Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/236 E. 2019/901 K. 18.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/236 Esas
KARAR NO : 2019/901

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 20/02/2015
KARAR TARİHİ: 18/06/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket ile müvekkil şirket arasında 20/07/2004 tarihinde sözleşme imzalandığını ve bu sözleşme ile davacı … tarafından davalı yana ihale olunan ve Ankara yolu üzerinde döşenmekte olan palplanşların çakılma işinin yükümlendiğini, taraflar arasında yapılan sözleşme ile davacının siyah kot ile taban kazı alanı arasındaki bölümü almayı kabul ettiğini, tabanın alt kısmındaki alanın alınmayacağının sözleşme şartlarında kabul edildiğini, …’nin … numaralı yazısında da bu şekilde olacağıhakedilşlerde fazlalıklar olduğu atkdirde bunların ödemelere yansıtılacağı hakedişlere şerh konulmasına gerek olmadığına yönelik yazının davacı şirkete gönderildiğini, davalı şirket …ve … ile yapılan anlaşma gereği palplanjların yüksekliğinin 4.5 metreden fazla olmayacağı, ödemenin bu doğrultuda olacağı bilgisinin müvekkil şirkete bildirilmediğini, bu durumun müvekkilinin kayıplarına neden olduğunu, davalı …’e ait ana hat dışında ortalama 300 metrelik 6.628 olan aradaki farkın 3.766 birim fiyat ile çarpıldığında davalı şirkete 25.027 TL eksik ödeme yapıldığını, müvekkil şirketin imzalanan sözleşme ile ilgili hatası, kusuru kendisinden kaynaklanan bir gecikme cezası bedeli altında 30/01/2005 tarihli fatura gönderildiğini, davalıya bu faturanın iade edildiğini ve bu durumun 22/02/2005 tarihli ihtarnamede de bilirtildiğini, davacı şirketin kendisinin yapması gereken işlerin tümünü eksiksiz yerine getirdiğini, faturadan kaynaklanan gecikme ceza bedeli 10.500,00 TL palplanşların fazla çakılmasından kaynaklanan alacak nedeniyle fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla 9.500,00 TL ile palplanşların kirası için gereken ceza müeyyidesi için yine fazlaya ilişkin haklarının sakla kalması kaydıyla 500,00 TL toplam 25.000,00 TL zararın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ihtarname tarihinden itibaren en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılalama giderleri ve avukatlık ücretinin daalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 20/12/2015 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından gönderilen 22/02/2005 tarihli mektupta ifade edildiği üzere taşaron sözleşmesinin 31/12/2004 tarihinde sona erdiğini, dava konusu alacağın muaccel olduğu tarihin taşaron sözleşmesinin fesh tarihi olan 31/12/2004 tarihi olması gerektiğini, bu kabul edilmese dahi iadesi istenen gecikme ceza bedeline ait faturanın 31/01/2005 tarihli olduğunu ve bu fatarının tebliğ tarihinin 15/02/2005 olduğunu, 10 yıllık zamanaşımı sürelerinin dolduğunu, davacı şirketin planlanan iş programına uygun olarak işi yürütemediğini ve teslim edemediğini, bu nedenle taraflar arasında imzalanan Taşaron Sözleşmesi Sözleşme Verileri mad.7 uyarınca gecikme cezası tahakkuk ettirildiğini ve kesilen faturanın davacı şirkete 15/02/2005 tarihinde tebliğ edildiğini, davanın reddine, masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE
Taraflar arasında imzalanan, 20.07.2014 tarihli sözleşme, Bursa …Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.İş sayılı tespit dosyası, ihtarnameler, ibraname, taraf defter ve kayıtları, dayanılan diğer deliller celp edilip incelenmiş, tüm dosya kapsamı ile yaptırılan inceleme sonucu rapor alınmış ve tüm deliller toplanmıştır.
Taraflar arasında, 20.07.2004 tarihli sözleşme imzalandığı, davacı tarafından bu sözleşme kapsamında, “..Ankara yolu üzerinde döşenmekte olan palplanşların çakılma işi” nin yapıldığı konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır.
İhtilaf, davacı tarafından, sözleşme kapsamında yapılması gereken işleri yapıp yapmadığı ve davalıdan alacaklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davalı tarafından, süresi içerisinde zamanaşımı definde bulunulmuş ve öncelikle zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm deliller toplandıktan sonra bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş bilirkişiler, İnşaat Müh. Öğretim Üyesi Prof. … ve SMMM Mali Bilirkişi … tarafından hazırlanan 20/06/2017 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak, “… Dava dosyası ve bu kayıtların dayanağı belgelerin incelenmesi sonucu raporumuz içinde açıklanan nedenlerle;
a- Davacı taraf dava konusu olan olayın gerçekleştiği yıllar ticari defter incelemelerinde 2004 yılı ticari defterlerini incelemeye sunmamış fakat Mali müşavir tarafından kaşeli imzalı cari hesap dökümüne göre 320.10,036 satıcılar … A.Ş 31.12.2004 tarihinde 0 bakiyelidir. 120.10.09 alıcılar… A.Ş 31.12.2004 tarihinde 0 bakiyelidir. 2005 yılı yevmiye defterinde 01.01.2005 tarihi açılış 120 alıcılar alt hesabı 120.01,005 …A.Ş 10.957,65 TL. Borçlu olarak kaydı vardır. Fakat açıklama be belge yoktur. 31.12.2005 yılı kapanış kaydında .120 alıcılar alt hesabı 120.01.005 …A.Ş 10.957,65 TL. borçlu olarak kaydı vardır. 2015 yılı yevmiye defterinde 01.01.2015 tarihi açılış 120 alıcılar alt hesabı 120.01.005 … A.Ş 10.957,65 TL. Borçlu olarak kaydı vardır. Fakat açıklama ve belge yoktur. 31.12.2015 yılı kapanış kaydında 120 alıcılar alt hesabı 120.01.005 … A.Ş 10.957,65 TL. Borçlu olarak kaydı vardır. Davacı kendisine eksik ödeme yapıldığı öne sürmektedir Ancak ödemenin eksik yapıldığına dair ve ticari defter de tespit edilen 10.957,65 TL borcun belgesi ve ne olduğu dava dosyasında belge olmadığından tespit edilememiştir.
b- Davalı vekili 18.04.2017 tarihinde mahkemeye sunduğu dilekçesinde özetle Yasal defterlerin yasal saklama süresi dolduğundan imha edildiğinden yasal defterler üzerinden inceleme yapma olanağı yoktur. Açıklamasında bulunmuştur. İnceleme günü 12.05.2017 günü saat 14:00 de yapılan mahkeme kaleminde yapılan incelemede davalı taraf incelemeye katılmamış davaya konu ticari defter vc belgelerini incelemeye sunmadığı için inceleme yapılamamıştır. Bu konudaki Son karar sayın mahkemeye aittir.
c- Zaman aşımı açısından değerlendirme 818 S.lı Borçlar Kanunu (Eski) MADDE 126/4 maddesine göre: Zamanaşımı süresi alacağın muaccel olduğu tarihten başlar. Alacak bu işin tamamlanıp teslim edildiği tarihte muaccel hale gelir. Eser sözleşmelerinde zamanaşımı 5 yıldır. Yüklenicinin kast veya ağır kusuru olması halinde aynı yasanın 125. Maddesine göre 10 yıldır. Yüklenici ile iş sahibi arasındaki ilişki teslim tarihinde son bulur. Dava konusu olayda sözleşme başlangıcı 20.07.2004-, bitim tarihi ise 31.12.2004 tarihidir. Dava açıldığı tarih: 03.03.2015’dir. Davacının açtığı hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacak davası yönünden vc davalının kestiği fatura yönünden zamanaşımı süresi geçmiştir.
/d-/Teknik inceleme sonucu: Dosyada kesin hesaba rastlanmamıştır. Sözleşmenin 31.1-2.2004 tarihinde feshi nedeniyle taraflar arasında tasfiye kesin hesabın yapılmış olması gerekir. Zira, tarafların gerçek borç vc alacakları ancak kesin hesap sonucu ortaya çıkacaktır. Davacı yanın alacağını kesin hesaba dayandırmadığı …” görüş ve kanaatine varıldığı anlaşıldı.
Davacı vekili ile davalı vekili tarafından bilirkişi raporuna itiraz edilmiş, itirazları değerlendirir ek rapor alınmasına karar verilerek bilirkişi heyetinden alınan 02/04/2018 tarihli ek raporda sonuç olarak; “… konuya ilişkin değerlendirme yapılmış, Kök rapordaki kanaat korunmaktadır…” sonuç ve kanaatine varıldığı mütalaa edildiği anlaşıldı.
Taraf itirazlarını giderir ikinci rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişiler; SMMM-KGK Bağımsız Denetçi Öğretim Üyesi Prof. Dr. …, İZÜ Hukuk Fak. Öğretim Grv. Doç. Dr. … ve İnşaat Mühendisi … tarafından hazırlanan 31/12/2018 tarihli ikinci raporda sonuç olarak, “…
Yukarıda arz edilen mâlî, teknik değerlendirmeler ve gerekçeler ışığında, açıklanan nedenlerle, her türlü hukuki tavsif ve nihai karar münhasıran yüce Mahkeme’ye ait olmak üzere;
a) Davacının 2005-2006-2007-2008-2009-2010*2011-2012-2013-2014 ve 2015 yıllarına ilişkin tutmakla yükümlü olduğu ticari defterlerinin TTK hükümlerine uygun tutulmadıkları anlaşılmakla (Yukarıda Açıklanan Nedenlerle) nedeniyle yasal ticari defterlerinin birbirini teyit ettiğini söylemenin mümkün olmadığı görülmekle, Rapor içinde yer ve-ildiği üzere, bunların delil kabiliyetleri Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu,
b; Davalı taraf inceleme günü Mahkemede bulunmadığı için bu davranışın yasal sonuçlarım belirlemenin, münhasıran Sayın Mahkemenizin takdirinde bulunduğu,
c)Ayrıca davalı vekili tarafından ticari defterlerinin TTK’ya göre saklanma süresi
geçtiğinden ve imha edilciğinder bahisle defter ibraz edilmeyeceği hususlarının dava dosyasına beyan edildiği, işbu beyanın hukuki takdir ve değerlendirmesinin de hakeza Sayın Mahkemeye ait olacağı,
d)Davacı yönünden incelemede; davalı ile ticari ilişkinin başladjğı 2004 yıl’.na ait ticari defter ve bu yıla ait muavin defter kaydı sunulmadığı, bu nedenle 2004 yılında davacının davalıya varsa kestiği fatura ve davalının ödemeler1 v.b. hususlarda herhangi bir tespit yapılamadığı,
e)Sayın Mahkemeye, Heyetimize mukaddem Bilirkişi heyeti tarafından sunulan 20.06.2017 tarihli Kök Raporun “sonuç” Kısmında ve a bendinde SMMM bilirkişi tarafından; ’Davacı taraf dava konusu olan olayın gerçekleştiği yıllar ticari defter incelemelerinde 2004 yılı ticari defterlerini incelemeye sunmamış fakat Mali Müşavir tarafından kaşeli inzali cari hesap dökümüne göre 320.19.036 satıcılai … A.S 31.12.2004 tarihinde 0 bakiyelidir…” 120.10.09 alıcılar … A.Ş 31.12.2004 tarihinde 0 bakiyelidir…” diyerek tespitte bulunulduğu,
f) 2005-2015 yıllarına kadar yukarıda yapılan tespitte ise, davacının kendi Kayıtları itibariyle davamın 01.01.2005 açılış talihinde 10.036,00 TL alacaklı başladığı, 31.12.2005 kapanış tarihinde ise 10.957.65 TL alacaklı olduğu, bu alacak tutarın ise sonraki yıllarda (2006 ve sonraki yıllarda) aynen devam elliğinin görüldüğü,
g) Ancak mali yönden Bilirkişiliğimizce yapılan incelemede davacının kendi yönünden savlanan bu alacağının (ki 70.06.2017 tarıhli Bilirkişi Raporunda 2004 yılında 120 Alıcılar ve 320 Satıcılar hesabında bakiye “0” olarak bildirilmiştir) bir faturaya dayanıp dayanmadığı, diğer br deyişle davacının davalıdan alacaklı olup olmadığının 2004 yılı davacı ticarı defterleri inceleyemediğinden tam olarak tespit edilemediği,
h) Öte yandan, davacı vekili tarafından davacının alacaklı olduğuna delil olarak, davalının kestiği faturanın 31.01.2005 tarihli 10.500,- TL cezai şart olduğunun beyan edildiği, bu hususun Sayın Mahkeme tarafından kabul edilmesi halinde davacının davalıdan 10.500,- TL alacaklı olup olmayacağı hususunun değerlendirilmesinin sunulu delillere doğrudan temas eden Sayın Mahkemenize ait olduğu mütalaa edilmektedir. Çekişmede anılan faturanın bir fotokopisi, davalı yanca cevap dilekçesi ekinde mübrezdir. O faturanın davacı yana … Noterliği’nin 14.2.7005 giin ve… Y. numaralı bildiriminin eki olarak gönderildiği anlaşılmaktadır. Fatura 31.1.2005 tarih ve …sra numaralıdır. Zor okunur olmakla beraber, faturanın davacı tana 15.2.2015 gunü ulaştığı söylenebilir. Bu bildirim ekindeki faturanın iade korusu olup olmadığı da sarih değildir. Ancak, davacı yanın davalıya 22.2.2005 tarihinde …çıkışlı bir iadeli Taahhütlü mektup yazarak cevabi ihtarda bulunduğu ve orada faturayı iade ettiğini bildirdiği davalı dilekçesi ekinde davalı yanca sunulan yazıdan anlaşılmaktadır. Davacı yanın iadeli taahhütlü ihtarında, davacının işleri düzgün yaptığı, davalının kendi edimlerini usulünce yerine getirmediği anlatımı vardır. Bu kapsamda davacının davalı tarafından gönderlen cezai şart faturasını kabul etmediği anlatımı da görülmektedir. Cezai şart ile ilgili düzenleme, esasen yanlar arası Sözleşmenin 7.maddesinde vardır. Ama somut davada, cezai şartın orada yer bulan hususlardan hangisine sarahaten dayandığı, davalının davacıya yolladığı ihtardan sarahatle çıkmamaktadır. Daha önceki Heyetten sadır Bilirkişi Raporu da, davalımın kaydında davacı ile ilişkisini “0” olarak göstermekle ve bu aşamada davlı defter ibraz etmemiş bulunmakla, davacı da muavin kayıtlarını sunmadığı için bu faturanın akıbeti hakkında kesin yorum yapmak mümkün bulunamamaktadır, teknik yönden de, çekişme ile ilgili olarak işin yapıldığı evrede yapılmış bir tespit raporu dosyada görülmemekle, taraf sav ve savunmaları yönünden alanda bir görüş izharı imkânı namevcuttur. Çünkü bizzat davacının davalıya gönderdiği 22.2.2005 … çıkışlı yazıda, davacı “Firmanız ile yapmış olduğumuz 20/07/2004 tarihli sözleşmemiz 31.12.2004 tarihinde sona ermiştir” denmektedir. Huzurdaki davanın ise 3.3.2015 tarihinde ikame edildiği sayın Mahkemenin bilgisi dairesindedir.
Mevzuata Dayalı Değerlendirme
*Davacı yan ile davalı yan arasnda 20.7.2004 tarihinde bir Sözleşme akdedilmiştir. Davacı yan, alt yüklenici olarak işin Sözleşmede anılan kısmının yapımını üstlenmiştir. Bahse konu Sözleşmenin (3.2) vc (3.3) maddeleri tetkik edildikte, davacının davalı ile davalıya işi veren İdare arasındaki Ana Sözleşme ve ederini incelediğini beyan ve kabul ettiği anlaşılmakladır.
*Taraflar arasında fatura tanzimi ve ihtarlar teatisi, dosyaya sunulanlardan çıkarımlanabildiğî kadarıyla, yukarıca hülasa edilmiştir.
i.Buna göre: delillerle doğrudan temas eden sayın Mahkeme, eğer davacı savlarının yerinde olduğu ve talebin kabul edilebilir olduğunu mütalaa ececek olursa, bu seçenekte davacı yan yararına hüküm tesisinde muhtardır. Davacı yan yararına hüküm kurma şartlarının varlığı ve davacının davasını ispatladığı yüce Mahkemece benimsenecek olursa, davacının 22.5.2005 … çıkışlı ihtarı işlemi konusunda rakamsal netlik arz etmediğinden. davacı yararına ancak, dava tarihinden itibaren kısa vadeli avans faizi ölçüsünde hüküm tesis edilebilecektir.
Buna karşılık davalı yan, davanın başında ve süresinde zamanaşımı savunması dermeyan etmiştir. Sayın Mahkemece tarafımızdan incelenmesi istenen yüce Yargıtay 15. HD’nin 2014/4977 t ve 6122 K. sayılı kararı, 2006/6675 L. ve 6810 K.sayılı kararı, 2007/7314 E. ve 2008/77 K sayılı kararı., işin bitim tarihi olarak davacım 31,12.2004 tarihini işaret eden yazısındaki kabulü, 2004 tarihinde mer’i olan halen mülga 818 sayılı e.bK’nın 126/4 hükmü beraberce değerlendirildikte, davacının davasını açtığı tarih itibariyle, ilgili Kanun’da bu alanda düzenlenen 5 yıllık zamanaşımı süresi dolmuş olmakla, eğer sayın Mahkemece bu yönde bir değerlendirme yapılırsa, o seçenekte, davalının zamanaşımı savunması sebebiyle, davanın reddi bahis konusu olacaktır … “sonuç ve kanaatine varıldığı mütalaa edildiği anlaşıldı.
Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin tarihinin, 20.07.2004 olup, sona erme tarihinin 31.12.2004 olduğu anlaşılmış ve bu nedenle taraflar arasındaki ihtilafa, sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümleri uygulamak gerekmiştir.
Dava ve savunma dilekçeleri ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında taraflar arasındaki sözleşmenin mülga 818 sayılı BK 355 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olduğu anlaşılmaktadır.
818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun,126. Maddesi,- Beş senelik müruru zaman başlığı,
“Aşağıdaki alacak veya davalar hakkında beş senelik müruru zaman cari olur:
…….
4 – Ticari olsun olmasın bir şirket akdine dayanan ve ortaklar arasında veya şirketle ortaklar arasında açılmış bulunan bütün davalar ile bir şirketin müdürleri, temsilcileri, murakıplariyle şirket veya ortaklar arasındaki davalar, vekalet akdinden, komüsyon aktinden,acentalık mukavelesinden, ticari tellallık ücreti davası hariç,tellallık akdinden doğan bütün davalar, mütaahhidin kasıt veya ağır kusuru ile akdi hiç veya gereği gibi yerine getirmemiş ve bilhassa ayıplı malzeme kullanmış veya ayıplı bir iş meydana getirmiş olması sebebiyle açılacak davalar hariç olmak üzere istisna akdinden doğan bütün davalar….” hükmünü içermektedir.
Somut olayda sözleşmenin başlangıç tarihi 20.07.2004, bitim tarihi 31.12.2004, dava açılış tarihi ise 20.02.2015 olup, mülga 818 Borçlar Kanunu 126/4. Madde kapsamında, 5 yıllık dava açma, zamanaşımı süresinin dolduğu görülmüştür. Davacı şirket yetkilisinin, 14.06.2019 tarihli dilekçesi ile, “..İhale kanununa tabi işlerde işin bitiş tarihi kural olarak geçici kabulün noksansız olarak yapıldığı tarih veya kesin kabul tarihidir. Dava konusu olayda da bu tarih 09.08.2006’dır….” beyanı ile kesin kabul tarihi 09.08.2006 kabul edilse dahi, mülga 818 Borçlar Kanunu 126/4. Madde kapsamında, 5 yıllık zamanaşımı dava açma süresinin dolduğu görülmüştür.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında imzalanan, 20.07.2014 tarihli sözleşme, Bursa … Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.İş sayılı tespit dosyası, ihtarnameler, ibraname, taraf defter ve kayıtları, ve dayanılan diğer deliller celp edilip incelenmiş, hüküm kurmaya elverişli 31.12.2018 tarihli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına göre, mahkememizde de, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin mülga 818 sayılı BK 355 vd. maddelerince, eser sözleşmesi olması, bu kapsamda,mülga 818 Borçlar Kanunu 126/4. Madde kapsamında,sözleşmenin başlama ve bitiş tarihleri göz önünde bulundurulduğunda, davacının davasını açtığı tarih itibariyle, 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, bu nedenle davalının süresi içerisinde yaptığı zamanaşımı def’i itirazının kabulü ile, davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının zamanaşımı nedeniyle Reddine,
2-492 sayılı harçlar kanunu gereğince alınması gereken 44,40-TL harçtan, peşin alınan 426,94-TL harcın mahsubu ile fazla alınan 382,54-TL. Harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde yatırana iadesine,
3-Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden …Ü.T. gereğince belirlenen 3.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı asilin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize ya da en yakın Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

¸Bu evrak 5070 sayılı Yasa gereğince elektronik olarak imzalanmıştır.