Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/935 E. 2019/1560 K. 11.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/935 Esas
KARAR NO : 2019/1560

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 19/09/2014
KARAR TARİHİ : 11/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili mahkememize verdiği 24/12/2012 havale tarihli dilekçesinde özetle; 16/04/2011 tarihinde Ümraniye yakınlarında meydana gelen trafik kazası sonucu davalılardan “… Şti.” adına kayıtlı olan … plakalı araç sürücüsünün 8/8 kusuru sonucundan davacının ağır şekilde yaralandığını, kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsünün 8/8 kusurlu olduğunu, kusurlu araca ait 31/03/2011-2012 tarihleri arasında geçerli … numaralı trafik sigortası mevcut olduğunu, davacının bir dizi ameliyat geçirdiğini, şoförlük yaparak ğeçimini sağladığından bu alanda hiç çalışamayacağını, mesleğini icra edemeyeceğini, davacının kazadan 3-4 ay yatağa mahkum olduğunu, bakıma muhtaç hale geldiğini, kazadan sonra 3-4 ay yatağa mahkum olduğunu, kendi özel ihtiyaçlarını dahi gideremediğini, bu uzun tedavi sürecinin ve kalıcı sakatlığın yarattığı ruhsal ve yaşamsal olumsuzlar nedeniyle bundan sonraki hayatını hep acı çekerek ve özürlü olarak geçireceği de gözetilerek kusurlu aracın işleteni sıfatıyla davalı sigorta hariç davalılardan 200.000,00 TL. manevi tazminatın müştereken ve müteslesilen davalılardan tahsiline, davalı… A.Ş. davadan önce başvurulduğunu ve davalıdan 24.595,42 TL. tahsil edildiğini, bu bedelin gerçek zararı karşılamadığını, trafik kazasında bedensel zararlar nedeniyle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile belirlenecek maddi tazminat miktarına ileride artırmak kayıt ve koşulu ile şimdilik 5.000 TL. maddi tazminatın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen olay tarihinden itibaren işleyecek %45 ticari avans faizi (kusurlu araç ticari olduğundan) ile birlikte tahsiline, 200.00,00 TL. manevi tazminatın olay tarihinden işleyecek %45 ticari avans faizi ile birlikte sigorta şirketi dışındaki tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin de davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini, davalıların borca yetecek oranda menkul ve gayrimenkul malları üzerine ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı …ŞTİ. vekilinin mahkememize verdiği 12/03/2013 havale tarihli dilekçesinde özetle; Davalının aracın maliki olup, işleten sıfatını … Şti.’ye devrettiğini, …şirketinin araç kirlama işi yaptığını, …’nın kaza yapan … plakalı aracı ariyet sözleşmesi gereği …şirketine kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere zilyetliğini devrettiğini, …Şti.’nin de kazaya karışan … plakalı aracın kendisine ariyet sözleşmesi ile geçmiş olan işleten sıfatını kira sözleşmesi ile davadışı … A.Ş. Aracılığıyla …’na devrettiğini bildiklerini, zira …ile … arasında organik bir bağ olduğunu, davadışı … firmasının müvekkili şirketten müşterisi …adına araç talep ettiğini, sözleşme gereği meydana gelecek kaza gibi olaylardan doğacak her türlü zarar ve ziyanın sorumlusunun kiracı olduğunu, açıklanan nedenlerle davanın …A.Ş.’ye (…) ihbarının gerektiğini, davalı sürücü …’nın ise kim olduğunun müvekkili şirket tarafından bilinmediğini, kira sözleşmesinin 1/j maddesinde; kiracının aracı ivazlı veya ivazsız olarak kendinden veya kira sözleşmesinde adı yazılı olanlardan başkasına kullandıramayacağının, alt kiralama yapamayacağının kararlaştırıldığını, kazaya karışan aracın davalının bilgisi ve rızası hilafına …’nın zilyetliğine geçtiğini, manevi tazminatın kazada herhangi bir kusuru olmayan işletenden istenilmesinin mümkün olmadığını, kazada kusurlu olan …’nın müvekkili şirketle hiçbir bağının bulunmadığını, manevi tazminatın zenginleşme aracı olamayacağını, tüm bu nedenlerle davanın husumet ve esas yönünden reddine, yüksek olan tazminatın ve davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP: Davalı… A.Ş. vekilinin mahkememize verdiği 22/02/2013 havale tarihli dilekçesinde özetle; Davacıya ödeme yapıldığını, tüm zararının karşılandığını, davacının kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubunun gerekli olduğunu, sgk tarafından ödenen meblağın müvekkil şirkete rücu edilmekte olduğunu, teminatın paylaştırılması gerektiği, öncelikle davacının maluliyetinin kaza ile illiyet bağının kurulması ve sözkonusu özür olarak belirtilen arazların bu kaza sebebiyle maluliyete yol açıp açmayacağı konusunda Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiğini, aktüer raporunun aktüer siciline kayıtlı aktüerler tarafından hazırlanması gerektiğini, davacı tarafın sigortalılarının kusurunu ve zararını usulen ispat etmesi gerektiğini, dava tarihinden itibaren yasal faizden sorumlu olduklarını, açıklanan nedenlerle haksız davanın reddine, tedavi giderleri talebinin tümden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava davacı tarafından davalı aleyhine açılan trafik kazası sonucunda oluşan TBK’nın 54. maddesinde yer alan bedensel zarardan dolayı açılan maddi ve manevi tazminat davasından ibarettir.
Buna göre bedensel zarara ilişkin tazminat TBK 55.maddesindeki; “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz.” şeklindeki düzenlemeye göre belirlenecektir.
Adli Tıp Kurumu … İhtisas Kurulu’nun 05/02/2014 tarih … karar sayılı raporuna göre; davacının fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu, sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme süresinin 16/04/2011 tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzabileyeceği tespit edilmiştir.
Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu’nun 05/03/2015 tarih 395 karar sayılı raporuna göre; davacının fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu, sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme süresinin 16/04/2011 tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzabileyeceği tespit edilmiştir.

Sigortacı ve Kusurcu bilirkişi tarafından düzenlenen bilirkişi raporuna göre; 16/04/2011 tarihinde meydana gelmiş olan trafik kazasında … plakalı araç sürücüsü davalı …’nın %100 oranında kusurlu olduğunu, kazada davacının hiçbir kusurunun bulunmadığı, kaza sonucunda davacı maluliyetine neden olacak düzeyde fonksiyonel ve anatomik sekel araz bırakmadan iyileşmiş olduğundan maluliyet oranı bulunmamakta olup iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren dokuz aya kadar uzayabileceği tespit edilmiş bulunduğundan aktüer aracılığı ile 9 aylık süre için tazminat hesabının yapılmasının mümkün olduğu, davalılardan …’nın sürücü sıfatı ile davacının talebinden sorumlu olduğu, davalılardan … Şti. kazaya neden olan … plakalı aracı kaza tarihinden önce kiralamış bulunduğunu bildirmiş ise de kira sözleşmesinin kısa süreli olduğu, davacının bu aracı uzun süre ile fiilen kiralamış bulunduğunu ticari kayıtları ile ispat etmemiş olup işleten sıfatını taşıdığı ve işleten sıfatı ile de davacının talebinden sorumlu bulunduğu, davalılardan… A.Ş.; dava konusu trafik kasasında … plakalı aracı kaza tarihini kapsayacak şekilde trafik poliçesi ile sigortalamış bulunduğundan davacının talebinden 200.000,00 TL.sine kadar sorumlu olduğunu raporlarında belirtmişlerdir.
Doktor bilirkişi tarafından düzenlenen bilirkişi raporuna göre;16/04/2011 tarihinde trafik kazasında yaralanan …’nin sağ femur şaft kırığı ve sol fibula proksimal uç kırığı nedeni ile kaza tarihinden itibaren 2 ay bakıcı ihtiyacı olduğu, bakıcı giderinin 1.593,00 TL. olduğunu raporunda bildirmiştir.
Aktüer bilirkişi tarafından düzenlenen bilirkişi raporuna göre; Davacının talep edebileceği geçici iş göremezlik zararının 12.882,16 TL. olduğu, davacının geçici iş göremezlik dönemine ilişkin bakıcı gideri zararının 7.475,16 TL. olduğunu raporunda bildirmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve bilirkişilerden alınan raporlar değerlendirildiğinde; davacının 16/04/2011 tarihinde geçirdiği trafik kazası nedeniyle sürekli maluliyetinin oluşmadığı, kaza nedeniyle geçici işgöremezlik ve bakıcı gideri zararının toplam 20.357,32TL olduğu, davacının davalı … A.Ş.’den kaza nedeniyle 24.595,42TL tazminat aldığı, bu hususun davacının kabulünde olduğu, bu konuda uyuşmazlık bulunmadığı, bu şekilde davacının talep ettiği maddi tazminatın tümünü fazlasıyla tahsil ettiği anlaşıldığından; davalılar … ve …sigorta aleyhine açılan maddi tazminat davasının reddine karar vermek gerekli olmuştur. Davalı … Şirketi aleyhine açılan dava yönünden ise; davalı … kazaya karışan aracı organik bağının bulunduğu …isimli şirkete uzun süreli kira sözleşmesi ile kiralamış, …ile … arasında yapılan sözleşme gereği de araç davadışı başka şahıslara kiralanmıştır. Açıklanan nedenle araçla ilgili yapılan uzun süreli kira sözleşmesi nedeniyle yerleşik Yargıtay kararları gereği davalı …’ya husumet yöneltilemez. Bu nedenle bu davalı yönünden açılan maddi ve manevi tazminat davasının husumet nedeniyle reddine karar vermek gerekli olmuştur.
Davacı taraf uğradığı manevi zararlara ilişkin manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Manevi tazminatın miktarını tayin etme hakimin takdirine bırakılmış bir konu olmakla beraber, hükmedilecek miktarın uğranılan zararla orantılı, duyulan acıyı hafifletecek nitelikte olması gerekir. Takdir edilecek manevi tazminat hakkaniyete uygun olmalıdır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararı karşılaması da amaç edinmemiştir. Kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine zarara uğrayanda bir huzur duygusu doğurmalıdır. Tazminatın sınırı onun amacına uygun olarak belirlenmelidir. Manevi tazminatın takdiri yapılırken tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilmeli; manevi tazminatın miktarı bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmamalıdır. Manevi tazminatın miktarının belirlemesinde her olaya göre değişen özel hal ve şartlar gözetilmelidir. Ayrıca Yargıtay HGK’nın 23.6.2004 tarih ve 2004/13-291E.-2004/370K.sayılı kararında manevi tazminat ile ilgili olarak yapılan değerlendirmede; “Manevi tazminat, gelişmiş ülkelerde artık eski kalıplarından çıkarılarak caydırıcılık unsuruna da ağırlık verilmektedir. Gelişen hukukta bu yaklaşım, kişilerin bedenine ve ruhuna karşı yöneltilen haksız eylemlerde veya taksirli davranışlarda tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranlarda manevi tazminat takdir edilmesi gereğini ortaya koymakta; kişi haklarının her şeyin önünde geldiğini önemle vurgulamaktadır. Bu ilkeler gözetildiğinde; aslolan insan yaşamıdır ve bu yaşamın yitirilmesinin yakınlarında açtığı derin ızdırabı hiçbir değerin telafi etmesi olanaklı değildir. Burada amaçlanan sadece bir nebze olsun rahatlama duygusu vermek; öte yandan da zarar veren yanı da dikkat ve özen göstermek konusunda etkileyecek bir yaptırımla, caydırıcı olabilmektir.” denilmek sureti ile manevi tazminatın belirlenmesine caydırıcılık unsuru ve insan yaşamının önemine özellikle vurgu yapılmıştır.
Davaya konu somut olay anılı yasal düzenlemeler ve yukarıdaki ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde; davaya konu trafik kazası neticesinde, davacının geçiçi iş göremezliğe maruz kaldığı, kazada sürücü …’nın tam kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Bu haliyle Mahkememizce kazanın oluş şekli, kaza tarihi, tarafların kusur oranı, maluliyetin türü ve oranı ile tarafların sosyal ve ekonomik durumu, davacının yaşı, ülkenin ekonomik koşulları, paranın alım gücü birlikte değerlendirilerek kaza ve uğranılan maluliyetin davacıda yarattığı elem ve ızdırabın ağırlığı ve manevi tazminatın belirlenmesine ilişkin tüm ilke ve kurallar nazara alındığında davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile belirlenen 5000,00-TL manevi tazminatın sorumlu olan kusurlu sürücüden tahsiline fazlaya ilişkin istemin reddine dair oluşun vicdani kanıya göre aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davacının … Şirketi aleyhine açmış olduğu maddi-manevi tazminat davasının husumet nedeniyle REDDİNE,
2-)Davacının … ve …a aleyhine açtığı maddi tazminat davasının REDDİNE,
3-)Davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile; 5.000 TL. Manevi tazminatın kaza tarihi olan 16/04/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
4-)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen manevi tazminat yönünden 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
5-) Davalı … Şirketi manevi tazminat davasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen manevi tazminat yönünden belirlenen vekalet ücretinin davacı tarafa verilen vekalet ücretini geçemeyeceğinden 2.725,00 TL nin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
6-)Davalı … Şirketi ve… maddi tazminat davasında kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden ve red sebebi aynı olduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak eşit şekilde bu davalılara verilmesine,
7-) Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 341,55 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 608,85 TL harcın mahsubu ile fazla alınan bakiye 267,30 TL karar ve ilam harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
😎 Davacının yatırmış olduğu peşin harç, başvurma harcı ve ıslah harcı olarak alınan toplam 695,00 TL nin davalı … dan alınarak davacıya verilmesine,
9-)Davacı tarafından yapılan yapılan masrafın kendi üzerinde bırakılmasına,
10-)Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde iadesine,

Davacı ve ihbar olunan … vekilinin yüzüne karşı; davalıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip
e-imza*

Hakim
e-imza*

* Bu evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.