Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/539 E. 2022/77 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2014/539 Esas
KARAR NO :2022/77

DAVA:Tasarrufun İptali
DAVA TARİHİ:28/06/2011
KARAR TARİHİ:10/02/2022

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili sunduğu dava dilekçesi ile; müvekkilinin, davalı …’den alacaklı olduğunu, müvekkili tarafından dava dışı … … Teks. Tur. San. Tic. A.Ş.’ne 20/08/2007 ve 14/08/2008 tarihli ve genel kredi sözleşmelerine istinaden kredi kullandırıldığını, davalılardan …’in bu kredi sözleşmelerini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kredilerin ödenmemesi üzerine borçlulara 885.897,20 TL müvekkili alacağının tahsili için …. Noterliğinin 16/05/2011 tarih 5059 yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, ancak borcun ödenmemesi ve temerrüde düşülmesi nedeniyle, borçlu … ve diğer borçlular aleyhine, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla 25/05/2011 tarihinde 752.250 TL’nin faiz ve fer’ileri ile birlikte tahsili için haciz yolu ile icra takibi yapıldığını, davalı …’in adına kayıtlı taşınmazları, diğer davalılara devrettiğini, İstanbul ili, … ilçesi, … Köyü, … Mevkii, 1 pafta, 51 ada, 7 parsel, 10/200 hissesini 20/12/2010 tarih ve … yevmiye numarası ile …’a, İstanbul ili, … ilçesi, … Köyü, 4 pafta, 249 parsel, 5000/30750 hissesini 20/12/2010 tarihinde …’na, İstanbul ili, … ilçesi, … Mah. … Sk. 246 pafta, 2117 ada, 31 parsel, 3. Kat, 7 nolu bağımsız bölümü 02/05/2011 tarih … yevmiye numarası ile …’na, İstanbul ili, … ilçesi, … Mah. 1015 ada, 101 parsel, 6. Kat, 13 numaralı bağımsız bölümü, 12/04/2011 tarih 9880 yevmiye numarası ile …’a, … ili, … ilçesi, … Mah., 411 ada, 4 parsel’i 24/02/2011 tarih … yevmiye numarası ile, …’e devrettiğini, taraflar arasındaki tasarruf işlemlerinin, İİK’nın 278 vd. eden maddeleri uyarınca iptali gerektiğini, davalı borçlunun, taşınmazları düşük bedelle ve alacaklısını ızrar ve alacaklısından kaçırmak gayesiyle yakın ilişkide oldukları kişilere devrettiğini, malvarlığını sun’i şekilde eksilttiğini, davalı satıcının, hesabın kat edilmesi ve hakkında icra takibi başlatılmasından çok kısa bir süre önce iki taşınmazını aynı gün, diğer taşınmazlarını da birer ay ara ile diğer davalılara devrettiğini, farklı yerlerdeki taşınmazları, aynı gün içinde veya arka arkaya farklı kişilere devreden davalı ile devir alan kişiler arasında, önceye dayalı bir yakınlık ilişkisi olduğunu ve devrin muvazaalı olduğunun açık olduğunu, taşınmazların satış bedellerinin taşınmazların gerçek değerlerinin çok altında olduğunu, davalı satıcı, kredi kullandırılmasından sonra kredileri geri ödenmediğini ve müvekkili bankanın alacağın tahsili için yasal yollara başvurulacağını anladığı anda taşınmazları davalılara devrettiğini, böylelikle taşınmazlara haciz konulmasını engellediğini, müvekkili bankanın alacağının tahsil kabiliyetinin ortadan kalktığını, dava konusu tasarrufların İİK.nın 278 ve 280. maddeleri gereğince iptale tabi olduğunu, alıcının iyiniyetli olup olmadığının araştırılmasına gerek olmadığını, bu konuda bir çok Yargıtay kararının bulunduğunu, akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler…” hükmü ile borçlunun alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile yaptığı bağışlama hükmündeki bu tasarrufların iptale tabi tuttuğunu, dava konusu taşınmazların satış tarihindeki gerçek değerleriyle satış bedelleri arasındaki fark yapılacak bilirkişi incelemesi ile ortaya konulacağını, ivazlar arasındaki fark İİK 278/III-2 bende gereğince bağışlama hükmünde olduğundan, dava konusu tasarrufların iptale tabi birer tasarruf olduğunu, açıklanan nedenlerle, devir bedellerinin düşüklüğü ve ivazlar arasındaki fark tek başına İİK 278/III-2 bendi gereğince bu tasarrufların iptale tabi olmaları için yeterli olmakla birlikte; alelacele, düşük bedelle ve hayatın olağan akışına aykırı şekilde, üstelik kendisine alacağın ödenmesi hususunda ihtarname keşide edilmesinden çok kısa süreler önce yapılan bu taşınmaz devirlerinin davalı satıcının, müvekkili bankaya zarar verme, alacaklıyı ızrar kasdı, mal kaçırma amacı taşıdığı, davalı alıcıların da bu durumu bildikleri veya bu açık emareler karşısında bilmeleri gerektiğinin açık olduğunu, bu şekilde tasarrufların İİK 280. madde hükmünü göre de iptale tabi olduğunu, borçlu … ile …’de yer alan taşınmazın alıcısı olan …’nun birbirlerini tanıdıklarının çok açık olduğunu, …’deki taşınmazı devralan davalılardan …’ın … ile olan ilişkisinin de belgeli olduğunu, …’in Gayrimenkul satışı yaptığı …’ın, …’in ortağı olduğu … Tic. Ltd. Şti.’nin eski çalışanı olduğunu, …’ın 21/06/2005 kullandırım tarihli kredisine …’nun kefil olduğunu, …’nun ise diğer davalılardan …’nun kardeşi olduğunu, bu hususunda borçlunun ve alıcıların birbirlerini tanımakta olduklarını ve yapılan muvazaalı devir işlemlerinin organizeli ve koordineli olarak birbirlerini tanıyan şahıslar arasında cerayen ettiğini, …’teki taşınmazı devralan … ile borçlu …’in ilişkisinin de belgeli olduğunu, …’teki taşınmazı devralan …’nin, Tahtakale piyasasında yıllardır döviz işi ile uğraşmakta olduğunu, aynı piyasada yıllardır ticaret yapan … ile yakın ilişki içerisinde olduğunu, …’deki taşınmazı devralan … ile …’ın yakın arkadaş olduklarının bilindiğini, bu nedenle tüm taşımaz alıcılarının da borçlu ile doğrudan ve dolaylı olmak üzere yakın ilişki içerisinde olduklarının son derece açık olduğunu, müvekkili bankanın alacağını tahsil imkanı bulunmadığını, icra dosyasındaki haciz tutanakları ve tapu sicil memurluğu yazılarının, İİK’nun 105.maddesi uyarınca geçici aciz vesikası hükmünde belgeler olduğunu, müvekkili bankaya İİK 277 vd. hükümlerinde düzenlenen iptal davası açma hakkını verdiğini, davalı satıcı … aleyhine …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından açılan takipte, davalıya ait tahsilat sağlanabilecek tüm gayrimenkullerinin 3. kişilere devrediğinin görüldüğünü, tebligatların bila döndüğünü, menkul haczinde davalı adresinde bulunamadığını, 5411 sayılı bankacılık kanunun geçici 13.maddesi gereğince müvekkili banka tarafından açılan tasarrufun iptali davalarında “aciz vesikası şartı” aranmayacağını belirterek, davalılardan … tarafından, davalı …’a satış suretiyle yapılan İstanbul ili, … ilçesi, … Köyü, … Mevkii, 1 pafta, 51 ada, 7 parsel, 10/200 hissesi, davalı …’na satış suretiyle yapılan İstanbul ili, … ilçesi, … Köyü, 4 pafta, 249 parsel, 5000/30750 hissesi, davalı …’na satış suretiyle devri yapılan İstanbul ili, … ilçesi, … Mah. … Sk. 246 pafta, 2117 ada, 31 parsel, 3. Kat, 7 nolu bağımsız bölümü, davalı …’a satış suretiyle devri yapılan İstanbul ili, … ilçesi, … Mah. 1015 ada, 101 parsel, 6. Kat, 13 numaralı bağımsız bölüm, davalı …’e satış suretiyle devri yapılan … ili, … ilçesi, … Mah., 411 ada, 4 parsel olarak kayıtlı taşınmazlara ilişkin, İİK.nın 277 ve devamı maddeleri hükümlerine göre batıl olan satış tasarruflarının müvekkili banka yönünden iptaline, müvekkili bankaya, dava konusu taşınmazlar üzerinde İİK.nın 283.maddesi uyarınca …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından cebri icra yolu ile hakkını alma yetkisinin tanınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili sunduğu cevap dilekçesi ile; müvekkilinin, iptali istenen tasarrufun konusu olan … İli, … İlçesi, … Mah, 12 pafta, 411 ada, 4 parsel sayılı gayrimenkulün maliki olduğunu, belirtilen gayrimenkulün eski malikinin, diğer davalı … olduğunu, bu kişi ile müvekkilinin vekil kıldığı kişilerin, 24/02/2011 tarihinde taşınmazın 13.000 TL bedelle satılması hususunda anlaştıklarını, taraflar arasında yakın bir ilişkinin söz konusu olmadığını, müvekkilinin Tahtakale piyasasında yıllardır döviz işi yapıyor olması ile davalı …’in iddia edildiği üzere aynı piyasada iş yapıyor olmasının, taraflar arasında yakın ilişki olduğuna delalet etmeyeceğini, müvekkilinin bir çok sektörde faaliyet gösterdiğinden, yıllardır Tahtakale’ye uğramadığını, yardımcı şahıslar tarafından işi yürüttüğünü, müvekkilinin iyi niyetli olduğunu, davalı …’in ekonomik durumu hakkında hiçbir şekilde bilgi sahibi olmadığını, müvekkilinin taşınmazı davalı …’in içinde bulunduğu ekonomik durumu bilmeden satın aldığını ve işbu dava ile davalının ekonomik durumu hakkında bilgi sahibi olduğunu, gayrimenkul üzerinde …’un 18.335 TL bedelli ipotek hakkının bulunduğunu, bu sebeple tarafların gayrimenkulün satış bedeli üzerinde daha düşük bir fiyat kararlaştırmak suretiyle gayrimenkulün devir işlemini gerçekleştirdiklerini, müvekkilinin de gayrimenkul üzerindeki ipotek hakkını kabul ederek gayrimenkulü satın aldığını, müvekkilinin maliki olduğu gayrimenkulün gerçek değerinin davacı tarafın iddia ettiği gibi çok yüksek olmadığını, taşınmazın gerçek değerine oranla biraz daha düşük sebeple devir işleminin yapılmasının sebebinin taşınmazın üzerindeki ipotek kaydı olduğunu, iddia edildiği üzere taraflar arasında yakın ilişkinin ve davalının alacaklarını zarara uğratmak kastından kaynaklanmadığını, davacı vekili tarafından soyut/mesnetsiz iddialarla yakın ilişkinin olabilme ihtimaline göre dava açılarak müvekkilinin haklı kazanımının talep edilmesinin kötü niyetli bir davranış olduğunu, İİK.nın 280. maddesi gereğince, tasarruf işleminin, davalının içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilinmesi veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edilebilme şartına sağlandığını, ancak davacı vekili tarafından mahkeme dosyasına, davalı …’in içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının müvekkili tarafından bilindiği veya bilinmesini gerektiren herhangi bir belge ibraz edilmediğini belirterek, davanın müvekkili bakımından reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili sunduğu cevap dilekçesi ile; tasarrufun iptali davası için aciz vesikası gerektiğini, bahsi geçen geçici ve kat’i aciz vesikasının mahkemeye ibraz edilmediğini, Yargıtay’ın kararlarında tasarrufun iptali davalarında esasa girilmeden önce davacı taraftan geçici ve/veya kat’i aciz vesikasını mahkemeye ibraz etmesi gerektiğinin belirtildiğini, İİK.nın 280.maddesi uyarınca dava şartları oluşmadığından mahkemenin esasa bile girmeden davaya reddetmesi gerektiğini, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında alacağın dayanağı bir kambiyo evrağı olduğunu, ortada geçerli muaccel bir alacağın olması gerektiğini ve işbu alacağa binaen açılan icra takibinden geçici veya kat’i aciz alınması gerektiğini, takibe esas olan belgenin kambiyo evrağı vasfında olmadığını ve vade tarihinin de olmadığını, bir an için kambiyo evrağı olduğu kabul edilse bile kambiyo evraklarında üç yıllık zamanaşımı süresi olduğunu, böylelikle muaccel bir alacaktan bahsetmenin mümkün olmadığını, diğer davalılar hakkında cebri icra işlemleri gerçekleştirildiğini, onlar hakkında da usulüne uygun bir geçici ve/veya kat’i aciz vesikasının bulunmadığını, dava şartı yerine getirilmediği için davacıya Yargıtay içtihatları muvacehesinde aciz vesikasını ibrazı için süre verilmesini, bu süre içinde getirilmediği takdirde dava koşulunun yokluğunda davanın reddi gerekeceğinin kanaatinde olduklarını, tasarrufun iptali davalarında borcu doğum tarihi ile tasarrufun yapıldığı tarihin önem arz ettiğini, mahkemede açılan işbu davaya konu olan yerlerin satış tarihleri borcun doğumundan çok önce olduğunu, bu bakından dava şartı gerçekleşmediğinden davanın reddinin gerekeceğini, davaya konu yer tapudan satılırken tüm Türkiye’de ki hakim olan uygulamaya göre satış bedelinin belediyenin rayiç bedeli olarak belirlendiğini, ancak bu husus sadece daha az harç ödemek amaçlı bir durum olduğunu, müvekkilinin satış iradesi ile diğer davalının alım iradesi hakikat olduğunu, Tapu Kanunun 26.maddesi uyarınca resmi senetle bağlı olarak Tapu Sicil Müdürlüğünde tapu memurlarının önünde usule ve hukuka uygun bir satış gerçekleştiğini, yapılan satış işleminin inançlı bir akit olup geçerli olduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili sunduğu cevap dilekçesi ile; davacı yanın kesinleşmiş ve talebi kabil alacağı bulunmadığını, davaya mesnet icra dosyası incelendiğinde; borçlulardan … A.Ş.’nin … 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/05/2011 tarih ve … Esas sayılı dosyası ile iflas erteleme tedbir kararını dosyaya ibraz ettiğini ve takibin durduğunu, davaya mesnet yapılan icra takibi kambiyo takibi olarak açıldığını, ancak icra takibine mesnet senedin zamanaşımına uğradığının görüleceğini, davacı alacaklı kambiyo hukukundan doğan müracaat hakkını kaybetmiş olmasına karşın takibe işbu cihetle giriştiğini, buna karşı ve takibin iptali için açılan davanın …. İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile devam ettiğini, icra dosyası borçlularından … A.Ş. hakkında durdurma kararı varken, davalı müvekkilinin de içinde bulunduğu icra takip borçlularının takibin iptaline müteallik müracaatı bulunurken, binnetice davacının talebi kabil kesinleşmiş bir alacağı bulunmazken, huzurda açılan davanın öncelikle usulden reddi gerektiğini, bundan başka davacı yanın elinde işbu davayı açabilmesini olanaklı kılan ve kanunun aradığı aciz vesikası bulunmadığını, taşınmazların davacı yanın davasına konu edip iddia ettiği gibi düşük bedelle değil, bilakis rayiç bedelle satıldığını, müvekkilinin devrettiği taşınmazların bedelini banka havalesi yolu ile tahsil ettiğini, iddia edildiği üzere borcun doğumu ile tasarruf tarihleri arasında çok kısa bir süre bulunmadığını, müvekkilinin, davacı yanla uzun yıllar çalıştığını, bu nedenle bir takım asılsız ve ispattan yoksun soyut iddialar ile müvekkilinin tasarruf hakkının kısıtlanamayacağını, davacının hiçbir surette işbu devirlerin alacaklılarını ızrar amaçlı yapıldığına dayanamayacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili Mahkememize sunduğu cevap dilekçesi ile; davacının, müvekkili ile borçlu …’in organize ve muvazaalı şekilde taşınmazın devir işlemini gerçekleştirdiği iddiasında olduğunu, müvekkilinin, …’in ortağı olduğu … Tic. Ltd. Şti.’de bir süre çalıştığını ancak müvekkilinin, bu şirkette çok eskiden çalıştığını, başta … olmak üzere şirketin diğer yetkilileri ve çalışanları ile ilişkisini uzun zaman önce kestiğini, …’in, bu şirketin ortağı olduğunu, ortaklığının 2009 yılında hisselerini devretmiş olmasıyla son bulduğunu, şirketin bu dönemdeki ticari faaliyetlerinin iyi olduğunu, ne …’in ne de firmasının ızrar içinde olduğunu söylemenin mümkün olmadığını, borçlu … ile müvekkili arasında hiçbir akrabalık ya da iş ilişkisinin bulunmadığını, geçmişte mevcut “Eski Tarihli” bir ilişkinin, müvekkilinin ızrar kastını biliyor ya da biliyor olması gerektiğine yorulmasının haksız olduğunu, müvekkilinin eski tarihli iş ilişkisi dışında … ile hiçbir münasebetinin olmadığını, müvekkilinin, devralınan taşınmazı mülk ve ikamet etme iradesi ile edindiğini, halihazırda kiracı bulunduğunu, bu kiracıların da kira bedellerini ödememesi sebebiyle kendilerine karşı … 16. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile tahliye istemli icra takibi başlatıldığını, bu bakımdan iptale konu taşınmazın devrinde muvazaanın söz konusu olmadığını, tamamen bundan bağımsız olarak konut edinme iradesi ile edinilmiş bir taşınmaz olduğunu, bahsi geçen … Ltd. Şti. adlı dava dışı firma, ticaret sicil kayıtlarından da görüleceği üzere …’in şirket hisselerini devredip şirketten ayrılmasından çok sonra tasfiye sürecine girdiğini, bu süreçte de zaten müvekkilinin o firmada çalıştığı için eşi olan …’da tasfiye memurluğu yaptığını, tasfiye sürecinde … şirket ortağı olmadığını, hisselerini bu süreçten çok önce devrederek şirket ortaklığından 2009 yılında ayrıldığını, bu sebeple ne müvekkilinin ne de eşinin borçlu … ile ilgisinin kaldığını, iptale konu tasarruf işleminin, …’in bu firmadan ayrılmasından tam 2 sene sonra yapıldığını, borçlu …’in taşınmazını satacağı bilgisi, müvekkiline şirket içinde bu yönde alınan duyumlarla ulaştığını, müvekkilinin de o dönemde ikamet etmek amacıyla konut bakıyor olduğundan, taşınmazı almak istediğini, müvekkilinin … ile ilişkisinin çok önceden kesildiğinden ızrar durumunu bilmesinin mümkün olmadığını, dosyaya delil olarak sunulan dava dışı … Ltd. Şti. adlı firmaya ait belgelerin delil vasfının bulunmadığını, müvekkilinin eşinin …’in hem resmen hem de fiilen hiçbir ilişkisinin bulunmadığı bu firmada tasfiye memurluğu yapmasının huzurdaki dava ile ilgisinin bulunmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili sunduğu cevap dilekçesi ile; İİK.nın 277. maddesi gereğince tasarrufun iptali davalarında kesinleşmiş bir alacağın varlığının arandığını, icra dosyasında kesinleşmiş bir alacak bulunmadığından bu davanın dinlenmemesi gerektiğini, tasarrufun iptali davalarında kesinleşmiş bir alacağın varlığının maddi hukuk açısından dava şartı olduğunu, dava da bu husus yerine getirilmediğinden davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, icra takibine konu yapılan bono üzerinden vade olmadığından poliçelere uygulanan TTK.nın 616 maddesi gereğince, görüldüğünde ödenecek poliçe hakkındaki hükümlere göre böyle bir poliçenin keşide gününden itibaren 1 yıl içinde ödenmesi için ibrazı gerektiğini, icra dosyasında bu hususta belirleyici hiçbir husus bulunmadığından, takibe konu bononun zamanaşımına uğradığını, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında borçlu olarak gösterilen … A.Ş.’nin … 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasından aldığı 11/05/2011 tarihli iflas erteleme kararı bulunduğunu, karar nedeniyle tüm takiplerin durduğunu ve hacizlerin kaldırıldığını, huzurdaki bu davanın öncelikle iflas erteleme davasının sonucunun beklemesi gerektiğini, bu davada davalı olarak gösterilen … hakkındaki takip dosyasında 1/2 hissesi borçluya ait …, …, … köyündeki …’e 03/06/2011 tarih ve 617 yevmiye ile haciz konulduğunu, haciz konulan bu taşınmazın değeri saptanmadan, borca yeter olup olmadığına bakılmadan, muvakkat aciz vekikası alındığını ileri sürmek olanaklı olmadığını, davalı … adına kayıtlı 19 adet Marka için Türk Patent Enstitüsü Markalar Dairesi Başkanlığına …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından ihtiyati haciz konulduğunu, öncelikle bu markaların değerlerinin de saptanması gerektiğini, bu konuda davalı …’in İstanbul ticaret sicil memurluğunda … sicil numarası ile kayıtlı … ve Dış Tic. A.Ş. hissesini de icra müdürlüğünce haciz vaz edildiğini, bu hisselerin devri yapılmış olsa dahi değerinin saptanması ve bu davaya konu olması gerektiğini, müvekkilinin, davalı … ile bir ilişkisinin olduğuna dair herhangi bir emarenin olmadığını, müvekkilinin, davaya konu taşınmazı gerçek bedeli ile banka havalesi ile göndererek satın aldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili sunduğu cevap dilekçesi ile; tasarrufun iptali davası için kesinleşmiş bir alacağın olması gerektiğini, oysa davaya dayanak yapılan ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında alacağın daha henüz kesinleşmediğini,icra takibine konu senedin zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin taşınmazı rayiç bedeli karşılığında aldığını ve bu bedelin banka kanalı ile ödendiğini, diğer davalı ile müvekkilinin tanıdık olmalarının tek başına kötü niyet için emare olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, İİK.nın 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali davasıdır.
Mahkememizce …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası, tapu kayıtları ve resmi senet örnekleri celbedilmiş, taraf delilleri toplanmış ve bilirkişi raporları ile ek bilirkişi raporları alınmıştır.
…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelemesinde, davacı …Ş tarafından davalı … ve dava dışı … ile … … Tekstil Turizm San. Tic. A.Ş aleyhine, 23/05/2011 tarihinde, bonoya istinaden 750.000 TL asıl alacak ve 2.250 TL komisyon olmak üzere toplam 752.250 TL alacak için kambiyo senetlerine mahsus yol ile icra takibi başlattığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce … İli … ilçesi, …Mah. 411 Ada 4 Parsel sayılı taşınmaz ile ilgili Talimat yoluyla aldırılan bilirkişi raporunda; Dava konusu … İlçesi … Mahallesi 411 ada 4 parselde kayıtlı taşınmazın imar planında B-4 (bitişik nizam 4 katlı konut yapı adasına) denk geldiğinin tespit edildiğini, taşınmazın bulunduğu bölgenin, yaptığı emsal araştırmaları ve serbest piyasa alım satım rayiçleri araştırılarak, taşınmazın konumu, yüzölçümü, yaşı, sobalı olması, bulunduğu mevki, ulaşım durumu, belediye hizmetlerinden yararlanması şehrin eski bir bölgesinde bulunması, imar durumu vs. hususlar da dikkate alınarak arsasının m2 birim değerinin 650 TL olacağı kanaatinde olduğunu, buna göre bahse konu taşınmazın arsa ve yapı bedelinin;
Arsa bedeli : 190,52 m2 x 650,00 TL/m2 = 123.838,00 TL
Yapı bedeli : 588,00 m2 x 630,00 TL/m2 x 0,75 (%25 yıp.payı) = 277.830,00 TL
Dava konusu taşınmazın arsa ve yapı bedelinin toplam 401.668,00 TL olduğunu belirtmiştir.
… 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne tekrar talimat yazılarak, dava konusu taşınmazın satış tarihi olan 24/02/2011 tarihi itibariyle taşınmazın değerinin ne kadar olduğu hususunda ek rapor düzenlenmesi istenilmiş, Bilirkişi … sunduğu 27/03/2019 tarihli ek raporunda; TÜİK aylık TEFE endeksleri ile geriye dönük değer belirleme yoluna gidildiğini, buna göre 29/03/2017 tarihinde dava konusu taşınmaz için belirlemiş olduğu bedelin 401.668,00 TL olduğunu, TÜİK aylık TEFE endekslerine göre Mart 2017 tarihinde endeks 21147,11 ve Şubat 2011 tarihindeki endekste 13482,86 olduğunu, 401.668,00 TL x 13482,86 / 21147,11 = 256.093,31 TL olduğunu belirtmiştir.
Bilirkişiler …., … ve … ve Mahkememize sundukları 04/05/2016 tarihli raporlarında; Davalı … tarafından Davalı …’a devredilen gayrimenkulün davalı … tarafından diğer davalı …’a devir tarihindeki rayiç bedelle satıldığını, …’in mali durumunu ve alacaklılarına zarar vermek kastını davalı …’ın bilebilecek durumda olması olgusunun kuvvetle söylenemeyeceğini, Davalı … tarafından Davalı …’na devredilen gayrimenkul ile ilgili olarak; Davalı … tasarruf tarihindeki rayiç değeri 70.000 TL olan gayrimenkulü 40.000 TL bedelle davalı …’na devrettiği ivazlar arasında bir mislinden fazla bir orantısızlık bulunmadığını, … ile davalı … arasında tanışıklığının olduğunu, annesinin ikamet ettiği gayrimenkulü değerinin altında satması durumunda davalı …’nun borçlunun mali durumunu ve alacaklılarına zarar vermek kastının olduğunu bilebileceğini, Davalı … tarafından Davalı …’na devredilen gayrimenkulün; Davalı … tasarruf tarihindeki rayiç değeri 330.000 TL olan gayrimenkulü 110.000 TL bedelle davalı …’na devrettiğini, Davalılar arasında yapılan tasarrufta ivazlar arasında aşırı bir orantısızlığın (üç misli) bulunduğunu, Davalı … tarafından Davalı …’a devredilen gayrimenkul ile ilgili olarak; davalı … tarafından diğer davalı …’a devir tarihindeki rayiç bedelle satıldığı, davalı … ile …’in çalışanı olması ve yine eşinin tasfiye sürecinde şirketin tastiye memuru olması, …’in iş yaptığı ortak olduğu kişilerce çekilen kredilere kefil olması dolayısıyla Davalı …’ın …’in içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kasdını bilebilecek durumda olduğunu belirtmişlerdir.
Bilirkişiler … ve … Mahkememize sundukları 30/12/2019 tarihli raporlarında; Somut olayda aciz vesikası şartının yerine gelmiş sayılabileceğini, kaldı ki 5411 sayılı Bankacılık Kanunun geçici 13. maddesi çerçevesinde davacı tarafın aciz vesikası ibraz etme şartından muaf sayılması gerektiğini, İstanbul, …, … Köyü, 4 pafta, 249 parsel, 5000/30750 hissesini diğer davalı …’na, İstanbul ili, … İlçesi, … Mahallesi, Mezarlık 4 pafta, 0 ada, 249 parsel sayılı 30.750 m2 m2miktarlı tarla nitelikli taşınmazın 5000/30750 hisse bedelinin;30.12.2019 Rapor Tarihi itibariyle Toplam Değeri : 2.115.000,00 TL,29.06.2011 Dava Tarihi itibariyle Toplam Değeri : 350,486,00 TL,20.12.2010 Devir Tarihi itibariyle Toplam Değeri : 330.000 TL olduğunu, bu tasarruf dışında, diğer tasarrufların ivazları arasında aşırı bir farkın mevcut olmadığını, bununla beraber ivazlar arasındaki aşırı bir farkın varlığının veya yokluğunun tek başına tasarrufun iptali sebebi olarak değerlendirilemeyeceğini, tasarrufun iptali davalarında dosyada mevcut vakıaların bütünü üzerinde inceleme yapılmasından daha doğru olacağını, nitekim buna ilişkin Yargıtay kararlarının da mevcut olduğunu, Tasarrufların kısa aralıklarla ve çok sayıda taşınmaz devrine isabet etmesi karşısında, söz konusu tasarrufların mal varlığının tasfiyesi olarak kabul edilebileceğini, Somut olayın incelenmesinde; davalılardan … ile davalılardan …’nun birbirini tanıdıklarını gösteren çok sayıda bilgi ve belgenin dosya kapsamında mevcut olduğunu, bu bağlamda dosya kapsamında mevcut 29.01.2009 tarihli kira sözleşmesinde, kiralayanlar arasında 2 davalının mevcut olduğu dava dışı bir firmada …’in diğer davalı … ile ortaklığını gösteren hazirun cetveli (… A.Ş.), davalı … Başarı ile davalılardan … arasında da hukuki bir bağın bulunduğunu, bu bağlamda …’ın …’in ortağı olduğu … Limited Şirketin yetkilisi …’ın, davalılardan …’ın eşi olduğu, ayrıca davalılardan …’in … ile de bir dönem aynı adreste bulunduğunu gösteren belgelerin dosya kapsamında mevcut olduğunun görüldüğünü, bu yönüyle davacı ile davalılar arasında bir organik bağı bulunduğunu, Davalı …’e yapılan icra takibinin mesnedi olan kambiyo senedinin keşide tarihinin 21.08.2007 tarihi olduğunu, Kambiyo senedinin dayanağını oluşturan kredi sözleşmelerinin ise 20.08.2007 ve 14.08.2008 tarihli genel kredi sözleşmeleri olduğunun tespit edildiğini, Davalı … tarafından yapılan iptali istenen tasarrufların ise 20.12.2010, 24.02.2011, 12. 04.2011, 02.05.2011 tarihinde diğer davalılarla yapıldığını, dolayısıyla da borcun doğumunun tasarruf işleminden önce tamamlanmış olduğunun anlaşılmakta olduğunu, bu yönüyle de bu şartın dava bakımından tamamlanmış olduğunu belirtmişlerdir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; Davacı banka tarafından davalılar arasında yapılan tasarrufların iptali için bu davanın açıldığı, davacı banka tarafından davalı … ve diğer dava dışı kişiler hakkında ….İcra Müdürülüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığı, icra takibine konu olan kambiyo senedinin keşide tarihinin 21.08.2007 tarihi olduğunu, Kambiyo senedinin dayanağını oluşturan kredi sözleşmelerinin ise 20.08.2007 ve 14.08.2008 tarihli genel kredi sözleşmeleri olduğu, Davalı … tarafından yapılan iptali istenen tasarrufların ise 20.12.2010, 24.02.2011, 12.04.2011, 02.05.2011 tarihinde diğer davalılarla yapıldığı, dolayısıyla borcun doğumunun tasarruf işlemlerinden önce tamamlanmış olduğu, icra dosyasında davalı adresinde hiçbir menkul mal bulunmadığının tespit edildiği ve 3.kişilere gönderilen haciz ihbarnamelerinin de sonuçsuz kaldığı, bu durumun geçici aciz vesikası hükmünde olduğu ve tasarrufun iptali davasının şartlarının bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Davalı …’na, …’na ve …’a yapılan tasarruflar ile devredilen taşınmazların yargılama sırasında cebri icra yoluyla dava dışı kişilere satılmış olduğu anlaşıldığından, icra dosyasında takip dosya alacaklısının ihale bedelinden alacağını altıktan sonra bir bedel kalıp kalmadığı sorulmuş, verilen cevaplarda alacaklıya ödemeden sonra bir bedel kalmadığı bildirildiğinden bu davalılara ilişkin tasarufların iptali davası konusuz kalmakla karar verilmesine yer olmadğına karar verilmiştir. (Yargıtay 17.HD.nin 27/06/2018 tarih ve 2017/3430 E.2018/6485 K.) Dosya kapsamına göre ve bu davalıların dava açılmasına sebebiyet vermeleri nedeniyle yargılama giderlerinden sorumlu tutulmuşlardır.
Davalı …’in davalı …’ e 24.02.2011 tarihinde 13.000 TL bedelle devrettiği taşınmazın devir tarihindeki gerçek değerinin bilirkişi tarafından 256.093,31 TL olarak belirlendiği, devir tarihindeki gerçek değer ile tapudaki satış bedeli arasında fahiş fark bulunduğu, bu nedenle bu tasarrufun iptale tabi olduğu anlaşıldığından … ili, … ilçesi … mah.112 pafta, 411 ada 4 parsel sayılı taşınmazın borçlu … tarafından davalı … ‘e satışına ilişkin 24/02/2011 tarihli satış tasarrufunun İİK.nın 278.maddesi gereğince iptaline karar verilmiştir.
İstanbul İli, … İlçesi, … Mah. … mevkii, 1 pafta, 51 Ada, 7 Parsel sayılı taşınmazın 1/20 hisseli bölümü, davalı- borçlu …, davalı …’a 20.12.2010 tarihinde satmıştır. Davalı …’ın davalı …’in bir dönem ortağı olduğu şirkette çalıştığı, yine eşi …’ın bu şirkette tasfiye memuru olarak çalıştığı hususuna göre aralarında organik bağ bulunduğu ve tasarrufların kısa aralıklarla ve çok sayıda taşınmaz devrine isabet etmesi karşısında, söz konusu tasarrufların mal varlığının tasfiyesi olarak kabul edilmesi gerektiği hususu gözönüne alındığında, İİK.nın 280.maddesi kapsamında bu tasarruf işleminin iptaline karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar …, … ve … hakkındaki davanın konusu kalmadığından bu davalılara ilişkin dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davalılar …, … ve … hakkındaki Davanın KABULÜ ile, İstanbul İli, … İlçesi, … Mah. … mevkii, 1 pafta, 51 Ada, 7 Parsel sayılı taşınmazın 1/20 hisseli bölümünün borçlu … tarafından davalı … ‘a satışına ilişkin 20/12/2010 tarihli satış tasarrufunun ve … ili, … ilçesi … mah.112 pafta, 411 ada 4 parsel sayılı taşınmazın borçlu … tarafından davalı … ‘e satışına ilişkin 24/02/2011 tarihli satış tasarrufunun, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına konu alacak ve ferileri ile sınırlı olarak İPTALİNE, bu takip dosyasındaki takip konusu alacak ve ferilerine yetecek oranda tahsili için tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile, davacıya bu taşınmazlar üzerinde haciz ve satış yetkisi verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince; daha az olan taşınmazların değeri göz önüne alınarak alınması gereken 20.191,98 TL harcın davalılardan tahsiline,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince; daha az olan taşınmazların değeri göz önüne alınarak, 29.141,53 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 9.490,75 TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Davacı vekilinin ve Davalı … vekilinin yüzlerine karşı, diğer davalıların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/02/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır