Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1019 E. 2022/137 K. 01.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO:2015/1019 Esas
KARAR NO:2022/137

DAVA:Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ:20/10/2015
KARAR TARİHİ:01/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili kooperatif şirkette bulunan ve taraflarınca imal ettirilen atık su hattı bir idari kurum olarak davalı tarafından denetlendiğini ve daha öncesinde davalı kurumun kanal proje müdürlüğü ve planlama ve proje daire başkanlığı tarafından projesinin 1989 tarihinde uygulan bulunan işbu atık su hattının imalat sonucuna uygun bulunarak 29/08/2002 tarihli … numaralı kabul tutanağı ile davalıya teslim edildiğini, diğer bir deyimle kooperatifteki atık su hatlarının her türlü işletim, bakım, onarım ve sorumluluğunun 2002’den beri davalıya ait olduğunu, sal böyle iken hattın bakım ve temizliğini davalının zamanında yapmamasının ayrıca kooperatif dışında gerçekleştirmiş oldukları faaliyetler ve atık su hatlarındaki düzenlemeler neticesinde 18-19/12/2009 tarihinde … İlçesi … … 19. Ada no: 40- 42 adresinde bulunan ” … ve Koz. San. Tic Ltd Şti” adlı iş yerini su bastığını, dava dışı bu iş yerinin sigortalayanı olarak iş bu su baskını neticesi oluşan zararı şirkete ödeyen sigortacı … Oyak Şirketi tarafından oluşan zararın tahsili için kooperatifimize tazminat davası açıldığını, … 1. ATM’de açılan … Esas ve …Karar sayılı tazminat konulu davanın müvekkili aleyhine sonuçlandığını, gerekli bütün karar yollarına başvurulduğunu, en son Yargıtay 17. HD’nin 2014/17816 Esas ve 2017/17608 Karar sayılı 02/12/2014 tarihli karar düzeltme istemlerinin reddine dair ilamla bu davadaki mahkeme kararının kesinleşmiş olduğunu, işbu kararın düzeltme isteminin reddine dair ilamda 02/02/2015 tarihinde taraflarına tebliğ edildiğini ve ilamın icrası olan …. İcra Müdürlüğünce hesaplanan bedelin müvekkilince ödenmek zorunda kalındığını, netice olarak davalının kusurlu işlemlerinin atık su kanallarına gerekli bakım ve onarımları yapmamasının hizmetlerinin aksatması çevre bölgelerde yaptığı tadilatlarla atık su kanallarının dengesini bozması neticesinde bir iş yerinin zarar görmüş olduğunu ve müvekkilinin açılan dava neticesinde bu iş yerinin zararını haksız şekilde ödemek zorunda kaldığını ve bu nedenle de büyük zarara uğradığını, bu konuda dava sırasında mahkemeye ihbar talebinde bulunulduğunu ama adı geçen mahkemenin bu konudaki ihbar taleplerini kabul etmemiş olduklarını, bununla birlikte ayrıca davalıya dava sırasında defa kere mahkeme dışı yollardan da başvuruda bulunulduğunu ancak davalının davaya müdahaleden yanlarında yer almaktan kaçındığını, mahkeme tarafından ilgili kurumdan da bilgi belge istenmekle iş bu davadan davalı idarenin haberdar olamamasına imkan bulunmadığını, konu ile ilgili olarak kesinleşen mahkeme kararı sonrası ödemek zorunda kaldıkları 190.306,21-TL için davalı idareye … 31. Noterliği’nin 24/02/2015 tarihli ve … yev. Numaralı ihtarnamesi ile başvuruda bulunup işbu bedelin faizi ile rücuen geri ödenmesinin talep edildiğini ancak davalı idarenin bu taleplerini de 24/04/2015 tarihli cevap yazısı ile kabul etmediğini bildirdiğini, bu sebeple iş bu ödedikleri tazminatı ve oluşan zararı davalıya işbu davayı açarak rücu etme zaruretinin hasıl olduğunu, davalının haksız ve kusurlu eylemlerinin, kontrol ve bakım sorumluluğunun gereği gibi ve zamanında ifa edilmemesi neticesinde derecattan geçerek kesinleşen … 1. ATM’nin … E. Ve …K. Sayılı mahkeme ilamı gereği …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra dosyasına müvekkilinin ödenmek zorunda kalan 190.306,21-TL’nin ödeme tarihi olan 14/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte fazlaya dair haklarının saklı kalmak üzere davalıdan tahsilini talep ettiklerini, yukarıda açıklanan nedenlerle; işbu davanın kabulü ile davalının haksız eylemi ve hizmet gereği gibi ifa etmemesi sebebi ile …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına 14/07/2015 tarihinde müvekkilce ödenmek zorunda kalındığını, 190.306,21-TL bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte rücuen davalı kurumdan tahsili ile müvekkiline ödenmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın zaman aşımından reddi gerektiğini, davaya konu hasarın 18/12/2009 tarihinde meydana geldiğini, davacının rücu davasına gerekçe gösterdiği … 1. ATM’nin … E. …K. Sayılı davasında yapılan yargılama sırasında da idarenin olayla ilgili bir sorumluluğu olmadığından dolayı ihbar talebinin reddedildiğini, bu durumda huzurdaki davanın iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmış sayılacağından davanın zaman aşımından reddinin gerektiğini, dava dilekçesinde müvekkili idarenin ilgili birimi Abone İşleri Avrupa 1. Bölge Dairesi Başkanlığı’na gönderildiğini, gelen cevabı yazıda iddia olunan olayın gerçekleştiği belirtilen 18 – 19/12/2009 tarihi öncesi olay günü ve olay sonrası kurumlarına temiz (şebeke) ya da atık (kanal) su şikayeti yaşandığına dair herhangi bir şikayet ya da bildirimde bulunulduğuna dair herhangi bir kayda rastlanılmadığını, söz konusu olaydan 24/05/2015 tarihinde kurumlarına çekilen ihtarname vasıtasıyla bilgileri olduğunu, gerek su baskınına maruz kalan firma tarafından ve gerekse müvekkili kooperatif (site) yönetimi tarafından kurumlarına olayla ilgili bilgilendirme yapılmadığını ve yardım talebinde bulunulmadığının görülmekte olduğunu, bilgileri dışında gerçekleşen, yargı kararı ile kesinleşerek sonuca bağlanan ve 6 yıl gibi bir zamanı geride bırakmış bir olayın taraflarına fatura edilmesinin kabul edilemez nitelikte olduğunu, gerek su baskınına maruz kalan işyeri ile çevre işyerleri ve gerekse müvekkili kooperatif tarafından atıksu hatlarının çalışmadığına ya da yetersiz çalıştığına dair bir şikayetin mevzu bahis edilmemişken ve kooperatif bilgisi dahilinde ya da haricinde gerçekleştirilmiş bir faaliyetin söz konusu olmadığını, zararın dayanağının idarelerine devri yapılmış atıksu hatlarının bakım, onarım ve işletim sorumluluğunun gereği gibi yerine getirilmemesini, önlemlerin alınmamasını ve kooperatif dışında gerçekleştirmiş oldukları faaliyetler sonucuna dayandırılması ve kesinleşen mahkeme kararına istinaden yaptığı ödemenin rucu talebinin hukuka aykırı olduğunu, hasara neden olan su basması atıksu bağlantısından kaynaklı ise hasarın meydana geldiği yerde müvekkili idareye ait atıksu kanalının mevcut olduğunu, söz konusu atıksu baskınlarının yağışlı havalarda meydana gelmekte olduğunu, yağışlı havalarda yağmursuyu müvekkili idare atıksu kanallarına dolmakta olduğunu, atıksu kanallarının yağmursuyu debisini karşılayamadığı için söz konusu baskınların olmakta olduğunu, dava konusu yerdeki atıksu baskını bölgenin yağmursuyu kanallarının yetersiz olmasından kaynaklanmakta olduğunu, ilgili kanunun 25. Maddesine göre oluşan bu maddi zararla ilgili müvekkili idarenin sorumluluğunun bulunmamakta olduğunu, zarara uğradığını iddia eden davacının sigortalısı tarafından kullanılan işyerinin ruhsatı ve iskan izni/işyeri açma ve çalıştırma ruhsatı bulunup bulunmadığını ve binanın ve/veya bodrum katın inşaat ruhsatına, esas projesine uygun yapılıp yapılmadığını, onaylı projesinde belirtilen şekilde ve maksatta kullanılıp kullanılmadığının araştırılmasını ve gerekli bilgilerin ilgili belediyesinden sorulmasını talep ettiklerini, mevzuattaki ilgili hükümlerde, gerekli fenni tedbirlerin alınmaması halinde idarelerinin sorumlu olmayacağı belirtildiğinden, hasara maruz kalan binanın, gerek … Deşarj yönetmeliğine, gerek ilgili diğer mevzuat hükümlerine ve inşaat tekniğine aykırı yapılmış olması sebebiyle, doğacak hasar ve zararlardan idarelerini sorumlu tutabilmenin mümkün olmadığını, Türk Ticaret kanununa göre davacı sigorta şirketinin, sigortalısının haklarına halef olması, ancak olaydan müvekkili idarenin kusurlu ve sorumlu olması ile meydana gelen zararla idare arasında uygun illiyet bağının kurulması halinde mümkün olabilir olduğunu, hizmet kusuruna dayalı olarak açılan davada, idarelerinin dava konusu zararı ödemekle yükümlü tutulabilmesi için zararın varlığının yeterli olmayıp, bu zararın idareye atfı kabil ve isnadının mümkün olması, zararla idari eylem veya işlem arasında illiyet bağının bulunması şartlarının bir arada gerçekleşmesinin zorunlu olduğunu, zararın idari eylem veya işlemden değil de zarar görenin veya bir başkasının eyleminden doğması halinde, zararla idari eylem arasındaki illiyet bağının kesilir ve zararın idari eyleme ve idare tüzel kişiliğine bağlanması imkanının ortadan kalkacağını, davacının sigortalısının hasarın oluşmasında kusuru olup olmadığı hususunun bilirkişi marifetiyle tespiti ile tazminata hükmedildiği takdirde Borçlar kanunu gereğince sigortalının kusuru oranında tazminatın tenkisi yoluna gidilmesi gerekmekte olduğunu, davada talep edilen hasar bedelinin fahiş olduğunu, tazmini gereken ancak hasara uğrayan emtia bedeli olduğunu, hasara ilişkin bedelin tarafsız bilirkişiler tarafından yeniden tespit edilmesini talep ettiklerini, davacı tarafın hükmedilmesini talep ettiği tazminata ödeme tarihinden itibaren faiz istemesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkili idarenin davacıya kesinleşmiş bir borcunun olmadığını, idarenin temerrüdü söz konusu olmadığından ancak dava tarihinden sonrası için faiz istenebilir olduğunu, ayrıca dava haksız fiile dayalı olarak açıldığından yerleşik Yargıtay İçtihatlarına göre ancak yasal faiz talep edebilir olduğunu, dava konusu olayda müvekkili idarenin herhangi bir kasıt veya ihmali bulunmadığının aşikar olduğunu, bu nedenle de davanın reddinin gerekmekte olduğunu, yukarıda açıklanan nedenlerle; usul ve esas bakımından hukuka aykırı olan davanın reddine, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
… 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası, … 26.İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası,ihtarnameler, hasar dosyaları ve dayanılan diğer tüm deliller celp edilip incelenmiş, tüm dosya kapsamı ile yapılan keşif ile birlikte inceleme sonucu rapor alınmış ve tüm deliller toplanmıştır.
Dava, rücuen tazminat davasıdır.
İhtilaf, davacının, … 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’ni, 21/12/2012 tarih, … E.-2012/776 kararına istinaden, … 26.İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından dava dışı … Sigorta A.Ş.’ne ödenen zarara ilişkin tazminatın, davalıdan rücuen tahsili talebi sebebi itibariyle alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının tespiti konularından kaynaklanmakta olup, alacak miktarının tespiti için takip dayanağı belgelerin incelenmesi hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi gerektiren haller olduğundan 6100 sayılı HMK m.266 gereği mahkemenin tarafların talebi yahut kendiliğinden vereceği karar ile bu hususların bilirkişiye tespit ettirilmesi mümkündür.
Tüm deliller toplandıktan sonra, bilirkişiden keşif yapılarak rapor alınmasına karar verilmiş, Mahkeme heyeti ile birlikte 24/11/2017 tarihinde keşfen yapılan inceleme ile, bilirkişiler İnşaat Mühendisi Prof Dr. …, Mali Müşavir …, Sigorta Uzmanı … tarafından hazırlanan 18/01/2018 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak; “…
Hasarın oluştuğu …, 19 Ada, 40 – 42 numarada bulunan işyerinin ön tarafında atıksu ve yağmur suyu hatlarının yanyana olacak şekilde geçmekte olduğu, bu hatlardan atıksu hattının davacı kooperatif tarafından inşa edilerek 2002 yılında davalı … tarafından onaylandığı, dava konusu hasara sebep olan suyun, (aşırı yağışlar neticesinde) dükkanın atık su hattından dükkana geri tepen yağmur suyu olduğu, atık su hattından yağmur suyunun geri tepmesinin sebebinin, 2002 yılında inşa edilerek onaylanan atık su hattının 2009 yılına kadarki süreçte bakım, onarım ve temizliğinin gereği gibi yapılmaması ve hattın bu sebeple (pisliklerin ve tıkanıklığa sebep olan malzemelerin birikmesi sebebiyle) 300 mm olan çapının daralarak daha az su geçişine müsade etmesi olduğu, bir başka sebebin de aşırı yağışlar nedeniyle, bölgede ayrıca bir yağmur suyu hattı bulunmakta iken atık su hattına da yağmur suyu girişinin engellenememesi olduğu, bu sebepler neticesinde atık su hattının aşırı yağmur suyu ile dolarak şişmesi sonucunda konu olan işyerine atık su hattından yağmur suyunun geri teperek dolduğu ve hasara sebep olduğu…” sonuç ve mütalaa ettikleri görüldü.
Mahkememizce, davacı vekilinin itirazları ile yeniden keşif yapılarak rapor alınmasına karar verilmiş, Mahkeme heyeti ile birlikte 31/01/2019 tarihinde keşfen yapılan inceleme ile, bilirkişiler Mimar …, İnşaat Mühendisi Prof.Dr…. tarafından hazırlanan 30/04/2019 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak ; “…
Meydana gelen su baskını olayında 2002 yılında yapılan devir nedeni ile atık su kanallarının bakım, onarım ve temizliğinin davalı …’nin sorumluluğunda olduğu, Yağmur suyu kanallarından da … nin sorumlu olduğu, olayın binaların önünde biriken suların tahliye edilmemesinden kaynaklandığı, olaydan sonra da İstanbul da aşırı yağışların olmasına rağmen bu şeklide su baskını olmamasının dava konusu su baskını olayında davacı Kooperatifin sorumluluğunun bulunmadığı,..” sonuç ve mütalaa ettikleri görüldü.
Bilirkişi Çevre Yüksek Mühendisi … tarafından hazırlanan 14/03/2019 tarihli ayrık bilirkişi raporunda sonuç olarak; “…
Yağmur suyu drenaj sistemi ve kanalı olmamasından dolayı …’nin sorumlu olduğu, zemin etütünün yapılmaması ve bina drenaj sistemleri yönünden davacı Kooperatifin sorumlu olduğu, zemin etütü ve bina drenajı yönünden detaylı incelemenin yapılması için ilgili meslek disiplini olan jeoloji mühendisi görüşünün gerektiği, su basma olayının bodrum katlarda tesisat bulunmaması nedeniyle altyapı hattından olmadığı, sızıntı su seviyesinin yükselmesinden olduğu ve …’nin sorumluluğunun bulunmadığı,…” sonuç ve mütalaa ettiği görüldü.
Tarafların itirazlarının değerlendirilerek, ek rapor alınmasına ilişkin karar verilmiş, bilirkişiler Mimar …, İnşaat Mühendisi Prof.Dr…. tarafından hazırlanan 09/10/2019 tarihli bilirkişi ek raporunda; ” … Kök rapordaki görüş ve kanaatimizi değiştirecek bir durumun söz konusu olmadığı sonucuna varılmakta olduğu ..” sonuç ve mütalaa ettikleri görüldü.
Bilirkişi Çevre Yüksek Mühendisi … hazırlanan 02/12/2019 tarihli ayrık bilirkişi ek raporunda sonuç olarak;”…. atıksu ve içme sularının kimyasal analizi, arıtılması, bir yerden başka bir yere taşınması gibi alt yapı iş ve işlemleri tamamen Çevre Mühendisliği meslek disiplinin görev alanında kalmakta olup diğer meslek dallarının bu konuda herhangi bir bilgisi bulunması mümkün değildir. Kök raporunda sunmuş olduğum kanaatlerimde her hangi bir değişme olmadığını…” sonuç ve mütalaa ettiği görüldü.
Mahkememizce, taraf vekillerinin itirazları ve raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi için, yeniden keşif yapılarak rapor alınmasına karar verilmiş, Mahkeme heyeti ile birlikte 27/11/2020 tarihinde keşfen yapılan inceleme ile, bilirkişiler İnşaat Mühendisi Dr.Öğretim Üyesi … , Mimar … …, Çevre Mühendisi … ve Jeoloji Mühendisi … tarafından hazırlanan 12/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak; “…
Dava dosyasına sunulan belgeler ve yapılan inceleme ve değerlendirme sonuncunda, hasara neden olan suyun, yağışlar sonrasında oluşan zemin suyu su seviyesinin yükselmesi, su basıncının artması ile bodrum kat tabanında bulunan deliklerden (çatlaklardan) bodrum kat taban yüzeyinde biriktiği, biriken su seviyesi yüksekliğinin palet yüksekliğini geçtiği, davaya konu işyerinde daha öncede benzer sorunların yaşandığı, olayın ekspertiz raporlarına konu edildiği ve bu durumun … Yapı Kooperatifi ile paylaşıldığı, baskına neden olan suyun nereden geldiğinin işyeri çalışanları tarafından dile getirildiği, suyun temel döşemesinde oluşan çatlaklardan, deliklerden geldiğini beyan ettikleri, temelde su izolasyonu yapılmadığı ve drenaj sisteminin olmadığı bu nedenlerle söz konusu yapıda nem, rutubet ve su baskınlarının bundan sonrada oluşabileceği, Oluşan su baskınının, …’nin kusurlu işlemlerinden, atık su kanallarının gerekli bakım ve onarımlarını yapmamasından, işletilen pis su sistemden değil, yapının Mimari projesinden, su ve ısı izolasyonu yapılmamasından kaynaklandığı, temelde ve bodrum duvarı çevresinde oluşan yeraltı suyunun tahliye edilmemesinden kaynaklandığı nedenleriyle Davalı …’ nin dava kapsamında oluşan hasardan kusurlu bulunamayacağı,…” sonuç ve mütalaa ettikleri görüldü.
Davacı tarafın itirazlarının değerlendirilerek, ek rapor alınmasına ilişkin karar verilmiş, hazırlanan 26/10/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda sonuç olarak; ” …
Dava dosyasına sunulan belgeler ve yapılan inceleme ve değerlendirme sonuncunda, hasara neden olan suyun, yağışlar sonrasında oluşan zemin suyu su seviyesinin yükselmesi, su basıncının artması ile bodrum kat tabanında bulunan deliklerden (çatlaklardan) bodrum kat taban yüzeyinde biriktiği, biriken su seviyesi yüksekliğinin palet yüksekliğini geçtiği, davaya konu işyerinde daha öncede benzer sorunların yaşandığı, olayın ekspertiz raporlarına konu edildiği ve bu durumun … Yapı Kooperatifi ile paylaşıldığı, baskına neden olan suyun nereden geldiğinin işyeri çalışanları tarafından dile getirildiği, suyun temel döşemesinde oluşan çatlaklardan, deliklerden geldiğini beyan ettikleri, temelde su izolasyonu yapılmadığı ve drenaj sisteminin olmadığı bu nedenlerle söz konusu yapıda nem, rutubet ve su baskınlarının bundan sonrada oluşabileceği, oluşan su baskınının, …’nin kusurlu işlemlerinden, atık su kanallarının gerekli bakım ve onarımlarını yapmamasından, işletilen pis su sistemden değil, yapının Mimari projesinden, su ve ısı izolasyonu yapılmamasından kaynaklandığı, temelde ve bodrum duvarı çevresinde oluşan yeraltı suyunun tahliye edilmemesinden kaynaklandığı nedenleriyle Davalı …’nin dava kapsamında oluşan hasardan kusurlu bulunamayacağı yönündeki kanaatimizde bir değişiklik bulunmadığı…” sonuç ve mütalaa ettikleri görüldü.
… 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 21/12/2012 tarih, … E.-2012/776 K. sayılı dosyası celp edilip incelendiğinde,davacısının … Sigorta A.Ş., davalısının …’i olduğu, davacının, 19/12/2009 tarihinde meydana gelen su basması nedeniyle sigortalısına ödediği hasar tazminatının, davalıdan rücuen tahsili talepli açılan davada, “….davalının tam kusurlu olduğu haksız ve hukuka aykırı eylemi sonucu davacının zarara uğradığı eylemle zarar arasında bağlantı bulunduğu … sabit görüldüğünden..” davanın kabulüne karar verildiği ve kararın Yargıtay 17.HD.,29/04/2014 tarih, 2013/4451 E.-2014/6535 K. sayılı kararı ile onandığı görüldü.
… 26.İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası celp edilip incelendiğinde, alacaklısının … Sigorta A.Ş., borçlusunun …’i olduğu, … 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 21/12/2012 tarih, … E.-2012/776 K. sayılı kararının, ilamlı takibe konulduğu ve borçlu tarafından icra dosyasına, 14/07/2014 tarihinde 190.306,21-TL. ödeme yapıldığı görüldü.
“…Olay tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 58. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 69.) maddesi ile “bir binanın veya diğer yapı eserlerinin malikleri, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden” sorumlu ve bir kusurları söz konusu olmaksızın “doğan zararı gidermekle yükümlü” tutulmuşlardır. Yapı eserinin maliki, bunların hiç kimse ve hiçbir şey için tehlike taşımayacak şekilde yapılmasını ve işlemesini garanti etmekle yükümlüdür. Bu nedenle, bir yapı eserinde herhangi bir yapım bozukluğu olmasa bile, ek güvenlik ve koruma tertibatının bulunmaması, yine de bir bakım eksikliği sayılır. Yapı sahibinin sorumluluğu, bir bina ya da diğer bir inşa eserinin bizatihi kendisinden kaynaklanan bir nedenle oluşan zarardan sorumluluğu kapsamaktadır. Bu sorumluluk, objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan “ağırlaştırılmış” bir kusursuz sorumluluk halidir. Bu sorumluluğa öğretide “kusursuz sorumluluk” veya daha geniş tanımıyla “kusura dayanmayan nesnel sebep sorumluluğu” denilmektedir.
Sorumlu kişi veya işletmenin, kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir. Zira bunların sebep oldukları zararlarda, kusurun bulunup bulunmadığı ya da rolünün olup olmadığı çoğu zaman bilinemediği veya ispat edilemediği gibi sorumlu kişi veya işletme, her türlü özeni gösterse, gözetim ve denetim ödevini yerine getirse, gerekli bütün tedbirleri alsa bile, gene çoğu zararın meydana gelmesini önlemek mümkün değildir. Bu sebeple sorumluluğun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğu zaman, sorumluluk da gerçekleşmiş olacağından, bu işletme veya nesnelerin sahip veya işletenleri, bunların sebep oldukları zararı gidermek zorundadır.
Burada malike kurtuluş kanıtı sunma olanağı tanınmamıştır. Malik, ancak illiyet bağını kesen sebeplerin (mücbir sebep, zarar görenin kendi kusuru, üçüncü kişinin ağır kusuru gibi) varlığı durumunda sorumluluktan kurtulabilir. Ayrıca bina veya yapı eseri malikinin sorumluluğu kusur aranmayan bir sorumluluk olduğu için, malikin kusursuzluğunu ispat ile sorumluluktan kurtulması mümkün olmadığı gibi, varsa kusurunun derecesi de tazminatın belirlenmesinde önem taşımaz. Fakat, bina malikinin zararın meydana gelmesinde kusuru var örneğin bina ile hiç ilgilenmemiş ise, tazminatın indirilmesini gerektiren sebepler bulunsa bile, fazladan (munzam) kusur bu indirime engel olabilir. Keza zarardan sorumlu olan başka kişiler de varsa, fazladan kusur rücuda da rol oynayabilir…”(Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 03/12/2019 tarih ve 2017/479 Esas 2019/5762 Karar sayılı ilamı)
“…Sorumluluk Hukukunun önemli unsurlarından biri de zarar ile eylem arasında illiyet bağının bulunmasıdır. İlliyet bağının kesildiği durumlarda kusursuz sorumlu olan kişi sorumlu tutulmayacaktır. Teoride ve uygulamada mücbir sebep, zarar görenin tam kusuru ve üçüncü kişinin ağır kusuru ile illiyet bağı kesilir ve kusursuz sorumlu olan kişi sorumluluktan kurtulur….” (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 26/03/2019 tarih ve 2018/3007 Esas 2019/1768 Karar sayılı ilamı)
… 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası ile de mahkememiz davacısı …’in olayın meydana gelmesinde, tam kusurlu olduğu haksız ve hukuka aykırı eylemi sonucu dava dışı sigortalının zarara uğradığı eylemle zarar arasında bağlantı bulunduğu ve %100 kusurlu (tam kusurlu) olduğu sabit görülmüş ve Yargıtay tarafından onanmıştır.
Bu açıklamalar ışığında somut olayda; davacının, inşaatı ve alt yapı imalatlarını yaptıran kooperatif olması nedeniyle, olayın meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan ve bu nedenle uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunun 58. maddesi ( aynı düzenleme 6090 sayılı TBK’nın 69. maddesinde de vardır.) gereğince olaydan dolayı uğranılan zararlardan sorumludur.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; tüm dosya kapsamına göre mahkememizce yapılan keşif sonucu alınan 12/03/2021 tarihli kök ve 26/10/2021 tarihli ek bilirkişi raporu denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli görülmüş olduğundan, mahkememizde de, davalı …’nin her ne kadar 2560 sayılı … Genel Müdürlüğü kanunu gereğince sorumlu olduğu düşünülebilirse de; gerek öğretide gerekse Yargısal içtihatlarda belirtildiği üzere, kusursuz sorumlu olan kişi veya kurumun illiyet bağının kesilmesi halinde sorumluluktan kurtulabileceği, illiyet bağının kesilmesi de mücbir sebep, zarar görenin tam kusuru ve üçüncü kişinin ağır kusuru ile olabileceği, davacının, olayın meydana gelmesinde %100 kusurlu (tam kusurlu) olduğuna ilişkin Yüksek Mahkemeden geçerek kesinleşmiş mahkeme kararı ile birlikte mahkememizce alınan teknik bilirkişi raporu ile de dava konusu su basması olayının, yapı ve eser maliki davacının sorumluluğunda olan yapının mimari projesinden, su ve ısı izolasyonunun yapılmamasından, temelde ve bodrum duvarı çevresinde oluşan yeraltı suyunun tahliye edilmemesinden kaynaklandığının tespit edildiği, iş bu nedenle davalı … ile zarar arasında illiyet bağının kesilmiş olacağından, davalı …’nin sorumluluktan kurtulduğu, böylece davacının davalı …’den zararın tazmini talep edemeyeceği sonuç ve kanaatine varılarak davacının davasının reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre hesap edilen 80.70-TL. maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 3.249,96-TL. + 60,20-TL tamamlama harcının mahsubu ile fazla alınan 3.229,46-TL. harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 21.771,43-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalının yapmış olduğu 4.000-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan bakiye gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize verilecek ya da başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.01/03/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır