Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/750 E. 2020/72 K. 29.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/750 Esas
KARAR NO : 2020/72

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 18/09/2014
KARAR TARİHİ : 29/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmadaki beyanında özetle; davalının tasfiye memuru olarak görevli olduğu, tasfiye Halinde … Şti. firmasının; 14.09.2012 tarih ve 8153 sayılı …Gazetesinin 357. sayfasında yayımlanan ilan ile tasfiyeye girdiğini, Tasfiye Memuru olarak şirket ortağı …’in görevlendirildiğini, müvekkillerinin tasfiyeye giren şirketten icra takibine konu edilen alacakları olduğunu, icra takiplerinin davalıya Tasfiye Memuru sıfatı ile tebliğ edildiğini, …Noterliğinin …Yevmiye ve 02.07.2014 tarihli ihtarnamesi ile davalıdan tasfiye ile alakalı bilgi talep edildiğini, ihtarnamenin şahsın birinci adresine 15.07.2014 tarihinde tebliğ edildiğini, ikinci adresine bila tebliğ olduğunu, ihtarnameye herhangi bir cevap verilmediğini, şirketin tasfiyeye girme prosedürünün/kararının TTK hükümlerine aykırı olduğunu, tasfiyeye girdikten sonra da Tasfiye Memuru olan davalının üzerine düşen görevleri yerine getirmediğini, tasfiyenin düzenli bir şekilde yürümemesi nedeni ile müvekkilinin 2 yıldır alacağını tahsil edemediğini, anılan ihtarnamenin tebliğ şerhlerinde, firmanın tasfiye adresinin boş olduğunu, tebligatın bila döndüğünü, bir firmanın tasfiyeye girmesi “faaliyetin sonlanması” anlamına gelmediğini, ancak davalının Tasfiye Memuru olduğu firmada tasfiyenin göstermelik olarak başladığını, aslında firmanın fiilen sona erdiğini, sadece bu durumun dahi alacaklıları ve kamuyu yanıltmaya yönelik olduğunu, ayrıca TTK 540 uyarınca ilk Envanter ve Bilançonun yapılmadığını, TTK 541 uyarınca, henüz hiçbir alacaklıya bildirim ve ödeme yapılmadığını, TTK 542 içerisindeki yükümlülüklerin yerine getirilmediğini, TTK 542/c uyarınca; şirket borçlarının, şirket malvarlığından fazla olduğunu, şirketin pasiflerinin aktifinden fazla olduğunu; buna göre de tasfiye memurunun şirketin iflasını istemesi gerekirken, bu yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğini, borçlu firmaya ait … ve … plakalı araçlar üzerindeki haczin yükünün pasifin yüksek olduğunu ortaya koyduğunu, TTK 553 uyarınca, Tasfiye Memurunun kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerine aykırı hareket ettiğinden, doğan zarardan bilfiil ve şahsen sorumlu olduğunu, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 10,000,00 TL bedelli belirsiz alacak/tazminat davasının kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Yapılan yargılama sırasında taraflara usulüne uygun tebligat yapılmış, davalı taraf cevap dilekçesi vermemiştir.

GEREKÇE:
Dava dilekçesi, taraf beyanları, bilirkişi rapor ve ek raporları ve dosyada bulunan bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; dava, alacak davasıdır.
Tüm deliller toplandıktan sonra bilirkişi incelemesine karar verilmiş, dosyamız bilirkişiler SMMM …, Doç. Dr. … ‘a tevdi edilmiş, 01/09/2015 tarihli bilirkişi heyet raporunda; “…1-Davalı tarafından, herhangi bir defter belge ibraz edilmediğinden, yine davacının iddialarına dayanak başkaca bir belge sunulmadığından, davalının Bilançoları açısından, (TTK m.542/c uyarınca) borca batıklık konusunda herhangi bir değerlendirme yapılamadığı, davalının Tasfiyeye girmeden önce Vergi dairesine Sunduğu 01-09/2012 tarihleri arası Kurumlar Vergisi Beyannamesinin celbi halinde, ekindeki Bilançodan tespit yapılabileceği, bu konuda takdirin Yüce Mahkemeye ait olduğu,
2-Şirketin borca batık olup olmadığı bilinmemekle birlikte, Tasfiye memurunun 2012 yılı ve sonrasında gayri faal olan ve tasfiye edilen şirketin tasfiyesi konusunda Kanunda öngörülen yükümlülükleri yerine getirdiğine, tasfiyenin bir an önce sonuçlandırılması için gerekli işlemleri yaptığına, şirketin aktifini paraya çevirdiğine ve borçlarını ödediğine ilişkin herhangi bir bilgi ya da belge mevcut olmadığı; şirketin aktifi pasiflerinden fazla ise, tasfiye konusu işlemlerin yapılmamış olmasının TTK m.553 uyarınca tasfiye memurunun kusurlu olduğunu göstereceği, bununla birlikte tasfiye henüz sonuçlanmadığından şirkete ait malvarlığının pasiflerinden fazla olması halinde alacaklıların bu alacağını cebri icra yoluyla tahsil etmeleri mümkün olduğundan alacaklıların zarara uğramadığı, tasfiye memurunun TTK m.553 uyarınca şahsi sorumluluğuna gidilemeyeceği,
3-Eğer, şirketin pasifleri aktifinden fazla ise yani, şirket borca batık ise bu durumda iflas isteminde bulunulmamasının da şirket tasfiye memurunun şahsi sorumluluğunu doğuracağı, bu halde davacıların alacağının tahsili de gecikmiş olduğundan zarara uğradığının kabulünün gerektiği, davacı alacaklarının tasfiye memurunun şahsi sorumluluklarına gidebileceği…” sonuç ve kanaatinin bildirildiği,
Tarafların itirazları üzerine dosya aynı bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, 06/03/2017 tarihli alınan bilirkişi heyeti ek raporunda; ” …1-Davalı şirkete ait tasfiyeye giriş bilançosu incelendiğinde, iki ihtimalin söz konusu olabileceği, bunlardan ilkinin şirketin aktifinde kayıtlı olan değerleri olabileceği ve bunlarla borçlar ödenmesi gerektiği, ancak şirketin aktiflerinin ortaklar cari hesabına çıkmış olabileceği, bu durumda Tasfiye memurunun şirketin Aktifleri ile Borçlarını ödemesi gerektiği, ikinci ihtimalin ise, şirketin aktifinde kayıtlı olan değerleri hesap hatalarından kalmış olabileceği, şirketin kaydi değerli aktifi elde mevcut değil ise, Asliye Ticaret Mahkemesinde rayiç değerler üzerinden şirketin özkaynaklarını tespit ettirip, aktifi pasifini karşılamıyor işe şirketin iflasını talep etmesi gerektiği,
2.Şirketin tasfiyeye giriş bilançosundan çıkan her iki sonuca göre, tasfiye memurunun kusurlu olup olmadığı değerlendirildiğinde, şirketin aktif değerleri varsa bu aktiflerin paraya çevrilmesi TTK m.542. maddesi uyarınca tasfiye memurunun görev ve sorumluluğu olup, tasfiye memurunun söz konusu aktifleri paraya çevirdiğine ilişkin dosya kapsamında bir belge mevcut olmadığından tasfiye memurunun TTK m.553 uyarınca davacıya karşı sorumlu olduğu, yine bilançoya göre diğer ihtimal söz konusu ise, yani bilançoda görülen aktifler gerçekte yoksa ya da bilançoda hata varsa, tasfiye memurunun borca batık şirketin iflasını istemesi gerektiği, aksi halde tasfiye memuru TTK m.553 uyarınca zarar gören alacaklılara karşı sorumlu olacağı, dosya kapsamına göre tasfiye memurunun şirketin iflasını istediğine ilişkin bir belge mevcut olmadığından tasfiye memurunun bu ihtimalde de sorumlu olduğu,
3. Kök raporda davalı şirketin aktifinin mevcudiyeti halinde alacaklılar tarafından paraya çevrilebileceği, bu nedenle tasfiye memurunun sorumluluğuna gidilemeyeceği, şirketin borca batık olması halinde ise iflasının islenmesi gerektiği bu durumda tasfiye memurunun da sorumluluğuna gidilebileceği belirtilmişse de tasfiyeye giriş bilançosu, dosya kapsamında incelenmesi istenilen Yargıtay içtihatları ve TTK m.542 ila 553. Maddeleri çerçevesinde değerlendirme yapıldığında, kök rapordaki şirketin aktifi varsa, davacı alacaklının şirketin aktifini paraya çevirmesi gerekliliği davacının tasfiye memurunun sorumluluğuna gidemeyeceği yönündeki görüşümüzü bu nedenle değiştirdiğimizi, davalı tasfiye memurunun aktifi paraya çevirmemesi ve eğer aktif yoksa iflas istememesi nedeniyle kusurlu olduğu ve TTK m.553 uyarınca herhalde davacıya karşı şahsen sorumlu olduğu…” görüş ve kanaatinin bildirildiği,
Mahkememizce alınan ikinci ek raporda; “…1) Davacı …’ın davalı aleyhine başlattığı icra takibine 158,935,98 USD konu etmekle beraber, 67.500,00 TL karşılığı 34.739,70 USD’yi alacaklarını sigorta ettirdiği dava dışı …Sigortadan tahsil ettiği, dolayısıyla davacı …’ın davalı Tasfiye Halinde …’dan 121.496,28 USD alacaklı olduğu ve 121.496,28 USD zararı olduğu,
2)Davacı …’in davalı aleyhine başlattığı icra takibine 134.125,00 USD konu etmekle beraber, 113.058,44 USD’yi alacaklarını sigorta ettirdiği dava dışı …Sigortadan tahsil ettiği, dolayısıyla davacı …’in davalı Tasfiye Halinde …’dan 21.066.56 USD alacaklı olduğu ve 21.066.56 USD zararı olduğu.
3)Kök rapor ve 1. EK raporda ayrıntılı bir şekilde izah edildiği üzere, davalı şirketin tasfiyeye giriş bilançosundan özkaynaklarının +1.048.767,62 TL olduğu ve davalı şirketin kaydi değerlerden aktifinin pasifini-varlıklarının borçlarını karşıladığı, yapılan değerlendirmeler kaydi değerlerden olup, davalı şirket davaya cevap vermediğinden, kaydi değerli varlıkların gerçekte şirkette var olup olmadığı, kaydi değerli varlıklar gerçekte şirkette yok ise, bu seferde davalı şirketin borca batık olacağı ve iflasının istenmesi gerekeceği…” sonuç ve kanaatini belirtmişlerdir.
Dava, tasfiye memurunun sorumluluğuna dayalı tazminat davasıdır. Davacı, tasfiye memurunun kendisinin şirkete karşı açtığı icra takiplerini bilmesine rağmen tasfiye işlemlerini sonuçlandırmadığını, tasfiye memuru olarak üzerine düşen görevleri yerine getirmediğin, tasfiyenin sağlıklı ve düzenli bir şekilde yürütülmemesi nedeniyle alacaklarını alamadıklarını, tasfiye memurunun şirketin iflasını istemesi gerekirken istemediğini beyanla bu davayı açmıştır. 07/03/2017 tarihli 1. Ek ve 02/09/2019 tarihli 2. ek raporlar ile; tasfiye memurunun Asliye Ticaret Mahkemesinde rayiç değerler üzerinden şirketin özkaynaklarını tespit ettirip aktifi pasifini karşılamıyor ise şirketin iflasını talep etmesi gerektiği, şirketin aktif değerlerinin varlığı halinde bu aktiflerin paraya çevrilmesi için gerekli işlemleri yapması gerektiği, aksi halde tasfiye memurunun TTK 553 maddesi uyarınca zarar gören alacaklılara karşı sorumlu olacağı, açıklanan nedenle her iki ihtimalde de tasfiye memurunun sorumluluğuna gidilebileceği anlaşılmıştır. İkinci ek raporda davacı …’ın tasfiye halinde …’dan 121.496,28USD, davacı …’in ise 21.066,56 USD zararının olduğu tespit edilmiş, davacılar vekili 02/09/2019 tarihli ek bilirkişi raporuna karşı beyanlarında garame yöntemi ile yapılan hesaplama dahilinde …için 4.566TL, … A.Ş. için 5.434TL alacağının bulunduğunu belirtmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı tasfiye memurunun sorumluluğuna gidilebileceği, davacının davasında haklı olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne; 4.566TL’nin davalıdan alınarak davacı … Şti. Ne, 5.434TL’nin davalıdan alınarak davacı … A.Ş.’ye verilmesine, karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulüne; 4.566TL’nin davalıdan alınarak davacı … Şti. Ne, 5.434TL’nin davalıdan alınarak davacı … A.Ş.’ye verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 683,10 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 170,80 TL harcın mahsubu ile eksik alınan bakiye 512,30 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınmasına,
3- Davacının yatırmış olduğu 170,80 TL peşin harç ve 25,20 TL başvurma harcı ve 2.408,70 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 2604,70TL nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4- Davalı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5- Davacı … A.Ş. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 3.400,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine.
6- Davacı … Şti. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 3.400,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine.
7- Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde iadesine,
Taraf vekillerinin yüzüne karşı; gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

¸Bu evrak 5070 sayılı Yasa gereğince elektronik olarak imzalanmıştır.