Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/120 E. 2021/396 K. 25.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2015/120 Esas
KARAR NO:2021/396

DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:30/01/2015
KARAR TARİHİ:25/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılamasının sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı şirketten aldığı kumaşlara teminat olmak üzere 40.000 Amerikan Doları bedelli, vade ve düzenleme tarihleri boş bırakılmış emre muharrer bonoyu davalı şirkete verdiğini, müvekkilinin bonoyu verdikten sonra aldığı kumaşların bedeline mahsuben davalı şirkete, 25/04/2007 tarihinde 3.000-USD, 24.11.2006 tarihinde 1.000-USD, 08.12.2006 tarihinde 1.000-USD, 16.12.2006 tarihinde 400-USD, 16.12.2006 tarihinde 1.500-YTLlik çek, 19.01.2006 tarihinde 500-USD, 25.01.2007 tarihinde 3.000-USD ödeme yaptığını, müvekkilinin davalı şirkete yaptığı ödemeler sonucunda borcunun kalmadığından bahisle teminat olarak verdiği senedi geri istediğini, ancak davalı şirketin teminat olarak aldığı senedi iade etmediği gibi söz konusu senedin vade ve düzenleme tarihlerini kendileri doldurmak suretiyle müvekkili aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, müvekkilinin yapılan haksız icra takibine yabancı uyruklu olmasından dolayı başvuracağı makamı bilememesi nedeni ile itiraz etmediğini ve alacaklı vekiliyle anlaşma yoluna gitmek zorunda kaldığını, bu nedenle davalı taraf ile şifahen 33.000-TL’ye anlaştıklarını, müşterisi …’e ait … nolu, … nolu ve … nolu ve her biri 6.000-YTL bedelli çeklerin alacaklı vekili Av. … tarından vadesinde bizzat tahsil edildiğini, geriye kalan meblağ için de davalı şirket vekiline 1.500-TL’lik on senet verdiğini, bu senetlerin de vadesinde elden Av. …’ye ödendiğini, davalı şirket vekilinin kötü niyetli hareket ederek müvekkili aleyhinde icra işlemleri yapıp 24.08.2007 tarihinde haciz yapıp muhafaza altına aldığı malları 4 yıl boyunca satmadığını, hacizler düşmüş olduğunda malların taraflarına teslimi konusunda menkul mallarının adreste olmadığı hususunun tespit edildiğini, davalı vekilinin 28.09.2007 tarihli …’a haricen teslim edildiğine dair tutanağı dosyaya ibraz ettiğini, bunun gerçek olmadığını, müvekkili şirket yetkilisi dışında birisine teslim etmesi nedeni ile hukuken sorumlu olduğunu, davalı şirketin bu usulsüz işlemler sürdürülürken bir yandan haciz işlemlerine devam ederek 21.09.2011 tarihinde haczettiği menkul malların satışını yaptığını ve bu satışlardan 13.000-TL ödeme aldığını, bu durumda bugüne kadar muhtelif tarihlerde 8.900-USD, 1.500-TL, 33.000TL, 1.250-TL, 21.000-TL ve 13.000-TL olmak üzere toplam 69.750-TL ve 8.900-TL ödeme yapıldığını, müvekkili şirket yetkilisinin yabancı uyruklu olduğu için başına birşey gelme korkusu ve ne yapacağını tam olarak bilememekten dolayı yetkili mercilere başvuramadığını, bütün bu nedenlerden dolayı müvekkili şirket aleyhine yürütülen …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile, icra dosyasının iptaline ve icra dosyasına konu olan senedin iptaline, yapılan ödemelerin ödeme tarihlerinden itibaren reeskont faizi işletilerek istirdadına, kötü niyetle hareket eden şirketin %40’dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine ve fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 1.000-TL maddi tazminatın davalıdan mahkeme masrafları ve vekalet ücreti ile beraber tahsiline karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davanın 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığından, esasa girilmeden reddine karar verilmesini, ayrıca takip dosyasındaki borcun kısmen (üçüncü kişi taraından) ödenmiş olup, bakiye alacağın ödenmemiş olduğunu, davacı alacaklarının haksız olduğunu, senet bedelinin çık altındaki sözde ödemelerden sonra borcunun kalmadığnıdan bahisle senedi talep etmesinin, ticaret hayatının olağan akışına ve kambiyo hukukuna aykırı olduğunu, icra dosyasındaki 33.000-TL lik ödemenin, dava dışı … tarafından yapıldığını, bu şahıs tarafından yapılan ödemelere ilişkin icra takiplerine karşı yine davacı şirket tarafından …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası ikame olunduğunu, davacı tarafın beyan ettiği ve para makbuzları olduğu anlaşılan belgelere göre müvekkili şirketçe alınmış bulunan paraların daacının cari hesabından düşüldüğünü, davacı yanın iddialarının haksız olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/09/2013 tarih ve 2011/… Esas, 2013/… Karar sayılı ilamında; “…Taraflar arasında ihtilaf olan ve icra takibine konu olan 12.11.2006 tanzim tarihli 12/01/2007 vade tarihli 40.000USD tutarlı bono hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yapılıp, ödeme emri gönderildiği, takibin kesinleşerek haciz edilen menkul malların satıldığı açık olup, dava konusu kambiyo borçlu olunmadığı iddia edilen kambiyo senedi altındaki imzanın borçlu davacı tarafından inkar edilmediği, senedin teminat senedi olarak verildiğine dair yazılı herhangi bir belge sunulmadığı, senette tahribat yapıldığına dair bir iddia olmadığı gibi, adli tıp kurumu raporu ile de belli olduğu üzere senette herhangi bir tahribat yapılmayıp, senedin düzenlenmesinde iki farklı kalem kullanıldığı, bu durumun senedin kambiyo vasfı olma özelliğini ortadan kaldırmayacağı, davacı tarafça senede konu olan alacağın ödendiğine dair tarafların kabulunu ve imzasını taşıyan yazılı belgeler ve deliller sunulmadığı, senedin teminat senedi olduğuna dair davalının kabulünü gösterir herhangi bir delilin dosyaya sunulmadığı, senedin bedelinin nakden alındığına yönelik senet metnindeki ibare dikkate alındığında davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususların dikkate alınamayacağı, bizzat davacının dava dilekçesinin 9.bendinde belirttiği “müvekkil şirketin davalıya verdiği vade ve düzenleme tarihleri boş bırakılmış teminat senedinin kambiyo senedinin esaslı unsurlarını taşımadığından dolayı da TTKnun 688.maddesine göre geçersizdir” yolundaki tevil yollu ikrarı ile bononun kendileri tarafından imzalanıp verildiğinin açık olduğu, senedin boş olarak ve teminat senedi olarak verildiğine dair herhangi bir yazılı delil ve belge dosyaya sunulmadığından, sair hususların incelenmesine gerek olmadığı, açığa atılan imzada davacının sorumlu olacağının açık olduğu, davacının diğer taleplerinin kambiyo hukuku bakımından dikkate alınmayacağı ve değerlendirilemeyeceği görüş ve kanaatine varılmakla davanın reddi yönünden mahkememize yasal ve vicdani kanaat gelmekle aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının davasının REDDİNE…” karar verildiği;
Kararın, davacı vekili tarafından temyiz edildiği, Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 28/10/2014 tarih, 2013/… Esas ve 2014/… Karar sayılı ilamında; “…Dava, bonoya dayalı icra takibinden dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir. Takip talebinde toplam 62.344,72 YTL istenmiştir. Davacı vekili bu miktardan dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile birlikte ayrıca 1000 TL maddi tazminat talebinde bulunmuştur. O halde dava değeri toplam 63.344,72 TL olup bu değer üzerinden peşin harç yatırılması gerekirken dava dilekçesinde dava değeri olarak gösterilen 10.000 TL üzerinden peşin harç yatırılarak yargılamaya devam edilip yazılı şekilde hüküm kurulması 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28/a ve 32. maddeleri hükmüne aykırılık teşkil ettiğinden hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA…” yönünde içtihadında bulunduğu,
Bozma sonrası dosyanın mahkememize gelerek, 2015/120 Esas sayıya kaydı yapılarak yargılamaya devam olunduğu anlaşıldı.
….İcra Müd. … E. (Eski:….İcra Müd…. E.) sayılı dosyası, davaya konu senet fotokopisi, ticari defter ve kayıtlar, ödeme dekontları, makbuz, ihtarname, … CBS, … ve … nolu soruşturma dosyaları, ticaret sicil kayıtları, dayanılan diğer deliller celp edilip incelenmiş ve tüm deliller toplanmıştır.
Davanın, icra takibinden sonra açılan menfi tespit ve istirdat davası olduğu görülmüştür.
….İcra Müd. … E. (Eski:….İcra Müd…. E.) sayılı dosyası celp edilip incelenmiş, davalı (lehdar-alacaklı) tarafından, borçlusu davacı … … Ltd. Şti. olan, 11/01/2007 ödeme, 12/11/2006 düzenleme tarihli, 40.000-USD. bedelli senetten dolayı, 62.344,72-TL. üzerinden, davacı aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takibe geçildiği görülmüştür.
İhtilafın, davacı tarafından, davaya konu senedin sonradan doldurulduğu, bu nedenle geçersiz olduğu, teminat senedi olarak verildiği iddiaları ile birlikte, davaya ve icra takibine konu senede istinaden ödemeler yapıldığı, senet borcunun ödendiği ve yapılan fazla ödemelerin istirdatı ve maddi tazminata ilişkin olduğu, icra dosyasına konu senet dolayısıyla yapılan ödemeler ile davacının dava tarihi itibariyle davalıya borçlu olup olmadığı, yapıldığı iddia edilen ödemeler nedeniyle davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının tespiti konularından kaynaklanmakta olup, alacak miktarının tespiti için takip dayanağı belgelerin incelenmesi hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi gerektiren haller olduğundan 6100 sayılı HMK m.266 gereği mahkemenin tarafların talebi yahut kendiliğinden vereceği karar ile bu hususların bilirkişiye tespit ettirilmesi mümkündür.
Mahkememiz dosyasının Yargıtay bozma kararından önce, … Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi’nden alınan 18/06/2013 tarih ve … sayılı raporunda sonuç olarak; “…İnceleme konusu “TESLİM TUTANAĞIDIR” başlıklı belge aslında “…” isim yazısı ile … adına atılı imzanın bulunduğu yere bilgisayar ve ekipmanı aracılığı ile eklenmediği, söz konusu “…” isim yazısı ve … adına atılı imzanın mürekkepli kalem kullanılmak suretiyle oluşturulmuş olduğu, diğer bir deyişle söz konusu isim yazısı ve imzanın ıslak olduğu, … cihazından elde edilmiş görüntüden anlaşılacağı üzere; İnceleme konusu senetteki ” 12.11.2006, 12.01.2007, 12 Ocak 2007, NAKDEN, …, ” yazılarının bir kalemle, diğer yazıların ise farklı fiziki evsaftaki 2. bir kalemle yazılmış olduğu…” sonuç ve kanaatine ulaşıldığını mütalaa ettiği anlaşıldı.

Yargıtay bozma kararından sonra, mahkememizin 07/04/2015 tarihli celse arası ara kararı gereğince … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesinden bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş, … 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Talimat sayılı dosyasından alınan Mali Müşavir Bilirkişi …tarafından hazırlanan 12/06/2015 tarihli talimat bilirkişi raporunda sonuç olarak; “…Davalının …. İcra Dairesi’nin … Esas Sayılı dosyasıyla 25.07.2007 Takip Tarihiyle, 40.000 USD meblağlı dava tarihi itibariyle TL karşılığı 57.560-TL, İşlemiş faizi 4.664,72 TL, % 0,30 Komisyon Tutarı 120,00 TL olmak üzere Toplam 62.344,72 TL olan teminat senedi üzerinden takip başlattığı, Dosyaya 33.000,-TL’lik ödeme yapılmış olup, bakiyi alacak için takibin devam ettiği, Takip tarihi itibariyle davalı …’ın kayıtlarında davacının 57.263,33 TL borçlu gözüktüğü, Takipten sonra dosyaya 33.000 TL’lik ödeme yapıldığı ancak bu tahsilatın 21.000 TL’sinin kayda alındığı, 12.000.- TL’tık tahsilatın da kayıtlardan düşmesi gerektiği, bu meblağın düşmesiyle davalının alacağının, 24.263,33 TL olacağı, Ayrıca duvacının verdiğini iddia ettiği yukarıda dökümü yapılan ve kayıtlarda yalnızca 25/04/2007 tarihli 3.000 USD karşılığı 4.221,90 TL’nin yer aldığı makbuzla ödemelerin diğerlerinin Teslim Alan bölümündeki imza kontrolleri yapıldıktan sonra doğru kabul edilerek davalının kayıtlarından düşülebileeği…” sonuç ve kanaatine ulaşıldığını mütalaa ettiği anlaşıldı.
Mahkememizin 09/11/2015 tarihli celsesinin 1 nolu ara kararında mali müşavir bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi Mali Müşavir … tarafından hazırlanan 07/01/2016 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak; “…a-) 6762 sayılı T.T.K.’nun amir hükümlerine göre; davacı şirketin 2006-2007-2008 yılı ticari defterlerinin lehine delil teşkil etmediği, konu hakkındaki takdirin Yüce Mahkemenize ait olacağını arz ederim,
b-) Davacı… ltd şti in, davalı … aş ne 31.12.2006 tarih … yevmiye kapanış maddesiyle 320- Satıcılar hesabında 63.010,62 TL borçlu olarak muhasebe kaydı yapılmış olduğu tespit edilmiştir.
c-) Davacı… ltd şti İn, davalı … aş ne 31.12.2007 tarih … yevmiye kapanış maddesiyle 320- Satıcılar hesabında 63.010,62 TL borçlu olarak muhasebe kaydı yapılmış olduğu tespit edilmiştir.
d ) Davacı… ltd şti in, davalı … aş ne 31.12.2008 tarih … yevmiye kapanış maddesiyle 320- Satıcılar hesabında 63.010,62 TL borçlu olarak muhasebe kaydı yapılmış olduğu tespit edilmiştir.
e-) Dava ve takip konusu 40.000.-$ dolar teminat senedi ile ilgili olarak davacının takipten önce yaptığı 6.953,15 $ dolar asıl alacaktan düşüldükten sonra (Davalı şirket dava dosyasına sunduğu dilekçelerde bu ödemeyi kabul ettiği) davalının davacıdan 33,046,85 S dolar karşılığı (47,554,42 TL) teminat senedi alacağı kalacağı, 20.05.2007 tarihinden 25.11,2011 tarihine kadar işlemiş avans faiz toplam 33.370,22 TL olacağı,
f-) Davacı şirket 20.05,2007 tarihinden itibaren 24.10,2013 tarihine kadar faizler toplamı 33.370,22 TL’ya karşılık (3.470,08 TL + 8.830,00 TL + 3.000,00 TL) 15.300,08 TL fazla ödeme yapıldığı tespit edildiği, bu Ödemeler düşüldükten sonra davacının davalıya teminat senedine işleyen faizlerden dolayı 18.070,14 TL borçlu kalacağı…” sonuç ve kanaatine ulaşıldığını mütalaa ettiği anlaşıldı.
Taraf vekillerinin itirazları doğrultusunda, aynı bilirkişiden alınan 30/05/2016 tarihli ek raporda sonuç olarak; “…a-) Dava ve takip konusu 12.11.2006 Tanzim tarih, 12.01.2007 vade tarihli 40.000.-$ USD dolar bedelli senetten, davacının ödediği 6.953,15 $ dolar ödeme düşüldükten sonra 33.046,15 $ dolar asıl alacağın karşılığı (47.554,42 TL) ana para alacağı olacağı, bu asıl alacağın 25.11.2011 tarihinde ödendiğinin, tespit edildiği.
b-) Davalı şirketin takip yaptığı 47.554,42 TL asıl alacağa, 24.04.2007 tarihinden itibaren 18.03.2016 tarihine kadar işlemiş faizler toplamının (33.093,36 TL) olarak hesaplandığı.
c-) Bilirkişi kök raporunda işlemiş faizin 33.370,22 TL’ olarak hesap edildiği, toplam faizlerden davacının ödediği (3.470,08 TL + 8.830,00 TL + 3.000,00 TL) 15.300,08 TL fazla ödemeler düşüldükten sonra davacının davalıya teminat senedine İşleyen faizlerden dolayı 18,070,14 TL borçlu kalacağı tespitlerinde bir değişiklik olmadığı…” sonuç ve kanaatine ulaşıldığını mütalaa ettiği anlaşıldı.
Mahkememizin 21/02/2017 tarihli celsesinin 1 nolu ara kararında davacının istirdatı gereken bir meblağ olup olmadığı konusunda bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi … tarafından hazırlanan 26/04/2017 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak; “…Davacı şirketin 20.05.2007 tarihinden 24.10.2013 tarihine kadar faizler toplamı 33.370, TL ya karşılık ( 3.470.08 TL + 8.830,00 TL+3.000.00 TL ) = 15.300.08 TL fazla ödeme yapıldığı tespit edildiği bu ödemelerin toplam asıl alacak ödeme yapıldıktan sonra ödeme yapıldığı için işleyen faizlerden mahsup edilerek davalının 18.070,14 TL isleyen faiz alacağı kaldığı anlaşılmıştır. Davacının 21.09.2011 tarihinde haciz edilen menkul malların satışı yapılmış olup 13.000.TL ödeme kaydedilmiş ancak haciz tutanağında değer biçilen (24.08.2007 tarihinde hacz edilip muhafaza altına alınıp tekrar iade edilmeyen 50 adet 80 metrelik … kumaş ) bedeli olan 50.000 TL -13.000.TL mahsup edildikten sonra kalan 44.930,00 TL den -18.070,14 TL mahsup edilerek kalan 26.859,86 TL nin davacı şirkete iadesi…” sonuç ve kanaatine ulaşıldığını mütalaa ettiği anlaşıldı.
Taraf vekillerinin itirazları doğrultusunda, aynı bilirkişiden alınan 26/10/2017 tarihli ek raporda sonuç olarak; “…a-Kök raporumda sehven yapılan hesaplamanın düzeltilmesi sonucunda; Haczedilen menkul malların satış bedeli olan 63.000,00 TL’den kalan 13.070,14 TL tutarındaki faiz borcunun tenzili ile davacının davalıdan alacağının ( 63.000,00 TL – 18.070,14 TL=) 44.929,86 TL olabileceği, b-Davalı itirazları yönünden kök raporumdaki tespit ve değerlendirmelerimde herhangi bir değişikliğe gidilmediği…” sonuç ve kanaatine ulaşıldığını mütalaa ettiği anlaşıldı.
Mahkememizin 30/01/2018 tarihli celsesinin 1 nolu ara kararı gereğince bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi … tarafından hazırlanan 30/03/2018 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak; “…1) Davacının, ….İcra Müd. … E. Sayılı dosya İle icra takibine konu edilen seneııen dolayı, takip tarihinde 47.552,19 TL asıl borç + 3.853,68 TL faiz borcu olduğu,
2) Dava tarihine kadar gerek davacının ödediği, gerekse haczedilcn malların satışından dosyaya tahsil edilen bedellerin toplamının 57.275,00 TL olduğu, (ihtilaflı olan 50 top kumaşın bedeli icra tutanağında yazılı rayiç değer olan 10.000,00 TL olarak kabul edilmiştir),
3) Yapılan tahsilatların öncelikle TÖK 100 mad. gercğince işlemiş faizden mahsubu neticesinde, dava tarihinde, dava konusu senetten dolayı davacının, 28.046,82 TL Asıl Borç + 789,82 TL kalan faiz + 5.580,74 TL vekalet ücreti + 3.773,52 TL icra masrafları olmak üzere toplam 38,190,90 TL Borcu olduğu,
4) Yargılama devam ederken, icra dosyasına davacının 3.000,00 TL ödeme yaptığı, yine davacının haczcdilen mallarının satışından 18.04.2014 tarihinde 32.000,00 TL daha tahsilat yapıldığı, (toplam tahsilat 92.275,00 TL (ihtilaflı kumaş bedeli olarak 10.000,00 TL de dahil edilmiş hali)) yapılan tahsilatlarında yine ilk önce işlemiş faizlere mahsubu neticesinde, en son ödeme tarihi olan 18.04.2014 tarihi itibariyle, davacının menfi tespitini talep ettiği senetten dolayı 4.155,75 TL Asıl Borç + 5.580,74 TL vekalet ücreti + 3.773,52 TL icra masrafları olmak üzere toplam 13.510,01 TL Borcu olduğu…” sonuç ve kanaatine ulaşıldığını mütalaa ettiği anlaşıldı.
Mahkememizin 16/10/2018 tarihli celsesinin 1 nolu ara kararı gereğince, bilirkişi raporları arasındaki çelişkilerin giderilmek üzere bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi … tarafından hazırlanan 20/05/2019 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak; “…Dosya , eki icra dosyası, davacı ve davalı ticari defter incelemesine ilişkin ve diğer dosya içerisindeki raporlar içeriği ve karşılıklı kabul beyanları kapsamında, Davacı ve davalı kayıtlarında 2006 yılında karşılıklı ilişkiye dair davalının tanzim ettiği faturaların davacıda kayıtlı olduğu, davacının davalıya tanzim ettiği iade faturaların da davalıda kayıtlı olduğu , davacının davalıya ticari ilişkide 2006 yıl sonunda 63.010,62 TL borç olduğu, davalıda ise 61.485,23 TL davacı borcu olduğu, senet kaydının kayıtlarda mevcut olmadığı hususlarının tespit edildiği belirlenmiş olup, söz konusu senedin tespit edilen borç kapsamında verildiği hususunda değerlendirme yapılmasının takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu, tarafların kabulündeki ödemelerde ihtilaf olmadığı ,kumaş bedeline ilişkin davacının en son haciz tutanağında takdir edilen kıymet 10.000 TL tutarı kabul ettiği ,bu kapsamda ödemeler düşülerek , Takip tarihinde 47.422,24 TL asıl alacak ,3.127,27 İşlemiş faiz , 120 TL komisyon toplamı 50.669,51 TL olarak davacı borcu hesaplanmıştır, 24.04.2007 günlü takibe konu edilebilecek hesaplanan tutarın üzerinde 62.344,72 TL toplam tutarda takip yapıldığı, dolayısıyla takip sebebiyle 11.675,21 TL davacının borçlu olmadığı tutar belirlenmiştir. Dava tarihinde asıl alacak kalanı 34.005,63 TL ve faiz 3.012,76 TL olarak hesaplanmıştır. Masraf 2.952,68 TL esas alınmıştır. Tarafımızdan dava tarihi itibariyle hesaplanan tutardan Dava tarihinden sonra 24.10.2013 tarihinde icraya beyan edilen harici elden ödeme alındığı ve satış sebebiyle 18.04.2014 tarihinde 32.000 TL mahcuzların satış bedeli olduğu, bu tahsilatlar ile ilgili ilave edilen masraflar ile 16.04.2014 tarihinde faiz ,avukatlık ücreti, dosya masrafları tamamı ödenmiş bir şekilde yapılan hesaplamanın takdirinin Sayın Mahkemeye ait olacağı…” sonuç ve kanaatine ulaşıldığını mütalaa ettiği anlaşıldı.
Mahkememizin 27/10/2020 tarihli celsesinin 3 nolu ara kararı gereğince, davacının istirdat talebi göz önünde bulundurularak dava tarihinden sonra yapılan ödemelere göre TBK.100 maddesi gereğince davacının son ödeme tarihi itibariyle davalıya borçlu olup olmadığı istardatı talep edilecek miktarının olup olmadığı konusunda ek rapor alınmasına karar verilmiş, aynı bilirkişiden alınan 10/02/2021 tarihli ek raporda sonuç olarak; “…TBK 100 kapsamında Ödemelerden öncelikle faiz, masraf ve vekalet ücreti düşülerek son ödeme tarihinde davacının 21.880,63 TL asıl alacak borcu kaldığı, Davacının istirdata konu edebileceği tutar mevcut olmadığı tespit edilmiştir. Ara kararı kapsamında davacı tarafın istirdata konu yapabileceği fazla ödemesi mevcut olmadığı, yapmış olduğu ödemelerin toplam 1 ‘ de gösterilen kısmını 4 yılda, dava tarihine kadar hesapladığımız takip toplamı ve masrafları karşılamadığı, ayrıca ana paraya işleyen faizin de 4 yıllık süreçte kısmı ödemeler düşülerek hesaplandığı üzere dava tarihinden 3 yıl sonra son icra satışlarından gelen paranin da tahsil harcı masraflar ve faiz sebebiyle asıl alacak kısmının devam ettiği bu nedenle hesaplamalarda da görüldüğü gibi 7 yıllık süreçteki ödemelerin borcun tamamını karşılamadığı hususları belirlenmiştir…” sonuç ve kanaatine ulaşıldığını mütalaa ettiği anlaşıldı.
Davacı tarafından, davaya konu senedin, düzenleme ve vade tarihlerinin sonradan doldurulduğu ve kambiyo senedinin esaslı unsurlarını taşımadığı bu nedenle de senedin geçersiz olduğu, iddia edilmiş ise de, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 680.maddesinde (6762 sayılı TTK.592.maddesi) “Tedavüle çıkarılırken tamamen doldurulmamış bulunan bir poliçe, aradaki anlaşmalara aykırı bir şekilde doldurulursa, bu anlaşmalara uyulmadığı iddiası, hamile karşı ileri sürülemez; meğer ki, hamil poliçeyi kötü niyetle iktisap etmiş veya iktisap sırasında kendisine ağır bir kusur isnadı mümkün bulunmuş olsun” hükmü bulunmaktadır.Yerleşik Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere, bu hüküm uyarınca açığa senet düzenlenmesi mümkündür. Senedin boş olan kısımlarının sonradan anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasının yazılı delille kanıtlanması gerekir.( Yargıtay …. H.D E. 2011/…,K. 2011/… T. 27.9.2011 ) Davacı bu hususta yazılı delil sunamamıştır.
Davacı tarafından, dava konusu senedin, davalı şirketten alınan kumaşlara teminat olarak verildiği iddia edilmiş ise de, incelenen davaya konu kambiyo senedinin üzerinde açık bir ibarenin bulunmadığı, senedin teminat senedi olduğunu gösterir ve taraflarca imzalanmış yazılı bir belgenin sunulmadığı anlaşılmıştır. “Senedin teminat senedi olduğu iddiasının, senet üzerine hangi ilişkinin teminatı olduğu yazılmak suretiyle ya da yazılı bir belge ile ispatlanması gerekir ( HGK’nun 14.03.2001 tarih ve 2001/12-… E, 2001/… K. sayılı ve yine HGK’ nun 20.06.2001 T. 13/06/2012ve 2001/12-… sayılı kararları )”
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında, icra dosyası, ödeme makbuzları, dekontlar, ticari defter ve kayıtlar, dayanılan tüm deliller ve tüm dosya kapsamına göre alınan, 20/05/2019 kök ve 10/02/2021 tarihli ek bilirkişi raporları hüküm kurmaya yeterli ve denetime elverişli olduğundan, mahkememizde de, davacı ile davalı arasında ticari ilişki mevcut olduğu, ticari ilişki kapsamında, davacının davalıya, davaya ve icra dosyasına konu senedi verdiği konusunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığı, ihtilafın, davacı yanca icra takibine konu senet dolayısıyla yapıldığı iddia edilen ödemeler kapsamında, dava tarihi itibariyle davacının davalıya borçlu olup olmadığı, fazla ödeme yapılıp yapılmadığı, istirdatı gereken bir tutar olup olmadığı ve maddi tazminat noktasında toplandığı, icra dosyası, dosyaya sunulu ödeme belgeleri ve makbuzların incelenmesi ile davacının dava tarihi itibariyle, davaya konu senetten dolayı, davalıya bilirkişi tarafından tespit edilen tutar kadar borcunun devam ettiği, istirdata konu yapabileceği fazla ödemesinin mevcut olmadığı, maddi tazminata ilişkin talebinin ispata muhtaç olduğu kanaati oluştuğundan, davacının, davalıya borçlu olmadığının tespitine ilişkin talebi yönünden, davacının davasının kısmen kabulü ile, ….İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına konu 12/11/2006 tanzim tarihli senetten dolayı, dava tarihi itibariyle 21.573,65-TL. borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebinin reddine, davacının şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine, davalının şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine; tazminat talebi yönünden, davacının 1.000-TL. maddi tazminata ilişkin talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile,
1- ….İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına konu 12/11/2006 tanzim tarihli senetten dolayı, dava tarihi itibariyle 21.573,65-TL. borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebinin reddine,
2- Davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
3-Davalının, kötüniyet tazminatı talebinin reddine
4-Davacının 1.000-TL. maddi tazminata ilişkin talebinin reddine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken 1.473,69-TL harçtan peşin alınan 148,50-TL + 911-TL ıslah harcı + 120,39-TL tamamlama harcı toplamı olan 1.179,89-TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 293,80-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 4.080-TL vekalet ücretinin davalıdan taraftan alınarak davacıya verilmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 7.146,69-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

8-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 18,40-TL başvurma harcı + 148,50-TL peşin + 911-TL ıslah harcı + 120,39-TL tamamlama harç toplamı olan 1.198,29-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 3.300-TL bilirkişi ücreti + 472-TL tebligat-müzekkere masrafları olmak üzere toplam 3.772-TL yargılama giderlerinin kabul ve ret oranına göre 1.155,74-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geriye kalanın kendi üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı tarafından yapılan 36-TL yargılama giderlerinin kabul ve ret oranına göre 24,96-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, geriye kalanın kendi üzerinde bırakılmasına,
11-Taraflarca yatırılan bakiye gider avansından arta kalan kısmın, karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize verilecek veya başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile temyiz için Yargıtay’a başvurma yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/05/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır