren %16 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faizi yürütebileceği, dava tarihinden önce temerrüt oluşmadığından davacının işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, faizin infaz aşamasında hesaplanması gerektiğini raporunda bildirmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre;dava davacı şirket tarafından davalı aleyhine açılan taraflar arasındaki hizmet alımı sözleşmesinden kaynaklı, davacıya ödenmesi gereken hak edişler üzerinden sigorta teşvik primlerine ilişkin kesintilerin geri ödenmesine ilişkin alacak davasıdır.
Davacı taraf tarafların sözleşme ile yükümlendikleri edimleri yerine getirdiklerini, davalı idarenin davacı firma ile bağıtladığı sözleşmede yer alan hakedişlerin yükleniciye, söz konusu sözleşme bedeli üzerinden eksiksiz olarak ödenmesine ilişkin yükümlülüğünü yerine getirmeyip hak edişlerde yersiz ve hukuksuz kesintiler yaparak davacı firmayı zarara uğrattığını, davacı şirkete ödenmesi gereken hak edişlerden kesinti yapıldığını, yapılan kesintinin yasal mevzuata ve hukuka aykırı olduğunu bu nedenle söz konusu kesintinin faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle dava açmıştır.
Davalı taraf yapılan kesintilerin hukuka uygun olduğunu bu nedenle açılan haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememiz 22/11/2011 tarihli celsesinde “Sosyal sigortalar kanununun 134 maddesi hükmü icabına göre; bir anlaşmazlığın iş mahkemesinde görülebilmesi için o anlaşmazlığın bu kanundan doğmuş bulunması, gerekli ve yeterli olması” gerekçesiyle İş mahkemesi görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği ve dosyanın İstanbul …İş Mahkemesi … Esas sayılı dosyasına kaydı yapıldığı ve 26/11/2013 tarihli celsede “Mahkememizin görevsizliğine, Dosyanın görevli ve yetkili İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi gönderilmesine, ilgili mahkeme tarafından da görevsizlik kararı verilmiş olduğundan dolayı olumsuz görevsizlik uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Yargıtay ilgili hukuk dairesine gönderilmesine” kararı verildiği görülmüştür.
Dosyanın Yargıtay 17.Hukuk Dairesi 2014/20474 Esas 2014/19305 Karar nolu 23/12/2014 tarihli ilamında “İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine” kararı verildiği ve dosyanın mahkememiz 2015/265 Esas sırasına kaydı yapıldığı görülmüştür.
Yargı yeri belirlemesi sonrası her ne kadar Mahkememizin görevli olduğundan bahisle Mahkememiz görevli kılınarak dosya mahkememize gönderilmiş olup her ne kadar davaya bakma görevi Asliye Hukuk Mahkemesine ait olsa da dava tarihi itibariyle Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasında iş bölümü ilişkisi olduğundan ve taraflarca yapılmış bir iş bölümü itirazı bulunmadığından mahkememiz davaya bakmaya görevlidir.
Dava konusu ihtilaf taraflar arasındaki hizmet alımı sözleşmesi gereği 5510 Sayılı Yasanın 81/ı maddesi gereğince davacı yüklenicinin hak edişlerinden kesinti yapılan %5 puanlık hazine yardımının haklı olup olmadığı, haksız ise davacının hak ettiği prim teşvik indiriminin miktarına ilişkindir,
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 81/ı maddesine eklenen 5763 Sayılı Kanunun 24/ı bendi ile, “Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıları çalıştıran özel sektör işverenlerinin malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinden, işveren hissesinin 5 puanlık kısmına isabet eden tutarı Hazinece karşılanır. İşveren hissesine ait primlerin Hazinece karşılanabilmesi için, işverenlerin çalıştırdıkları sigortalılarla ilgili olarak bu Kanun uyarınca aylık prim ve hizmet belgelerinin yasal süresi içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumuna vermeleri, sigortalıların tamamına ait sigorta primlerinin sigortalı hissesine isabet eden tutarı ile Hazinece karşılanmayan işveren hissesine ait tutarı yasal süresinde ödemeleri, Sosyal Güvenlik Kurumuna prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borcu bulunmaması şarttır. “hükmünün getirildiği, bu hükme göre oluşan sigorta primi indirimin işsizliğin azaltılması ve yatırımların istihdam odaklı arttırılması amaçlı teşvik olması nedeniyle fiyat farkı olarak nitelendirilemeyeceği, oluşan indirimin, sigorta primlerini düzenli ödeyen ve sigortasız işçi çalıştırmayan işverenleri teşvik etmek adına kanunda belirtilen vasıflara haiz işverenlere Hazinece sağlanan ek bir katkı olduğu, dolayısıyla davalı kamu iştiraki olan şirketin %5 lik hazine yardımının davacı yüklenicinin hak edişlerden kesilemeyeceği açık olup, dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli bulunan uzman bilirkişi raporu ile de tespit edildiği üzere davacı yüklenicinin Ocak-2009/Aralık-2010 döneminde 24 aylık sürede kesilen faturalardan Ocak 2009 ayı hariç diğer dönemlerde haksız kesinti yapıldığı, söz konusu dönem faturalarından yersiz şekilde yapılan kesinti miktarlarının davacı tarafça davalı şirketten iadesi talebinin yerinde olduğu, bu şekilde oluşan davacı alacağının 14.708,01-TL olduğu ve dava tarihinden itibaren avans faiz ile birlikte davalı şirketten talep edilebileceği tespit edilmiş olup, söz konusu prim teşvikinin sigorta primlerini düzenli ödeyen ve sigortasız işçi çalıştırmayan işverenleri teşvik etmek adına devlet tarafından yasa gereği şirketlere tanınmış bir imkan olması nedeniyle davalı şirket tarafından davacının hak edişinden kesilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne dair oluşan vicdani kanıya göre aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı tarafça açılan DAVANIN KABULÜ ile; davacı tarafın toplam 14.708,01-TL alacağının dava tarihi olan 15/12/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
2- Davalı taraf harçtan muaf olduğundan davacı tarafça yatırılan peşin harç ve ıslah harcı toplamı 229,50-TL peşin harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
3- Davacı tarafça yargılama sırasında yapılan 13 adet tebligat gideri 152,00-TL, posta masrafı 21,00-TL, bilirkişi ücreti 1.000,00-TL olmak üzere toplam 1.173,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
4- Davacı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Taraflarca yatırılan gider avansının karar tebliğ işlemleri tamamlandıktan ve karar kesinleştikten sonra kullanılmayan kısmının yatıran ilgili tarafa resen iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
e-imza*
Hakim …
e-imza*
* Bu evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.