Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/819 E. 2022/901 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2014/819 Esas
KARAR NO:2022/901

DAVA:Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ:21/06/2010

… 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
… SAYILI DOSYASINDA

DAVA:Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ:22/09/2011
KARAR TARİHİ:17/11/2022

Taraflar arasında görülen asıl ve birleşen davanın Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacılar vekili Mahkememize verdiği dava dilekçesi ile; … ili, Aşağı Sanayi mahallesi mevkiinde 08/09/2008 tarihinde davalı … Sigorta A.Ş. nezdinde zorunlu mali sorumluluk(trafik) sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın, sürücüsü …’nun sevk ve idaresinde seyrederken dikkatsizliği ve aşırı hızı sebebiyle müvekkillerinin müşterek çocuğu olan …’e çarptığını ve ağır şekilde yaralanmasına neden olduğunu, … 1. Sulh Ceza Mahkemesince kaza mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırıldığını, bilirkişi raporuna göre araç sürücüsünün asli ve 5/8 oranında kusurlu bulunduğunu, kazada ağır şekilde yaralanan müvekkili …’ün derhal … … Hastanesi, … Araştırma Hastanesi ve … … Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji Ana bilim dalında tedavi altına alındığını, yapılan tüm bu tedavilere rağmen tam şifa bulamayan müvekkili …’e … … Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkez Müdürlüğünce verilen Özürlü Sağlık Kurulu Raporu’na göre %85 oranında özür durumundan dolayı vücut fonksiyon kaybına uğradığının belgelendiğini, kusurlu aracın ZMMS poliçesi ile sigortacısı bulunan … Sigorta A.Ş.’ye müvekkilinin kaza nedeniyle sakatlıktan mütevellit maluliyet tazminatı ile tedavi masraflarının ödenmesi için gerekli tüm evrakları da ekleyerek yapılan başvuru üzerine … Sigorta A.Ş. tarafından … nolu hasar dosyası açıldığını, bu dosya üzerinden yürütülen işlemler sonucu davalı şirketçe müvekkillerine 11/12/2009 tarihli ibraname ile 27.628,73 TL ödendiğini, işbu ödemenin mağdure …’ün babası … tarafından fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak suretiyle alındığını, ancak yapılan bu ödemenin gerçek zararın çok çok altında olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak üzere, şimdilik 10.000 TL maluliyet tazminatı alacağının 08/09/2008 kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı … Sigorta A.Ş. (… Sigorta ….) vekili Mahkememize verdiği cevap dilekçesi ile; … plakalı aracın 17.12.2007/2008 vadeli B-…-… numaralı zorunlu mali mesuliyet poliçesi ile müvekkili şirkete sigortalı olduğunu, poliçede verilen sakatlık ve tedavi gideri teminatının 125.000 TL olduğunu, geçici iş göremezlik gelir kaybı ve manevi tazminat poliçelerinin kapsamında olmadığını, poliçede teminat limitinin gösterilmesinin bu rakamın mutlak ve otomatikman ödeneceği anlamına gelmediğini, sigortacının sigortalısının kusur oranına isabet eden zarardan poliçe limiti dahilinde sorumlu olduğunu, müvekkili şirkete sigortalı araç işletenin kusur oranı ve sakatlığın mevcut olup olmadığı ve iş gücü kaybı hesabı yaptırılacak bilirkişi incelemesi neticesinde ortaya çıkacağını, davacıların müracaatı üzerine müvekkili şirket tarafından … numaralı hasar dosyası açıldığını, yaptırılan aktüer hesabı neticesinde 27.6228,73 TL tazminat ödemesinin davacıya yapıldığını, asgari ücrette değişiklikler nedeniyle tazminatın değişeceğinin muhakkak olacağını, bu nedenle tazminat hesabı yapılırken ödeme tarihindeki verilerin esas alınmasını, davacıya yapılan ödemeye faizin işletilmesinin gerektiğini, davacının sosyal kurumdan tazminat veya aylık bağlanması halinde bu ödemelerin sakatlık ve tedavi giderinin tazminat hesabından düşülmesinin gerektiğini, KTK’nun 99/1 maddesinde, sigorta genel şartlarında ve Yargıtay içtihatlarında sigorta şirketinin temerrüte düşmesi için hak sahipleri tarafından sigortacıya tüm belgelerin tam olarak ibraz şartının arandığını, davacının belgeleri tamamlamasına müteakip aktüer hesabı yapılarak davacıya tazminat ödemesi yapıldığını, dava konusu tazminatın haksız fiilden kaynaklandığını, ticari iş niteliğinin bulunmadığını, zorunlu mali sorumluluk sigortasından dolayı müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalının sorumluluğu ile sınırlı olduğunu, bu nedenle dava tarihinden sonra işleyecek faizin yasal faiz olması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen … 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin … sayılı dosyasında davacılar vekilinin verdiği dava dilekçesi ile; … ili, … … mahallesi mevkiinde 08/09/2008 tarihinde, davalılardan … Kargo A.Ş.’nin işleten, davalı şirket çalışanı …’nun araç maliki ve sürücüsü bulunduğu … plakalı sayılı araç, dikkatsizlik ve aşırı hız sebebiyle müvekillerinin müşterek çocuğu …’e çarparak ağır şekilde yaralanmasına neden olduğunu, kaza sonrası … 1. Sulh Ceza Mahkemesince kaza mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırıldığını, düzenlenen bilirkişi raporuna göre kusurlu araç sürücüsünün asli ve 5/8 oranında kusurlu bulunduğunu, … 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 10/09/2008 tarih ve … sayılı kararı ile sürücüyü bu kusur oranı uyarınca ceza verildiğini, kazada ağır yaralanan müvekkili …’ün çeşitli hastanelerde tedavi altına alındığını, yapılan tüm tedavilere rağmen müvekkilinin … … Üniversitesi Sağlık Araştırması ve Uygulama Merkez Müdürlüğünce verilen 06/10/2009 tarihli Özürlü Sağlık Kurulu Raporuna göre %85 oranında ve son olarak 25/05/2010 tarihli … Devlet Hastanesi Özürlü Sağlık Kurulu Raporuna göre ise %92 oranında özür durumuna görev vücut fonksiyon kaybına uğradığının belgelendirildiğini, müvekkili …’ün 10 yaşında olduğunu ve ömür boyunca desteğe muhtaç hale geldiğini, müvekkili …’ün, dava konusu müessif kaza sonucunda ölümden kılpayı kurtulduğunu, kaza tarihinde henüz 7 yaşında iken başına gelen kaza nedeniyle bugüne kadar şifa bulamadığını ve dayanılması zor olan bir tedavi süreci geçirdiğini, bu duruma neden olanın ise kazaya yol açan kusurlu aracın işleteni ve sürücüsü olduğunu, bu acıları aynı zamanda … ile birlikte sürekli yaşayan annesinin ve babasının da hissettiğini, davalı tarafça manevi bir tazminat ödenmesi gerektiğinin açık olduğunu, işbu nedenle … için 50.000 TL, … için 25.000 TL, … için 25.000 TL olmak üzere toplam 100.000 TL manevi tazminat talep ettiklerini belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 10.000 TL maluliyet tazminatı (Maddi tazminat), … için 50.000 TL, … için 25.000 TL, … için 25.000 TL olmak üzere toplam 100.000 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 110.000 TL tazminatın 08/09/2008 kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen … 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin … sayılı dosyasında davalı … A.Ş. vekili verdiği cevap dilekçesi ile; 2918 sayılı KTK’nunda işletenin tarifi açık bir şekilde yapıldığını, müvekkili şirketin, … sayılı aracın işleteni konumunda olmadığını, diğer davalı …’nun müvekkili şirketin … şehir için personel servisi işini üstlendiğini, buna göre günün belirli saatlerinde müvekkili şirkete ait personelin iş yerinden evlerine, evlerinden iş yerlerine getirilip/ görütürülmesi işinin diğer davalı tarafından yapılmakta olduğunu, personelin işe gidiş/gelişi dışında … plaka sayılı araç diğer davalının hüküm ve tasarrufu altında olduğunu, bu itibarla da müvekkili şirketin 2918 sayılı yasa hükümlerinden tarif edildiği üzere işleten olmadığını, trafik kazasının vuku bulduğu esnada personel taşıması yapılmakta ise de; bu hal müvekkili şirketin işleten konumunda olduğunu göstermediğini, kazaya karışan aracın müvekkili şirket tarafından uzun süreliğine kiralanmadığını, aracın tam kullanımı müvekkili şirkete tahsil edilmediğini, anılan aracın ekonomik kullanımının müvekkili şirkete ait olmadığını, şehir için personel taşımacılığının karşılığı olarak diğer davalıya günlük üzerinden yevmiye ödendiğini, müvekkili şirketin işleten olduğu şeklindeki iddia gerçeği yansıtmadığını, hukuki dayanaktan da yoksun olduğunu, bu itibarla da müvekkili şirkete husumet yönetilmesi haksız ve usulsüz olduğunu, husumet itirazlarının kabulü ile davanın müvekkili şirket yönünden husumet sebebi ile reddine karar verilmesini talep ettiklerini, 2918 sayılı KTK’nunda iki yıllık zamanaşımı süresinin hüküm altına alındığını, dava dilekçesinde, davaya konu edilen trafik kazasının 08/09/2008 tarihinde vuku bulduğunu beyan edildiğini, huzurdaki davanın ikame tarihinin 22/09/2011 olduğunu, trafik kazasının vuku bulduğu tarihten itibaren üç seneyi aşkın bir süre geçtiğini, müvekkili şirketin işleten olduğu şeklindeki iddia haklı ve doğru olsa dahi iki yıllık zamanaşımı süresi dolduğunu, bu itibarla da zamanaşımı itirazlarının kabulüne karar verilmesini ve davanın müvekkili şirketi yönünden zamanaşımı sebebi ile reddine karar verilmesini talep ettiklerini, trafik kazasının oluşunda müvekkili şirketin hiçbir kusurunun bulunmadığını, trafik kazasına karışan … plaka sayılı aracın müvekkili şirkete ait olmadığını, müvekkili şirket tarafından uzun süreliğine kiralandığının doğru olmadığını, ceza davasında müvekkili şirket temsil edilmediğini, bu itibarla da ceza davasının görülmesi esnasında istihsal edilen bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranını kabul etmediklerini, hukuk hakiminin, ceza davasındaki kusur oranı ile bağlı olmadığını, bu itibarla da kusur oranının tespiti için dava dosyasının, ceza dosyası ile birlikte Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Daire Başkanlığına sevki ile yeniden kusur raporu alınmasına karar verilmesini talep ettiklerini, dava dilekçesinde 10.000 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep edildiğini, …’ün kesin maluliyet oranının tespiti için Adli Tıp kurumuna sevki ile rapor alınması huzurdaki davanın selamati açısından mutlak zorunluluk olduğunu, maddi tazminat miktarının yasal hükümlere göre hesap edilmesi ve kusur oranına göre de indirilmesi gerekmekte olduğunu, huzurdaki davanın hukuki dayanağı haksız fiil olmakla davacı tarafın kaza tarihinden itibaren avans faizi talep etmesinin haklı ve hukuki olmadığını, davacı tarafın maddi tazminat talebi haklı dahi olsa dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini, bu nedenle de davacı tarafın avans faizi uygulanması talebinin reddine karar verilmesini talep ettiklerini, dava dilekçesinde 100.000 TL manevi tazminatı talep edildiğini, Yargıtay içtihatlarına göre talep edilecek miktarın talep edeni zenginleştirecek, muhatabını da fakirleştirecek, zora sokacak miktarlar olmaması gerektiğini, bu itibarla da 08/09/2008 tarihi itibari ile talep edilen toplam 100.000 TL tutarındaki manevi tazminat miktarları çok fahiş olduğunu, sigorta şirketinin davacılara herhangi bir ödemesi var ise bu meblağın hesap edilecek maddi tazminat miktarından tenzil edilmesi gerektiğini, belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen … 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin … sayılı dosyasında davalı … vekili sunduğu cevap dilekçesi ile; dava dilekçesinde her ne kadar sürücü olan müvekkilinin asli ve 5/8 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş ise de; kusurun tam olarak belirlenebilmesi için ceza dosyasının kesinleşip kesinleşmediği hususunun tespit edilmesi gerektiğini, kesinleşmemesi halinde davanın sonucunu etkileyeceğinden ceza davasının bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının maddi ve manevi tazminat talepleri fahiş olduğunu, davacının maddi zararı öncelikli olarak aracın trafik sigortasından karşılanacağından müvekkilinden maddi tazminat istenebilmesi mümkün olmadığını, davacının maluliyetinin tam olarak belirlenebilmesi için dosyaya sunulan hastane raporlarının yeterli olmadığını, davacının maluliyetinin doğuştan mı yoksa kaza sebebiyle mi meydana geldiği hususunun tam olarak açıklığa kavuşturulmadan tazminat taleplerinin hüküm altına alınmasının mümkün olmadığını, davacının maluliyetinin kaza sonucu meydana geldiği iddia edilecek ise kaza ile arasındaki illiyet bağının varlığının kanıtlanması gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla dava konusu talep bir haksız fiil olan trafik kazasına dayandığını, ticari iş olarak değerlendirilmesi mümkün olduğundan davacının avans faizi talebinin yerinde olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
… 4.Asliye Ticaret Mahkemesi 10.01.2013 tarih ve … sayılı kararı ile davaların birleştirilmesine karar vererek dosyayı Mahkememize göndermiştir.
… 4.Asliye Ticaret Mahkemesi birleştirme kararı vermeden, 23.09.2011 tarihli tensip zaptının 12.nolu ara kararı ile; davacılar vekiline maddi tazminat talibine ilişkin olarak hangi zarardan dolayı ne kadar tazminat talep ettiğini açıklar şekilde tazminat kalemlerini tek tek açıklamak üzere süre verilmiş, davacılar vekili bu ara karar gereği sunduğu 31.10.2011 tarihli dilekçesi ile, maddi tazminat olarak taleplerinin tedavi ve sakatlık tazminatları olduğunu ve şimdilik 500 TL tedavi gideri ve 9.500 TL sakatlık (maluliyet) tazminatı talep ettiklerini belirtmiştir.
Davacılar vekili Mahkememize sunduğu ıslah dilekçesi ile; asıl ve birleşen dava yönünden müvekkili …’ün maddi tazminata konu davanın değerini, HMK.nın 176 maddesi uyarınca ıslah edildiğini ve sürekli iş göremezlik tazminatı yönünden 720.267,28 TL, bakıcı gideri tazminatı yönünden 1.124.189,09 TL olmak üzere toplamda 10.000 TL’den 1.844.456,37 TL’ye yükselterek maddi tazminatın davalılardan … ve …’dan 08/09/2008 kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen tahsiline, davalı … Sigorta A.Ş. yönünden ise sadece bakıcı gideri tazminatı bakımından 36.333,55 TL’sinden sorumlu olmak üzere 08/09/2008 kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile diğer davalılarla müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş ve ıslah harcını yatırmıştır.
Asıl ve Birleşen dava; Trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Mahkememizde yapılan yargılamada; … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin … sayılı dosya sureti, … (kapatılan) 6.Asliye Ceza Mahkemesinin … E. sayılı dosya örneği, tedavi evrakları, trafik kayıtları, sigorta poliçesi ve hasar dosyası celp edilmiş, tanık beyanları incelenmiş, taraf delilleri toplanmış, ATK raporu, bilirkişi rapor ve ek raporları alınmıştır.
… (kapatılan) 6.Asliye Ceza Mahkemesinin … E. … K. sayılı ilamının incelenmesinde; kaza ile ilgili … hakkında açılan kamu davası sonucunda; … (kapatılan) 1.Sulh Ceza Mahkemesince taksirle yaralama suçundan mahkumiyet kararı verildiği, bu kararın Yargıtay 12.Ceza Dairesince bozulduğu ve bozmadan sonra yapılan yargılama sonucunda … hakkında taksirle yaralama suçundan mahkumiyetine karar verildiği görülmüştür.
… 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin …. sayılı dosyasının incelenmesinde; davacılar … ve …’ün kendileri adına asaleten, çocukları adına velayeten, davalı sigorta şirketine, davalı …’ya, … Büyükşehir Belediye Başkanlığına ve … Belediye Başkanlığına karşı 08.09.2008 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle; davacı … için 10.000 TL destekten yoksun kalma tazminatı, 3.000 TL bakım ve tedavi gideri, 20.000 TL manevi tazminat, davacı … için 10.000 TL destekten yoksun kalma tazminatı, 3.000 TL bakım ve tedavi gideri, 20.000 TL manevi tazminat, kaza geçiren davacı … için 10.000 TL maddi tazminat, 3.000 TL bakım ve tedavi gideri, 20.000 TL manevi tazminat, diğer çocukları …’ın her biri için 3.000 TL manevi tazminatın tahsili için dava açıldığı, davalılar sigorta şirketi ve … hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine, davalılar … Büyükşehir Belediye Başkanlığına ve … Belediye Başkanlığına karşı açılan davanın yargı yolu nedeniyle reddine 30.06.2015 tarihinde karar verildiği, kararın Yargıtay 17.HD.nin 08.10.2018 tarih ve 2015/16256 E., 2018/8791 K. sayılı ilamı ile onandığı ve kararın 17.04.2019 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
İstanbul Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesinin 18/07/2019 tarihli raporunda; olayın meydana gelmesinde; sürücü …’nun %35 oranında kusurlu olduğunu, 2000 doğumlu yaya …’ün belirtilen davranış faktörlerinin sonuç üzerinde %65 oranında etken olduğu belirtilmiştir.
İstanbul 3. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 08/07/2013 tarihli raporunda; …’ün 08/09/2008 tarihinde geçirdiği trafik kazası nedeniyle %100 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı belirtilmiştir.
İstanbul Adli Tıp Genel Kurulunun 17/02/2015 tarihli tutanağında; … Devlet Hastanesinin 15.5.2009 tarih 4938 sayılı sağlık kurulu raporunda özür durumuna göre tüm vücut fonksiyon kaybı oranının % 88 olduğunu, 28.5.2010 tarih 4449 sayılı sağlık kurulu raporunda özür durumuna göre tüm vücut fonksiyon kaybı oranının % 92 olduğunu, … Üniversitesi Sağlık Araştırma Uygulama Merkezinin 6.10.2009 tarih 1432 sayılı sağlık kurulu raporunda tablo 4.1, 4.3, 4.2’ye göre % 85 iş gücü kaybı oranı olduğu bildirildiğini, Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu Mütalaasında % 100 meslekte kazanma gücü kaybı oranı olduğu bildirildiğini, meslekte kazanma gücü ve özürlülük kavramlarının farklı mevzuatlarda tanımlanan farklı kavramlar olduğu aralarında çelişkiden söz edilemeyeceğini, Adli Tıp Kurumu Kanunu 15. maddesi kapsamında geçerli gerekçe bildirilmediğini, Adli Tıp Kurumu Kanunu 15. maddesi kapsamında değerlendirilecek bir hususun olmadığının görüldüğünü, bu nedenlerle dosyanın Adli Tıp Genel Kurulunda herhangi bir işleme tabi tutulmaksızın iadesinin uygun olacağına karar verildiği belirtilmiştir
Bilirkişi …Mahkememize sunduğu 17/01/2014 tarihli raporunda; davalı … Sigorta A.Ş.’nin davacıya ödeyeceği bakiye güç kaybı tazminatı tutarının 87.172,86 TL olarak belirlendiğini, yaşam boyu bakım giderlerinin, olay tarihindeki sigorta limilini aştığından, davalı … Sigorta A.Ş.’nin ödeyeceği bakım giderleri tutarının 125.000 TL olacağını belirtmiştir.
Bilirkişi …Mahkememize sunduğu 06/12/2016 tarihli ek raporunda; davalı … Sigorta Şirketinin davacıya ödemesi gereken bakiye güç kaybı tazminatının tutarının 36.333,55 TL olarak belirlendiğini, yaşam boyu bakım giderlerinin de 286.088,72 TL hesaplandığını, bunun sigorta limitine göre 125.000 TL’lik bölümünü davalı Sigorta Şirketinin ödemesi gerekmekte ise de, davalı … Sigorta Şirketi vekilinin, 12.11.2015 günlü dilekçesinde, davacıya 09.07.2012 tarihinde ferileriyle birlikte icra yoluyla 213.666,45 TL ödediklerini bildirmiş olduğunu, ödeme nedeni ve kalemleri hakkında bilgi vermediğinden bu konuda bir değerlendirme yapılamadığını belirtmiştir.
Bilirkişi …Mahkememize sunduğu 06/02/2018 tarihli raporunda; en son asgari ücretlere göre yeniden hesaplanması sonucu sigorta şirketi dışındaki davalıların sorumlu olacakları tazminat tutarlarının; Güç kaybı tazminatı olarak 315.073,05 TL, Yaşam boyu bakım gideri olarak 315.073,05 TL olmak üzere toplam 630.146,10 TL olacağını, Davalı … Sigorta Şirketi tarafından Güç kaybı tazminatı olarak 88.666,45 TL ödenmiş olduğunu, bunun 125.000 TL sigorta limitinden indirilmesi sonucu davacının bu zarar kaleminden alacağının 36.333,55 TL olarak belirlendiğini belirtmiştir.
Bilirkişi …Mahkememize sunduğu 05/01/2021 tarihli raporunda; Rapor tarihi itibariyle hesaplanan Sürekli İş Göremezlik ve Bakıcı Gideri Zararından Yapılan ödemelerin güncellenerek tenzil edildiğini, davacıların hesaplanan Bakiye Sürekli İş Göremezlik Tazminatı tutarının 359.245,95 TL olduğunu, 09.07.2012 tarihi itibariyle yapılan son ödeme sonrasında Bakiye Sürekli İş Göremezlik Tazminatı yönünden davalı … Sigorta A.Ş.’nin kaza tarihi itibariyle belirlenen ZMMS Teminat Limiti Kapsamında sorumluluğunun olmadığını, Bakiye Sürekli İş Göremezlik Tazminatının tamamından davalı … Sigorta A.Ş. dışında kalan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, davacıların hesaplanan Bakiye Bakıcı Gideri Zararı tutarının 506.970,40 TL olduğunu, 09.07.2012 tarihi itibariyle yapılan son ödeme sonrasında Bakiye Bakıcı Gideri Zararı yönünden davalı … Sigorta A.Ş. ‘nin kaza tarihi itibariyle belirlenen ZMMS Teminat Limiti Kapsamında sorumluluğunun olmadığını, Bakiye Bakıcı Gideri Zararının tamamından davalı … Sigorta A.Ş. dışında kalan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu belirtmiştir.
Bilirkişi … Mahkememize sunduğu 23/02/2021 tarihli ek raporunda; Rapor tarihi itibariyle davacıların hesaplanan Bakiye Bakıcı Gideri Zararı tutarının 563.327,47 TL olduğunu, yapılan ödemeler sonrasında Bakiye Bakıcı Gideri Zararı yönünden davalı … Sigorta A.Ş. ‘nin kaza tarihi itibariyle belirlenen ZMMS Teminat Limiti Kapsamında sorumluluğunun kalmadığını belirtmiştir.
Bilirkişi … Mahkememize sunduğu 21/04/2022 tarihli ek raporunda; Yapılan ödemelerin yerindeliğinin tespiti açısından ödeme tarihi esas alınarak yapılacak hesaplamada ödemenin yapıldığı tarihte yürürlükte olan ZMMS Genel Şartları ve kazanın 08.09.2008’de yani genel şartların yürürlüğü girdiği 01.06.2015 tarihinden önce ve ödemelerinde Anayasa Mahkemesinin iptal kararından önce gerçekleştiği dikkate alınarak PMF-1931 Yaşam Tablosu kullanılarak Progresif Rant Yöntemine göre hesaplama yapıldığını, önceki rapor sonrası, yapılan ödemelerin yerindeliğinin tespiti açısından yapılan hesaplamalarının değişmesine sebep olacak herhangi bir belge ve bilgi dosyaya sunulmadığından ve de Mahkemenin aksi yönde bir görevlendirmesi bulunmadığından, önceki raporlarda ödemelerin yerindeliğinin tespiti açısından yapılan hesaplamalarının geçerliliğini koruduğunu, yaşam tablosu olarak TRH-2010 Yaşam Tablosu kullanılarak Progresif Rant Yöntemine göre 2022 yılı güncel asgari ücret verisi dikkate alınarak hesaplama yapıldığını, bakıcı gideri hesabı yönünden önceki raporlardaki bilgi ve hesaplama esaslarının geçerliliğini koruduğunu, davacı tarafa olaydan sonra Sürekli İş Göremezlik Zararı Yönünden Davalı … Sigorta A.Ş. tarafından 09.07.2012 tarihinde 152.638 TL (125.000 TL Asıl Alacak), davalı … tarafından 11.06.2015 tarihinde 52.000 TL ödeme yapıldığı görülmüş olup davacıların Sürekli İş Göremezlik Zararından yapılan ödemeler güncellenerek tenzil edildiğini, davacı tarafa olaydan sonra Bakıcı Gideri Zararı Yönünden davalı … Sigorta A.Ş. tarafından 16.12.2009 tarihinde 27.628,73 TL, 01.11.2011 tarihinde 61.037,72 TL ödeme yapıldığı görülmüş olup davacıların Bakıcı Gideri Zararından yapılan ödemeler güncellenerek tenzil edildiğini, 16.12.2009 tarihi itibariyle hesaplanan Sürekli İş Göremezlik zararının, Efor Döneminde sadece 16 yaşından büyükler için geçerli olan Asgari Ücret dikkate alınarak 124.559,69 TL olduğunu, Efor Döneminde 16 yaşından küçükler ve büyükler için geçerli olan Asgari Ücretler dikkate alınarak 120.016,46 TL olduğunu, ilgili tarih itibariyle davalılar tarafından davacı tarafa Sürekli İş Göremezlik yönünden yapılan ödemenin olmadığını, 16.12.2009 tarihi itibariyle hesaplanan Bakıcı Gideri zararının 162.711,70 TL olduğunu, ilgili tarih itibariyle davalılar tarafından davacı tarafa Bakıcı Gideri yönünden yapılan 27.628,73 TL ödemenin 16.12.2009 tarihi itibariyle hesaplanan zararın %16,98 ‘inin karşıladığını, 01.11.2011 tarihi itibariyle hesaplanan Sürekli İş Göremezlik zararının; Efor Döneminde sadece 16 yaşından büyükler için geçerli olan Asgari Ücret dikkate alınarak 149.365,19 TL olduğunu, Efor Döneminde 16 yaşından küçükler ve büyükler için geçerli olan Asgari Ücretler dikkate alınarak 129.711,10 TL olduğunu, ilgili tarih itibariyle davalılar tarafından davacı tarafa Sürekli İş Göremezlik yönünden yapılan ödemenin olmadığını, 01.11.2011 tarihi itibariyle hesaplanan Bakıcı Gideri zararının 186.252,75 TL olduğunu, 16.12.2009 tarihinde davalılar tarafından davacı tarafa Bakıcı Gideri yönünden yapılan 27.628,73 TL ödemenin güncellenmiş halinin ve 01.11.2011 tarihinde yapılan 61.037,72 TL ödemenin tenzili sonrası 01.11.2011 tarihi itibariyle hesaplanan bakiye zararın %50,11 ‘inin karşıladığını, 09.07.2012 tarihi itibariyle hesaplanan Sürekli İş Göremezlik zararının; Efor Döneminde sadece 16 yaşından büyükler için geçerli olan Asgari Ücret dikkate alınarak 166.740,50 TL olduğunu, ilgili tarih itibariyle davalılar tarafından davacı tarafa Sürekli İş Göremezlik yönünden yapılan 125.000 TL ödemenin 09.07.2012 tarihi itibariyle hesaplanan Sürekli İş Göremezlik zararın %74,96 ‘inin karşıladığını, Efor Döneminde 16 yaşından küçükler ve büyükler için geçerli olan Asgari Ücretler dikkate alınarak 144.962,20 TL olduğunu, ilgili tarih itibariyle davalılar tarafından davacı tarafa Sürekli İş Göremezlik yönünden yapılan 125.000 TL ödemenin 09.07.2012 tarihi itibariyle hesaplanan Sürekli İş Göremezlik zararın %86,22 ‘inin karşıladığını, 09.07.2012 tarihi itibariyle hesaplanan Bakıcı Gideri zararının 218.047,75 TL olduğunu, Davalılar tarafından davacı tarafa Bakıcı Gideri yönünden 16.12.2009 tarihinde yapılan 27.628,73 TL ve 01.11.2011 tarihinde yapılan 61.037,72 TL ödemelerin güncellenmiş halinin tenzili sonrası 09.07.2012 tarihi itibariyle hesaplanan bakiye Bakıcı Gideri Zararın %45,32 ‘inin karşıladığını, 11.06.2015 tarihi itibariyle hesaplanan Sürekli İş Göremezlik zararının; Efor Döneminde sadece 16 yaşından büyükler için geçerli olan Asgari Ücret dikkate alınarak 210.154,03 TL olduğunu, 09.07.2012 tarihinde davalılar tarafından davacı tarafa İş Göremezlik yönünden yapılan 125.000 TL ödemenin güncellenmiş halinin ve 11.06.2015 tarihinde yapılan 52.000 TL ödemenin tenzili sonrası 11.06.2015 tarihi itibariyle hesaplanan bakiye zararın %99,87 ‘inin karşıladığını, Efor Döneminde 16 yaşından küçükler ve büyükler için geçerli olan Asgari Ücretler dikkate alınarak 208.248,60-TL olduğunu, 09.07.2012 tarihinde davalılar tarafından davacı tarafa İş Göremezlik yönünden yapılan 125.000 TL ödemenin güncellenmiş halinin ve 11.06.2015 tarihinde yapılan 52.000 TL ödemenin tenzili sonrası 11.06.2015 tarihi itibariyle hesaplanan bakiye zararın %100,78 ‘inin karşıladığını, 11.06.2015 tarihi itibariyle hesaplanan Bakıcı Gideri zararının 273.806,84 TL olduğunu, Davalılar tarafından davacı tarafa Bakıcı Gideri yönünden 16.12.2009 tarihinde yapılan 27.628,73 TL ve 01.11.2011 tarihinde yapılan 61.037,72 TL ödemelerin güncellenmiş halinin tenzili sonrası 09.07.2012 tarihi itibariyle hesaplanan bakiye Bakıcı Gideri Zararın %44,61 “inin karşıladığını, Rapor tarihi itibariyle; davacıların hesaplanan Bakiye Sürekli İş Göremezlik Tazminatı tutarının Efor Döneminde sadece 16 yaşından büyükler için geçerli olan Asgari Ücret dikkate alınarak 722.172,70 TL olduğunu, Efor Döneminde 16 yaşından küçükler ve büyükler için geçerli olan Asgari Ücretler dikkate alınarak 720.267,28 TL olduğunu, 09.07.2012 tarihi itibariyle yapılan ödeme sonrasında Bakiye Sürekli İş Göremezlik Tazminatı yönünden davalı … Sigorta A.Ş. ‘nin kaza tarihi itibariyle belirlenen ZMMS Teminat Limiti Kapsamında sorumluluğunun kalmadığını, hesaplanan 2 ayrı Bakiye Sürekli İş Göremezlik Tazminatının takdiri Mahkemeye ait olmak üzere tamamından davalı … Sigorta A.Ş. dışında kalan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, Rapor tarihi itibariyle Davacıların hesaplanan Bakiye Bakıcı Gideri Zararı tutarının 1.124.189,09 TL olduğunu, 16.12.2009 ve 01.11.2011 tarihi itibariyle yapılan ödemeler sonrasında Bakiye Bakıcı Gideri Zararı yönünden hesaplanan zararın 36.333,55 TL kısmından davalı … Sigorta A.Ş. ‘nin bakiye teminat limiti kapsamında tüm davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, bakiye teminat limitini aşan 1.087.855,54 TL kısmından davalı … Sigorta A.Ş. dışında kalan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu belirtmiştir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacılar 08/09/2008 tarihinde meydana gelen ve davacı …’ün yaralanmasına neden olan trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Davalı sigorta şirketi vekili sunduğu 27.08.2014 havale tarihli dilekçesiyle; aynı taleplerle … 2.Asliye Hukuk Mahkemesinde de dava bulunduğunu davacılara 09.07.2012 tarihinde 152.638 TL ödemede bulunulduğunu belirterek derdestlik itirazında bulunmuştur. Davalı … vekili sunduğu 05.03.2021 havale tarihli dilekçesi ile, … 2.Asliye Hukuk Mahkemesindeki davanın ibraname kapsamı ve feragat nedeniyle sona erdiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
HMK.nın 114. maddesine göre derdestlik ve kesin hüküm dava şartlarındandır. HMK.nın 115. maddesinde, Mahkemelerce dava şartlarını davanın her aşamasında resen incelemesi gerektiği ve tarafların da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebileceği düzenlenmiştir.
Bu kapsamda … 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin …. sayılı dosyasının incelenmesinde; davacılar tarafından aynı kaza ile ilgili davalı sigorta şirketi ve davalı … aleyhine sürekli iş görmezlik tazminatı, tedavi gideri ve manevi tazminat davası açıldığı ve yargılamada davalılar sigorta şirketi ve … hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine 30.06.2015 tarihinde karar verildiği, kararın Yargıtay 17.HD.nin 08.10.2018 tarih ve 2015/16256 E., 2018/8791 K. sayılı ilamı ile onandığı ve kararın 17.04.2019 tarihinde kesinleştiği anlaşıldığından asıl davada davalı sigorta şirketi açısından sürekli iş görmezlik tazminatı davasının, birleşen davada davalı … hakkında; sürekli iş görmezlik tazminatı, tedavi gideri ve manevi tazminat davasının kesin hüküm nedeniyle HMK.nın 114/1-i ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekili sunduğu ıslah dilekçesiyle; sürekli işgörmezlik tazminatı taleplerini arttırmış, asıl ve birleşen davada dava dilekçesinde talep etmediği bakıcı gideri tazminatını da talep etmiştir. Asıl davada dava dilekçesinde 10.000 TL maluliyet tazminatı talep edilmiş, birleşen davada ise; davacılar vekili 31.10.2011 tarihli dilekçesi ile, maddi tazminat olarak taleplerinin tedavi ve sakatlık tazminatları olduğunu ve şimdilik 500 TL tedavi gideri ve 9.500 TL sakatlık (maluliyet) tazminatı talep ettiklerini belirtmiştir.
Davanın başında dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu edilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır. (HGK’nın 29.06.2011 gün, 2011/1-364 E.-2011/453 K., 15.06.2016 gün, 2014/4-1193 E.-2016/800 sayılı HGK.nın 2015/7-917 E., 2017/265 K.sayılı ilamları)
HMK.nın 176 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya talep sonucunu değiştirebilmesi imkanını sağlamaktadır. Islah için usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir talepte bulunma olanağı bulunmamaktadır. Dava tümden ıslah edilmediği gibi ıslah harcı ile birlikte başvuru harcı yatırılmadığından sadece dava ile istenen tazminat miktarı arttırıldığından dilekçenin bir ek dava dilekçesi olarak kabulü de mümkün değildir. Bu bakımdan bakıcı giderine ilişkin ıslah isteminin reddine karar vermek gerekir. (Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 24.09.2013 gün ve 2013/20357 E.-2013/15411 K. sayılı ilamı,Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 24/03/2016 tarih ve 2015/18878 E. 2016/5177 K. sayılı ilamı) Açıklanan nedenlerle asıl davada ve birleşen davada dava dilekçesinde talep edilmeyen bakıcı gideri tazminatının ıslah yoluyla talep edilemeyeceğinden bu talebe ilişkin ıslah isteminin reddine karar verilmiştir.
Birleşen davada davalı … A.Ş. kazaya karışan aracın işleteni konumunda olmadığını ileri sürmüş ise de; 01.12.2007 tarihli taşıt sözleşmesi ve tanık beyanları göz önüne alındığında davalı şirketin işleten konumunda olduğu anlaşılmakla, davalının bu savunmasına itibar edilmemiştir.
Birleşen davada davalı … A.Ş.den manevi tazminat talebinde bulunulmuş ise de; Öğretide ve Yargıtay Kararlarında manevi tazminat davasının kısmi dava olarak açılamayacağı, ıslah yoluyla da talebin artırılamayacağı benimsenmektedir. Manevi tazminat bir bütündür. Duyulan acı ve üzüntünün karşılığı dava yolu ile belirlenip karşı tarafa bildirildikten sonra arttırılması veya yeni bir dava açılarak istenmesi mümkün değildir. (Yargıtay 17.HD.nin 28.02.2019 tarih ve 2016/12722 E, 2019/2308 K. sayılı ilamı.) Aynı kaza ile ilgili davacılar tarafından … 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin …. sayılı dosyasında manevi tazminat talep edildiğinden aynı kaza ile ilgili ikinci kez manevi tazminat talep edilemeyeceğinden davacıların davalı … A.Ş. aleyhine açtıkları manevi tazminat davasının reddine karar verilmiştir.
Birleşen davada davacı … için davalı … A.Ş.den 500 TL tedavi gideri ve 9.500 TL maluliyet tazminatı talep edilmiş daha sonra maluliyet tazminatı ile ilgili ıslah ile talep arttırılmıştır. Davacı tedavi gideri ile ilgili delil ve belge sunmadığından buna ilişkin talebi ret edilmiştir.
Davacı …’ün kaza nedeniyle talep edebileceği sürekli maluliyet tazminat miktarının 720.267,28 TL olduğu anlaşılmıştır. Sürekli maluliyet için davanın başında 9.500 TL talep edildiğinden bu miktarın kaza tarihinden itibaren, araç minibüs olup ticari olması nedeniyle hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalı … A.Ş.den tahsiline karar verilmiştir.
Davacılar vekili Mahkememize sunduğu 27.06.2022 tarihli ıslah dilekçesiyle sürekli maluliyet tazminatını 720.267,28 TL ye çıkarttıklarını belirtmiş, davalı … A.Ş. vekili süresi içerisinde sunduğu beyan dilekçesiyle ıslaha karşı zamanaşımı itirazında bulunmuştur.
Kısmi davada dava dilekçesinde talep edilen miktar için zamanaşımı kesilir ise de; kalan kısım için zamanaşımı işlemeye devam eder.
2918 sayılı KTK.nun 109. maddesinde haksız fiil niteliğindeki trafik kazalarından doğan tazminat taleplerinin, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı, davanın cezayı gerektiren bir fiilden doğması ve ceza kanununun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş olması halinde, bu sürenin maddi tazminat talepleri içinde geçerli olacağı hüküm altına alınmıştır.
6098 Sayılı TBK’nın 72/1. maddesinde “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” denilerek mülga 818 sayılı BK’nın 60. maddesinde olduğu gibi üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüştür.
6098 Sayılı TBK’nın 72/1. (BK’nın 60/1.) maddesi, özellikle zamanaşımının başlangıç anını belirleyen bir düzenlemedir. Bu düzenlemeye göre tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren iki yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Burada, uygulamada “kısa süreli zamanaşımı” olarak adlandırılan süre söz konusu olup, sürenin başlangıcı sübjektif bir koşula bağlanmıştır. Çünkü, sürenin başlaması zarar görenin zararı ve tazminat sorumlusu kişiyi öğrenmesi gibi sübjektif bir koşulun gerçekleşmesi ile mümkündür.
Mutlak nitelikteki “uzun süreli zamanaşımı”nın başlangıç tarihi ise zarar verici eylemin gerçekleştiği tarihtir. Buna göre, tazminat istemi her halde eylemin gerçekleştiği tarihten itibaren on yılın geçmesi ile zamanaşımına uğrar. Burada on yıllık sürenin başlangıç anı, zarar verici eylemin gerçekleştiği tarih gibi objektif bir koşula bağlanmıştır. Olağan zamanaşımı süresi iki yıllık olan kısa zamanaşımı süresidir. Diğer bir anlatımla iki yıllık zamanaşımı süresi on yıllık süre ile sınırlıdır. Zarar ve zararın sorumlusu olan kişi öğrenildiği takdirde davanın kısa zamanaşımı süresi içerisinde açılması gerekir. Zarar veren eylemin işlenmesinden itibaren on yıl geçtikten sonra zarar ve zararı veren kişi öğrenilmiş olsa bile tazminat istemi, zamanaşımı def’î ile karşılaştığında reddedilir.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 20/12/2017 tarih ve 2017/3-2786 E., 2017/2016 K. Sayılı kararı).
TBK’nın 72/1. (BK’nın 60/2.) maddesinde düzenlenen üçüncü süre ise “ceza zamanaşımı süresi”dir. Zarara neden olan eylem, aynı zamanda ceza kanunları uyarınca suç teşkil eden bir eylem oluşturuyor ve bu eylem için ceza kanunlarının öngördüğü zamanaşımı süresi daha uzun bir süre ise bu takdirde uygulanacak olan zamanaşımı süresi, o suçun bağlı olduğu ceza zamanaşımı süresidir. Ceza zamanaşımı süresinin başlangıç anı da zarar verici eylemin gerçekleştiği tarihtir.
Dava konusu olayda, davacının yaralanmasıyla sonuçlanan kaza 08/09/2008 tarihinde meydana gelmiş, ıslah ise 27.06.2022 tarihinde yapılmıştır.
Bu nedenle kaza tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 459 ve 102/1-4 maddeleri uyarınca öngörülen ceza zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmaktadır.
Kısa süreli zamanaşımının başlaması için zarar görenin zarar ile birlikte zararın sorumlusunu da öğrenmesi gerekir. Zamanaşımı süresinin işlemeye başlaması, bu iki koşulun da gerçekleşmesine bağlıdır. Bu koşullardan birinin gerçekleşmemesi halinde zamanaşımı süresi işlemeye başlamaz. Zarar ve tazminat sorumlusundan hangisi daha sonra öğrenilirse, zamanaşımı süresi son öğrenme gününden itibaren işlemeye başlar.
Zarar, zarar verici fiil veya olayın zarar görenin hukuki varlık ve değerleri üzerindeki olumsuz etki ve sonuçlardır. Zararın öğrenilmesinden amaç, zarar verici olayı değil, zararın varlık ve niteliğini, unsurlarını, kapsamını öğrenmektir. Zararın varlığı ve bütün unsurları öğrenilmeden, zarar görenin dava yoluyla talep edeceği tazminat hakkında yeterli bir değerlendirme yapamayacağı açıktır. Hukuka aykırı bir eylem işlenilmesine karşın, onun doğuracağı zarar henüz ortaya çıkmamış, zararın ortaya çıkması için eylem tarihinden itibaren bir takım etkenlerin gerçekleşmesi veya belli bir zamanın geçmesi gerekiyor ise zararın bütün unsurlarıyla birlikte öğrenilmesi mümkün değildir. Oysa ki, zarar görenin mahkeme önünde ciddi bir dava açarak tazminat isteminde bulunabilmesi ve bu istemini objektif bir şekilde destekleyen, etkili gerekçelerini ortaya koyabilmesi için oluşan zararın niteliğini, kapsamını ve bütün unsurlarını öğrenmesi gerekir. Aksi halde, doğal olarak zamanaşımı süresi de işlemeye başlamayacaktır.
Sürekli işgörmezliğin söz konusu olduğu durumlarda zamanaşımının başlangıcı sürekli sakatlığa ilişkin kesin raporun ortaya çıktığı ve davacı tarafından öğrenildiği tarihtir. Bu konuda Yargıtayın 1958 yılından beri süregelen kökleşmiş kararları bulunmaktadır. (…Trafik Kazalarında Tazminat ve Sigorta Hukuk ve Ceza Sorumluluğu kitabı 2. Baskı sayfa: 913.)
Somut olayda; trafik kaza tarihi olan 08.09.2008 tarihinden ıslahın yapıldığı tarih olan 27.06.2022 tarihine kadar 10 yıldan çok daha fazla zaman geçmiştir. Ceza zamanaşımı süresi de geçmiştir. Maluliyet raporu 08.07.2013 tarihlidir. Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu tutanağının tarihi ise 17.02.2015 tarihlidir. Davacının maluliyet durumu en geç 17.02.2015 tarihinde kesinleşmiştir. Davacının zararı öğrenme tarihi bu tarihtir. Zararı veren kişiyi de ceza yargılaması nedeniyle çok daha önceden bildiğinden zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıllık zamanaşımı süresi ıslah tarihi itibariyle dolduğu anlaşılmakla ıslah ile talep edilen sürekli maluliyet tazminatı kısmının zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-ASIL DAVADA;
a) Sürekli iş görmezlik tazminatı davasının Kesin Hüküm nedeniyle HMK.nın 114/1-i ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine,
b) Dava dilekçesinde talep edilmeyen bakıcı gideri tazminatının ıslah yoluyla talep edilemeyeceğinden bu talebe ilişkin ıslah isteminin reddine,
2-BİRLEŞEN DAVADA;
A)Davalı … hakkında;
a) Sürekli iş görmezlik tazminatı, tedavi gideri ve manevi tazminat davasının Kesin Hüküm nedeniyle HMK.nın 114/1-i ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine,
b) Dava dilekçesinde talep edilmeyen bakıcı gideri tazminatının ıslah yoluyla talep edilemeyeceğinden bu talebe ilişkin ıslah isteminin reddine,
B)Davalı … A.Ş. hakkında;
a) 9.500 TL sürekli işgörmezlik tazminatının kaza tarihi olan 08/09/2008 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalı … A.Ş.’den tahsili ile davacı …’e verilmesine, ıslah ile talep edilen fazlaya ilişkin talebin zamanaşımı nedeniyle reddine,
b) Manevi tazminat davasının ve tedavi gideri davasının reddine,
c) Dava dilekçesinde talep edilmeyen bakıcı gideri tazminatının ıslah yoluyla talep edilemeyeceğinden bu talebe ilişkin ıslah isteminin reddine,
3-ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre, alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 148,50 TL ve 6.266 TL ıslah harcı toplamı olan 6.414,50 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 6.333,80 TL.nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 9.200 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
c)Davacıların yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
d)Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
4-BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN;
a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre, alınması gereken 648,95 TL harçtan peşin alınan 326,70 TL harcın mahsubu ile geriye kalan 322,25 TL harcın davalı … A.Ş.den tahsiline,
b)Davacı tarafından yatırılan 18,40 TL başvurma harcı ve 326,70 TL peşin harç toplamı olan 345,10 TL’nin davalı … A.Ş.den alınarak davacılara verilmesine,
c)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 9.200 TL vekalet ücretinin davalı … A.Ş.den alınarak davacılara verilmesine,
d)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 9.200 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı …’ya verilmesine,
e)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10. ve 13. maddeleri gözönüne alınarak ret edelen maddi tazminat kısmı için 9.200 TL, ret edilen manevi tazminat için 9.200 TL olmak üzere toplam 18.400 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı … A.Ş.ye verilmesine,
f)Davacılar tarafından yapılan 2.951 TL yargılama giderlerinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 15,20 TL’sinin davalı … A.Ş.den alınarak davacılara verilmesine,
g)Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Davacılar vekilinin, davalı … vekilinin , davalı UPS şirket vekilinin yüzlerine karşı, diğer davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/11/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır