Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/801 E. 2019/203 K. 14.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/801 Esas
KARAR NO : 2019/203
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ: 18/10/2002
BİRLEŞEN İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2009/239 E-2009/392 K. SAYILI DOSYASI
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ: 30/03/2009
KARAR TARİHİ: 14/02/2019
Mahkememize açılan davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili sunduğu dava dilekçesi ile; müvekkilinin sermayesinin tamamı devlete ait 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu uyarınca; her türlü telekomünikasyon hizmetlerini yürütmeye yetkili kılındığını, telekomünikasyon alt yapısı işletmesi ve ses iletiminde tekel hakkına haiz, kamu görevi ifa eden bir şirket olduğunu, bu nedenle 406 sayılı yasanın 19. maddesi uyarınca; telekomünikasyon alanında faaliyet gösteren müesseseleri gerek gördüğü taktirde denetleme yetkisi bulunduğunu, ayrıca abonman sözleşme hükümleri uyarınca da kontrol etme hakkının olduğunu, davalı ile 08/06/2001 tarihinde (…) 4 adet … portundan 200 adet DİP (…) numaralı hatlara ilişkin Abonman Sözleşmesi yapıldığını, 406 sayılı yasa ve sözleşme hükümleri gereği davalı firmanın PRI devresi incelenerek takibe alındığını, İstanbul’un çok farklı bölgelerinden şahıs ve firmaların söz konusu mahalin bir nevi tandem santrali gibi çalışarak, düşük tarife ile Milletlerarası telefon görüşmeleri yaptığının tespit edildiğini, bu konuda PRI hatlarının bağlı bulunduğu … Müdürlüğü teknik heyetince rapor tanzim edildiğini, bu vesileyle davalının faaliyet gösterdiği mahalde İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyasından bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırıldığını, bilirkişi tarafından verilen raporda, davalı adına tahsis edilen … ve … nolu ISDN -PRI hatlarından 406 sayılı yasa ve sözleşme hükümlerine aykırı olarak, internet ortamında ses iletilmek suretiyle 3. şahıslara milletlerarası telefon görüşmelerini yaptırdığının tespit edildiğinin belirtildiğini, bunun üzerine hatların iptal edildiğini, davalı hakkında 406 sayılı yasaya aykırı eylemleri sebebiyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan suç duyurusu nedeniyle İstanbul…Ağır Ceza Mahkemesinin… E. sayılı dosyasında nitelikli dolandırıcılık suçundan kamu davası açıldığını ve yargılamanın devam ettiğini, davalının kiralanan hatları ses iletiminde kullanmak suretiyle 3. şahıslarla yapılan konuşmalardan dolayı müvekkiline 15.113.555,38 TL zarar verdiğinden bu miktarın dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili sunduğu cevap dilekçesi ile; İstanbul … Ağır Ceza Mahkemesinin… E. sayılı dava sonucunun bekletici mesele yapılmasını, ayrıca dava dilekçesinde belirtilen meblağa nasıl ulaşıldığının ayrıntılı olarak açıklaması gerektiğini, müvekkili şirketin 11/06/1999 tarihinde kurulduğunu, davacı şirketle 08/06/2001 tarihinde SPR -391 nolu iş emri ile 4 adet (DID) özellikli … portlarının ve 200 adet DID (…) numaralarının kurulu bulunduğu toplam 4 adet port ve 200 DID numarasının modemle birlikte devralındığını, davacı şirketin özel hukuka tabi bir anonim şirket olduğunu, kamu kuruluşu niteliğinde bulunmadığını, bu nedenle aralarında abonelik sözleşmesi yapıldığını, Abonelik Sözleşmesinin 19. maddesinde “ abonenin kendi adına kayıtlı telefonundan başkalarının konuşmasına izin verebilir, ancak hiçbir durumda TT. tarifesi ile belirlenen ücretten fazlasını alamaz” denilmekte olduğunu, davacının beyanının kabulü halinde dahi bu hususun sözleşmeye aykırılık teşkil etmediğini, müvekkilinin hiçbir şekilde tekel hakkını kötüye kullanmak suretiyle sözleşmeye aykırı olarak başkalarına konuşma imkanı sağlamadığını, davacı tarafından müvekkiline kiralanan hatların kesilmesi ve sözleşmenin sona erdirilmesinin haksız olduğundan, bu konuda dava açma hakkını saklı tuttuklarını, 406 sayılı yasada, 4502 ve 4673 sayılı yasalarla yapılan değişiklikler sonunda davacının tekel hakkının ortadan kalktığını, davacının iddialarının yasal dayanağı bulunmadığını, sözleşmeye aykırı davranılmadığından, davacının tek taraflı yapmış olduğu tespitin geçersiz olduğunu belirtelerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili verdiği dava dilekçesi ile; Müvekkili …Şti.’nin kiralamış olduğu 4 adet ISDN-PRI portundan 200 adet DID (…) telefon hatlarının davalı şirket tarafından tek taraflı olarak görüşmeye kapatıldığını, 23.04.2002 tarihinden başlamak üzere dava tarihine kadar müvekkili şirketin yoksun kalmış olduğu kazanç kaybına karşılık olmak üzere 250.000 TL nin fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydı ile hatların kesildiği tarihten itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davaya verdiği cevap dilekçesi ile; öncelikle zamanaşımı itirazında bulunduklarını, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında 08/06/2001 tarihinde 4 adet… portunda 200 adet DID numaralı hatlara ilişkin abonman sözleşmesi imzalandığını, davacının bir nevi tandem santrali gibi çalışarak düşük tarife ile milletlerarası telefon görüşmesi yaptırıldığının tespit edildiğini, bunun üzerine … hattının iptal edildiğini ayrıca Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, yapılan soruşturma sonucunda İstanbul …Ağır Ceza Mahkemesinin … E.sayılı dosyası ile kamu davası açıldığını, müvekkili şirket tarafından davalı hakkında İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl davanın açıldığı İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/10/2007 tarih ve… E., … K.sayılı karar ile “…dava 406 sayılı yasa ile davacıya tanınan ses tekeli hakkının davalı tarafından ihlal edildiği gerekçesi ile ikame olunan tazminat davasıdır. Mevcut dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları, sunulan bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde; davacının davalıya kiralamış olduğu görüntü adlarından davalının ses iletimi yapmak suretiyle haksız fiil teşkil eden bu eyleminden dolayı zarara uğradığını iddia etmiş ise de; bu iddialarını ispat eden teknik ve bilimsel raporlar ile göz önünde bulundurularak doğrulayamadığından açılan davanın yerinde görülmediğinden reddine karar vermek gerekmiştir…” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Bu kararın temyiz edilmesi neticesinde temyiz incelemesini yapan Yargıtay … Hukuk Dairesinin 16/09/2008 tarih ve… E., … K.sayılı ilamı ile “…Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davacının davalıya kiraladığı görüntü hatlarından davalının ses iletimi yapmak suretiyle davacıyı zarara uğrattığı iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporuna karşı davacı vekili 13.04.2007 havale tarihli dilekçe ile gerekçelerini de göstermek suretiyle itiraz etmiş ve bu konuda uzman bilirkişi heyetinden yeniden rapor alınmasını istemiştir. Bu durumda mahkemece davacının bilirkişi raporuna yönelik itirazları da gözetilerek uzman bir bilirkişi heyetinden yeniden rapor alınıp uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…” gerekçesi ile Mahkeme kararı bozulmuştur.
İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesince Yargıtay bozma ilamına uyulmuştur.
Asliye Ticaret Mahkemelerinin heyet halinde çalışmaya başlamaları üzerine dosya Mahkememize devredilmiştir.
İstanbul … Ağır Ceza Mahkemesinin … E.,… K.sayılı ilamının incelenmesinde; davalı şirket yetkilileri hakkında açılan davanın yargılaması sonucunda sanıklara istinat edilen suçun yasal unsurları oluşmadığından beraatlarına karar verildiği, kararın Yargıtay … Ceza Dairesince onanarak kesinleştiği görülmüştür.
İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesince bozmadan önce alınan 30/03/2017 tarihli bilirkişi raporunda; İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesinde alınan 16/04/2002 tarihli bilirkişi raporunun DATA hatları üzerinde protokol analizinin yapılıp yapılmadığının kesin olmaması, uluslararası yapılan görüşmelerin numaraların belirlenmemiş olması, … genişliği ile telefon ses görüşmesi adet ilişkisinin tespit edilememiş olması nedeniyle bilirkişinin vermiş olduğu sonucun kesin doğruyu tanımlamadığını ve teknik olarak yeterli olmadığını, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda davalının DATA hatlarından ses iletimi yapmakta olduğunun mevcut bilgiler ile belirlenmesinin mümkün olmadığını, sonuç olarak davalı tarafın internet üzerinden ses iletimi yaptığı ve bunu ne kadar yaptığının bilimsel olarak tespit edilmediğini belirtmişlerdir.
İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesince bozmadan sonra alınan 02/10/2017 tarihli bilirkişi raporunda; taraflar arasında mevcut abonman sözleşmesinin davalı tarafından ihlal edilmiş olmasından ötürü davalının internet üzerinden 3.şahıslara yaptırmış olduğu telefon görüşmelerinin davalının sorumluluğunda olduğunu, yapılan hesaplamaya göre davacının zararının 15.113.555,38 TL olduğunu, davalının sözleşmeyi ihlal etmiş olmasından ötürü birleşen davada kayıtlardan belirlenen zararını talep edemeyeceğini belirtmişlerdir.
28/05/2013 tarihli bilirkişi raporunda; davalının internet üzerinden VoIP tabanlı ses trafiği taşıdığı, ancak bu işlemin firmanın faaliyet olarak belirttiği telefon ile pazarlama amacı ile yaptığı, yasalara aykırı olduğu kanaatinin oluştuğunu belirterecek kesin ve yeterli belgenin bulunmadığını, telekominikasyon kurumunun 02/10/2003 tarih ve … sayılı kararı ile şikayet konusu olayın olduğu yönünde eldeki bilgi ve belgelerin yeterli görülmemesi nedeniyle davalı hakkında 406 sayılı Kanunun 18/1 maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verildiğini, davacının tazminat hesabının gerçek verilere dayanmadığını, tazminat hesaplanması için gerekli verilerin davacının mevcut sisteminden elde edilmesinin mümkün olmadığını, davalının eyleminin yasalara aykırı olduğunun kanaatine varılması halinde net gelir kaybının 77.319,41 TL olduğunu, birleşen dava yönünden davalı-karşı davacının el konulan cihazların alım faturalarının ibraz edilmesi durumunda el konulma tarihine kadar amortismanları düşülerek, belirlenecek miktarın iadesine karar verilmesi gerektiğini belirtmişlerdir.
04/03/2015 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; davalının yasa ve sözleşmeye aykırı olarak uluslararası ses trafiği taşıdığı, yapılan eylemin davacıyı zarara uğratıcı bir işlem olduğu, mahkemece davalının haksız eyleminin yurt içinden yurt dışına ses trafiği taşıması olarak kabul edilmesi halinde davacının herhangi bir zararının olmadığını, mahkemece davalının haksız eyleminin yurt dışından yurt içine ses trafiği taşıması olarak kabul edilmesi halinde davacının uğradığı ve tazmin edilmesi gereken zararın 1.105,362,50 TL olduğunu belirtmişlerdir.
Bilirkişiler Prof Dr …, Doç Dr…, Doç Dr … sundukları 24/09/2018 tarihli raporlarında; teknik olarak internet ortamında ses iletmek suretiyle 3.şahıslara milletlerarası telefon görüşmesi yaptırıldığı konusunda İstanbul… Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/173 D.iş sayılı dosyasındaki bilirkişi raporunun yeterli olmadığını, teknik olarak somut olarak kanıtlanamayan internet ortamında ses iletmek suretiyle 3.şahıslara milletler arası telefon görüşmesi yapıldığı düşünülse dahi hangi milletlerarası konuşmanın, hangi ülke ile kimler arasında yapıldığı ve süresinin ne kadar olduğunun tespitinin teknik olarak mümkün olmadığını, bu sebeple zararın ispatlanmasının mümkün olmadığını, birleşen dava yönünden teknik olarak davalı-karşı davacının aboneliğine son verilmesinin ve cihazların sökülüp götürülmesi nedeniyle ticari hayatına son verilmiş olduğunu, davalı-karşı davacının çalışma alanının tamamen telefon ve internet iletişimine bağlı olduğunu, teknik anlamda hizmet alamadığı için zararının bulunduğunun ancak davacı taraf vekilinin dosyaya sunduğu 09/06/2017 tarihli dilekçesi ve ekindeki emniyet şikayet tutanağına göre davalı-karşı davacı şirketin ticari defterlerinin çalınmış olduğu, bu nedenle mahkemeye sunulamayacağını bildirildiği, bu sebeple birleşen dava konusunda zararın hesaplanmasının mümkün olmadığını belirtmişlerdir.
Mahkememizce olaya ve dosyaya uygun bulunan 24/09/2018 tarihli bilirkişi raporuna itibar edilmiştir.
Asıl davada davacı davalı şirketin yasa ve sözleşmeye aykırı olarak ISDN PRI adları üzerinden internet ortamında ses iletmek suretiyle 3.kişilere düşük ücret ile milletlerarası telefon görüşmesi yaptırması neticesinde uğranılan zararın tahsilini talep etmiştir.
Davalı şirket yetkilileri hakkında açılan nitelikli dolandırıcılık suçundan dolaylı yapılan yargılama sonucunda, suçun yasal unsurlarının oluşmadığından davalı şirketin yetkilileri olan sanıkların beraatına karar verildiği, kararın Yargıtay … Ceza Dairesince onandığı hususu ile; Mahkememizce toplanan tüm deliller, 30/03/2007 tarihli bilirkişi heyet raporu, 28/05/2013 tarihli bilirkişi heyet raporu ve 24/09/2018 tarihli bilirkişi heyet raporu ve tüm dosya kapsamına göre; İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesinin… D.iş dosyasında alınan bilirkişi raporunun, uluslararası görüşmeleri yapan numaraların belirlenmemiş olması, DATA hatları üzerinden protokol analizinin yapılıp yapılmadığının kesin belli olmaması, VoIP kanal data genişliği ile telefon ses görüşme adet ilişkisinin tespit edilmemiş olması nedeniyle yeterli olmadığı, teknik olarak internet ortamında ses iletmek suretiyle 3.şahıslara milletlerarası telefon görüşmesi yapıldığı hususunun davacı şirket tarafından ispat edilemediği, kaldı ki hangi milletlerarası konuşmanın, hangi ülke ile kimler arasında yapıldığı, süresinin ne kadar olduğunun tespitinin teknik olarak mümkün olmadığı, davacının tazminat hesaplanması için gerekli verilerin davacının mevcut sisteminden elde edilmesinin mümkün olmayacağı, buna göre asıl davada davacının iddiasını ispat edemediği anlaşıldığından asıl davanın reddine karar verilmiştir.
Birleşen davada davacı aboneliğinin sona erdirilmesi ve cihazların sökülüp götürülmesi nedeniyle tazminat talebinde bulunmuş ise de; birleşen davanın davacısının el konulan cihazların faturalarını sunmadığı, ticari defter ve belgelerini sunmadığı, bu nedenle zararının hesaplanmasının mümkün olmadığı anlaşıldığından birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl ve Birleşen davanın REDDİNE,
2-Asıl davada;
a) Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 44,40 TL harcın, peşin alınan 204.033 TL’den mahsubu ile artan 203.988,60 TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
b) Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 216.335,55 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Birleşen Davada;
a) Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 44,40 TL harcın, peşin alınan 3.375 TL’den mahsubu ile artan 3.330,60 TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
b) Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 20.950 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Asıl ve birleşen dava ret olduğu için tarafların yapmış oldukları yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı; gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır