Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/470 E. 2019/802 K. 28.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/470 Esas
KARAR NO : 2019/802

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 18/09/2014
KARAR TARİHİ: 28/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan kambiyo senetlerinden menfi tespit davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 27/08/2013 tarihli verdiği dilekçesi özetle;
Müvekkilinin babası …’in 19/12/2012 tarihinde vefat ettiğini, vefatından sonra 15/10/2010 – 15/11/2010 ve 15/12/2010 ödeme tarihli her birisi 14.000,00 TL olmak üzere toplam 42.000,00 TL’lîk üç adet senet sebebiyle İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün… E.sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını ve İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. …K. sayılı kararı ile ihtiyati haciz kararının uygulanarak babasına ait ve babasından kalan tek malvarlığı olan Beyoğlu’ndaki taşınmaz üzerine haciz konulduğunu, müvekkilinin varlıklı birisi olduğunu, davalılara borçlanması için hiçbir sebebinin bulunmadığını, ölümünden bir süre önce bir evi ve otomobilinin satıldığını, senetle alacaklı olan davalı …’nın müvekkile 42.000,00 TL verebilecek ekonomik durumunun bulunmadığını, aralarında senetlerin verilmesine esas olan herhangi bir hukuki ilişkinin bulunmadığını, müvekkilinin 2010 yılında alzheimer hastalığına yakalandığını, 2010 Mayıs ayında unutkanlık şikayeti başlayan müvekkilinin bir süre sonra yer, kişi, zaman oryantasyonunu kaybettiğini, ne yaptığını bilemez duruma geldiğini, satışların da bu tarihten sonra başladığını, kişisel ihtiyaçlarını görememesi, saldırganlık davranışları göstermesi nedenleriyle 05/10/2010 tarihinde … Ruh Sağlığı ve Sinit Hastalıkları Hastanesine yattığını, bu tarihten sonraki hayatını hastanelerde yaşamak zorunda kaldığını, hastalığın süratli seyri sonucunda hastanenin 24/12/2010 tarihli raporu düzenlediğini, vekaletname vermesinin mümkün olmaması nedeniyle eşi …’in müvekkilinin mirastan hiçbir şey alamaması için iptali istenen senetleri tanzim ederek muhtemelen ne yaptığını bilmeyen müvekkiline imzalattığını, müvekkilin senetlerin tanzim edildiği tarihte hukuki ehliyetinin bulunmadığını, davalıların ve ikinci eşinin murisin hastalığı sonucu hukuki ehliyetini yitirmiş olmasından istifade ettiklerini, her ne kadar senetlerde tanzim tarihi 01/02/2010 olarak gösterilmiş ise de bu tarihin her zaman atılmasının mümkün olduğunu, murisin alzheimer hastası olması sebebiyle yer, kişi, zaman gibi kavramlardan yoksun olması, ikinci eşi … ile davalılardan …’nın murisin mirasından % hisse alacak olan oğlunu saf dışı bırakmak, mirastan mal kaçırmak için malvarlığını satarak ve satış bedellerini kendi üzerlerine geçirdiklerini, diğer davalı …’a da senetleri ciro ederek cirantanın senet metni dışında itirazlardan istifade ettirmeyi planladıkları, murisin son ve tek kalan taşınmazına da bu alacak sebebi ile haciz koyarak müvekkilini babasının mirasından hiçbir şey alamayacak duruma getirmek istediklerini beyanla müvekkilinin murisi …’in borçu olduğu 15/10/2010 – 15/11/2010 ve 15/12/2010 ödeme tarihli her birisi 14.000,00 TL olan toplam 42.000,00 TL’lik üç adet senedin iptaline, aksi takdirde müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili Av….’nın 17/01/2014 tarihli verdiği dilekçesi özetle;
Davacının iddialarının tümünün gerçeğe aykın ve borçtan kurtulmaya yönelik olduğunu, müvekkili ile merhum …’in yaklaşık 13-14 yıllık tanışıklıkları bulunduğunu, davacı dahil tüm ailenin bu durumu bildiğini, müvekkilinin …’e 42.000,00 TL’yi tek seferde vermediğini, yıllarca elden verdiğini ve onun adına 3.şahıslara ödemeler yaptığını, en sonunda 2010 yılında 14.000,00 TL’den 3 adet senet düzenlendiğini, davacının müvekkilini sadece maaşla çalışan biri olarak göstermesinin doğru olmadığını, zira müvekkilinin yıllarca matbaa işi ile uğraştığını, o dönemden birikimi olduğunu. son yıllarda da taksicilik işi ile uğraştığını ve aylık ortalama 6.000,00 TL geliri olduğunu, müvekkilinin davacının murisine elden borç para verebilecek maddi gücünün bulunduğunu, …’in menkul ve gayrimenkullcrinin satışının hep senet tanziminden sonraki zamanlara denk geldiğini, müvekkilinin bu satışlardan hiçbir şekilde haberinin olmadığını, merhum …’in uzun zamandır maddi zorluk içinde olduğunun dosya içinde mevcut banka kayıtlarından açıkça görüldüğünü, davacının beyan ve iddialarının aksine araç satışının yapıldığı tarihlere denk gelen günlerde …’in hesabına 11.828,00 TL para girişinin olduğunu. …’in banka kayıtlarında ismi geçen İsmail KELEŞ isminin de çok dikkat çekici olduğunu, müvekkilinin senetlerin verilmesinden sonra otomobilin ve evin satılmış olduğunu bilseydi alacağına kavuşmak için çok daha önceleri hukuki yollara başvuracağını, müvekkilinin alacak miktarının herhangi bir ev bedelinden çok düşük olduğunu, davacının babasının evinde göz dikildiği iddiasının çok saçma olduğunu, müvekkilinin merhumun eşi … ve abisi …’le aralarında husumet doğduğunu, onlarla işbirliği içinde olmasının imkansız olduğunu, davacı …’ın amcası … ile …’in davacının babaannesinden miras kalan dava dışı bir gayrimenkulun satışım birlikte gerçekleştirdiklerini. …’in bu satışta da vekaletle hareket ettiğini, muvazaa iddialarına karşılık bu hususun da araştırılması gerektiğini, davacının davaya dayanak sunduğu belgelerin muvazaa iddialarını ispata yetmediğini, aslında kendi aleyhinde belgeler olduğunu, senede karşı açıldığı için huzurdaki davada senede karşı senette ispat kuralının uygulanması gerektiğini beyanla, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili Av….’ın 07/10/2013 tarihli verdiği dilekçesi özetle;
Kambiyo senetlerinin sebepten mücerret olduğunu, hamilin cirantanın esas borç ilişkisinden kaynaklanan haklarını değil senette yazılı olan haklannı devir aldığını, temel işlem sakat veya geçersiz olsa bile soyut kambiyo senedinin geçerliliğine zarar gelmediğini, nakten ibaresi taşıyan senetlerin aksini ispat için yazılı belge ile kanıtlanmasının gerektiğini, müvekkilinin iyi niyetli son hamil konumunda olduğunu, senet metni dışındaki itiraz ve defilerin kendisine dermeyan edilemeyeceğini, huzurdaki dava açısından ticari defterlerin delil kabul edilmesinin de mümkün bulunmadığını, senet borçlusu …’in senedi tanzim tarihinde hukuki ehliyetinden yoksun olduğuna dair resmi bir hastane raporu bulunmadığını, davacının da kötüniyetle hareket etme olasılığının yüksek olduğunu, davacının muvazaa iddiasında bulunduğunu, …’in bu davada taraf olmadığını, davacının babasının gelirine dayalı beyanlarının çelişkili olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER
Tarafların delilleri toplanmış, bilirkişi heyetinden ve Adli Tıp Kurumundan rapor alınmıştır.
İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; Davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyasına konu toplam 58.300,81 TL alacağın tahsili için icra takibi yapıldığı anlaşılmıştır.
İstanbul…İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas-… Karar sayılı dosyasında verilen karar celp edilerek dosya arasına alınmıştır.
Davacı tanığı … duruşmada : “Davacı … Sönmez benim kardeşimin oğlu olun kardeşim … Sönmez 2005 yılında benim anneminde kaldığı …deki eve ben yerleştirdim annemle birlikte yaşadılar bütün masraflarını ben karşıladım , ben inşaat müh. Müteahidim bütün masraflarıda banka kanalı ile ödüyorum annem 2010 senesinde vefat etti kardeşimde 2012 yılında vefat etti, annem alzamier hastasıydı kardeşimde 2009 yılında onunla kaldığı 5 yıl süre içeresinde aynı hastalığa tutuldu aynı evde oturdukları için sanırım etkilendiler birgün benim boğazıma sarıldı , ben …yı tanımıyorum ben kardeşimin hanımına sorduğumda bizi getirip götüren taksici dedi , bu adam bana bir kaç kez telefon ederek 200 TL 500 TL gönder dedi sonrada bu kadına 70.000 TL ver ev alsana gibi beyanlarda bulununca ben Beykozda şikayette bulundum , ben Server Sevençanıda tanımıyorum anrcak avukatı beni arayarak bu cihangirdeki hisseli malik bulunduğum …Mah. 32 parseldeki taşınmazın hissesinin kendisine satmamı istedi bsende kabul etmedim kesinlikle kardeşim …ın herhagi bir şekilde kimseye borcu yoktur çünkü ben baktım , 2010 ile 2013 arasındada aşağı yukarı 400 milyarlık mal sattılar ve bunların ne olduğu belli değil, kimisi … adına kimisi karısına verilen vekaletle satılmış , … rahasız bir şöför buna dadanmış Sağmalcılardan notere götürmüş ve ordan vekalet çıkarmış , 4 parça garimenkul ve bir arabası satıldı kesinlikle bu satışta …ın herhangi kimseye borcu yoktu kendiside hastaydı , paraların ne yapıldığını ben bilmiyorum , kardeşimin karısı ile davalılar devriye girmişler bi daire 300.000 TL ye satılmış ne yapıldığı belli değil , ben sabit giderleri elektrik su telefon gibi giderleri … bankası kanralı ile ödüyordum aylrıca benim hisselerime düşen ve şahsıma ait mülklerede kira bedellerini kardeşim ve hanımı alıyordu , müşterek yerin satımında kardeşimin hanımı vekaleten geldi bende asaleten geldim müşteriyide kendileri buldu emlakçıda oradaydı kardeşimin herhangi bir şekilde borçlanacağı bir durum yoktu , eğer inansam ben bu parayı kendim öderim ekonomik durumum vardır , …ıda doktora götürdük hasta olduğuda meydandaydı ben …a bakayım vasi olayım dedim ancak hanımı ağladı karşı çıktı bu benim kocam sen karışamazsın , kadın bu adamla tanışınca yani … tanışınca işler bu mecraya girdi. ” şeklinde bayanda bulunmuştur.
Davacı tanığı … duruşmada : ” Ben …’in kardeşi …’in özel soforlüğünü yapmaktayım, benim bildiğim kardeşi … ve annesi …’de evde beraber yaşıyorlardı, ben 2004den beri …Beyin yanında çalışıyorum, ben çalışmaya başladığımda ilk dönemde annesi tek oturduyordu, daha sonra kardeşi ve eşi yanına geldiler, ben bütün ihtiyaçlarını araba ile götürüyordum, bez, alışveriş, bazen para gibi metaları onlara bırakıyordum, patronum annesine ve kardeşine bakıyordu, ben …Bey Beşiktaştaki evlerinin vergisini ödememi söyleyince oraya gittiğimde evin satıldığını öğrendim, elektrik, su ve telefon giderlerini ben yatırmadım, onları nasıl yaptığını bilmiyorum, … beyin herhangi bir borcu yada maddi anlamda zorluğu yoktu, zannediyorum 2010 yıllarında … bey hasta oldu, tarih olarak bilmiyorum, annesi öldükten sonra kendisi öldü, benim olayla ilgim …bey yönüyledir, …bey bana emrediyordu, ben de malzemeleri götürüp…deki eve bırakıyordum, bir ara…’de oturdular, oraya da iki defa gittim, … hanım beni görüştürmedi, ben … beyi hastaneye götürmedim, ancak kendisi hastanede iken Bakırköyde ben ziyaret ettim, psikolojik rahatsızlığı vardı, bunu biliyorum, … bey Sefa Hastanesinde vefat etti, dua okunması için de …bey … hanıma para vereceğini söyledi, …bey kendi evinde dua okuttu, … hanım da kendi evinde okundu. ” şeklinde bayanda bulunmuştur.
Davalı tanığı … duruşmada : ” Ben 2010 yılında …’da Galericilik yapıyordum, şakir Karaman ile daha öncede ticaret yapıtığım için tanışıklığım vardı kendisine araba sattım bir kısmını nakit verdi bir kısmınıda çok yakın tarihli senet verdi senedin borçlusu …di ödemesi şubat ayındaydı , ödemesi yapılmadı , ben Şakir’e döndüm icra takibi yapma 1 hafta süre ver dedi bir hafta sonra telefon ettiğimde cihangir tarafında Şakir , … ve yanında bir kişi ile buluşştun … annesinin rahatsız oludğnunu sıkıntıda oludnu senedi şuanda ördemeyeceğini bana beyan etti bende Şakir’e döndüm muhattabım sensin dedim , oda … beye dönerek ayıp ediyorsun seni tefecilerden kurtardım , beni mağdur ettin dedi , oda özür diledi şuan ödeyemeceğim dedi , ben senedin bedelini 1 hafta 10 gün içinde aldım , benim Şakirden aldığım senedin meblağı 14.000 TL idi ve 2010 yılının şubat ayının ilk haftası sanıyorum 7 si vade günüydü , ben senedi tahsil edince Şakir beye verdim bilgim bundan ibarettir, biz orada konuştuğumuz sırada … beyin konuşmasında bir anormallik yada hasta gibi görüntü vermedi zaten fazlada durmadık orada … Bey Şakir Beye 3 tane 14.000 TL lik senet yaptı imzaladı , çok uzun vadeli olduğu için ben almadım kalkıp gittik.” şeklinde bayanda bulunmuştur.
Bilirkişi heyeti Prof. Dr…., Mali Müşavir … ve Yeminli Mali Müşavir Doç. Dr. …’ın vermiş oldukları 04/11/2014 tarihli kök raporlarında “..Dava konusu senetlerin karşılıksız bulunduğunu, ilk davalı … bakımından senetlerin tanzimine esas olan borç verme hukuki sebebinin ispat edilemediğini, ikinci davalı …’ın da ilk davalı ile arasında senetlerin kendisine ciro edilmesine esas olan mevcut ve geçerli bir hukuki ilişkinin varlığım kanıtlayamaması nedeniyle kıymetli evrakta mücerretlik ilkesinden yararlanamayacağını, dava konusu senetlerin iptalinin gerektiğini, davacının takip konusu senetler tutarında davalılara herhangi bir borcunun bulunmadığını” belirtmişlerdir.
Adli Tıp Kurumu 27/02/2017 tarihli raporunda “… akit tarihleri olan 15/10/2010, 15/11/2010 ve 15/12/2010 tarihlerinde ve 2011 yılı itibariyle de mevcut olduğunun tıbbi bilgiye uygun olduğu, kendisinin fiili ehliyetini müessir ve kişide şuur ve harekât serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak mahiyet ve derecedeki bu akli maluliyet nedeniyle menfaatlerine müdrik olmayıp onları koruyamayacağı, telkinlere mukavemet edip şuurlu istek ve arzuları istikametinde bizzat ve tek başına eylem ve işlemlere girişmesinin tıbben mümkün görülmediği, bu duruma göre; … ‘in 15/10/2010, 15/11/2010 ve 15/12/2010 tarihlerinde ve 2011 yılı itibariyle fiili ehliyetine haiz olmadığının kabulünün uygun bulunduğu oybirliği ile mütalaa olunur.” şeklinde görüşünü belirtmiştir.
Adli Tıp Kurumu 21/07/2017 tarihli raporunda “…akit tarihleri olan 15/10/2010, 15/11/2010 ve 15/12/2010 tarihlerinde ve 2011 yılı itibariyle de mevcut olduğunun tıbbi bilgiye uygun olduğu, kendisinin fiili ehliyetini müessir ve kişide şuur ve harekât serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak mahiyet ve derecedeki bu akli maluliyet nedeniyle menfaatlerine müdrik olmayıp onları koruyamayacağı, telkinlere mukavemet edip şuurlu istek ve arzuları istikametinde bizzat ve tek başına eylem ve işlemlere girişmesinin tıbben mümkün görülmediği, bu duruma göre; …’in 15/10/2010, 15/11/2010 ve 15/12/2010 tarihlerinde ve 2011 yılı itibariyle fiili ehliyetine haiz olmadığının kabulünün uygun bulunduğu oybirliği ile mütalaa olunur. ” şeklinde görüşünü belirtmiştir.
Adli Tıp Kurumu 27/11/2017 tarihli raporunda “… akit tarihinde de mevcut olduğunun tıbbi bilgiye uygun olduğu, kendisinin fiili ehliyetini müessir ve kişide şuur ve harekât serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak mahiyet ve derecedeki bu akli maluliyet nedeniyle menfaatlerine müdrik olmayıp onları koruyamayacağı, telkinlere mukavemet edip şuurlu istek ve arzuları istikametinde bizzat ve tek başına eylem ve işlemlere girişmesinin tıbben mümkün görülmediği, bu duruma göre; … ‘in 01/02/2010 tarihinde fiili ehliyetine haiz olmadığının kabulünün uygun bulunduğu oy birliği ile ek mütalaa olunur. ” şeklinde görüşünü belirtmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE
Dava, fiil ehliyetinin bulunmaması hukuki nedenine dayalı olarak kambiyo senetlerinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti isteminden ibarettir.
Davacının babası muris …’in 19/12/2012 tarihinde vefat ettiğini, murisin vefatından sonra, davalı … tarafından 15/10/2010, 15/11/2010 ve 15/12/2010 vade tarihli her biri 14.000,00 TL olmak üzere toplam 42.000,00 TL bedelli, keşidecisinin muris … lehtarı … olan 01/02/2010 tanzim tarihli üç adet bonodan kaynaklı olarak İstanbul…İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığı ve İstanbul (Kapatılan)…Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… Esas-… Karar sayılı kararı ile ihtiyati haciz kararının icra dosyasına sunulduğu, söz konusu bonoların davalı … tarafından ciro edilerek davalı …’a teslim edildiği, tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Davacı, murisi olan …’in bonoların tanzimi tarihinde fiil ehliyetinin bulunmadığından bahisle borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Dava konusu bonoların tanzim tarihleri itibariyle uygulanması gereken 6762 Sayılı TTK’nun, “Borçlanma Ehliyeti” kenar başlığını taşıyan 582. maddesine göre (6102 sayılı TTK’nun 670. maddesi), akit ile borçlanmaya ehil olan kimse, poliçe, çek ve bono ile borçlanmaya da ehildir. Aynı Kanun’un 1. maddesi gereğince de, bu kanunun ayrılmaz bir cüzü olduğu açıklanan TMK’nun 9. maddesine göre, fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir. Aynı Kanun’un 10. maddesine göre, ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır. 13. maddesine göre, yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes, bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir. 15. madde hükmüne göre, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, ayırt etme gücü bulunmayan kimsenin fiilleri hukuki sonuç doğurmaz.
Akıl hastalığı yahut akıl zayıflığı gibi sebeplerden biri ile makul surette hareket etmek iktidarından mahrum bulunanlar, başka bir deyimle tam ehliyetsiz olanların yaptıkları hukuki işlemler, kanuni mümessilleri tarafından onaylanmadıkça geçersizdir. 11/06/1941 gün ve 1941/4-21 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının sonuç bölümünde; “…Mümeyyiz olmayan bir kimse ile hukuki muamelede bulunan diğer âkidin bunu bilmeyerek hüsnüniyetle hareket etmiş olması, zikri geçen 15. maddenin mutlak ve kat’i sarahati karşısında, öyle bir kimsenin tasarrufu üzerine hukuki hükmün terettüp etmesi için kafi değildir. Kanun o gibi temyiz kudretinden mahrum kimselerin, esasen hüküm ifade etmeyen tasarrufları hususunda, o tasarruftan dolayı hak iddia edenlerin hüsnüniyetlerini himaye etmemektedir …Medeni Kanunumuzun metin ve ruhundan başka türlü bir netice çıkarılmasına imkan yoktur…” hükmü yer almakta olup, anılan hükümle, ayırt etme gücünden yoksun olan kişilerin tasarruflarının geçersiz olduğu açıkça vurgulanmıştır.
Somut olayda, alacaklı davalı …’ın 01/02/2010 tanzim tarihli üç adet bonodan kaynaklı olarak İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlattığı, takip borçlusu hakkında Adli Tıp Kurumu 27/11/2017 tarihli raporunda “… akit tarihinde de mevcut olduğunun tıbbi bilgiye uygun olduğu, kendisinin fiili ehliyetini müessir ve kişide şuur ve harekât serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak mahiyet ve derecedeki bu akli maluliyet nedeniyle menfaatlerine müdrik olmayıp onları koruyamayacağı, telkinlere mukavemet edip şuurlu istek ve arzuları istikametinde bizzat ve tek başına eylem ve işlemlere girişmesinin tıbben mümkün görülmediği, bu duruma göre; … ‘in 01/02/2010 tarihinde fiili ehliyetine haiz olmadığının kabulünün uygun bulunduğu oy birliği ile ek mütalaa olunur. ” şeklindeki görüş bildirildiği görülmüştür. Hukuki işlemlerde, tarafların fiil ehliyeti kamu düzenine ilişkin olup, anılan hususun re’sen dikkate alınması zorunludur. Açıklanan sebeplerle davacının murisi …’in bono tanzim tarihinde fiil ehliyetine haiz olmadığı, dava konusu bonoları borçlu sıfatıyla imzalamasının hukuki sonuç doğurmayacağı, tereke temsilcisinin de açılan davaya duruşmada muvafakat da verdiği gözetilerek davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
Davacının murisi …’in, davalılara İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takibe konu edilen 01/02/2010 tanzim tarihli, 15/10/2010 vade tarihli 14.000,00 TL bedelli, 01/02/2010 tanzim tarihli, 15/11/2010 vade tarihli 14.000,00 TL bedelli ve 01/02/2010 tanzim tarihli, 15/12/2010 vade tarihli 14.000,00 TL bedelli olmak üzere 3 adet bono bedeli toplamı olan 42.000,00 TL borçlu olmadığının TESPİTİNE,
2-492 sayılı yasa gereğince alınması gereken 2.869,02 TL harcın, peşin alınan 717,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.151,72 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince taktir olunan 4.970,00 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 24,30 TL başvurma harcı + 717,30 TL peşin harç + 1.402,50 TL bilirkişi ücreti-tebligat-müzekkere giderleri + 1.595,00 TL Adli Tıp Kurumu rapor ücreti olmak üzere toplam 3.739,10 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6-Davalıların yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalılar vekillerinin yüzüne karşı, tereke temsilcisinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize ya da en yakın Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

¸Bu evrak 5070 sayılı Yasa gereğince elektronik olarak imzalanmıştır.