Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/109 E. 2019/1195 K. 01.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/109 Esas
KARAR NO : 2019/1195

DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 28/01/2015
KARAR TARİHİ: 01/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin,…adresindeki taşınmazın maliki olduğunu, davacının davalı kurumun … nolu abonesi olduğunu, davalı kurumca, davacıya 24.10.2013 tarihli Elektrik Tüketim Tahakkuku yapıldığını,… sıra nolu 59.806,90.-TL. bedelli fatura düzenlendiğini, faturaya konu olan taşınmazın 1998 yılından bu yana kapalı olduğunu ve hiç kullanılmadığını, davacının kuruma itiraz ettiğini ancak itirazlarına bir cevap alamadığını, kurum tarafından borcun icraya konulduğunu, davanın kabulüne, davaya konu fatura ve protokolden dolayı davalıya, 32.230,17 TL borçlu olmadığının tespitine, protokole binaen icra tehdit ve baskısı altında ödenen 38.263,30 TL nin davacıya faiziyle birlikte iadesine,yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 30/03/2015 tarihli cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazlarının olduğunu, tahakkuklarda ve tanzim edilen fatura bedellerinde herhangi bir hata söz konusu olmadığını, davacı şirket yetkilileri tarafından EPDK ve ilgili yasal düzenlemelere uygun şekilde tahakkuk ve faturalandırma yapıldığını, bu nedenle davacının açtığı haksız davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Abonelik sözleşmesi, faturalar, ticari defterler, cari hesap raporu, protokol ve dayanılan diğer deliller celp edilip incelenmiş, tüm dosya kapsamı ile yaptırılan inceleme sonucu rapor alınmış ve tüm deliller toplanmıştır.
Dava, İİK 72.maddesinde düzenlenmiş olan, menfi tespit ve kısmi istirdat davası olup, davacı vekilinin, 26/10/2015 tarihli dilekçesi ile menfi tespit davasına konu kısmın da davalıya ödendiğine ilişkin beyanı ile davaya istirdat davası olarak devam edilmiştir.
İhtilaf, taraflar arasında mevcut, davacının ticarethanesine ilişkin olarak imzalanan Elektrik Abonelik Sözleşme’sinden kaynaklanan fatura alacağına dayalı, olarak davacının borçlu olup olmadığı, borçlu değil ise, davalıya ödenen miktarın istirdatının tespiti konularından kaynaklanmakta olup, istirdatın tespiti için, fatura dayanağı belgelerin incelenmesi hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi gerektiren haller olduğundan 6100 sayılı HMK m.266 gereği mahkemenin tarafların talebi yahut kendiliğinden vereceği karar ile bu hususların bilirkişiye tespit ettirilmesi mümkündür.
Tüm deliller toplandıktan sonra bilirkişi incelemesine karar verilmiş, dosyamız bilirkişiler YTÜ Elektrik Elektronik Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. …ve Mali Müşavir …’ya tevdi edilerek bilirkişi heyet raporu alınmış, 05/05/2016 tarihli alınan raporda; “… Dava konusu faturada belirtilen tüketim miktarının, davacının sonraki dönem tüketimlerine göre oldukça yüksek olduğu, bu tüketim miktarı hesaplanırken, ilk okuma tarihinde (19/05/1998) endeks değerinin 0(sıfır) olarak alındığı, ancak ilgili tesisatta davacının aboneliğinin 1977 yılında başlamış olduğu, bu durumda 19/05/1998 tarihinde sayacın değiştirilmiş veya yeni takılmış olması gerektiği, ancak dosya kapsamında herhangi bir sayaç değiştirme tutanağının bulunmadığı, ayrıca dosya kapsamında 1977-2013 arasına ait ” Tesisat Endeks Dökümü” nün bulunmadığı, dolayısıyla, davaya konu faturadaki tüketim miktarının neye dayanarak tespit edildiğinin anlaşılamadığı, bu bağlamda eksik belgelerin dosya kapsamına eklenmesi durumunda değerlendirme yapılabileceği…” mütalaa edilmiştir.
… Elektrik ‘e müzekkere yazılarak tahakkuk edilmiş faturaların içeriğini gösterir KW-TL endeks dökümü celbedilmiş, dosyamız ek rapor için aynı bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, 05/02/2018 tarihli bilirkişi heyet ek raporunda; “…Dava konusu … marka 1133701 seri nolu aktif sayacın ve… marka … seri nolu reaktif sayacın 18/05/1998 tarihinde 0 (sıfır) endeks ile takıldıkları, aktif sayacın 24/10/2013 tarihindeki endeks değerinin 14.062 kWh olduğu, çarpan 15 olduğu için aktif enerji tüketim miktarının; 14.062 kWh X 15= 210.930 kWh olduğu ve bu değerin bağlantı gücüne göre uygun olduğu, tesisatta kapasitif reaktif ölçüm yapan sayacın olmadığı ve dava konusu faturada aktif tüketimin %90’ı alınarak kapasitif reaktif tüketim miktarının hesaplandığı tespit edilmiştir. Ancak fatura düzenlenirken hangi döneme ait birim fiyatların baz alındığı, TRT payı ve Enerji Fonunun hangi bedel üzerinden tahakkuk ettirildiği, yine faturada dağıtım, iletim ve PSH bedelleri hesaplanırken tüketim miktarı olan 210.930 kWh değil de, neden 93.118,973 kWh’in alındığı anlaşılamamıştır. Dava konusu fatura düzenlenirken aktif ve kapasitif tüketim miktarlarının doğru olarak belirlendiği ancak hangi döneme ait birim fiyatların baz alındığının, dağıtım, iletim ve PSH bedellerinin nasıl hesaplandığının, TRT Payı ve Enerji Fonunun hangi bedel üzerinden tahakkuk ettirildiğinin anlaşılamadığı, dolayısıyla faturada tüketim miktarlarının doğru olarak belirlendiği ancak fatura tutarı hususunda bir yorum yapmanın mümkün olmadığı… ” görüşünün bildirildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin bilirkişi raporuna itirazları üzerine yeni bir bilirkişi incelemesine karar verilmiş ve dosyamız Elektrik Mühendisi …’na tevdi edilerek 04/03/2019 tarihli rapor alınmış ve alınan bilirkişi raporunda; “… dosya münderecatına göre davacının 6273280 sayılı tesisata abonesi olduğu dönemde bağlı … marka…seri nolu aktif ve … marka… seri nolu indüktüf reaktif sayaçların 19.05.1998-24.10.2013 İlk/son okuma tarihleri arasında sayaçların okuma işaretlerine göre tüketim bedelinin 59.806,90 TL. olduğu,anılan bedelin taksitlendirme protokolü gereği davacı tarafından 70.494,47 TL halinde ödendiği, açıklaması yapılan Yargıtay kararına göre yapılan hesaplama ile davacının zaman asımı yönünden faturanın 40.448,03 TL kısmından sorumlu olmasının gerektiği,davacının yaptığı ödemelere göre faturanın son ödeme tarihinden itibaren yapılan gecikme zammı+KDV hesaplamasına göre yukarıda gösterilen tarihlerde ve toplamda 23.936,32 TL fazla ödemede bulunduğu…” mütalaa etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında toplanan tüm deliller ve 04/03/2019 tarihli bilirkişi raporu değerlendirildiğinde, bilirkişi raporunda, Yargıtay kararına göre, zamanaşımı süresinin 10 yıl kabul edilip, davalının, geçmişe yönelik 10 yılllık süreyi talep edebileceği gözönüne alınarak, toplam 10 yıllık süreye göre ve de sözleşme ve yönetmelik hükümleri gereği ilk ve son okuma tarihlerine göre terditli olarak ayrı ayrı hesaplama yapılmış ise de; davacının dava dilekçesinde, davalının geçmişe yönelik 10 yıllık süreyi talep edebileceği ve bu nedenle 10 yıllık süre dışında kalan bölümlerin zamanaşımına uğradığı yönünde bir iddiasının, zamanaşımı def’inin bulunmadığı, bu nedenle zamanaşımına yönelik hesaplamaların denetime elverişli olmadığı; bilirkişi raporunun, denetime elverişli olan sözleşme ve yönetmelik hükümleri gereği ilk ve son okuma tarihlerine göre yapılan hesaplamaya göre, davalı şirket tarafından, 6179 Sayılı Kanun kapsamında EPDK’nın gelir düzenleyici tarifeleri dikkate alınarak yaptığı hesaplamalara göre, davacının abonesi olduğu dönemde bağlı olan sayaçların, 19/05/1998-24/10/2013 ilk/son okuma tarihleri arasında sayaç okuma işaretlerine göre tüketim bedelinin 59.806,90-TL. olduğu ve bu bedelin taksitlendirme protokolü kapsamında, davacı tarafından 70.494,47-TL. ödeme yapıldığının tespit edildiği, mahkememizde de, davacının, basiretli bir tacir olarak, aboneliğini kapatmadığı ve bu konuda davalı şirkete bilgi vermediği anlaşılmış olup, tacir olan davacının, aboneliğini kapatmadığı sürece, sözleşme ve abonelik kapsamında adına fatura tanzim edileceğini bilmesi gerektiği, temerrüde düşmesi için faturanın tebliğ edilmesine veya elektriğin kesilmesine gerek olmadığı, kaldı ki dava dilekçesinde kullanılmadığı iddia edilen bir yerin elektriğinin kesilmemesi için protokol yapıldığının beyan edildiği hususları da gözönüne alınarak, davalının müterafik kusurunun da bulunmadığı, davacının, tüketim bedelinin 59.806,90-TL. olduğu ve bu bedelin taksitlendirme protokolü kapsamında, davacı tarafında ödenen 70.494,47-TL.’nin hukuka ve mevzuata uygun olduğu kanaati oluştuğundan, davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.203,86 TL harcın mahsubu ile fazla alınan bakiye 1.159,46 TL karar ve ilam harcının talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 1.193,70 TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 8.104,28 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize ya da en yakın Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza